apocalypse Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 @Burccu Test edilemeyenler de karambole gelip sahte şeylerle birlikte aynı kefeye konuyor demek istiyorum. Bilim bir çok konuya ışık tutuyor ama her şeyi test edemiyor. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Başka yerde sordum, konu kilitlendi. Konu açıp sordum, muhtemelen yönetici konuyu sildi. Bir daha soruyorum: Demon geldiğini nasıl anlıyorsunuz ve nasıl iletişim kuruyorsunuz?? Birisi bana bu işin gerçek olduğunu ıspatlayabilmeli. Eğer ıspatlayamıyorsanız ya üçkağıtçısınız yada şizofren!.. Demon, melek veya başka bir ruhsal varlığı baz alarak soruyorum; böyle bir ispatı neden hak edesin ki? Hak etmek için ne yaptın, ne bedel ödemeye hazırsın? Diğer arkadaşlara yönelik: Kimsenin gaza gelmesine gerek yok rahat olun arkadaşlar. Fikir tartışması olarak bilim ve metafizik tartışılabilir elbette ama kimsenin kimseye bir şey kanıtlama mecburiyeti yok. 2 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Burccu Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 @Burccu Test edilemeyenler de karambole gelip sahte şeylerle birlikte aynı kefeye konuyor demek istiyorum. Bilim bir çok konuya ışık tutuyor ama her şeyi test edemiyor. Soruş şeklin hatalı. Test edilemeyip, karambole gelen herşey doğru olacak diye birşey yok. Doğru olma ihtimali olabilir. Eğer doğru olduğunu düşünüyorlarsa, iddia sahipleri kendi iddialarına sahip çıksın. Tutupta milletin uydurduğu herşeyi test edecek halimiz yok herhalde. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
apocalypse Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 @Burccu Peki şunu sorayım; Beynimiz tam kapasite mi çalışıyor ? Yani beyin algılayabildiği kadar enerjiyi işletiyor ve algı dışındakileri okuyabilecek düzeye gelmedi henüz belki. Metafizik varlıklar henüz bilim tarafından keşfedilmemiş bir enerjiye veya beynin veya nöronların henüz keşfedilmemiş bir bölgesine etki ediyor olabilir. Metafiziğe göre beyin sadece aracı bir organdır çünkü. Daha önce ki yorumlarda da bu konu işlenmiş olabilir her yorumu elimden geldiğince takip ediyorum ama unutmuş gözden kaçırmış olabilirim. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paganlaw Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Alıntılarda oynama yapılmamıştır. Kontrol edebilesiniz diye tarihlerini yazdım. İyi eğlenceler. 28-Nis-2016 22:27 tarihli mesajdan: Demon geldiğini nasıl anlıyorsunuz ve nasıl iletişim kuruyorsunuz?? Birisi bana bu işin gerçek olduğunu ıspatlayabilmeli. Eğer ıspatlayamıyorsanız ya üçkağıtçısınız yada şizofren!.. 28-Nis-2016 23:08 tarihli mesajdan: Ben bir bilim insanıyım. Böyle saçmalıkları ortaya çıkartıp, insanlara mantıklı bir açıklama sunmak benim görevim. Yazım tarzım ise gayet düzgün ve her kelime gayet yerinde. 29-Nis-2016 01:38 tarihli mesajdan: Demonlar ile iletişim kurduğunu iddia eden kişiler iddialarını kanıtlayabilirler ise nobel ödülünü kayıtsız şartsız alırlar. ... Bu gibi kanıt olabilecek olguları çoğaltmak mümkün. Tabi bu iddiaları ortaya atan kişiler bu iddialarını hiç bir zaman kanıtlayamazlar. Çünkü iddia ettikleri şey hiç bir zaman olmamıştır. ... Ben bu siteye üye oldum ve vakit buldukça her konuya musallat olacağım. Hiç kusura bakmayın. 29-Nis-2016 11:57 tarihli mesajdan: Ayrıca verdiğin doktor örneği o kadar aptalca ki; sırf seni destekleyen 3-5 aptal daha varsa, onları ikna edebilmek için bir kaç cümle yazacağım. ... Burada kendimi kanıtlamak için değil, sizi gibi üç kağıtçıları meydana çıkarmak için varım. 29-Nis-2016 15:34 tarihli mesajdan: Konuyu gereksiz yerlere çekerek konuyu dağıtmak tamda iddia ettiğim türden üç kağıtçıların göstereceği bir davranış. Çünkü asıl sorduğum konuyu (demonları) palavra üzerine inşaa ettiğinizi sen de biliyorsun. Ucuz edebiyat ile konuyu dağıtma çabasından başka birşey değil bu yaptıkların. ... belli dine inanan kişiler genelde melek, cin, tanrı gibi varlıklarla iletişime geçtiğini söylemezler. ... Evet fizikçiyim ve hayır akademisyen değilim. Fizik bölümünü bitirdim ve şu an yüksek lisans yapıyorum. Üniversitede sadece bir derse asistan olarak giriyorum sene başından beri. Dersin profesörü bu asistanı 2-3 senede bir değiştiriyor. Asistan olmam beni akademisyen yapmaz. Hala yüksek lisans öğrencisiyim. ... Bana güvenilmesini ve lafıma itimat edilmesini de istemiyorum. 29-Nis-2016 17:49 tarihli mesajdan: Her bilim adamı olanın forumlarda kusursuz Türkçe ile mi yazması lazım?? ... Fizikçiyim ve bilimsel konularda Facebook'ta makale yazıyorum. Bu demek değildir ki, bu makalelerin akademik bir değeri var. ... Fakat üç kağıtçı diye bu forumdaki belli bir kişiyi hedef almadığımı, belli bir insan grubunu (genelde moderatörler) hedef aldığımı belirtmek istiyorum. ... İddia ettiğim şey ise; boyut dışı varlıklarla görüşenlerin ya üç kağıtçı ya da şizofren olması idi. Ve bu kesinlikle öyledir. 29-Nis-2016 17:55 tarihli mesajdan: Demonlar ile iletişim kurduğunu zanneden bir kişinin bilimsel olarak beyin fonksiyonlarında arıza vardır. ... Bilimsel olarak bu konular safsatadan öte birşey değildir. Ayrıca yazım tarzım çok sert ve çok keskin oluyor ne yaparsam yapayım. Lanet olsun ki yumuşatamıyorum fakat burada dönen olayların cevapları bu kadar kesin ve net!.. 29-Nis-2016 18:26 tarihli mesajdan: Bu işin iki yüzü var. Ya üçkağıtçıdır ya da şizofren. ... Bu saçmalıklar tarihe gömülecek, mistisizm yok olacak. Ben bunun için çabalıyorum. 29-Nis-2016 19:33 Tarihli mesajdan: Tartışırken de kavgacı bir üslubum var. 29-Nis-2016 20:16 tarihli mesajdan: Bir insan farklı tanrılara, demonlara, cinlere inanıyorsa bu onları şizofren yapmaz. Fakat iş bu varlıklarla iletişim kurduğunu söylemeye gelirse işin rengi değişir. Yani dediğin gibi psikologlar dini kavramlara bakmaz ama bu varlıklar ile iletişime geçmek dini kavramdan çıkıyor. ... Eğer bu kişi hem inançlı, hem de hayali varlık görüyorsa; bu kişinin yine beyin fonksiyonlarında bir arıza var demektir. 