theangelofdeath Oluşturma zamanı: Ocak 16, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 16, 2009 Filistin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 29 Kasım 1947' de biri Arap biri Yahudi olmak üzere iki ayrı devlet kurulmasına karar verdi. Bu kararın verildiği 1947' den bir yıl sonra israil Devleti resmen kuruldu; bu sırada israil Filistin' in dörtte üçünü işgal etmişti. israil işgali altına giren bölgelerde yaşayan Filistinlilerin sayısı altı ayda 950 binden 138 bine indirildi. Bunların büyük bölümü öldürülmüş, yerlerinden edilmiş ya da israil teröründen kaçmışlardır. Tüm bu süre içinde ise Amerika' nın iki milyon nüfuslu israil' e verdiği yardım 7 milyar dolara yakındı. Oysa aynı dönemde Marshall yardımı ile 200 milyon nüfuslu Batı Avrupa' ya verdiği yardım 13 milyar dolardı. Amerika' nın Ortadoğu' daki politikası 40 yıldır hep aynıdır; daha fazla toprak kontrol edebilmek için israil' i kullanmak. ABD ile israil arasında her zaman politik, askeri ve ekonomik, işbirliğine dayalı bir anlaşma vardı. Camp David' de Amerikalılar ve israilliler arasında yapılan anlaşmalar uyarınca Amerika israil' e 5 milyar dolar para yardımında bulundu. israil ise 1980' de Kudüs' ü başkent olarak ilan etti; bu eylem Arap ve islam uluslarına savaş ilan edilmesiyle aynı anlama geliyordu. israil' in yayılmacı politikası uyarınca 1981' de on yeni askeri yerleşim merkezi inşa edilmeye başlandı ve bunlarla birlikte işgal edilen topraklar üzerinde bunların toplam sayısı 84' e çıkarıldı. 1967 ve 1973 yıllarında yaşanan iki Arap- israil savaşında israil daha çok Arap ve Filistin toprağını işgal etti. Sonuç, bölge halkının vatanlarından kovulmasıydı. Bu tutumun esas amacı Arap topraklarına mümkün olduğu kadar çok sayıda Musevileri yerleştirmek ve böylece yerli nüfusun bu topraklara geri dönüşünü bir olasılıkla kolaylaştırabilecek anlaşmaların yapılmasını önlemekti. 1982 yılında 100 bin Filistinli israil tarafından işgal edilen topraklarda tutuklandı. Aynı yıl ABD emperyalistleri ve israil, Lübnan' a müdahale etti. Beyrut' u işgal eden Ariel Şaron komutası altındaki israil birlikleri, Hıristiyan falanjist eylemcilerle birlikte 10 binlerce sivili katletti. Bunların önemli bir bölümü Filistin' den kaçarak mülteci kamplarına sığınmış olan kadın ve çocuklardı. 1987 yılında israil işgali altında Batı yakası ve Gazze'de başlayan ve israil'in bir türlü bastıramadığı halk ayaklanması; yani dünyada bilinen adıyla "intifada" 1988 yılında FKÖ' nün Bağımsız Filistin Devleti' nin kuruluşunu ilan etmesini kolaylaştırdı. Bugün hâlâ israil adım adım Filistin ve Ortadoğu' yu işgal etme politikasını uygulamakta; baş destekçisi Amerika ise Arap dünyasının tepkisini çekmemek için ılıman bir tavır alır gibi görünürken alttan alta israil' e askeri yardımlarını sürdürmekte. israil 1991 Oslo görüşmelerinden itibaren başlayan barış sürecini Filistin' i işgal etmek ve halkı katletmek için kullanmaya devam ediyor. Ve tabii ki yanında bir numaralı destekçisi ABD yer alıyor. Irak Emperyalizm, Birinci Dünya Savaşı' ndan sonra Orta Doğu' nun haritasını çizerken o günkü politik çıkarlarına göre, "böl ve yönet" anlayışıyla ufak ve güçsüz devletler oluşturdu. Amaç tamamen Orta Doğu' daki hegemonyayı korumaktı. Fakat bu çizilen haritada oluşan ülkeler petrol konusunda aynı şansa sahip değillerdi. Örneğin Ürdün' ün petrolü yokken yanıbaşındaki Irak dünyanın en önemli petrol ülkelerinden biri oldu. Ve bu durum da bölgede emperyalizm tarafından yaratılan politik istikrarsızlığı körüklüyordu. