raskolnikov Oluşturma zamanı: Nisan 29, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 29, 2009 ''ZARFIN İÇİNDEKİ ADAM'' _Söylediğin yalanların ne kadar gerçek olduğunu anladığımda saat kaçtı, önemsiz. Oysa uzun sahil yürüyüşlerinde (ki uzun zamandır yapmıyordum) yalan ve gerçek-gerçek ve yalan hakkında (çok) düşünmüştüm. Ya da düşündüğümü sanmıştım. Bu da bana bir yalan değil miydi? Ben uzun sahil yürüyüşleri falan yapmıyordum ki! Yapmayı düşünüyordum. Gerçek ve yalan, Uzun lodos günlerinin ardından sığınağıma dönmeyi düşünüyordum. Sorumluluk olmadan, müzik ve kedi. Ya da kaldırabileceğim sorumluluklar. İncitmeyen ilişkiler, üç yüz bin liralık gazeteler, son zamanlarda korsan cd'ler. Penceremden sokağı izlemek, yarım saat ayakta durmak, kütüphaneye bakmak, televizyonu açmak, akşamı beklemek. Kademeli içkiler içmek: Çaydan kahveye, kahveden şaraba ve oraya ilerlemek. Sigarayı azaltmaya çalışıp çoğaltmak. Kedinin aslında bir kedi olduğunu anlamak. Yalnızlık derslerinin değişmeyen müfredatına alışmak. Falan ve filan olmak. Arka bahçedeki ağaca bakmak. Kuşlara yüksekten bakmanın zevkini duymak. Aynı tişörtü bir haftadır giydiğini fark etmek. Vesaire olmak. Kapıyı açmak, telefonu açmak, açmakta zorlanmak. Zorlanabilmek. Dışarı çıkmak. Ayakkabıyı giymek. Giyebilmek. Anahtarlarını hissetmek. Döneceğini bilmek. Merdivenlerden tekrar çıkacağını bilerek inmek. İçinden konuşmak, görüntüleri kaydetmek. Dünyada tek olduğunu bilmek ve cebindeki sigaraya davranmak. Rüzgar ve ateş tedirginlği. Ve çakmağı çakmak. _Gerisini getirmek zordu. Yalnız bir rahimden yanlış sözlerle dolu bir dünyata, üstelik sözün hiçbir karşılığı olmadığını bilerek gelmek. Sözleri öğrenmek, hayatın sözlüleri. Daha önceki hayatlardan kopya çekmek ve sis düdükleri. Şiiri okurken şairin dinini düşünmek. Kimliksizliğe atılan tokatlar, orta sınıf kimlikleri, botanik bahçeleri ve mahalledeki kediler. _Yine de yalnız kalmak sözsüz kalmaktan iyiydi bazen. Sessiz geçen günün ardından bir köpeğin havlamasıyla irkilen ben, bir kediyle bir köpeğin dost olabileceğini düşünmezdim. Çünkü kediyi ben büyüttüm köpeği sen. O yüzden. Yalnızlığın sınırlarında bir diş bileyiş! Herşey bitmiş ve herkes gitmiş -gibi- bir davranış. Oysa her şey burada. Babamla köfte yediğim lokanta. Dans ettiğimiz bar. Canlı müzik, canlıbalık. Bitmiş sigara paketleri, en pahalısı, iki milyon olan. Bitmiş sigaralar, mazgallara atılan.Atacağın bie şeyi içmek. Ve nereye attığını bile hatırlamamak.Bir paketi açmak, bir paketi atmak, anlık hareket! Tekel satılmasın, tekel satılmasın demek. Paketi açıp, paketi atalım yeter ki Tekel satılmasın. Çakmağım yeni paketim yeni. Arınmak çok uzak. Karar ver. Çakmağı çak. Konuşma! _Çişimin geldiğini hissedip de, kalktığım yatağa tekrar döneceğimi bildiğim anda ne kalem vardı elimde ne de defter; sadece yüzler ve bildiğim hisler arasında bir ışık arayışı. Şimdi kalkıyorum, ha gayret gitmem gerek. Işığı bulacağım, biliyorum kapının önünde. (Zarfın içindeki adam bendim. Bunu da söyleyeyim.) Yakmamak gibi bir tercihim yok, yaktım bile. Biraz sarsak mıyım bu gece bilmiyorum ama dönerken baktığım saat, beş saat daha uyuyabileceğimi söylüyor bana. Allahım