Topal Kırkayak Oluşturma zamanı: Mart 20, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 20, 2009 http://img19.imageshack.us/img19/8836/alper02oz9.jpg Alper Canıgüz: Şaşırtıcı kitapların zeki yazarı "Tatlı Rüyalar" ve "Oğullar ve Rencide Ruhlar" kitaplarının yazarı Alper Canıgüz'ü tanımıyorsanız ve kitaplarını okumadıysanız hayatınızdaki eksikliğin farkında değilsiniz. Daha fazla bu şekilde yaşamanıza izin veremezdik. Bu nedenle kendisiyle bir röportaj yaptık. Dikkatinizi buraya yöneltmenizi rica ediyoruz. Okuyanların ise ilgisini çekeceğinden zaten eminiz… Tekrar ısrarla tavsiye ediyoruz, kaçırılacak kitaplar değiller. Kitaplarınızın türünü "psiko-absürd romantik komedi" olarak tanımlıyorsunuz. Bu sizin buluşunuz mu? "Psiko-absürd romantik komedi" sadece Tatlı Rüyalar'ın alt başlığı; bir "tür" değil ve ikinci kitabımla da bir alakası yok aslında. Oğullar ve Rencide Ruhlar'a benzer minvalde bir alt başlık gerekse herhalde "pedo-kriminolojik kara komedi" falan gibi bir şeyi tercih ederdim. Ya da "fantazma-kriminolojik pediyatrik dejavü"… Bilmiyorum, emin değilim, öyle bir şeyler işte… "Tatlı Rüyalar"da, rüyaların hayatta çok büyük rolü olduğunu vurguluyorsunuz. Sizce gerçekten öyle mi? Pek öyle bir şey düşünmemiştim aslında. Belki rüyalarda hayatın küçük bir rolü olduğunu vurgulamaya çalışmış olabilirim ama. Rüyalar üzerinde bu kadar durmanızın, psikoloji eğitimi almış olmanızla ilgisi var mı? Rüyalarla herkes ilgilenir. Siz ilgilenmiyor musunuz? Psikoloji eğitimi almış olmam rüyalarla ilgilenme biçimimi belirlemiş olabilir ancak. Güzin Abla ve ben aynı fenomene farklı parametrelerden bakmaya çalışan iki düşünürüz yani… Peki biri gelip size bir başkasının onun rüyalarında yaşadığını, aynı hayatı paylaştıklarını anlatsa inanır mıydınız, yoksa 'hadi canım' deyip geçer miydiniz? Bunda inanılmayacak ne var ki? Sık karşılaşmadığımız şeyler her zaman gerçek dışı şeyler değil sadece sık karşılaşmadığımız şeylerdir. Bir de şunu söyleyeyim ki gerçeklerle inançlar arasındaki ilişki hiç öyle tek yönlü bir ilişki değildir. "Tatlı Rüyalar"daki profesör, üniversitede ders verdiği öğrencileri hakkında devamlı "psikoloji bunlara kalırsa ülkenin ruh sağlığı iflah olmaz" şeklinde düşünüyor. Gençlerden ümitsiz misiniz yoksa? Yok canım, gençler, yaşlılar, kadınlar ya da çocuklarla bir derdim yok. Zeka ve derinlik açısından gençlerin toplumun geri kalanıyla pek önemli farklılıklar taşıdığını sanmıyorum. Alışveriş yaptığınız bakkalın mesleki becerisiyle gittiğiniz terapistin becerisinin ortalama olarak pek farklı olmayacağını düşünüyorum sadece. Futbolda ilerledik yalnız, orası kesin. Ama Almancılar yüzünden oldu o da… Neyse, konuyu biraz dağıttım değil mi? "Oğullar ve Rencide Ruhlar"da büyümüş de küçülmüş, insanı ürkütecek derecede yaşından ileri davranışlar sergileyen bir kahraman yaratmışsınız. Küçükken siz de bilmiş ve yaramaz mıydınız? Alper Kamu'nun davranışlarını sergileyen ya da düşüncelerine sahip kaç tane erişkin gördünüz diye sorsam? Alper Kamu'yu farklı kılan şeyin "yaşından ileri" davranışlar sergilemesi olduğunu söylemek pek doğru gelmiyor bana. Hem ürkmeyin kendisinden; içkiyi fazla kaçırmadığı sürece pek arıza çıkarmıyor. Bana gelince; sanırım şimdikinden fazla bir farkım