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi 1961' de ingiliz emperyalizmi askeri gücünü Körfez' den çekerken geride bir de çıbanbaşı bıraktı: Kuveyt' e bağımsızlığını verdi. Bu yıla kadar Kuveyt Irak' ın bir parçasıydı. Bu olay sonucunda Irak bir kara devleti olmak zorunda kaldı. Ekonomisi petrole bağımlı olduğu halde bir petrol limanı bile kalmıyordu. Dolayısıyla petrolünü satmak için bölgedeki rakip devletlerin topraklarının üzerinden geçirmesi gerekiyordu. 1980 yılında Irak iran' a saldırdığında, Sovyetler Birliği' nin bölgedeki en önemli müttefiğiydi. Fakat iran' ın bu savaştan galip çıkması durumunda Orta Doğu petrolleri için çok ciddi bir tehdit oluşturacaktı ve aynı zamanda "radikalizminin" Orta Doğu' ya yayılmasının önünde engel kalmayacaktı. Bu sebeplerden ötürü Amerikan emperyalizmi bu savaşta tüm güçleriyle Irak' ı destekledi. 1985- 1990 yılları arasında, ABD Kongresi, toplam 1.5 milyar doları bulan Irak' a askeri malzeme yardımını onayladı. Kongre' nin bu yardımının dışında Amerikan şirketleri de Irak' a pek çok mühimmat yolladı. 1987 yılında iran, Körfez' i kapatıp Irak petrolünün çıkışını engellemek tehdidini savurunca Amerikan donanması Basra Körfezi' nde iran petrol platformlarını bombaladı. 1988 yılında da donanma tekrar bu platformları bombaladı, iki iran fırkateynini vurdu ve 6 iran savaş gemisini batırdı. Amerikan emperyalizmi 1988 yılında savaş bitene dek Irak' tan yana tavrını korudu. Dünyanın büyük çoğunluğuna göre bu uzun süren savaş sonuçsuz bitti; oysa savaş sayesinde anti-emperyalizmin ve bağımsızlıkçılığın yerini bölge ülkelerinin boğazlaşması aldı. 1990 Temmuzu'nun son haftasında Saddam Hüseyin, Kuveyt' i ve daha az ölçüde de Birleşik Arap Emirlikleri' ni, aşırı petrol üreterek fiyatları düşürmekle suçladı ve tehdit etti. Bu iki ülke; tehditin ciddiyetini görerek fiyatların yükseltilmesini kabul etti. Bu olay Orta Doğu petrolleri üzerinde yeni bir statükonun oluşabileceğini gösterdi ve Pentagon Irak' a müdahale planları yapmaya başladı. Kamuoyu desteğini ise, "uygar dünyaya petrol akışı tehlikede" ya da "petrol fiyatlarının artışı ekonomik yıkımdır" gibi söylemlerle sağlamaya çalıştı. Tam da bu sırada Irak, Kuveyt' i işgal etti ve bu yeni bir Orta Doğu krizini beraberinde getirdi. Amerika işgal olayı üzerine Irak' a havadan ve karadan savaş başlattı; bu müdahalede toplam 200 bin Iraklı öldürüldü. Savaş sonrasından günümüze kadarsa Amerika; yaptığı hava saldırılarıyla ve uyguladığı ekonomik ambargosuyla 1.5 milyon Iraklı' nın ölümüne sebep olmuştur. Yunanistan Yunanistan' da da her yerde olduğu gibi Amerika, gerici ve halk üzerinde büyük baskısı olan diktatörlere destek oldu. ikinci Dünya