Jump to content

Zifiri Karanlık


whitepower

Önerilen Mesajlar

Evet baktım iş olcak gibi diil konu açtıkça açıyorum bölük pörçük dedim ki en iyisi gnosisin tam anlamıyla ilk metal müzik bölümünü açayım dedim..Öncelikli olarak metal müziğin tarihçesi,dalları vs hakkında bilgi verip daha sonra istediğiniz gruplar olursa onların bulabildiğim kadarıyla tanıtımlarını yok eğer bişi istemezseniz de kafama göre başınızı ağrıtacak grupların tanıtımını yapacağım:)Ayrıca ülkemizdeki konser haberlerine de olabildiğince yer vermeye çalışacağım...Bakalım neye benzeyecek...Yardımlarınızı bekliyorum hee herşeyi dewletten beklemeyin...Paylaştıkça kaynaşırız....Evet açılışımızı güven erkin erkal'ın çok kullandığı o güzel lafla bitirelim...Sıkı kalın...Taviz vermeyin!!!:D

 

Evet öncelikle metal müziğe girmemiz için rock nedir ve diildir iyi midir kötü müdür zibidi işi midir düzgün adam işi mi gibi soruların cewplarını aramakla olaya başlayalım bence:)

 

-Rock Müzik Tarihine Kısa Bir Bakış-

Rock müzik, bünyesinde bir çok müzik türünü barındıran bir tür olarak rock and roll' dan, and roll'un çıkarılmasıyla 1960 ların başında oluştu. Rock müziği oluşturan bu müzikal alt türler de, kendi içlerinde alt türlere ayrılmışlardır. Bu sebepten dolayı rock müziğin tarihini anlatırken, başlangıç noktası olarak rock'n roll dan yola çıkarsak büyük bir hata yapmış oluruz. Çünkü; rock müziğini de içine alan pop müzik türleri bir çok müzikal alt türlerin sentezinden meydana gelmiştir. Peki müzik türleri arasındaki ilk etkileşim ne zaman, nerede ve nasıl gerçekleşmiştir?

 

Bu sorunun yanıtını 1730’ larda Amerika'daki, sonradan takılan ismi ile 'Büyük Uyanış' ta bulmak mümkündür. "Büyük uyanışlar, Amerikan müziğini de derinden etkileyen dinsel bir uyanışın birbiri sıra ortaya çıkan iki dalgasıydı."(1) Birincisi Dr. Isaac Watts adındaki bir İngiliz'e ait "Hymms and Spirituali"nin (1701) Londra'da yayınlanmasıyla doğan ve 1739 Boston baskısının yapılmasıyla Amerika'nın bütün kentlerinde etkisi hissedilen yeni bir müzik anlayışının güneyin folk müziklerini etkilemesi sonucunda meydana gelmiştir. İkinci uyanış ise 1780-1830 yılları arasında yapılan kamp toplantılarında ortaya çıkan bir akımdır. Hıristiyanlaştırılmış siyahlar ayinlerini yaparlarken Afrika dinsel törenlerinde görülen dairevi dans, çığlık atma, ritim tutma gibi öğeler dualara karışır. Böylece siyahlar beyazlardan aldıkları spirituallerin içine atalarından miras kalan ritim ve coşkuyu katarak ortaya yeni bir tür müzik çıkarmışlardır. Bu aynı zamanda dini müzikte siyah-beyaz ayrımını da doğurmuştur. Beyazların spiritualleri oldukları yerde sayarken, siyahların yaptıkları bütün ülkeye yayılmakla kalmayıp, ülke dışına da çıkmıştır.

 

Pek çok Amerikan müziği gibi Gospel de iç savaştan sonra güneyde spirituallerin devamı niteliğinde ayrı bir tür olarak kendini gösterir. Spirituallere olduğu gibi gospellere de sadece siyahlara özgü diyemeyiz; ama pek çok siyah kiliselerinde ve siyah gurplarca icra edilmiştir. 19. yüzyılın sonunda kurulan Pentacostalis ve Hoolines kiliselerinde, Afrika müziğindeki el çırpma ve ayakları yere vurma yoluyla yapılan müzik, gospel türünün ilk örneklerini oluşturur. Gospel tarzında spirituallerden farklı olarak bu dünya ile ilgili vaatler daha baskındır; öbür dünya ise daha neşeli bir dille anlatılır.

 

Amerika’da, dini içerikli müziğin yanı sıra halkın ağızdan aktarım yöntemi ile günümüze kadar uzanıp gelen bir folk müzik kültürü vardır. En eski folk şarkıları ya solo olarak ya da bir topluluk ile söylenmiştir. Bu folk şarkılarına eşlik etmek üzere keman, banjo ve gitarın girmesi ile ilk pop müzik türlerinin temelleri atılmış olur. Amerika'nın ilk pop müzik yıldızı Jimmie Rodgers'dir. Rodgers, country ve boogie-blues harmanlaması yaparak; hillbilly, folk ve blues'dan aldığı sözleri birleştirerek country müziğin başlıca dayanağı halini almıştır. "Rodgers, blues'u ödünç alan değil de hırsızlığını yapan ilk beyaz adam ve böylece country müziğin dominant modu haline gelenlerin sentezini yapan sanatçı olarak düşünülebilir."(2) Bu yıllarda güney eyaletlerine yapılan ilk taşra gezileri sonucunda Paramounts Records, blues müziğin babası olarak anılan Blind Lemon Jefferson'a ilk plağını yapar. Bu tarihten sonra, Jefferson, kendinden sonraki bütün blues ve rock müzisyenlerini etkileyecek kalitedeki parçalara imza atmıştır.

 

Rock'n Roll; ragtime, blues, boogie, country, gospel gibi müzikal alt türlerin harmanlanması sonucu oluşmuştur. Bu alt türlerden rock'a geçişteki son yapı taşı R&B'dur(Rhtyhm and Blues).Bu geçiş esnasındaki en önemli kişilerden biri Robert Johnson'dır. (1911-1938) Esasında delta blues müzisyenleri içerisinde Charlie Patton ya da Skip James gibi ondan çok daha önemli isimler olmasına rağmen Johnson'un önemi; kişiliği ve yaptığı müzikle erken bir rocker olmasından kaynaklanmaktadır. Bluesdan rock'a geçişteki bir diğer önemli olay ise elektirikli gitarın blues'da kullanılmaya başlamasıdır. Elektirikli gitarı ilk kullanan blues müzisyeni T. Bone Walker'dır. Kendine has tekniğiyle, kendinden sonraki B.B. King, Freddy King, Buddy Guy gibi gitar sihirbazlarını etkilemeyi başaran Walker'da rock'a geçişte çok önemli bir rol üstlenmiştir.

 

1943-51 yılları arasında güneyden kuzeye yapılan göçler esnasında piyanoyla nefeslilerle tanışan delta blues icracıları rock'n roll'a geçişteki son müzik türü olan R&B'u oluştururlar. Bu müzik türü, genel olarak bütün siyah müzik sitillerinin karışımından, blues armonik yapısı ve formülü oluşmuştur. Başlangıçta sadece siyahların radyo istasyonlarında ve sokaklarda yaşayan R&B, orta sınıf beyaz gençlerin bu müziği alışkanlık haline getirmesiyle birlikte popüler hale gelir. Gün geçtikçe artan talepler, yayınlanan R&B plaklarının sayısının artmasına ve 25 Mayıs 1949'da Billboard müzik dergisi listelerinde R&B adında yeni bir başlık açılmasına yol açar. 1953 yılında Chords grubunun Sh-boom adlı parçaları R&B listelerine sığmayarak, popüler müzik listelerine geçer ve "1" numaraya kadar yükselir. 1954-55 yıllarında aynı müziği beyazlar icra edince bunun adını Rock'n Roll koyarlar. "Ünlü rock'n roll piyanisti Fats Domino 'biz rock'n roll'a 15 yıl öncesine kadar New Orleans'da R&B derdik"(3) demiştir. Rock'n roll, gençler arasında o kadar rağbet görür ki, hem endüstriye karşı en radikal çıkışların kaynağı, hem de müzik endüstrisinin en yağlı geçim kaynağı konumuna gelir. Rock'n roll'un R&B'den farklılaşıp kendine özgü bir müzik türü halini almasını sağlayan en önemli kişiler Elvis Presley ve Chuck Berry'dir. Rock'n roll'un büyük kralı Evis Presley R&B'yle, country ve hillbilly müziklerini çok iyi kaynaştırmıştır. Chuck Berry ise kendinden önceki gitarcıların tekniklerini sentezleyerek rock'n roll'un ilk gitar kahramanı olmuştur. Zaten ikisinin de asıl şöhretleri bu birleştirici güçlerinden ve kendilerinden sonraki bütün rock müzisyenlerini etkilemelerinden gelmiştir. Fakat endüstri rock'n roll'u çok çabuk yutmuştur. Araştırmacıların çoğu 1950'lerin sonunun rock'n rollmüziğinin de sonu olduğu konusunda görüş birliğine varmışlardır. 1950'lerin sonunda en ünlü rock'n roll müzisyenlerinden olan Elvis Presley askerde, Buddy Holly ölmüş, Chuck Berry ise hapistedir. 1959-63 yılları arasında rock müziğinde bir boşluk yaşanmış olarak düşünülebilir. Fakat, işte tam bu yıllarda sonradan "60 gençliğinin lideri" ünvanını alan bir müzisyen, Bob Dylan ortaya çıkar. Dylan'ın ilk üç albümündeki müzikler ne folk müziği ne de rock'n roll müziği içerisinde tanımlanmıştır. Dylan, şarkılarında siyah düşmanlığının inatla sürmesinden, savaşın anlamsızlığından, sevginin öneminden, dünyanın güzelliklerinin hızla yitip gitmesinden bahsetmiştir.

 

Amerika'da gerçekleşen bu müzikal gelişimler bütün dünya gençliğini, ama en çok İngiliz gençliğini etkilemiştir. Çocukluklarından beri rock'n roll müziğiyle büyüyen İngiliz gençleri arasından birçok müzisyen çıkmış; bunlar Beatles, Rolling Stones, Animals gibi ilk rock topluluklarını kurmuşlardır. Bu gruplar, ilk zamanlarda Amerikan müziğinin alt türlerinden etkilenmişler, fakat kısa bir süre sonra kendilerine özgü yapıları ortaya koyarak gerçek anlamda rock müziği yapmışlardır. Bu gruplardan ilk piyasaya çıkanı Beatles, kuruluşundan bir iki sene sonra, ilk albümlerindeki blues, boogie, gospel şarkı ailelerinin parçalarını kopya etmekten ve rock'n roll'a yakın parçalar yapmaktan yavaş yavaş vazgeçmeye başlamıştır. En son olarak rock'n roll şarkılarını kullanmayı 1965 yılındaki Help albümünde yer verdikleri Larry Williams'a ait "Dizzy Miss Lizzy" parçasının uyarlamasıyla sona erdirmişlerdir. Aralık 1965'de "Rubber Soul" albümünü yayınladıklarında tamamen özgün yapıya geçiş böylece tamamlanmış olur. İşte bu gelişmelerin ardından rock'ın engellenemez yükselişi de başlamış olur. Eric Clapton'ın içinde bulunduğu gruplar, özellikle Cream çok büyük başarılara imza atar. Beatles çılgınlığı durulur gibi olurken sahneye Eric Clapton adıyla dünyanın en iyi gitar virtüözlerinden biri çıkar. Artık devir İngiltere duvarlarının "Clapton is God"(Clapton tanrıdır) yazılarıyla dolmasının devridir.

 

1960'ların sonu, dünyada gençlik hareketleri olarak nitelendirebileceğimiz bir başkaldırının en üst düzeye eriştiği yıllardır. Gitgide büyüyen nükleer savaş tehdidi, Amerika'nın Vietnam'ı acımasızca savaşa sürüklemesi, birçok Vietnamlı'nın ve Amerikalı'nın bu savaşta ölmesi çarkları harekete geçirmiş, çiçek gücü hareketi böyle bir ortamda ortaya çıkmıştır. Artık rock müziğin konusu ağırlıklı olarak dünya sorunları ve çözüm yollarını da içermektedir. Ünlü "savaşma seviş" sloganı bu hareketin bir ürünüdür. Çiçek gücünüoluşturanların çoğunluğu orta sınıf beyaz gençlerdir. Bu insanlar "hippi" olarak adlandırılmışlardır. Genel olarak o devirlerde bu hareket neredeyse bütün rock gruplarından destek almıştır. Bu yıllarda doğu dinlerine olan ilgi de artmış, hatta Beatles elemanları Hindistan'a tanınmış Hindu hocaMaharishi Yogi'yi ziyarete gitmişlerdir.Rock'taki bu doğu modasıyla birlikte müzisyenlerin vedinleyicilerin uyuşturucuya olan ilgileri de bir anda artmış veözellikle LSD,henüz yasaklanmadığından asprin kadar çok kullanılır hale gelmiştir.fakat çok kısa bir süre içinde çiçek çocuk olmak da bir "moda" haline getirilir vehareket neredeyse hiç bir sonuca ulaşamadan son bulur.üstelik hippilerin bazıları zaman geçtikçe kaba tabiriyle tam bir düzen adamı,düzenin savunucusu olurlar. Bunlara en iyi örnek A.B.D. Başkanı Bill Clinton'dır.Bu dönemlerde çiçek gücü hareketinden etkilenip ,Vietnam’a gitmeyi reddeden clınton ,şimdilerde Irak’a bombalar yağdıran bir ülkenin devlet başkanı sıfatını taşımaktadır.

 

1960-70'ler rock tarihi açısından çok çeşitli ve önemli grupları içinde barındırmıştır. Beatles, The Animals, The Doors, Rolling Stones, The Who gibi gruplar hep bu tarihlerde çıkmışlardır. 65-70 arasında kurulan Pink Floyd, Deep Purple, Led Zeppelin, Yes gibi gruplar da artık mega rock gruplarıdır. Bu gruplar sayesinde rock, hiç olmadığı kadar popüler olup, ciddiye alınmaya başlanmıştır. Rock müzisyenleri kendilerini klasik müzik icracıları gibi görmeleri de bu döneme rastlar. O zamanların en ateşli tartışması rock'ın bir sanat müziği olup olmadığıdır. 70' lerin ikinci yarısına gelindiğinde rock artık plak satışları ve konser gelirleriyle müzşk endüstrisinin en iyi geçim kaynağını oluşturmaktadır. Rock müzisyenleri milyonlarca dolarlık elektronik aletlere sahiptiler ve hepsi çok zengin olmuşlardı. Bu mega rock grupları ne yaparsa yapsın sattığından dolayı plak şirketleri yenilere hiç şans tanımamakta veya tanısalar bile müziklerini onlar gibi yapma şartı koymuşlardır.

 

İşte punk rock tam bu sıralarda kendini gösterir. Punk da diğer hiçbir rock türünde görülmeyen şiddet, kargaşa ve kaos vardır. Punk, rock'ın karanlık kanadını gözler önüne sermiştir. 60'lı yıllarda Newyork'un garaj gruplarından çıkan Velvet Underground Punk'ın ilk tohumlarını atan grup olarak gösterilebilir. Ancak bu görüşü ilk punk topluluklarından biri olan Sex Pistols kabul etmeyerek tepki göstermiştir.

