Jump to content

Oscar Wilde/Dorian Gray ın Portresi


KATA

Önerilen Mesajlar

“Keşke tersi olabilseydi! Keşke her zaman genç kalacak olan ben olsaydım da portrem yaşlansaydı! Bunun için... bunun için her şeyi verirdim!”

Özellikle bir genç adamın büyümesini, eğitimini, gelişimini, kendini ve inançlarını keşfetmesini işleyen Dorian Gray’in Portresi için Oscar Wilde, ‘bir ruhun hikâyesi’ demişti. 1891’de ilk basıldığında ahlâksızlığı yücelttiği gerekçesiyle büyük tepki çeken romanın baş kişileri olan Lord Henry ile Dorian’ın karşılıklı etkileşimleri, Dorian’ın kendini giderek kötüye, şeytani olana, hazcılığa adaması kitabın eksenini oluşturuyor. Son derece saf ve yakışıklı Dorian’daki değişim, Lord Henry’nin sözleriyle ve Dorian’ın kendi portresinde kendi güzelliğini keşfetmesiyle başlar. Lord Henry’nin etkisiyle kötülüğün ve zevkin çekimine kapılan, dünyada gençlik ve güzellikten önemli bir şey olmadığına inanan Dorian için heyecan, kötülükte ve günahtadır; iyilik ve erdemse sıkıcıdır, edilgendir. İyiliği temsil eden Basil’in Dorian’a duyduğu saf tutkuda eşcinsellik öğeleri açıkça hissedilir. Dorian’ın büyük sırrını, portredeki değişimi gören yalnızca Basil olur. Portreye odaklanan, sonsuz gençlik karşısında ruhunu satan ve ruhunun ölmüş olmasından korkan Dorian için kurtuluş var mıdır? Ve Oscar Wilde’ın dediği gibi, herkes Dorian Gray’de kendi günahını mı görecektir?

 

 

şu sıralar okudugum bir eser...Alıntılar vererek okumaya zamanı olmayan üyelere kısa bir özet & okumuş olan üyelere hatırlatma şeklinde yardımcı olmak ıstiyorum...Şunu da belirteyim ki tamamen tarafsız olarak seçtim

 

buyrun bakalım ilk 5 bölüm:) ......

 

Ama gerçek güzellik düşünce dolu bir bakışın başladığı yerde biter.Düşünmek başlı başına bir abartma biçimidir ve her yüzdeki uyumu ortdadan kaldırır.İnsan oturup düşünmeye başlamaya görsün,ya kocaman bir burna ya kocaman bir alna ya da çirkin bir şeye dönüşür.Şu eğitilmiş kesimdeki başarılı insanlara bir baksana.Ne kadar korkunç görünürler.Kilisenin dışındakilerden söz ediyorum elbette.Zaten kilisede kimse düşünmez.Bir piskopos onsekiz yaşında bir gençken kendine söylenen şeyleri seksenine bastıktan sonra da yineler durur.Bunun doğal sonucu olarak bir psikopos her zaman çok sevimli görünür.

************************************************

 

Çirkinlerle ahmaklar bu dünyanın keyfini sürerler.Rahatça yerlerine kurulup,ağızları açık,sahnedekioyunu seyrederler.Zaferin tadını tatmazlarsa da en azından yenilgiden uzak yaşarlar.Onlar hepimizin yaşaması gerektiği gibi yaşarlar,kayıtsız,ilgisiz,tedirginlikten uzak.Ne başkalarına bela olurlar ne de başkalarından bir bela gelır onlara..

**************************************************

 

Sen herkesten hoşlanıyorsun;bu demektir ki herkese karşı ilgisizsin

***************************************************

İsteklerimizi yadsımanın cezasını çekiyoruz.Yok etmeye çalıştığımız her heves,kafamızın bir köşesine sinip bizi zehirler.Gövdemiz bir tek kez günah işler ve onun günahı sona erer,çünkü eylem bir arınma biçimidir.Geriye bir zevkin anımsanmasından ya da bir pişmanlığın keyfinden başka bir sey kalmaz.Bir hevesi yok etmenin yolu ona boyun eğmektir.Ona direnirsen,acımasız yasaların ahlakdışı ve yasadışı saydığı istekler dolayısıyla kendine yasakladığı şeyleri özlemenin sonucu olara,ruhun hasta düşer.Derler ki dünyanın en büyük olayları insan beyninde olup biter.Aynı zamanda,dünyanın en büyük günahları da beyinde işlenir....

