Melanko_Linkler

Hephaistos haLa kizgin zeus'a, hera o bidigin basit tanrıca..

Poseidon'a kalsa coktan yıkıldı istanbul,

Her gece bir imgemi kurban ediyorum depremlerine.

Hades bile habersiz senden öLümün o soguk dehlizlerinde,

Prometheus'un kargaları her gece misafirim..

Afrodit ise güzel degil artik tragedyalarda..

Sarhoş oLup estia'ya anLatıyorum seni,

Athena'ya danısıyorum ne zaman yalnız kalsam..

Ve apollon'un kehanetlerine sarılıyorum,

Ona kalsa döneceksin üc vakte kadar..

'Senden sonra tanrılara bile güvenmez oLdum...'

senden sonra

süründüm

süründüm

kertenkele oldum mesela

küçük, pis, iğrenç

kimseye ne yararım oldu

ne de zararım

besin zincirinde bir yerim bile yoktu

senden sonra

evrimleşemedim

ayakları boka basmış,

küçük oros*u sinekler yedim

bir de kuyruk bıraktım

aptal kediler yemeye çalıştı beni

sadece kuyruğumla oynayabildiler

ödlek gibi kaçt...ım hepsinden

senden sonra

öylece durdum

sessizce

pek farkedilmedim

senden sonra

bir boka yaramadım...

U.M.K

Yağmura çok teşekkür ederim. Bu gece yalnız cesedime yağdı.

k. İskender

[video=youtube;5-juDiDTYfw]

Bir masal gecesi rüyası

bu.

"Mutlu son" yerine, son bir umutla biten.

Benliğimi provake eden oyunlarımız

Hayatın sansürüne takılan günahlar

Özletirse bir akşam üstü ruhunun mesai

saatlerinde

Yine de, saklı kalmalı ekilen çiçekli

bahçemiz.

Bir masal gecesi rüyası bu....

Uyanışlar her iki kenara attı boyalı

ellerimizi

Ve hayat gerçekleriyle tam ortamıza kondu

sevgili.

Şimdi ikimizin de üzerinden geçer gökyüzü

bulutlarıyla.

Yağmur yalnız bakışlarımıza yağar, ıslatır.

Bir korku yürekte tertemiz bilirim, bilirsin

dünya döner.

Kaf dağının ardına taşıyorum dokunuşları

Ruhuma değen mavinin kokusunu

Zümrüd-ü anka kuşunun kanatlarına

gizleyerek...

Beklemelerin,beklenmedik suskunluğunda

Umutla seni senden arıyorum

Yokluğun fütursuzca saplanıyor gecenin ta

orta yerine

Dilim, kıyılarına vuran bir ceset gibi şişer

bu vakit.

Yutkunamam uzaklığını kalırım oracıkta…

http://video.google.com/videoplay?docid=5681080998760155574#

So feed the spark

Welcome to the land of dark

Death in all the centuries is what I left behind

Take my hand

Forgotten in the promised land

Death in all the centuries is what I left behind

And the sign of humanity is burning tonight

I can't escape from this ritual silence

Humanity's burning tonight

Bob Dylan - One More Cup of Coffee

http://www.izlesene.com/video/muzik-bob-dylan---one-more-cup-of-coffee/1532401

Şaraptan damlayan kırmızının; kana bürenen tonunda

ruj sürdü kadın…

Rengi solmuş bir dudağın, izlerini kapatmak için

yansıdığı bakışlarda!

http://www.youtube.com/watch?v=YB1d0lcQfWc

müsaitsen organlarım bu gece sende kalacak.

beni hatırlarsın cilvendim

hatırlarsın mecburi istikametindim.

bu eylüle de seninle girdik tesadüfe bak.

rüzgârı göğsünde yumuşatan gözü kanlı bir geceydi.

önce şiddet fark etti bilincin bedenine saplanan,

sarıp sarmalayan,

bir ihtimal tedirginliği soluyan zamanın

-koltuk altına kıvrılmış temiz arzularını.

tesadüf evcil,

tesadüf ürperti,

tesadüf bir önceki eylülden daha eylül.

beni iyi bilirsin,

kısa saçlı üvey kardeşinim;

sarsılan güven,

güvenden boşalan bir silahla,

tabiatla,

insan etiyle,

tek başına milleti tamamlayan,

belirli belirsiz duyduğun

ilk ve tek özne!

ve ben seni bu yüzden, kendimden ağır bir cüretle seviyorum.

