mistik Oluşturma zamanı: Ocak 31, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 31, 2007 Kizmak istediginde kiz. Kizgin olmak yanlis birsey degil. Gulmek istiyorsan gul. Yavas yavas sistemin calismaya baslayacaktir. Ofkelenemeyen insan kahkaha da atamaz. Ofkelenemeyen insan sevisemez de. Cunku tum duygulari bastirilmistir. Maske kullanma. Gercek ol. Aksi halde mekanizmada bozukluklar, kilitlenmeler yaratirsin. Ofkesini bastiran insanin cenesi kilitlenir. Elleri cirkinlesir. Unutma ofkenin iki serbest kalma noktasi vardir, disler ve parmaklar. Butun ofkeli hayvanlar ya isirirlar ya da pence atarlar. Parmaklar ve disler ofkenin cikis noktalaridir. Ofkeliyken ofkeni gostermiyorsun ama icin kayniyor. Yuzeyde sefkatli, iyi nazik, tatlisin. Iste bolunme hali bu. Insanlar bunu hayat boyu yapiyor. Yalnizken, hic rol yapmaya gerek yokken bile rol yapmaya devam ediyorsun. (cunku rol yaptiginin farkinda bile degilsin) artik dogal hale gelmis. Kederli oldugun zaman kederli ol, iyi ya da kotu diye yargilamadan, sucluluk hissetmeden. Iyi kotu meselesi yok burda, sadece oyle iste. Ve gittigi zaman birak gitsin. Gercek ol. Gercek hakikattir, gercek ictenliktir. Gercek mantiksal degildir. Sahici olmanin ruhsal durumudur, bir ideale uygunluk degildir. Cunku eger bir ideal varsa sahte olursun. Kendine karsi gercek ol, baska bir sorumlulugun yok. Insan kendi varligina karsi sorumludur. Sadece kendi varligina cevap verebilirsin ve Tanri sana "neden bir baskasi degilsin" diye sormaz. Sen, sen olmak icin buradasin.' Osho-Yakinlik Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hedef Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2007 ellerine sağlık mistik. bu eseri herkesin okumasında yarar var. buraya koymana sevindim. osho sevdiğim yazarlardan biridir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mistik Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2007 anlamlı sözleri var:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2007 Kendine karsi gercek ol, baska bir sorumlulugun yok. Insan kendi varligina karsi sorumludur. Sadece kendi varligina cevap verebilirsin ve Tanri sana "neden bir baskasi degilsin" diye sormaz. Sen, sen olmak icin buradasin cok dogru Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mistik Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2007 Kendi merkezini tanıyor musun? Eğer tanımıyorsan, o zaman sürekli korkacaksın... Kendi merkezini tanıyor musun? Eğer tanımıyorsan, o zaman sürekli korkacaksın. O yüzden sahte benlik sürekli korkar. Sürekli titrer. Her zaman başkalarından destek alma ihtiyacı hissedersin. Seni takdir edecek, seni alkışlayacak; ne kadar güzel ya da ne kadar zeki olduğunu söyleyecek birileri. Sürekli bu tip şeyleri sana hipnotik telkin gibi söyleyen insanlara ihtiyacın var. Böylece zeki, güzel ve güçlü olduğuna inanabilirsin. Ama bir noktaya dikkat et. Her zaman başkalarına bağımlısın. ......... Ne zaman benliğini sergilersen, aslında sadece benliğinin bilincinde olmadığını gösteriyorsun. Kim olduğunu bilmiyorsun. Eğer bilseydin, o zaman herhangi bir sorun olmazdı. O zaman görüş aramazdın. Başkalarının hakkınızda söyledikleri seni endişelendirmezdi. Çünkü ilgisi yok. Sonuçta kimse senin hakkında bir şey