29-Nis-2016 23:25 tarihli mesajdan: Siteye üye oluş nedenim, mümkün olduğunca insanları bu safsatalardan uzaklaştırmaktır. ... Bu atomlar ile söylediğin şeyin adı kuantum dolaşıklığıdır. Bilimde nasıl olduğu tanımlanamayan fakat sonuçlarının neler olduğu iyi bilinen bir olaydır. ... Birde başıma bilimin açıklayamadığı bir olay geldiğinde ne yapacağımı sormuşsun. Başıma bu tür olaylar çok az da olsa geldi ve olayı tanımlayamadığım kanaatine vardım. 30-Nis-2016 01:49 tarihli mesajdan: DNA sarmalının çözülemeyen binlerce kodu var doğrudur. ... . Öyle ki, farklı evrenden bir varlık, bizim dünyamıza gelebildi diyelim. Bu varlığın kendi çabaları ile açacağı bir boyutsal geçit, bizim dünyamızı aniden bir karadeliğin ortasına sokacaktır. 30-Nis-2016 14:55 tarihindeki mesajdan: Metafizik falan diye birşey yok. O sizin uydurduğunuz bir kavram. ... Farklı evrenler arasında açılacak bir geçit, faz farklılığı nedeni ile homojen evrenin yapısını bozacaktır ve belli bölgelerde büyük enerji kümelenmeleri yaratacaktır. Çok yoğun enerji kümeleri karadeliğe dönüşecektir. Faz farklılığından dolayı, 2 evrende de bulunan tüm hassas ayarlar değişecek, evrende hiç birşey var olamayacak. Madde oluşamayacak, yaşam da yok olucaktır. Arada geçit açılan evren antimaddeden oluşan bir evren ise herşey aniden infilak edecektir. 30-Nis-2016 18:43 tarihli mesajdan: Geçit ve boyut kapısı kelimelerini kullanarak birkaç mesaj önce bir arkadaş bir şeyler yazmıştı. Ona cevaben bu kelimeleri kullandım ve bir şekilde bu kelimeler son mesaja dek geldi. Bu kelimeler bilimsel olarak zaten komik ve olması mümkün değildir. 30-Nis-2016 19:00 tarihli mesajdan: Bu anlattığın olayların doğru olduğunu var sayarsak, bu olayları şu an için bilimsel olarak tanımlayamıyorum. 30-Nis-2016 20:21 tarihli mesajdan: Eyvallah; in, cin hepsi gerçekten var diyelim.. Sen bunları algılayamazsın. ... Eğer böyle birşeyler yaptığını iddia ediyorsan; bu iş tamamen Lucid Dreaming'e giriyor. Yarı-uyanık haldeyken kendi rüyanı yönlendiriyorsun. Böyle birşey yapıyorsan, gördüğün rüyadan başka birşey değil. Bu işin bilimsel açıklaması budur. 30-Nis-2016 21:38 tarihli mesajdan: ... gerçek bir bilim insanı her türlü ihtimalin var olduğunu bilmez. Bilim adamı her türlü ihtimali test etmeye hazırdır. ... Peki şimdi bu Astral Seyehat denilen olayın bilimsel açıklaması yok mu sanıyorsun sen?? Lucid Dream arkadaşım bunun bilimsel adı. Bildiğin rüya görüyorsun. Ruhunla gidip orayı burayı dolaştığın yok. Hiç birşeyin anlamını bulmadın sen. Gelmiş birde bu saçmalığınla bu konudaki bilgisiz insanları yönlendiriyorsun. Bende yaptım bu astral seyehat denilen şeyi. Hemde en az 5-6 kere yaptım. Deneyimlediğim şeyler tam olarak bu forumda anlatılanlar gibi oldu. Ama yok kardeşim işte astral seyehat falan değil bunun adı. Lucid Dreaming. Beyninin sana oynadığı bir oyun. Tüm bunların bilimsel kanıtı da var. Kanıtlayamıyorsan o iş yoktur, senin kendi beynindeki bir yanılgıdır kardeşim. Yapıyorsan kanıtla, kanıtlayamıyorsan milletin zihnini bulandırmayın böyle boş işlerle. Psi ball, telepati, astral seyehat, in-cin çağırma.. Geçin kardeşim yok böyle şeyler. 01-May-2016 13:26 tarihli mesajdan: Metafiziksel deneyim yaşamış biri olarak (Astral Seyehat yaptım ve hala yapabiliyorum) çok net söylüyorum ki; bu işlerin bilimsel açıklaması var. Dolayısı ile metafiziksel olay dediğiniz şey; kendi zihninizde yarattığınız illüzyondan başka birşey değil. ... Gördüğünüz gibi, sizin metafizik sandığınız şey aslında tamamen bir halüsinasyon olabilir. Bunun için sağlığınızla oynamadan gidip bir doktora görünmenizde fayda var. ... Mistik kuruntularınızı bırakın çünkü bunların hepsi birer yanılgıdan ibaret. 01-May-2016 17:43 tarihli mesajdan: Tutupta gerçekleri söylemek ne zamandır kendi fikirlerimi dayatmak oldu bilemiyorum.. Forumda uyanık ve dinç halde bazı varlıkları gördüğünü söyleyenler var. Hastalıktır kardeşim bu. Bu kişiler hasta. Şimdi bundan sonra benim bilimsel açıklamalarıma karşı bir anti-tez sunacaksan sun!.. Sunmayacaksan sesini kes. 01-May-2016 19:27 tarihli mesajdan: Sizin metafizik olarak iddia ettiğiniz olaylar, benim için fiziktir. 01-May-2016 19:42 tarihli mesajdan: İnsanların inançları ile ilgili anayasa maddelerini çok iyi bilmekteyim. Burada esas olan; insanların inançlarına saygı duymaktan ziyade, insanların inanma özgürlüğüne saygı duymaktır. Yoksa gidip örneğin; ineğe tapan bir adama saygı duymam mümkün değil ve laiklik esas alındığında eleştirilemeyecek bir inanç ve düşünce mevcut değildir. İnanç ve düşüncelerin de yasal bazı sınırlamaları mevcuttur ve bu inançların insanların "can, mal ve sağlığını" tehdit edici özellikleri kesinlikle bulunmamalıdır. Bu forumda ise pek çok kez şizofreniye benzer vakalarda "psikoloğa gitme birşey yapamaz; dua oku, büyü yap geçer" gibi insan sağlığını tehdit edici söylemlerde bulunulduğuna dair bizzat şahit oldum. ... forumda konuşulan olayların insan sağlığını ciddi anlamda tehdit edici öğelerden oluştuğu kanaatine varırsam; gerekirse forumun mahkeme kararı ile komple kapatılması için dava bile açabilirim. Ayrıca bunu yapmam için bilim adamı sıfatımı bırak, vatandaş sıfatım bile yeterlidir. 01-May-2016 20:42 tarihli mesajdan: Gocunduğun birşey varsa, aç davanı. Seni tutan yok. 02-May-2016 20:18 tarihli mesajdan: Kuantum alanında ciddi anlamda belirsizliklerimiz var fakat bir o kadar da emin olduğumuz şeyler var. 03-May-2016 21:18 tarihli mesajdan: Forumda metafiziksel olduğu "iddia edilen" pek çok konuya yeterli yanıtları verebildiğimi düşünüyorum. ... Kendi hayal dünyalarında ve kendi yarattıkları illüzyonlarda kaybolup gitmekten zevk alan kişiler için ise yapacak bir şeyim yok. Benim burada bulunma amacım, gerçeği kavramak isteyen insanların saçma düşüncelere aldanmasını engellemek. 