Jump to content

Melanko_Linkler


nevermore

Önerilen Mesajlar

[h=4]küçük mide ağrılarıyla gelirdin eskiden

şimdi dev çağrılarda duyulur adın

ya ben çok değiştim

ya sen hep aynı kaldın

sabahlar ve geceler

şair tarafından rafa kaldırıldı sevgili

ikinci bir emre kadar yalan sevişmeler

rüyalar ve gündüz düşleri

aynı şey değil artık

ak ve kara olup

detaylara boğulduk

ve bizde ayrı sayıldık

yıllar boyu sürdü sana ulaşmam

ve sessiz sedasız sürdü hep yangın

bu susmak ve durgun akmak değil emin ol

sessiz süren bir taşkın

şimdi en ölünesi zaman

arifesindeyim ilan-ı aşkın..

 

[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=4]benim kelimelerim senle gitti sevgili.

sen giderken arkana bile bakmadan, giderken kanata kanata, giderken umursamadan,

kelimelerim takıldılar peşine kendilerini sana anlatabilmek derdiyle.

ben dilsiz kaldım.

benim umutlarım senle bitti sevgili,

hepsini fütursuzca sana harcadım,

her sefer sıfırdan başlamak için onları kullandım,

belkilerle arkadaştı umutlar,

belkiler gidince,

her şey siyah ve beyaz kadar netleşince,

umutlar da bittiler.

benim hayallerim...

ah be sevgili.

hayallerim vardı benim.

kayboldular sen gidince, zifiri karanlıkta aysız kaldı gecem, hayalleri olmayan biriyim ben artık, bir hayal-et misali gölgem dolansa da ortalıklarda, cismim uzun zamandır hayallerim gibi kayıplarda.

benim dünlerim senle tükendi sevgili.

gözümü açtığımdan beri hayatımdasın sanki, hangi yanıma dönsem sen, hangi kokuyu duysam biz, ne zaman yatağıma yatsam aşık sevişmelerimiz..

dünüm yok benim sevgili.

bugünüm zehirli...

yarınım gelmiyor hiç,

kelimelerim gidince yetim,

hayallerim bitince öksüz,

umutlarım gidince evsiz kaldım.

üşüyorum şimdi...

 

 

[/h][h=6][/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

May thy light be fair to me!

May thy course be smooth to me!

If good to me is thy beginning,

Seven times better be thine end,

Thou fair moon of the seasons,

Thou great lamp of grace!

 

He Who created thee

Created me likewise;

He Who gave thee weight and light

Gave to me life and death,

And the joy of the seven satisfactions,

Thou great lamp of grace,

Thou fair moon of the seasons.

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=4]başka bir eksenin

etrafında dönüyor

bitmeyen telaşın

ve

gün başlıyor

ardından

ve

balıkçı teneklerinin

varlığını kanıtlayan

ahenkli gürültüsü mıhlanıyor

zamanın küllenmiş acılarına

hüzünleri sevince boğan

sonra

kalıcı bir iz gibi

dokunuşu parmaklarının

ardında bıraktığın

seyir defterine

[/h][h=6][/h]

 

http://asset1.sosyomat.com/uyelik/sosyo_avatar_image/3/7/232173/avatar_m.jpg[h=4]gün dönüyor yine

gece uyandırıyor tüm sessizliği

ay yırtıyor, parçalıyor gökyüzünün rahmini

binlerce yıldıza gebe bırakıyor

taşıyamadığını düşürüyor

işte tam da o kayan yıldız oluyorsun yeryüzüne

ve bir döşekte uyuyorsun sessizce

gün dönüyor

kayıkçılar yırtıyor yeryüzünün rahmini

gün dönüyor

ellerin yırtıyor teni

ten düşüyor döşeğe

geceye

denize

 

http://www.youtube.com/watch?v=hk3mAX5xdxo

[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=4]Yağmur bir klişe gibi yağıyor

Asfaltta yansıyordu sokak lambasının ısığı

Yoldan çıkmış bir hayat geçiyordu kaldırımdan

Evsizin umursamaz bakışlarında

Gece yıldızlarını yerleştirmişti

Cazın ve viskinin gecesine

Siyah bir sigara savurdu dumanını

Boşluğa..