söylemez. İnsanlar senin hakkında bir şey söylediği zaman, aslında kendilerini anlatıyor. .......... Kimse senin hakkında bir şey söyleyemez. İnsanlar ne derse desin kendileri hakkında konuşur. Ancak sen hemen korkarsın, çünkü hâlâ o sahte merkezinize yapışıyorsun. O sahte merkez başkalarına bağımlıdır ve o yüzden de sen sürekli başkalarının hakkında neler söylediğine bakarsın. Sürekli başka insanların izinden gidersin, sürekli onları tatmin etmeye çalışırsın. Sürekli saygın bir insan olmaya çalışırsın ve sürekli egonu süslemeye çalışırsın. Bu intihar etmek gibi bir şeydir. -------------------- Zihin kararsızlıktır. Zihnin işlevi iki zıt kutup arasında tereddüt etmek ve hangisinin doğru yol olduğunu bulmaya çalışmaktır. -------------------- Soru: Lütfen bize cinsel enerjinin ruhsal anlamını açıklar mısın? Seksi nasıl yüceltebilir, nasıl ruhsallaştırabiliriz? Cinsel ilişkiyi, erkekle kadının birlikte yatmasını bir meditasyon olarak kullanabilir miyiz? Bu şekilde, daha yüksek bilinçlilik aşamalarına ulaşmamız olası mıdır? Osho: Cinsel enerji diye bir şey yoktur. Enerji tek ve birdir. Bu da, yaşam enerjisidir. Seks, bir doğrultudur. Eğer yaşam enerjisi biyolojik yönde akarsa, cinsel enerji haline gelir. Seks yaşam enerjisinin kullanılış şekillerinden biridir. Onu yüceltmek de söz konusu değildir. Eğer yaşam enerjisi başka bir yöne akarsa cinsellik kaybolur. Bu bir yüceltme değil, bir değişimdir. Seks yaşam enerjisinin en alçak kullanım şeklidir. O yaşam enerjisinin doruğunu değil, temelini temsil eder. Eğer seks kişinin yaşamındaki her şey demekse bu tüm bir yaşamın boşuna harcanması demek olur. Seks yalnızca bir araç olabilir, amaç değil. Eğer amaç olursa bu yıkıcılık demektir. Ancak, bu aracın amaca uygun bir şekilde ve doğru olarak kullanılması gerekir. Yoksa, amaca ulaşmak olanağı yitirilir. Seks yaşamın sürdürülmesi için bir ön koşul olduğu halde, bugün insanların yaşamlarındaki temel yaşantı biçimi haline gelmiştir. Ne var ki, seks meditatif olursa o zaman ruhsallığa geçişte bir atlama taşı olarak kullanılabilir. Enerji kendi başına cinsel ya da ruhsal değildir. Adı da yoktur enerjinin. Hangi kanaldan akarsa o kanalın adını alır. Kendini biyolojik olarak ifade eden enerjiye seks adını veriyoruz. Duygusal olarak ifade edildiği zaman da sevgi, nefret ya da öfke adlarını alabilir. Enerji zihinsel olarak ifade edildiğinde, bilimsel ya da edebi biçimlere bölünür. Bu farklar enerjiden değil, onun aldığı biçimlerden ileri gelir. Seks ile ne yapılabileceğini soruyorsun. Cinselliği bastırma girişimleri ona karşı doğrudan doğruya bir saldırı sayılır. Bu yanlış bir şeydir. Cinselliğe dolaylı yollardan yaklaşmak gerekir. Bu yolların hepsi de doğrudan cinsel enerji ile ilgili olmayabilir. Yapman gereken şey, Tanrısala giden kapıyı açmaktır. Eğer bu kapıyı açabilirsen tüm enerjilerin oradan akmaya başlayacaktır. O zaman seks kolayca sindirilir ve yok olur. Ruhsal yola girdiğin ve daha yüksek mutluluk aşamalarına ulaştığın zaman daha alçaklardaki mutluluklar kendiliğinden kaybolurlar. Onları bastırmaya ya da onlarla savaşmaya gerek kalmaz. İnsan cinselliğe karşı ne yaparsa yapsın bu enerjiyi dönüştüremez. Tam aksine, insanın içinde çelişkiler baş gösterir. Eğer enerji ile