nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 4, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 4, 2010 bu günlerde "yas"denen şiirdeyim . . . . elimden gelse kaç defa terk ederdim kendimi senin için , yada kaç defa uçurum gözlerinden en derine kalbine atlar intihar ederdim . . . söyle sevgili hangi kalp, ağrısını ilaçtan alır ? şarkı , yok bu sefer . . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
persephone Yanıtlama zamanı: Mayıs 4, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 4, 2010 bugün de uyumayacağım..ay bulutların ardında saklanırken güneşe yakalanacak yine..zilyon yıldır sergilenen bir oyun ve ben,herhangi bir zamanda herhangi bir yerde , yakalanmasın diye dua eden karanlık bir ruhum..kapı kenarındaki biletsiz izleyici.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2010 Kaç kere öldürdüm kendimi sana zarar vermeyeyim diye... Ve kaç kez doğdum küllerimden sırf sen varsın diye.. Sesin oldum , nefesin oldum , sen olduk da Bir tek biz olamadık... Çünkü ya katildim , ya doğmamış... ve tenin.. Ben doğamadan ölmüş... http://www.youtube.com/watch?v=goi9jXCerds Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 7, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 7, 2010 Efsunlu yaz gecelerinin ardında kalan bir tortu gibiydi bakışların. Kızıl bir akşamın penceresinden bakan Ay kadar parlak bir yalnızlık üflüyordu ki dudaklarım, Yangınına kandım... İçilecek son yudum şaraptan yana düştüm özlemlerimi, Ağlayan bebek samimiyetinde, Kararsız sevdalı aczinde... Kırk delinin Kırk akla sığmaz kahkahasında biriktirdim serzenişlerimi. Öylesine pervasız; Çıplak gecelerin Soğuk ellerinden kaçtım yangınına Bu öylesine amansız bir yanış... /Hiç sormadım kendime İçimi böylesine ezen hissin adı mı pişmanlık?/ Şeytanla yaptığım pazarlığı bitirdim senden yana. İçimde büyüttüğüm O yelesine tutunacağın yılkı atın ayağı kırık artık, Mermiyi yatağına sürüp Gözlerini ellerimle kapadım... Ve bir damla kan aktı tanrının gözlerinden avuçlarımıza/ Yeniden doğduk , isyan etmiş peygamber olarak... Masumiyetini kızıl geceye adaklık sayıp, Son bakışını düşlerime yazıp Susamış toprağı kızıl kanına boğdum... Küffar bir yalnızlık kaldı ardında, Ruhumu ucube yokluğuna soyundum... Ve bir Damla kan aktı tanrının gözlerinden avuçlarımıza; Yeniden doğduk , isyan etmiş peygamber olarak... http://www.youtube.com/watch?v=dREFcuv7_QE Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
optimist Yanıtlama zamanı: Mayıs 7, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 7, 2010 Engelli ruhum doğuştan Boş bir geleceğe atılan adımlar Boş bir geçmişten gelen ayaklar Bir boşluk. En derininde ruhumun. Kanadı kırık tüm umutlarımda Gene de ben olmanın zaferiyle Mutluyum Ismarlama hayallerden uzak boş bir hayatta. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2010 Kuşku felsefesinin yelpazesinde bir renk değil... Benim düşüncelerim giriyor kanıma! Bİr soru düşüyor aklıma yine.. Düşüncenin en uç mesafelerinden kopup düşen bir çığ gibi.. Ve sana yöneltmek istiyorum uçurumların hırpaladığı esintileri... Hani o itina ile örülen, bütün renklerin göz kamaştırıcı cümbüşünden işlenerek bezenmiş çiçekleri, Başka bir bahçenin çiçekleri uğruna terk edebilirmisin ? Bakir bir yüreğin, sarp kayalıklarına tutunan bir yosun gibiydin... Gönlün ayrılmazlık yeminleri ediyordu karşılaştığımızda kıyısında bulunduğumuz denizin. Hırçın dalgalarmıydı seni uzaklara savuran? Oysa benim denizimde dalgalar hep uysaldı... Limanına sığındım demiştin!... Seni barındıracak başka bir yüreğin olmadığına inandırmıştın ya hani beni???... Gidişin sevda ipliğinden çözülen tespih tanelerimdi, Onların peşpeşe limanını terkeden, Adresini yitiren taneler olduğunu bir bilsen.