***************************************************

 

Güzellik de bir deha türüdür.Doğrusu,dehadan da üstündür çünkü kendini açıklamaya gerek duymaz..................Yeryüzünün gerçek gizemi görünmeyen değil,görünür olandır.

**************************************************

 

Kendi ruhunu başka,incecik bir ruha yansıtıp bir an orada duraklamasını sağlamak;kendi düşüncelerinin,tutku ve gençliğin müzüği eklenerek geri dönmesini işitmek;sanki ne oldugu belırsız bir sıvı ya da garip bir parfümmüş gibi insanın kendi gönlünü bir başkasına açmak......İşte gerçek mutluluk buydu;belki de bizimki gibi böyle sınırlı ve kaba;zevklerinde incelikten uzaklaşmış,amaçlarında bayagılaşmış bir çağda insana kalmış en doyurucu mutluluktu bu.....

****************************************************

 

Doğrunun yolu, çelişkilerin yolundan geçer.Gerçeği sınamak için onu gergin ip üzerinde görmeliyiz.Genel doğrular ancak ip üzerinde cambazlık yapabiliyorsa,doğrulukları anlaşılır

***************************************************

 

Hiçbir kadında yetenek olmaz.Kadınlar,süsleme işini görür ancak.Söyleyecek bir şeyleri yoktur ama bunu hoş bir biçimde söylerler.Kaadınlar maddenin akıl üzerine egemenliğini simgelerler,erkekler ise aklın ahlak üzerine egemenliğini....

*********************************************

Sadakat!Bunu incelemeliyim bir gün.Mülkiyet tutkusu var bunun içinde.Başkalarının onları alacağından korkmasak,kaldırıp atacağımız cok sey vardır

**************************************************

 

Sevgili Basil,kendinde sevimli ne varsa yapıtlarına koyuyor.Sonuç olarak da yaşamı için yalnızca önyargıları,ilkeleri ve sağduyusu geriye kalıyor.Benim tanıdığım kişisel olarak sevimli olan sanatçılar yalnızca kötü sanatçılar olmuştur.İyi sanatçılar yarattıklarında var olurlar;sonuç olarak da yaşamlarında kesinlikle sıkıcıdırlar.Büyük bir şair,gerçekten büyük bir şair,bütün insanların en az şiirsel olanıdır.Ama ikinci sınıf şairler çok ilgi çekici olur.Uyakları kötüleştikçe kendileri ilginçleşir.O yazmadğı şiiri kendi varlığında yaşar.Ötekiler ise gerçekleştirmeye cesaret edemedikleri şiiri kitaplarında yazarlar

***************************************************

Ruh ile beden,beden ile ruh.....Ne kadar gizemli şeylerdi bunlar!Ruhta hayvanca bir yön vardı,bedenin de ruhsallık dolu anları.Duyular kişiyi incitebilir,akıl yozlaştırabilirdi.Bedensel coşkunun nerede sona erdiğini ya da fiziksel güdünün nerede başladıığını kim sölyebilirdi?Sıradan psikologların ölçüsüz tanımları ne kadar yoksundu derinlikten!Yine de değisik akımlarınsavları arasında bir karar vermek okadar zordu ki!Yada Giordano Bruno'nun düşündüğü gibi,beden gerçekte ruhun içinde miydi?Ruh-madde ayrılığı bir gizdi,ruh-madde birliği de öyle....

**************************************************

Deneyimin hiç bir ahlaki değeri yoktu.Deneyim olsa olsa insanların yaptıkları yanlışlara verdikleri addı.Ahlakçılar onu genel olarakbir tür uyarı olarak görüyorlar,kişiliğin biçimlenmesinde belli bir ahlaki etkisi olduğunu ileri sürüyorlar ve bize neyi izleyeceğimizi öğreten ve neyden kaçınıcağımızı gösteren bir şey olarak övüp duruyorlardı onu.Ama deneyimde hiç bir itici güç yoktu.Olsa olsa vicdan kadar minnacık bir itici güç kaynagıydı.Gerçekte bütün gösterdiği,geleceğimizin tıpkı geçmişimiz gibi olacağı ve bir kez iğrenerek işlediğimiz günahı birçok kez zevkle yapacağımız idi......

 

bitmedi:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...