nevermore Oluşturma zamanı: Mart 29, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 29, 2009 Bu yazıyı Atatürk kendi kalemiyle , Medeni Bilgiler kitabında -okullarda okutulması için- ele almıştır.Ancak yazı , TDK tarafından sansürlenerek okullarda okutulmamıştır. Bu yazıdan önce şunu eklemekte fayda var.”Atatürk’ü kullanarak Atatürk yanlılarını kendi düşüncelerine çekmek istiyorlar.” gibisinden bir düşünce kesinlikle akıllarda oluşmasın.Burda önemli olan Atatürk’ün müslüman olup olmadığının tartışılması değil , düşünceleridir.Bu yazıyı herhangi bir kişinin -Ali Mehmed Hüseyin v.s.- yazdığını farzederek de okuyabilirsiniz.Ve akıllarda “Acaba bu yazı gerçekten Atatürk’ün mü?” gibisinden soru işaretleri kalmasın.Can Dündar da bu konuyu köşeyazısında ele almıştır. http://www.candundar.com.tr/index.php?Did=3664 adresinden okuyabilirsiniz. ) Medeni Bilgiler sayfa: 364,365,366,367,368,369,370,402,403 - Kemal Atatürk Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilâkis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammedin kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu Arap fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammedin dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdurlar. Bununla beraber, Allaha kendi milli lisanlarında değil, Allahın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe, Allaha ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince karışık, cahil hocalar ağzıyla, ateş ve azap ile müdhiş bir muamma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupada Allah kelimesinin ilâhî parolası altında Hıristiyan milliyetleriylerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmet yaptılar ne de onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. Mısırda, belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi, hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular. Gâh şarka, cenuba, gâh garb veya her tarafa birden saldıra saldıra, Türk milletinin Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlarını, benliğini unutturacak Allahla mutevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet vermeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını vat ve temin eden dini akide ve dini his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikati görmesine mani olamadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden dini hissi; dünyanın acısı duyulan tokatıyla derhal, Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. Türk vicdanı umumisi, derhal, yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu? Türkün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti. Artık Türk, cenneti değil, eski, hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra…“ Yazıları , Atatürk’ün el yazısından okumak için buraya tıklayabilirsiniz. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ByShaweling Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2009 Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilâkis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammedin kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. özellikle ilk paragraf çok etkiledi kesinlikle doğru Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2009 ilginç...ve her zamanki gibi haklı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
alternate_aya Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2009 Evet Atatürk bazı türk devlet büyüklerinin yada üst düzey askerlerin sırf peygamber soyundan geliyor diyip arapları kayırmasının Atatürkü nekadar rahatsız ettiğini zaten çoğumuz biliyorduk bu yazıda düşüncemizi iyice pekiştirmiş oldu. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dreamer87 Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2009 Yaşar Nuri Öztürk "Allah ile Aldatmak" adlı kitabında bu konuyu daha ayrıntılı olarak ele almış. Benzeri satırlarda yine Atatürk'ün sözleriyle kitapta geçiyordu. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kekovski Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2009 Arapligi ve Müslümanligi karistirmayin arkadaslar Arap kültürü çok geri bir kültürdür daha 20-30 sene evvel (hala varmi bilmiyorum) adamlar kizlarini pazarlarda satiyorlardi Atatürkün burada elestirdigi araplardir müslümanlik degil Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
maybe Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2009 Valla kelimesi kelimesine doğru.Özellikle beyin uyuşturma kısmı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2009 kekovski Atatürk her ikisinden de bahsediyor yukarıda ki yazsında.. "Muhammedin dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdurlar. " Böyle bir liderimiz olduğu için gurur duyuyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Justaphantom Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2009 Bu yazi Atatürk`ün olabilir ancak Atamizin el yazisina hic ama hic benzemiyor ne yazik ki... Ki söylenen sudur Atatürk cogu zaman yazacagi metinleri kendisi yazmazmis ,dikte ettirirmis.O acidan bu yazinin onun kendi el yazisi oldugu konusunda süpheliyim. Dikte ettirmis olabilir ,bunlar Atamizin düsünceleri olabiliir ,bu konuyu tartismiyorum ancak el yazisinin onun olup olmadigi konusunda cekimserim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DerinNefes Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 6, 2009 Turkler Arap dinini kabul ettikte sonra sankinleşmiştir ve dinin gerektirdiklerini yapmıslardır.Buda savaşcı yanlarını zayıflatmıstır.Türklükten soguyup araplaşmya baslamıstır.Unutmayın bir zamanlar dunya turkleri ARAP sanıyordu??!? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.