Jump to content

Aşık Olup Susmak..


theangelofdeath

Önerilen Mesajlar

ahada orda işte. hayır yüzünü değil, beyaz ellerini gördüm. ve telaşlı adımlarını. telaşlı. bi o kadar da sinirli. neye sinirlendi?

geliyo işte tamam, o da gördü beni ve yüzünde her zamanki tanıdık gülüş-, -yo hayır gülmüyor. neden gülmüyor? bir şey olmuş. ne olmuş? ama bu kez belli ki anlatacak. yoksa burda bekle demezdi. demezdi değil mi? neden desindi, belli ki içini açmaya ve benim onda bulduğun sonsuz huzuru bulmaya geliyordu bana hızlı, sinirli, biraz da kederli adımlarıyla.

 

tam önümde duruyor şimdi, gözlerinde bastırılmış fakat dikkatli bakınca farkedilen yaşlar, dudaklarında sinirli acı bir tebessüm ve ince uzun, beyaz parmaklarında istemsiz bir titremeyle.

 

-iyi misin?

+evet... hayır.

-n'oldu?

+...

-oturalım mı biraz? titriyosun...

+tamam.

 

oturuyoruz. o titreremeye devam ediyor. sanki hem çok sinirli, hem çok kızgın hem de çok uysal. sanki elini uzatsan verecek saçlarımı okşa diye, o derece.

(burda yazmaya devam edebilecek gücü bulabilmek için ben'den sen'e geçtiğim için, okurdan ayrıca özür dilerim)

 

sen hazırsın zaten okşamaya o ağır kederli başı. baba gibi, anne gibi, kardeş gibi, sevgili gibi, girmeni istediği her şey gibi. girmeni istediği her kalıba çoktan hazırladın kendini. sadece konuşsun, söylesin, anlatsın, sen sonra onun dilediği olacaksın. yeter ki o tebessüm eksilmesin yüzünden, ağlamasın nolur.

 

-ağlama nolur.

+ağlamıyorum...

-ama ağlıyosun. n'oldu, söyle canım, hadi?

+...

 

susuyor. ağlıyor. çok ağlıyor. ağlama nolur. neden ağlıyor? ne oldu? sanki daha evvel ağlayan bi insan görmemiş gibi içini parçalıyor bu senin. döktüğü her gözyaşı senden bi nefes koparıyor. sen sonunda soluksuz kalana dek.

 

-güzelim, hadi anlat. bak bende üzülüyorum. (ne üzülmesi lan, üzülecek kadar bile yaşıyor muyum bakalım?)

+...

-hani güveniyordun bana? her şeyini anlatabilirdin? hadi canım, söyle, ne oldu?

 

söyleyecek galiba. kaldırdı çünkü o ağır, sakin, harikulade başını. canım, nasıl kızarmış gözleri, nasıl ıslatmış saçlarını yaşları. kuruturum ben o ipek saçları ağzımı o berrak tuzlu yaşlardan nasiplendirerek. ben omzumu veririm ağır sakin başını koyması için. ben ömrümü veririm bi an olsun görebilmek için kendimi o gözlerde...

ve ben-

 

+hödö'yi tanıyor musun?

 

güm!

yok bir $ey, sadece midene bi tuğla düştü, ya da bi piyano, ya da dünya düştü başına. ne farkeder ne düştüğü. düştü bir $ey, aynı anda hem aklını kaskatı dondurup hem de kalbinde müthiş bir çarpıntı-ağrı başlatarak.

anladın çünkü. tanıyorsun hödö'yü. hiç unutmadın zaten içip içip pis sarhoş olduğu vakitler sana perperişan anlattığı o hatıraları. hiç unutmadın sesini duyduğunda yüreğinin nasıl boğazında attığını uzun uzun anlatışını. hiç unutmadın sen, ona olan aşkını ve ondan başkasının imkansızlığını anlatan acılı-acımasız sesinin o kahrolası tonunu.

hayatında sevdiğin ilk ve en azından şimdilik son insandan vazgeçmeni gerektiren ve belki günde bin defa kendine bu yüzden türlü hakaretler yağdırmana sebep hödöyü sen çok iyi;

 

-tanıyorum. eee?

+...

 

dayanılmaz bir $eydir bu. hakaten. aynı anda hem ona damla gücü kalmamış vücudunda topladığın tüm gücünle vurmak, onu kırmak, onu incitmek istersin; hem de onun acısını dindirebilmek için dünyayı yerinde oynatacak bir güç vardır vücudunda hırstan yaratılmış. gidip ona hödö'sünü getirmek, onu mutlu etmek, yüzüne o mükemmel tebessümünü geri vermek, tebessümünü bi kere daha canlı görebilmek için hödö'sünü onun şevkatli göğsüne yaslayıp çekip gitmek istersin.

zavallılığına yanarsın. orda sana dostluğuna güvenip acısını anlatan arkadaşına, bu içim duygularını dizginleyemediğin için kendine hakaretler eder, kendini de küstürürsün kendine.

zaten ne önemi vardır ki?