04-May-2016 00:48 tarihli mesajdan: Sen bu kadar cömert bir teklif karşısında "Yeterli cevabı veremedin. Kestirip attın , kaçamak cevaplar verdin hatta hiç vermedin çoğu soruya.." şeklinde iddialarda bulunursan bu noktadan itibaren artık benim sana verecek bir cevabım kalmamıştır ve bu iddialarının hepsi senin karaktersizliğini ortaya koyar. 04-May-2016 18:51 tarihli mesajdan: Şunu çok net söylemeliyim ki; evrende etkisini gözlemleyemediğimiz fiziksel veya metafiziksel herhangi bir olgu yoktur. Bu, bu kadar net ve kesindir. 04-May-2016 19:45 tarihli mesajdan: Eğer bu yazdıklarımı anlayamıyorsan ya bilimi adam gibi öğreneceksin, ya bilimden gelen insanlara saygı göstereceksin. 04-May-2016 21:07 tarihli mesajdan: Evren homojendir. %5 i ne ise %100 ü de odur. 04-May-2016 21:07 tarihli mesajdan: Sadece tanımlamakta sıkıntı çektiğimiz gravitasyon kuvveti var. Yoksa evrende hüküm süren gravitasyon dahil tüm kuvvetleri ve etkilerini biliyoruz ve gözlemliyoruz. Bilgi ile ilgili sıkıntılarımız evren içi değil, evren dışı. 04-May-2016 02:56 tarihli mesajdan: Maji dediğin şey insanların hayal güçlerinin bir sonucudur, ... Ayrıca majide ilerleme yoktur. Maji kitapları ne yazıyorsa, maji o kadardır. Bu kitaplarda yazanlar da saçmalıktır. ... Ayrıca bilimde dilbilimsel bir problemimiz de yok. Bilim yapmak için kendi dilimizi icat ettik. Bu dilin adı da Matematiktir. ... Maji ile bilim birleşmiyor anam. 05-May-2016 05:41 tarihli mesajdan: Metafizik olarak adlandırdığınız şeyler insan beyninin çalışma prensibinin yan etkileridir. Kendi beyninizi tamamen halüsinasyon görmek ve halüsinasyonunuzu kontrol etmek için eğitiyorsunuz. 05-May-2016 18:59 tarihli mesajdan: Bunun haricinde, dediklerimi onaylayan makaleler istemiştin. Burada “evrimağacı.org” sitesinden iki tane makale paylaşacağım. ... Evrimağacı.org sitesinin kurucusu olan Çağrı Mert Bakırcı, Türkiye’nin son zamanlarda ciddi anlamda “iş yapan” bilim adamlarından bir tanesidir. ... İddia ettiğiniz metafiziksel olguların insan üzerinde etki yaptığının iddia edilmesi, tam anlamıyla bir saçmalık ve safsatadır. Edit: 06-May-2016 00:33 tarihli mesajdan: Evet beyin tam kapasite çalışmaktadır. 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ninque Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Yazımın başında belirttiğim gibi, bilimsel değeri olamayan cevaplarınız ile daha fazla ilgilenmeyeceğim ve hakkımda yaptığınız kritikler ile de uğraşmayacağım. Doğruyu bulmak isteyen, zorlu yollardan geçer ve değerli bilgilere eninde sonunda ulaşır. Bu yol ise bilimin yoludur. Kendini tatmin etmek isteyenler ise, kendi hayal dünyalarına kapılırlar ve ufak dünyalarında mutlu olurlar. Benim sorduğum soru tam da bununla ilgiliydi ama cevabımı alamadım. Eğer yaşadıkları illüzyondan ibaretse bile bu deneyimlerin hayatlarına katkısı oldukça büyük. Kendilerini kanıtlama derdinde değiller, şov yapma derdinde değiller, bırakın şov yapmayı yapanları dışlarlar. Her inançtan ve dinden insana eşit bir hoşgörüyle yaklaşırlar. Deneyimlerinin çok küçük bir kısmını burada paylaşırlar, sadece ilgisi olan insanlara. Şimdi soruyorum size; bu insanların diğer insanlara, pozitif bilime, dünyaya ve diğer canlılara zararı ne? Bu arada bahsettiğiniz yakılan cadılar tam da bizleriz. Zamanında kilise yakmış, yani hristiyanların yobaz kesimi, şimdi müslümanın yobazı benzerini yapıyor, yakında belki inaçsızlık yaygınlaştıkça onlar da bunu yapacak. Her dinden her inançtan yobaz çıkabileceği gibi aynısı inançsızlar için de geçerli. Bu maalesef insanlığın varoluşundan beri kurtulamadığı bir "hata" "bug" "error" artık ne derseniz.. Anladığım kadarıyla sizin korkunuz bilim dünyasına yansıtılacak bir kaos, fakat bu zaten şu an gerçekleşiyor. Kimse bir şeylere inanıyor, illüzyonlar yaşıyor, kendini bu şekilde tatmin ediyor diye bilime diğer dinlere ve inançlara, inançsızlığa saldırmaz. Saldırıyorsa zaten yobazdır, hangi din, inanç veya fikirden olduğunun bir önemi yok. Müdahale edilmesi gereken inancı değil yobaz tavırlarıdır. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Burccu Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 @Burccu Peki şunu sorayım; Beynimiz tam kapasite mi çalışıyor ? Yani beyin algılayabildiği kadar enerjiyi işletiyor ve algı dışındakileri okuyabilecek düzeye gelmedi henüz belki. Metafizik varlıklar henüz bilim tarafından keşfedilmemiş bir enerjiye veya beynin veya nöronların henüz keşfedilmemiş bir bölgesine etki ediyor olabilir. Metafiziğe göre beyin sadece aracı bir organdır çünkü. Daha önce ki yorumlarda da bu konu işlenmiş olabilir her yorumu elimden geldiğince takip ediyorum ama unutmuş gözden kaçırmış olabilirim. Evet beyin tam kapasite çalışmaktadır. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Burccu Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Şimdi soruyorum size; bu insanların diğer insanlara, pozitif bilime, dünyaya ve diğer canlılara zararı ne? Sanırım sorup, cevap alamadım dediğin soru buydu. İlk önce şöyle açıklayım; forumda belli psikolojik rahatsızlık belirtileri olan insanlara bu forumda tıbbi ve bilimsel bir müdahalenin işe yaramayacağını söyleyenler var. Dua oku geçer diyenler var!.. Şimdi bana soracaksın; bu adamın psikolojik rahatsız olduğunun teşhisini nasıl koydun diye. Teşhisini ben koymadım. Bu tür olayların ufak belirtilerini görsen bile önerilecek tek şey doktordur!.. Burada insan sağlığı söz konusu ve tartışılacak bir yanı yok bu işin. Dua oku diyen adamı görmezden geliyorsun ama ben doktora görün deyince dünyayı yıkıyorsun. İnsan sağlığı söz konusu ise, önerilecek tek şey tartışmasız olarak bilimsel ve tıbbi müdahaledir. Bunun tartışmasının yapılabildiğine bile inanmak istemiyorum. Ayrıca internette bir araştırma yapmak istediğinde; arama motorlarında çıkan neticeler hurafe ve safsatalardan oluşmaktadır. Aşırı bir bilgi kirliliği var ve bilimsel bir bilgi veya makaleye ulaşabilmek çok zor. Bu duruma tek istisna site Wikipedia. Genelde en yukarıda o çıkıyor fakat orada da çok yüzeysel bilgiler mevcut. Bu bilgi kirliliğini oluşturan tek sebep, bilimsel gerçekliklerle taban tabana zıt inanç ve görüşlerdir. Bilim ve aydınlanma çağında insanların bu safsatalara kanmalarının sebebi de bu. Gerçekleri baskıla ki; üçkağıtçılar borusunu öttürüp cebini doldurabilsin. Şimdi bana sorduğun alıntıdaki sorunu bir daha kendine sor. Bu kadar safsatanın, bu kadar hurafenin insan sağlığına, insanlığın geleceğine, Dünya'nın ekosistemine katkıda bulunabileceğini düşünüyor musun? Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BayParadoks Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Plaseboyu araştır , spritüalizme inanmasan bile duanin ise yarayacagindan emin olursun Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paganlaw Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Yıl olmuş 2016, wikipedia'nın bilimsel bilgi ve makaleye ulaşılabilecek kaynak olduğunu düşünen "bilim insanları" var. Evrimağacı sitesini ve orada ingilizce çeviri yapmaktan öteye gitmeyen yazı yazanları kaynak gösteren insanla aynı "bilim insanları" bunlar elbette. Flying Spaghetti Monster aşkına. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Burccu Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Hastanede yapılmış bir çalışma var. Hasta insanların bir kısmına dua okunuyor, bir kısmına da dua okunuyor ama kendilerine dua okunduklarını bilmiyorlar. Kendilerine dua okunduğunu bilenlerin hastalıklarında strese bağlı artış gözleniyor. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BayParadoks Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Hastanede yapılmış bir çalışma var. Hasta insanların bir kısmına dua okunuyor, bir kısmına da dua okunuyor ama kendilerine dua okunduklarını bilmiyorlar. Kendilerine dua okunduğunu bilenlerin hastalıklarında strese bağlı artış gözleniyor. Plasebonun ne olduğunu bildiğine emin misin ? Şuan bir ilacın yasal olarak oynalanması için plasebo sınırını aşması gerekiyor aynı zamanda dua edilen insanlarda neden stress olsun ygsye mi giriyor eğer dua edenlerin duasının kabul olacagina inanıyorsa işe yarar net. İstediğim bilim adamına sor bununla alakalı yüzlerce deney var senin amacın gerçekleri öğrenmek falan değil sadece muhalefet olmak Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Burccu Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Plasebonun ne olduğunu tabiki de biliyorum. Adam şekerle bile iyileşebiliyorsa, bu duanın özel bir gücü olmadığını kanıtlar. Ayrıca plasebo etkisi her zaman işe yaramaz. Yukarıda kısaca izah ettiğim deneyi burada alıntılıyorum. Koyu yazılar alıntıdır: The results, reported in the American Heart Journal of April 2006, were clear-cut. There was no difference between those patients who were prayed for and those who were not. What a surprise. There was a difference between those who knew they had been prayed for and those who did not know one way or the other; but it went in the wrong direction. Those who knew they had been the beneficiaries of prayer suffered significantly more complications than those who did not. It seems more probable that those patients who knew they were being prayed for suffered additional stress in consequence: 'performance anxiety', as the experimenters put it. Dr Charles Bethea, one of the researchers, said, 'It may have made them uncertain, wondering am I so sick they had to call in their prayer team? Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BayParadoks Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Plasebonun ne olduğunu tabiki de biliyorum. Adam şekerle bile iyileşebiliyorsa, bu duanın özel bir gücü olmadığını kanıtlar. Ayrıca plasebo etkisi her zaman işe yaramaz. Yukarıda kısaca izah ettiğim deneyi burada alıntılıyorum. Koyu yazılar alıntıdır: The results, reported in the American Heart Journal of April 2006, were clear-cut. There was no difference between those patients who were prayed for and those who were not. What a surprise. There was a difference between those who knew they had been prayed for and those who did not know one way or the other; but it went in the wrong direction. Those who knew they had been the beneficiaries of prayer suffered significantly more complications than those who did not. It seems more probable that those patients who knew they were being prayed for suffered additional stress in consequence: 'performance anxiety', as the experimenters put it. Dr Charles Bethea, one of the researchers, said, 'It may have made them uncertain, wondering am I so sick they had to call in their prayer team? Şekerle bile iyileşebiliyorsa derken aslında içtiğinin şeker değil.ilaç olduğunu zannettiğini ve iyileşeceğine inandığı için iyileştiğini kastettiğimizi açığa çıkartalım , bir insanın duanın işe yarayacagina inanması işe yaraması için yeterlidir , aynı zamanda bu insanlar kendileri için dua etmiyor bir ikinciside einsteinin dediği gibi bir deneyin gözlemlenmesi deneyin gerçekliğini değiştirebilir , deneyde yer alan kişilere siz şimdi onlara dua ediceksiniz tamam mı? Demek ile onların kendi istekleri ile sevdikleri için dua etmesi bir değil Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Burccu Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2016 Bak arkadaşım.. Plasebo etkisi demek, iyileştirme gücü olmayan birşeyin seni iyileştireceğine inanmak demek. Ne duanın ne şekerin iyileştirici gücü yok!.. Olay inanmakta sadece. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