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2010 suzanne vega - small blue thing http://fizy.com/#s/16lb0y söndürdüğüm sigara gibisin. içime çekemesem de, kokun parmaklarımda. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2010 suzanne vega - small blue thing http://fizy.com/#s/16lb0y söndürdüğüm sigara gibisin. içime çekemesem de, kokun parmaklarımda. çok güzel bir şarkı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
blackdeath Yanıtlama zamanı: Mayıs 12, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 12, 2010 ağlıyorum yalnızlığıma ağlıyorum yağmur yağmıyor buralara göz pınarlarım da kuru kuru kuru ağlıyorum içimde bişeyler kopuyo sürekli parça parça oluyorum peki ya nasıl başa dönüyorum yine bütünleşiyorum yine parçlanıyorum sıcak ve karanlık yıldızsız gece ay'ı da göremiyorum ve ben bu nemli ağır havada kuru kuru ağlıyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 15, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 15, 2010 Tam gün batımında kafanı kaldırıp bakarken gördüğün ilk yıldızım... Sana usulca göz kırpan... Tam üşüdüm derken içine oturan ateş, ya da üzerini örten annen... Sıcağından kendini alamadığın kömür sobasıyım gürüldeyen... Çocukluğunda biriktirdiğin gazoz kapakların, ucunu koparmaktan kendini alamadığın sıcak ekmeğim... Hiç bir şeye değişmem dediğin rugan ayakkabılarınım başucunda duran... Giymeye kıyamadığın... Diline dolanan şarkı, ezberin olan ince bir latifeyim... Sevgini söylemenin bilmem ki kaçıncı yoluyum hatırlamaya çalıştığın... Dizine yatırıp uyutamadığın kadınınım... Bam teliyim gitarının, sık sık kopan... Yada duymaya en alışkın olduğun alkışım, seni hep yüce tutan... Hayatının kıyısından girmeye çalışan bir senaryoyum belki de en acısından... Dudak büküp iç geçirdiğin bir son baharım kışa hazırlanan... Ellerini yağmura teslim ettiğin yârinim... Hala öyle görüyorsan... Gözyaşınım akıtmaya zorlandığın anlarda içine oluk oluk akan... Seni seviyorum demelere inat, seviyorum ama gidiyorum diyenim an be an... İşte bunlar sana düş kuyumdan... Şarkılarla veda ediyorum yine ardından... alkyonesirra Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 16, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 16, 2010 Tanrı aşkı tedavülden kaldırmalı... Ya da son peygamberi yeniden yollamalı... Yoksa bu beşer, bu şeffaf sanıklar, değil birer birer... Beşer beşer yakacak kendini...Bilmeden... Bir kömür gözde Kendini bilmeden! Karanlıklar götürdü gözlerimi daha demin Dünyanın ortasında hayâsız...Çırılçıplak... Ancak böyle ağlanır aşk için... Sadece ellerim acıyor kendini tutmaktan Ve zihnim bulanıyor...Kendini yontmaktan... /Esvapların yalan söylediği "cilalı ten" devrinin ortaçağ aydınlığında Aşk yerine hangi hayvanın resmini karanlık mağara köşelerine çizeceğimi bilemiyorum.../ Kaldır başını...Aç avuçlarını... Kum saati gibi dökülüyor damlalar göklerden Zaman erimeye başladı... Gök devrilecek üstümüze... Kaldır ellerini çocuk! Tut gökleri... Uyan çocuk uyan! Anlat bana son kez doğuşunu güneşin... Göremiyorum...Karanlıklar götürdü gözlerimi daha demin... Yalan söyleme bana...Aşk yok... Yalan söyleme... Yağmurlar götürdü günahlarını daha demin! Bu yağmur gökten yağmasa zarar yok! Göz ya da gök... Bir harften bişey olmaz... Zaman erimeye başladı... Ve Tanrı aşkı tedavülden kaldırmalı... Yoksa bütün karanlıklar götürecek aydınlık gökleri... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Mayıs 17, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 17, 2010 Yaşadıkça soyuluyor artık yüzüm kendi suretinden. Aynalarda hiç beklenilmeyen bir soğuk hava dalgas ıoluyorum. Ellerim için ölüm henüz çok erken! * http://fizy.com/s/1ajfx2 *Derman İskender Över Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
blackdeath Yanıtlama zamanı: Mayıs 17, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 17, 2010 hiç böyle netleşmemişti hayat renkler hiç böyle hırçın olmamıştı gece ışık saçmamıştı katil ay ve hain yıldızlar öldürdü o muhteşem karanlığı güneş çekti uzaklardan ay'ın kömürden oklarını yıldızlar sardı gecenin etrafını yandı yakıldı o muhteşem karanlık gece mavi ateşler içinde kayboldu o ateşler ki ruhumu küle çevirdi o ateşler ki küllerimi yok edemedi o külleri ıslatıp çamurdan yarattı tekrar beni bi yarım eksik tabi dirilip yeniden geldiğimde dünyaya gecenin küllerini gördüm üstünde yıldızlar ağlıyordu ve ay o da kıvranıyordu onlar geceyi yakarken hiç düşünmemişlermiydi onsuz var olamıycaklarını gecenin yeniden doğamıyacağını ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 19, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 19, 2010 Sen hala" bendeki senin " öldüğünün ispatını fırlatsan da yüzüme.. Yüreğimin en çocuksu yanında yaşıyorsun Adımın üzerini karalasan da, Düşlerimin en temiz yanında nefes alıyorsun sen.. Farkındayım..Ben sende öldüm..Ya da öldürüldüm.. Ama yüreğimin iç cebinde bir resmin, Ellerimin arasında yosun kokusu ile Sen hala bana kanıyorsun... Kanadıkça cümlelerim, Yüreğimin en çöl yanına kök salıyorsun.. Ve bir düş içime kök saldıkça, Avuçlarımın semaya dönen yüzünde bir dua olup Bir hüzün miktarı büyüyorsun bende... [video=youtube;G98xrhq-Jno]http://www.youtube.com/watch?v=G98xrhq-Jno Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 22, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 22, 2010 “Gözlerim; Küçük boyutları tanımak için verilmedi bana Bu yüzden seni göremiyor olabilirim" Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 22, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 22, 2010 Bedenim balçıkla sıvanmışken, Gün yeniden doğmuş senin şehrinin eteklerinde, Evet kıskandım. Umudunu çocuğum Güneşini kadınlığım bilmek istedim. Cevap şıklarından hiçbiriydim, Ya da hepsi. Kömür kokan kalemle örselenmekteydi cılız bedenim, Hiçbir cümle tamamlanmıyor, Ve nefesin dokunmuyor satırlarıma, Yarım yamalak gülüşler bırakıyor dudaklarıma. Usandırıyor belki de seni tanımlayamamak, Atılan her kesik kırılıyor, Tuzla buz oluyor varlığınla yokluğun arasında ki denge. Ölüm her an ensemde soluyor... Tuvalimden dökülen yüzün, Hüznüm. Zümrüt yeşili bakışların, Nedense bana bakarken donuk. Yıkıma uğradıysa kelâmın bilmek isterim, Kim bilir gök mavisiyle beslerim düşünü. Son iki satırında kokusu yayılan ağıtların, Hiddetin. Yüzüme vurdukça diriliyorum, Ölmekle kalmak arasında iblis. Ben zaten ölüyorum... Şimdi şeffaf bir illüstrasyon bedenin, Sancısı parmak uçlarımda hâlâ, Korkuyorum dokunmaya. Hatırla! Yüzüme gülerken güneş, Kaç günün sabahında ölüp ölüp dirildiğimi. Ve dilersen her şeyi sakla tozlu rafların arasına, Yâd ettikçe yokluğumu, Sıcak nefesini bağışla. Kim bilir, Ilık bir sonbahar gecesinde sadece sana dua edecektir dudaklarım. Şayet yitirmezsem nefesimi, ölüm yenmezse direncimi… Hiçliğin içinde bir yerde........ http://www.youtube.com/watch?v=JjD4eWEUgMM&feature=related Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2010 ÇIĞLIK ÇIĞLIĞAYDI MELEKLER; Göz yaşlarını tutamıyorlardı bu dramatik tablolar karşısında, gözlerinden sağdıkları hüzün yağmurlarıyla insanların çoraklaşmış vicdanlarını buseleyerek uyarmak istiyorlardı. Ama nafile; kapalıydı kapıları yüreklerin, kronik bir gaflet vardı. Ruhumdaki sessiz çığlığı susturmam mümkün değildi bunca çığlığa rağmen, ben bu düşüncelerle çalkalanırken aydınlık ve karanlık zorlu bir kavgaya tutuşmakta, şafak küçük fiskelerle gecenin karanlık rahmine apaydınlık tohumlar bırakmaktaydı. Bu sırada tüm şer bataklarını kurutacak derecede ümit ve coşku dolu bir ses süzüldü içeriye penceremden,anladım ki; bütün kainata hakim kadir-i mutlak biri vardı.............. [video=youtube;B-A-4NQfFRs]http://www.youtube.com/watch?v=B-A-4NQfFRs Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2010 Doğru ve yanlışların yanıldığını gördüm Baştan çıkarıcı sapkın gerçeklik Gölgeleri ruhlarından ağır insanlar Çelik yığınlarına verdikleri ruh kadar soğuktular İblislerin hediyesi kibrin altında göz kamaştırıcı bir halleri vardı hepsinin Çift başlı ejderhanın nefesiydi iyilikleri Çarmaha gerilen tanrıçaların kanıyla kutsadılar kendilerini Gölgemin gülümseyişi kaldı aklımda Yaşamı reddetmek için insanlıktan daha iyi bir sebep bulunamaz. http://www.dailymotion.com/video/x175bz_steelheart-she-s-gone_fun Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2010 http://www.plak1.com/muzik/1vj5zh5bkrk/Thurisaz---Endless-.html Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2010 susmayı seviyordu konuşmaktan ziyade. düşünceleriyle yanlız olmalıydı. hem düşünceleri de değerli biriyle paylaşmak gerekliydi kendince. bulamadı.. dünyasında aşk dokunmak,hissetmek değildi. ruhun dokunması ellerin dokunmasından daha iyiydi. ruh mutlu olmalıydı bedenden önce.. güzel olmak göreceli.her kadın güzeldir bir erkek için. hayatına giren tüm erkekler güzel olduğunu öptükten sonra söylerdi. sevişmenin verdiği hazla söylenen güzel sözler.. hayır işe yaramazdı. yağmurun altında uzanıp damlaları saymaktı aşk onun için. güneş vurdumu yüzüne sıcaklığı karşıdaki ruh hissetmeliydi. üşüdüğünde ceket yerine ruhu ısıltılmalıydı önce. içtimi şarabı yutkunmasını karşı ruh görebilmeliydi. biten her sevişmenin ardından hayal kırıkları ruhunda koleksiyon olmaya başladı. her zaman yanında olmak istediğini söyleyen erkeklerin suratlarına vurmamak için zor tutardı ellerini! hayır! istemiyorsun işte beni! ruhum bana öyle söylüyor.kalbin sesini kıstım ben diye bağırdı. çığlık attı. susuş. sessizlikte boğulan acılar içinde kalan ruhun istedikleri hayallerinden üstündü. hayallerindeki dünyada yaşayan ruhu dokunumak,okşanılmak,haz içinde yanmak istiyordu! sigara yaktı düşünceler süzülürken.. dumana karıştı düşünceler. keşke böyle uçup gitse bir yerlerde olcağına inansam hayallerin dedi sessizce.. bir yerde.. erkekler severdi sevişmeyi. sevişirken güzel sözler söylemeyi. dokunmayı ama içten