 

Punk' ta kesinlikle kalite ve hoşa gitme kaygısı yoktur. Punkçılar 1960-70'lerdeki rock müziğine ve tabii ki rockçılarada lanet okurlar; çünkü onlara göre rock artık para,şan, şöhret aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. 70'li yılların uzun ve karışık soloları ile dolu parçaları yerine kısa ve özentidiz çalıp söylerler. Hatta Sex Pistols o kadar basit ve ilkel çalar ki, izleyenler ister istemez"bunu ben de çalabilirim" gibi bir kanıya kapılır. Böylece İngiltere de bir çok punk grubu doğmaya başlamıştır. Endüstrinin en büyük düşmanı olmasına rağmen punk çılgınlığı da diğer bütün rock çılgınlıkları gibi kısa sürede endüstri tarafından yutulup "moda" haline getirilmiştir. Punk giysileri en lüks mağazaların vitrinlerinde birbiri ardına boy gösterir olmuştur. 80'lere gelindiğinde bir çok rock müzik türü icra halindeyken bir Heavy Metal patlaması yaşanır. Bence Heavy Metal müziğini anlatan en iyi sözcük "kargaşa" dır. Bütün Heavy Metal gruplarının faaliyet alanları farklıdır. Bu müzik türünün içinde komünizm,faşizm, anarşizm, devrimcilik, sadizm gibi biribirinden çok kopuk anlamları bulmak mümkündür. Heavy Metal bu çok renkliliği sayesinde bir çok alt dallara ayrılmıştır. Fakat hepsinde ortak olan bir şey vardır; küfür. Kimi devlete kimi siyahlara kimi tabulara küfür eder ama muhakkak küfür eder. 90'lara gelindiğinde beklenen yeni rock anlayışı Amerka'nın Seatle adlı kentinden gelir. Bu kentte kurulan garaj gruplarının önce Amerikaya sonra bütün dünya ya açılması ile birlikte bir "grunge" çılgınlığı yaşanır. Hele Nirvana'nın Nevermind albümü bu yeni, alternatif rock' bütün dünya ya kabul ettirir. Bugün Pearl Jam,Soundgarden,Faith No More,Red Hot Chilli Peppers, Therapy gibi gruplar sayesinde rock tekrar bir canlanma içerisine girmiştir.

 

*Alıntıdır.

 

Yakında heavy metal ve geri kalan metal müzik türevleriyle karşınızda olacağım...Bu arada konuyla ilgili görüş mörüş bildirin adam sinir etmeyin:p :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

çok komplike bir konuya girmişsin whitepower, kolay gelsin..türler gittikçe iç içe geçiyor son yıllarda, piyasa yapmak niyetinde olanlar geldiği gibi gidiyor, 1-2 yıl sonra unutuluyorlar ama bir de ölümsüzler var, son zamanlardaki kanım psychedelic rock özellikle her ruh halinde dinlenebileceklerden, yaşa başa bakmadan..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kings of metal

manowar.....

 

diskografi:

 

[1]Battle Hymns-1982

 

01 - Death Tone

02 - Metal Daze

03 - Fast Taker

04 - Shell Shock

05 - Manowar

06 - Dark Avenger

07 - William's Tale

08 - Battle Hymn

 

 

 

[2]Into Glory Ride-1983

 

01 - Warlord

02 - Secret Of Steel

03 - Gloves Of Metal

04 - Gates Of Valhalla

05 - Hatred

06 - Revelation (Death's Angel)

07 - March For Revenge

 

[3]Hail To England-1984

 

01 - Blood Of My Enemies

02 - Each Dawn I Die

03 - Kill With Power

04 - Hail To England

05 - Army Of The Immortals

06 - Black Arrows

07 - Bridge Of Death

 

[4]Sign Of The Hammer-1984

 

01 - All Men Play On Ten

02 - Animals

03 - Thor (The Powerhead)

04 - Mountains

05 - Sign Of The Hammer

06 - The Oath

07 - Thunderpick

08 - Guyana

 

[5]Fighting The World-1987

 

01 - Fighting The World

02 - Blow Your Speakers

03 - Carry On

04 - Violence And Bloodshed

05 - Defender

06 - Drums Of Doom

07 - Holy War

08 - Master Of Revenge

09 - Black Wind, Fire And Steel

 

[6]Kings Of Metal-1988

 

01 - Wheels Of Fire

02 - Kings Of Metal

03 - Heart Of Steel

04 - Sting Of The Bumblebee

05 - The Crown And The Ring

06 - Kingdom Come

07 - Pleasure Slave

08 - Hail And Kill

09 - The Warriors Prayer

10 - Blood Of The Kings

 

[7]The Triumph Of Steel-1992

 

01 - Achilles, Agony and Ecstast In 8 Parts

02 - Metal Warriors

03 - Ride The Dragon

04 - Spirit Horse Of The Cherokee

05 - Burning

06 - The Power Of Thy Sword

07 - The Demon's Whip

08 - Master Of The Wind

 

 

[8]Louder Than Hell-1996

 

01 - Return Of The Warlord

02 - Brothers Of Metal

03 - The Gods Made Heavy Metal

04 - Courage

05 - Number One

06 - Outlaw

07 - King

08 - Today Is A Good Day To Die

09 - My Spirit Lives On

10 - The Power

 

 

[9]Hell On Wheels-1997

 

01 - Manowar

02 - Kings Of Metal

03 - Kill With Power

04 - Sign Of The Hammer

05 - My Spirit Lives On

06 - Piano Intrelude

07 - Courage

08 - Spirit Horse Of The Cherokee

09 - Blood Of My Enemies

10 - Hail And Kill

11 - Warriors Of The World

12 - Wheels Of Fire

13 - Metal Warriors

14 - Army Of The Immortals

15 - Black Arrows

16 - Fighting The World

17 - Thor (The Powerhead)

18 - King

19 - The Gods Made Heavy Metal

20 - Black Wind, Fire And Steel

21 - Return Of The Warlord

22 - Carry On

23 - Battle Hymn

 

 

[10]Hell On Stage-1999

 

01 - Metal Daze

02 - Dark Avenger

03 - March For Revenge

04 - Hatred

05 - Gates Of Valhalla

06 - Bridge Of Death

07 - William's Tale

08 - Guyana

09 - The Warriors Prayer

10 - Blood Of The Kings

11 - Sting Of The Bumblebee

12 - Heart Of Steel

13 - Master Of The Wind

14 - Outlaw

15 - The Power

16 - The Crown And The Ring

 

 

[11]Warriors Of The World-2002

 

01 - Call To Arms

02 - Fight For Freedom

03 - Nessun Dorma

04 - Valhalla

05 - Swords In The Wind

06 - An American Trilogy

07 - The March

08 - Warriors Of The World United

09 - Hand Of Doom

10 - House Of Death

11 - Fight Until We Die

 

326.jpg

 

327.jpg

 

328.jpg

 

329.jpg

 

330.jpg

 

331.jpg

 

332.jpg

 

http://img265.imageshack.us/img265/9147/ist19iz0.jpg

 

hayatımın on yılını bu adamları bekleyerek geçirmiştim...ve yukarıda gördüğünüz fotoğraflar istanbuldan ve ben de ordaydım...çok iyilerdi her zamanki gibi...4-5 yıl görmediğim arkadaşlarımı gördüm...umarım yine gelirler...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şimdiden ilginiz için teşekkürler:)Sidarta naaptın yaa iki dakka sabredememişin:)Tarihçeden sonra türevlerine geçince senden detaylı klipli mlipli manowar tanıtımı alacaz o zaman kaçışın yok haberin olsun;) Evet şimdi de heavy metalin tarihine kısaca birgöz atalım isterseniz....

 

-Heavy Metal Tarihine Kısa Bir Bakış-

Agresif yapısı, akıcı ritmleri, yüksek frekanslı gitarları, bambaşka vokalleri ve karanlık temalı yapısıyla rock müziğinin bir formu olarak karşımıza çıktı Heavy Metal. Aslında biraz daha derin bakacak olursak heavy metal; blues rock ve pop müziğin evrim geçirip değişmesiyle ortaya çıktı. 1967 ve 1974’teki ilk dalgalanma tamamen pop ve blues ürünüydü...1991 senesinden sonra Heavy MetaL hard rock türlerine ve grunge’a dönüşmeye başladı...

İlk Örnekler Ve Etkileri

İngiliz grupları arasında hayli popüler olan ve bir çoğuna ilham kaynağı haline gelen Amerikan Blues müziği, Rolling Stones ve The Yardbirds gibi rock grupları tarafından temposu artırılmış, akustik yerine elektro gitar kullanılmış halleriyle tekrardan derleniyordu..(Bu etkilenme sadece blues’dan değildi tabi, rock ’n' roll’un da -özellikle Elvis Presley-etkisi büyük oldu) Blues müziğin bu şekilde güçlenmesi entelektüel ve sanatsal çevreler arasında merak uyandırdı.. Müzisyenler, tecrübelerini, düşüncelerini, hislerini insanlara amfilerle güçlendirilmiş bu gitarlarla daha yüksek, daha şiddetli aktarma yolunu seçtiler. Bateristler tarzlarını, elektro gitarların yüksekliğine ulaşabilmek için blues-rock tarzının basit ve tek düze davulundan, daha güçlü, daha şiddetli, daha kompleks bir hale getirirken, amfilere güvenen vokalistler ise tekniklerini değiştirerek hatta geliştirerek, daha şekilli, yer yer daha dramatik bir hale büründüler..

Amfilerin sayısız avantajları ve yeni kayıt teknolojilerinin gelişmesiyle, heavy metal gücünü iyice hissettirmeye başladı. Genel kanı olarak heavy metal Led Zeppelin ve Black Sabbath ile , 1960’larda İngiltere’nin Birmingham bölgesinde, geleneksel blues standartlarının dışında hatta ötesinde bir müzikle ortaya çıktı. Her iki grupta, blues-rock’ta kullanılan gitarın sesini yükselten ve Amerikan müziği ile Avrupalı beyaz rockerlar arasında köprü kuran Jimi Hendrix gibi isimlerin de olduğu Amerikan "psychedelic rock" müzisyenlerine büyük ilham kaynağı oldu. Bazı gruplar ise başka türlü etkilendiler bu gruplardan. Mesela Vanilla Fudge psychedelic pop tınılarını, heavy metal’in ortaya çıkmasında büyük katkıları olan İngiliz, The Who ve The Kinks gibi biraz daha aşağı çekti. Öteki anahtar grup ise, heavy metalde üç kişilik grupların mevcudiyet örneği olan Cream’di.Bazıları için ise The Beatles, kullandığı distortion ve yoğun aranjmanlarıyla metalin ortaya çıkmasında katkısı bulunan anahtar gruplardandı. Belki de ilk heavy metal şarkısı olarak The Kinks’in 1965 yılında yaptığı “You Really Got Me” yi gösterebiliriz. Fakat metal otoriteleri bu konuda bir anlaşmaya varabilmiş değiller. Bazıları Blue Cheers’ın 1968lerin sonuna doğru yaptığı “Summertime Blues” derlemesini ilk heavy-metal şarkısı olarak gösterirken, bir grup Beatles’ın “Helter Skelter”ini bir grup da The Jeff Beck Group’un “Truth” albümünü, bir kısım da Led Zeppelin’in “Led Zeppelin” albümünü ilk metal şarkıları olarak göstermekte-ki Led Zeppelin’in çıkışıyla bütün dünya heavy metalin doğuşunu kabul etmekte...

Heavy Metalin Kökleri...

Heavy Metal teriminin nereden çıktığı tam olarak bilinmemekte. Bir inanca göre bu terim, William S. Burroughs’ın 1962’de yazdığı “The Soft Machine” adlı romanın karakteri “Uranüslü Willy, the Heavy Metal Kid”den ortaya çıktı. 1964’te yazdığı ikinci roman Nova Express’te ise yarattığı heavy metal temasını geliştirerek uyuşturucu bağımlılarına bir metafor haline getirdi. Romanların anlattığı diğer konu ise gittikçe mekanikleşen dünya ve programlanmış hayatları sonucu makineleşen insandı...

Hastalıkları, uyuşturucuları ve parazit hayatları - Uranüsün Heavy Metal İnsanlarının dört bir yanı buharlaşmış mavi banknotların yarattığı sis ile kaplıdır- ve metal müzikleriyle Minraud’un böcek insanları” Burroughs, William S. (1964) Nova Express. New York: Grove Yayınları. Sayfa, 112.. Blue Öyster Cult’un prodüktörü, menajeri ve şarkı sözü yazarı olan Sandy Pearlman, 1970’te “heavy metal” terimini rock müziğinin içine sokan ilk kişi olarak tarihe geçti...

 

1960’ların sonuna doğru Led Zeppelin, Black Sabbath, The Move gibi grupları çıkaran Birmingham endüstrinin kalbi halindeydi ve bazıları “heavy metal” teriminin buradan çıktığını iddia ediyordu...The Move da, biyografilerinde bu iddiayı destekliyordu.

Bir başka iddia da -ki muhtemel- bu terimin 1967 yılında Jimi Hendrix’in yaptığı müziği tanımlamak amacıyla “gökten düşen heavy metal gibi” sözüyle ortaya çıktığıdır. İddialar bitiyor mu? Hayır! Başka bir iddia ise bu sözün Steppenwolf’un 1968’de çıkardığı “Born to be wild” şarkısında geçen “heavy metal thunder” cümlesinde geçtiğidir:

"I like smoke and lightning

Heavy metal thunder

Racin' with the wind

And the feelin' that I'm under"

Heavy kelimesi (ciddi ve derin anlamında kullanılmakta) daha önce Iron Butterfly’ın 1968’de çıkardığı "Heavy" adlı ilk albümü ile hippi ve şehir argosuna girdi.. Gerçek şu ki daha sonra Led Zeppelin’in heavy metal ismiyle bütünleşmesi sonucu, terim şu an kullanılan anlamını kazandı..

Kökeni yüzünden ilk başta sadece belli bir kesimin kabullendiği heavy metal terimi daha sonra hayranları tarafından da kabul gördü. Deep Purple gibi kökeni progresif rock olan gruplar ise kendilerini daha sert ve daha iyi ifade edeceklerine inandıkları heavy metal havuzunun içine attılar...

http://metal.deliriyum.com/sozluk/hair.jpg 1970’lerin heavy metal tarihi, müzik tarihçileri tarafından sık sık görüşülüp tartışılmıştır. Bazıları, hair metalin pop kitlesini kendisine çektiği 1980’lerde büyük başarı yakalayan Blue Öyster Cult gibi grupları örnek gösterip bu döneme “maddi çıkar” devri dese de çoğu tarihçi bu grupları önemsemeyip Eddie Van Halen ve Randy Rhoads gibi klasikler üzerine yoğunlaşır. 70 sonlarının genç kuşağa hitap eden (ve en büyük örneği Sex Pistols olan) punk rock’ı da kimileri için çok önemlidir. 1980’lerde Iron Maiden ve Judas Priest gibi İngiliz gruplarla beraber doğan Yeni Dalga İngiliz Heavy Metal’i de(N.W.O.B.H.M) heavy metal tarihi için çok parlak bir dönemdir. Aynı senelerde heavy metal, hardcore, punk, ve alternative rock’ı da etkilemiş, ortaya death metal gibi yeni alt türler çıkmaya başlamıştır..

Jimi Hendrix’in önceki senelerde öncülüğünü yaptığı gitar ustalığı bayrağını 70 sonlarında Eddie Van Halen aldı. Van Halen’ın 1978 yılında çıkardığı solo albüm “Eruption” çoğu tarihçi tarafından bir dönem noktası olarak nitelendirildi. Ritchie Blackmore (Deep Purple), (Ozzy Osbourne ile birlikte) Randy Rhoads ve Yngwie Malmsteen ise gitara daha da yoğunlaştı, bölece klasik gitarlar da artık heavy metal konserlerinde kullanılmaya başlandı. Heavy metalde yaşanan bu patlamayı sonradan Ronnie James Dio, Judas Priest ve (belki de “saf” heavy metal yapan son grup olan) Iron Maiden sürdürdü. Özellikle Iron Maiden’dan sonra metal, saldırganlığın limitini aştı ve müzikal anlamda çok büyük sıçrama yaptı.

