mistik Oluşturma zamanı: Şubat 1, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 1, 2007 Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu Kontrol edilemeyen ama sürekli tekrar edilen mantıksız alışkanlıklar ve huylar Nedir? Bu psikolojik hastalığa sahip kişiler kontrol edemedikleri ama sürekli tekrar ettikleri alışkanlıklar ve huylar geliştirirler. Çoğu kez bu zararsız ama garip huylar kişinin kafasındaki yoğun karışık duygularını kontrol edebilme ve düzenleme amacı ile başlar. Tekrar eden davranışlar ve düşünceler kişi için büyük bir endişe ve mutsuzluk kaynağı olmaya başladığı zaman ve kişinin normal yaşamını belirgin bir şekilde aksatmaya başladığında hastalık ortaya çıkar. Her ne kadar Obsesif-Kompulsif kişiliğe sahip hastalar sahip oldukları bu düşüncelerin, dürtülerin ve ihtiyaçların hiç bir mantıklı sebebi olmadığını bilseler ve durdurmaya çalışsalar bile kontrolleri olmadığını hissederler Yaygın saplantılar aşağıda verilmiştir 1. Bulaşıcı hastalıklar ve mikroplardır, kişi tokalaşmak ile hastalık kapmaktan korkar. 2. Sürekli endişe etmektir, örneğin ocağı açık unutmak, ütüyü üzerinde bırakmak, kapıyı kitlemeyi unutmak gibi. 3. Aşırı düzen ve temizlik, örneğin kişi her gün evin her tarafının tozlarını alır ve eğer bir yer eksik kalırsa büyük bir sıkıntı ve rahatsızlık yaşar 4. Zarar verilmesi, örneğin sürekli olarak birisinin çocuğuna zarar vereceğinden korkmak 5. Seks. Sürekli zihinde belli seks görüntülerinin yer alması sonucu kişinin bu düşüncelerin dışarı yansımasından korkması. Sürekli olarak bu tür endişe ve korkuları kafasından uzaklaştırmaya, umursamamaya yada bastırmaya çalışırken kişi zorunlu olarak yaptığı alışkanlıklar geliştirir. Hastalık kapmaktan korkan bir kadın ellerini günde yüzlerce defa yıkamaya başlar. İş yerinde seks ile ilgili bir lafın ağzından kaçmasından korkan bir adam sayısız defa 100’den geriye saymaya başlayabilir. Belirtiler stresli zamanlarda daha da kötüleşir. Belirtiler 1. Sürekli istenmeyen düşüncelerin, görüntülerin, dürtülerin, kuşkuların ve fikirlerin kişinin zihnini meşgul etmesi. Çoğunlukla bu düşüncelerin temizlik, hastalıklar ve mikroplar, güvenlik ve seks ile ilgili olması. 2. Karşı konulmaz bir şekilde sürekli el yıkamak, saç çekmek, temizlik yapmak, ortalık düzenlemek, kontrol etmek gibi mantığı olmayan davranışları tekrarlamak yada saymak, dua etmek, kelimeleri sessizce tekrar etmek, hesap yapmak gibi zihinsel aktiviteler yapmak Tedavisi Kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Tedavinin başarılı olabilmesi için kişinin kökleşmiş davranış şekline, yaklaşımlarına, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kapasitelerine değinilmesi gerekir. Genelde kişilik problemleri psikoterapi ile çözümlenebilmesine rağmen, uzun zaman içinde yerleşmiş olan bu duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli tekrarlanan bir tedavi ve öğrenme süreci gerektirir. Bazı zamanlar, özellikle kriz anlarında kişi intihar teşebüssünde bulunabilir. Bu durumda kişinin kısa bir süreliğine hastaneye yatırılması gerekebilir. Eğer kişinin hastalığı ilerlerse ve evde ihtiyacı olan bakım ve ortam sağlanamıyorsa, daha uzun süreli olarak hastanede kalması istenebilir. Araştırmalar bazı kişilik sorunlarının kişide devam ettiğini ama bazılarının yok olduğunu göstermektedir. Görünüşe göre hayat tecrübeleri ile birlikte kişi karakterinin temel özelliklerini değiştirmeyi öğreniyor. Tedavi uygulandığı zaman ise hastalığın gelişmesi hızlanıyor. Özellikle kişi tedaviye gönüllü olarak geliyorsa, iyileşmek için çaba sarfediyorsa ve problemlerinin sorumluluğunu üstleniyorsa hastalığın iyileşmesi daha hızlı oluyor. Ama diğer tarafta kişi sorunlarının başkalarından yada çevresinden kaynaklandığına inanıyorsa, sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyorsa ve problemlerini çözemeyecek kadar güçsüz ve zayıf olduğunu iddia ediyorsa iyileşme süreci biraz daha uzun zaman alıyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