savaşırsan, kendinle savaştığını bilmelisin. Bu savaştan kimse galip çıkamaz. Belki bir an için seksi yendiğini sanabilirsin ama çok geçmeden onun çekimini yeniden hissedersin. Bu bakımdan seks enerjisini daha yüksek amaçlar için kullanmalısın. Başka kapıları açmalısın. İnsan elinde taşlarla giderken elmaslara rastlasa, taşları bıraktığının farkına bile varmaz. Sen de seksi bıraktığının farkına bile varmayacaksın. Bu o denli doğal ve kendiliğinden olur ki, cinselliğe karşı bir tavır takınmana gerek bile kalmaz. Aslında gerçek olumlu eylem seks ile ilişkili değildir; aksine, meditasyon ile ilgilidir. Seksi yüceltmek sözü kötü bir sözdür. Seks olduğu gibi kabul edilmeli, ne ise o şekilde alınmalıdır. Ona ruhsal ya da anti-ruhsal anlamlar yüklenmemelidir. Onu, biyolojik bir gerçek olarak kabul etmelidir. Onunla uyum içinde yaşanmalıdır. Tıpkı gözlerin, ellerin olduğu gibi, cinselliğin de vardır. Ellerine ve gözlerine düşman mısın sen? İşte, cinselliğini de öyle görmelisin; ondan yana ya da ona karşı olmamalısın. Ölüm mutlaktır. Seksten bu denli etkilenmenin nedeni de budur. Bir gün gelecek ve biz bu dünyada olmayacağız; onun için bizim yerimize geçebilecek başka bedenlere gerek vardır. Bu da seks ile mümkündür. Doğanın seksi bu denli çekici kılmasının nedeni budur. Eğer seks eylemi isteğe bağlı olsaydı insanlık dünya üzerinden silinirdi. Seks, öylesine zorlayıcı ve isteğe bağlı olmayan bir şeydir ki, Tanrısala ulaşmadıkça, insan onu aşamaz. Bu yüzden, cinsel güdülerden arınmışlık, Tanrısala erişmişliğin bir göstergesidir. Ne var ki, seksin bırakılması tek başına Tanrısala erişilmiş olduğu anlamına gelmez. Elmaslara rastlayan insan taşları bırakır ama taşları bırakan insan ille de elmaslara rastlamış değildir. Seksi bırakırsan iki sandalye arasında oturmuş gibi olursun. Duyularını bastırmış ama onları aşamamışsındır. Seks, bir volkan gibi, içinde kaynaşacak, yaşamını cehenneme çevirecektir. Bastırılmış seks, kötülüğe, hastalığa, nevroza ve sapıklığa dönüşür. Doğallığı bastırmak deliliktir. Sürekli bastırılan seks sonunda patlar, insanın yıkımına yol açan bir patlama olur bu. O halde ne yapmalıyız? Önce, seksi tanımalıyız! Seks yaparken bilinçli olmalıyız! Sana, yeni kapıları açacak olan giz bunda yatar. Seks bilinçsizce yapılırsa biyolojik evrimin elinde bir oyuncak olursun. Oysa cinsel birleşme sırasında tam bir bilinçlilik içindeysen derin bir meditasyon olur bu. Ancak, cinsel istekler öylesine zorlayıcıdırlar ki, birleşme sırasında bilinçli kalabilmek son derece güç olur. Ama imkansız değildir. Eğer cinsel ilişki sırasında bilinçli olabilirsen, yaşamındaki tüm öbür eylemlerinizde de bilinçli olabilirsin. Çünkü yaşamda, cinsel ilişki kadar derin bir eylem yoktur. Cinsel ilişki sırasında bilinçli olabilen bir kimse, ölümünü bile bilinçlilikle karşılayıp o deneyimi yaşayabilir. Cinsel ilişki de, ölüm de eş derinliktedirler. Böylece cinsel eylemde bilinçli olunması, paha biçilmez dirliklerin, zenginliklerin anahtarıdır. Cinsellikle savaşmayın. Onu bir meditasyon haline getirin. Seninle doğa arasında bir köprüdür cinsellik. Aslında seks, erkekle kadın arasındaki bir diyalog değil, kadının erkek aracılığıyla doğayla, erkeğin de kadın aracılığıyla doğayla diyalogudur. Birkaç