bu ne büyük mutluluk! _Yine de gecenin sakinliği belli taarruzları barındırır içinde. Bir kitap açık, bir radyo kapalı, bir gece lambası içinde sinek; var mıyım diye sormayan rüya, yok muyum diye sormayan ben. Hatırlatır kendini gece, gözlerim açık bakarken tavana saatin çalmasına iki dakika kala gerilim diz boyu. Bir dahaki gece ne zaman? diye sorar rüyamı çözmeye çalışmaktan yorgun, mutlu kafam. Bedenim olur vermez kalkmaya, yine de kalkmam gerek. Kalkmak. Kalkabilmek. Gece ışığı bulduğum yere gitmem gerek. _Yokluk sonrası krizi. Bir sevişme sonrası. Bir rüya başlangıcı. Tartışılan dost. Tartışabilmek. Geldiğini haber veren kedi, ki haber verdiği bendim. Işığa bir adım daha, bir karanlıkta el yordamıyla, neyse ki mekanın bilgisi aklımda. _Yüzlerce kaya gördüm sahilde. Bizi acıtan ama suyu acıtmayan bir keskinlik. Kayaların üstünde ağlayan kadın, bira içen çocuk, sevgililer, deniz kedileri. Bizi acıtan ama suyu acıtmayan bir keskinlik. Ama sanki bir yelkenli sofrası, bir şenlik mekanı burası, ne bir gülmek var ne bir gözyaşı.Yine sanki bu bir tabloymuş da, ben ceplerine elleri olan (yağlıboya) bir adammışım. Ceplerimde ellerim vardı. Anahtarı almış olmanın vermiş olduğu güven duygusu! Bu cümleyi kurduktan sonra doğadan koptuğumu anladım. Yanıma bir köpek geldi, onu da sahibi çağırdı. Sahip, sahip olmak, olabilmek. _Yeterli tavazuyu gösterdim yine de. En azından böyle olduğunu umuyorum. İnsan öğreniyor zamanla, bu tevazu dış cephe kaplaması gibi. İçeride ne olduğu bilinmez. Girmek gerek. Kim kendi içine girmiş ki? _Sokaklarda görünmek. Başkalarının gözüyle onlara bakmak. Zor ama imkansız. Zor bir insan mıyım? Galiba öyle, umarım öyledir. Bu daha iyi ama güç bazen. Kolay olmanın bilgisi aklımda bir yerde. Geceleri çıkar bazen ve kolaylaşır her şey. İstersem. Ama zor. Dünkü yağmurdan sonra kayalarla suyun dostluğuna inandım. İnanmak. İnanabilmek! _Geceleri müzik. Bazen yatarken. Oysa eskiden bir odada saatlerceydi. Teyp sadık. Yanımda yatan bir vücut. Üstelik ruhu olan. Ondan gelen seslere takılan kafam güzel şeylere gebedir. Gebelik kısa sürer. Yine geceleri kendimi boş şarap şişesine bakarken bulurum bazen. Ama bu iyi, kendimi bulurum en azından, bir şeye bakarken olsa da... _Okuduğum kitaplar rüzgarlar estirdi içimde. Eskiden. Dinlediğim şarkılar daha yüksek seste. Şimdi bir şeylerin gürültüsü bastırıyor sanki. Duyuyorum yine de eski bir alışkanlıkla. Okuyorum daha sakin limanlarda. Daha mı çok anlıyorum? Anlamak, anlamak? _Hayal dünyamı kurduğum günlere bir bakış. Filmlerden mi kaçtım ben? Sahildeki yalnızlığımın görüntülenmesini istedim ya da evdeki. İçimden istedim bunu. Önemli miyim ben? Önem. Şarkılar resim olmuş hayatıma, başrollerde ben. Oyuncu muyum ben? Ben çay bahçesinde bir figüranım. Yüzlerce figüran arkadaşımla beraber çay içiyorum. Parasını ödeyerek. Bir çınar ağacının altında denize bakmak yetti bana. Önemli miymişim? Hayır. _Bir kedi sürtündü. Simidim olsa tamam. Sırf sevgiden miydi, sanmam. İşte halim buydu. Sanamamak. Ben sanmak istiyorum artık. Sanmak. Sanabilmek. Benim kedim sanmaz, ben sanarım ancak. Onun için ceplerimde ellerim var. _Uyuyan kadın. Yanımda. Kül tablası. Dolu. Ben