acelya Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2007 saol paylaşım için bende yıllardır bu hastalık var ve ilaç tedaavisi görüyorum yazın biraz farklı olmus okudugum diger yazılara göre Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest elacayib Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2007 Obsesif-kompulsif nevroz belirtileri,hastaların yaklaşık yüzde 40'ında tedavi edilmemiş de olsa,geçici ya da bazen sürekli olarak hafifleyebilir,hatta tümden kaybolabilir.Ancak pek çok hastada belirtiler tedaviye direnç gösterirler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 Okuduğuma göre belirtileri bende yok çok şükür...Teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest elacayib Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 Klinik Belirtileri Otuz yaşlarında evlenmemiş bir sekreter olan Bayan V., ellerini ve bedenini art arda yıkamaktan yakınarak kliniğe başvurdu. İlk bakışta genç kadının pembeleşmiş ve yer yer yüzülmüş derisi ilgi çekmekteydi. Sonradan açıkladığına göre ,kliniğe geldiği günün sabahı çok erken saatlerde kalkarak yıkanmaya başlamış ve dokuz saat banyoda kalmıştı. Bayan V. iki kız kardeşin küçüğü idi. Babasını çok küçük yaştayken yitirmiş,ablası da evlenip evden ayrıldığı için annesiyle birlikte oturmaktaydı. Genç yaşta dul kalmış olan annesi, kendisine aşırı düşkün, her işine karışan, suçlayıcı ve özelikle kadın-erkek ilişkileri konusunda çok tutucu bir kadın olarak tanımlayan Bayan V., kendisini çok etkilemiş olan bir çocukluk anısını sık sık anımsıyordu. Beş yaşındayken bir gün komşunun aynı yaşlardaki oğluyla cinsel bir oyuna girişmişlerdi. Beklenmedik bir anda eve dönen ve durumu gören annesi, Bayan V.'yi ağır bir biçimde cezalandırdığı gibi,olayı unutmayarak suçlamasını yıllarca sürdürmüş ve kızının sonunun mutlaka kötü olacağını söyleyip durmuştu. Genç kadın ilk adet gördüğü günü de acıyla anımsamaktaydı. Annesi bu konuda yardımcı olmadığı gibi, durumu, yaklaşmakta olan kötü olayların habercisi olarak nitelemişti. Bu baskılara karşı Bayan V. iki kez erkeklerle arkadaşlık kurmayı denemişti. İlkini annesine bildirmiş, ondan aldığı tepki üzerine ikincisini gizli tutmuşsa da bu durum fark edilmişti. Her iki girişiminde de annesinin öfkesiyle karşılaşan Bayan V.'nin bu ilişkileri engellenmiş, sonunda bir fahişe olduğu ilan edilmişti. Yaklaşık on yıl önce geçen bu olaylardan beri genç kadın, annesiyle yapışık ve sadomazoşist içerikli bir ilişki sürdürmekteydi. Bayan V., annesinden özgürleşme isteklerinin ve cinsel dürtülerinin farkındaydı. Ne var ki, evi ile işyeri arasında gidip gelmekten öteye gidemeyen yaşamına hiçbir yenilik getirememişti ve erkelerin yüzüne bakmaktan çekiniyordu. Son yıllarda, arada bir odasına çekilerek saatlerce masturbasyon yapmaktaydı. Aynı dönemde el ve beden yıkamalarının da giderek sıklaştığını ve bunun nedenini anlayamadığını anlatan Bayan V., kendisini bir türlü temizlenmiş hissetmediği için bazen saatlerce banyodan çıkamadığından ya da çeşme başından ayrılamadığından yakınmaktaydı. Kaynak: Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar Engin Geçtan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sefamerve Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2007 yaa bende moralim bozukken hep tatlı yemek istiyorum bide makyaj yapıyorum süsleniyorum hiç bişey yokmus gibi davranıyorum deliriyormuyum acaba:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