Metal müzik Avrupa ve Amerika’da farklı kulvarlarda ilerliyordu. Iron Maiden ve çağdaşları Avrupa metalini ilerletirken Amerika’da, özellikle Los Angeles’ta Mötley Crüe ile başlayan bir hair metal furyası vardı. 80’ler boyunca hair metal Amerika’yı ve pek çok ülkeyi etkisi altına aldı. Def Leppard, Ratt, Poison ve Guns n'Roses gibi devler de buna yardım etti. Hair metalin yaptığı müzik belirli bir görüşü savunsa da bu tür çoğu zaman doğal ve akışında ilerleyen has bir metal türü olarak görülmedi. 90’lara gelindiğinde ise punk rock’dan etkilenmiş bir alternatif rock müziği ortaya çıktı: grunge. Özellikle Seattle dünyaya pek çok grunge grup kazandırdı. Nirvana, Pearl Jam ve Soundgarden grunge müziğin en büyük isimleri oldu.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/live2.jpg Klasik rock parçalarının coverları da çoğu metal grubunun repertuarında yer edindi. Örnek vermek gerekirse heavy metal öncesinin efsanesi The Beatles grubunun “Helter Skelter” şarkısı. Dönem gereği metal ruhunu verebilen ama müziğini veremeyen bu şarkının Mötley Crüe versiyonu bu coverlar içinde en önemli ve en faydalılarından biri olmuştur.

Hatırlanması gereken bir diğer nokta da “heavy metalin, Afrika-Amerika’dan gelen ve siyahların elinde olan blues-rock’ın tam zıttı yani "beyaz olduğu” yanılgısıdır. Bu yanılgının oluşmasının sebebi dinleyici kitlesinin ve metal müzisyenlerinin çoğunun beyaz olmasıdır. Ama unutmamak gerekir ki bu iddiayı kıran gruplar da metal tarihi içinde var olmuştur. Hem müzisyenleri hem de dinleyicileri karma olan bu gruplardan Thin Lizzy’s Phil Lynnott ve Living Colour sadece ikisidir..

Heavy Metalde Enstrümantal

Metal müzikte kullanılan enstrümanlar genelde şu şekildedir: bir bateri, bir bas gitar, bir ritim gitar, bir lead (lider, öncü) gitar, bir vokal ve bazen bir klavye. Tüm bunların içinde heavy metalde en önemlisi tabiki gitardır. Gitarların amplifikasyonu ve elektronik geçişler sesi kalınlaştırmak için kullanılır. Heavy metal vokalistlerinin de çeşitli üslupları ve tarzları vardır. Boğazı yormayan temiz vokallerden, hırıltılı çıkan derin vokallere, çığlığı andıran yüksek ve tiz tonlardan böğürtülü brutal vokale.. Örneğin black ve death metal bozuk ve gırtlaktan gelen bir vokale eğilimlidir. Hatta bazen vokalistin ne söylediğini anlamak bile güç olabilir. Çoğu zaman vokal o kadar ham ve işlenmemiş durur ki (Cannibal Corpse gibi) tekrar etmesi ya da eşlik etmesi çok güç olabilir. Ama tüm bunların aksine gayet anlaşılır ve düz vokaller de seçilebilir.

Karmaşık sololar ve riffler heavy metal için çok önemli öğelerdir. Heavy metalde gitarın ve baterinin bir standardı varmış gibi gözükse de müzik her zaman sınırsızdır ve her şeye açıktır. Finlandiyalı Apocalyptica buna güzel bir örnektir. Adeta kendi heavy metal türlerini yaratan grup kategorize edilmesi zor bir şekilde metalin karanlık tarafını müziğiyle işler. Kendi stillerini yaratmak için soundlarına bozuk ritimlerden koro vokallere kadar pek çok alkışı hakeden orijinal öğeler katmışlardır.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/live.jpg The Who ile birlikte ilk dönem heavy metal örneklerinden olan Amerikalı grup Grand Funk Railroad, sahne şovlarında ses seviyesine önem veren belki de ilk gruplardandır. Sesin derecesi, heavy metalde neredeyse müzik kalitesi kadar çok önemli bir faktördür. Heavy metali sırf yüksek sesi yüzünden dinleyip tatmin olan kitlenin sayısı azımsanmayacak kadar az olmamıştır. Özellikle Motörhead ve Manowar “yüksek ses” bakımından heavy metalde önemli gruplardır. Hele hele Manowar, tarihi boyunca hep “en yükses sese sahip grup” olarak övünmüş, hatta bu konuda rekorlar dahi denemiş ve kırmıştır. (1984 yılında yaptıkları şarkı “All Men Play On Ten” bunu anlatır.)

Heavy Metalin Teması

Bir sanat türü olarak Heavy Metal, müzikten çok daha fazlasıdır; dinlenebilir olması kadar görseldir de. Albüm kapakları ve sahne şovları müziğin kendisi kadar önemlidir. Bu yüzden Heavy Metal tarihi boyunca çoğu sanatçı işbirliği içine girmiş, dinleyicilere geniş bir perspektif sunmuştur. Bu bakımdan Heavy Metal, tek bir metodla icra edilen diğer tüm sanat biçimlerinden bile ayrılabilir. Çünkü resim görsel olarak, semfoni işitsel olarak icra edilirken bir Heavy Metal grubunun “imaj”ı ve “ortak tema”sı albüm kapağından sahne tasarımına, şarkı sözünün tonundan müziğin sesine kadar pek çok öğeyi birleştirir.

Rock tarihçileri Batı pop müziğinin, Heavy Metal’i gerçekten uzaklaşan, fantastik lirikler yazma konusunda etkilediğini düşünür. Afrika-Amerika Blues müziği ise Heavy Metal’e kaybetme, depresyon, yalnızlık gibi saf gerçekliği katmıştır.

Eğer Heavy Metal, işitsel / tematik öğelerini blues müziğinden almışsa, görsel özelliklerini de pop müzikten almıştır. Karanlık, şeytan, güç ve kıyamet temaları, hayatın problemlerinin gerçekliğini dile getiren fantastik dil özellikleridir. Bunların yanında, 1960’ların hippi kültüründen gelen “barış ve sevgi”nin reaksiyonu olarak Heavy Metal bir karşı-kültür olarak gelişmiş, karanlığın yerine ışık, pop müziğin mutlu sonu yerine de saf gerçeklik gelmiştir. Dinleyiciler her ne kadar Heavy Metal’in mesajının karanlık olmadığını iddia etse de eleştirmenler gerçekliğin negatif yönlerini yücelttiği için Heavy Metal’i suçlamıştır.

Heavy Metal’in temaları 50, 60 ve 70’erin neşeli pop kültüründen daha ağır ve ciddidir; savaşa, nükleer yıkıma, çevresel sorunlara, siyasi ve dini propagandaya odaklıdır.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/blcksbbth.jpg

Black Sabbath’ın “War Pigs”inin ve Ozzy Osbourne’ün “Killer of Giants”ının dönemin sorunlarının tartışılmasında büyük katkıları olmuştur. Gerçeğin yorumlanması Heavy Metal’de bazen çok basit olabilir; çünkü onun fantastik ve şiirsel dili karanlıkla aydınlığı, umutla düş kırıklığını, iyiyle kötüyü, grinin gölgesinde hiç kalmadan ayırabilir.

 

Bazıları Heavy Metal’le aşk şarkılarını ayrı yerlere koysa da çoğu “hair metal” şarkısı aşk konusuna odaklıdır. Biraz açmak gerekirse; 80’lerin hair metal’i, 70’lerin parlak rock hareketinin son dönemi, bitiş devridir. İkisinin arasındaki (makyaj ve sıradışı kostümler gibi) görsel benzerlikler bu tartışmayı daha da zora sokar. Rock, şiirsel olarak cinsel belirsizlik, özgür ifade ve bireyselliğe dayanırken hair metal, kesin ve emin bir şekilde daha maço ve heteroseksüeldi. Tabi diğer bir fark ta hair metal’in siyasi ve toplumsal sorunlara da diyecek bir lafı olmasıydı. Sonuç olarak, “saf” Heavy Metal kendisini pop kültürün asla merkezine değil, kıyısına köşesine koymuştur. Bu konumun yer yer merkeze doğru kayması ise sadece sanatçılık şerefini ve mesaj verme fırsatını bir kenara atıp ticari yaklaşımlarda bulunmakla olabilir.

Klasiklerin Etkisi

Heavy Metal’in klasik müziği benimsemesi Mozart ve Franz Liszt’den ziyade Bach ve Paganini’nin bıraktığı etkiye dayanır. Deep Purple ve Rainbow’un gitaristi Ritchie Blackmore 70’lerin başından beri klasik müziğin miras bıraktığı müzikal figürasyonlarla ilgileniyordu, Van Halen’in 78 yılında çıkardığı ilk albümü “Eruption” ise metalde klasik metal virtüözlüğü için çok önemli bir gelişmeydi. Aslında metal müziğin 80’li yıllarında görülen klasik müzik etkisi 18. yüzyılın ilk dönemlerinden gelir. Batı sanat müziğinin Barok dönemi de gotik öğeler olarak metale geçmiştir. Örneğin Ozzy Osbourne’un “Mr Crowley” (1981) albümünde Barok sanatından esinlenen gitar soloları ve Ozzy’nin efsane okultist Aleister Crowley’e yazdığı lirikler bulunuyordu. Yine de klasik sanat müziğinin tekniğini ve üslubunu kullanan metal müzisyenlerinin, klasik müzik yapmak ya da bir klasik müzisyen olmak gibi niyetleri yoktu.

Encarta Ansiklopedisinin iddiasına göre “bir metni müzikle birleştirirken, Bach , metinin sözel gücüne eşdeğer bir müzik yazardı.” Heavy Metal de kıyamet, karanlığın gücü gibi temaları işleyen metinleri müziğe çevirirken müzikle metinleri eşdeğer tutmaya çalışır. Bunun en güzel örneği Iron Maiden’ın “Powerslave” isimli konsept albümüydü. Kapağında dramatik bir Mısır piramiti manzarası olan bu albümün parçalarının genel konusu ölüm ve yaşamdı ve müzik te bu konuyu destekliyordu. Bu albümün parçalarından birinin adı da İngiliz romantik akımının önemli temsilcisi Samuel Taylor Coleridge’in klasiği “The Rime of the Ancient Mariner” (Yaşlı Denizcinin Şiiri) idi.

Önemli Sanatçılar

60’ların ilk müjdecilerinden, 80 sonralarının alt türlerini yaratanlara kadar Heavy Metal tarihi tartışılırken, üç ana aşamada bazı kilit, çok önemli sanatçıların adı listelenebilir. Bu sanatçıların tümünün İngiliz olması ise tesadüf değildir.

The Beatles, The Who, The Rolling Stones gibi 60’ların efsane rock grupları.

Led Zeppelin, Black Sabbath, Deep Purple gibi 70 ortalarının metale geçiş grupları.

Iron Maiden, Judas Priest gibi 70 sonları ve 80 başlarının Yeni Dalga İngiliz Heavy Metal akımı öncüleri.(N.W.B.H.M)

Kendilerini “Heavy Metal” grubu olarak tanıtanlar tabiki son aşamada yer alan gruplardır. 1980’lerin ortalarında Heavy Metal öylesine bir patlama yapmıştır ki dinleyici kitleleri, müzik şirketleri ve fanzinler yeni alt türlere isim koymaya başlamıştır. O dönemlerde bu alt türler henüz belirsiz olduğu ve sınırları belirlenemediği için bir sanatçıyı bir alt türe koymak zor olmuştur. Ama bu alt türler içinde en önemlileri başını Metallica ve Slayer gibi Amerikalı grupların çektiği thrash metal ve Ratt, Guns N’ Roses gibi yine Amerikalı grupların öncülüğünü yaptığı hair metal olmuştur. Bu dönemin diğer bir önemli grubu da tabiki Megadeth’dir. Thrash metal riffleriyle Judas Priest’in speed metal sololarını birleştiren Megadeth dönemine şüphesiz ki damgasını vurmuştur.

Heavy rock müziğin sonradan oluşan diğer bir türü de, en bilinen grubu Seattle’lı Nirvana olan 1990’ların grunge müziği olmuştur. Heavy Metalin etkisi görülse de bu müzik, Heavy Metalin bir alt türü olarak sayılmaz. Gitar soloların olmayışı belki de grunge grupların Heavy Metal adı altında anılmamasının en önemli nedenidir.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/heavymetal.jpg Kültürel Etki

Heavy Metal’in yarattığı etki, insanların günlük hayatında da gücünü göstermiştir. Heavy Metal’in teşvik ettiği hedonist (hazcı) insan doğası ve anti-dindar görüşleri toplumlar arasında öylesine etkili bir alt kültür oluşturmuştur ki (özellikle müslüman ülkelerde) siyah t-shirt giymek bir tutuklanma sebebi haline gelebilmiştir. Batı ülkelerinde de durum farklı değildir. Heavy Metal dinleyicileri Batı’da da düşük zeka seviyeli kara cahiller tarafından sürekli taciz edilmiş, dinledikleri müziğin hem şiirsel hem müzikal anlamda sanatın ta kendisi olduğu bazen unutulmuştur. Heavy Metal’in imajı televizyon dizileri ve “Beavis and Butthead”, “Airhead” gibi filmler sayesinde popüler kültürde yükselmiş, kitleler tarafından benimsenmiştir. Bunların yanında çoğu metal grubu da günlük hayatın içine kadar girebilen işaretler, simgeler yaratmış. Ronnie James Dio tarafından meşhur olan “kötülüün gözü” (ticari amaçla olsa da) çoğu Heavy Metal seveninin simgesi haline gelmiştir.

Heavy Metal, kostüm ve dış görünüm olarak ta çok belirli bir çizgi çizer. Uzun saç, deri ceket, metal takılar, dövme, küpe ve siyah renk bunlardan bir kaçıdır. Belki de diğer hiç bir müzik türünün böylesine karikatürize, net bir dış görünüm tarzı yoktur.

Alt Türler Ve Diğer Türlerle Bağlantılar

Heavy Metal kategorize etmesi güç bir şey kanıtlamıştır. Bazı metal fanları ve müziyenleri, oluşan bu türü ve alt türlerini değişmez sabit bir konsepte oturtmaya çalışsalar da diğerleri bu kısıtlamaya karşı çıkıp böyle bir sınıflandırmayı gereksiz buldular.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/alicecooper.jpg

Heavy Metal, black metal, death metal, thrash metal ve diğerleriyle birlikte oluşan “metal ailesi”'nin dedesidir, en büyüğüdür. Çoğu metal türü kesin bir şekilde blues ve rocktan ayrılır, ama bazı alt türler Batı klasik müziğinin etkilerini de içerir. Bu sebepten dolayı, klasik heavy metal ve avant-garde black metal aynı aileye sahip olsa bile, ikisinin arasında önemli farklar bulunur. Saf Heavy Metal yapı ve ölçü itibariyle aslen blues kökenlidir. Black metal ve benzerleri ise her ne kadar ilk bakışta bozuk ve hızlı tekrar eden gitar sesleri gibi görünse de, klasik müzikten ilerlemiştir.

 

1970’lerin ortalarında kısa bir döneme sahip olan “glitter rock” için, Heavy Metal’in gerçek-fantazi karışımı temasının fantazi tarafı aşırı olanı denebilir. Iggy Pop, David Bowie, Alice Cooper ve Kiss bu alt türün en öncü ve önemli örnekleridir.En büyük öncüleri The Ramones, The Velvet Underground, The Stooges ve Sex Pistols olan punk rock da tıpkı heavy metal gibi öfkeli gençliğin sesi olarak doğmuş ama punk 1970’lerin Heavy Metal’inden çok farklı bir yöne gitmiştir. Heavy Metal’in ayrıca, tıpkı punk ve rock gibi aynı ruha sahip grunge’a da önemli etkisi olmuş, grunge’ın ilerlemesinde ve gelişmesinde de kayda değer bir rolü bulunmuştur.

80’lerin başlarında Iron Maiden ve Motörhead gruplarının başı çektiği Yeni Dalga İngiliz Heavy Metali de, metal müziğini (özellikle Avrupa’da) oldukça popüler yapmıştır. Bu periyod ayrıca orjinal Heavy Metal türünün zirvede olduğu dönem olarak ta bilinir...

