sidarta Oluşturma zamanı: Ocak 28, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 28, 2007 tiyatro için bir bölüm açılması beni çok mutlu etti...öncelikle bence tiyatronun ne olduğunu söylemek istiyorum...tiyatro benim en kaprisli sevgilim..tiyatro benim en vazgeçilmez aşkım...tiyatro benim hayatım... bazıları tiyatro için hayatın aynası olduğunu söyler ve bu yüzden severler...oysa ben hayatın farklı bir boyutu diyorum...senaryosunu kendin yazabildiğin bir hayat...bu hayat ki tanrısı sensin...kimin ne söyleyeceğğinden tut nerede olacağına kadar...geçmişinden tut geleceğine kadar herşey senin elinde...tiyatro güçtür...ve yönetmenlik...bu güzü kontrol edebilmek...içinde hissedip diğerlerine dağıtabilmek... biraz da kaynakça... TİYATRONUN KÖKENİ Tiyatro da başka sanatlar gibi dinsel törenlerden doğmuş, sonra dinden bağımsızlaşarak sanatlaşmıştır. Kökeninde, ilkel insanın doğa olaylarını kendi bedensel hareketleriyle simgesel olarak temsil etme çabaları yatar. Avrupa'da Üst Paleolitik Çağdan (İ.Ö 40-10 bin yıl önce) kalma mağara resimlerinde, ellerine ve yüzlerine hayvan postları geçirmiş insanların ritmik hareketler yaptığı görülmektedir. Bunlar, maske ve köstüm kullanımının, dolayısıyla tiyatronun ilk örneği sayılır. Maske, kişinin kendi kimliğinin aşarak başka kimlikleri ve daha genel varlık biçimlerini temsil etmesinin en etkin yollarından biridir. İlkel toplulukların animist inançlarına göre, yinelenen doğal olayların ruhları, kişilikleri vardı; bu kişiler, sonradan tapınma nesnelerine, tanrılara dönüştü. İnsanlar, belli zamanlarda yapılan törenlerde bu tanrıları temsil eden maskelere bürünerek kendi yaşamlarını etkileyen doğa olayları üzerinde denetim kurmaya çalıştılar. Yağmur yağdırmak ya da avda başarılı olmak için yapılan törenler danslar, Kurallı oyunun ilk örneğiydi. Eski inançların hemen hepsi görülen "ölme ve yeniden dirilme" teması da, insanlara verdiği kılık değiştirme ve kişileştirme olanaklarıyla, tiyatronun çıkış noktalarından biriydi. Mevsimlerin dönüşü, kışın bahara dönüşmesi gibi yinelenen doğa olayları, eski yılı temsil eden kralın yeni yılın kralın karşısında yenik düştüğü bir törensel boğuşmayla temsil ediliyordu. Başlangıçta canlı insanların kurban edildiği bu boğuşma ve ölümler zamanla simgeleşti, iki ayrı gücün çatışması da yerini tek bir gücün ölüm ve yeniden dirilme törenine bıraktı. Bazı başka kuramlara göre ise tiyatronun kaynağı şamanist inançlardır. Şamanist törenlerin özelliği, izleyici ya da katılımcılara, tanrısal gücün simgesi yerine kendisini göstermesiydi. Bu törenlerde belirli kurallara uygun davranışlarla kendinden geçen şaman, öte dünya ile bu dünya arasında bir aracı rolü üstlenmektedir. Tiyatro, bugün de kökenindeki bu iki eğilimin izlerini taşır, bu iki eğilim arasındaki gerilimden güç alır: Bir yanda doğa güçlerini simgesel olarak canlandırma, temsil etme işlevi; öte yanda, doğaüstü güçlerin görünmesine aracılık etme işlevi. Doğaya öykünme kuramına göre, tiyatronun en önemli öğesi kılık değiştirmedir. 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon-ex Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 Güzel paylaşım arkadaşım emeğine sağlık.Bende bir iki kelam edeyim Batı tiyatrosunun kaynağı dyonisos adına yapılan şölenlerdir.Avrupadaki tiyatro kültürü bu şekilde gelişmeye başlamıştır.Doğuda yani Asyada ise dediğin gibi şamanik törenlerle oluşmuştur.Günümüzde de zaten dikkatinizi çektiyse Asyadaki gösteriler genellikle müzikle ve dansla daha içiçedir ve özüne daha yakındır.Batıdakilerde ise oyunculuk ve seneryo esastır.Bu farklılaşmanın esas sebebi ise Asyadaki göçebe kavimlerin yazılı edebiyatları çok sonraları oluşmaya başladığı için sözlü edebiyata,ritmli söz söyleme sanatına daha fazla önem vermek ve bu alanda gelişmek "zorunda kalmış