dakika boyunca kozmik akımın etkisine ve "bütün" ile uyum içine giriyorsun. Böylece erkek kadın tarafından, kadın da erkek tarafından gerçekleştirilmiş olur. Erkek de kadın da tam değildir, bütün değildir. Onlar bir "bütün"ün iki parçasıdırlar. Bu iki parça cinsel eylemde birleştiği zaman nesnelerin iç doğasıyla, evrensel öz ile, Tao ile uyum içine girerler. Bu yeni bir varlığın doğumu demektir. İşte bu eylem sırasında bilinçli olabilirsen bu senin "ikinci doğuşun", ruhsal doğuşun olabilir. Cinsel ilişki içinde bilinçli olduğun zaman, yalnızca bir tanıksındır. Sadece tanık olunması da cinselliğin aşılmış olması demektir. Seks bu şekilde meditasyona dönüşür. Bir süre sonra da sekse duyulan o yenilmesi güç istekler giderek yok olur. Bunu tıpkı bir çocuğun büyümesine benzetebiliriz. Artık oyuncak eski anlamını yitirmiştir. Gelişen çocuk için o eski oyuncak çocukça bir şey olarak görünür. Meditasyon ne kadar çok yapılırsa seksin çekim gücü de o kadar azalır. Eskiden seks yoluyla akan enerjiler artık meditasyonla açılan yeni kapıdan akacaktır. Şimdi de biraz "seks" ile "sevgiden" söz edelim. Bu sözcükleri genellikle birbiriyle bağlantılıymışçasına kullanırız. Oysa böyle bir şey yoktur. Sevgi, seksin aşılmasından sonra gelir. Günümüzdeki anlamıyla sevgi bir tuzaktan, bir oyundan öte bir şey değildir. Çağdaş insan için sevgi, sekse götüren bir ön oyun, bir ön hazırlıktır. İki insan arasında ne kadar çok cinsellik varsa aralarındaki sevgi o kadar az demektir. Çünkü bu durumda, ön hazırlığa gerek kalmıyordur. Aralarında cinsel ilişki bulunmayan iki kişinin sevgisi çok romantiktir. Ancak, işin içine seks girdiği anda bu romantik sevgi sona erer. Çünkü seks kabadır. Kaba olduğu için de bir ön hazırlığa, bir ön oyuna gerek duyar. İşte bu sevgidir. Bugünkü şekliyle sevgi, seksin çıplak gerçeğini örtüp gizlemek için kullandığımız bir giysidir. Evliliğin romantik sevgiyi öldürmekte olması da bu yüzdendir. Birbirlerini "tanıyan" iki eş, artık herhangi bir ön hazırlığa gereksinme duymazlar. Oysa gerçek sevgi bir ön hazırlık değildir. O, hassas ve ince bir şeydir. Bir önsöz değil, bir sonsözdür. Eğer cinsel birleşme meditasyona dönüştürülürse, eşinin sırf bedensel zevklerini tatmin eden bir araç olmadığını göreceksin. Sevgide minnettarlık, sevecenlik ve birlik duygusu vardır. Eğer bu üç duyguyu da hissediyorsan, seviyorsun demektir. Sevginin oluşmasıyla seks aşılmaya başlanmıştır. Sevgiyi doğuran sekstir; ama sevgi seksi aşar. Cinsel yaşantını bir meditasyona dönüştürürsen, sevgi bundan çiçek gibi açacaktır. Bu çiçeklenme Tanrısala ilk adımdır. Seks bedenseldir; sevgi ise ruhsaldır. Sevgi çiçeğinin açmasıyla ilahi aşk da ortaya çıkar. Kendiliğinden olur bu. Böylece Tanrısala, gerçek yuvana daha bir yaklaşmış olursun. Bu aşamada sevgi üzerinde meditasyon yapmaya başlayabilirsin. Bu da ikinci adım olmaktadır. Sevgi çiçeği açar açmaz meditasyona başla. Daha derinlere inerek, onu bütünüyle hisset. Şimdi, artık bedenler değil, ruhlar birleşiyor. Ancak bu bile, hâlâ iki insanın karşılaşmasıdır. O anda sevgiyi de, seksi gördüğün gibi gör. Birleşmeyi, ruhsal karşılaşmayı gör. O zaman sevgiyi de aşar, ilahi aşka ulaşırsın. Bir kapıdır ilahi aşk. O da bir karşılaşmadır. Ama, artık