değil. dokunmayı ama aşktan değil. dokunmayı isterdi sadece beden ihtiyacı. aşk değişik bir dünya. farkında olan bu kadın o dünyayı yıllardır aradı. umutsuzluğun can çekişen halinin bir türlü fişini çekemedi. bitkisel hayatta umutsuzluğun umudunu bekledi.. bekleyiş. düşünceler.. susuş.. yanlış sözler,yanlış sevişmeler,yanlış inançlar.. hayal kırıklıkları,biten hayaller ,yeniden kurmak için hayalleri güç aramalar. ne işe yarar. biten her yol yeni başlayan yola eşit. biraz rahatlıyordu ruhu. umutsuzluğu azaltmaya yarıyordu en azından. birazcık engelliyordu. gel ruhum! dans edelim hayalimizdeki müzikle sokakta. gidelim hiç gitmediğimiz yerlere yeni insanlara anlatalım ruhumuzu. elimi tutmak istiyorsan tut ama illa gerekmez ruhum sarılı ruhuna. koşalım mı nereye gidicemizi bilmeden. yada duralım mı bulutlara anlatsın sessizliğimizin gücünü ruhlarımız. gözlerimiz ruhumuzu bağlasın birbirimize. sadece birbirimizi görelim. sıkıntılarımızı gömelim karanlığa. aydınlıkta kalsın ruhumuzun aşkı.. bedenimden önce ruhuma dokun lütfen.. önce onun sana ihtiyacı var. gel ruhum! dedi kendine.. gittiği yerlerde laf atılmalar,ilgi çekici olduğunu söylemeler,tanışmak istemeler.. saçma ve itici. git git! ruhum kovdu seni derdi. isyan. gelen ruh onu gözleriyle çekmeliydi ruhuna. kaptırmalı gitmeliydi hisleri kapalı peşinden. koşmalıydı ruhu ruhunun peşinden. aşk buydu. bu olmalıydı. yenik düşse de sevişmelere, yanan ruhunu söndüremedi bir türlü. istenilen şeyler rafta kaldı. cesaret etmek isteyen önce dokundu bedenine. yanlış. umutsuzluğa düşmeye az mı kaldı.. gitmek isteyen ruh yoruldu mu? yüreği acıyordu ruhuna. bu düşünceye yaktı bir sigara.. hapsedilen ruh,yanan hayaller,yürümeye korkan yüreği. gittikçe yükü artıyordu. hadi ruhum gel götür beni çığlıkları yükseldi. karanlık. yeter bu kadar! bir yerlerdesin.bekliyorum seni gel bana. ruhum acıyor artık.. bitkisel hayattaki umutsuzluğuma hayat vermene ihtiyacım var. gel artık. ruhum yaşlandı. bekliyorum. sessiz çığlıkları yankılandı. sustu. ağladı biraz. yanan ruhunu serinletti. gitti. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Demian Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2010 Bu Keith Emerson varya, okçuluk delisi, silahların delisi, motosikletlerin delisi (çok baba bi Triumphla turlarkenki videosunu gördüm), pilotluğa uçak kullanmaya da hasta, ama doktoru kendi haline bırakın, karışmayın diyor. İyi tamam karışmayalım da adam o güzelim Hammond klavyeleri bıçaklıyor, yerden yere vuruyor, ve üstüne çıkıp at biner gibi tepiniyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Haziran 3, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 3, 2010 sana yasadışı şiirler yazdım muhtevası aşk sevmenin yasak olduğu gezegenler ilginçtir partilerin anti-şair söylemleri annemin aşk karın doyurmaz demesi babamdan elli senedir vazgeçmemesi zeus'tan sonra çok şey değişti dünyada nerden baksan iki dünya savaşı ağır mitolojik silahlarla mücadele izlanda'dan norse külleri uçaklarda rötar kurbağalar zıplıyor yunanistan'da depremi bekliyoruz cümbür cemaat bir kız sar'a nöbeti geçiriyor merdiven başında aşk başıma yıkılıyor yasadışı aşk şiirleri yazıyorum senden habersiz çekiniyorum belki sular da çekiliyor bayan kuaförleri depresyon ilaçları üretiyor -ve kimse onlara kızmıyor- sular çekiliyor nefes alıp verirken aşk başıma yıkılıyor bir uykudan uyanıyorum bu gece gördüğüm