olmalaeıdır."Ancak batıda edebiyat gelişmiş,söz sanatlarıyla süslü metinler oluşturulmuştur.Bu uzun anlatıların tiyatroda anlatılabilmesi için salt oyunculuk kullanılmış,danslar çoğunlukla kullanılmamıştır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidarta Yanıtlama zamanı: Şubat 2, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 2, 2007 aslında tiyatro adını alması ve bir sanat haline gelmesi tamamiyle aristotalesin poetikesıyle olmuş diyebilirim.yoksa ritüeller o kadar eskiye ve ve o kadar çok sanatın birleşimine dayanıyor ki bunlara şaşıyorum...bugün woodoo bile budizmin kaynağı olarak gösteriliyor bazı kaynaklarda... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MaRKe Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 çok güzel paylaşımlar emeğinize sağlık tiyatro herkese göre farklı bir tutku farklı bir aşk die düşünüyorum. aşkımıza sahip çıkalım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidarta Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 aşk sahip çıkılası birşeydir...sana hak veriyorum..ve bu kaprisli sevgili tiyatro ;iki gün ilgisiz kalsan bi bakmışsın aranız açılmış...tiyatroya aşık olmak mı yoksa tiyatonun anlamında aşkı arayıp ve bulmak mı güzel bi soru bence... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
VictoRia Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 İnsanı insana insanla insanca anlatma sanatıdır tiyatro... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidarta Yanıtlama zamanı: Aralık 20, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 20, 2007 ya da insanlığın yaratılmışlığında kendi insanını yaratma sanatı mı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 20, 2007 sidarta ; kendi insanını degilde önceden yazılmıs insanı yaratma sanatı olabilir... ama gunluk hayatta imgelemden herkes kendi insanını yada ona bezerlerini yaratabilir... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidarta Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 neden önceden yazılmış olsun... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 önceden varolan bütün olayları kavramları alıp, kendine bir insan yaratma sanatı ; tiyatro... doğru, önceden yazılmış insanı yaratma değil ama, tamamen kendi insanını yaratma da değil, çünkü tiyatro hayatın merkezine bir ayna koymaya benzer. Hayattan kopuk değildir. Ama dediğim gibi, kendi hikayeni yaratırsın lakin hayatı merkez alarak yaratırsın. Tiyatro kendi yarattığın hikayeyle hayatı birleştirip, yeniden hayata sunar, ne bir cevap verir ne de yol gösterir sadece soru sorar ve senin o sorulara cevap vermeni sağlar, seni zorlar... Ufak bir giriş... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidarta Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 tiyatro iç güdüdür....mantık değildir...duygudur..bu yüzden sormaz soruları yazar ortada bırakır...eğer istersen sen sorarsın... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Burada şöyle bakmak gerekirse, tiyatro mantığı da kullanan bir duygular bütünüdür. Ama sadece duygudur demek bana göre yanlış olur çünkü, tiyatro tarihine bakılacak olursa, mantık'ın önemi ortaya çıkacaktır. Brecht, Meyerhold, beckett, agusto boal gibi sanatçıların yapıtlarına bakıldığında ya da tiyatro akımları incelendiğinde söylemek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Bu yüzden, tiyatro sadece içgüdü ya da sadece duygu değildir. Bunları mantıkla birleştirir ki duygu yogunluğu daha çok olur ama tek duygu dersek yanlış olur. Tiyatro'nun doğuşuna bakarsak bile bu ortaya çıkar. İlk insanların avlarını nasıl yakaladıklarını, onların postlarını üstlerine geçirerek anlattıkları ritüeller hem duygu yogunluğunu hem de mantık'ı birleştirir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 arkadaslar cok gusel sölemişiniz..hemen bende kendi savunmamı yapayım.. birun ritüeller demiş , ve ayrıca bi oyuncu hazırlayacagı karakteri tanımaya calısır ve cevresinde hangi olaylar oluyor onları algılamaya calısır..