dudaklarında ürperen,

dudaklarında şahlanan,

dudaklarınla eşdeğer titreyen bedenimin ibneliği olmasa,

her ne kadar sana seslenen bir anlayışın ifadesi olmasa,

her ne kadar rahimden,

peşinden ya da o karmakarışık aklından dökülen kahkahaların imlası

bir geceyle,

tırnaklarını yerinden söküp ruhunu ırzına geçiren geceyle,

öldüresiye suya çizen geceyle,

tanrıya gözdağı veren geceyle etrafını kuşatan tek kruvazör olmasa,

sen,

denizin kasıklarında beni savunmaktan,

saçlarımı savurmaktan tutuklu,

mevsime bulaşmış bir eylül olarak kalacaktın.

bu eylüle de seninle girdik tesadüfe bak.

beni okşama bu sebepten

beni bağıra bağıra çağırma

organlarım sende kalabilir diye, hırsla

herhangi bir ihtimalin ensesine fısıldama:

duyduğum bu nedensiz uğultu,

rüzgârı göğsünde yumuşatan gözü kanlı bir gecenin,

bedenimden kaçarken duyduğu en utangaç rengiydi.

şiddetten ne dediğimi bilmiyorum

bu ihlalden doğacak aşk

yeni bir eylül kavgası!

[video=youtube;8SbUC-UaAxE]

doğru zamanda,doğru kelimeyi kullanan.bir uçuk kırmızıdan sonsuzu çıkaran .

sen.

masamda oturup sıkıntıdan çatlayacakmış gibi bakan gözlerimden girip,ruhumdaki ritmi yakalayan adam.sen.ne varsa unuttuğum çocukluğumdan kalan,bi bir hepsini anımsatan, bakir düşlerimin yangınlarında,gözyaşımdam düş kuran.adam.

konuşmadığımda sesimi duyan.bütün yalnızlıklarımın tenhası.

içimdeki cehennemi kutup ayazlarına çeviren.sen.

masumluğumun arsızı,

sen

kalbin bir pompadan başka bir şey olduğunu gösteren.yeni bir yüz yeni bir bakış yeni bir duruşla beni bana gösteren

ey nehir bundan sonra böyle akacaksın diyen, bendim. kırdığım aynalarda yüzümü yeniden gösteren.

kayan yıldızlarımı gece boyu,gün doğumuyla bir bir gökyüzüne yeniden

yeniden takan.bana güzel dediklerinde sakın olma diyebilen.sen.

ibnelerde yattım erkek düşlerinin mesihi olmak için derdin,severdim seni..

travesti dostluklardı gecelerim abartısız derdin. beni sevdiğini söyler gibiydin

bütün ******ların vesikasıydı yüzümün rengi.gittiğinden günden beri yağmur yağmadı kente.

D.K

Uzak,

Kokusu üzerinde yankılanan sessizliğin sesini duyuran dağlar kadar ırak ama kokunu taşıyacak kadar yakın...

Düşünün orta yerinde uyanan çocuklar gibiyim,şaşkın gözlerim acıdan açık ama her yer karanlık.Korkumdan saklandım kabuğuma.

Boğuluyorum aslında...Kulağımda duruyor sesinin izleri hala.

Gözlerimi kırpıyorum,biraz daha ışık bulmak için.Öyle kapalı ki kabuğumun duvarları,öyle sıkı ki sızmıyor bir nebze ışık.

Geçmiyor,

karanlıktan korktukça çıkamıyorum kabuğumdan,sesini duydukça saklayamıyorum izlerimi karanlıktan.

Kısır döngü,yaman döngü,çaresiz döngü...

İzleri duruyor hala

Gözlerini koklamıştım ilk,minik.Özlemin buram buram kokusu vardı kirpiklerinde,içime çeker gibi bakmıştım ilk.Dokunmadan da severmiş insan,bilmeden de özlermiş.Anlamıştım,ilk nefeste ah minik!

Zaman,ırak...Geriye doğru akıyor sanki film.Sonu bilerek başa sarmak kadar acı.Zaman,karanlık...Ölümü yaşayıp geriye bakmak kadar uzak...

İki kişinin bir düşü olmazmış

İnanmadım,ağır ağır atladın düşüme.Sonra dağıldın dört bir yana,kapladın.İki kişinin bir düşü olmazmış,karanlığa saplandım.

Irak..Sesinin yankısını taşıyan dağlar kadar ırak,ama kokusunu bırakacak kadar yakın...

Soğuk,

Korkuyla saklandığı köşede uyuyakalan çocuklar kadar soğuk...

