nevermore Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2011 [h=4]küçük mide ağrılarıyla gelirdin eskiden şimdi dev çağrılarda duyulur adın ya ben çok değiştim ya sen hep aynı kaldın sabahlar ve geceler şair tarafından rafa kaldırıldı sevgili ikinci bir emre kadar yalan sevişmeler rüyalar ve gündüz düşleri aynı şey değil artık ak ve kara olup detaylara boğulduk ve bizde ayrı sayıldık yıllar boyu sürdü sana ulaşmam ve sessiz sedasız sürdü hep yangın bu susmak ve durgun akmak değil emin ol sessiz süren bir taşkın şimdi en ölünesi zaman arifesindeyim ilan-ı aşkın.. [/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2011 [h=4]benim kelimelerim senle gitti sevgili. sen giderken arkana bile bakmadan, giderken kanata kanata, giderken umursamadan, kelimelerim takıldılar peşine kendilerini sana anlatabilmek derdiyle. ben dilsiz kaldım. benim umutlarım senle bitti sevgili, hepsini fütursuzca sana harcadım, her sefer sıfırdan başlamak için onları kullandım, belkilerle arkadaştı umutlar, belkiler gidince, her şey siyah ve beyaz kadar netleşince, umutlar da bittiler. benim hayallerim... ah be sevgili. hayallerim vardı benim. kayboldular sen gidince, zifiri karanlıkta aysız kaldı gecem, hayalleri olmayan biriyim ben artık, bir hayal-et misali gölgem dolansa da ortalıklarda, cismim uzun zamandır hayallerim gibi kayıplarda. benim dünlerim senle tükendi sevgili. gözümü açtığımdan beri hayatımdasın sanki, hangi yanıma dönsem sen, hangi kokuyu duysam biz, ne zaman yatağıma yatsam aşık sevişmelerimiz.. dünüm yok benim sevgili. bugünüm zehirli... yarınım gelmiyor hiç, kelimelerim gidince yetim, hayallerim bitince öksüz, umutlarım gidince evsiz kaldım. üşüyorum şimdi... [/h][h=6][/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sabrina Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2011 May thy light be fair to me! May thy course be smooth to me! If good to me is thy beginning, Seven times better be thine end, Thou fair moon of the seasons, Thou great lamp of grace! He Who created thee Created me likewise; He Who gave thee weight and light Gave to me life and death, And the joy of the seven satisfactions, Thou great lamp of grace, Thou fair moon of the seasons. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
I like myself Yanıtlama zamanı: Kasım 28, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 28, 2011 ve koşarsın koşarsın güneşi yakalamak için ama güneş batmakta ve dolanmakta tekrar sana görünmek için güneş aynı güneş aslında ama sen yaşlısın artık bir nefeslik ömrün var ve bir gün daha yakınsın ölüme.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Kasım 28, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 28, 2011 [h=4]başka bir eksenin etrafında dönüyor bitmeyen telaşın ve gün başlıyor ardından ve balıkçı teneklerinin varlığını kanıtlayan ahenkli gürültüsü mıhlanıyor zamanın küllenmiş acılarına hüzünleri sevince boğan sonra kalıcı bir iz gibi dokunuşu parmaklarının ardında bıraktığın seyir defterine [/h][h=6][/h] http://asset1.sosyomat.com/uyelik/sosyo_avatar_image/3/7/232173/avatar_m.jpg[h=4]gün dönüyor yine gece uyandırıyor tüm sessizliği ay yırtıyor, parçalıyor gökyüzünün rahmini binlerce yıldıza gebe bırakıyor taşıyamadığını düşürüyor işte tam da o kayan yıldız oluyorsun yeryüzüne ve bir döşekte uyuyorsun sessizce gün dönüyor kayıkçılar yırtıyor yeryüzünün rahmini gün dönüyor ellerin yırtıyor teni ten düşüyor