de uyusam, uykum yok. Neyim var diye düşünmek için geç. Sigara yaksam geç. Camı açsam geç. Her şey için geç, öyle bir saa! ''Neye göre geç'' önermesini yapan aklım bile kapat diyor gözlerini. Kapattım. Zamansız bir yer ya da tersi. Nöbeti devralmaya gelen uyku ordusu beni göreve çağırıyor. Severek yaptığım bir iş. Ayrılmak zor. _Boşa geçen (ya da öyle görünen) bir günün ardından yemek yedim. Seçeneklerim cebimdeki parayla temasta. Bu alışıldık ve yıllardır süregelen bir durum olduğundan, akıl, mide ve cep üçlünün kararlarına güvenirim. Mantık bir şehir etkinliği gibi. Mantık. İşe yarayan ve bazen gereksiz olan her-şey gibi soyut. Maddi olan her şey. Soyut. Arabaların, evliliğin, sevişmenin, evlerin hepsi. Somut ilk gördüğümdür. Tanımaya yarar ve yerini hemen soyuta bırakır. Akar nehir... _Sakin içimdir. İçim evimdir. Zarfın içindeki adam bendim, bunu da söyleyeyim. Neye baksam, rüzgara, çamura sebebi benim. Canım yansa aydınlanırım belki o acıyla ya da bir can yaksam bu karşımdakini aydınlatmak için mi? Gözyaşı yangına çare mi? Dışa akan her şey içe de akar. Alkol ateşi azdırır. Konuşmak serinletir. Bir can yanmışsa çaresi tekir. Zamanın kumları rüzgarla gelir rüzgarla gider. Gelmek ve gitmek iki aşık. Aşk onlardan doğar. İki taşı çarptığında çıkan kıvılcım gibi. Gelip gittiğimiz gibi. _Sokak. Yıllar geçse de aynı. En azındn kişisel tarihim kaydı böyle düşmüş. Ben aynıyım. Değiştim sandım. Ama aynıyım. Aynada bile aynıyım. Bunu bilen tek insanım. Bütün yeryüzünde bunu bilen tek insanım. Diğer tekler gibi. Seni aramam bundandır. Aramak? O da aynı. _Zaman her şeyi değiştirir. Bu bir sanrı. Başlayan biter mi? Bu da bir soru. Düz bir mantık, zamanın düz olduğuna inanıp düz yollarda gider. Benim hasadımsa anayoldan uzakta bulduğum anılar. Ki onlar da zamanın süzgecinden geçip çoğaldılar. Güzelleştiler. Zaman çoğalttı onları. Çokum şimdi, zenginim. Anayoldan uzakta define buldum. Ama definem düz yollarda geçmiyor. İçime attım hepsini, anlatmadım. Paralı şehir turu görmediğini keşfettirir mi? Yan bahçedeki kedi bilir bütün sokakları ya da havadaki kuş kendince tanımlamıştır şehri. Paranın özelliği görüneni almasıdır. Görünenin içi paraya kapalı, görene açıktır. _Böyle bilgece sözler, parasız olduğumda rahatsız olmamı engellemez tabii ki. Hareket alanının daralması diyelim; acıtır insanı. Sınırlarımı zorlasam, sınır ihlali savaş sebebidir. Bilgece kitaplar avutmak içindir. Çünkü gerçek ürküttüğü kadar avutur da. Gelip gidiciliğini görmek, gelmekle gitmek'in iki aşık olduğunu bilmek güzel. Sayfaların araç olduğunu anlamak yıllarımı aldı. Bütün kitaplar denizde var. _Tüm rezillikerim benden bağımsız gibi. Onlara inanamıyorum. Benden çıkmalar ama benden değiller. Ne yaptığımı bilmediğim zamanlar mı oldu? Sanmıyorum. Sanmak istedim ama sanmıyorum. Hatırlamıyorum çünkü istemiyorum. Onları reddediyorum. Bu rezillikler neyin kefareti? Bulmuştum, çünkü düşündüm. Bıraktım hepsini sonunda, çölde bir yerde zamanın rüzgarına. Yani kandırdım kendimi. Demek ki rüzgar bende esmeliymiş. Bu rezillikler neyin kefareti? Neyin kefaretini ödüyorum Allahım? _Sonra kelimeler ağırlaştı kafamda. Bazılarını bıraktım, onlar da