Son olarak ;

 

Tüm bunların haricinde, Heavy Metal’den doğan pek çok başka alt tür, ve bu alt türlerden de doğan pek çok yeni alt tür vardır. Metal müziğin dedesi olan Heavy Metal ve onun oğulları, üreye üreye şu andaki köklü, asil ve kalabalık “metal ailesini” daha anlamlı bir ifadeyle "Metal Kültürünü" yaratmışlardır ve Metal sanatını dünyaya bahşetmişlerdir. Yazıda adı geçen, geçmeyen, metal müziğe bir notayla dahi katkısı olmuş herkese bu yüzden ve hayatlarımızı daha anlamlı kıldıkları için sonsuz teşekkürler...

 

Siz yarattınız, biz yaşıyoruz...(deliriyum.com'dan (ç)alıntı):p

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

-Death Metal-

Komünizme karşı batıda gelişen sinirli tepki döneminde müzik ; tam bir nihilzm içeriği taşıyordu yada inanca karşı bir önyargı...Ve ölümün, insanların politik çıkarlarından daha gerçek olduğu ortaya çıkmaya başladı.Gitarların tonlarındaki sertlik ve tellere nefretle dokunuşlar, yüksek tonlarda ayarlanmış müzik sistemleri, yırtıcı, son derece sert vokaller...Hepsi bu karşı çıkışın, "insanlığın politik emellere alet edilmesi, savaşların asıl amacı, dinlerin amaçlarından saptırılması" birer sembolüdür..

 

Death Metal

 

Death metal senelerce herhangi bir isim takılmadan bazı gruplar tarafından icra ediliyordu. Speed metal türünde Destruction, Thrash metal türünde Cryptic Slaughter ve zaman zaman hardcore grubu The Exploited bu tarzı ilk zamanlarda başarı ile yapan grupların başında gelir. Örneğin, the Exploited'in kullandığı gitar riffleri günümüz Death Metal'inde sıkça kullanılan rifflerdendir (özellikle "Lets Have A War" albümü).Benzer olarak distortion kullanımı, şarkı altyapıları ile Destruction'un şarkıları günümüzde kolaylıkla Death Metal grupları tarafından çalınabilir.Destruction, şarkılarında hayatımızın salt gerçeğini ortaya koymuştur, içinde yaşadığımız fiziksel, doğal dünyanın üzerinde yaşayan canlıların ve insanların bir gün gelip öleceği fikri... Bu konuda en güzel örnek Hellhammer grubunun sloganıdır. Her konserine "Sadece ölüm gerçektir" sloganı ile çıkarlardı..

 

Sosyal toplumun koyun sürüsü zihniyetini reddedip kendi karşı çıkışlarını gösteren, doğal gerçekleri konu alan, politik amaçlar ve ideolojilerden uzak durup, onlar hakkında düşündüklerini çok sert biçimde ifade eden bu müzik türü, gerçekdışılık, nihilizm ve doğalcılık akımlarından son derece etkilenip kendi stillerince bu akımlara katılmış ve müziklerini üretmişlerdir. Müziklerinde din, dil, ırk ayrımı yapmayan ve grupların karma kültürlerden oluştuğu farklı ülkelerden grupların, aynı müziği icra edebilme adına konserlere ve turnelere çıktığı bu müzik türündeki dayanışma imrenilecek düzeydedir. Müziklerini, ticari kaygıdan uzak, sadece hissettiklerini yansıtabilme adına yapan death-metal grupları, zaman zaman yerel müziksel motifleride kullanmışlardır.

 

Pek çok grup müziklerini, gelişmiş gitar riffleri, hızlı gitar soloları ve yerel ritmlerle süslüyordu. Bu yeni doğan müzik stiline "Death Metal" adı verilmişti. Müziklerinin gelişimlerinde eski nihilist metal gruplarının şarkı altyapı ve teknikleri ile şarkı sözleri oldukça önemli etkenler olmuştur.Bu konuda özellikle "Bathory" örnek alınan grup olmuştur. Grupların bu yeni müzik stilinde yer alan o kaotik sert ritmler zaman zaman mitolojik hikayeler ile süslenmiştir. Ve yeni konularından en önemlisi de dünyanın sonu, yani mahşer günü olacaktı..

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/death.jpg Bu yeni jenerasyon müziğin ilk öncüleri şüphesiz death-metal'in babası olarak kabul edilen Death, Obituary, Malevolant Creation, Master, Hatebreed ve Internal Bleeding'dir.Burada dikkat edilmesi gereken nokta bu grupların tamamının Amerikalı olması hatta ve hatta Hatebreed hariç geriye kalanların "Florida" kökenli olması Death-Metal'in doğum yerinin Florida olduğunu bize gösterir.Bu ilk jenerasyondan sonra ikinci bir jenerasyon geldi. Öncüleri Sepultura, Massacra, Possessed, Necrovore ve Morbid Angel idi. Bu türün öncülerinin müziklerinde daha radikal bir ilkelcilik (eski çağlara özlem ) ve geleceğe adapte olma kaygısı yer alıyordu. Müziklerinde iki gitaristin karşılıklı, son derece sert gitar riffleri kullanarak atışmaları ve zaman zaman müziğin tonunda inişler ve çıkışların olması Mozart'ın senfonilerini andırmaktaydı (Bir dergide okuduğum yazı aklıma geldi, orada "Mozart eğer günümüzde yaşasaydı kesin Metal müzik yapar" deniyordu).

Estetiksel olarak Death Metal, iğrenç ve rahatsız edici bir müzik olarak görünmekteydi, bunun sebebi ise vokallerdi.Normalden sessiz yada aksine cok bağırtı lı olarak çıkan sesler, direkt gırtlaktan gelmekteydi. Müzik eleştirmenleri, bu vokali ; savunmaya geçen bir vahşi hayvanın kendisine saldırmaya hazırlanan düşmanını dehşete düşürüp korkutup kaçırmak için çıkardığı çığlık, böğürtü ile eşleştirmekteydi.Bateristler genelde iki bas davulu ile çalmakta ve bu ikisini seri bir ritm halinde kullanmaktaydılar.Bazı gruplar gitar, bas gitar ve bateri gibi klasik enstümanlarının yanında yan enstrümanlar kullanmaktaydılar ama bunlar her zaman ana müzik haricinde kalan, sadece zaman zaman müziğe katılan enstrümanlardı, asla birincil derecede öneme sahip olmadılar.Müzik içinde genelde rock, jazz ve blues gibi müzik türlerinin kullandığı ritmleri acımasız sert gitar soloları, riffleri ve bateri soloları ile kullanılmaktaydılar. Pek çok müzik dinleyicisi bu müziği dünyaya ait olmayan, iğrenç, sadist ve antisosyal olarak tanımlamaktaydı.

Bu noktada bu tür değişik stillere ayrılmaktaydı. Massacra grubu akıcı, yüksek sesli çalınmış tonlar kullanmaya başladı. Önceleri Incantation, Hypocrisy, Vader ve daha sonraları gitarlarının tremola kollarını çokça kullanan iki İsveçli grup Dismember ve Entombed bu türün öncüleri ve bilinen gruplarıdır. Bazı gruplar baterilerini çok seri kullanır, gitar tonlarını biraz kısmışlar ve müziklerinde vurmalı çalgılara daha ön planda yer vermişlerdir, bu tarzın öncüleri ise Sinister, Suffocation, Suffer ve Cryptopsy'dır. Possessed grubu ise üstte bahsedilen iki türün ortalaması bir müzik yaparak yeni bir stile yol açmıştır. Possessed'in yolunu takip eden ünlü gruplardan bazıları Therion, Demogod, Monstrosity, Deicide ve Unleashed'dir.

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/atheist.jpgBazı gruplar ise tekniklerine biraz daha önem vererek Death Metal içinde Jazz ritmleri kullanmışlardı.Enstrümanlarını daha teknik kullanarak müziklerini daha değişik bir yöne sürüklemişlerdir ki kişisel kanımca en iyi yapılan Death Metal müzik tarzı budur. En önemli örnekleri Cynic ve Atheist grubudur.Bu yazıyı yazarken benim için her zaman ayrı yeri olan Atheist grubunun "Piece Of Time" şarkısı arka planda durmadan çalmakta. Eğer death metal seviyor dinliyor ve Atheist dinlemediyseniz şiddetle dinlemenizi tavsiye ederim. Ama maalesef iki grupta diğer tarzlar kadar ön plana çıkamamışlardır, buna rağmen müziklerinden ödün vermemişlerdir. Bazı gruplar ise müziklerinin sertliklerinin içine melodik kompozisyonları serpiştirmiş ve daha çok ön plana çıkmıştır, mesela Amorphis ve Demilich. Müziklerinde kullandıkları melodik ritmleri mitolojik şarkı sözleri ile süslemelerinden dolayı daha çok ön plana çıkmışlardır.

 

Death-Metal; genel olarak underground, yani yeraltı müziği olarak ortaya çıkmıştı. Ekonomik çıkarlardan daha çok müziksel tatmin ön plandaydı. Buna rağmen bir nefret müziği olarak adlandırılmıştı.Bazı gruplar ise müziklerindeki sertlik ve ritm ile beraber farklı şarkı sözleri kullanması ile ön plana çıkmaktaydı.Bunun en önemli örneği Cannibal Corpse grubudur.Şarkı sözlerindeki vahşilik, müziklerinden daha çok ön plana çıkmıştır. "Çekiçle parçalanmış surat", "bıçak ile düzmek" gibi sözlerinde tamamı ile vahşilik ve sapıklığa yer vermişledir. Cannibal Corpse (Ceset Yamyamı) yaptığı müziklerde tamamıyla nefreti ve vahşiliği ön plana koymuş, bunu scream vokal dediğimiz çığlık vokali, sert brutal vokal ile karıştırarak yeni bir stil elde etmişti. Death Metal özellikle İsveç piyasasının patlaması ve ön plana çıkması ile en verimli dönemine girmiş Dismember, Entombed, Tiamat, Unleashed gibi gruplarla ön plana çıkmıştır, ama yine İsveç piyasasının müzik stillerindeki değişim süreci ile duraklama ve gerileme dönemine girmişlerdir. Özellikle Tiamat ve Therion gruplarının müziklerindeki nefreti biraz daha melankoliye döndürüp, müziklerini yavaşlatması ve yan enstrümanlara önem vermesi ile bu süreç hızlanmıştır.

Aslında Death Metal bir başka metal türü olan Grindcore'unda ilham kaynağı idi. Grindcore; Punk ve Thrash metal ritmlerinin son derece hızlı gitar, bas gitar ve bateri partisyonları ile tam bir kaos şeklinde çalınması olarak tanımlanabilir. Vokaller iyice sertleşmiş, neredeyse vokalistin söyledikleri anlaşılmaz düzeye gelmişti. Carcass, Napalm Death ve Godflesh bu türün öncüleri olarak görülebilir. Burada özellikle Carcass grubunu ele almak gerekir. Tıp fakültesinden atılma gitarist Bill Steer ve vokalist Jeff Walker'in okula duydukları özlemden olsa gerek, şarkı sözlerinin hemen hemen hepsinde tıp terimlerini kullanması, anlaşılması zor gelen şarkı sözlerinin son derece seri gitar soloları ve J.Walker'in inanılmaz güçlü gırtlağı sayesinde çok fazla dinleyici kitlesine sahip olmuşlardır.Sözlerinde farklılıklara rastlanan bir başka grup İngiliz Bolt Thrower grubudur. Şarkı sözlerinde daha destansı ibareler kullanan grup özellikle The IVth Crusade albümünde 4.cü haçlı seferi ve yaşananları anlatarak katolik kilisesini karşısına almış ve İngiltere'deki Anglikan kilisesi tarafından kafir ilan edilmişti. Bir başka örnek Alman Blood grubudur. Şarkılarında mitolojik ve gizemli şarkı sözlerini kullanarak kendisine ayrı bir yer edinmiştir.

Bugün dünyanın hemen her ülkesinde ayrı bir dinleyici kitlesine sahip olan death metal her ne kadar 90'lı yıllardaki gücüne sahip olmasa da hala müzik yapan grupların sert gitar ritmleri, lokomotif gibi bateri tonları ve sert vokalleri ile ayakta ve dimdik yoluna devam etmektedir..

-Black Metal-

Soğuk savaş döneminden başlaması ile batıda insan moralini milletler geçmişlerini överek, tarihte yaptıkları kahramanlıkları sık sık anımsatarak kişilerin milliyetçilik duygularını ön planda tutarak politikalarına alet etmişlerdir. Death Metal'in ritm ve alt yapı olarak tıkanmaya başladığı dönemde black metal daha fazla müziksel tekniğin üstüne yönelmiş ve ağırlıklarını şarkı sözlerine özenmeye vermişlerdir. Uzun kaliteli gitar sololarının üzerine gotik klavye tonları kullanmışlar bunu şarkının sözlerindeki duyguya göre normal vokal yada çığlık vokal veyahut sert brutal vokal ile süslemişlerdir. Zaman zaman bir koro arka alanda yer almıştur.

 

Black MetaL

Black Metal müzik türü, aslında temel olarak uzun yıllardan beri bilinmekteydir, fakat bir ismi yoktu..

Celtic Frost ve Bathory grupları, bu müzik türünün ilk örneklerini çıkarmışlardı.Death Metal'in klasik gitar, bas gitar, bateri üçlüsüne karşın daha fazla yan enstrüman kullanarak armoni zenginliği yaratıp müziklerinde daha melankolik ve mistik bir hava vermişlerdi.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/mayhem.jpg

Dinleyicilerin oldukça ilgisini çekmesinin üzerine ilerleyen yıllarda Darkthrone, Immortal, Emperor, Burzum, Enslaved, Havahej, Gorgoroth, Graveland gibi gruplar bu misyonu yüklenip müziklerini daha da sertleştirip daha satanik, vampirik ve mistik ögeler kullanmaya başladılar. Özellikle 1991-1994 yılları arasında İskandinavya black metal konusunda nerede ise dünya black metal müziğinin merkezi haline geldi. Emperor, Burzum, Darkthrone ve Mayhem gibi gruplar ön plana çıkıp Death Metal sertliğindeki müziklerini klavye ile süsleyip vokallerinde daha fazla çok seslilik yarattılar. Death Metal'daki klasik brutal vokal olarak bilinen sert yırtıcı vokalin yanında çığlık vokaller ve zaman zaman normal vokal koroları ile süslediler.

 

Sanatsal olarak Black metal Death-Metal'den tamamı ile farklı türlerde şarkı sözleri kullanıyorlardı.Şarkı sözleri genellikle kötülük, şeytan ve büyü sanatları ile ilgiliydi. Hatta ileriye gidip "kara büyü" ve "voodoo" büyülerini şarkı sözlerinde kullanmaya başladılar.Şarkı sözlerindeki bu yeni yönlenme bir süre sonra bazı gruplar tarafından daha da değişikliğe uğratılıp, biraz romantik ve doğaüstü olaylara yöneldiler. Senfonik Black Metal türünün doğuşu bu süreçte başlar. Bu tarzda hayatın içindeki stres ve koşturmacaların, paranın, gücün herşeyin gelip geçici olduğu insanların tek gerçeği (" tek gerçek ölüm ") kabullenmesi gerektiği konseptini kullanmaya başladılar.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/emperor.jpgBununla beraber Emperor'un öncülüğünü yaptığı gruplar mistik büyü konularını epik bir şekilde kullanmaya başladı. "I am The Black Wizard, My Journey To The Stars" gibi şarkıları bu türün en güzel örneklerindendir.Epik içerikli mistik şarkı sözlerini, klavye destekli bir müzik ile süsleyip kendilerine ait bir tarz edindiler.Black metalin sert ve keskin ritmleri ile klasik müziğin o melankolik havasını değişik bir harmoni içinde kullandılar ve haklı olarak Black Metal dünyasında ayrı bir yer edindiler.

Gazete ve televizyonlarda okudukları magazinsel haberleri kulak ardı edip, saçma sapan politik kavgalar, ekonomik sorunlar, dinsel tartışmalardan uzak kalarak müziklerini tamamı ile pagan bir hava içinde yapmaya özen gösteren Black Metal grupları, özellikle tek tanrılı dinleri karşılarına almışlardır. Genelde şarkılarını bir konsept içinde albüm haline getirip piyasaya sürmüşlerdir. Örneğin, Enthroned'un bir albümündeki hikaye şöyledir.