reincarnated Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Fiziğin ötesinde bir şey olamaz, deneyimlenen spiritüel olguların hepsinin bir mekaniği var ve bu mekaniğin nasıl çalıştığını bilmiyor oluşumuz onu fiziğin ötesine taşımaz bunu kavramak bile farklı bakış açıları kazandırır. Dua faydalı veya zararlı bir etkisi olmasının dışında ağızdan çıkan her hecenin çevreye bir etkisi söz konusu, suratına çarpan hava zerreciklerinin bile karar vermende bir etkide bulunuyor. Bu kadar karmaşık bir zincirin içerisinde en önemsiz şey bile varoluşa şekil veriyorsa hala neyin muhasebesini yapıyorsunuz ki? Varlıklar konusuna gelirsek, bana göre varlıklar insan bilincinin birer parçası, en azından deneyimlediğim kadarıyla bunu rahatlıkla söyleyebilirim ve şöyle ki deneyimler sonucunda bazı becerilerde fark edilir derecede olumlu değişimler meydana geliyor. Demem odur ki varlık kavramına bir hastalık gözüyle bakmak yerine onu bir lütuf olarak değerlendirmek gerekir, onlar insan beyninin keşfedilmemiş algoritmaları yada "kullanmayı henüz bilmediğimiz" desem daha doğru olur. Aslında uzun uzun yazmak istediğim bir çok şey var kısa sürede bu kadar şeyi araştırıp deneme şansım oldu ve üzerine teoriler oluşturduğum bir çok konu var. Makul, mantıklı kabul edilebilir bir kılıfa sokabildiğim kadarını bir ara paylaşacağım... Bu arada tamamen kişisel deneyim ve araştırmalarım üzerinden konuşuyorum yani genele mal etmeyin. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
celali Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 İnsan sorar maden evrendeki herşey biliniyor o zaman sen niye bilimcilik oynuyorsun keşfetmen gereken hiçbirşey yok Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 @burccu hanım ; Gerçekten çok kere yazdım. Sonra yazdıklarımı okudum ve sildim. Sebebi de yine de inanmayacak olmanızı düşündüğüm için. Sonra şöyle bir şey düşündüm. Sirius un da dediği gibi kimseye kimsenin bir şey ispat etmek gibi bir zorunluluğu yok. Dünya üzerinde sayamayacağım kadar inanç sistemi var.Yine de... Elektronik ses fenomeni olayını araştırabilirsiniz. Bunu bizzat tecrübe etmiş biri olarak söylüyorum. Eğer gerçekten bir bilim insanı iseniz bunu yapın. Sabır ile netice almanız kaçınılmaz. Yok ben bununla mı uğraşıcam diyorsanız, Ergün Candan ve eşinin birikimleri ve araştırmaları ile kayıt altına aldıkları ''Yaşanmış esrarengiz olaylar'' kitabını alın ve okuyun. Hatta eğer isterseniz özel mesaj ile adresinizi verin benim size bir hediyem olsun. Yollıyayım. Tüm vakalar kayıt numaraları ile mevcut. Ve kendisine bilimsel bir araştırma için olduğunu söylediğiniz takdirde arşivlere bakmanızı bile sağlayabilir. En azından bir bilim insanı olarak bu evrende yalnız olduğumuzu düşündüğünüzü söylerseniz sizin inandığınız bilimi de biz sorgularız Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
vitrioltool Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 (düzenlendi) @vitrioltool Bana en son yazdıklarına yönelik bir cevap borcum vardı. Aradan biraz zaman geçti. Bu nedenle kusura bakma ama anca zaman bulabildim ve motive olabildim. Temel olarak, bana en son yazdığın şeylerin cevabını aslında pek çok iletimde (farklı arkadaşlara verdiğim cevaplar da dahil) zaten verdim. Fakat olayı toparlamak, bilimsel argüman sunmak ve bir bilimsel tabana oturtmak amacı ile bir yazı daha yazmak istedim. Bundan sonra yapılacak itirazların bilimsel olarak bir anlam taşıyanlarına zamanım yettiği sürece cevap vereceğim fakat bilimsel bir değer taşımayan, on kere hali hazırda cevap verdiğim iddialar ile uğraşacak vaktim yok. Bana yönelik son yazdığın iletinde; bilimin duygu mekanizmalarının işleyişini çözemediğini veya bir denekte sahte duygu oluşturamadığını savunmuştun. Bu iddiaya cevap vermek aslında çok kolay. Yapacağın tek şey gidip bir “Xanax” almaktır (Tabiki doktor kontrolünde olmadığı sürece, kimsenin ilaç almasını tavsiye etmiyorum). Xanax benzeri, insan duygularını kontrol altına alan yüzlerce ilaç var. Mesela Xanax insanlara sahte bir mutluluk hissi verir. Dünya yıkılsa umrunda olmaz. Zaten çevrede “duygu maddesi” diye birşey olduğunu iddia etmen çok saçma. Yoksa kimse kimseye doğum günü süprizi yapamazdı. Daha kapıyı açmadan, kapının ardında var olan duyguyu alır ve içeride doğum gününü kutlamaya hazır kişilerin var olduğunu bilirdin. Fakat kapıyı açıp, insanların hepbirlikte “doğum günün kutlu olsun” demesi ile önce irkilmen ve ardından şaşırma belirtileri göstermen, ortamda var olduğunu iddia ettiğin “duygu maddesi”nden hiç haberdar olmadığının bir göstergesidir. Sahte duygu yaratma konusunda verdiğim ilaç örneği gayet yeterli fakat bir belgeselde var olan bir konuya kısaca değinmek istiyorum. Belgeseli aramama rağmen, belgeselin linkini bulamadım. O nedenle link veremeyeceğim. Fakat kısaca anlatayım: Bildiğin gibi kediler sevildiği zaman hoşlanma hissederler. Kediler sevilince beyindeki belli kısımlar tetiklenir. Bu belgeselde beyni açılmış bir kedinin beynine, bu duyguyu tetikleyen bir elektrot bağlanıyor. Ve elektrot da bir butona bağlı. Yani butona basılınca kedinin beyninin ilgili kısmına sinyal gidiyor. Kedi butona sürekli kendi kendine basıyor ve zevkten gözlerini kapatıyor. İşte bu müthiş bir kanıttır fakat hoşuma gitmeyen bir deneydir. Canlıların bu şekilde denek olarak kullanılması hoşuma gitmiyor fakat malesef bilim yaparken denememiz lazım. Herneyse, işin etik boyutu farklı bir konu. Biz işin gerçekliği ile ilgileniyoruz şu an. Bunun haricinde, dediklerimi onaylayan makaleler istemiştin. Burada “evrimağacı.org” sitesinden iki tane makale paylaşacağım. Bu makalelerin bilimselliğinden şüphe duyulmaması adına, site ile ilgili bir kaç laf edeceğim. Evrimağacı.org sitesinin kurucusu olan Çağrı Mert Bakırcı, Türkiye’nin son zamanlarda ciddi anlamda “iş yapan” bilim adamlarından bir tanesidir. Bu saygıdeğer insanın çalışma alanı ise tam olarak; insan beyni ve beynin işleyişini robotlar üzerinde uygulamak üzerinedir. Akademik olarak; robotik, yapay zeka, evrimsel biyoloji, nörobiyoloji ve hayvan davranışları