tugba Oluşturma zamanı: Ocak 29, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 29, 2007 HAT SANATI Geçmiş zaman dilimleri arasında birçok birikim birçok eser yer almakta. İşte bunlardan bir tanesi daha Hat Sanatı... Arap harfleri çerçevesinde oluşmuş güzel yazı sanatına Hat Sanatı’nın çıkış noktası denebilir. Bu sanat Arap harflerinin 6.-10. yüzyıllar arasında geçirdiği uzunca bir gelişme döneminden sonra ortaya çıkmıştır. Son dönemlerde kabul edilen bir görüşe göre Arap Alfabesi İslamlık öncesi dönemde Kuzey Arabistan ve Filistin'de yaşamış bir kavim olan Nebatilerin kullandığı alfabeden türemiştir. Bu alfabe Araplarca benimsendikten sonra gelişmeye başlamıştır, İslam dininin yayılmasından sonraki dönemlerde ise daha çok kullanıldığı yerlerde aldığı değişik biçimlere göre mekki (Mekkeli), medeni (Medineli), kufi (Kufeli) gibi adlarla anılmıştır. Kufi yazı hat sanatının temelini oluşturan yazı türlerine kaynaklık ederek, olgunlaşmış biçimiyle de günümüze kadar yaşamıştır. Türklerin Hat Sanatı’yla tanışması onların Anadolu'ya geldikten sonraki dönemine rastlar. Ve bu alanda en parlak dönemlerinin de Osmanlılar zamanında geçtiği bilinmektedir. Tarih Satırlarında Hat Sanatı... Hazret-i Muhammed'ten, Kur'an-ı Kerim'in toplanmasından sonra, İslam dininin bilime verdiği özel önemin etkisiyle, çok sayıda katip yetişmiş, yazı da, doğal olarak büyük aşamalar göstererek mimarlık, bezeme ve musiki gibi önemli bir sanat kolu olmuştur. Başlangıçta "Ma'kıli" denilen basit ve düz çizgilerden oluşan yazıdan Hazreti Ali'nin "kufi" hattı bulduğu söylentiler arasında yer alır. Yazıların anası denilen kufi hat, birçok yazı türüne kaynak olmuştur. Altı kalem denilen ve Hat ve Hattan'da saptanan sıralamaya göre Sülüs, Nesih, Muhakkak, Reyhani, Tevki ve Rikaa kalemleri ortaya çıkmıştır. Sülüs ve Nesih yazılarının İbn-i Mukle (885-940) tarafından ortaya konduğu kabul edilir. Muhakkak ve Reyhani yazılarını bulup, kurallarını belirleyen hattat da, 11. yüzyılda yetişen İbn-i Bevvab adıyla tanınan Bağdatlı Ahmet İbnü'l Fazl'dır. Ta'lik yazıyı bulan ise kesin olarak bilinmemekle birlikte, değişik söylentiler yer alır. Hat ve Hattan'a göre ise, Hoca Ebu'l-Al'dir. Abbasi halifelerinden Musta'sımıya (1299) gelinceye kadar kamış kalemin ağzı düz kesilirmiş. Yakut eğri keserek, Aklam-ı Sitte'yi kurallara bağlayıp, yazı sanatına yeni bir görünüş kazandırmış, diğer hattatlar ise onu izlemek durumunda kalmışlar. Hat sanatı, Abbasilerden sonra Türklerin ve İranlıların elinde gelişmesini sürdürmüş. Büyük Selçuklulardan Anadolu Selçukluları’na uzanan süreçte hat sanatında kullanılan yazı türlerinde farklılık görülmemektedir. Bu dönemde kullanılan yazı türleri sülüs, nesih, muhakkak ve reyhani'dir. Mevlana Müzesi'nde sergilenen Ebulizz Ömer Bin Ali tarafından muhakkak ve reyhani hattıyla yazılmış olan Kur'an (1206) Selçuklu döneminin seçkin örneklerinden biridir. Osmanlı hattının Türk zevkini yansıtan bir üslup olarak ortaya çıkması 15. yüzyıl sonlarını bulur. Dönemin ünlü hattatları Ahmet Şemseddin Karahisari, Yakut el-Mustasımi ve hat sanatında yeni bir çığır açan, koyduğu kurallarla Şeyh Üslubu denilen okulun oluşmasına neden olan isim Şeyh Hamdullah (1429-1520)'dır. Osmanlı hat sanatında klasik üslub 17. yüzyılın ikinci yarısında, olgunlaşmaya başlarken, hat tarihinde yeni bir üslup, "Hafız Osman" (1642-1698), okulu olarak ortaya çıkar. Kitap ve murakkaların dışında, Aklamı sitte yazıları kitabe ve levhalarda da kullanılmış. Normalden büyük yazılan bu yazılara celi yazı adı verilmekte. Celi yazı adı sadece, muhakkak, sülüs ve nesih için kullanılmakta. Bursa'da Ulu Camii ve Yeşil Camii yazıları, Osmanlı celisinin ilk habercisi sayılır. Celi yazının gelişmesi Ali bin Yahya Sofi ile başlamıştır. 19. yüzyılda celi yazıda iki okul adı geçer, Mustafa Rakım ve Mahmut Celalettin okulları. Aklamı sitte'nin dışında kalan talik yazı İranlılar tarafından bulunmuş, Anadolu'ya İran'lı İmad'ın talebesi Buharalı Derviş Abdi tarafından getirilmiştir. 