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/enslaved.jpg

 

"Ortaçağ döneminde yaşayan bir adam, rüyasında eğer haçlı sefer ordusuna katılırsa çok zengin olacağını görür ve sefere katılır. Haçlı ordularının yağma, tecavüz gibi dönemlerini anlatan albümün sonunda kişi 5 kuruş parasız evine döndüğünde karısı ve çocuğunun vebadan öldüğünü görür tanrı'ya isyan eder ve kendisini şeytana adar."

Bu albümün sözlerini ayrıntılı okuduğumda tarihsel içeriklerin birebir doğru olduğunu gördüm. Oldukça destansı bir dilde anlatılmış olan bu albümün sözleri beni oldukça etkilemişti. Ölüm, acı, hırs gibi konuları içeren herhangi bir ideolojik mesaj verme kaygısı taşımayan bir tarz olarak başlayan Black Metali malesef bazı gruplar satanizm, paganizm ve okültizm adı altında kullanıp para kazanma trendine girdiler.

 

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/cradleoffilth.jpg Dani Filth'in öncülüğünü yaptığı İngiliz black metal grubu "Cradle Of Filth" buna en güzel örnektir. Şarkı konseptlerini çok geniş tutarak, vampirizmden paganizme satanizmden okültizme kadar konuları kullanmış ve çok başarılı bir tanıtım ağı ile t-shirt ve benzeri C.O.F malzemelerinin satışından senelik $160 milyon gibi büyük rakamlara ulaşmışlardır. MTV, Cradle Of Filth için bir belgesel çekmiştir. 4 bölümden oluşan bu belgeseli seyredenler Dani'nin şirin

görünmek adına ne tür taklalar attığının farkına varmışlardır. Müziksel olarak takdir ettiğim ama kendilerinin söylemlerine ( "Black Metal Dünyasının Kralı" ) katılmadığımı da ifade etmek isterim. Black Metal dünyasında bir Dark Funeral, Emperor, Burzum, Dark Throne'un kattıklarını kimse yadsıyamaz..

 

Zaman ilerledikça black metalin alt dallarıda çoğalmaya başladı. Total Black Metal, War Black Metal, Odium Black Metal, Occult Black Metal, Neo Black Metal gibi türler ortaya çıktı. Bunların içinde Neo Black Metali irdelemek gerekir. Daha çok faşist duygularla müzik yapan ve kendi ülkelerini göklere çıkarırken, diğer ülkeleri aşağılayan ilginç bir türdür. Bunun en güzel örneği Finlandiyalı grup Impaled Nazare'dir .

"Suomi, Finland, Perkele" onların sloganları idi. Burada "Suomi" fince Finlandiya demek. "Perkele" ise eski dönem Fin devlet uygarlığıdır. Yani benzer bir örnekle "Türkiye, Turkey, Göktürk " şeklinde ifade edebiliriz. Daha sonra Impaled Nazare istediğini bulamayınca türünü değiştirip Cyber Punk Industrial Metal şeklinde acaip bir müzik yapmaya başladılar. Bu sırada Norveçte N.S.B.M yani National Socialist Black Metal doğdu. Nazizim yanlısı bu Neo Sosyalist gruplar, şarkı sözlerinde genellikle Adolf Hitler, Ted Kaczynski ve Pentti Linkola konu olarak yer aldı.Burada Şeytan ve Hitler'i özdeştirip ilginç bir tür yarattıklarını ve her ikisininde aynı amaca hizmet ettiğini söylediklerini ifade etmek sizi şaşırtacaktır eminim..

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/darkfuneral.jpg

Death Metal ve Thrash Metal'in tamamı ile duraklamaya geçtiği dönemde iyice güçlenen Black Metal'in en önemli alt dallarından birisi de Senfonik Black Metaldir. Melankolik şarkı sözlerini keman, klavye, yan flüt gibi pek çok enstrüman ile süsleyen bir metal operası yapan bu türün en önemli öncüleri Dimmu Borgir, Cradle Of Filth ve Dark Funeral'dir. Değişik tarzlarda şarkı sözü kullanmalarına karşın müzikal altyapıları birbirinden farklıdır. Cradle Of Filth erotizm ve vampirizm ağırlıklı şarkı sözü kullanırken Dark Funeral tam manası ile satanist şarkı sözleri yapmıştır.[bir albüm ismi "Teach Children To Workship Satan" yani çocuklarınıza şeytana tapmasını öğretin]...

 

Black Metal'i bir başka farklı yapan durum ise genellikle grup üyelerinin yüzlerine makyaj yapmalarıdır. En yaygın olanı bembeyaz boyanan suratın üzerine siyah yada kırmızı, gözlerden, dudaklardan akan kan izi yapılması, dudakların ve tırnakların siyaha boyanmasıdır.Bunun yanında sahnede dekoratif araçlarda kullanıyorlardı. Balta ve kılıç en çok görülen malzemelerdi. Sahnenin kenarlarına konan tabutlar, büyük gothik şamdanlıklar, üzerine pentagram çizilmiş sahne zeminleri gibi . Sahne ışıklandırmasına ve görsel şovlara çok önem verilirdi. Genelde karanlık sahne üzerine vuran flaşör dediğimiz flash ile sahnenin aydınlatılması yada kırmızı bir ışık kullanılması, sahnede sis kullanılması, kollarda ve botların üzerinde çivili bileklikler kullanılması. Bu gibi pek çok görsel şov kullanılırdı. Meraklılarına Dimmu Borgir'in Spellbound şarkısının Dynamo festivalinde çekilmiş kliplerini bulup seyretmelerini öneririm. Ne kadar güzel görsel şov yapıldığının en güzel örneklerinden biridir bu klip...

1970'lerde Celtic Frost ve Bathory ile başlayan günümüze kadar devam eden black metal müziğinde şarkı sözleri, sahne şovları ve yan enstrümanların bol miktarda kullanılması ile zengin bir içeriğe sahip olmuş zaman zaman gruplar tarafından Satanizm amaçlı kullanılmıştır. Acheron grubunun vokalisti Vincent Crowley aynı zamanda Church Of Satan'ın ("Şeytanın Kilisesi") baş rahibidir. Müziklerini, dinlerini yayma amaçlı kullanmışlardır. Günümüzdeki hala gücünü koruyan black metal, heavy-metal müzik türlerinin içinde en marjinal olanıdır ve aynı zamanda en fazla alt dala, çok renge sahip olanıdır. Özümsenmesi zor, içeriği geniş olan black metal için "satanist müziği" adını koyanlara gülüyor ve birgün onların bu müziği anlayabileceklerini umuyorum...

-Doom Metal-

Doom metal....

“Kötü kader, yazgı” anlamına gelen iç karartan metal... Acelesi olmayan, uyuşmuş, durgun, sıkkın metal... Thrash Metal “hız”a odaklanırken, Doom Metal için tek bir kelime söylenebilir: “yavaşlık”. Oldukça ağır gitar riffleri ve melodik vokal bu metal türünü etkileyen öğelerdir. Black Sabbath, yeryüzünün en ve ilk baba metal grubu, ilk dönemlerinde ağır ve yavaş rifflere odaklanmıştır. O yüzden Black Sabbath, ilk Doom Metal grubu olarak gösterilebilir. Doom Metal’in önemli bir alt kolu olan “DoomDeath” ise Doom’un yavaşlığını Death Metal vokaliyle birleştirir. Bu türün mucitleri ve krallarıysa (Doom’un üç babası olarak bilinen) üç İngiliz Doom grubudur: Paradise Lost, My Dying Bride ve Anathema... Sırf bu üç gruba bakarak bile Doom’un metal müzikte nasıl bir yere sahip olduğunu görmek hayli mümkündür...

Black Sabbath’ın ilk günlerinden günümüzün modern Doom’una..

70’lerin ilk Doom grupları

Çoğu insan, Black Sabbath’ın tüm Heavy Metal ve alt gruplarını en çok etkileyen grup olduğuna katılır. Doom Metal grupları da bunun içindedir. İlk albümleri “Black Sabbath”, “Paranoid”, “Master of Reality”, “Vol.4”, “Sabbath Bloody Sabbath” ve “Sabotage” şüphesiz ki birer başyapıttır. Ve bu albümler olmasa da belki şu anda Doom Metal de (hatta genel anlamıyla metal) olmayabilirdi.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/blacksabbath.jpgBlack Sabbath’ın çağdaşlarından çok ayrı bir müzik yaptığı ve metali bugünlere kadar getirdiği açık. Ama onlardan da önce, 60’ların sonları ve 70’lerin başlarında bazı Doom-Metal prototipleri bulmak ta mümkün. Bunlar tabiki gerçek anlamıyla Doom değildi, ama sonradan Doom Metal’i şekillendirecek sayısız riffler barındırıyorlardı. Bu tip şarkılardan biri de Iron Butterfly’ın “Inna Gadda Da Vida”sıydı.

Black Sabbath’la aynı dönemde bulunan gruplardan biri, Pentagram ilk Doom grupları arasında sayılır. Pentagram’ın ikizi olarak gösterilen diğer bir grup Bodemon da “erken Doom Metal” için ilk ve en iyilerden biridir. Bu gruplar doğal olarak Black Sabbath’ın bir hayli etkisindeydi ama onlar daha çok müziğin “durağan ve kasvetli” kısmına odaklanmışlardı. Böylelikle de dünyanın ilk Doom Metal kayıtlarını oluşturmuşlardı..

80’ler...

1980’ler gerçek anlamda ilk Doom Metal hareketlerini barındırır. Bu dönemler Def Leppard, Warrant ve Bon Jovi gibi grupların öne çıktığı ve “Heavy Metal” ustaları olduğu, bunların yanında Thrash, Speed ve Death Metal’in de metal camiasını kasıp kavurduğu yıllardır.

Bu dönemlerde basın, deri ceket giyen ve saçını uzatan herkese pis ve aşağılayıcı bir tavırla “Heavy metalci” damgasını yapıştırıveriyordu. Ama bu yıllarda “Doom-Metal’in kralını yapan” ama basının tavrı yüzünden hep gölgede kalan pek çok ta kıyıda köşede kalmış grup vardı. 80’ler ayrıca bir diğer yarı-hızlı metal türü olan N.W.B.H.M, açmak gerekirse “Yeni Dalga İngiliz Heavy Metal”in de son demlerini yaşadığı yıllardı. Kısacası Speed ve Thrash Metal’in alıp başını yürüdüğü bu yıllarda, Doom Metal hep gölgede kaldı, dışlandı. Ama bu yıllar aynı zamanda Doom Metal’in kendini gizli gizli de olsa çok iyi geliştirdiği yıllardı.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/troublelogo.gifhttp://metal.deliriyum.com/sozluk/trouble.jpg 80’lerin Doom’u en çok geliştiren gruplarından birisi Trouble’dı. Aslen Chicago’lu olan bu grup 1979’da kurulmuş ama 1984’de adını duyurmayı başarabilmişti. Trouble, Heavy metalin yavaş çekimine benzeyen ve Black Sabbath’dan hayli öğe barındıran bir müziğe sahipti. Ama grup aşırı dinci (Hristiyan) olduğu ve bunu da sözlerine yansıttığı için sonraları White Metal (namı diğer: Christian Metal) olarak anılmaya başlandı.

Bir başka Doom grubu Saint Vitus ise belki de (Candlemass ile birlikte) Doom Metal’e en büyük etkiyi bırakan gruptur. İlk çalışmaları Black Flag’i (hardcore grubu) andırsa da, sonraları yarı-Doom bir müziğe sahip olmuşlardır. Grubun lideri Wino ise şu anda dahi Doom Metal’in en efsane adamlarından biri olarak gösterilir. Hem ilk grubu The Obsessed, hem de sonraları Saint Vitus’ta Doom Metal’e katkısı çok büyük olmuştur.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/candlemass.jpg 1986 senesinde İsveç’li grup CandlemassEpicus Doomicus Metallicus” albümünü çıkardı ve bu albüm erken dönem Doom Metal için bir başyapıt sayıldı. Bu albüm Black Sabbath’ın (ve Ozzy’nin) eski tarzına sahip olsa da modern etkilere de sahipti. Candlemass’in en iyi yıllarıysa temiz, derin ve çok özel bir vokale sahip olan vokalist Messiah Marcolin’li dönemi oldu. “Doom Metal nedir?” diye merak eden yeni heveslilerin " As It Is, As It Was: The Best Of Candlemass” (1994) albümünü dinlemeleri bu bakımdan hayli faydalı olacaktır..

80’lerin sonlarına damgasını vuran bir diğer Doom grubuysa Cathedral’dir. Grubun lideri Lee Dorrian, 1989 yılında Napalm Death’den ayrıldığında kimse ondan böylesi bir "u" dönüşü beklemiyordu. (Çünkü Napalm Death bir Grindcore grubudur, yani Doom’a belki de en uzak metal türüdür.) Napalm Death’in ultra hızlı müziğine zıt bir biçimde Cathedral’in ilk albümü ultra yavaş oldu. Ama grup, seneler geçtikçe Doom Metal’den yavaş yavaş sıyrılıp 70’lerin rock müziğine heves sardı..

ve 90’lar.....

90’ların başlarında Doom Metal bazı değişikliklere uğradı. Death Metal’in meşaleyi ele almasıyla Doom Metal de rahat bir nefes aldı ve adeta tekrar dirildi. Böylece bu yıllarda pek çok Doom-Death yapan grup kuruldu. Ve yazının girişinde de belirtildiği gibi bu gruplar arasında aynı müzik şirketine (Peaceville) ve aynı ülkeye (İngiltere) sahip üç grup döneme damgasını vurdu. Şa anki Doom-Death türünü yarattı.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/mydyingbride.jpg 1990 senesinde ilk atağı Paradise Lost yaptı, kendi adlarını taşıyan ilk albümlerini çıkardı. İlk albümlerinde Death Metal daha ağır bassa da ikinci albümleri “Gothic” (1991) ile neredeyse modern Doom’u tek başlarına yeniden oluşturdular. Aynı sene My Dying Bride ise “Symphonaire Infernus Et Spera Empyrium” isimli ilk resmi albümünü çıkarmıştı. İkinci albümleri “Turn Loose the Swans” (1993) ile de Doom Metal’in en iyileri ve özellikle 90 sonrası Doom Metal’in geliştiriceleri arasına girmeyi başardılar. Albümleriyle tüm dünyaya Doom Metal’i tekrar tanıttılar. Aynı misyona sahip bir diğer grupsa Liverpool’lu Anathema’ydı. (Sonraları gruptan ayrılıp “The Blood Divine”ı kuran) Darren White’ın vokaliyle Anathema, sadece Doom değil, genel anlamda metal seven tüm 90 sonrası gençliğinin en sevdiği gruplardan biri oldu. Sıkılgan, kasvetli ve hüzün dolu müziğiyle döneme damgasını vurdu.

Ayrıca bu yıllarda Doom’un bir diğer önemli temsilci de Earth grubuydu. (Yanlış anlaşılmasın, Black Sabbath değil) Sabbath’dan en çok etkilenen gruplardan biri olan Earth, Doom’un üzerinde öyle etkili oldu ki yaptıkları müziğe “Drone-Doom” adı verildi. Bu müzik, Doom’un daha aşırısıydı.

90’ların ortalarında metal müziğin “deneysel” bir çabaya girişimi Doom Metal’i de etkiledi. The 3rd and the Mortal gibi gruplar Doom’a daha atmosferik bir tarz kattılar ve tüm albümleri boyunca (belki de ilk kez) bir bayan vokal kullandılar. Bu deneysel girişimler şu anda var olan pek çok Doom Metal türünün ortaya çıkmasına sebep oldu; Esoteric, Evoken, Skepticism gruplarının yavaş ve “duygusuz” müziğinden, Theatre of Tragedy ve benzer grupların Gothic-Doom Metal türü melez karışımlarına kadar..