Kimileri ölürken

Kimileri yeşeriyordu bitkiselde

Duman.. duman..

Bir çocuk kıvranıyordu

Hayat kadının karnında

Kadere küfredercesine

Politizim yerini apolitizm

Kayıplarımız çoğalıyordu

Her durakta..

Soğuk bir şehir,

Kederli bir şehir, şimdi yüreğim..

Vapurlar dolu kalkar her bir limandan

Dalgalarında martıları katleder

Ve boşaltır leşlerini bir sonrakine

Can yeleği simit bastıramaz açlığı..

….

Yağmur..

Adının hakkını verircesine

Çarpıyordu sokaklara

Sokaklar boş zamanın en gece vaktinde..

 

http://www.youtube.com/watch?v=B8UeeIAJ0a0

[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=4]ilk kelime tanrıdandır dedi şair

çok sürmedi ardından intiharı

biraz kan ve biraz kelimeler aktı kesilmiş bir bilekten

tanrı kapının ardındaydı

çöl güneşle kum denizle yazgılıydı ya kaderine

kader de aslında tanrıya inattı

yazı ve yazgı mühürlenmişken bir kapalı deftere

tutkusu şairi kanattı..

dörtnala koşan vahşi atların durduğu bir nokta var ya hani

irkilip baktıkları ve alabildiğine şaha kalktıkları

öyle garip tedirgin ve ihtişamlı bir şeydi

sana getirmiştim ve anlatıcı

masalına seni kattı

büyücü uykusundan uyandı

büyücü kuyulara muskalar attı

bir çift kanat açıldı iki yana

bakışın bir ömür oldu

gidişin nasıl bir katliamsa,

gülüşün kainattı

şimdi seni yazacak bir kalem yok

şimdi senden beslenecek şair de

bir kaç kelimeyle sürdürdüğüm oyundasın

bırak imgeler ve simgeler biraz öksüz kalsın

öyküsü bitti yeryüzünün anla artık

çekip gidenler çoktan kurtuldu

bizse sonsuzla nikahlandık.

 

[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sevmek (bir başka) adam yerine koymaktır besbelli..

Şiirler bozulur

Aklım köz iken kül,

Aynasında teniyle oyalanmış bir kadın..

Boy aynasına boyalanmış yüzü,

Kentte gece yarısı

Aklımda kokusu sığ bir tütsü..

Düşlere düşkün,

Ağzından düşünceleri eksik olmayan birbirine bağlı göbekleriz..

Aşk bitmiyor burada.

Sesini duymadan,

Ya da hepsini geç

Sesine doymadan gün doğuruyorsa ömrüm.

Bir tek kelimelik de olsa düşük yapacaktır elbet dilin.

Sen ve Yüreğin..

Kadavralara nasıl davranılır bilin ve öğrenin..

Geldiğinde;

Zaman kavramları kavramayacaktır zamansızlığı..

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu bildiğin dünya böyle olmadan önce

Bir keresinde bir sevgilim vardı ve onundum ben de

Ve güneşin altında nehir boyunca yürürdük

Ama o yalnız bir adam, bu yüzden tamamdı

Buluşmak zorunda olduğumuz tek yer geceydi

Güneş varken o uyur, gölgelerde saklanabiliriz

Dağın kenarında birlikte vakit geçirirdik

Ama bu biter sabah olduğunda

 

Ve kurtsun sen

Ve ben ay'ım

Ve bir olduğumuz sonsuz gökyüzünde

Yaşıyoruz (hayattayız)

Rüyalarımda kurt ve ben

 

Kaç gün ve gece gelip geçecek

Göreceğin tek ışık yalnızca benim parlayışımdan iken

Bizi çevreleyen büyüyü bozabilen bir şafak asla olmayacak

 

Dünya güneşle birlikte yok olana (ölene) dek

 

Ve kurtsun sen

Ve ben ay'ım

Ve bir olduğumuz sonsuz gökyüzünde

Yaşıyoruz (hayattayız)

Rüyalarımda kurt ve ben

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=4]dünyanın göbek bağını taşıyorum ellerimde

ellerimde dünyanın en gerçek ateşi!