üzerinde pek çok çalışma yapmış ve halen yapmaktadır. Evrimağacı.org sitesi ise, akademik bir bilim kurumu olan ESEB tarafından desteklenmeye layık görülmüştür. Okuyan herkesin anlayacağı düzeyde sürüsüyle makale bulunmaktadır ve makalelerin altında bilimsel kaynakları gösterilmektedir. Makaleler ile ilgili şüphe duyulması durumunda, bu bilimsel kaynaklar da incelenebilinir. Şimdi burada konuştuğumuz konular ile ilgili 2 tane makale paylaşmak istiyorum: 1) ''Ruh'' Kavramının Bilimsel Terminoloji ve Sinirbilim Ãerçevesindeki Analizi... â Evrim AÄacı 2) AÅkın Evrimi ve Neden, Nasıl AÅık OlduÄumuz Ãzerine... â Evrim AÄacı Makaleleri okumaktan üşenen kişiler var ise; burada makalelerden ufak bir alıntı da yapmak istiyorum: “Bugüne kadar hiçbir zihinsel fonksiyonun fiziksel, somut, maddeci bir altyapıyla ilişkilendirilemediği olmamıştır! Bir diğer deyişle, bildiğimiz bütün beyin fonksiyonlarının sinirsel, dolayısıyla fiziksel, somut ve maddeci bir altyapısı bulunmaktadır.” İddia ettiğiniz metafiziksel olguların insan üzerinde etki yaptığının iddia edilmesi, tam anlamıyla bir saçmalık ve safsatadır. Ortada bir etki var ise, bu etkiye karşılık bir tepki de oluşur. Eğer bir cisim, birşeye tekpi vermiyor ise; bu iki olgu arasında hiçbir etkileşim oluşmuyor demektir. Maddelere tesir eden enerjilerin var olmadığını bilmememizin imkanı yoktur. Bir başka konu ise; insan beyninin 5 duyuyla algılayamadığı hiç birşeye tepki vermeyeceğidir. Beyin, Dünya şartlarında hayatta kalmamızı sağlayacak bir şekilde evrimleşmiştir. Beyin algılayamayacağı şeyi bilemez. Dikkat ederseniz rüyalarınızda bile gördüğünüz şeyler, hep gerçek hayatta gördüğünüz şeylerin benzerleridir. Rüyanızda bile cisimler vardır, canlılar vardır, mekanlar vardır. Bizim evrenimizden olmayan bir şeyin algılanması “Evrim Teorisi”ne de aykırıdır. Dünya’da hayatta kalmak için gelişen beynin, böyle iddia ettiğiniz şekilde bir özellik geliştirmesinin hiç bir mümkünatı yoktur. Yukarıda anlattığım kedi deneyine ait link bulmaya çalışırken, şimdi söylediklerimi kanıtlayacak başka bir çalışmaya rastladım. Linki ise burada: Videoda, küçükken sürekli yatay şeritler gösterilen kedi, daha sonra 3 aylık olduğunda sadece yatay şekilde oluşan hareketlere tepki veriyor ve dikey hareketlere tepki vermiyor. Çünkü beyinin ilgili nöronları tepki vermeye vermeye çalışma kabiliyetini kaybediyor ve bir süre sonra dikey hareket gerçekleşse bile beyin bunu algılayamıyor. Aynı şekilde sürekli dikey şeritler gösterilen kedi ise, yatay hareketlere tepki vermiyor. İnsan duyuları algılayamadığı şeyleri beyine iletmez ve beyinde algılanmayan şeylere tepki vermez. Burada anlattıklarım sadece 30-40 dk. boyunca yaptığım araştırmalar ile ilgili bulduğum 2-3 örnek. Düşünün milyonlarca bilim adamı daha ne deneyler yapmıştır. Şimdi ben bu kadar bilimsel veri karşısında sizin anlattıklarınıza inanmam için ciddi anlamda bilgisiz olmam lazım. Eminim ki; siz yine kendi bildiklerinizi okuyacak, bu kanıtları görmezden geleceksiniz. Çünkü kendi zihninizin oynadığı oyunlar, size sahte cevaplar veriyor. Beyin bu sahte cevaplar ile tatmin oluyor. Tatminkarlık duygusu canlılar için önemlidir. Tatmin oldukça, mutlu olursun çünkü. Yazımın başında belirttiğim gibi, bilimsel değeri olamayan cevaplarınız ile daha fazla ilgilenmeyeceğim ve hakkımda yaptığınız kritikler ile de uğraşmayacağım. Doğruyu bulmak isteyen, zorlu yollardan geçer ve değerli bilgilere eninde sonunda ulaşır. Bu yol ise bilimin yoludur. Kendini tatmin etmek isteyenler ise, kendi hayal dünyalarına kapılırlar ve ufak dünyalarında mutlu olurlar. Maalesef Xanax ve benzeri anksiyolitik ilaçların duygudurum bozukluklarında kullanımı endike değildir. Duygudurum bozukluklarını takip eden anksiyeteye bağlı rahatsızlıklarda kullanılır ve söylediğiniz gibi mutluluk vermez, verdiği şey bir duygu değil değişik türde önemsiz seviyede bir öforidir. Xanax bir antidepresan değildir, gerilimi azaltan ve mental sakinlik yaratan bir ilaçtır. İnsan vücudunda hiçbir anksiyolitik ve hiçbir antidepresan bir duyguyu taklit edemez. Antidepresanların büyük kısmının etki mekanizması tam olarak çözülememiştir, buna en iyi bilinen örnek Prozac'tir. Etki mekanizması bilinenlerle birlikte bilinmeyen ilaçlar için yapılan tahminler de beyinde herhangi bir duyguya neden olabilecek bir mekanizmaya sahip olmadıkları yönündedir. Çoğu antidepresan serotonin isimli nörotransmitterın geri alımını engeller, bu sayede bünyede serotonin birikir. Bünyede biriken serotonin dopamin reseptörleri üzerinde etki göstererek dopamin seviyesinin artmasına yardımcı olur. Tabi serotoninin duygudurumu düzenlemekte başka yararları da vardır lakin şuanda bahsetmek yersizdir. Dopaminin fazlası insanın doğal duygularından biri olarak kabul edilmeyen öforiye sebep olur, öfori bir duygu değildir. Antidepresanlar beyinde biyokimyasal olaylara sebep olarak insanın asıl duygularını baskılarlar, dikkati başka yöne çekerler. Tabi bu antidepresanları kötülediğim anlamına gelmesin, ben de bir hekim olarak major depresyonun tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu onaylıyorum. İnsan duygu maddesinin çevredeki değişimini hisseder, ancak duygu maddesi bir duygunun oluşumunda yalnızca tetikleyicidir, daha sonra gelişen biyokimyasal aktiviteler asıl duygunun ortaya çıkmasını sağlar, bu biyokimyasal aktivitelerde duygu maddesinin herhangi bir rolü yoktur. Bir duygunun ortaya çıkmasında duygu maddesi %5 etkiliyse, duygunun oluşumunu sağlayan biyokimyasal tepkimeler %95 etkilidir. İnsan zihnini susturmadan, odaklanmadan çevredeki duygu maddelerinin kendi üstündeki etkisini hissedemez, anlayamaz. Bir ortama girilmeden önce ortamdaki baskın duyguyu hisseden buna duyarlı insanlar vardır, lakin bu durum istisnadır. İnsanların geneli bunu yapamaz. Beyinde rastgele impulslar üreten nöron grupları