Doom Metal’i vuran bu deneyselcilik sayesinde türler arasındaki sınırlar ortadan kalktı ve doğrusunu söylemek gerekirse Doom-Metal önüne gelen her türle çiftleştirilip orijinalliğini yitirdi. Doom Metal’in dev grupları dahi kendi yarattıkları bu türden uzaklaştı. Ama unutmayalım ki tüm bu yeni tarzların yanında halen 80’lerin klasik Doom Metal’ini yapan pek çok grupta mevcut...

-Thrash Metal-

Hardcore ve metal, birbirine zıt giderken yepyeni bir tür, punk’ın şarkı söyleme stili ve müzikal özelliğiyle, metal rifflerinin ve kültürünün birleşimiyle ortaya çıktı. Genellikle bir dakikanın altında süren muhalif şarkılar dinleyiciyi riff’lerle sersemletiyordu...Vokaller neredeyse tellal ya da çığırtkanlar gibi yüksek sesli ve şiddetli bağırıyordu. Müzik genelde düşük kalitede olsa da, hızlı ve aniden durulup coşan gitar tekniği alışılmışın oldukça dışındaydı. Tüm bunların yanında açılan bu yeni bulvar sayesinde artık siyaset de ebedi olarak metale girmiş bulunuyordu. Bu yeni türün adı thrash metaldi...

http://metal.deliriyum.com/sozluk/trashmetal.jpg Thrash metalin kökeni 1970’lerin sonuna ve 1980’lerin başına, bazı metal gruplarının, hardcore punk’ın aşırı hızını, klasik metal melodilerine eklemesine dayanır. İki grupsa bu yeni formu belirginleştirme şerefine nail olmuştur: Venom ve tabiki Motörhead..

Tüm bunların ötesinde, thrash metal kategorize etmesi güç bir şey de kanıtlamıştı. Bazı metal fanları ve müziyenleri, oluşan bu yeni türü değişmez sabit bir konsepte oturtmaya çalışsalar da diğerleri bu kısıtlamaya karşı çıkıp böyle bir sınıflandırmayı gereksiz buldular. Çünkü iki farklı metal türü arasında geçişler olması genel bir durumdu. Hatta metal olmayan türlerin bile metal müziğe etkisi oluyordu..

Bazıları 1981 senesini thrash metal için dönüm noktası olarak görse de çoğu insan için hikaye çok daha eskiye dayanıyordu. Black Sabbath’ın “Symptom of the Universe”inde (1975) muhtemelen ilk thrash riff’i bulunuyordu. Hatta “Into the Void” ve “Children of the Grave”den (ikisi de 1971) bile bahsetmek mümkündü. Speed metalin öncü grubu Judas Priest’in 1978 yılındaki “Stained Class” çalışmasında da thrash metal izleri vardı. Grubun bateristi Les Blink’in tempolu ritminin aykırı bir gitar sounduyla birleştiği Tyrant’ın canlı versiyonu da stüdyo kaydına göre thrash metale hayli yakındı.

Motörhead’in Overkill’i (1979) New York’lu bir gruba isim olmuştu ve o grup 1981’de ilk thrash metal şarkısı olarak görülen eseri yapmıştı: “Unleash the Beast Within”. Çok geçmeden San Francisco’lu Leather Charm grubu da “Hit the Lights”ı hazırladı. Ama grup dağıldığı için bu şarkı yapılmadı. Grubun bestecisinin bir sonraki grubu Metallica’ydı, böylece Metallica bu şarkıyı hayata geçirdi. Metal Church grubuysa 1980 ve 81’de Metallica’nın ve Overkill’in ilk zamanlarında yaptığı müziğe benzeyen bir iki çalışmayı çoktan kaydetmişti..

http://metal.deliriyum.com/sozluk/thrashattack.jpg İlk thrash demosuysa, yine Metal Church grubunun Red Skies (1981) demosu olabilir. Thrash, speed ve power metali birleştiren bu enstrümantal demo, grubun Ekim 1982’de çıkardığı yeni demosu Four Hymns”in gölgesinde kaldı, unutuldu gitti. Yani Metal Church kronolojik olarak ilk thrash demo çıkaran grup oldu. Metallica ise ikinci geldi. (Nisan 1982’de “Power Metal”, Temmuz 1982’de “No Life ‘til Leather” demoları) Bir kaç ay sonraysa (Kasım 1982) Avrupa’lı Artillery grubu bir demo doldurdu. “We are the Dead” isimli bu demo daha çok Black Sabbath’ın müziğine odaklıydı. Metallica kadar hızlı olmasa da riff’ler birbirine çok yakındı ve demo sonuç olarak bir thrash demosuydu.

Thrash metal, Overkill’in ikinci demoları “Feel the Fire”ı çıkarması ve Slayer’ın (“Chemical Warfare” şarkısını içeren) “Haunting the Chapel” EP’siyle 1984’de hız almaya başladı. Bu çalışmalar thrash metal türüne daha karanlık ve baskın bir ses özelliği kazandırdı. Bir sene sonra Artillery’nin “We are the Death“ albümü de türün hızlanmasına katkıda bulundu. Dave Mustaine’in Megadeth’ini de unutmamak gerek: Megadeth, Judas Priest’in speed metaliyle, thrash riff’lerini birleştiren müziğiyle (özellikle “Rust in Peace”-1990 ile) çorbadaki tuz miktarında önemli bir paya sahip oldu.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/masterofpuppets.jpg

 

1986 yılı tür için gayet verimli bir yıl oldu. Dark Angel’ın “Darkness Descends” albümü gelmiş geçmiş en sağlam ve hızlı thrash albümlerden biri olarak görüldü. “Reign in Blood” (Slayer) bir klasik olarak kabul edildi. Alman grubu Kreator, “Pleasure to Kill” ile türe yeni standartlar getirdiği gibi death metal üzerinde de hayli etkili oldu. Megadeth hayli teknik bir albüm olan “Peace Sells”i çıkardı. Metallica’nın “Master of Puppets” albümü ise thrash müziği çok daha ilerilere taşıdı, türün adeta sınırlarını aştı.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/testament-Practice.jpg

80’lerin sonuna yaklaşılırken thrash metal son sürat hızına devam ediyordu. Bu senelerde tür pek çok alt dala ayrılmaya başladı, Death ve Possessed gibi pek çok grubu da etkiledi. Possessed ilk death metal gruplarındandı ve thrash metalden etkilenip belki de ilk death-thrash klasiği “Seven Churches” albümünü çıkardı. Bazı gruplar da Megadeth’in ilk dönemlerinde yaptığı gibi speed ve thrash metali birleştirdi. Helstar, Heathen ve Testament gibi gruplar da parlayan gitarlarıyla tanındı.

 

 

Neredeyse çeyrek asırı geçen tarihiyle thrash, metal türünün en köklü türleri arasındadır ve en çok tanınan, tüm dünyayı sarsan çoğu efsane metal grubunun da bahşettiği müzik türüdür. Metallica gibi.. Megadeth gibi.. Slayer gibi.. Testament gibi.. Anthrax gibi...

 

-Speed Metal-

Speed metal, soğuk savaşın ilk günlerinde, heavy metalin anti-sosyal ve anarşist hardcore punk ile yakınlaşması sonucu ortaya çıktı. Gruplar genel olarak 1970’erin progresif stilinden etkilenerek, ani çıkışlarla bezenmiş, patlamaya hazır hardcore müziğini değiştirip metali; hızlı fakat kontrol edilebilir, daha çok teknik kullanımını gerektiren bir müzik haline getirdiler. Şarkılar genel olarak savaş, kirlilik, nükleer silahlar ve egemenlikler üzerine kuruluydu. Bu müzik oldukça kompleks ve yaratıcılık gerektiren bir hal alırken, kabaca rock tabanlı müziği temel alarak arkasından gelen death metal, thrash ve grindcore’a da öncü oldu..

http://metal.deliriyum.com/sozluk/judaspriest.jpg

Speed metal, genel olarak thrash metalle karıştırılan fakat daha melodik ve daha az punk öğeler içeren bir heavy metal uzantısıdır.. Türün öncü grubu olarak Judas Priest gösterilir.. 1990’da çıkardıkları “Painkiller” albümü, kısa-süratli riffleri, uzun gitar soloları ve düelloları ve tabi ki Rob Halford’un inanılmaz vokali ile speed metalin ne olduğunu anlatabilecek en iyi örnektir.

Speed metal, insanların aklında ‘heavy metalin hızlısı işte’ şeklinde yer etmiştir ki bu büyük bir genellemedir.. Sonuç olarak diğer gruplar da bu akım içerisinde kendilerine yer aramaya başlamışlardır. Motörhead bu akıma kendini vermiş ve tarzını speed metal olarak belirlemiştir hatta black metal efsanelerinden Venom bile bazen bu tarzdan etkilenmiştir.. Thrash metal de, hızlı bir tür olduğu göz önünde bulundurularak speed metalin alt türü gibi tanımlamalara maruz kalmıştır.

Thrash, death, power, speed vb. tür isimleri aslında yeni sayılır. 1980’lerde bu terimler iç içe geçmeye başlamıştır. Venom (black speed metal) kendilerini ‘power metal’ olarak lanse etmişlerdir (bu olayın Bon Jovi kişisinin heavy metal yaptığını söylemesi ve piyasadan olumlu tepki almasıyla gerçekleştiği söylenir) ve Metallica (thrash) aynı terimi kendi kartları üzerinde bile kullanmıştır. Motörhead ise speed metalden fazlasını yapmaktadır..Speed metali, heavy metal, punk ve rock’n roll öğeleri kullanarak icra etmektedir..

Tarihteki ilk speed metal şarkısı, 1970’de Black Sabbath “Paranoid”ine, Deep Purple’nin “Speed King”ine karşın yine Deep Purple’nin 1972 de çıkardığı “Highway Star”ı olarak kabul edilir. Her ne kadar “Highway Star” , metal camiasına speed olarak tanıtılsa da şarkı, gitar ve klavye soloları, riffleri ile 70’lerin progresif rock’ından hatta klasik müzikten bile esinlenildiği belli oluyordu...

http://metal.deliriyum.com/sozluk/motorhead.jpg

 

Daha sonra, Helloween’in “Walls of Jericho” (1985), Motörhead’in live albümü “No Sleep 'til Hammersmith”(1981), Judas Priest’in live albümü “Priest in the East”(1979) gibi speed-metal performansları en sonunda ilk thrash metal kaydı olan “Tyrant”ı doğurdu..

 

Speed metal günümüzde hala varlığını sürdürebilen türlerden olsa bile artık yeterli yaratıcılığı barındırmamakta.. “Painkiller” ın 1990’da ortaya koyduğu standarta erişebilen hatta yaklaşabilen grup henüz ortaya çıkmadı. Alman "Gamma Ray" ile "Primal Fear" son dönemde türün en önemli grupları konumundalar.. Tabi Judas Priest ve Motörhead enselerinde dolaşırken ne kadar iyi olabilirler? belirsiz...

 

-Power Metal-

Power Metal müziği Almanya ve İskandinavya öncülüğünde doğmuş ve yoluna devam etmiştir. Bilinen en eski power metal şarkısı Rainbow'un 1976 yılında çıkardığı "Stargazer" şarkısıdır...

Power metal tam manasi ile 1980'li yılların başında Alman grubu Helloween ile başladı. Iron Maiden ve Judas Priest'ten etkilenen grup özellikle "Keeper Of The Seven Keys" albümü ile zirveye ulaştı. Power Metal aslında 1970'li yılların Rock gruplarından kalma bir mirastır. Değişen müzikalite içinde 70'li yılların Rock gruplarının müziklerine biraz daha tempo ve melodi eklenmiştir.70'li yılların gruplarının kullandıkları kişisel yaşam hikayeleri, tarihsel olaylar, sosyal yorumlar ve yaşamın gerçeklerini konu alan şarkı sözlerine ek olarak yeni gelişen power grupları şarkı sözlerinde kozmolojik veta metafiziksel konular eklenmiş . Ayrıca bilim kurgu, mitoloji ve fantezide şarkı sözlerinde yer almıştır. Özellikle Tolkien ekolünden gelen gruplar ön plana çıkmışlardır. (Blind Guardian, Iced Earth ve son zamanlarda Elvenking)

http://metal.deliriyum.com/sozluk/rhapsody.jpg Power metalde vokaller genellikle normaldir. Yani bir death metal vokali gibi değildir. Bununla beraber iyi bir power metal vokalisti olmak için gerçekten güçlü bir sese ihtiyaç vardır. Vokal oyunları yapabilecek, sözlerdeki duyguyu vokali ile verebilecek iniş ve çıkışları yapabilecek, ses eğitimli kişiler tercih edilir. Genelde konservatvuar eğitimi almış kişiler ön plandadır.Power metal grupları klasik metal grupları düzenindedir, iki gitar, bir bas gitar, bateri ve vokalden oluşur. Bazı gruplar klavye de kullanmıştır. İtalyan Rhapsody gibi gruplar ise senfonik enstrümanlar (keman, yan flüt, pan flüt, viola vb..) kullanarak müziklerini zenginleştirmiştir.

 

Power Metal, Heavy metalden müzik ritmi (buradaki anlatım 4/4 ve 3/4 lük müzik altyapıdır, metronom kullanılarak yapılan, üzerinde ciddi çalışma ve emek harcanan müzik altyapısı) ve tempoyu almıştır.Şarkılarda inişler ve çıkışlara çokça rastlanır. Bir power şarkısını dinlerken sözlerini anlamasanızda vokalistin ses tonundan şarkıdaki mutluluğu yada üzüntüyü, melankoliyi hemen yakalayabilirsiniz.Vokal genelde gruptaki diğer elemanların arka alan vokalleri ile beslenir, bir koro havası yaratılır.http://metal.deliriyum.com/sozluk/sonataarctica.jpg Gitar riffleri daha komplike, üzerinde çalışılmış yüksek gitar tekniğine dayanan rifflerdir.Zaman zaman akustik gitar kullanılarak daha melodik bir hava yaratılır.Bas gitar ve bateri genelde ritm enstrümanları olarak kalır ve ön plana çıkmazlar.

Thrash metalin içindeki o sertliğe karşın, power metaldaki melodi; dinleyicileri iki ayrı kitleye bölmüştür. Fakat Iron Maiden ve Judas Priest'in öncülüğünü yaptığı power metalde daha sonra Amerikan kaynaklı gruplar devreye girmiştir. Attacker, Jag Panzer, Iced Earth, Liege Lord, Savatage ve Queensryche. Buna karşı olarak Avrupa'dan Helloween, Gamma Ray, Blind Guardian, Running Wild ve Grave Digger ön plana çıkmışlardır. Burada özellikle iki gruba özel paragraf açmak gerekir Blind Guardian ve Iced Earth. Tartışmasız power metal müziğin en iyi ve en ünlü gruplarıdır.

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/blindguardian.jpgBlind Guardian :1988 yılında müziğe başlayan Almanya'lı bir gruptur ve çok ciddi bir Tolkien hayranıdır. Hatta "Yüzüklerin Efendisi" serisi çekildiği zaman çok tartışılmıştı, filmin müziklerinin Blind Guardian tarafından yapılması yönünde...Grubun vokalisti Hansi "Hiçbir ücret almadan filmin müziklerini yapmak isteriz" demişlerdi ama Peter Jackson (Yönetmen) olaya biraz ticari baktığı için Enya gibi şarkıcıları seçti. Hayranlar açısından bu büyük bir hata idi ve büyük hayalkırıklığı yarattı. Grup 1998 de çıkardığı Nightfall in Middle-Earth albümünde tamamı ile Yüzüklerin Efendisini konu almış ve bütün şarkılar bu seri üzerine yazılmıştı.FRP ve Tolkien hayranları; müzik zevkiniz ne olursa olsun, eğer bu albümü dinlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir. Acil olarak albümü alın ve sözleri ile beraber albümü hazmedin.(Her ne kadar FRP ve Power Metal iç içe geçmiş iki kültür gibiysede, birbirinden haberi olmayan fanlar hala mevcut.)

http://metal.deliriyum.com/sozluk/icedearth.jpgIced Earth : 1991 yılında Iced Earth albümü ile müzik piyasasına dalan grup, gerek müzik teknikleri gerekse şarkı kaliteleri ile hemen diğer gruplardan sıyrılmış ve kendilerini göstermiştir . Efsanevi Melancholy şarkısını dinlememiş metal dinleyicisi hemen hemen yoktur denilebilir. Son çıkardıkları 2004 Glorious Burden albümünde Amerikan İç savaş tarihine değinen grup, Power Metal tarihinin en iyi iki grubundan birisi olmayı haketmiştir.