döşeğe geceye denize http://www.youtube.com/watch?v=hk3mAX5xdxo [/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Aralık 5, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 5, 2011 [h=4]Yağmur bir klişe gibi yağıyor Asfaltta yansıyordu sokak lambasının ısığı Yoldan çıkmış bir hayat geçiyordu kaldırımdan Evsizin umursamaz bakışlarında Gece yıldızlarını yerleştirmişti Cazın ve viskinin gecesine Siyah bir sigara savurdu dumanını Boşluğa.. Kimileri ölürken Kimileri yeşeriyordu bitkiselde Duman.. duman.. Bir çocuk kıvranıyordu Hayat kadının karnında Kadere küfredercesine Politizim yerini apolitizm Kayıplarımız çoğalıyordu Her durakta.. Soğuk bir şehir, Kederli bir şehir, şimdi yüreğim.. Vapurlar dolu kalkar her bir limandan Dalgalarında martıları katleder Ve boşaltır leşlerini bir sonrakine Can yeleği simit bastıramaz açlığı.. …. Yağmur.. Adının hakkını verircesine Çarpıyordu sokaklara Sokaklar boş zamanın en gece vaktinde.. http://www.youtube.com/watch?v=B8UeeIAJ0a0 [/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Aralık 6, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 6, 2011 [h=4]ilk kelime tanrıdandır dedi şair çok sürmedi ardından intiharı biraz kan ve biraz kelimeler aktı kesilmiş bir bilekten tanrı kapının ardındaydı çöl güneşle kum denizle yazgılıydı ya kaderine kader de aslında tanrıya inattı yazı ve yazgı mühürlenmişken bir kapalı deftere tutkusu şairi kanattı.. dörtnala koşan vahşi atların durduğu bir nokta var ya hani irkilip baktıkları ve alabildiğine şaha kalktıkları öyle garip tedirgin ve ihtişamlı bir şeydi sana getirmiştim ve anlatıcı masalına seni kattı büyücü uykusundan uyandı büyücü kuyulara muskalar attı bir çift kanat açıldı iki yana bakışın bir ömür oldu gidişin nasıl bir katliamsa, gülüşün kainattı şimdi seni yazacak bir kalem yok şimdi senden beslenecek şair de bir kaç kelimeyle sürdürdüğüm oyundasın bırak imgeler ve simgeler biraz öksüz kalsın öyküsü bitti yeryüzünün anla artık çekip gidenler çoktan kurtuldu bizse sonsuzla nikahlandık. [/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2011 Sevmek (bir başka) adam yerine koymaktır besbelli.. Şiirler bozulur Aklım köz iken kül, Aynasında teniyle oyalanmış bir kadın.. Boy aynasına boyalanmış yüzü, Kentte gece yarısı Aklımda kokusu sığ bir tütsü.. Düşlere düşkün, Ağzından düşünceleri eksik olmayan birbirine bağlı göbekleriz.. Aşk bitmiyor burada. Sesini duymadan, Ya da hepsini geç Sesine doymadan gün doğuruyorsa ömrüm. Bir tek kelimelik de olsa düşük yapacaktır elbet dilin. Sen ve Yüreğin.. Kadavralara nasıl davranılır bilin ve öğrenin.. Geldiğinde; Zaman kavramları kavramayacaktır zamansızlığı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Libitina Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2011 Bu bildiğin dünya böyle olmadan önce Bir keresinde bir sevgilim vardı ve onundum ben de Ve güneşin altında nehir boyunca yürürdük Ama o yalnız bir adam, bu yüzden tamamdı Buluşmak zorunda olduğumuz tek yer geceydi Güneş varken o uyur, gölgelerde saklanabiliriz Dağın kenarında birlikte vakit geçirirdik Ama bu biter sabah olduğunda Ve kurtsun sen Ve ben ay'ım Ve bir olduğumuz sonsuz gökyüzünde Yaşıyoruz (hayattayız) Rüyalarımda kurt ve ben Kaç gün ve gece gelip geçecek Göreceğin tek ışık yalnızca benim parlayışımdan iken Bizi çevreleyen büyüyü bozabilen bir şafak asla olmayacak Dünya güneşle birlikte yok olana (ölene) dek Ve kurtsun sen Ve ben