vardır, aynı rastgele 1'ler ve 0'lar üretmek için yapılmış elektronik devreler gibi. Bu üretilen impulsların sebebi veya beyinde belirli bir biyokimyasal etkiye sebep olup olmadıkları henüz bilinmemektedir. Duygu maddesinin insanın fiziksel vücudu ile ilk temas noktası bu nöronlardır. Daha sonra zincirleme reaksiyon şeklinde olaylar gelişir ve duygu açığa çıkar, çoğu durumda ortaya çıkan duygunun, ortaya çıkmasına sebep olan duygu maddesinden farklı olduğu gözlemlenebilir. Sanırım burada duygunun açığa çıkmasına sebep olan maddeyi duygu maddesi olarak tanımlamamdan dolayı bir anlam karmaşası yaşandı, özür dilerim. Kediler için bahsettiğiniz deney insanlarda da aynı etkiyi gösterir. Bu şekilde bir duygunun orijinale yakın şekilde taklidi mümkündür. Benim istediğim makalelerin konusu yalnızca insanlar üzerindeki duygu taklidi veya sahte duygu oluşturulmasını kanıtlamak/incelemek olanlardı. Bildiğim kadarıyla istediğim özelliklere sahip bir makale henüz mevcut değil. Sizinle hiçbir zaman ruh kavramını tartışmadım, ruhla ilgili verilmesi gereken bilgilerden de itinayla kaçındım ki konumuz dağılmasın. Bu yüzden paylaştığınız yazı hakkında bir yorumda bulunmayacağım, yine de uğraşınız için teşekkür ederim. Aşkla ilgili olan yazı ise oldukça güzel lakin benim söylediğim hiçbir şeyi yalanlamıyor. Bu yazıdan önce Ayberk Kimsesiz'in Moleküler Yönleriyle Aşk ve Bağımlılık isimli makalesini okumuştum, paylaştığınız yazıya nazaran daha bilimsel bir dil kullanılmış, daha kapsamlı ve daha açıklayıcı bir makaleydi, lakin şuanda bu güzel makaleye erişemiyorum. Zaten insan bizim evrenimizde olmayan bir şeyi algılamıyor, duygular evrenimizde var olan maddelerdir. Ayrıca bu maddelerin algılanmasında beynin bir rolü yoktur. Kendi bildiğimi okuduğumu sanmıyorum, öyle olsa sizinle bu tartışmaya hiç girmez, sizi küçük görür güler geçerdim. Ancak burada birbirimizden bazı şeyler öğrenmemizi amaçlıyorum. Hiçbir kanıtı görmezden geldiğim yok, eldeki kanıtlar, deneyler söylediklerimi destekler nitelikte, hiçbirinin beni yalanlar nitelikte olduğunu sanmıyorum. Gözden kaçırdığım bir şey varsa lütfen izah edin ben de kendimi düzelteyim. Bu yazdıklarımın bilimsel değeri var mıdır yok mudur bu yorumu size bırakıyorum, cevap verip vermemeniz size kalmış. Konuyla bağıntısız olarak size bir soru sormak istiyorum. Gravitonun spininin gerçekten 2 olabileceğini düşünüyor musunuz? Mayıs 6, 2016 vitrioltool tarafından düzenlendi Ekleme yaptım. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Burccu Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 @burccu hanım ; Gerçekten çok kere yazdım. Sonra yazdıklarımı okudum ve sildim. Sebebi de yine de inanmayacak olmanızı düşündüğüm için. Sonra şöyle bir şey düşündüm. Sirius un da dediği gibi kimseye kimsenin bir şey ispat etmek gibi bir zorunluluğu yok. Dünya üzerinde sayamayacağım kadar inanç sistemi var.Yine de... Elektronik ses fenomeni olayını araştırabilirsiniz. Bunu bizzat tecrübe etmiş biri olarak söylüyorum. Eğer gerçekten bir bilim insanı iseniz bunu yapın. Sabır ile netice almanız kaçınılmaz. Yok ben bununla mı uğraşıcam diyorsanız, Ergün Candan ve eşinin birikimleri ve araştırmaları ile kayıt altına aldıkları ''Yaşanmış esrarengiz olaylar'' kitabını alın ve okuyun. Hatta eğer isterseniz özel mesaj ile adresinizi verin benim size bir hediyem olsun. Yollıyayım. Tüm vakalar kayıt numaraları ile mevcut. Ve kendisine bilimsel bir araştırma için olduğunu söylediğiniz takdirde arşivlere bakmanızı bile sağlayabilir. En azından bir bilim insanı olarak bu evrende yalnız olduğumuzu düşündüğünüzü söylerseniz sizin inandığınız bilimi de biz sorgularız Elektronik ses fenomeni dediğin şeye google da kısaca baktım. Ölüler cep telefonu aracılığı ile konuşuyormuş (!) Senin bahsettiğin olay tam olarak bu mu yoksa cep telefonunda belli belirsiz seslerin çıkmasından mı bahsediyorsun? Belirsiz, anlamsız sesler çıkabilir. Bu sinyal karmaşası nedeni ile meydana gelir. Ayrıca bahsettiğin arşivlerin hiç bir değeri yok. Ona bakarsan UFO vakalarının kayıtlı olduğu binlerce arşiv var fakat hepsi ya yanlış anlaşılma yada sahte belge. Adam değişik renkli bir bulut görüyor, ışık ta biraz farklı açıdan yansıyınca adam o bulutu garip renkli bir UFO sanıyor. Oysaki o sadece bulut. Sorun şu; bilmediğiniz, tanımlayamadığınız şeyleri kendi inançlarınız doğrultusunda yorumluyorsunuz. Oysaki bunların illaki mantıklı bir açıklaması var. Modern bilim devri başladığından beri bu hep böyle olmuştur. Yaptığımız olasılık hesaplamalarına göre; sadece bizim evrenimizde binlerce gelişmiş medeniyet, milyonlarca gelişmiş ve gelişmemiş canlı türünün mevcut olması lazım. Lakin hiç birisi ile temas kurmadık ve gözlemlemedik. Birşeyin kesinliğinden bahsetmek için kanıt gerekmektedir. Bu olasılık hesaplamaları tek başına bir anlam ifade etmiyor. Fakat bu olasılık hesaplamaları ile umudumuzu arttırıp, gözümüzü, kulağımızı, enerjimizi gökyüzüne yönlendirip bir ışık görmeyi umuyoruz. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Burccu Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 @vitrioltool İlaçlar konusunda çok bilgili değilim. Ama duygu dediğin şey, psikolojinin bir yansımasıdır. Öfori dediğin şey zaten psikolojik olarak kendini iyi hissetme durumudur. Mutluluk duyar, hoşnutluk hissedersin., Yada ilacı bırak. Git bir çikolata ye ve mutluluk hormonu salgılasın vücudun. Ayrıca beyine sinyal göndererek çeşitli duyguların taklit edilebildiğini de açıkladım. Dolayısı ile duygu dediğin şey sadece elektriksel etkileşim. O kadar. Verdiğim makalelerin içeriğinde ise duyguların nedenlerinden pek çok kez bahsediliyor. Bu nedenle hepsi konu ile alakalı makale. Ayrıca makalenin içeriği seni desteklemiyor. İnsan duyguları üzerinde herhangi metafiziksel bir olgunun etkili olmadığı özellikle belirtiliyor. Bilimsel bu kadar deney ve kanıt karşısında sana katılmam mümkün değil. Tabi sen istediğin şeye inan. Senin inancına da karışacak değilim. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Cep telefonu olayını ilk defa senden duydum Bahsettiğim olay radyoda AM band aralığında vs vs vs diye gidiyor lakin önyargılarınız ve iki göz atıp karar vermeniz zaten burada kendi fikirlerinizi empoze edebilmek için bulunduğunuzu gösteriyor. Sizin deyiminizle ikimiz de olayları kendi inandığımız şekilde yorumluyoruz demek ki. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Burccu Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Cep telefonu olayını ilk defa senden duydum Bahsettiğim olay radyoda AM band aralığında vs vs vs diye gidiyor lakin önyargılarınız ve iki göz atıp karar vermeniz zaten burada kendi fikirlerinizi empoze edebilmek için bulunduğunuzu gösteriyor. Sizin deyiminizle ikimiz de olayları kendi inandığımız şekilde yorumluyoruz demek ki. Konu ile ilgili bir link verirsen sevinirim. Google dan aratınca cep telefonu çıkıyor, televizyon çıkıyor, ses kaydedicisi çıkıyor. Ben ne bileyim hangisinden bahsediyorsun. Zaten Radyoda frenaksların karışması sık sık görülen birşey. Radyoda duyduğun herhangi bir sesi nasıl paranormal bir olaya bağlıyorsun hala inanmakta güçlük çekiyorum fakat anlatmak istediğin şeyin linkini yollarsan akşama incelerim. Şu an evden çıkmam lazım Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paganlaw Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Elektronik ses fenomeni olayını araştırabilirsiniz. Bunu bizzat tecrübe etmiş biri olarak söylüyorum. Eğer gerçekten bir bilim insanı iseniz bunu yapın. Sabır ile netice almanız kaçınılmaz. Yok ben bununla mı uğraşıcam diyorsanız, Ergün Candan ve eşinin birikimleri ve araştırmaları ile kayıt altına aldıkları ''Yaşanmış esrarengiz olaylar'' kitabını alın ve okuyun. Hatta eğer isterseniz özel mesaj ile adresinizi verin benim size bir hediyem olsun. Yollıyayım. Tüm vakalar kayıt numaraları ile mevcut. Ve kendisine bilimsel bir araştırma için olduğunu söylediğiniz takdirde arşivlere bakmanızı bile sağlayabilir.[/b] Verilen cevap: Elektronik ses fenomeni dediğin şeye google da kısaca baktım. Ölüler cep telefonu aracılığı ile konuşuyormuş (!) Senin bahsettiğin olay tam olarak bu mu yoksa cep telefonunda belli belirsiz seslerin çıkmasından mı bahsediyorsun? Belirsiz, anlamsız sesler çıkabilir. Bu sinyal karmaşası nedeni ile meydana gelir. Ayrıca bahsettiğin arşivlerin hiç bir değeri yok. Ona bakarsan UFO vakalarının kayıtlı olduğu binlerce arşiv var fakat hepsi ya yanlış anlaşılma yada sahte belge. Adam değişik renkli bir bulut görüyor, ışık ta biraz farklı açıdan yansıyınca adam o bulutu garip renkli bir UFO sanıyor. Oysaki o sadece bulut. Sorun şu; bilmediğiniz, tanımlayamadığınız şeyleri kendi inançlarınız doğrultusunda yorumluyorsunuz. Oysaki bunların illaki mantıklı bir açıklaması var. Modern bilim devri başladığından beri bu hep böyle olmuştur. Yaptığımız olasılık hesaplamalarına göre; sadece bizim evrenimizde binlerce gelişmiş medeniyet, milyonlarca gelişmiş ve gelişmemiş canlı türünün mevcut olması lazım. Lakin hiç birisi ile temas kurmadık ve gözlemlemedik. Birşeyin kesinliğinden bahsetmek için kanıt gerekmektedir. Bu olasılık hesaplamaları tek başına bir anlam ifade etmiyor. Fakat bu olasılık hesaplamaları ile umudumuzu arttırıp, gözümüzü, kulağımızı, enerjimizi gökyüzüne yönlendirip bir ışık görmeyi umuyoruz. "gerçekten bir bilim insanı" falan değil. Amaç üzüm yemek de değil. "kendisine bilimsel bir araştırma için olduğunu söylediğiniz takdirde arşivlere bakmanızı bile sağlayabilir." demenin de faydası yok, çünkü kendisinin araştırma yapmayı da bilen biri değil. Ergenlerin wikipediada konu oluşturmasını bilimsel makale sanan bir kişi bu. Ben de Wikipedia'da yazarım, ona rağmen bilimsel bir kaynak olamayacağını şiddetle savunurum. Böyle bilim insanıcılık oyunlarıyla bir yere varamazsınız. Hala görmüyor musun eyy Atinalılar, hala bir şeyleri kabul ettirebileceğinizi, ondan bir şeyler öğrenebileceğinizi, onunla bir yol alınabileceğini, sağlıklı bir tartışma yapılabileceğini, bilimsel bir tartışmanın yapılabileceğini mi sanıyorsunuz gerçekten? Bilenler bilir, maji nickli üyenin bilimsel terimlerle süslenmiş versiyonu bu insan. Koca koca adamlar ergenlikten yeni çıktığını düşündüğüm bir insana güzel dille kanıt sunmaya, onu sorgulatmaya, ona bir şeylerin farkına vardırtmaya çalışıyor. En üzücü ve saçma tarafı ise, kendine bilim insanı diyen birine SORGULAMAYI ve ŞÜPHECİLİĞİ öğretmeye çalışıyoruz. Halbuki o, evrendeki her şeyi zaten bildiğimizi, zira evrenin %5'i ne ise %100'ü de odur diyor. Yukarıda mesajlarını da topladım, açıkça görünüyor ki tamamen çelişjilerle, bilimsel uzak ve ergen kafasıyla ateist-deist tartışmasında gibi davranıyor. Bilim insanı ve bilim terimleri en son ne zaman bu kadar ayak altına alınıp da saçmalanmıştı, hatırlamıyorum. Demem o ki, genç kardeşlerime de seslenmek isterim, prim vermeyin. Burada bir şeyleri anlatmaya çalışıp karşıdakinden anlamasını beklemek, en azından bilimsel olarak şüphe duyup araştırmasını ve dahi deney yapmasını beklemektense A9 kanalını açıp izlemek bile bana göre daha evladır. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2016 Başka yerde sordum, konu kilitlendi. Konu açıp sordum, muhtemelen yönetici konuyu sildi. Bir daha soruyorum: Demon geldiğini nasıl anlıyorsunuz ve nasıl iletişim kuruyorsunuz?? Birisi bana bu işin gerçek olduğunu ıspatlayabilmeli. Eğer ıspatlayamıyorsanız ya üçkağıtçısınız yada şizofren!.. Demon, melek veya başka bir ruhsal varlığı baz alarak soruyorum; böyle bir ispatı neden hak edesin ki? Hak etmek için ne yaptın, ne bedel ödemeye hazırsın? Görmemezlikten gelsen de sorumu yineliyorum. Özelden cevabını bekliyorum. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar