hexagram Oluşturma zamanı: Ocak 24, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 24, 2007 "You are what you eat" - "Siz ne yerseniz osunuz" - popüler bir İngilizce deyim Beslenme dediğimiz an aklımıza çeşitli yiyecekler gelir. Oysa, ezoterik açıdan farklı besinler de vardır. Unutmamak gerekir kadim öğretilerde bir kaç bedenden söz edilir, dolayısıyla insanın çeşit çeşit beslenme gereksinimi vardır. Bu konuda Gurdjieff epey durmuştur. Bedenler konusu diğer yazılarımızda işlenmiştir. Kısaca bunlar 1) fiziksel beden, 2) astral (duygusal) beden, 3) mental (zihinsel) beden ve 4) kozal (ruh) bedenidir. Bedensel/Fiziksel Beslenme Fizik bedeni küçük bir evren (mikrokozmos) olarak hemen hemen her tür element, mineral, karbonhidrat vs. içerir. Yiyecek olarak katı, sıvı ve gaz gibi maddenin her şeklini kullanır. Ezoterik açıdan solumun da bir çeşit beslemedir ve aldığımız nefesten giren oksijen ve diğer maddeler bedenimiz tarafından sindirilir. Fizik bedenin subtil bir tarafı olan eterik beden de, solunum yolu ile prana gibi çeşitli subtil enerjileri özümser ve bunlar bedenin her tarafına yayılır. Negatif beslenme yiyecek zehirlenmesine yol açar. Yiyeceklere çeşitli ilaç, boya ve suni tatlandırıcı eklenmesi zehirlenmeye yol açar. Çevre kirliliği, hava kirliliği zehirlenmeye yol açar. Uygun olamayan şeylerin yenmesi zehirlenmeye yola açar. Duygusal/Astral Beslenme Fiziksel beslenme ötesinde insanın duygusal beslenme gereksinmeleri de vardır. Bu gereksinmeleri yerine getirilmemesi veya negatif duyguların varlığı fiziksel bedenin erken çökmesine, çeşitli hastalıklara ve hatta ölümüne bile yol açabilir. Duygusal beslenme astral bedenimizi etkiler, genelde duyularımızdan gelen algılardan oluşur. O halde, duyu organlarımız da beslenme araçlarıdır. Astral bedenimiz duygularımıza göre renk ve şekil değiştirir. Duygusal besinler arasında müzik de gelir, boşuna ona ruhun gıdası dememişler. Müziğin şifalı tarafı olduğu gibi astral bedenin üzerinde direkt etkisi de vardır. En olumlu etki müziğin ezoterik yönünü bilen veya sezen ustalar tarafından bestelenen müzikten elde edilir. Negatif müzik de vardır, ondan kaçınmak gerekir, astral zehirlenme dahil çeşitli olumsuz etkileri vardır. Bazı seslerin insanları hasta ettiği tespit edilmiştir. Müzikle insanda hemen hemen her türlü duygu uyarmak mümkündür. Ses kirliliği özellikle ülkemizde önemli bir sorundur. Ses kirliliği üretenler insanlara son derece gerçek ve elle tutulur bir zarar verdiklerinden dolayı karmik yüklenmeye tabidirler. Diğer bir duygusal beslenme kaynağı doğadır. Doğada yürüyüşler, doğal güzellikleri algılama ve kendimizi açmamızın sonsuz yararları vardır. Doğada güneş, ay, toprak, deniz, ağaç, bitki ve hayvanlardan gelen suptil enerjiler vardır. Maalesef, her yerde doğanın tahrip edildiğini, doğa ananın taciz edildiğini görürüz. Salt fiziksel menfaatler için estetikten yoksun doğallıktan uzak görüntüler yaratıyoruz, bunlar da duyular aracıyla içimize işleniliyor, duygusal zehirlenmeye ve açlığa yol