gidip kalp kırmışlar. Kızamadım çünkü onlar benim havadar çocukları. Kelimeler benim kalp kırıklıklarım. Onları, ölmeye yatkın bir insan gibi sevdim. Çünkü tartamadım çünkü elleyemedim. Kelimeler benim içimden geçip de bir La notası olmak isteyen şeyler! Ama o şeyler ki bir 'La' notasından daha önemliler. ''LA'' _Ayrılıklardan ayrılamdım. Belki benim de hayatım kendi başınalıktan geçiyor! Billboard'daki yalnızlığım Salı Pazarı'na denk. Ne kadar yalnızsam o kadar yalnızım! Başka büyü yok. Çekilmeyen filmleri syretmekten bıktım. Sen gel, sen çek istedim. ''LA telimin güzeli'' Bana AS-LA deme. La Fontaine'le kardeşiz. Kurt ve Aşık olduğu kuzuyuz. ''Zarfın içindeki adam bendim, bunu da söyleyeyim.'' _Kurt ve aşık olduğu kuzuyuz. Nehirlerden içtiğim sudan sen de iç. Kurtluğumdandır ürkek kuzu hallerini sevmem. Evcil olmayı isterken genetik haritamın yolundan çıkmış bir kurdum ben. Bir kuzuya aşık. Pandomimci rollerim fazla sürmez. Tutku ve arzu kurtta barınmaz. Yalnızlığım gözlerimde, dişlerime bakma, onlar ölümlü olduğunu biliyor. _Biri mutsuzdur yeryüzünde. Biri kabul edilebilir şeyler söyler. Cenk abi masallar söyle size. Sevgisine sahip çıkamamış bir adamdır o. İnanmayın fazla. Başka bir şey istemem, ona inanmanızdan başka! Zarfın içindeki adam odur, bunu da söyleyeyim. Sakin bir sesle söylersem, her şey ruhu memnun eder. Ne kadar parçasıysan kendinin, o kadar merak edersin kim olduğunu! Tanrıdan aldığın mektuplar sokaklarda, ellerde ve yerlerde! Dokun bana cesaretin varsa. Sevgisine sahip çıkamamış bir adamım ben! Oysa çocukluğumda tam tersini düşünmüştüm. _Ne hatırlıyorum ben? Gemiler, kutlamalar, basit, taze şeyler. Buymuş olan. Benim yeryüzümde, yerçekimi yokmuş uzun zaman.Uçan balık rolü beni bozdu. Çünkü düştüğüm suydu. Suydu içinden çıktığım. Tuzlu suya güvendim ve hala Denizler kitabından yazlım var. _Ve kurt masalı bitti. Genetik istifa. Ben kuzuya aşıksam, avlanabilirliğim sorgulanır. Apartmanlarda, evlerde pençelerim satışta. Pençelerim barışta. O barış ki öldürür beni, fark etmeden -Yavaşça- Aşkın barış olduğunu söyleyen kim? Bir adem. Aşk kurda bir gelir, o da kuzudur. Bir kuzudur taze. Aşk budur. _Bir takıntım olsaydı keşke. Ama onlarca var. Tiklerim arttı bu ara -bahala birlikte. Ruhumun içinde bir karakter yarattım, onu da bu öyküde harcamak istemedim. Öyküyü küçümsemekten değil, kendimi kurban etmekten. _Kendimi kurban ettim. Kurt tarafım sevindi buna. Kurt tarafım kokunu izledi. Bir kurdun diyeti, bir kurbanın yenmeyen etiymiş. Yemedim, izledim, uyumadım. Bir şair defterine boş notlar düştüm. O yazarken ben kurt avcılarıyla görüştüm. Tuzaklar kurulmuş, dikkatimi değiştirdim. Esmerdim, eskidim ve kalemim tükenmez. Ya da o kendini öyle sanırken, bir denizatı ve ben, kur ve kuzunun masalına gülerken OLDUM ben. ''AŞK değil AŞIK'', uyku değil rüya, hepsi oldum. Nezaket nedir? Benim sandığım şey mi? Sadelik konuşmamakla mümkün. _Ben çocukluğumdan okudum. Okuduğum Meydan'dır. (Sevgi kalkanlarını aştım.) bunlar son yazdıklarımdır. Hepinizi çok sevdim. Görüştürene şükür ederim. YAŞAYIN. Zaten yaşayacaksınız! Cenk Taner... Aradım Bulamadım... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.