Şuurumuzla Materyalleri Değiştirebilir miyiz?

sürekli kafama takılan beynimi kurcalayan bir soruydu bu.. cevabını ise şu şekilde aldım..

kişiliğimizi(ya da şuur) değiştirmek bilmeye yönelik davrandığımızda ortaya çıkar. bizler bilinçliyken ve neyi anladığımız ya da neden bilinçli olduğumuzda bir kişiliğe sahip değiliz demektir.

Burada 'eğer saatin kaç olduğunu bilmiyorsak, şuurumuz bir yanılgı ve kozmik farkındalığımız Zero Energy(sıfır noktası) Noktasının quantum alanında aşağıda Abyss of The Dark Matter da kayboldu. Eğer orada kaybedilen şeyi tekrar kazansak, kişiliklerimizi materyal olarak şuurumuzla değiştirmemiz mümkün olabilirdi.

Bernhard Haisch Sıfır noktası enerji sahasının, başlangıç (Genesis) noktasının bir doğrulaması olduğunu ileri sürdü. Her nasılsa Haisch, foton ışığını bilişsel ışıktan ayırt edemedi. Kişiliğimizi değiştirmeden önce onu çözmemiz(untangle) gerekir. Kişilik 'hissederim, yapacağım, hissederim' işlemidir....

hissetmenin amacı için buna 'ouruoborus' denmiştir.Eskiler buna 'Gateway of Men'(zodyaktaki ilk dört burç) demişlerdir.

Tanrıların kapısından(gateway of gods) geçebilmek için, özne-nesne ayrımının ötesindeki olma ediminin idrakını kazanmalıyız. Bir kişilik(personality) nesne(me=I) ve özne(consciousness) ise beyin kaydımızın(mind) dolanık hiyerarşisi içindeki geçmiş deneyimler ile bulunan sınırdır. Kişiliği kırmak için, (basitçe alışılagelmiş ikincil doğamızı)programı öldürmeliyiz, yani acemi kimseyi(neophyte), erdemli adam-çocuğu(man-child).

Organizma içgüdülere sahiptir. Bilinen en güçlü içgüdü yaşama içgüdüsüdür. Rahimdeyken bile beyin mesajları kaydetmeye başlar. Eğer dölyatağı deneyimi, travmatik ise sinapsların karmaşık yapıdaki hologramında yazılı kaydı almayız(hatırlamayız). Aynı fenomen, dölyatağı deneyimi insaniyetli ikende geçerlidir, her nasılsa mutlu çocuğun davranışı 'kişilikli' olarak değil 'sağlıklı' olarak nitelendirilir. asıl sorulması gereken soru Kişiliğin Ben(I-me)in bilinçli kararlar verip veremeyeceği ya da alışkanlıkta(habit-second nature)mı yoksa içgüdüde(instinct-first nature)mi rol oynayıp oynamadığına yönelik sorudur.

kişiliğin bu tanımına izin verirsen böylelikle bir alışkanlığı ve içgüdüsel davranışı durdurmak için bir kişiliği kırabilirsin(break a personality). Ama, bu davranışlar oldukça kazançlıdır ve bir futbol oyuncusu bir ayağını diğerinde önce koyarken düşünmelidir ve topu kaybetmeden durdurmak için karmaşık bir manevra yapmalıdır. Akıl yeteri kadar hızlı rol oynamaz. Böylelikle, kişilik uygunluk için son derece kiritiktir.

1968 yılında kişiliğimin 'Ben'(I-me)ini değiştirmeye hazırlandım. yatılı okulda yükseldim ve 8 yıl için kolej(college)deydim ve kişiliğim çok sertçe fırlamaydı(absent minded professor type). Böylece, bir grup psikoloji kitabı okudum ve İncil'i (Bible) okudum ve İsa'nın ölümünün kişiliğin bir değişimi olduğunu çözdüm ve İsa ego ya da I=Me sendromuydu.

kendi öz kişiliğimin inkarı için tüm gereken koşullara ve bir çocuğu korumak için güçlü motivelere sahiptim. çocuğu koruma 'save a child' motivesi, egonun bir parçasının elimine olması anlamına geliyordu. Kendi beynimi yıkadım. bedenim şiddetli keder-ızdırap ile tepki verdi, ama çocuğun kaybı en güçlü üzüntüydü, ve bu kişiliği değiştirmede nerden geldiğine dair güçlü bir işaretti. bu NDE(near death Event) ölüme az kala deneyimine benzer birşeydi .. yaşama içgüdüsünün tamamiyle yenilmesi ve yaşamak için bir sebep yok deneyimi hariç. bü yüzden, kişilik değişimi oldukça zor ve en zor kısmı imkansız çünkü gerekli koşullar, fırsatlar elvermediği sürece eşzamanlı olarak belirmez,bende olduğu gibi..

Diğer bir kişiliği değiştirme yolu ise 5 duyu organımızda vuku bulan tüm olayları anlamaya. gayret göstermektir. bu alışılagelmiş şekilde yapılamaz, ve bir sonuç olarak, kişilik(programlar, paradigmalar, ve ikincil doğa) duyularımızın bilişsel doğası ile kontrol edilmiş durumdadır. Bu, bilgeliğin ve yargının üstesinden gelinebilindiği Tanrıların Kapısının olduğu yerdir. iyi yargılar ve bilgelik ile yaşayan insanların harici kişilikleri olmaz çünkü kendi çevreleriyle anlaşılamaz bir davranış şekli içinde iletişim içinde gibi görünür.