etini lime lime ediyor keskin bir koku,duy!

tüm çiçekler ve ballar,

eriyorlar, çözünüyorlar bir fuları atar gibi omuzlarından

yeryüzüne iniyor anka kuşları

dinazorlar ve akla gelmedik yağmurlar.

kan, doku, kemik!

muhtesem bir satenle sarılmış omurgana

deliriyor evrenin tüm güzellik safsataları hasetinden!

darmadağın ederken yatağı biz

ve yatakla birlikte dağıtırken tüm dünyayı

dört bir yanda kol geziyor efsanemiz

toprağa karışırcasına!

seni sevmek, seni duymak, senin kemiğine, iliğine, atomuna karışmak için

toprağa karışırcasına!

KIYAMET GİBİ seviyoruz ya hani

artık, korkuyor Din adamları bizden!

 

[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir tek şeyi unutma

Seni sevdim ben.

Kalbim şimdi bir sokak Üzgünüm

Kelebekleri göç etti gönlümün

Issızlaştı hayat sanki

Sanki, sabahı eksik şiirlerimin.

Sanki, gecesi hep kanayan bir yara

Ve sanki, artık hep kanayacak...

Ağlanacak bir aşkın kıyısına vurduysa gözlerim

Çare yok, ağlayacak.

Bir tek şeyi unutma

Seni sevdim ben.

Kapıları kendime ben açamadım

Ya da yanlış saatlerde bekledim gelmeni

Düşünüyorum da sen gideli ne çok yalnızım..

Sarmaşık aşkın sarısında kaldım, sarılamadım.

Savunamadım seni kimselere

Anlatamadım seni kimselere

Kimsesiz kaldım,

En çok da sensiz...

Bir tek şeyi unutma

Seni sevdim ben..

Sana uyumak,

Sana uyanmaktı hayat.

Sıratını geçtim yaşarken korkmadan

Korkumu geçtim cesaretle, ihanetle

Berduş bir yalan masumiyeti öptüm bile bile

Tek sen gitme diye

Sonbahar oldum yaprak yaprak

Ağaç oldum köklerimi unutarak

Tesellisiz bir geceye fırlatıldım

Kalbimi dar kafese kapatarak

İçimdeki bir kanarya

Hiç susmadan ağlayacak

Bir tek şeyi unutma

Seni sevdim ben.

Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak

Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına

Beyazında akladım bulutunun

Mavi mavi sevdim seni içim kan ağlayarak

Bir tek şeyi unutma

Seni sevdim ben.

Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.

Bugün sardunyalarım da açmadı

Belki de küskün renklere

Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım

Sensiz soluyorum anlayacağın

Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,

Var mısın, yok musun?

Bir tek şeyi unutma

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak

Aklıma her geldiğinde ağlayarak....

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çığlık çığlığa bir sessizlikten geliyorum

Boğazımda susa mahkûm edilmiş kelimeler

Usulca aralıyorum göz kapaklarımı

Kirpiklerimin öte yanı uçurum

Eğer gözlerimden bir söz kaçırırsam; biliyorum ki öleceğim

Fırtınalı bir günde patlak verecek cinayetim

Hayata sırtımı döndüm bekliyorum

Karlı istasyonda içimde kaybolmuş gibiyim

Avaz avaz suskunlukta kendimi arıyorum

Gölgeme bassam düşeceğim

Kaçarak uzaklaşıyorum

Ardımda bırakıyorum tüm iz düşümlerimi

Geceyi iki parçaya bölüyor yağan kar

İçimde sarhoş bir kadının ayak izleri

Bir oğlan çocuğu misketlerini fırlatıyor Haliç’e

Parça tesirli acılarımı cebimde taşımışım senelerce

Yanlışlarımı zaten yaşadım

Artık kendi doğrularımı yaşamalıyım

Hayat pis bir elma şekeri tadındaydı hep,

Çürüyen dişlerim değil düşlerimdi çoğu zaman

Ya hayat bize ağır geldi ya da biz hayatı ağırladık

Şimdi hangi kente sığınsam;

Kanım topuklarımda, cıva ağırlığında

Ne zaman elimi yüzüme götürsem;

