semuel Oluşturma zamanı: Şubat 17, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 17, 2009 KARŞI Bir kent kuracağım size paçavralarla! Kuracağım size harç koymadan, ölçüp biçmeden Yok edemeyeceğiniz bir yapı, Bir köpüren belirginlikle Dayanacak ve şişecek, burnunuza anıracak bir yapı, Hem de donmuş burnuna Partenonlarınızın, Arap ve Ming sanatlarınızın. Dumanla, sıvıya dönüşmüş sisle Ve davul derisinin sesiyle Kaleler kuracağım size göz kamaştıran,yamyassı eden, Karşılarında sizin kaç bin yıllık düzeniniz ve hendeseniz Bir saçmalık, bir zırva, bir nedensiz toz kesilecek. Ölüm, ölüm! Ölüm hepinize, yaşayanlara hiçlik! Evet! İnanırım Tanrı'ya! O bilmiyor bunu elbette! İnanç, ilerlemeyen için aşınmaz pençe, Dünya! Ah o boğulmuş dünya, soğuk karın! Bir simge bile değil, hiçlik hep! Karşıyım, karşıyım Karşıyım ve gebermiş köpeklerle besliyorum seni. Tonlarla, anlıyor musunuz, tonlarla koparacağım Sizin dirhem dirhem esirgediğinizi benden. Yılanın zehiri can yoldaşıdır onun, Can yoldaşıdır ve bilir gerçek değerini. Kardeşler, cehennemlik kardeşlerim benim, güvenle gelin ardımdan. Kurt dişleri kurda saldırmaz, Saldırdığı koyun etidir. Karanlıkta daha açık göreceğiz, kardeşlerim. Labirentte bulacağız doğru yolu. Burda sana yer var mı, iskelet, bıktırıcı, sidikli, çatlak çömlek? Gıcırdayan makara, nasıl da duyacaksın dört dünyanın gergin halatlarını Onlarla bağlayarak parçalatırken seni! (La Nuit Remue'den) Çeviren: Sait Maden VE BÖYLE HEP Ve böyle hep kargıyla delinmedir bu üşüşen arılar gözün üstüne üşengenlik ve böyle hep çıplak böğürdür ve böyle hep diri diri gömülendir bu ve böyle hep yıkılmış tapınak ırmağa karşı savaşan kirpik gibi güçsüz kol ve böyle hep geri dönen gece boş ve gözetleyen uzay ve böyle hep eskimiş kolan ve böyle hep diri diri gömülmüş kişi ve böyle hep çöken balkon anımsayan yüreğin dibindeki çimdiklenmiş sinir beyni kırbaçlayan baobab-kuş varlığın ortasına atıldığı sel ve böyle hep fırtınada karşılaşma bu ve böyle hep kıyısıdır ay tutulmasının ve böyle hep gözenekler korkuluğunun gerisi ve çekilen, geri çekilen ufuk... (Apparitions'dan) Çeviren: Sait Maden Anılar Doğaya benzer, doğaya benzer, doğaya benzer, Doğaya, doğaya, doğaya, Tüye benzer, Düşünceye benzer, Ve bir bakıma yer yuvarlağına benzer, Durmayan, gerçekçiliği olmayan şeye, gömülmüş başına bir çivinin, kendinizi bir başka yere vermişken sizi yakalayan uykuya, Yabancı bir dildeki türküye, Ağrıyan ve sızılı kalan bir dişe, Dallarını bir taşlığa yayan, Hesaplarını göstermeden güzelliğini biçimlendiren ve sanat eleştirmesi yapmayan bir arokaryaya, Yazları çıkan toza, titreyen bir hastaya, Bir damla yaş akıtan ve böylece kendini yıkayan göze, Üst üste biriken, ufku daraltan, gene de gökyüzünü düşündüren bulutlara, Geceleyin bir garın ışıklarına, varılan ve tren olup olmadığı bilinmeyen