iki insanın değil, seninle bütünün karşılaşmasıdır. Ancak bu bile, bir karşılaşmadan başka bir şey değildir. Önünde sonunda onun da aşılması gerekmektedir. İlahi aşkta, âşık ile Tanrısal ayrı şeylerdir. İlahi aşkla dolu anlarında meditasyon yap. Yeniden bu olayın tanığı ol. Kendin ile bütünün birleşmesini gör. Bilinçliliğin, ayrımsama gücünün doruğu sayılır bu. Eğer kendin ile bütün arasındaki birleşmenin bilincinde olabilirsen, bu ikisini de, yani, kendini de, bütünü de aşarsın. Bütün olursun. Bu bütünde ikicilik (dualite) yoktur, sadece Bir'lik vardır. İşte bu "bir oluş", bizim seks, sevgi ve ilahi aşk ile aradığımız şeydir. Hepimizin çektiği özlem, bu Bir'liktir. -------------------- Evlilik ve Sevgi Denilen Sonsuz Dans Ben hiçbir zaman "Evlilik sevgiyi öldürür" demedim. Evlilik sevgiyi nasıl öldürsün ki? Evet, sevgi evlilik içinde tahrip edilir ancak evlilik tarafından değil, senin tarafından. Sevgi, karı-kocalar tarafından öldürülür. Onu yok edersin çünkü sevginin ne demek olduğunu bilmiyorsun. Sen sadece onu biliyormuş gibi yapıyorsun, sadece bilmiş olmayı umut ediyorsun, bildiğini hayal ediyorsun ancak sevgi nedir bilmiyorsun. Sevgi öğrenilmelidir -işte en büyük hüner buradadır. İnsanlar dans ederlerken seni de aralarına davet ettiklerinde "Nasıl yapılacağını bilmiyorum" dersin. Sadece sıçrayıp, hoplayarak dans etmeye başlayamazsın çünkü bu şekilde insanlara ancak ne büyük bir dansçı olduğunu değil sadece bir maskara olduğunu kanıtlayabilirsiniz. Dans etmek öğrenilmelidir -zarafeti, figürleri. Senin vücudunu bu yolda eğitmen gerekir. Ortada sadece tuval, fırça ve boyalar var diye birden resim yapmaya başlayamazsın. "Gerekli olan her şey mevcut o halde bir resim yapayım" diyemezsin. Tuvali boyayabilirsin ancak bu yolla bir ressam olamazsın. Sen bir kadın ile karşılaşırsın -ve tuval oradadır. Aniden bir sevgili olur ve onu boyamaya başlarsın. Ve o da seni boyamaya başlar. Şüphesiz, her ikiniz de sonuçta yaptığının saçmalığını er ya da geç anlarsın -boyalı budalalar. Sen hiçbir zaman aşkın bir sanat olduğunu düşünmedin. Sen bu sanat ile birlikte doğmadın, onu doğumunla birlikte getirmedin. Onu öğrenmelisin. Sevgi, en fazla maharet gerektiren, en zor sanattır. Sen sadece bir yetenek ile doğdun. Şüphesiz bir vücudun var ve bir dansçı olabilirsin. Vücudunu hareket ettirerek dansçı olabilirsin ancak önce dans edebilmeyi öğrenmen gerekir. Dans edebilmeyi öğrenmek için daha fazla çaba gerekir. Ancak yine de onu tek başına yapabildiğinden bu çok zor olmayacaktır. Sevgi çok daha zor bir şeydir. O başka biriyle dans etmektir. Diğerinin de dansın ne olduğunu bilmesi gerekir. Başka birisiyle uyuşmak büyük sanattır. İki insan arasında bir armoni yaratabilmek... iki insan iki farklı dünya demektir. Ve bu iki dünya birbirlerine yaklaştıklarında aralarında bir uyum oluşmazsa büyük gürültü kopacaktır. Ve mutluluk, sağlık ve uyum hep bu sevgiden ortaya çıkar. Sevmeyi öğren. Evlenmek için acele etme, önce sevmeyi öğren. Önce büyük bir sevgili ol. Bunun için ne yapmak lazım? İlk şart olarak bir sevgili her zaman sevgisini vermeye hazırdır ve karşılık görüp görmemek onu hiç mi hiç rahatsız etmez. Sevgi her zaman geri dönecektir, bu onun doğasıdır. O tıpkı senin dağlara gidip