İzleri duruyor hala,kabuğumun kenarında

Gerçek olmayı isterdim ...

Gerçek olmanı isterdim ...

Ölüm kadar gerçeksin ama yaşam kadar uzaksın kayıpsın ...

Yinede benim ol isterdim

sadece benim

Ve

Senin olmak isterdim

sadece senin

Aah sevgilim saçamalıyorum yine

Şaraptan

çok içtim yine ...

yalnız ....

sevgiliiiim seeevgiliiim ...

Nerdesin?

bütün filmlere bir bilet

sarsmadan sür arabayı

üstüm başım yağmur

yer göstericilere

dikkat et

iyi bir gece

yalnızca iyi bir gece

güveniyorum

bu geceki konsere

kes sesini

virajlara dikkat et

pantolonumu bulamadım

ardından gömleğimi

aynadaki belirsiz bakışın

komodinin üstünde

kaç kadın edersin

kaç sevişme kaldı gitmene

uyuyorsan üstünü örteceğim

elindeki sıcak kahveyi

ütü yapıyorum

üstüme dökme

bırak

ayık kalayım

güzelliğin

güzelliğin

güzelliğin

acımasız

bu gece

koku..kokuyla başladı her şey,soluğundan bile önce;

şahdamarının üstünü dağladığımda atan kalbinin kokusu sardı varlığı ve var olmayanı..

ölüm kokuyor şimdi her yer senden ziyade

miğdem bulanıyor, bilincim allak bullak bu zifir kuyusu kokudan

kusmak istiyorum..içimde her ne varsa sana dair; dökülsün istiyorum damla, damla kalemimden..

dökülen her satırla vücuda gelirsin belki, dirilen son tanrı gibi-ki anlarsın sen dirilmeden önce öldürülmüş olduğunu,eksikliğinden-..

kudreti kendine yetmeyen tanrı-adam olur gelirsin ötelerden..

sarılırım sana sımsıkı etin acır,konuşamazsın...ölsen de konuşmazsın zaten sen,konuştuğundaysa alt metnin asıl olduğunu bilir takarım "sen" gözlüklerimi..

senden bakarım da sana yine çıkamam içinden..

düğüm olur kalırsın.ama yabancı kalırsın en az dünya kadar bana.öpsem donar, sarılsam üşürsün içinin yalnızlığında..

ben yine de sarılırım sana sımsıkı örterim üstünü bütün korkularının ve yasak meyvelerle donanmış bir masa da hazırlarım sana belki bir kadehte rakı..

yine de üşürsün sen,ısıtamam içini; duygusal cereyanda kalmamak için kapatırsın tüm kapılarını ben yine dışarda kalırım..!

dışarısıda en az senin kadar karanlıktır ve sen bilirsin aslında karanlıkta aydınlığı görmediğimiz yüzüdür!

http://www.youtube.com/watch?v=0Qdcl67H1Jw

Kendimden vazgeçeli yıllar oldu.

Sana anlattığım hüzün buzdağlarını

eriteli de çok seneler oldu..

Seni hiçbir zaman “ ötekiler “ kısmına

koymadım.

Seni bende hiçbir zaman “ sen “ kadar yabancı görmedim. Sana

hiçbir zaman “ sen “ demedim.

Sen bendin, ben de sen..

Seni bu kadar ben

yapmışken sitem etme bana “ ölümü “ bu k...adar anıyorsun diye.

Farkında

değil misin be can, ölüme karşı tek sığınağım sensin.

Tek duamsın dilsizliğin hükümran olduğu alfabede.

Tek anlamımsın bensizliğin beş

para etmediği yalnızlık mabedinde.

Bilmez misin be can, bende benin

kalmadığını..

Yıllar önce kendimi tüm kütüklerden zayi düşürüp bensiz

yaşadığımı bilmez misin ey yar.

Sonra sen geldin bensizliğin tecritli

sofralarına.

Bensizliğin kuraklığına umut öznelerini serdin.

bereketini bıraktın öznesizliğin kuraklığına.

Hiçliğimin duraklarına bir

anlam katan , hüviyetsizliğimi yüreğinle vücut bulan sensin. Bu kadar

bütünlenmişken sana, ölümü nasıl öpebilirim ki dudaklarımla.

Ve şimdi

ben kendimden vazgeçtim sadece sana “ ben kadar yakın olabilmek için.

Ve

şimdi sen oldum bende sadece kendime “ sen “ kadar yabancı durabilmek

için..

Anla olur bende “ ben “ diye biri yok.

Ben sadece “ sen’im “.