bir garın, Hindu sözcüğüne, hiç gitmediğiniz bir kentin bütün sokaklarını dolduran, Ölüm üstüne anlatılan şeye, Bir yelkenliye okyanusta, Altındaki tavuğa saz yaprağının, yağmurlu bir öğle sonu, Büyük bir yorgunluğun okşanmasına, çok sonra yerine getirilecek bir söze, Kaynaşmaya bir karınca yuvasındaki, Bir akbaba kanadına, öbür kanat dağın karşı yamacındayken daha, Alaşımlara, İliğe, yalanla birlikte, Körpe bir bambuya, o körpe bambuyu kıran kaplanla birlikte, En sonra bana benzer, Daha sonra da ben olmayana, Bu yol'la, ey sen ki yol'umdun benim. (Ecuador'dan) Çeviren: Sait Maden MUAMMALAR I Yürümüştü o, , dediler bana, yıllar ve yüzyıllarca, elindeki takvime bakarak. Ve şimdi, gözden geçiriyor, herkes orda mı değil mi. 25 Aralık'ta, o zamanlar, altı yüz yıl evvel, henüz ebeveynleri doğmamış askerler ,icat edilmemiş silahlar ve keşfedilmemiş bir yerdeki büyük katliamla buluşacaktı. Herkes buluşma yerine geldiğinde o ölü bulundu, ama hâlâ ılıktı vücudu. II Bir cenindim ben. Annem, Monsieur de Riez'i düşünmeyi becerebildiği zamanlar beni uykudan uyandırırdı. Aynı anda, kimi zaman uyanmış olurdu, dayak yiyen, içki içen ya da günah çıkaran analardan olma başka ceninler. Bir akşam, unutmuyorum, tam yetmiş cenin , hangi dilde bilmiyorum,göbekten göbeğe ve uzaktan uzağa sohbet ediyorduk. Daha sonra, birbirimizi asla bulamadık. III Düşünce hızında ilerlemeyi deneyen bir sözdüm ben. Düşüncenin arkadaşları yanımda yürüyordu. Biri bile üzerime bahis açmayı istemedi,altı yüz bin kadardılar ve bana bakarken gülüyorlardı Qui Je Fus HAYATIM Bensiz alıp başını gidiyorsun hayatım Yuvarlanıyorsun, Ve ben, bekliyorum hâlâ bir adım daha atmayı. Kavgayı başka yere götürüyorsun. Boşaltıyorsun böylece beni. Asla izlemedim seni. Tekliflerinin iç yüzünü anlamıyorum. İstediğim her neyse, asla vermedin. İşte bu eksiklik yüzünden, can atıyorum her şeye. Her şeye, neredeyse sonsuzluğa Bana hiçbir zaman vermediğin şu eksik olan az şey yüzünden. La Nuit Remue BULANTI MI ÖLÜM MÜ GELEN? Boyun eğ, kalbim. Yeterince kavga etmedik mi İşte sone eriyor hayatım Hiç alçaklık etmedik ki Yaptık, elimizden geleni. Ah, ah, ruhum! Gidiyor musun kalıyor musun Karar vermen gerekli Uzuvlarımı böylesi yoklama, Hem dikkat, hem yanılma içinde, Gidiyor musun kalıyor musun Karar vermen gerekli. Yok, artık dayanamıyorum. Ölüm'ün Tanrıları Ne alkışladım ne küfür ettim size Acıyın bana, çoktandır valizsiz yolculukların yolcusuyum Ustam da yoktu üstelik, param pulum da ve ihtişam kaldı başka yollarda Siz güçlüsünüz mutlaka ve tuhaf, herkesin üzerinde Acıyın bu çıldırmış adama, o ki duvarı aşmadan önce adını haykırırdı size Uçarken yakalayın onu, Alışabilir ve dayanabilir huylarınıza, hal ve tavırlarınıza Lütfen el uzatın, yardım edin ona, sizden rica ederim. Ecuador Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.