açıyor. O halde, doğal beslenme, doğal kumaşlarla giyim, doğal yapılarda yaşam ve doğal davranış öneriyoruz. Zihinsel/Mental Beslenme Zihinsel faaliyetlerimizle zihinsel gıdayı üretiriz. Bilgi yine de genelde duyular yolu ile içimize işler. Bilgi yorumlanır, sınıflandırılır ve fikirler ve kavramlar üretilir. Yanlış kavramlar (konseptler) insanı içten sakatlar, duygusal ve bedensel işlevlere çomak atar, davranış bozukluklara yol açar. İnsanın düşünce işlevlerini düzgün ve objektif bir şekilde yürütmesi gerekir. Bu konuya Gurdjieff öğretileri ağırlık verir. Ayrıca, beyin sağlığı için zihnin çalıştırılması, televizyon gibi araçlarla pasif bir konuma getirilmemesi. Sürekli küçük hesaplarla oyalanmamak gerekir. İnsan zihni beyinle birlikte en gelişmiş bilgisayardan kat kat üstündür, onda işlediğimiz malzemelere dikkat edelim. İsterseniz en güzel bir mekanda yaşayın, içinizde çöplük barındırdıktan sonra hiç bir yararı yoktur. Zihinsel gücünüze güvenin, düşünceleriniz pozitifse pozitif şeyleri çekersiniz, negatifse negatif şeyleri çekersiniz. Ruhsal beslenme Son olarak ruhsal beslenmeye geldik, eğer beden, duygu ve zihin uyumlu ve pozitifi bir şekilde çalışırsa, ruhsal yönden de bütünlük hissederiz, doyumlu oluruz. Aydınlanma, farkındalık ve şuurluluk bize ruhsal beslenmenin yollarını açar. Meditasyon, dua, içsel sesimizi dinlemek, iyi düzenlenmiş bir ritüel, insanlarla sağlıklı ve doyurucu ilişkiler bizi ruhsal doyuma götürür. Sevgi, erk ve bilgelik bizi ruhsal doyuma götürür. Her türlü nefret, kin ve ayrımcılık bizi uzaklaştırır. Kendi iç potansiyelimizi ortaya çıkarmak, kendimizi bütünleştirmemiz, hemcinslerimize karşı olumlu ilişkiler bizde ruhsal doyum sağlar. Vejetaryenlik Beslenme bizim en doğal bedensel faaliyetlerimizden biridir. Binlerce yıldır, insanoğlu hayatta kalabilmek için her türlü besin maddesini kullanmıştır, gerektiğinde avlamıştır. Burada yanlış bir şey yoktur, bu bir doğa kanunudur. Ancak, atarımızın vahşi birer etobur olduğu konusu film ve hatta tarihçiler tarafından abartılmıştır. İnsan bedenine en yakın fiziğe sahip olan maymunlar genelde koyu vejetaryendir ve et yedirildiklerinde hastalanıp tüyleri dökülür. Ayrıca, insan aynı zamanda ruhsal bir varlıktır, doğa kanunlarına olduğu gibi ister istemez evrenin ruhsal kanunlarına da tabiidir. Eğer başıboş bir hayat sürdürmek yerine evrene uyum sağlamayı ve insan olarak potansiyellerini ortaya çıkarmayı tercih edecekse, bunlara kulak vermesi gerekir. Sanskritçe'de Ahimsa herhangi bir canlıya zarar vermemek anlamına gelir ve ruhsal gelişmenin başlıca bir şartı olarak kabul edilir. Canlılar çeşit çeşittir, örneğin bir elma doğa tarafından yenilmek için sunulmuştur. Oysa bir havuç bir köktür, onu yediğimiz zaman onun canını alırız, ama elbette bir insan ile aynı tekamül seviyesinde değildir. Kedi, köpek gibi zeki hayvan türlerini yemekten tiksiniriz, bunlara maymun, yunus balığı, at gibi hayvanları da katmamız gerekir. Aslında besin olarak kullanabileceğimiz bir canlının tekamül seviyesi bize ters