Senden önceki tüm sicillerimi sildim.....

http://www.youtube.com/watch?v=LF5a4r7fc9k

Senden sonra yeni yaralar almıorum hiç. Gelenler mevcut yaralarımı kaşıyor, kanatıyor. Ellerini tutuyoum onların. Benden mazoşist bir fahişe yarattın. Kirli bedenlerde senden arınıyorum. şimdi...

Her gün aynı çöplüğün içinde debelenirken güçlü olmaktan sen mi bahsediyorsun

Sahi bu kokuyu nasıl duymuyorsun!

Çürümüş ruhunun her zerresini o boyalarla ne kadar paklarsın ki...

Orada öylece durup,tüm o hikayelerin ardında saygıdan bahseden sen misin?

Dünya senin kurallarınla dönüyor evet ,

tüm o ışıklar seni aydınlatıyor

Ama

çırılçıplaksın farkında mısın?

İçimdeki tüm acıma tanrıların uyandırıyorsun.

Tapındığın her zerren küflenmiş zavallılıklarını besliyor aslında

ne yazık

ufacık bir parçaydın sadece

Özürlerin bile sızlanmaktan ibaret

ve

her şey için geç kalınmış bir yerde dibi boyluyorsun

ağır ağır ve acıyla...

Sızlanma sen bağladın o kayayı boynuna!

Hala inatla gökkuşağı gibi yuzlerin,

gözlerini gördün mü hiç?

siyah beyaz bakıyorlar,boğuluyorlar!

ve

Ne kadar büyüksün dibe yol alırken,ne kadar güçlü...

Ne çok yalan ve ne az gerçek

Uzak dur yaklaşma hiç buraya

Ölüm yayıyor ruhun dokunduğu her yere zira!

Aslında

sen sadece zina dusuncelerin zavallı atığısın

O yüzden,

annene söyle seni bir daha doğursun!

sözleri için ekledim.

http://www.youtube.com/watch?v=8jEwV00zeqo

bir sözcükle çıkıyorum yola.

bir tek sözcükle......

dinamit diyorum sessizliğe

Ve K.A.O.S. hani yok oluştan çıkan sonsuz süregeliş....

nerede patlarsa kan gölüne döner yaşadığım dünya.

Kimin umurunda , Kanla besleniyorken dünya?

En dibe doğru iniyorum tanrıçanın göbek kordonundan sallanarak.Sallnamayı ihmal etmiyor yüreğimdeki çocuksu katil ; )merak etme

bir lokum gibi dinamit alıyorum ve tam deliğine takıyorum kalbimin.

''savaş bitti sevgilim. barutla kurut şimdi kalbinden akan irini''

o , çok sevdiğin sanata ada şimdi kendini .. ölümsüzlüğe yol alan fani ..

Kaosun tam ortasın , dinginlikle yürümek istiyorsun..

Biliyorum..

Kimbilir daha çarpıcı bir bitiş çok daha anlamlı olabilir ?

Ne dersin ..

Noctural depression ?

ama gülüyorum sevgili.masada bıçakla gülüyorum.

ya da bir türlü zihnimden çıkmayan Ölümcül gözlerin geliyor aklıma .

Ter basıyor çürümekte olan bedenimi..

Ne oldu beğenmedinmi ??

boşver o halde herkesin kendi cehennemini ötekinde bulduğu dünyada

en zor ölüm yaşamak değilmi..

aslında hayata bir balkondan sidik yetiştiren çocuklar gibiyiz hala..bütün manalarını yitirmiş çocuklar gibiyiz hayatta!

[video=youtube;G98xrhq-Jno]http://www.youtube.com/watch?v=G98xrhq-Jno

Kopuk halatlarda sallanıyor boyun kemiklerin

Zihnin miladın geçmişini tırnaklıyor

Tırnak aranda çöplük taşıyorsun lola

Kemirip duruyorsun çoktan çürüttüğün bedenleri tırnaklarından

Kaynak sular döküyorlar şerit şerit

Kaynasın diye tüm gidilen yollardan kiril alfebesi ayrılıklar

Densiz bebek ağlamaları

Yersiz ağıtlar

Çaresiz köpek ulumaları

Orkestra şefi elleri çöp kokan bir adam

Sakallarında torunlarının elleri

Yerlere kadar çekiştirilmiş özlemden

Uğulduyor mu kulakların şimdi bencilliğinden ?