ay'ım Ve bir olduğumuz sonsuz gökyüzünde Yaşıyoruz (hayattayız) Rüyalarımda kurt ve ben Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Aralık 19, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 19, 2011 [h=4]dünyanın göbek bağını taşıyorum ellerimde ellerimde dünyanın en gerçek ateşi! etini lime lime ediyor keskin bir koku,duy! tüm çiçekler ve ballar, eriyorlar, çözünüyorlar bir fuları atar gibi omuzlarından yeryüzüne iniyor anka kuşları dinazorlar ve akla gelmedik yağmurlar. kan, doku, kemik! muhtesem bir satenle sarılmış omurgana deliriyor evrenin tüm güzellik safsataları hasetinden! darmadağın ederken yatağı biz ve yatakla birlikte dağıtırken tüm dünyayı dört bir yanda kol geziyor efsanemiz toprağa karışırcasına! seni sevmek, seni duymak, senin kemiğine, iliğine, atomuna karışmak için toprağa karışırcasına! KIYAMET GİBİ seviyoruz ya hani artık, korkuyor Din adamları bizden! [/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2011 Bir tek şeyi unutma Seni sevdim ben. Kalbim şimdi bir sokak Üzgünüm Kelebekleri göç etti gönlümün Issızlaştı hayat sanki Sanki, sabahı eksik şiirlerimin. Sanki, gecesi hep kanayan bir yara Ve sanki, artık hep kanayacak... Ağlanacak bir aşkın kıyısına vurduysa gözlerim Çare yok, ağlayacak. Bir tek şeyi unutma Seni sevdim ben. Kapıları kendime ben açamadım Ya da yanlış saatlerde bekledim gelmeni Düşünüyorum da sen gideli ne çok yalnızım.. Sarmaşık aşkın sarısında kaldım, sarılamadım. Savunamadım seni kimselere Anlatamadım seni kimselere Kimsesiz kaldım, En çok da sensiz... Bir tek şeyi unutma Seni sevdim ben.. Sana uyumak, Sana uyanmaktı hayat. Sıratını geçtim yaşarken korkmadan Korkumu geçtim cesaretle, ihanetle Berduş bir yalan masumiyeti öptüm bile bile Tek sen gitme diye Sonbahar oldum yaprak yaprak Ağaç oldum köklerimi unutarak Tesellisiz bir geceye fırlatıldım Kalbimi dar kafese kapatarak İçimdeki bir kanarya Hiç susmadan ağlayacak Bir tek şeyi unutma Seni sevdim ben. Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına Beyazında akladım bulutunun Mavi mavi sevdim seni içim kan ağlayarak Bir tek şeyi unutma Seni sevdim ben. Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim. Bugün sardunyalarım da açmadı Belki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım Sensiz soluyorum anlayacağın Mavi mavi ölüyorum Duyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun? Bir tek şeyi unutma Seni sevdim ben. Yanarak, yıkılarak Aklıma her geldiğinde ağlayarak.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2011 Çığlık çığlığa bir sessizlikten geliyorum Boğazımda susa mahkûm edilmiş kelimeler Usulca aralıyorum göz kapaklarımı Kirpiklerimin öte yanı uçurum Eğer gözlerimden bir söz kaçırırsam; biliyorum ki öleceğim Fırtınalı bir günde patlak verecek cinayetim Hayata sırtımı döndüm bekliyorum Karlı istasyonda içimde kaybolmuş gibiyim Avaz avaz suskunlukta kendimi arıyorum Gölgeme bassam düşeceğim Kaçarak uzaklaşıyorum Ardımda bırakıyorum tüm iz düşümlerimi Geceyi iki parçaya bölüyor yağan kar İçimde sarhoş bir kadının ayak izleri Bir oğlan çocuğu misketlerini fırlatıyor Haliç’e Parça tesirli acılarımı cebimde taşımışım senelerce Yanlışlarımı zaten yaşadım Artık kendi doğrularımı yaşamalıyım Hayat pis bir elma şekeri tadındaydı hep, Çürüyen dişlerim değil düşlerimdi çoğu zaman Ya hayat bize ağır geldi ya da biz hayatı ağırladık Şimdi hangi kente sığınsam; Kanım topuklarımda, cıva ağırlığında