Bir kadının gözyaşlarında boğuluyorum

Kadın iki eliyle tampon yapıyor ağzına

Bir aşkı daha kusmamak için,

Bildiği tüm küfürler can veriyor boğazında

Karlı istasyonda soluk alıp veriyor sayıklamalarım

Boş bir banktan seyrediyorum gece yayınını

Gece benim için seslendiriyor ‘’sorma ne haldeyim’’

Kirpiklerimin öte yanı uçurum

Eğer gözlerimden bir söz kaçırırsam; biliyorum ki öleceğim

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yarım kalan şiirlerimin ve

isminin, beynimde gizli kalışında ki feryatlarla birleşti

şimdi

içimde-ki ölüm..

ve bekle!

birazdan

densiz bir ölüm olacak sana olan sığınağım..

..........

artık ölümler bile, ölümü hatırlatmıyor hiç kimseye

sayıklama gibi tüm hayatlar...

bir eylem ki,

sanki

tekerrür eden ve daim.

zamana çengelli bu yaşamda

öğrendim! ki;

kendisininkinden başka yaşamların ölüleri olup çıkan biz

sıradan bir hayatta sadece birer imgeyiz ...

........

şimdi açsam ellerimi

sanki acıyacak kaderim..

''an" be "an"

ölüme koşan ben

talana uğramış

ve

rutubet kokan

yer ve gök arasındayım...

............

etrafımda;

ölü nefesleriyle büyüyen taştan sedirler,

susuşlar,

talan,

is karası umutlar

ve çürük iskelelerde saklı ömürler..

..........

 

evet;

yarım kalan şiirlerimin ve

isminin beynimde gizli kalışında ki

feryatlarla birleşti

şimdi

içimde-ki ölüm..

ve bekle!

birazdan densiz bir ölüm olacak sana olan sığınağım..

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=4]sokağın bildik sınırında

ters düz edilmiş kuyuların ucundayım

ben

aklımın dokunuşunda ezdim kangren hisleri

kan akıtan rüyalarda

dokunuşuna kandığım

bir sihirde

düşleri çoğalttım da

elimde kaldı kırıntısı

elimde kaldı da

eridi

kış sabahları

gözlerimde

-siyah bulutların ağlak mektuplarında

düş topladı beyaz bulutlar

ve sürüldü gözleri bilinmeze

hançer kıvamında

battı ve gömüldü yüzleri

yüzleri;

yapay dualar hengamesi

yüzleri;

galip gelen yarım duman

ve yüzleri;

kafiyeden soyunan ıslak beddua kümesi

 

[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bütün lanetler üzerine toplanmış kadının bu sabah...

gece mavisinden gözleri açılmamış...

neden uyudu neden uyandı...

beyni zalim düçüncelerle yorgun...

şimdi ölü evinin penceresi ve kapısı açılmamak üzere kapandı...

orda ayrılığın en yakın dostu yalnızlıkla sevişirken...

aşkı bu kadar hoyrat kullanan kadına kimseler üzülmeyecek...

 

http://www.youtube.com/watch?v=CZFKw3BhveI

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kelimeler eskiyor neyi ne zaman söylesem,

hepsi sensin aklıma senden başka bir şey gelmiyor,

desem ki gurbetteyim türküler uzun,

gurbet sensin türküler sen

desem ki yalnızım dağlarda, günler bitmiyor,

yalnızlık sen, dağlar sen,günler sensiz.

 

 

 

Aklıma senden başka bir şey gelmiyor.

 

Aklım sende,sen yüreğimde,

yüreğim temaşada gözlerini,

gözlerin üzüm bağlarında

temmuz ayında bağbozumuna zaman var.

Gözyaşlarımı topluyorum şimdi,

üzümler toplanırken şaraba katacağım,

en tatlı şaraba

senin adını koyacağım ve sarhoş olacağım içmeden bir yudum.

 

Ben böyle bir sevdayı binlerce yıl önce bir kitapta okumuştum,

lakin unutmuştum,

yaşarken aklıma geldi,

oysa yaşanılması mümükünsüz bir masal demiştim okurken o destanı,

yaşamayan bilemez bu yaşananı,

 

 

 

Aklıma senden başka bir şey gelmiyor.

