Bir Kul'a gitmek...

Kehf

60. Bir zaman Mûsa, genç dostuna şöyle demişti: "İki denizin birleştiği yere kadar hiç durmadan yürüyeceğim yahut da seneler ve seneler harcayacağım."

65. Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.

66. Mûsa ona dedi ki: "Sana öğretilenden bana da bir olgunluk/bir bilgi öğretmen şartıyla sana tâbi olayım mı?"

şeriat ve tarikat yolcularının tasavvufa yönelmeleri gerektiği anlaşılıyor.

bu tasavvufa herkesler yanaşamıyor çünkü: seçilmiş olmak gerekir.

hz musa bu bilgiyi öğrenmeden önce yaramaz adam mıydı?

sadece bu özel bir bilimdir. şeriatı-tarikatı silmek için öğretilmiyor. ve buraya tırmanmak içinde gereklidir.

kumarbazlar, alkollü içki içenler ve diğer kötü alışkanlıkları olanlarda camiye gitmeye çalışsınlar.

amaç biraz daha iyiye gitmek.

67. Dedi: "Doğrusu sen benimle beraberliğe dayanamazsın."

68. "Havsalanın almadığı bir şeye nasıl dayanacaksın?"

69. Mûsa dedi ki: "Allah dilerse beni sabırlı bulacaksın; hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim."

70. Dedi: "Bak, eğer bana uyarsan, ben sana kendisinden bahis açıncaya değin hiçbir şey hakkında bana

soru sorma!"

yıkıldı kala-i fikrim yapıldı dinim, imanım

şu anda bizleri ve şu fikirlerimizi neden kabul etmiyor?

tanrı'yı örtecek, gizleyecek hiç bir nesne yok. tanrı da bu yüzden nasıl gizlenecek?: gizlenemiyor.

varlıkların kalplerini, gözlerini ve kulaklarını mühürledi.

insanlar ne kadar çok bilirlerse bilsinler, bildikleri hep O'nun dışında kalanlardır.

tanrı ancak bir perde arkasından yani bir kul'dan kendini tanıtır. kul, O'nu fark ederse, sonra o da kul olmuş olur.

hz havva, tanrı'yı hemen fark etti de kurtuldu.

(Niyazi ye teşekkürler)

 

şeriat ve tarikat yolcularının tasavvufa yönelmeleri gerektiği anlaşılıyor.

bu tasavvufa herkesler yanaşamıyor çünkü: seçilmiş olmak gerekir.

 

2 cümlede 2 çelişki.

yönelmek gerekiyor ama yönelsen de seçilmiş olmadınsa yanaşamıyorsun.

tam yahudi tasavvufundaki seçilmiş insan modeli !

......

sizin yukarıdaki yazdığınız kıssa, hz.hızır ile hz.musa'nın hikayesidir ki, bu kıssadan alınacak en büyük pay, "yapılan her işin hikmetli olması, o an kötü görünün olayların arkasında dahi bir güzellik bulunduğu, yada güzelliğe inkilap ettiği " ana fikridir.

bence bunu seçilmiş olmak gerekir falan diye nitelendirip işi matrixe benzetmemek lazım "seçmek gerekir" daha doğru bi tabir olur.

seçilmişten maksat ne...izah edelim....bir çiftçi mevlana nın dergahına gelmiş ve "ben senin müridin olmak istiyorum" demiş...tamam demiş mevlana ama bir sorum olacak sana...sen hiç aşık oldunmu? düşünmüş çiftçi ve hayır demiş ben hiç aşık olmadım...O zaman benim müridim olamazsın demiş Mevlana , üzülen çiftçi çıkışa doğru giderken birden geri dönmüş..bir dakika demiş benim bir ineğim vardı onu çok sevmiştim..ellerimde doğdu canım gibi baktım ona hastalandı kıyıpta kesemedim sonunda eceli ile ölüncede tarlanın kenarına gömdüm ve ağladım....tamam demiş Mevlana...bu da yeter seni müridim olarak kabul ediyorum...

Esen kalın

bu hikaye,

belki seçilmişliği anlatmaz,

belki de, mevlana'nın bulunduğu dergahın "aşk" kapısı olduğunu anlatır bize.

aşk acısını çekmeyenlerin bu "kapı"dan giremediğini/giremeyeceğini anlatır bize.

saygılar...

yahu potansiyel karşı koyam adam moduna girdin küçük kardeş kasma kendini o kadar....

yahu potansiyel karşı koyam adam moduna girdin küçük kardeş kasma kendini o kadar....

yok abim

bunlara dikkat etmek lazım. hikaye bir konu anlatıyor, sizin yorumunuz bambaşka alakasız...

ee siz fikrinizi bizimle paylaşmışsınız, ben de paylaşayım

öyle olsun küçük kardeş