Ne zaman elimi yüzüme götürsem; Bir kadının gözyaşlarında boğuluyorum Kadın iki eliyle tampon yapıyor ağzına Bir aşkı daha kusmamak için, Bildiği tüm küfürler can veriyor boğazında Karlı istasyonda soluk alıp veriyor sayıklamalarım Boş bir banktan seyrediyorum gece yayınını Gece benim için seslendiriyor ‘’sorma ne haldeyim’’ Kirpiklerimin öte yanı uçurum Eğer gözlerimden bir söz kaçırırsam; biliyorum ki öleceğim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ocak 20, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 20, 2012 yarım kalan şiirlerimin ve isminin, beynimde gizli kalışında ki feryatlarla birleşti şimdi içimde-ki ölüm.. ve bekle! birazdan densiz bir ölüm olacak sana olan sığınağım.. .......... artık ölümler bile, ölümü hatırlatmıyor hiç kimseye sayıklama gibi tüm hayatlar... bir eylem ki, sanki tekerrür eden ve daim. zamana çengelli bu yaşamda öğrendim! ki; kendisininkinden başka yaşamların ölüleri olup çıkan biz sıradan bir hayatta sadece birer imgeyiz ... ........ şimdi açsam ellerimi sanki acıyacak kaderim.. ''an" be "an" ölüme koşan ben talana uğramış ve rutubet kokan yer ve gök arasındayım... ............ etrafımda; ölü nefesleriyle büyüyen taştan sedirler, susuşlar, talan, is karası umutlar ve çürük iskelelerde saklı ömürler.. .......... evet; yarım kalan şiirlerimin ve isminin beynimde gizli kalışında ki feryatlarla birleşti şimdi içimde-ki ölüm.. ve bekle! birazdan densiz bir ölüm olacak sana olan sığınağım.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ocak 27, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 27, 2012 [h=4]sokağın bildik sınırında ters düz edilmiş kuyuların ucundayım ben aklımın dokunuşunda ezdim kangren hisleri kan akıtan rüyalarda dokunuşuna kandığım bir sihirde düşleri çoğalttım da elimde kaldı kırıntısı elimde kaldı da eridi kış sabahları gözlerimde -siyah bulutların ağlak mektuplarında düş topladı beyaz bulutlar ve sürüldü gözleri bilinmeze hançer kıvamında battı ve gömüldü yüzleri yüzleri; yapay dualar hengamesi yüzleri; galip gelen yarım duman ve yüzleri; kafiyeden soyunan ıslak beddua kümesi [/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2012 bütün lanetler üzerine toplanmış kadının bu sabah... gece mavisinden gözleri açılmamış... neden uyudu neden uyandı... beyni zalim düçüncelerle yorgun... şimdi ölü evinin penceresi ve kapısı açılmamak üzere kapandı... orda ayrılığın en yakın dostu yalnızlıkla sevişirken... aşkı bu kadar hoyrat kullanan kadına kimseler üzülmeyecek... http://www.youtube.com/watch?v=CZFKw3BhveI Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2012 Kelimeler eskiyor neyi ne zaman söylesem, hepsi sensin aklıma senden başka bir şey gelmiyor, desem ki gurbetteyim türküler uzun, gurbet sensin türküler sen desem ki yalnızım dağlarda, günler bitmiyor, yalnızlık sen, dağlar sen,günler sensiz. Aklıma senden başka bir şey gelmiyor. Aklım sende,sen yüreğimde, yüreğim temaşada gözlerini, gözlerin üzüm bağlarında temmuz ayında bağbozumuna zaman var. Gözyaşlarımı topluyorum şimdi, üzümler toplanırken şaraba katacağım, en tatlı şaraba senin adını koyacağım ve sarhoş olacağım içmeden bir yudum. Ben böyle bir sevdayı binlerce yıl önce bir kitapta okumuştum, lakin unutmuştum, yaşarken aklıma geldi, oysa yaşanılması mümükünsüz bir masal demiştim okurken o destanı, yaşamayan bilemez bu yaşananı, Aklıma senden başka bir şey gelmiyor. Güzellik için sözler arıyorum, aklıma