Bu yüzden, bir problemi çözelim ve sen anlamaya başlayabilesin. When I said, 'if we don't know what time it is, then our consciousness is a lie and our cognition of cosmic self awareness is lost in the Abyss of the Dark Matter below the quantum horizon of the Zero Point Energy Field". Eğer 8:00 pm de uyandığımı okula gitmek için kahvaltımın hazır olduğunu söyleseydim, benim bilincimin gerçekliğin dışında biryerde kaybolmuş olduğunu düşünecektin. aynısı zaman ölçülerinin daha geniş olduğu yerde gerçektir. kozmik zaman gibi.

günün saatini bilebilmek için güneşin nereye gittiğini bilmemiz gerekiyor, saat kullansak bile güneşin görüşünü alabilme probleminden kurtulabilmek için bu gereklidir. Eğer, 5 Kasım 2002 olsaydı ve biri günün hangisi olduğunu sorsaydı, 2:00 cevabını ummayacaktık. Astrolojik saat bunun gibidir. Basitçe saatin ellerini(gezegenler) ve şimdiki zamanı tespit eder. Ama M.S 30 da isanın ölümünden ne kadar uzakta olduğunuzu bilmek istesek, saturn öncesi numaraları anlamakta onu anlamakta oldukça zor bulacaktık. Henüz, 1978 güneş öncesini söylemeye yeteri kadar zor bulmadık, yada 13 kez ay öncesi olduğu kadar. Gezegenler basitçe komplike matematik olmadan yeterli bilgiyi sağlamazlar. Diğer bir tarafta, kuzey vernal ekinoksunun kozmik olarak bilindiği üzere batıda 'balık hat' pozisyonunda yer aldığını söyleseydim..

http://img151.imageshack.us/img151/6831/yourtel.jpg

bu bize kozmik olarak tam şu anı verir. bu zaman ölçüsünü anlamak için, kişilik kendisini olağan yıl kapsamından genişletmeli ve kozmosu düşünmelidir. bu değişim, eğer eskiler kendi mitleri hakkında konuşurken zamanın ne olduğu bileceksek gereklidir. bizim hatalı ya da yanlış 1.ci Koç'taki kişiliklerimize saplanamayız. Aryalılar ben-merkezciydi ve Ben(I am-me) onların kişilikleriydi.

Şimdi, başa dönüyoruz.

Genesis 1(Bu kısmı incil ile bir alakam olmadığından es geçiyorum)

1) başlangıçta tanrı gökleri ve dünyayı yarattı.

2)

3)

...

19)

Berhard Haisch kişilik değişimine ihtiyaç duyar eğer ilk günde yaratılan ışığın idrakini kazanmak istiyorsa. quantum ışığının yaratıldığı ışık 4.cü güne kadar değildi. ve 4.cü günün ışığı kozmik enerji sahasıydı.

peki, ilk gün yaratılan ışık neydi? o Sıfır noktası Enerji sahasındaki ışık mı, yoksa incil yazarlarının aracılığıyla baştaki bilişe(idrak)kalkışan Tanrı mıydı? Eğer o bir idrakse, o zaman Gün ışığı farkındalığın dualitesinin ya da ne sunduğunun farkındasızlığın bir bilişiydi.

Şimdi Tanrıların Kapısına geri dön. Kendi yaratımının ışığında olmada kendini yargılayabilir misin? yoksa hala derinlerin çehresinde karanlıkta mısın?

Eğer ikincisi ise, sen (abysmal) bir ruha sahipsin. Eğer ilkiyse, o zaman sen yeni kişiliğin bir yaratıcısısın.. Tanrı gibi...

Abyss of The Dark Matter da kaybedilen şeyin nasıl yeniden kazanılacağını cevaplayabilecek tek kişisin.(herif kekliyor bizi ) Tanrı dahi henüz yaratmadığın kişiliği bilemez. Tanrı birçok uygun seçeneği bilebilir, ama sen varoluşa kendini sürüklemediğin sürece, bilgi de olmayacaktır. bilgi(knowledge) nesnel bilincin öznesidir.

'yeniden kazanmak' olarak kelimelerin, zaten bir kişiliğin vardı ve sen onu abyss de kaybettin. Eğer sen bir eskilerden olsaydın ve tekrar bir eskilerden olsan, böylelikle geçmiş bir yaşama sahip olurdun

ve eskinin ilk ismi gibi hemen hemen aynı süreci yeniden kazanacaktın. içinde yeniden kazandığın eskiye gelen herhangi ruh aynı kişiliğe sahip olacaktır. kişiliklerin reenkarne olma eğilimi vardır. vücüt reenkarne olmaz çünkü, vücüt zaten karnedir(carne). Tüm dünya dinleri bazı önceki ruhların reankarnasyonundan bahseder. Reankarne olmuş bir ruhtan haberdar isek, geçmiş yaşam kişiliğini kazanmışızdır ve kan kişiliğimiz tamamen değişmiştir. Bu vücudun yenilenmesidir(resurrection), ve reenkarne olmuş bedende ruha bağlı olarak sevinçle,ya da kederle yükselir.