19. yüzyıla kadar İran etkisinde olan talik yazı, Mehmet Efendi Yesari ve oğlu Yesarizade Mustafa İzzet Efendi tarafından Türk zevkinin katılmasıyla gelişmiştir. Divan'da alınan kararların yazıldığı Divan yazı çeşidi, Türkler tarafından bulunan 15. yüzyılda Tacüddin adlı hattat tarafından geliştirilerek, 19. ve 20. yüzyılda en güzel örnekleri verilmiştir. Ferman, menşur, berat ve anlaşmalarda kullanılmış Celi divanı adlı bir yazı türü de satırlar arasında yer alır. Osmanlılar tarafından bulunan Rık'a yazısı 19. yüzyıl başından itibaren yaygın bir biçimde kullanılmış. Türklerin bu süsleme dalında sağladıkları gelişme "Kur'an Hicaz'da nazil oldu, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı" denmesine neden olacak kadar önemli bir yer tutar. Hat Sanatının İncelikleri... Hat sanatında oranlama, harflerin büyüklüğü, eğim, derinlik, yakınlık, uzaklık ve diğer özellikler, yazının yazıldığı kamış kalemin ağzına göre büyüklüğü değişen ve kareden biraz büyük olan "nokta" ile sağlanır. Hat sanatı, kitap yazıları, duvarlara yazılan levhalar dışında, mimarlıkta da bezeme öğesi olarak kullanılır. Kubbe içlerinde, duvarlarda, çiniler üzerinde, yazıtlarda hat sanatının en güzel örnekleri görülür. İstifli yazılar, kalıp hazırlandıktan sonra, kenarları delinerek yazılacak kağıt üzerine silkinip yazılırmış. Yazı, kalemin kolay kayması, yanlış yapıldığında düzeltilebilmesi için, değişik yollarla "aharlanıp, mühürlenerek" terbiye edilen kağıtların üzerine yazılmış. Kamış kalem belli biçimde tutularak avuç ayasında açılır, ucu ise fildişi, kemik, bağa gibi çeşitli malzemelerden yapılan "makta" üzerinde kesilirmiş. Hat sanatında kullanılan mürekkep ise isten elde edilirmiş. Hat sanatında daha çok kamış kullanılmış. Kamışın ucu yazılacak yazının kalınlığına göre "makta" denilen sert maddelerden yapılmış altlığın üstünde eğik olarak tutularak özel bir bıçakla yontulurmuş. Celi tarzındaki yazılar ise daha çok ağaçtan yapılmış kalın uçlu kalemlerle yazılırmış. Zaman zaman çok ince yazılar için madeni uçlar da kullanılmış. Hat sanatında kullanılan mürekkep ise yağlı isin çeşitli katkı maddeleriyle karıştırılmasıyla elde edilirken, yanlış yazma gibi bir durumda kolayca silinebilir bir özelliğe sahipmiş. Türk Hat sanatı 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında da parlaklığını sürdürmüş ama 1928’de Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilince yaygın bir sanat olmaktan çıkıp yalnızca belirli eğitim kurumlarında öğretilen geleneksel bir sanat durumuna gelmiştir. Zaman içerisinde yitirdiğimiz bir önemli değer de Hat sanatı diyebiliriz belki de. Bir parça modernizmin etkisi, bir parça teknoloji, geçmişte yaşanan bu özel zaman dilimlerinin unutulmasına sebep olsa da kendi kültürümüz adına sahip çıkmamız gereken değerleri de unutmamalıyız belki de... Kaynakça.. Varan'la Yol Boyunca 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugcemgul Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 eline sağlık tuğba uğraş verdiğin için teşekürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugba Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 Cem Ofset-Ethem Çalışkan Çalışmaları... işte bunlarda öernekleri -------------------- -------------------- Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sensizim Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 cok güzel bir calışma tuba gercekten saol.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugba Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2007 Hat sanatı http://img266.imageshack.us/img266/8756/hat13cg.jpg http://img453.imageshack.us/img453/7672/hat53fx.jpg -------------------- cok güzel bir calışma tuba gercekten saol.. sanatıda unutmamak lazım dimi begendine sevindim işte teknoliji eski kültürlerimi unutturdu bir nebze hatırlattıysam ne mutlu bana Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kukla34 Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2018 Hat Sanatı (Kaligrafi) Nedir? Hat kelime olarak yazı ve çizgi anlamına gelmektedir. Hat sanatı ise en pratik anlamıyla belirli kurallar çerçevesinde yazılan, görsel zevke hitap eden yazı sanatı olarak bilinir. Hat sanatının yazımında hüsnühat ve kaligrafi yazı sistemleri kullanılmaktadır. Bu yazı sanatı genelde dekor amaçlı yapılır ve yalnızca görsellik için kullanılır. Bunun dışında hat sanatı ya da tekniği ile uzun yazılar yazılması hem çok zorlayıcı hem de zaman alıcı olacaktır. Ayrıca hat sanatı ile yazılan yazılarda belirli bir alfabe yoktur. Daha çok hat sanatında, sembolleri harfleştirerek, çeşitli şekillerde yazı yazma işlemi görülür ki bu da hat sanatı ile uzun yazılar yazmayı engeller. Kaynak Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
caylakk Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2018 Bu bilgiler çok işime yaradı teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.