senden başka bir şey gelmiyor, konuşılacak konular şurdan burdan geçmiş ve gelecekten, aklıma senden başka bir şey gelmiyor. Şiir yazmak için oturuyorum, içimde coşkular taşıyor, kağıtlara dökeceğim dıygularımı kalemim hazır yazacağım ne yazacağım, Aklıma senden başka bir şey gelmiyor. Bayram yaklaşıyor şehir cıvıl cıvıl, kalabalıklar sevinçli, hediyeler alacağım bu bayram sevdalarımı giydireceğim, aklımda kalanlara kartlar göndereceğim. Aklıma senden başka kimse gelmiyor. Bir şarkı dinlerken hayal kuruyorum, sigaramı çekiyorum derinden, gözlerim dalıyor, ufukta gün batıyor, biriyle gidip konuşsam diyorum. Aklıma senden başka kimse gelmiyor. Canım sıkıldığında,efkar bastığında beni,yapayalnız yürümek istemiyorum, birini arıyorum yanımda, aklıma senden başka kimse gelmiyor. Ve yüreğinde papatyalar açan. yaşamamın sebebini arıyorum. Aklıma senden başka bir şey gelmiyor.. a Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2012 Nefesin var nefesimde... Soluk soluğaydın, gırtlağına yüklenmiş suskunluk türküleri munzur dağlarının çıplak esmer ve yalın şaşkınlığını anlatıyordu.. Gülüşün güneşin sıcaklığında yüzümde betimlenen kayıp tarihimin kayıp çocukları... Bir gidiş... Bir isyan... Bir ses... Bir sen... Karşımda hayalin, gülüyor bu namusuz yaşanmışlıklara... Hançer dolanıyor, dilim susuşuyor ... Suçlanıyorum,sensizlikle! Söyle bana güneşim... Seninle hangi sonbaharın yüzsüzlüğünde kaldı ilkbaharım ? Kederim habersiz gidişlerinin derin endişelerini taşırken, maviye... Vefasızlık damarlarını çekiyorum, Kıyımda sürgün yüreğin. Bir avuç mavi umutla kaplıyorum ölü toprağımı. Ne çok şeydi, gökyüzüme... Cemre düşerken... Kış yaklaşıyor titrek ellerime. Yapışıyor düşlerim. Hadi kokla beni desem ? Ne olur.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 21, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 21, 2012 Uzun bir ayrılıktır insan, kalbi kendi yalnızlığına gömülü.baştan başa koca bir ayrılık dünya.. yalnızca biz değiliz ayrılıklarla sınanan.. ayrılıklar üzerine kurulu bir dünyadır üzerinde yaşadığımız..baktığımız her yerde bir ayrılık masalı yaşanır baştan ve aralıksız.. her şey az gider uz gider.. ağaçlar yapraklarından ayrılır, yağmur bulutlarından.. tohumlar bitkilerin gövdesinden uzaklara savrulur hep, bahardan yazdan ayrılır dünya, geceden gündüzünden ayrılır.. kalbine tutunarak yaşayan herkes için beşiğin ardından başlar ayrılıklar... ..ve her ayrılığa tahammül gücü veren birde umut vardır yüreğin kıvrımlarında sessizce gizlenmiş.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AmorFati Yanıtlama zamanı: Şubat 21, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 21, 2012 Melankolia nöbeti geçirdikçe göz atarım... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2012 Saat 03:42 Hala çalışanlar var sokakta Mafya, polis, tabanca, sex işçileri, kediler… Silahlar transseksüellere konuşuyor Bir silah sesi ardınca küfürler ve İlerisi kanlı çizmeler Cinayet mahallinden izler taşıyor. Kedilerle yapılan röportajda Hazmı en kolay etin İnsan eti olduğu belirtiliyor. Çöplüklerde, İnsan gurmesi kediler Epilasyonlu bacak peşindeler File çorap kemirmekten zevk alan kedilerden bahsediliyor. Hala çalışanlar var sokakta Çöpçüler karanlığı poşetlerle topluyor Kamyonlarından sallanarak Bu ülkede vejetaryen martılar idam ediliyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mart 2, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 