Tükürüğümle yoğuruyorum adını

Diş etlerimi kanatıyor fırçalanmamışlığı anıların

Tozlu

Sisli

Pis

Puslu haritalar geçiyor gözümün önünden

Tükürüğümle yapıştırıyorum çer çöpü

Nereden ne kadar çaldıysam

Ne kadar anladıysam edilen her bir sözü

Yapıştırıyorum nefesimin sıcağı –alev

Ev yapıyorum bir söğüt ağacına

21 gram yerleşiyor yuvasına

Yuvaya yerleşiyoruz

Çıkrıklar tam ve passız bir saat beyni ustalığında

Dönüyor dünyam

Tükürüğüm kurumadan

Gidip dönüyor cehenneminden

Tutmuşsun yollarımı

Bulanık camlarıma ‘pim çekmişsin

Mil’lerce uzaktan ’Bombalar patlıyor

Pim parmağında düğüm

Geri sayıyorum

Geri

Geri gelemiyorum

Dehlizlerin önü kapalı

kaçış yok

Sıkı sıkıya soğuğa iğneli çocuk bedenim

Geçitlerde piyonlar

Çapraz bağlarımdan koparıyorlar etlerimi

Denizlerine döküleceğim lola

Darma duman olup

Dizlerine döküleceğim

Çöktü binalar, enkaz kokuyor içilen sular

Çürük gözyaşı kokuyor kibrit

Cısss ediyor değen yerlerimize

Kim ağladı bilmiyorum bu ateşi

Kokusu çıkacak!

Dumanı boğacak kırılan kalbin akisleriyle seni!

Çekimi yanlış fiilin

biz olamadın

sen beceremedin yalnızca bu.

Ört üstünü, rüzgar ovacak sırtını

Tutulacaksın

Benim tutulmuşluğum gibi

Tutunmuşluğum gibi annemin geceliğine

Çekiç örs üzengi

Duyumun hangi rengi

Bunca incitti seni lola

Vuruyor kozalaklar birbirlerine

Bir tohumun en kaba hali

En kaba meyve, hadi

Lola sök merhametini ve kes beni.

4te birim sana kalsın

Üçümü dağıt fakirliğine

Açlığına

Doymazlığına

Adam olamayan adak olası gençliğimi

Dağıt

Üçümü

Göçümü

Öc ümü al geriye

Bıraktığın küllere tükür

Hamurumdan şekil türet

Olamadım ben

Ham dım

Eğildim önüne

Yakışmaz

Vur beni.

Bu bir koan

Derin nefes al bulamadığın her cevaba

Mantra! Mantıksız türet ,

yeşil de, deniz de ne olur şimdi

Bu bir yantra!

Kaosum üçgen, çarmıha ger beni!

Gözlerini görüyorum yalnızca

Ötede beride gözlerin

Gidip gelip gidip gelip

Hoyrat bir sevişme gibi

Şuuru donuk fakat dolu

Transandantal aşk

Mum yak tenimi

Er'idiğimi topla

Türkçe bak bana

Sen den bak

Zihnimden bak,dene

Şeklim keskinleşiyor gidişinde

Duy

Bu

Gidişinle dönüşümün kesişme noktası.....

bou bou

güzel kelimeleri bir araya getirmekte becerikli değilimdir..ama bu şarkıya yapılan bir yorum onu eklememi sağladı buraya : bırakalım şarkı kendini anlatsın.

http://www.youtube.com/watch?v=1zHd5zAtD3A&feature=related

teşekkür:)

: ) bu da bonus

http://www.youtube.com/watch?v=j9xNzgUl9RM

Ruhu kumral kadınların uğrak yeridir mecaz-ı kalbim ve bağlaçlarımla kurulan uzun uzadıya cümlelerimdir kafa kağıdım..

Kalp ile beynin rotasyon yaptığı bugünlerde sonbaharların çekilmiyor , keşke diyorum stepneleri olsa sevgilinin ..Acımasız mı oluyorum ?

Spesifik sevişmeler geçiyor kelimelerin ucundan bu akşam yok artık kelimeler mi sevişiyor ne ?Bir duble daha koy sen yalnızlık...yada , vazgeçtim içmeyeyim ..

Sen iyisi mi bir kara bulut bul kendine sana gözyaşı döksün, ağlayıp sızlasın ..

Sonra mı ne oluyor ?

Tomurcuklar tomurcuklanıyor yine ve ben küf kokuyorum izbe sokaklarda..

Beyin sulanması mı haaa ne dersin...

Şöyle sağlam bir küfür edesim var isminin her harfine sevgiyle ,

De ; henüz o kadar nefrete sahip değilim ...

Kimbilir ; kaybolmuştur yüzüm ellerinde....