 

Güzellik için sözler arıyorum,

aklıma senden başka bir şey gelmiyor,

konuşılacak konular şurdan burdan geçmiş ve gelecekten,

aklıma senden başka bir şey gelmiyor.

Şiir yazmak için oturuyorum,

içimde coşkular taşıyor,

kağıtlara dökeceğim dıygularımı

kalemim hazır yazacağım ne yazacağım,

 

 

 

Aklıma senden başka bir şey gelmiyor.

 

Bayram yaklaşıyor şehir cıvıl cıvıl,

kalabalıklar sevinçli,

hediyeler alacağım bu bayram sevdalarımı giydireceğim,

aklımda kalanlara kartlar göndereceğim.

 

Aklıma senden başka kimse gelmiyor.

 

Bir şarkı dinlerken hayal kuruyorum,

sigaramı çekiyorum derinden,

gözlerim dalıyor,

ufukta gün batıyor,

biriyle gidip konuşsam diyorum.

 

 

 

Aklıma senden başka kimse gelmiyor.

 

Canım sıkıldığında,efkar bastığında beni,yapayalnız yürümek istemiyorum,

birini arıyorum yanımda,

aklıma senden başka kimse gelmiyor.

Ve yüreğinde papatyalar açan.

yaşamamın sebebini arıyorum.

 

 

Aklıma senden başka bir şey gelmiyor..

 

 

a
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Nefesin var nefesimde...

Soluk soluğaydın, gırtlağına yüklenmiş suskunluk

türküleri munzur dağlarının çıplak esmer ve yalın

şaşkınlığını anlatıyordu..

Gülüşün güneşin sıcaklığında yüzümde

betimlenen kayıp tarihimin kayıp çocukları...

Bir gidiş...

Bir isyan...

Bir ses...

Bir sen...

Karşımda hayalin, gülüyor bu namusuz

yaşanmışlıklara...

Hançer dolanıyor, dilim susuşuyor ...

Suçlanıyorum,sensizlikle!

Söyle bana güneşim...

Seninle hangi sonbaharın yüzsüzlüğünde

kaldı ilkbaharım ?

Kederim habersiz gidişlerinin

derin endişelerini taşırken, maviye...

Vefasızlık damarlarını çekiyorum,

Kıyımda sürgün yüreğin.

Bir avuç mavi umutla kaplıyorum ölü toprağımı.

Ne çok şeydi, gökyüzüme...

Cemre düşerken...

Kış yaklaşıyor titrek ellerime.

Yapışıyor düşlerim.

Hadi kokla beni desem ?

Ne olur..

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uzun bir ayrılıktır insan, kalbi kendi yalnızlığına gömülü.baştan başa koca bir ayrılık dünya.. yalnızca biz değiliz ayrılıklarla sınanan.. ayrılıklar üzerine kurulu bir dünyadır üzerinde yaşadığımız..baktığımız her yerde bir ayrılık masalı yaşanır baştan ve aralıksız.. her şey az gider uz gider.. ağaçlar yapraklarından ayrılır, yağmur bulutlarından.. tohumlar bitkilerin gövdesinden uzaklara savrulur hep, bahardan yazdan ayrılır dünya, geceden gündüzünden ayrılır.. kalbine tutunarak yaşayan herkes için beşiğin ardından başlar ayrılıklar...

..ve her ayrılığa tahammül gücü veren birde umut vardır yüreğin kıvrımlarında sessizce gizlenmiş..

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Saat 03:42

Hala çalışanlar var sokakta

Mafya, polis, tabanca, sex işçileri, kediler…

Silahlar transseksüellere konuşuyor

Bir silah sesi ardınca küfürler ve

İlerisi kanlı çizmeler

Cinayet mahallinden izler taşıyor.

Kedilerle yapılan röportajda

Hazmı en kolay etin

İnsan eti olduğu belirtiliyor.

Çöplüklerde,

İnsan gurmesi kediler

Epilasyonlu bacak peşindeler

File çorap kemirmekten zevk alan kedilerden bahsediliyor.