orantılı olarak etkileyeceğe konusunda ezoterik bir kural vardır. Canlı ne kadar gelişmişse bize o kadar olumsuz bir etki yayar. O halde, gıda konusunda şöyle bir tablo düşünebiliriz: İnsan, Zeki hayvanlar Memeli hayvanlar Kümes hayvanları Sürüngenler Balıklar, deniz canlıları, böcekler ve kabuklular (karides vs.) Yumurta Süt mamulleri Meyve ve Bitkiler Tek hücreleriler ve mantarlar Eğer et yiyeceksek. Deniz mahsulleri sınırlı bir şekilde yemekte fazla bir karmik etkisi yoktur. Ancak, vejetaryenliğin manevi faydalarından (şuur açıklığı, psişik hassasiyet gibi) yararlanmak için asgari indirilmelidir. Bu sınıflandırmanın üstündekileri yemekte sadece ezoterik değil ciddi sağlık nedenleri de vardır. Ayrıca, süt mamulleri de (fazlası zararlı) bir lakto-vejetaryen diyette yer alabilir. Vejetaryen Olman için 20 İyi Neden Vejetaryenler daha sağlıklı ve daha uzun ömürlüdürler. Vejetaryenler daha duyarlı ve yaratıcıdır. Duygusal zekaları daha gelişmiştir. Vejetaryenlerin zihinleri daha iyi çalışır. Vejetaryenler daha şuurlu ve ruhsal gelişmeye açıktır. Vejetaryenler daha az kilolu, çekici ve cinsel açıdan faaldir. Biyolojik açıdan insan bedeni etoburluğa uygun değildir. Et zor hazmedilir, ağrılık yapar, sindirim sistemi yavaşlatır, bağırsaklarda çürür ve kabız yapar. Etteki toksinler insanı zehirler. Etteki hormonlar insan bedenine işler. Et mikrop, virüs ve kir yuvasıdır. Meyve ve sebzeler temizdir, çiğ de yenilebilir. Et kanserojendir. Meyve, sebze ve otlar şifalıdır. Et çabuk bozulur, pis kokar ve görüntüsü kötüdür. Meyve ve sebzeler güzel kokar ve görüntüleri hoştur. Ette önemli bir gıda yoktur, sebze ve meyveler ise en önemli vitamin ve mineralleri barındırlar, yeterli miktarda protein de içerir. Fazla protein zararlıdır ve yağa dönüşür. Vejetaryenler dahi bir çok kez aşırı protein alabiliyorlar. Et tatlandırmak için bekletilir, pişirilir ve sos ve baharat eklenir. Meyve, sebze ve otların bin bir tadı ve lezzeti vardır. Et yeme hayvanların vahşi bir şekilde katledilmesi gerektirir. Meyve ve sebzeler doğa tarafından yenilmek için sunulmuştur. Bir meyve kopardığın zaman ağacı veya bitkisi ölmez. Yenilmek için yaratılmıştır. Et pahalı bir gıdadır. Hayvancılık geniş meraların hayvanlara tahsis edilmesini gerektirir. Bu alanlar tarıma tahsis edilse daha çok insanı doyurabilecek besin üretilir. Hayvancılık çevre kirliliğe yol açar. Tarih boyunca en ünlü düşünürler, filozoflar, bilim adamları ve sanatçılar vejetaryendi. Dünya nüfusunun önemli bir bölümü vejetaryendir. Vejetaryenlikte dikkat edilecek hususlar: Organik ve ilaçsız gıdalar tercih edilmelidir. Zaman zaman B12 vitamini, yoğurt, deniz mahsulleri, vitamin hapları, bira mayası, soya gibi kaynaklardan takviye edilmelidir. Fazla ekmek, hamur işleri, yumurta, süt mamulleri, pirinç, tuz, şeker yenmemeli. Sağlık için her gün çiğ sebze ve meyve yenmeli. Hazırlayan:Kemal Menemencioğlu Alıntıdır... Yazıyı ekleyen benim ama ben vejetaryen değilim İlerde belki.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.