 

 

Son senelerde değişik ülkelerden gruplar piyasaya çıkmış ve gerçekten son derece kaliteli albümler yapmıştır.Bunların en önemlileri Finlandiya'dan Sonata Arctica, Brezilya'dan Angra, italya'dan Rhapsody ve Elvenking gruplarıdır.

 

Devamı gelecek.....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

-Gothic Metal-

Goth Metal (Gothic Metal de denir) doom metal, heavy metal ve orjinal gothic tarzının arasındaki geçiş gibidir. 1990’ların sonunda Avrupa ve A.B.D. topraklarında ortaya çıkan bu tarzı aslında kategorize etmek çok zordur. Bazı dinleyiciler ve müzisyenler, metalin konsepti hakkında çok katıdırlar; onlar için belli bir tür ve o türlerin alt kolları vardır. Fakat bazı dinleyiciler ve müzisyenler de böyle ayrımlara sonuna kadar karşı çıkarlar. Metal ezgileri barındırmayan türlerden etkilenip, onları metal ile harmanlayan bir türdür gothic metal.

Aslında Gothic metal; Celtic Frost, bir kaç yıl sonra Paradise Lost ve Theatre of Tragedy gibi, bayan vokal, melodik klavye ve ağır doom riffleri kullanan gruplardan evrimleşmiştir. Type O Negative, My Dying Bride ve Anathema gibi gruplar da temel olarak insanı ürperten klavye ezgileri ve ağır hüzünlü havasıyla dikkat çeker. Bayan vokalleri ve death metal gırtlağıyla metal tarihinin ilk gothic şarkısı olarak Paradise Lost’un “Gothic” albümündeki aynı isimli "Gothic" gösterilir. Albüm, The Gathering gibi gruplara hatta Paradise Lost’un kendisine bile ilham kaynağı olmuştur.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/tristania.jpg Theatre of Tragedy, Tristania ve Sins of Thy Beloved gibi Norveçli gruplar, zaten müziğin var olan karanlık ve iç acıtan havasına eşsiz vokaller ekleyerek goth metali bambaşka boyutlara taşıdılar. Ortaçağa ait klasik öğelerin de - Gregorian İlahi koroları, kilise orgları, yan flütler, viyolonlar ve operatik bayan vokaller- eklenmesiyle doom metal riffleriyle bezenmiş olan müzik, kendi sağlam yapısının üzerine bir kat daha çıkarak büyüleyici bir tarza dönüştü. “İskandinav Goth Metal” olarak bilinen tarz sık sık black metale kaymasıyla birkaç tür dinleyicilerinin dikkatini çekti.

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/withintemptation.jpg 1990’ların sonlarına doğru gelirken ortaya daha yumuşak bir goth metal tarzı çıktı. Bu tarzı benimseyen gruplar da temel olarak kendilerine bayan vokali belirlediler ama doom metal öğelerinden ve erkek death vokallerden uzak durdular. The Gathering, Within Temptation, Lacuna Coil ve Lacrimosa gibi gruplar bu tanıma uyan soft gothic gruplarıdır. Bu gruplardan bazıları aynı zamanda müziğe elektronik sesler veya klasik rock müziğini ekleyerek daha geniş kitlelere yayılma amacı güttüler.

Genel olarak Gothic metal’in sözleri de belirli konular üzerine sabitlenmişti; din ve Tanrı, cennet-cehennem, romantizm, korku, depresyon, matem, boşluk ve ölüm.

Dünyayı baz alacak olursak, Gothic Metal genel olarak Kuzey Avrupa’da özellikle de Norveç’te metal türleri arasınada en yaygın olanıdır.

 

-N.W.O.B.H.M-

(New Wave Of British Heavy Metal)

 

Heavy Metal'in içinde yeni bir on senelik devir açılmıştı "New Wave Of British Heavy Metal" yada kısaca NWOBHM olarak adlandırılan bu müzik türü Heavy Metal için yeni bir soluk getirmişti.70'li yılların sonu ile 80'li yılların başlarında ortaya çıkan bu müzik akımı sayesinde pek çok genç müzisyen hırs kazanmışlar ve müzik piyasasına girmişlerdir. Neyse onlardan ileride bahsedeceğiz. N.W.O.B.H.M (Yeni Dalga İngiliz Heavy Metali) müziğinin göze batan grupları Iron Maiden, Saxon ve Diamond Head olarak dikkat çekmti. Bu gruplar hala aktif müzik hayatının içindedir ve 20 senelerini çoktan aşıp onlarca albüm yapmışlardır.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/acdc.jpg

Aslında İngiliz kökenli bir çıkış olan bu müziğin önderlerinden AC/DC, İskoçya doğumlu ama ufak yaşlarında Avusturalya'ya göç etmiş iki kardeş Angus ve Malcolm Young tarafından kurulmuştur. Sonra efsanevi vokalistleri Bon Scott ile tanışıp tam manası ile harekete geçmişlerdir.1974-1980 yılları arasında 9 albüm çıkaran AC/DC özellikle 1974 T.N.T, 1976 High Voltage, 1979 Highway To Hell albümleri ile tarihe geçmişler, 1980 yılında vokalistleri Bon Scott'un trajik ölümünden sonra Brian Johnson ile yoluna devam eden grup günümüze kadar 22 albüm çıkarmıştır..

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/ironmaiden.jpgIron Maiden için burada çok şey anlatmamız manasız olur, http://metal.deliriyum.com altından bulup grubun tarihsel gelişimini okuyabilirsiniz.. . Yanlız şunu söylemek gerek, N.W.O.B.H.M'in kabul edilmesini ve bilinmesini sağlayan temel grup Iron Maiden'dir. Steve Harris karizması ve üstün müzik yeteneğini konuşturup grubu her zaman ayakta ve bir numara tutmasını bilmiştir. Hemen her albümünde ayrı bir konuyu işleyen Iron Maiden'in bir albümünde eski mısır dönemine giderken bir başkasında uzaya bir başkasında satanik içeriği görebiliyorsunuz.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/motorhead2.jpg Motörhead grubu da karizmatik vokalisti Lemmy önderliğinde büyük kitleleri peşinden sürüklemiş 1975 de başlayan müzik süreçlerini günümüze kadar sürdürmüşlerdir.22 albüm 4 konser Videosu ve DVDsi çıkartması grubun ne kadar üretken ve önemli olduğunun en önemli ıspatlarından birisidir.Grubun Overnight Sensation adlı fan klubü bir Motorhead Tribute albümü çıkarma fikrini ortaya attı ve dünyanın değişik ülkelerinden gruplar Motörhead grubunu bir Tribute albüm ile onurlandırdılar.

Bu çok bilinen 3 önder grup haricinde N.W.O.B.H.M müziğinin diğer bilinen önemli grupları arasında Diamond Head, Raven, ve Saxon gruplarını sayabiliriz. Burada önemli sayılacak grupların başında Diamond Head gelmektedir. Heavy Metal dünyasının en ünlü gruplarından Metallica, Diamond Head grubundan esinlenmiş ve onları örnek almıştır. Metallica'nın bateristi Lars Ulrich Metallica kurulmadan önce bir süre Diamond Head grubunda bateri çalmıştır. Belirtmek gerekir ki, Metallica'nın ünlü şarkılarından "Am I Evil" aslında Metallica tarafından bestelenmiş bir şarkı değildir. Şarkı Diamond Head grubuna aittir, Lars Ulrich Diamond Head ile olan iyi ilişkilerini kullanarak bu şarkıyı 1984 yılında çıkardıkları "Creeping Death" albümünde çalmışlardır.Görüldüğü gibi N.W.O.B.H.M müziğinin önderlerinden birisi, Heavy Metal tarihin en ünlü gruplarından Metallica'yı nasıl etkilemiş ve müziğe atılmalarına sebep olmuştur. Iron Maiden grubundan etkilenen grupları saymakla bitiremeyiz. Anlaşıldığı gibi bu müzik akımı dünya üzerinde onlarca gruba ilham vermiş ve onları yüreklendirmiştir..

http://metal.deliriyum.com/sozluk/venom.jpg Bu akım içinde bir gruba ayrı parantez açmak gerekir. Venom.... Cronos, Mantas ve Abaddon 1979 yılında bir araya gelip Venom grubunu kurdular. Abaddon'un sözlerini yazdığı ilk şarkı grubun türünün ilk ışıklarını veriyordu "Live Like An Angel, Die Like A Devil = Melek gibi yaşa, Şeytan gibi öl" . Black Sabbath ile beraber Şeytan objesini şarkı sözlerinde kullanan grup ünlü, "Welcome To Hell" albümü ile herkesi şaşırtmış, bir anlamda Black Metal müziğinin resmi doğuşunu müjdelemiştir. Venom'un bir başka özelliğide grup üyelerinin gerçek isimlerinin yerine takma isim kullanmalarıdır "Cronos" yunan mitolojisinde baş tanrı Zeus'un babası, "Mantas" = 1600'lü yıllarda İngiltere'ye göçen bir kızılderili kabilesinin reisinin adı, "Abaddon" ibranice olup cehennemde yaşayan bir zebaninin ismidir. Venom'un çıkışı, günümüz Black Metal gruplarının hemen hepsine ilham vermiş ve grupların isimlerinden grup elemanlarının takma isimlerine kadar mitolojik, mistik ve satanik öğelerden seçilmiştir..

 

Son söz olarak önemsiz gibi görülen N.W.O.B.H.M aslında bugün var olan bütün heavy metal müzik dallarının hemen hepsini etkilemiştir (gerek müzikalite açısından gerek sahne şovları gerekse ideoloji açısından....)

 

-Hardcore-

Hardcore, kısa, gürültülü, ve çok hızlı gitar değişiklikleri kullanıp, öfkeli müzikler yapan gruplar tarafından şekillendirilen, punk rock türünün daha yoğun ve kuvvetli bir versiyonu olarak doğdu. Müzik kadar, şarkı sözleri de üslup olarak hayli öfkeli ve çoğu zaman siyasiydi..

Hardcore müzik akımı Kuzey Amerika’da, öncelikle Los Angeles, Washington, New York City, Vancouver, Boston gibi büyük şehirlerde gençliğin öfkesini dile getirmek için bir araç olarak başladı. Hatta “A Tribal History” isimli yazısında yorumcu Steven Blush’a göre “hardcore, punk rock’ın 'varoş gençlik' için olanıydı.” Çoğu hardcore grubunun şarkı sözleri sosyal hiyerarşiye ve sınıf farklılıklarına oluşan öfkeden doğan bir anarşizm düşüncesini temel alıyordu..

“Hardcore” isminin temeli aslen punk rock’ın zamanla yumuşaması, esnemesi ve uyuşturucuyla alkolden sıyrılmasına dayanıyordu. Buna tepki olarak 1981 senesinde Vancouver’lı D.O.A. grubu “Hardcore 81” isimli bir albüm çıkardı. Ve hardcore ismi ilk kez kullanılmış oldu.

Amerikan Hardcore’u...

http://metal.deliriyum.com/sozluk/doa.jpg 1976-78 arası İngiliz punk dalgası gibi, Amerikan hardcore’u da türünün gelişmesi için sıkı ve sağlam bir hareket içindeydi. Müzik, The Ramones, Wire ve The Dickies gibi gruplardan öğeler de içeriyordu. Amerikan hardcore’un doğuşu için önemli sayılabilecek gruplar ise The Germs, Middle Class, Fear, D.O.A. ve özellikle Washington’lu grup Bad Brains idi.

 

Los Angeles’in KROQ radyo istasyonunda “Rodney on the ROQ” isimli bir radyo şovu hardcore için büyük önem taşıdı. Hardcore müzik türünün özellikle California’da popüler olmasına yardım etti. Hardcore müziği tanıtan Flipside, Maximum RocknRoll ve benzeri dergiler de tüm ülkeyi dolaştı. Böylece hardcore müzik, Amerika’da şiddet ve öfkeyi temsil eden müzik türü olarak bilinmeye başladı. Bu durum özellikle “The Decline of Western Civilization” isimli bir filmden sonra oluştu. Çünkü filmin şiddet sahnelerinde hardcore müzik kullanılıyordu. Hardcore müzik ayrıca kaykay ve benzeri adrenalin dolu şehir sporlarıyla da bağdaşmış oldu.

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/deadkennedys.jpg 1980 ve 1984 arası, yani hardcore’un ilk dönemi olarak tabir edilen periyodda etkili olan gruplarsa şunlardı: Washington’lu Minor Threat, Los Angeles’lı Black Flag, Vancaouver’lı D.O.A., Toronto’lu Zeroption, Boston’lu S.S.Decontrol ve tabiki halen aktif olan San Francisco’lu ünlü grup Dead Kennedys.

Black Flag grubunun 1981’de çıkan albümü “Damaged” hardcore müziğin agresifliğini müzikal anlamda içeriyordu. Çok geçmeden yarı militan bir grup olarak müzik hayatına başlayan S.S.Decontrol agresif ve asi Amerikan gençliğinin lideri oldu, hardcore’un dahi sınırlarını aştı. Bu tip kült grupların etkisi halen sürmekte..

Amerikan Hardcore’unun Etkisi

Hardcore, özellikle Amerika’da rock müzik üzerinde etki sahibi oldu. Heavy metal grubu Metallica, metal ile hardcore’u ilk birleştiren gruplardan biriydi. Metalin tekniği ve gitarını, hardcore’un hızıyla ve agresifliğiyle birleştiriyorlardı. Bu tip müzikler sonraları thrash metal ya da alternatif speed metal adıyla anılmaya başlandı. Metallica’nın yanında Megadeth ve Slayer da benzer tarzlarda müzikler yaptılar..

http://metal.deliriyum.com/sozluk/ssdecontrol.jpg1985’te New York’lu grup S.O.D (Stormtroopers of Death), “Speak English or Die” albümünü çıkardı. Albüm heavy gitar soundu, hızlı baterisi ve gitar riff’leriyle thrash metale yakın olmasına rağmen, aslen thrash’ten ayrılıyordu. Çünkü albümde gitar solosu hiç yoktu ve bol bol “mosh” olarak tabir edilen bozuk gitar cızırtıları vardı. Suicidal Tendencies (ilk yılları) ve DRI gibi gruplar da buna benzer müziklere sahipti.

 

Grunge da hardcore’dan etkilenen müzik türleri arasındaydı. Eski grunge, Black Sabbath ve Black Flag’den etkilense de Mudhoney ve Nirvana gibi gruplar bu sound’u punk içinde ele alıyordu. İşin aslı, bir keresinde Nirvana’nın lideri Kurt Cobain müziklerini tarif ederken “Black Flag ve Black Sabbath’dan etkilendiklerini” açık açık söylemişti. Bu durum Amerikan hardcore’un 90’larda tekrar yenilendiğini gösteriyordu.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/blackflag.jpg

 

 

 

Kuzey Amerika dışında hardcore müziğin etkisinin o kadar yaygın olduğunu söylemek zor. İngiltere’de The Exploided ve The Anti-Nowhere League bu tip müzikler yapıyordu, aynı zamanda diğer hardcore grupları gibi sosyal konulara da değiniyordu. Bu gruplar aslında Sham 69’dan etkilenmişti ve müzikal anlamda Amerika kadar agresif değillerdi...