üç birlik kuralı mesela.. böylece ritüellerde önceden yasanmıs olayı aktarma ve önceden yazılmıs metin üzerindeki karakteri yaratma... bir oyunda karakteri kendi istedigimiz dogrultuda yaratamayız cunku yazar ne istiyosa onu yaratmaya calısırız sadece yazarın istegi dogrultusunda karaktere yorum katarız... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 ben oyuncuyu değil oyunun kendisinden bahsediyodum, eksik yazdım galiba.. Ama şunu da unutmamak gerekir, yazar, karaktere ruh vermez, sadece onun belli özelliklerini gösterir ki, karaktere ruh vermek, canlandırmak oyuncunun oyun gücüne bağlıdır. Bana göre ne sadece eskiye dayalı ne de sadece yeniye dayalı bir sanattır tiyatro, çünkü, geçmiş bütün yaşamların içinde ortaklıkları bulup, onlara kendi de yeni şeyler katarak oyuna taşır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidarta Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 ben de kendi açımdan baktım sanırım...yönetmenlik...hayatımın en kutsal anlarıdır...karakteri ve ruhu tamamiyle sen yaratırsın...tabiii oyunu yazan sen değilsen önceden yaratılana saygı duyman ve abartmaman gerekir... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 ben oyuncuyu değil oyunun kendisinden bahsediyodum, eksik yazdım galiba.. Ama şunu da unutmamak gerekir, yazar, karaktere ruh vermez, sadece onun belli özelliklerini gösterir ki, karaktere ruh vermek, canlandırmak oyuncunun oyun gücüne bağlıdır. Bana göre ne sadece eskiye dayalı ne de sadece yeniye dayalı bir sanattır tiyatro, çünkü, geçmiş bütün yaşamların içinde ortaklıkları bulup, onlara kendi de yeni şeyler katarak oyuna taşır. aynen katılıyorum... sidarta saygı duyuyorum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 aslında doğru taraf olmaz tiyatro da, çünkü hem oyun yazarı hem yönetmen hem de oyuncu ayrı ayrı ruh katar oyuna ve zaten biraz da bundan dolayı dünyanın en çok insana yakışan mesleği tiyatrodur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 taraf die bir olgu yoktur tiyatroda...ruhuna aykırı olurdu... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 taraf die bir olgu yoktur tiyatroda...ruhuna aykırı olurdu... kelimesi kelimesine katılıyorum, tiyatro her zaman muhalif olmuştur. Ki bugün eger yaşıyorsa ve hala önemini koruyorsa bu muhalif tavrı yüzündendir. hiç bir sisteme yamanmadan, hep daha iyisini isteme sanatı diyebilir miyiz peki tiyatro'ya... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 kelimesi kelimesine katılıyorum, tiyatro her zaman muhalif olmuştur. Ki bugün eger yaşıyorsa ve hala önemini koruyorsa bu muhalif tavrı yüzündendir. hiç bir sisteme yamanmadan, hep daha iyisini isteme sanatı diyebilir miyiz peki tiyatro'ya... o zaman anarşi tiyatroya bakmamız lazım...bana göre daha yenisini isteme sanatı diebilirim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 tiyatronun kendisi anarşidir bana göre... başkasının koyduğun kurallara değil, kendi koyduğu kurallara uyar her zaman ki bu özelliği hiçbir sisteme yarandıramamıştır kendisini!... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 burin...:thumbsup:...tiyatro ne kadar kendi içinde ayrılsada insanlara isyan ederek anlatmıstır... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 doğru, zaten bu yüzden tiyatro anarşisttir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 hehehheeee...bu konu bittimi baska bi platforma tasınalım...(ama tiyatro)... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 yok konu bitmedi ben tam kalkıyodum sen geldin:)....Gelince neden anarşist dediğimi açıklıycam, soru da sorucam, çalışım bakem:p Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.