Savaşı' yla faşizme başarıyla karşı koyarak halk tarafından desteklenen sol hareket EAM' ı (Ulusal Kurtuluş Cephesi) ezmek için kararlı olan ingiltere' nin yardımına koşmakta hiç tereddüt etmedi. Amerika' nın ikinci Dünya Savaşı sonrası başlayan Soğuk Savaş döneminde dış politikası olacak olan Truman Doktrini işte Yunanistan' a bu müdahale öncesi ABD başkanı Truman tarafından dile getirildi; "Silahlı bir azınlık ya da dış baskılarla boyunduruk altına alınmaya karşı koyan özgür halkları desteklemek..." işte bu "iyi niyetlerle" Amerika Yunanistan' a müdahale etti. Müdahalenin kılıfı ise çoktan hazırdı. Pentagon uzmanları tarihi yine kendi çıkarları doğrultusunda baştan yazarak, 1941-1944 yıllarındaki gerillacıların Stalin' in denetimi altında, onun yayılma politikasının bir 5. kolu gibi çalışan bir takım teröristler oldukları iddiasını ortaya attı. 1945' e gelindiğinde ingiliz işgalinden önce ülkenin dörtte üçü zaten EAM güçlerince Hitler' den kurtarılmıştı. işgalle birlikte Atina sokaklarında EAM militanları öldürülmeye başlandı. 1945' e gelindiğinde Yunan halkının gerçek temsilcisi olan EAM; Yunanistan topraklarının dörtte üçünü denetimi altında bulundurmasına rağmen terör eylemlerini ve kargaşalığı durdurmak amacıyla silah bırakarak hükümetle anlaşmaya gitti. Fakat bu anlaşma sonrası Amerika terörü iyice tırmandırmaya başladı. ABD' nin desteklediği sağcı hükümet kendisini desteklemeyen herkesi ya öldürüyor ya da işkencelerden geçiriyordu. Böylece Yunan solunun omuzlarının üzerine istemeselerde bir iç savaş yükü yüklendi. Dünyaya ise bu olay Amerikalılar tarafından iç savaşı EAM' ın başlattığı ve kışkırttığı, dahası kuzeyden destek aldığı şeklinde duyuruldu. Oysa asıl yardım Batı' dan geldi; hatta bu yardım bile değildi, fiili müdahaleydi. Amerika, ingiltere’den sonra Yunanistan' a asker çıkardı. iç savaş bittiğinde Yunanistan tamamen Amerikan nüfuz bölgesine alındı fakat iç savaş sonrası Yunan halkı için değişen hiçbir şey olmamıştı. Hâlâ baskı ve sömürü devam ediyordu. işte ABD Başkanı Truman' ın "Amerika' nın desteklemesi gerekir" dediği ve "özgür halk" diye tanımladığı Yunanistan' ın hali böyleydi. 1967 Nisan' ı Yunanistan'da seçim kampanyası zamanıydı ve favori aday daha önce iktidardan CIA' nın yardımıyla uzaklaştırılan George Papandreu' ydu. Papandreu kararlı bir anti-komünistti fakat Amerika açısından bir kusuru vardı. Bağımsızlık konusunda nispeten daha duyarlıydı ve Soğuk Savaş’ta Yunanistanın tarafsız bir rota izleyeceğinin mesajlarını veriyordu. Seçim kampanyası başlamadan iki gün önce bir grup albay hükümeti devirdi ve askeri yönetim kurdu. Daha sonra bu askeri rejim yıkılıdığında ortaya çıktı ki iktidara el koyan bu albayların lideri CIA' nın 15 yıllık maaşlı ajanıydı. Askeri yönetim süresi boyunca sıkı yönetim sürdü ve geniş kapsamlı sansür, sistematik işkence, vahşice dayak ve hükümetin işlediği cinayetler sonucunda binlerce insan öldü. Askeri rejim devrildikten sonra cuntacılar Yunanlılar tarafından yargılandı ve ömür boyu hapse mahkum edildiler. Türkiye Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'de ilk olarak Osmanlı imparatorluğu' nun yıkılması ve Anadolu' nun işgal edilmesi sırasında Amerikan mandacıları sayesinde gündeme geldi. Ancak böyle bir teklif Mustafa Kemal önderliğindeki yurtsever devrimci hareket tarafından reddedildi. Kurulduğu 1923 yılından yirmi beş yıl sonra bu sefer Amerika ile ilişkiler Truman Doktrini çerçevesinde Marshall yardımıyla oldu. Türkiye pek çok Üçüncü Dünya ülkesi gibi hiçbir zaman fiili Amerikan işgaliyle karşılaşmadı ama pek çok durumda işgal altındaki ülkelerden daha bağımlı kararalara imza atmak zorunda kaldı. 1950 yılında ikinci Dünya Savaşı sonrası, askeri ve ekonomik üstünlüğünü Avrupa' ya kabul ettirmiş Amerika'nın terör örgütü NATO' ya girebilmek amacıyla Türkiye Kore' ye asker yolladı . 68' li yıllarda yükselen anti-emperyalist ilerici hareketleri bastırmak amacıyla pek çok provokasyon düzenlendi. 12 Mart 1971' de Amerikancı bir darbe gerçekleşti. 70' li yılların ortalarına doğru tekrar yükselen toplumsal muhalefet arkasında CIA' nın olduğu bilinen örgütler tarafından terörize edilerek bastırılmaya çalışıldı. 1980' e gelindiğinde ise 12 Eylül Amerikancı cuntası iktidara el koydu. 70' li yılların ortasından 12 Eylül 1980' e kadar yaratılan terör ortamında 5000 kişi hayatını kaybetti. 12 Eylül' le birlikte 600 bin kişi tutuklandı, binlerce insan işkenceden geçirildi, 137 kişi işkenceyle öldürüldü ve 60 kişi de idam edildi. Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşundan beri hep bir yayılmacılık ve sömürgecilik politikası olmuştur; önce Latin Amerika' da sonra tüm dünyadaki geri kalmış ülkeler Amerikan şirketleri daha fazla kâr edebilsin diye; hammaddeleri için, ucuz işgücü için, pazarı için vb.. denetim altına alınmışlardır. Bu denetimi oluşturabilmek için Amerika'nın tüm ezilen halkları, terörü altında tutması gerekiyordu çünkü bu halklar sürekli bu sömürü mekanizmasına karşı ayaklanıyorlardı. Tüm bu sömürü ve baskı altındaki halkların emeği, zenginlikleri, Amerikan emperyalizmi tarafından çalınıyor, halklara ise açlıktan ve işkenceden, baskıdan başka bir şey kalmıyordu. Bugün Amerika'nın üstün teknolojisi ya da güçlü ekonomisi karşısında, ülkesinde sağladığı refah karşısında hayrete düşüp secdeye varanların unuttukları işte Amerikan emperyalizminin bu tarihidir. Amerika' nın, üstünde kurulduğu topraklar dahil her şeyini halkları katlederek, kanlarıyla oluşturduğu tarih.. alıntı... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
persephone Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2009 bir abd ziyareti hala başbakanlık getiriyor ne ilginçtir ki..ve bunu dünyadaki puzzleda ait olduğu yere oturtunca..burdaki iç polemikler aslında dünyada çarpıştırılıp çıkar elde edilmeye çalışılan iki büyük kültürün minimalize edilmiş yansımaları gibi..3 başlık da ayrı ayrı güzel,tşkr. ederim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CREMATORY Yanıtlama zamanı: Nisan 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 12, 2009 Angel mükemmel bir paylaşım kardeşim... Yanlız bana akşam akşam gene küfür etirttin bıktım ulen senden Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.