yüksek sesle şarkı söylemen ve vadilerin de sana cevap vermesi gibidir. Sen hiç dağlardaki yankılanmayı izledin mi? Sen bağırırsan vadiler de bağırır ya da şarkı söylersen onlar da şarkı söyler. Her yürek bir vadidir. Eğer ona sevgi dökersen o da size aynı şekilde cevap verir. Sevginin ilk dersi onu talep etmemektir. Verici ol. İnsanlar ise bunun tam aksini yaparlar. Hatta verdiklerinde bile çoğunlukla bunun arkasında, aşkın geri döneceğine, dönmesi gerekliliğine dair bir düşünce vardır. Bu bir ticarettir. Onlar paylaşmıyorlar, onlar özgürce paylaşamıyorlar. Ancak koşullu olarak paylaşabiliyorlar. Gözlerinin bir ucuyla hep onun geri gelip gelmediğine bakıyorlar. Zavallı insanlar... sevginin en doğal işlevini bilmiyorlar. Sen sadece akıtırsın, o geri döner. Şayet geri dönmüyorsa, yine de sevmenin mutluluk olduğunu bilen gerçek bir sevgili için kaygılanacak hiçbir şey yoktur. Gelirse iyidir, mutluluk katlanır ancak hiçbir zaman gelmeyecekse sevginin gerçek doğası içinde öylesine mutlu ve öylesine vecd içinde olursun ki bu da seni asla rahatsız edemez. Sevginin kendine özgü bir mutluluğu vardır. Sevdiğinde o olur. Sonuçlar için hiç beklemeniz gerekmez. Sadece sevmeye başlaman yeter. Zamanla çok çok daha fazla sevginin sana geldiğini göreceksin. Sevmenin ne olduğu sadece severek öğrenilebilir. Yüzmenin yüzerek öğrenildiği gibi. İnsanlar son derece hasisler. Sevmek için o en yüce sevgilinin gelmesini bekliyorlar. Kapalı kalıyorlar, bir kenara çekilmiş duruyorlar. Sadece bekliyorlar. Bir yerlerden bir Kleopatra çıkıp gelecek ve ancak o zaman kalplerini açacaklar... ki o zamana kadar da onu nasıl açacaklarını zaten unutmuş olacaklar. Hiç bir sevgi fırsatını kaçırma. Sokaklarda yürürken bile sevebilirsin. Kimseye bir şeyler vermen de gerekmez, sadece gülümse yeter. Onun bir maliyeti yoktur, içten bir gülümseme kalbini açar, kalbini daha canlı yapar. Birisinin elini tut - bir arkadaş ya da bir yabancı fark etmez. Doğru insanla karşılaşınca seveceğim diye bekleme. O zaman hiçbir zaman gelmeyecektir. Sevmeye devam et. Daha fazla sevdikçe doğru insanla karşılaşma için ihtimaller de artacaktır çünkü kalbin bir çiçek gibi açmaya başlayacaktır. Ve çiçekler açan bir kalp de, kendisine daha fazla arı, daha fazla sevgili çekecektir. Çok yanlış eğitildin. En önce herkesin halihazırda bir sevgili olabileceği gibi çok yanlış izlenimin var. Bir kere doğmuş olmakla bir sevgili olabileceğini sanıyorsun. Bu kadar kolay değil. Evet bir potansiyel var ancak bu potansiyelin disipline edilmesi, doğru yönlendirilip doğru eğitilmesi gerekir. Bir tohum vardır ancak ona çiçek açtırılmalıdır. Sen tohumu taşımaya devam ediyorsun ancak bu halde hiçbir arı gelmeyecektir. Sen hiç tohuma gelen bir arı gördün mü? Onlar ancak tohum çiçek açtığında gelirler. Çiçeklen, bir tohum olarak kalma. Ayrı ayrı mutsuz olan iki insan bir araya geldiklerinde çok daha fazla mutsuzluk yaratırlar. Bu matematikseldir. Sen mutsuzdun ve karın da mutsuzdu ve ikinizde bir araya gelerek mutlu olabileceğinizi umuyordunuz. Bu son derece sıradan bir matematik işlemidir; iki artı iki dört eder. Bu kadar basit işte. Bu hiçbir yüksek bilgi gerektirmez, çok sıradan, çok kolay, parmaklarınla da sayabilirsin. Siz her ikiniz de daha