yoktu. Hımbıl bir şeydim yani. Alper Kamu anaokulundan nefret ediyor. Siz anaokuluna gittiniz mi? Çok eğlenceli anaokulu anınız var mı? Acılarımla eğlenmeyi öneriyorsunuz yani? Alper Kamu'nun anılarıyla idare edeceksiniz. Alper Kamu gibi bir çocuğunuz olmasını ister miydiniz? İstemezdim. Yazarların örneğin göl kenarındaki bir evde inzivaya çekilip kendilerini yazmaya verdiklerini görürüz filmlerde. Siz yazmak için özel bir ortama ihtiyaç duyuyor musunuz? Muhakkak. Ben de roman yazmaya başlamadan önce, mutlaka bir yıllık bir dünya seyahatine çıkıyorum. Sonra kapanıyorum Galler'deki şatoma, dalıyorum tefekküre… Yoksa dünyada olmaz yani, ilham gelmez bir kere… Sadece ara sıra çevre derebeyliklerin kontlarıyla felan görüşüyorum. Onlar da kendilerini doktor zannediyor, anlaşamıyoruz bir türlü… En sevdiğiniz kitap türü polisiye mi? Böyle bir şey söyleyemem. Bir yanıyla bütün romanlar polisiyedir aslında. Konvansiyonel anlamda polisiye dediğimiz anlatılar, bütün dramatik eserlerin temelinde yatan yapının en kristalize olmuş biçimini yansıtır. Uçlar ve kırılma noktaları nettir, o yüzden de takip edilmesi, zevk alması nispeten daha kolaydır. Okur neyin peşinde olduğunu bilir ya da bildiğini sanır, yazarla bir rekabet halinde olmasından dolayı bir tür interaktif durum söz konusudur vesaire… Bu son dönemlerde moda olan "polisiyeye itibar kazandırma" iddia ve çabasına pek bir anlam veremiyorum mesela. Her türün iyisi ve kötüsü vardır ama polisiyeler her zaman daha kolay okunur ve tekrar ediyorum zevk alınır kitaplar olarak kalacaklardır. Bu, onu daha değersiz kılan bir şey değil sadece bir özelliğidir. Edebiyat yapacağım diye araya karakterlerin "piskolocik tahlillerini" sokuşturmak ne bize ne polisiyelerimize gerçek bir itibar kazandırır; sadece bizim sapı samanı ayıramadığımızı gösterir. Bilmem anlatabildim mi? Sıradaki soruyu alayım… Klasik yazarlardan "mutlaka okunmalı" diyebileceğiniz isimler var mı? Yok. Mutlaka okumanız gereken birileri varsa onlar sizi bulur zaten. Kitaplarınızda mizah epey öne çıkıyor. Komik bir insan mısınız? E şu muhabbetimizden de fark etmiş olabileceğiniz gibi asabi, sinameki ve gıcık bir insanım. Ama komik durumlara düştüğüm oluyor bazen. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunusunuz. Psikoloji ile ilgili neler yapıyorsunuz? Bunalıma giriyorum. Aynı zamanda reklam yazarlığı yapıyorsunuz. İşinizi seviyor musunuz yoksa bırakıp tamamen yazarlık yapmak gibi bir niyet var mı? Ah, o iş niyetle olup biteydi… Reklam yazarlığı için, biraz Nasreddin Hoca'nın keçiboynuzu tanımı gibidir diyebilirim: Bir dirhem bal için bir çeki odun çiğnemeniz gerekiyor. Kitaplarınızda sürprizli gelişmeler ve esprili anlatım üzerine temellenen bir kurgu anlayışı var. Bu anlamda etkilendiğiniz ve takdir ettiğiniz yazarlar var mı? Tuhaf gelecek belki ama bir okur ve bir yazar olarak farklı yazarlardan etkilendiğimi söyleyebilirim. Fowles, Hugo, Dostoyevski, Nabokov, Kafka, Emily Bronte ve daha bir sürü büyük yazar beni bir okur olarak eserleriyle etkilemiştir. Öte yandan Michel Zevaco'yu ele alalım. Öyle büyük bir edebiyaçtı falan değildir ve yazdıkları da hiç komik sayılmaz ama kurguculuğuyla beni hepsinden çok etkilemiştir. Karışık mevzular yani… Internet ile aranız nasıl? İdare eder. Öyle çok delisi değilim ama internet reklamcılarının hedef kitlesi içinde sayılabilirim. Yazar olmak isteyen İşte Genç'çilere ne önerirsiniz? Valla bu konuda Bukowski'ye ekleyecek bir sözüm yok: "Sen yazarlığı seçemezsin evlat; yazarlık seni seçer." Tatlı Rüyalar Türk bir anne ile Fransız bir babadan olma Hector Berlioz –kendisi Türkiye’de yaşayan bir Fransız Türk’üdür- sıradan bir pazar sabahı kahvaltı ederken bir ilan okur ve “hayatı değişir”... “Hayatımı satıyorum! 