Hala çalışanlar var sokakta

Çöpçüler karanlığı poşetlerle topluyor

Kamyonlarından sallanarak

Bu ülkede vejetaryen martılar idam ediliyor.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İstimlak duvarına bakıyorum... Seninle konuşuyorum... Paha biçilmez güvercin pisliklerinin değerini nasıl yitirdiği geliyor aklıma... Gül dibine dökmeli sizi... Dalına ben konarım...

Cümlelerin sonuna koyduğum üç nokta bana sesleniyor... Bir'di, iki olduk... Yetmedi tanrıyı doğurduk... Sen kızıyorsun bana, hepsi senin yüzünden diye... Keşke yalnızca sevseydik birbirimizi, sevginin aşkın ne olduğunu bilmeden. Sen yarattın diyorsun bana, tüm bu çılgınlığın sebebi sensin. Hayır diyorum şeytan girdi araya... Yoksa onu da mı ben uydurdum. Sus... Peki, sustum.

Bugün hayat devam ediyor dedi babam... Öyle mi gerçekten... Ölüm saatimi arka cebimde taşıyorum. Hatırlayamadığım tek şey ölüm anım... Ölmek sevmeye eş değermiş... Öyle demişim. Saçmaladığımı hatırlattın bana... Metafizik sevişmelerimiz ne zaman bitecek... Ya da sen içimde ve dışımda olan ne zaman bir aynaya hapsedeceksin seni... Dünya daha da çileden çıkmadan ya sen sustur beni, ya da ben anlatabileceğim kadar anlatacağım seni... Sırrımı öyle bir saklarım ki, yani seni... Sen bile unutursun kim olduğumu... Öyle bir gizlenirim ki sana, kaybolursun... Kayboldum sende... Bu yüzden geç otur karşıma. Susalım... Hiç konuşmadan. Dokun bana ki, bende toplansın her şey, her zerren... Öp ki, doğurayım tanrım seni... Öp ki, kiraz çiçekleri imrensin... Kelebekler değil, dudaklarım değsin yanaklarına... Öyle bir doğur ki beni, öyle bir sök çıkar ki beni rahminden, aşk olsun... Aşk dolsun gözlerim, sesim yırtsın gökyüzünü...

Hadi toprağa su ver... Kanayalım...

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=4]

Bir avuç mavi, çatlamış yüreğimden sızıyor, gözlerime.

Eski hükümlüyüm yaşama.

Ayaklarım pranga tutsağı.

İçimde gülümseyen çocukluğum.

Yitirilmiş sevinçler taşıyorum.

Hapishane tutsaklığım yanı başımda gardiyan.

Yürüyorum, sokaklara dökülen aşkın kanıyla yıkanmış

Ellerimden kaldırımlara yazılıyor.

Yankılanıyor dilimden yitik türkü

Uğultuyla çalkalanıyor beynim.

Can çekişen bedenimin hüzüne dönüşmüşlüğüne.

Gülümsüyorum.

Voltalarıma aşk adımı eklenirken şehre, köz tutmuş yeşilimsi duvarlarım.

İçim buğu yapmış…

Hangi rüzgarın dilindedir martı.

Şimdi Kimbilir ?

Bilir misin martının gözyaşıyla yaratıldığını.

Acının değil umudun gözyaşından.

Dört duvar arası bu demir parmaklıklara yapışırken,

Üşüyorum.

Çekiliyorum kendime.

Oysa sen kaçırdın beni benden...

Uzaklara suçlusu sensin!

Düşlerimin…

Şimdi bütün uçurumlar çiçeklerle donatılmış.

Attığım her adımda kanıyorum

Bu aşk yağmura hazırlanıyor.

Günahlarından arınmak için…

Haydi söyle şimdi!

Hangi denizlerin çocuğuydun sen?

 

[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=4]gecikmeli

anlatılan masal

aslında

yosun kokulu deniz

hüzün duruşlu

balıkçı tekneleri

birazdan yağacak sağanak gibi

nazlamkata dalgaların arasında

dedi

ve

mırıldandı

ardından

güzel kokulu

saçları yüzünü

örterken

susuşun

akıp giden bir göz yaşı

yatağını arayan

 

[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...