beşinci rüya kız sar'a nöbetini devrediyor bana aşk başımda sen benden uzakta sular çekildi bir daha hatırlayıp seni yaslayayım başımı omzuna gözlerimi yasadışı kapatarak ellerime bulaşan şiirleri sıvıyorum yanaklarına eceLigeLenkopek Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2010 Birileri hakkında illa bir şeyler yazacaksam eğer o sensin.. kelimelere sığmayacak kadar büyük bir aşk değil bu sadece.. o kadar basit değil.. bunda hem aşk, hem sevgi, hem minnettarlık, hem saygı, hem emek, hem vefa, hem fedakarlık.. masal kitaplarındaki aşk tarifinde olması gereken her şey var. Aidiyet gibi bir sıkıntı yok bu ilişkide, sen teksin(!) ben tekim.. gözüm görmüyor hayatındaki diğerlerini, aslolanları.. öteki gibi hissetmiyorum kendimi sana dokunduğumda, yanımda olduğunda. Aklının, kalbinin yanımda olduğunu biliyorum... .......................... Ben bu ilişkiyi tehlikede yaşıyorum, tutkuda yaşıyorum. Yarınım yok; o gün var, o öğleden sonra, o akşamüzeri, o gece.. Sadece dakikalarım var, hep kısıtlı zamanlar. Fazlasını hayal edemiyorum, gitme yeter.. http://www.youtube.com/watch?v=uVEeOM6bkBU&feature=related Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2010 Eksik bıraktık yine.. Birşeyler, hep eksiltti bizi.. Günlerin içinde, ileri-geri git-gellerimiz bile nafile, Her gidiş biraz daha kabuk tutmuş uzaklıklar. İçine düştüğümüz şizofren gündüz düşleri, Alık duruşlar.. Avuçlarımızı birbiri içine gömmelerimiz, Gözlere lisan, Ellere lisan, Dillere lâl... Söz biter. http://www.dailymotion.com/video/x8rdmm_goran-karan-stay-with-me-tvttb05_music Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Haziran 18, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 18, 2010 Çok zaman geçti güzel günlerin ardından… Ve biz hala, Gözlerimizi hüzünle kapayıp Bağışlanmayı diliyoruz sokaklardan… Sonrası genzimizde yara tutan bir iç çekiş. Yedi iklim kuşağına inat, Tek renk dolanıyor gündüzlerimizde.. Adını unutuyoruz her harfin, Yüklemi savruk bir ölüm oluyor cümlelerimizin. Yankısında ıslık susmuş, Ayva rengi mevsimleri özlüyoruz. Tırnakları yüzünde çizgiler bırakan sevimsiz ayrılıklara düşerken, Zamanımız yok aslında öyle haybeden tüketilecek. Biliyoruz bunu… En çokta akrep ile yelkovanın sevişmelerini! Her buluşmada dakikalar ölüyor Islak dudaklarında günün… Biz çoktan unuttuk deyip Susmuş oluyoruz.. Şaşkınlığımız vurulurken avucumuz kanıyor... Sandıklarda gül kurutan geçmişlerimizden geçiyoruz Kumaşların arasında bir eteklik ziyan edilecek renkler susuyor Devrimlerin gölgesinde tükenecek, Mecburi yoksulluklar biriktiriyoruz. Sokağa çıkma yasağında esir düşmüş, Kireç kokulu duvar yazıları solgunluğunda, Kamber'in ağıtını duymayan annesi, Ve dilinde ki kına tadı oluyoruz… Zılgıtlarımızı öldürüyor zamane şarkıları! Halay başımız çaresiz! Esir düşünce kıymeti anlaşılacak yaşanmışlıkları, Hiç sorgulayamadan tüketiyoruz… Gülümsemenin açtırdığı çiçekleri, Kardeşimizin elleri örseliyor yanağımızda, Dostlarımızın vurduğu gamzelerimize, Sağlık olsunları gömüyoruz… Çok geçmiyor üstünden bu kahırların.. Yeni bir bahara göz açıyor yüzümüz Yeşilleneceğiz sanırken.. Üstelik dallarımız cemreyle dolu! Ve bahçelerimizin en kıymetli yerinde beklerken düşlerimiz, Yenilenen sürgün yollarını kat ediyor ömrümüz… Zaman çok geçti güzel günlere dönmek için Ve biz hala… Umutla sevişiyoruz!!! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.