schizophrana Oluşturma zamanı: Şubat 1, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 1, 2009 Dönün bakalım dönün Ufacık kızlar Dönün fabrikanın etrafında Handiyse girersiniz siz de içeri Dönün bakalım dönün Balıkçı kızları Balıkçı yetimleri Beşiğinizin etrafına dizilen Melekler vardı ya hani Belli fabrika sahibinden para yedikleri Tutup alınyazınızı yazmışlar Yazılacak birşey olsaydı bari BU SEVDA Bu sevda Birdenbire saran içimizi Bu narin bu sımsıcak Bu umutsuz Sevda Gün gibi güzel Ve kabaran deniz gibi Çalkantılı Bu sevda O kadar gerçek O kadar güzel O kadar mutlu O kadar sevinçli Ve karanlıkta korkudan titreyen bir çocuk gibi Gülünç Ve gecenin ortasında sakin bir adam gibi Kendinden emin Başkalarının yüreğine korku salan Benizlerini solduran Dillerini çözen bu sevda Gözetlediğimiz için gözetlenen Yaraladığımız Ayaklar altına aldığımız İnkar ettiğimiz unuttuğumuz için Kovalanmış yaralanmış ayaklar altına alınmış İnkar edilmiş unutulmuş Bu kocaman sevda Gene dipdiri Gene güneşli Senin sevdandır bu Benim sevdamdır Hep var olan Durmadan yenilenen Ve değişmeyendir Bir bitki kadar gerçek, bir kuş kadar ürkek Yaz güneşi kadar diri ve sıcaktır İkimiz de gidebiliriz Sonra dönüp Derin uykulara dalabiliriz Acı çekebiliriz uyanınca İhtiyarlayabiliriz Sonra tekrar dalabiliriz uykuya Ölümü düşleyebiliriz Oysa Başucumuzda Gülerek bakıyor bize Durmadan tazelenen bu sevda Ayak diriyor yaşamakta Arzu kadar diri Bellek kadar zalim Pişmanlık kadar budala Hatırlamak kadar tatlı Mermer gibi soğuk Gün gibi güzel Bir çocuk gibi narin Bize bakıyor gülümseyerek Ve hiçbir şey söylemeksizin Konuşuyor bizimle Ve ben ürpererek dinliyorum onu Bağırıyorum Senin için Kendim için Bağırıyorum bizim için Gitme kal Dur orda Ayrılma yerinden Kal orda Kımıldama Gitme Biz ki sevmiştik birbirimizi Unuttuk seni Bari sen unutma bizi Bir sen varsın yeryüzünde bizim için Terk etme bizi Buz bağlamasın yüreklerimiz Ne kadar uzakta Ve nerde olursan ol Duyur bize kendini Bir çalı dibinde Hatıralar ormanında Birdenbire çıkıver karşımıza Uzat elini bize Ve kurtar bizi. Jacques PRÉVERT Çeviri : Orhan SUDA BARBARA Anımsa Barbara Yağmurlar yağıyordu o gün Brest'e durmadan Sen gülerek geçiyordun Şaşkın hayran sırılsıklam Yağan yağmurlar altında Anımsa Barbara Yağmurlar yağıyordu Brest'e durmadan Seninle karşılaştım Siam sokağında Sen gülümsüyordun Ben de Hatırla Barbara Seni tanımıyordum Sen de beni Anımsa Anımsa azıcık n'olur o günü Unutma Kapına sığınan adamı Adını ünleyen B a r b a r a Koşup gelmiştin yağmurlar altında Şaşkın hayran sırılsıklam Atılmıştın kollarına Anımsa Barbara Sen diyorum sana kızma bana Bir kez görsem de onları Sen diyorum bütün sevişenlere Tanımasam da Anımsa Barbara Unutma O yumuşak mutlu yağmur Senin mutlu yüzüne Bu mutlu kentte Bu yağmur denizler üstünde Tersaneler üstünde Quessant gemilerinin üstünde Ah Barbara Ne aptal savaş N'oldun ya şimdi sen Kurşun sağnakları altında Kandan ateşten çelikten Ya o adam n'oldu Kucaklıyan seviyle Öldü mü kaldı mı Ah Barbara Yağmurlar yağıyor Brest'e durmadan Yağardı önceleri yağmurlar ya Şimdi bitmiş ne varsa Bu yağmurlar ayrılık yağmurlarıdır Artık ne o fırtınalar Kandan çelikten ateşten Yalnız bulutlar şimdi İtler gibi ölen Gözden yiten itler Brest'e sular boyunca Uzaklarda çürüyüp giden Uzaklarda Brest'e çook uzak Hiçbir şey kalmıyan Brest'den. Jacques PRÉVERT Çeviren : Abdullah Rıza ERGÜVEN KIŞLANIN DIŞINDA Kalpağımı kafese Kuşu kafama koydum dışarı çıktım Ne o dedi komutan sokakta Selam vermek yok mu artık? Hayır, dedi kuş; Selam vermek yok artık. Bağışlayın, dedi komutan: Ben var sanıyordum da. Aldırmayın canım, dedi kuş, Her insan yanılabilir. Jacques PRÉVERT Çeviren : Teoman AKTÜREL Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Şubat 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 1, 2009 Eşek Kral ve Ben Eşek, kral ve ben Sabaha sağ çıkmayacağız Eşek açlıktan Kral iç sıkıntısından Bense aşk ateşinden Aylardan mayıs Türkçesi: Can Yücel 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2009 Bir Kuşun Resmini Yapmak İçin Önce bir kafes resmi yaparsın Kapısı açık bir kafes Sonra kuş için Bir şey çizersin içine Sevimli bir şey Yalın bir şey Güzel bir şey Yararlı bir şey Sonra götürür bir ağaca Asarsın bu resmi Bir bahçede Bir koruda Ya da bir ormanda Saklanır beklersin ağacın arkasında Ses çıkarmaz Kımıldamazsın Kuş bazen çabuk gelir Ama uzun yıllar bekleyebilir de Karar vermezden önce Yılmayacaksın Bekleyeceksin Yıllarca bekleyeceksin gerekirse Resmin başarısıyla hiç ilişiği yoktur çünkü Kuşun çabuk ya da yavaş gelmesinin Geleceği olup da geldi mi kuş Çıt çıkarma yok Kafese girmesini beklersin Girdi mi kafese fırçanla Usulcacık kapısını kaparsın Sonra kuşun bir tüyüne dokunayım demeden Bütün kafes tellerini teker teker silersin Yerine bir ağaç resmi yaparsın Dallarının en güzeline kondurursun kuşu Tabii ne yapraklarının yeşilini unutacaksın Ne yellerin serinliğini Ne de yaz sıcağındaki böcek seslerini Otlar arasında. Sonra beklersin ötsün diye kuş Ötmezse kötü Resim kötü demektir Öterse iyi olduğunun resmidir İmzanı atabilirsin artık Bir tüy koparırsın usulca Kuşun kadından Ve yazarsın adını resmin bir köşesine. Çeviren: Sabahattin Eyuboğlu Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.