belindaaa Yanıtlama zamanı: Kasım 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 20, 2007 bu hastalık L.D.VİNCİ,KANT ve TOLSTOY dada varmış. şükürler olsun bende yok:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rauhassa Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2008 banada obsesif tanısı koyuldu ilaç kullanımı ile iyileşeceğim söyleniyor ben senelerdir böyleyim be bırakın böyle kalayım (: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CTUAB Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 Bu hastalık bendede var ve bazen gercekten cok rahatsız edici boyutlara ulaşıor..Ama söylenenler cok dogru insanın tamamen olaylara yaklaşımı ve bakış açısıyla alakalı bir durum onlar değiştikçe takıntılar da değişiyor... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
wolwerine Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 Arkadaşlar bi sorum olcak. kardeşim sürekli aile fertlerinin hastalanmasıdan veya başlarına bi sey gelemsinden korkuyo ve herkesi kontrol etmeye çalısıyo bizi de rahatsız ediyo.. acaba korkmamız gereken bi şey var mı?? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hortlana Yanıtlama zamanı: Nisan 9, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 9, 2011 Bende de var bu hastalık 4 5yıldır ilaç kullanıyorum çoğu şey geçti ama hala sürekli aynaya bakma takıntısı bide yürürken nasıl yürüyorum takıntısı var doktoruma diyorum bende kasma var diorum hayır sende nasıl yürüyorum takıntısı var dio o nasıl bi takıntıysa ben aslında doğuştan beri böyleyim neyse.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boogee Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2012 Obsesif-Kompulsif ve Takıntılar ile ilgili bir video http://youtu.be/Gim7gaLw9tE Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
roket adam Yanıtlama zamanı: Ocak 1, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 1, 2013 bende de var bu doktorum lustral 100 mg verdi iyiye doğru gidiyo bakalım ne olacak. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Sphynxinator Yanıtlama zamanı: Ocak 1, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 1, 2013 Hayatımı zindan eden hastalık. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2013 bende de var bu doktorum lustral 100 mg verdi iyiye doğru gidiyo bakalım ne olacak. Size çok geçmiş olsun diyerek başlayayım. Ben yaklaşık 7 sene boyunca bu belayla boğuşup durdum, lustral,prozac,risperdaller ketileptler falan(sağlam bir uyku ilacıdır o da) biri gitti biri geldi. Ara ara oldukça azalır gibi oldu ve tedaviyi bıraktım ancak bu bir hataydı, sonra tekrardan çok daha şiddetli bir şekilde ortaya çıktı. Bir türlü kurtulamıyordum ve gerçekten hayatım kabustan öte birşeydi. Ancak geç de olsa kavradım ki ilaç bu hastalığı geçirmiyor, sadece seni o yola hazırlıyor. Buradan Lustral'in placebo olduğunu söylemiyorum kesinlikle, ama lütfen bu hastalığın geçmesi için anti depresanlara güvenmeyin, o sizin beyninizdeki dengesiz hormonun seviyesini kısmen de olsa makul bir dereceye getirir, ancak semptomların geçirilmesi yalnızca ve yalnızca sizin iradenize,kararlılığınıza bağlıdır. Yani OKB'yi yalnızca siz kafanızda bitirebilirsiniz, benim düştüğüm hatay düşmeyin diye söylüyorum bunları. Tekrardan çok geçmiş olsun. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2014 Obsesyon : Kişinin engel olamadığı, saçma olduğunu bilse bile zihninden atamadığı düşünceler. Kompulsiyon : Kişinin obsesyonundan dolayı oluşturduğu kaçınma davranışları. Her 100 kişiden 2-3’ünde görülür. Çocuklarda görülebileceği gibi yaşlılarda da görülür, belirli bir yaş aralığı yoktur. Erkeklerde daha erken yaşlarda görülmesine rağmen, kadınlarda daha sık görülür. Obsesyon ve kompulsiyonlar ülkeden ülkeye ve kültürden kültüre farklılık gösterir, ancak en sık rastlananlar şunlardır : * Bulaş obsesyonu ve temizlik kompulsiyonu (tuvalete girince her yerine idrar bulaştığını düşünme ve sonrasında her yerini yıkayıp temizleme, kıyafetleri yıkama),* Kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu (ütüyü fişe takılı unuttuğunu düşünme ve ütüyü sürekli yanında taşıma),* Cinsel içerikli obsesyonlar (abdest alırken akla cinsel içerikli düşüncelerin gelmesi ve abdesti defalarca tekrarlama),* Dini içerikli obsesyonlar,* Simetri ve düzen obsesyonları ve kompulsiyonları (Hasta odaya girdiğinde herkes ne şekilde duruyorsa herkes tekrar o şekilde durmadan odadan çıkamaz.),Dokunma kompulsiyonları,* Sayma kompulsiyonları (Hasta dışarı çıktığında yerdeki yaprakları saymadan duramaz, bu yüzden dışarı çıkmaz)* Biriktirme ve saklama kompulsiyonları (Çöp evler)* Batıl inançlar, uğurlu/uğursuz sayılar/renkler Tedavi : İlaç tedavisi veya bilişsel davranışsal psikotrepi uygulanır. İlaç tedavisi çok uzun sürer ve bitiminde nüks riski içerir. Buna rağmen BDT uygulandığı takdirde çok kısa sürede çözüm bulunur ve nüks riski olmaz. BDT uygulanırken maruziyet/alışma tedavisi verilir. Alıntıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2014 Obsesyon : Kişinin engel olamadığı, saçma olduğunu bilse bile zihninden atamadığı düşünceler. Kompulsiyon : Kişinin obsesyonundan dolayı oluşturduğu kaçınma davranışları. Her 100 kişiden 2-3’ünde görülür. Çocuklarda görülebileceği gibi yaşlılarda da görülür, belirli bir yaş aralığı yoktur. Erkeklerde daha erken yaşlarda görülmesine rağmen, kadınlarda daha sık görülür. Obsesyon ve kompulsiyonlar ülkeden ülkeye ve kültürden kültüre farklılık gösterir, ancak en sık rastlananlar şunlardır : * Bulaş obsesyonu ve temizlik kompulsiyonu (tuvalete girince her yerine idrar bulaştığını düşünme ve sonrasında her yerini yıkayıp temizleme, kıyafetleri yıkama),* Kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu (ütüyü fişe takılı unuttuğunu düşünme ve ütüyü sürekli yanında taşıma),* Cinsel içerikli obsesyonlar (abdest alırken akla cinsel içerikli düşüncelerin gelmesi ve abdesti defalarca tekrarlama),* Dini içerikli obsesyonlar,* Simetri ve düzen obsesyonları ve kompulsiyonları (Hasta odaya girdiğinde herkes ne şekilde duruyorsa herkes tekrar o şekilde durmadan odadan çıkamaz.),Dokunma kompulsiyonları,* Sayma kompulsiyonları (Hasta dışarı çıktığında yerdeki yaprakları saymadan duramaz, bu yüzden dışarı çıkmaz)* Biriktirme ve saklama kompulsiyonları (Çöp evler)* Batıl inançlar, uğurlu/uğursuz sayılar/renkler Tedavi : İlaç tedavisi veya bilişsel davranışsal psikotrepi uygulanır. İlaç tedavisi çok uzun sürer ve bitiminde nüks riski içerir. Buna rağmen BDT uygulandığı takdirde çok kısa sürede çözüm bulunur ve nüks riski olmaz. BDT uygulanırken maruziyet/alışma tedavisi verilir. Alıntıdır. BDT nedir aklıma ilk dtt geldi sonuçta akıl rahatsızlıklarını kontrol altına alınması için her türlü zehirleniyoruz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2014 BDT nedir aklıma ilk dtt geldi sonuçta akıl rahatsızlıklarını kontrol altına alınması için her türlü zehirleniyoruz. Bilişsel davranış terapisi ya da BDT, aktif bir terapi yöntemi olarak tarif edilebilir. Çünkü, bu tedavi yöntemi bilimsel çalışmalara ve bazı psikolojik problemleri anlamak adına, teorilerinin öğrenilmesine ve iyileştirilmesine dayalı bir tedavi yöntemidir. Geçmişinizi derinlemesine inceleyerek, semptomların sebebine odaklanan psiko-analizin tersine, BDT, şimdiki zamana ve bulunduğunuz ortama odaklanarak, durumunuzu daha iyi hale getirmenin yollarını arar. BDT, kaygı, depresyon, panik, açık alan korkusu ve diğer fobiler, sosyal fobiler, bulimia, obsesif kompulsif bozukluk, post-travmatik stres ve hatta şizofreni gibi hastalıkları tedavi etmede etkili bir