önünde duran çay bardağından ağaçta harıl harıl böcek arayan kuşa kadar her şey küsmüştür sana. bir de sen küssen ne çıkar sana?

 

+evleniyor.

-...

 

ikinci güm!

ve bu güm, ilkinden tamamen bağımsız ve farklı olarak onun kalbinden kopup gelen tuğladır.

hödö evlenemez. evlenmemeli. çünkü onunla benim aşkım, benim sevgilim evlenecek. aşık ona. o kavuşacak aşkına. mutlu olacak, hafifletecek sızımı, azad edecek beni belki bi sonraki muhtemel aşkıma.

evlenemez hödö.

 

-nasıl ya? ama siz-...

+evet... biz... ben de öyle sanıyodum... ama değilmiş... yalanmış...

-...

 

yalanmış.

sana aşık olayım diye varolan en güzel gülüşü gözlerimin ta içine değdire değdire sergilemen, bana beni sorduğun her telefon konuşmasında benim için endişelenmiş şevkatli ses tonun, son görüşmede verdiğin "sadece senin için" sözün, hödö'nün ismini vermeden -ama hödö'den bahsettiğini her açıdan bağıra çağıra söyleyerek- hödö'yü unutmaya başlamanın, yani iyileşmenin o bayram tadındaki haberleri ve daha nice başka kelamın, başka bakışların, benim gözlerimi huşuyla kapattıran o ses tonunun başka nice versiyonu,

hepsi yalanmış.

 

ne garip. ikimizde aynı şeyi düşünüyoruz. fakat aynı kapıya çıkamıyoruz bi türlü.

 

anlatıyorsun bana onu görüşünce midende atılan taklaları, gözlerinde kendi gözlerini görebilmenin coşkusunu, bi parça ümit barındıran her sözcüğü milyon kere kendine tekrar edişini, ondan hem umut istemediğini hem de bu umuda nasıl dört elle sarıldığını, elinde olmadan.

bunları anlatıyorsun bana senelerdir. belki farkederek uzun ince parmaklı beyaz eline duyduğum çaresiz hayranlığı. ama anlatıyorsun yine de. çünkü zorluyorum, içinde yaşadığın o acıyı senin için bir de ben yaşamamak için, bu delilikten bu saçmalıktan kurtulmak için, seni rahatlatmak yalnız olmadığını sana öğretmek için zorluyorum.

 

kalkıyoruz oturduğumuz yerden. sen dengeni kaybeder gibi oluyorsun. koyuyorsun ince uzun parmaklı beyaz elini değersiz omuzuma. su gibi ateş gibi insanı kahreden saçlarından bi parçayı sanki bugün çektiğim çilenin mükafatını verir gibi değdiriyorsun ağzıma. belki işte bu yüzden ağlıyorum o zaman şu zaman olduğu gibi.

saklayamıyorum, burda onun göğsüne kapanıp ölene dek ağlamayı diliyorum, bunu çok istiyorum, belki bu yüzden yaşları dizginleyemiyorum.

 

+n'oldu neden ağlıyorsun?

-ben... üzüldüm... çok üzüldüm...

+(gülümseyerek, gülümsemesiyle seni duvarları parçalayacak bir cinnete sürükleyerek) sen benim sahip olduğum tek dostsun... iyi ki varsın abi.

 

***** koyim. varım tabi. burdayım bak. hödö'nün hiç olmadığı kadar seninleyim, seninim. olmasaydım keşke. ama, asıl sen iyi ki varsın.

abiymiş(ki bunu diline peresenk eden de benim, ***** koyyim), aşkımsın lan sen benim.

hayatta olamadığım her $eysin. varamadığım her durak, tadamadığım her lezzet, koklayamadığım her çiçek, dokunamadığım her bi pürüzsün, pürüzsüzlüksün, duyamadığım her sessin, sen hiç olamadığım kadar taze ve hiç görmediğim kadar kalıcı uzun ve devamlısın. sen baktığım her $eyin korkulası zavallılığını bana öğreten, duyduğum her sesin berbatlığına şaşırtansın.

sen dünyada bulunan en güzel her $eyin tamamıyken, söyle nasıl ağlamam güzel bedeninden kopardığın o kıymetli hayatının damlalarına?

 

ve sen nasıl susmazsın, aşkın sana kendi aşkını çocuksu bi coşku ile yorgun bir yaşlılıkla anlatırken? onun fazladan bi damla daha gözyaşı dökmesine nasıl izin verirsin bile bile?

 

sen her gece -hem kendi hem onun aşk acısı için hem de- cigerin koparcasına yumruğunu kemire kemire ağlasan bile.

 

[alıntı][ekşi sözlük/keyfus gicirus]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...