25 yaşında, iyi eğitimli, iki yabancı dil bilen sağlıklı genç, geri kalanını temin edebilmek amacıyla hayatının bir bölümünü satıyor. İlgilenenler aşağıdaki telefon numarasına başvurarak randevu alabilirler.” Genç yazar Alper Canıgüz’ün ilk romanı yukarıda tırnak içine alınan ilanla başlar. Tatlı Rüyalar, kitabın alt başlığında da belirtildiği gibi, gerçekten ‘psiko-absürd’ ve de ‘romantik komedi’. Zekice kurgulanmış, bir ilk kitaptan -alışıldığı üzere- beklenmeyecek kadar iyi yazılmış, kıvrak dilli, özellikle de saçma, komik ve psikolojik... Gerçek bir serüven, gerçek bir roman... Romana sonundan bakarsanız, matrak bir romantizm de bulabilirsiniz. İşin psikoloji kısmına gelince... Yazarımız her ne kadar 1969 doğumlu genç bir psikolog ise de, burada mesleğini kötü temsil ettiği bile söylenebilir. Binyıl Kitap ekinde yayımlanan söyleşisindeki ifadeleriyle aktaralım durumu: “Tatlı Rüyalar’da psikolojinin kullanımdan ziyade ‘kötüye kullanımı’ mevcuttur. Psikoloji nedir ne değildir, bu konuda çoğunluğun kafasının karışık olduğunu biliyorum. Davranış örüntüleri hakkında büyük bilgi birikimine sahip olmakla birlikte iş, insan ruhunun ne menem bir şey olduğu konusuna gelince psikologların durumu da daha parlak değil diye düşünüyorum. İşte kitaptaki ‘psikoloji parodisi’ bununla ilgilidir.” Tatlı Rüyalar, “uzun süredir keyifli bir kitap okumadım” diyenlere hiç çekinmeden “ aradığınız işte bu” diye tavsiye edebileceğiniz bir kitap. Oğullar ve Rencide Ruhlar "Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşlanıyordum. Hayatımdaki tek iyi şey artık anaokuluna gitmek zorunda olmayışımdı. Zarardan kâr. Uzun süre annem ile babama anaokulunun bana göre bir yer olmadığını anlatmaya çalışmıştım aslında. Bütün rasyonel dayanaklarıyla. Hiçbir işe yaramamıştı maalesef. İlla ki uykumda kan ter içinde tepinmek, servis minübüsü kapıya geldiğinde küçük çaplı bir sinir krizi geçirmek gibi yöntemlere başvurmam gerekecekti derdimi anlamaları için. Kepazelik. İnsanı kendinden utandırıyorlardı." Alper Canıgüz, Tatlı Rüyalar'dan bilinen sürükleyici diliyle, 5 yaşındaki bir çocuğun içine düştüğü bir hikayeyi anlatıyor. Yaşının avantajıyla her yere girip çıkan, hem filozof, hem fırlama bir oğlan... Hikayeyi ve "karakteri" çevreleyen semt hayatı ve mahalle atmosferi de, bizzat karakter kazanıyor, anlatıda... Polisiye, fantastik ve mizahi edebiyatın tadlarını ustaca kaynaştıran, olağanüstü özgün, çok iddialı bir kitap. Alıntıdır Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
viva la vida Yanıtlama zamanı: Ocak 3, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 3, 2014 Tatlı Rüyalar zihnimde hep tatlılığını koruyacak bir kitap.. Tanıtana ve sevdirene çok teşekkürler... : ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.