yöntemdir. Kişisel terapi, bir terapistle, haftada bir kere 5 ile 20 saat arası ya da iki haftada bir yapılabilmektedir. Her seans 45 dakika sürer. Hasta problemlerini anlattıktan sonra psikolog, davranışlara sebep olan düşünceleri analiz eder. Daha sonra psikolog bu, işlevsiz davranış yerine daha farklı tip bir davranışı yerleştirmeyi önerir. Bazı durumlarda BDT’yi ilaç tedavisi ile beraber yürütmek önerilebilir. Mesela, obsesif kompulsif bozuluğu için terapistler ilaç önermektedir. Çünkü bu hastalık anca ilaçlarla tedavi edilebilmektedir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2014 Bilişsel davranış terapisi ya da BDT, aktif bir terapi yöntemi olarak tarif edilebilir. Çünkü, bu tedavi yöntemi bilimsel çalışmalara ve bazı psikolojik problemleri anlamak adına, teorilerinin öğrenilmesine ve iyileştirilmesine dayalı bir tedavi yöntemidir. Geçmişinizi derinlemesine inceleyerek, semptomların sebebine odaklanan psiko-analizin tersine, BDT, şimdiki zamana ve bulunduğunuz ortama odaklanarak, durumunuzu daha iyi hale getirmenin yollarını arar. BDT, kaygı, depresyon, panik, açık alan korkusu ve diğer fobiler, sosyal fobiler, bulimia, obsesif kompulsif bozukluk, post-travmatik stres ve hatta şizofreni gibi hastalıkları tedavi etmede etkili bir yöntemdir. Kişisel terapi, bir terapistle, haftada bir kere 5 ile 20 saat arası ya da iki haftada bir yapılabilmektedir. Her seans 45 dakika sürer. Hasta problemlerini anlattıktan sonra psikolog, davranışlara sebep olan düşünceleri analiz eder. Daha sonra psikolog bu, işlevsiz davranış yerine daha farklı tip bir davranışı yerleştirmeyi önerir. Bazı durumlarda BDT’yi ilaç tedavisi ile beraber yürütmek önerilebilir. Mesela, obsesif kompulsif bozuluğu için terapistler ilaç önermektedir. Çünkü bu hastalık anca ilaçlarla tedavi edilebilmektedir. benim de ihtiyacım vardı. hatta halen olsa fena olmaz. çünkü günümüzde kendi kanımızdan bireylerden da zarar gördüğümüz için lazım ama hizmet kısmına girdiği için parayla paran varsa kafan da güzel yani.yoksa iç lusturalı iç resperdalı iç prozağı otur yerine gittiğin doktor iyimisin sorusuna iyiyim dersen ilaçlar aynı kalır kötüyüm desen daha bir kafa yapanı.sonra ilaç içmekten bıkıp ilacı bırakınca çevresel şartlar herbişey aynı hastalık nüks etsin üstüne ilaçlardan edindiğin fizyolojik psikolojik sorunlar eklensin sonra tekrar bilinmez ilaçlar denizine doğru açılmak fakirin durumu böyle... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2014 Kimileri içinse hiç umut yok, ne ilaç tedavisi ne de terapist seansları. Hiçbir işe yaramıyor. Psikolojik problemleri olan insanların en büyük trajedisi ilaçların iyileştirmiyor olması zaten. İnsan çok yüksek bir gökdelenden düşmeye başlıyor psikolojik rahatsızlık sahibi olduğunda. İlaçlar, o yere çakılma sürecini slow-motion bir hale getiriyor. Daha yavaş düşüyorsun. Kimi zaman havada asılı kalıyorsun. Fakat öyle ya da böyle her halükarda düşüyorsun. Bir diğer trajedi de, düşüyorsun ama yere çakılmıyorsun. Sonu yok. Dibe vurduğunu sanıyorsun ama dip sandığın derinlikten daha derin bir dip hep var. Antidepresanlar bir tür kamuflaj etkisi yaratıyor aslında. Hastalığı yok etmiyor, gizliyor. Ve hastalıklar bir süre sonra tekrar nüks ediyor. Bu sabah foruma girdiğimde bir başka başlıkta da emir869 nickli bir kullanıcı şikayet etmişti antidepresanlardan. İşin ters tarafı, depresyona iyi gelen ilaçlar ise maniyi tetikleme riski bulunduğundan kullanımı mümkün değil. Şu devirdeki ilaçların geldiği aşamayla anca durgun, depresif fakat normale yakın bir şekilde yaşamayı sağlıyor. Böyle bir cümle kurmuş ilaçlar hakkında. Öyle haklı ki. Üstüne söylenebilecek bir cümle bulamıyorum. Asla bitmiyor... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2014 Bitkileri deneyin depresyon için. Çok olumlu sonuçlar aldım ben. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2014 geçmişteki ev hanımlarının çoğu şimdikilerinin de yarısı eskilerin bu kadar etki etmemesi kadınların yansıtmanın kültüre aykırı olması kınamasının ağır olması.çocuklarını çok sevmenin içine sıkışmış takıntılar, x anne y çocuk x-yavrum şunu giy y- hayır anne ben bu kıyafetimi seviyorum x- yavrum eski o bırak seni çok çirkin gösteriyor y-anne bi git ya ben bunu giymek istiyorum x-hiç beni dinlemez ki tıpkı babası biraz idnlesen anneni sanki senin kötülüğün için konuşuyorum. çabuk giy şunu bak hakkımı helal etmem y- yuh anne ya bi rahat bırak beni x-böhüüüüüüü y-tamam öff tamam anne yaa x- annesinin bitanesi yavrum benim akşama köfte yapıcam en çok sevdiğinden başka bir gün x-çıkar çabuk üstünden onu ne öyle hiç uymamış çok şişman gösteriyor seni zaten o kadar kıyafet alıyorum hiç birini giymiyorsun sen bilemiyorsun kendine yakışanı ben buluyorum. y-anne nefret ediyorum senden x- ne birşey mi dedin y- yok anne yok devam et sen x- yine neye kızdın ya neyi beğenmedin senin için herşeyi yapıyorum daha ne istiyorsun.topla şu odanı hani şu dolabı toplayacaktın. y-ya anne ben karar veririm iyi bir günümde toplarım x-çok pasaklısın işte pasaklı diğer insanlar tertemiz giyiniyor. bak bilmem kimin oğlu/kızı ne kadar düzgün giyiniyor. y-anne pek arkadaşım yok canım sıkılıyor. x-sen hep çekiniyorsun zaten hiç sokulmuyorsun ki insanlara korkuyorsun insanlardan git konuş, y- ya anne tamam sus ya iyiyim ben böyle x-ne oldu birşey mi dedim ben şimdi ................................... fazlası insanı takınlılı yapan anne cümleleleri 1)ellemeeeeee! 2)bırak şunu! 3) öcü var orda (seni bulur yakalar takip eder anlamında) 4)leş gibi olmuşsun! 5)hiiiiiiiiiiiiiiii!!!!! kırdın bırak bırak Allah cezanı vermesin! 6)çabuk kaldır onu ordan! 7) kaç kaç kaç! geliyor arkadandan yiyecek seni!! böyle sürer giderde bunu okuyup da benim annemde okb yok diyen milyonda birdir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalanormal888 Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2014 O.k.b. mağduru olarak allah düşmanımın başına vermesin,el yıkamaktan bunaldım. 5 dakikada bir sebepsiz el yıkıyorum hatta bazen musluğun başından ayrılmak istemediğimi bile oluyor. Ellerimi yıkamak zorunda kalırım korkusuyla hiç bir şeye dokunmadığım zamanların bile oluyor. Ama dokunsamda dokunmasamda yıkıyorum. Bazen uykudan ölürken bir anda el yıkama isteğiyle Doluyorum kalkıp yıkıyorum. Çok sıkılmış durumdayım. Bu da yetmiyor gibi diğer belirtilere de sahibim. Bazen intihar edesim geliyor ama alıştım artık . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2014 Bitkileri deneyin depresyon için. Çok olumlu sonuçlar aldım ben. Sarı Kantaron: Hafif dereceli depresyon tedavisinde en sık kullanılan ve en etkili bitki sarı kantarondur. Papatya: Sakinleştirici etkisiyle rahatlık veren ve uykuya geçişi kolaylaştıran papatya çayı yüzyıllardır depresyon, kaygı ve uykusuzluk tedavisinde geleneksel olarak kullanılmaktadır. Lavanta: Lavanta çayının kokusu ve buharı depresyona, kaygıya ve uykusuzluğa iyi gelir. Lavanta kokusunun sakinleştirici bir etkisi vardır. Yardımcı olabiliyor bu bitkiler. Not düşmek istedim. Bitkilerin yetersiz kaldığı durumda ilaçlar, ilaçların yetersiz kaldığı durumda tımarhane, tımarhanenin yetersiz kaldığı durumda. Buraya ters soru işareti gelecek. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
why Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2014 Ben yere düşen eşyalarımı almıyorum kirlendi diye kalemlerimi falan yıkıyorum.Ev dışında tuvalete gitmemek için her şeyi yapıyorum vs. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.