mutsuz olacaksınız. Flört etmek başka bir şeydir. Flörte güvenme. Aslında evlenmeden önce flört etmeyi bırak. Benim önerim evliliğin balayından sonra olmasıdır, asla daha önce değil. Eğer balayında her şey yolunda giderse ancak ondan sonra evlenilmeli. Evlilikten sonra yapılan balayı son derece tehlikelidir. Bildiğim kadarıyla evliliklerin yüzde doksan dokuzu balayının bitimiyle birlikte biter. Ancak artık yakalanmış olduğundan kaçacağın pek bir yer yoktur. Tüm toplum, kanunlar, yargı -her şey karını terk edersen ya da o seni terk ederse karşına çıkar. Bütün ahlak kuralları, dinsel kurallar, herkes sana karşıdır. Aslında toplumlar evliliğe giden yolda tüm engellemeleri koyup boşanmada tümünü kaldırmalı. Toplum insanların bu denli kolay evlenebilmesine izin vermemeli. Mahkemeler engellemeler koymalı -mesela evlilikten önce en az iki yıl birlikte yaşamayı şart koşmalı. Şimdi ise olan bunun tam tersi. Evlenmek istediğinde kimse sana hazır olup olmadığını yada bunun geçici bir heves olup olmadığını sormaz -bir kadınla sadece burnunu beğendiğin için evlensen bile. Ne büyük aptallık ! Kimse sadece güzel bir burunla yaşayamaz ki ! İki gün sonra burun tamamen unutulur. Kim kendi karısının burnuna bakar ki? Kadın asla güzel görünmez, koca asla güzel görünmez. Birbirinizi tanıdıkça güzellik yok olur. İki insanın evlilik öncesinde birbirlerini yeterince tanımalarına mutlaka fırsat verilmelidir. Daha önce evlenmeleri engellenmelidir. Ancak o zaman boşanmalar dünya yüzünden tamamen yok olur. Boşanmalar yanlış ve zoraki evlilikler yüzünden vardır. Evliliklerin romantik bir ruh haliyle yapıldığı için vardır. Eğer bir şairsen romantik duygular iyidir... ve şairlerden iyi bir eş olduğu da henüz görülmemiştir. Gerçekten de şairlerin hemen tamamına yakını bekardır. Gelişigüzel ilişkilere girerler ancak asla yakalanmazlar ve böylelikledir ki romantizmleri hep canlı kalır. Şiirler yazmaya, çok güzel şiirler yazmaya devam ederler. Şairane bir ruh hali içindeyken asla evlenilmemelidir.Düzyazı halinizin gelmesini bekleyin, durulun. Günlük hayat şiirden çok düzyazıya benzer. Yeterince olgunlaşmalısın. Olgunluk bir kimsenin artık romantik bir budala olmamasıdır. Hayatı anlar, hayatın sorumluluklarını anlar, başka bir insanla birlikte yaşamanın sorunlarını anlar. Tüm bu güçlükleri görür, onları kabul eder ve hala o insanla birlikte yaşamak isteyip istemediğine karar verir. Her tarafı güllerle çevrili bir cenneti umut etmez. Saçmalıkları umut etmez, gerçeğin pürüzlü ve sert yollarda olduğunu bilir. Güller vardır ancak çok daha fazla da diken vardır. Tüm bu problemlerin farkında olarak hala o insanla birlikte olmanın bu risk ve zahmete değeceğini düşünüyorsan, o zaman evlen. Bu taktirde evlilik sevgiyi öldürmeyecektir çünkü bu sevgi gerçekçidir. Evlilik sadece romantik aşkı öldürebilir. Ve bu insanların çocuksu sevgi dedikleri şeydir. Ona asla güvenme. Onu sürekli bir besin olarak düşünme. Belki dondurmaya benzetilebilir. Bazen yenilebilir ancak asla yeterli değildir. Hayat daha gerçekçi olmalıdır. Evliliğin kendisi asla herhangi bir şeyi tahrip etmez. Evlilik sadece sende saklı olanı açığa çıkartır, dışarı çıkarır. Şayet sevgi bir gösteriş, bir yem ise er yada geç yok olmak zorundadır. Ardından