 

Hardcore her ne kadar 80’lerde boy gösteren bir müzik akımı olsa da halen hardcore benzeri agresif punk rock ya da hardcore metal yapan gruplar yok değil. Aslen 80’lerin sonunda hardcore misyonunu tamamlamış ve polüleritisini kaybetmiştir. Ama günümüzde bu türü başarıyla temsil eden (ve büyük bir çoğunluğu doğal olarak Amerika’lı olan) halen pek çok grup vardır...

 

-Grindcore-

Thrash ve diğer geçiş türlerinin artıklarından doğan grindcore, death metal vokali ile bol enerjili hardcore rifflerinin akışını, kromatik ve sayı sistemleri tabanlı kompozisyonlarla sağlayan veya ani çıkışlar ve gelişi güzel çalınan enstrümanlarla tanımlanabilir..

 

Grindcore,

heavy metalin en uç noktası olarak death metal, thrash metal ve hardcore punk birleşmesinden meydana geldi.1980’lerin başında Siege, RI ve Repulsion, Sore Throat gibi Amerikalı ve İngiliz proto-grindcore ve hardcore punk grupları dikaktlerin bir anda bu tür üzerine çekilmesini sağladılar..

http://metal.deliriyum.com/sozluk/napalmdeath.jpg Aslında bu ilk grindcore gruplarının çoğu, hatta hepsi hala karanlıktalar ve bilinmiyorlar. Örnek olarak Siege grubu sadece ‘Drop Dead’ demosu ile Repulsion ise Carcass elemanlarının sahip olduğu Necrosis Recordstan çıkan ‘Horrified’ albümü ile mevcutlar metal piyasasında..

Hemen herkesin kabul ettiği gerçek şudur ki ilk gerçek grindcore grubu İngiliz Napalm Death’tir.. Zira türe adınıv eren de grubun bateristi Mick Harris olarak yer alır metal tarihinde.. Grindcore n kadar çok gelişse de; yırtıcı gitarı, lokomotif gibi baterisi ve çok kısa süreli şarkılarıyla kendilerini belli etmektedir.. (Napalm Death’e ait 0.75 saniyelik ‘You Suffer’ hala dünyanın en kısa şarkısı rekorunu elinde bulundurmaktadır.Ayrıca bu parçanın yine bir diğer grindcore grubu Spazz tarafından yapılmış cover'ı olduğunuda belirtelim..Parçaları burdan indirebilirsiniz..[Napalm Death]::[spazz])

Alt türlere gelirsek ; grindcore kesinlikle kategorize edilmesi çok zor bir türdür. Bazı dinleyiciler ve müzisyenler kafalarında bir tür - alt tür belirleseler de geri kalanları bu kategorizasyonun müziği kısıtlamaktan başka birşey olmayacağı görüşündeler.

 

Alt Türleri

Political Grindcore : Bu alt tür politik şarkı sözleri ve zaman zaman crust punk ile peace punk hareketine yatkınlığıyla ortaya çıkıyor.. Bütün alt türler arasında ilk grindcore gruplarına en yakın müziki benimsiyor.

Goregrind : Bu alt türün öncüsü kesinlikle

Carcass’tır.. Genel olarak gore vahşet temalı sözleri kullanan bu alt tür, teknoloji destekli vokalleriyle de dikkat çekmektedir.. Bütün bu alt türler arasında tartışmasız en ticari olanıdır..

Cybergrind : Cybergrind tamamen bilgisayar teknolojisi üzerine kurulmuş klasik metal enstrümanlarından uzak bir alt türdür...

 

-Progressive Metal-

Progresif metal (ya da kısaca prog metal) 80’lerin ortalarında çıkış yapmış, progresif rock ile heavy metalin bir birleşimidir. Çıktığı dönemde kalabalık olmayan ama sadık bir dinleyici kitlesine ulaşmış, ve her geçen gün büyüyerek bugün köklü ve sağlam bir tür haline gelmiştir. Progresif metal, progresif rock geleneğinden miras aldığı alışık olunmayan caz diğer türlerin karışımı öğeler kullanmış, ortaya dinlemeye değer orijinal bir metal türü çıkarmıştır.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/queensryche.jpg 80’lerde geniş kitlelere ulaşamayan ve çapını aşamayan progresif metal özellikle Queensryche ile hız kazandı ve 90’larda son sürat büyümeye, yayılmaya başladı. Queensryche, heavy metal ve hair metalden kopup gelerek ilk progresif öğeleri kullanmış gruplardan biri oldu. 1983'te Seattle/ABD'de kurulan grup, bu kentten çıkan diğer grupları aksine grunge'la hiç ilgisi olmayan apayrı bir çizgide müzik hayatına başladı. Judas Priest, Rush, Yes, King Crimson gibi grupların etkisindeki müziğine çeşitli öğeler kattı ve türün öncüsü konumuna geldi. Şu anda bir klasik olarak gösterilen grubun “Operation Mindcrime” (1988) albümü heavy metal gitarını progresif kompozisyon teknikleri ve diğer progresif rock öğeleriyle birleştirdi ve türün gelmiş geçmiş belki de en iyi albümü oldu. Bu albüm hem tempolu ve istikrarlı müziği hem de lirikleriyle işlediği karanlık temayla ayrıca bir konsept (bütün halinde konulu) albümdü. Konsept albümler, “Operation Mindcrime”dan sonra progresif metale has önemli bir öğe de oldu.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/dreamtheater.jpg Türün diğer çok önemli bir grubu da Dream Theater oldu. Modern progresif metalin efsane grubu haline gelen Dream Theater için her şey 1986 senesinde başladı. Gitarist John Petrucci ve bas gitarist John Myung’un Boston’da kurduğu grup klasik ve geleneksel metalden çok daha orijinal bir şeyler yapmaya karar verdi ve caz müzikten aşırı kompleks gitar tekniklerine kadar bir karışım oluşturup çok önemli bir progresif metal grubu haline geldi. 1999 yılında çıkardıkları “Scenes From a Memory” ise tam anlamıyla muhteşem bir konsept albümdü. Toplam 12 “manzara”dan oluşan bu albüm başlı başına filmsel bir senaryoya sahipti ve türün en iyi örneklerindendi.

 

http://metal.deliriyum.com/sozluk/tool.jpg Diğer önemli grup Los Angeles’lı Tool ise müzikal anlamda diğerlerine nazaran daha geleneksel bir şekilde progresif metale yaklaştı ve müziğine New Age öğeleri de katarak ilginç bir progresif metal sentezi yaptı. En iyi metal grubu dalında Grammy ödülüne sahip bir progresif metal grubu olarak 90’lara adını yazdı. 1993 yılının sonunda kurulan Symphony X ise (adından da anlaşılacağı üzere) klasik, senfonik öğelere ağırlık vererek progresif metali daha da ilerilere götürdü.Grubun yaptığı şarkıları ortalama 10-12dk uzunluğunda olup destansı bir epik hava içinde devam eder.

http://metal.deliriyum.com/sozluk/fateswarning.jpg Bu arada Amerikalı bir başka grup olan Fates Warning’i unutmamak gerekir. Özellikle Dream Theater’dan ayrılan klavyeci Kevin Moore ( Dream Theater’da Space Dye Vest, Ytsejam, Wait For Sleep gibi muhteşem şarkılara imza atan kişi ) Fates Warning grubuna dahil olunca grup iyice çıktasını yükseltti ve 1997 yılında “A Pleasant Shade Of Gray” adında 12 bölümden oluşan 1 şarkılık 50 dakika süren albüm ile direk progresif metalin unutulmazları içinde yer almaya hak kazandılar.

Bu türün diğer önde gelen grupları Watchtower, Threshold, Shadow Gallery, Damn the Machine, ve Ayreon’dir. Bu grupların ortak özellikleri müziklerinde death-metal ve jazz müziği ortak bir potada eritip farklı bir müzik türü ortaya çıkarmalarıdır.

Progresif rock’ın metalle buluşması olan progresif metal, sadece müziğiyle değil konsept albümleri ve neredeyse her biri “deneme” sayılabilecek lirikleriyle “Düşünen Adamın Metal’i” olarak ta bilindi. 80’lerden bu güne, hala canlılığını ve dinleyici kitlesini koruyan heyecan verici bir metal türü olarak metal ailesinde önemli bir yere sahip oldu. Yüksek müzik teknikleri zaman zaman dinleyicileri cidden yoracak kadar komplike gitar soloları ve yuksek klavye partisyonları ile "progressive" her zaman hazmı genellikle zor olan bir müzik türü olarak kalacaktır.

 

-Diğer Alt Türler-

Alternative Metal

Metal müziğin bir alt dalıdır.Genellikle deneysel arayışlar içinde olan grupların sıradışı şarkı sözleri ve tuhaf müzik temposu kullanırlar. Karakteristik olarak Heavy Metal'e oldukça yakındır.Sıradışı enstrümanlar veya müzik teknikleri kullanırlar. İlk örnekleri Faith No More, Tool, Rage Against The Machine ve Helmettir.Ama en keskin örnegi Messugah, Corrosion of Conformity, Primus ve Incubus gruplarıdır. Bir nevi fusion metal olarakta adlandırabiliriz.Son dönemlerde KoRn, Papa Roach, Linkin Park, Slipknot ve Limp Bizkit bu türün önde gelen gruplarıdır...

 

Battle Metal (Australian War Metal, War Metal)

Black Metal'in bir alt türüdür. Genellikle savaş konulu şarkı sözleri kullanırlar.Bilinen pek çok FRP ( Fantasy Role Playing Game ) bilgisayar oyununda müzik olarak kullanılmıştır. Bilinen en iyi örneği Summoning grubudur.

 

Christian Metal

White Metal olarakta bilinir. Heavy Metal müziğin hristiyan dini ile ilgili konularını içeren dinsel bir metal müzik türüdür. En önemli grupları Jerusalem ve Stryper gruplarıdır.

 

Epic Metal

Heavy metal'in bir alt türüdür. Doom Metal ile klasik Amerikan Heavy Metal'inin karışımı bir müziktir. yavaş dinsel ayin müzikleri güçlü müzik temposu ve epik şarkı sözleri ile süslenmiş bir türdür. Önde gelen grupları Virgin steele, Cirith Ungol, Omen ve Medieval Steel'dir .

 

Extreme Metal

Herhangi bir türe dahil edilemeyen, içinde Black Metal, Death metal, Doom metal, Grindcore, ve Thrash metal türlerinden örnekler taşıyan grupların yaptığı müzik türüdür. Önde gelen gruplari Aeternus, Ulver, Lord Belial ve Nile'dir.

Folk Metal

Genellikle yöresel folk müzikleri kullanan metal gruplarıdır. Yöresel enstrüman ve müzikleri şarkılarında kullanırlar. Genelikle Kelt folk metali ön plandadır en önemli grupları Waylander, Cruachan, Vintersorg, Finntroll'dır.

 

Hair Metal

Heavy Metal ile 1970'li yılların Rock müziğinin bir karmasıdır. Amerika doğumlu bu müzikte genelde "içelim, eğlenelim, kızları eve atalım" havasına hakim tamamıyla piyasa tarzı müzik yapan bir alt daldır. Müziklerinde zaman zaman pop müzik ögelerine rastlanır. Genelde motorsiklet tayfasının dinlediği "günümüzü gün edelim abi" müziğidir. Önde gelen grupları; Bon Jovi (80's ler), Pat Benatar, Lita Ford, Doro Pesch, Warlock, Skid Row, Van Halen, Warrant, Twisted Sister, Motley Crue, Pretty Maids'dir.

 

Melodic Death Metal

Death Metal'in bir alt dalıdır. Melodik gitar riffleri kullanılır. Zaman zaman akustik gitarlarla desteklenir. Genellikle normal bir vokal kullanılır. Death ve Morbir Angel zaman içinde bu türü yaratmışlardır (Death'in "Voice Of Soul" şarkısı). Genellikle İskandinav grupları ön plana çıkmıştır. En önemli örnekleri Opeth, In Flames, Katatonia ve Insomnium'dur.

 

Metalcore

Heavy metal ile hardcore'un karması bir müziktir. 1990'lı yıllarda özellikle Amerikalı grup Hatebreed'in öncülüğünde tanınmıştır. Politik kökenli şarkı sözlerinin seri gitar riffleri ve çığlık vokallerle süslenmesi en belirgin özeliğidir.Bilinen önemli grupları Converge, All Out War, Integrity, Zao, Poison the Well, Botch, Norma Jean Creation is Crucifixion, Dillinger Escape Plan, Daughters ve Eighteen Visions'dur.

 

Neo-Classical Metal

Heavy Metal'in klasik müzikten etkilenmiş bir alt dalıdır. Oldukça teknik gitar soloları kullanılır. Klasik müzikte Johann Sebastian Bach, Antonio Vivaldi, Niccolo Paganini, Wolfgang Amadeus Mozart ve Ludwig van Beethoven en çok ilham veren müzisyenlerdir. Genelde virtiöz olarak tanımladığımız gitar tekniği en üst seviyede olan kişilerin katkıda bulunduğu bir türdür.En bilineni İsveçli üstad Yngwie J. Malmsteen'dur. Ritchie Blackmore'un vokalistliğini yaptığı zamanda Deep Purple ve Eddie Van Halen's 1970'lerin sonunda bu müziğe katkıda bulunmuşlardır..

Nu Metal

Nu metal yada öteki adı ile Aggro metal heavy metal'in bir alt dalıdır. Genellikle saldırgan, hip hop etkilenimlii agresif vokale sahip , Rap beatlerinin kullanıldığı ve bateri yerine elektronik bateri olarak tabi edilen drum machine kullanılan . Dj'lerin de yer aldığı bir müzik türüdür. Deftones ve Korn şu anda bu müziğin örneklerini verirken aynı zamanda Faith No More, Rage Against The Machine ve Cubanate onları takip etmektedir . Zaman zaman Prong ve Tool'da bu türde çalışmalar yapmıştır.

 

Oriental Metal

Oriental Metal; Death Metal ve Doom Metal'in arasında kalmış bir türdür. Eski Yahudi gelenek ve kültüründen etkilenmiş bir müzik türüdür.

Tahmin edeceğiniz gibi İsrail kökenlidir. Şarkı sözlerinde İsrail ile ilgili tarihi ve geleneksel hikayeler efsaneler konu almıştır.Önde gelen grupları Salem ve Orphaned Land'dir.

 

Viking Metal

Viking Metal, Black Metal'in bir alt türüdür. Şarkılarının tamamı viking efsaneleri ve sagalarından oluşmaktadır. (Saga = kuzey ülkelerinde geçen 2-3 sayfalık kısa mitolojik hikayelerdir) Folk, Pagan ve ortaçağ müziklerinden etkilenmişlerdir, önde gelen grupları Enslaved, Bathory (orta dönemleri), Finntroll ve Borknagar'dır..

 

(çaldım çırptım:) deliriyumdan)Tek tek yazamadım walla ama grup tanıtımlarına geçildiğinde üşenmeyeceğim merak etmeyin...Sıkı kalın...Taviz vermeyin...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eywallah dostum....Millet okuyup sindirsin diye bekliyorum yoksa tür tür en baba grupların ve varsa sizin isteklerinizin ya da sizin ben tanıtayım dediğiniz gruplara geçecektim....Bari bu mesajda bi de duyuru yapmış olayım...İlk derinlemesine gireceğimiz tür "heavy metal"...Ben şu şu gurubu tanıtmak istiyorum diyen varsa sölesin isteyenler tanıtsın:thumbsup: Karizma ya da karma derdi olmayan belki de tek başlık "zifiri karanlık"...Burası tek kişinin elinde değil...Konu geldikçe herkes istediği grubu hatta türü tanıtabilir...Felsefemiz de bellidir...Unutmayın;"Burası zifiri karanlık...Zifiri karanlıkta herkes eşittir"!!!Saygılar....

--------------------

Eweet arkadaşlar ilk grup tanıtımı,klipler vs olayına gireceğimiz tür "heavy metal"....Ben heavy metal ve önemli gruplarının tanıtımını yaparım diyen varsa lütfen buradan ulaşsın kimse çıkmazsa eğer ben kendim heavy metal bölümüne yazmaya başlayacağım....Beni haberdar edin...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...