2, 2012 İstimlak duvarına bakıyorum... Seninle konuşuyorum... Paha biçilmez güvercin pisliklerinin değerini nasıl yitirdiği geliyor aklıma... Gül dibine dökmeli sizi... Dalına ben konarım... Cümlelerin sonuna koyduğum üç nokta bana sesleniyor... Bir'di, iki olduk... Yetmedi tanrıyı doğurduk... Sen kızıyorsun bana, hepsi senin yüzünden diye... Keşke yalnızca sevseydik birbirimizi, sevginin aşkın ne olduğunu bilmeden. Sen yarattın diyorsun bana, tüm bu çılgınlığın sebebi sensin. Hayır diyorum şeytan girdi araya... Yoksa onu da mı ben uydurdum. Sus... Peki, sustum. Bugün hayat devam ediyor dedi babam... Öyle mi gerçekten... Ölüm saatimi arka cebimde taşıyorum. Hatırlayamadığım tek şey ölüm anım... Ölmek sevmeye eş değermiş... Öyle demişim. Saçmaladığımı hatırlattın bana... Metafizik sevişmelerimiz ne zaman bitecek... Ya da sen içimde ve dışımda olan ne zaman bir aynaya hapsedeceksin seni... Dünya daha da çileden çıkmadan ya sen sustur beni, ya da ben anlatabileceğim kadar anlatacağım seni... Sırrımı öyle bir saklarım ki, yani seni... Sen bile unutursun kim olduğumu... Öyle bir gizlenirim ki sana, kaybolursun... Kayboldum sende... Bu yüzden geç otur karşıma. Susalım... Hiç konuşmadan. Dokun bana ki, bende toplansın her şey, her zerren... Öp ki, doğurayım tanrım seni... Öp ki, kiraz çiçekleri imrensin... Kelebekler değil, dudaklarım değsin yanaklarına... Öyle bir doğur ki beni, öyle bir sök çıkar ki beni rahminden, aşk olsun... Aşk dolsun gözlerim, sesim yırtsın gökyüzünü... Hadi toprağa su ver... Kanayalım... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2012 [h=4]Bir avuç mavi, çatlamış yüreğimden sızıyor, gözlerime. Eski hükümlüyüm yaşama. Ayaklarım pranga tutsağı. İçimde gülümseyen çocukluğum. Yitirilmiş sevinçler taşıyorum. Hapishane tutsaklığım yanı başımda gardiyan. Yürüyorum, sokaklara dökülen aşkın kanıyla yıkanmış Ellerimden kaldırımlara yazılıyor. Yankılanıyor dilimden yitik türkü Uğultuyla çalkalanıyor beynim. Can çekişen bedenimin hüzüne dönüşmüşlüğüne. Gülümsüyorum. Voltalarıma aşk adımı eklenirken şehre, köz tutmuş yeşilimsi duvarlarım. İçim buğu yapmış… Hangi rüzgarın dilindedir martı. Şimdi Kimbilir ? Bilir misin martının gözyaşıyla yaratıldığını. Acının değil umudun gözyaşından. Dört duvar arası bu demir parmaklıklara yapışırken, Üşüyorum. Çekiliyorum kendime. Oysa sen kaçırdın beni benden... Uzaklara suçlusu sensin! Düşlerimin… Şimdi bütün uçurumlar çiçeklerle donatılmış. Attığım her adımda kanıyorum Bu aşk yağmura hazırlanıyor. Günahlarından arınmak için… Haydi söyle şimdi! Hangi denizlerin çocuğuydun sen? [/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Sting Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2012 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MrColt Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2012 Gecenin ıslak karanlığına kanlı gözlerle uyanıp ,yağmurun sesini beacon hill'e selamlamak var... http://www.youtube.com/watch?v=Fw24rEYRg7g Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mart 9, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 9, 2012 [h=4]gecikmeli anlatılan masal aslında yosun kokulu deniz hüzün duruşlu balıkçı tekneleri birazdan yağacak sağanak gibi nazlamkata dalgaların arasında dedi ve mırıldandı ardından güzel kokulu saçları yüzünü örterken susuşun akıp giden bir göz yaşı yatağını arayan [/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.