gerçekler, çirkin yüzler ortaya dökülür. Evlilik sadece bir fırsat yaratır, sahip olduğun her şeyin ortaya dökülmesi için iyi bir fırsat. Sevgi evlilik tarafından yok edilir demiyorum. Sevgi, onun ne olduğunu bilmeyen insanlar tarafından yok edilir diyorum. Sevgi yok edilir çünkü gerçekte zaten hiç olmadı. Bir rüya görüyordun ve gerçekler bu rüyayı yok etti. Diğer yandan sevgi sonsuz, ebedi bir şeydir. Büyürsen, bu sanatı öğrenerek büyürsen, sevgi ve hayatı tüm gerçeklikleriyle kabul edebilirsen, o da her geçen gün biraz daha büyüyecektir. Ve evlilik de, sevgi içinde büyümek için muazzam bir fırsat olacaktır. Sevgiyi yok edebilecek hiçbir şey yoktur. Eğer gerçekten orada ise ve büyümeye devam ediyorsa. Fakat öyle sanıyorum ki, ilk elde o zaten orada değildi. Sen kendini yanlış anladın, orada olan daha başka bir şeydi. Belki seks oradaydı, cinsel cazibeler oradaydı. Bir kadını ya da adamı gerçekten sevdiğinde cinsel çekim yok olur, çünkü o sadece bilinmeyene karşı duyulur. Birlikte olunduğunda bir süre sonra bu çekicilik kaybolur ve sevgi denilen sadece bunun üzerindeyse arada hiçbir bağ kalmaz. Sevgiyi asla başka bir şey ile karıştırma. O sevgi ise, sadece sevgidir. Peki, gerçek sevgi derken neyi kastediyorum? Kastettiğim şey, sevdiğinin sadece orada olmasından duyulan ani mutluluktur, sadece birlikte olmanın getirdiği vecd halidir, sadece birlikte olmanın kalbinin en derinliklerinde bir yerleri doldurmasıdır.. yüreğinde bir şeyin şarkı söylemeye başlamasıdır, armoninin kollarında olmandır. Ne zaman bu birliktelikle birlikte daha fazla birey olursun, daha fazla merkezinizde olur ve yere daha sağlam basarsın, işte o zaman bu gerçek sevgidir. Sevgi bir tutku değildir, sevgi bir duygu değildir. Sevgi, birisinin bir şekilde seni tamamladığının çok derinden anlaşılmasıdır. Birisinin seni tam bir daire haline getirmesi. Diğerinin varlığının senin varlığını arttırması. Sevgi, kendin olman için sana özgürlük verir, o asla sahiplenme değildir. İzle. Asla seksi sevgi olarak düşünme aksi taktirde fena yanılırsın. Uyanık ol ve ne zaman ki birisinin varlığı, sadece varlığı - başka hiçbir şey değil, başka hiç bir şeye ihtiyaç olmadan, hiç bir soru olmadan sadece varlığı senin mutlu olman için yeterli ise... bir şeyler içinde çiçek açmaya başlar, bin bir tomurcuk patlar... o zaman seviyorsundur ve ancak o zaman gerçeğin yarattığı tüm güçlükleri göğüsleyebilirsin. Birçok acı, birçok kaygı - onları geçip gidebilirsin ve sevgin hep daha fazla, daha fazla çiçek açmaya devam edecektir. Çünkü şartlar seni daha da cesur yapacaktır. Ve tüm bunların üstesinden gelirken sevgin de çok daha güçlü olacaktır. Sevgi sonsuzluktur. Şayet orada ise, büyümeye devam edecektir. Sevginin bir başı vardır, ancak bir sonu asla yoktur. -------------------- ......................... Hakikat ödünç alınamaz. O kitaplardan çalışılamaz. Hiç kimse sana onun hakkında bilgi veremez. ......................... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
luciferian Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2007 sağol "mistik" çok güzel olmuş. arkadaşlar sizlere OSHO'dan sezgi ve gizemli sırları tavsiye ederim. http://www.osho.com/ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.