Jump to content

Aslında Tanrının Düşlerisin


AYATA

Önerilen Mesajlar

17.-16. yy'da yaşamış bir filozof ve piskopoz. ilgilendiği bölümler metafizik, din ve felsefedir.

 

çevremizde gördüğümüz herşeyin aslında somut olmadığını,

sadece soyut ve tanrı ile bizim kafamızdaki birer düşünce olduklarını,

biz onları duyularımızla somut olarak algıladığımız için somut olduğunu sandığımızı söyler.

 

örneğin; matrix adlı filmde insanların beyni bir bilgisayar programında yaşamaktadır ve bilgisayar programındaki objeler gerçek değildir fakat insanlar onları öyle algıladıkları için somut ve gerçek sanırlar.

 

ayrıyetten ekler berkeley; aslında biz de somut ve gerçek değilizdir ve tanrının kafasındaki birer ruhtan, düşünceden ibaretizdir. varolmuyoruz, tanrı sadece bizi düşünüyor ve biz tanrının kafasındaki düşünceleriz, illüzyonlarız.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

somut: Varlığı duyularla algılanabilen, müşahhas, konkre, soyut karşıtı,

soyut: soyutlama ile elde edilen, varlığı ancak eşyada gerçekleşen, mücerret, abstre, "somut" karşıtı.

anlaşılması, kavranılması güç.

 

sözlük karşılı böyle.

 

aslında eşyaya nasıl baktığınızla ilgili bir "şey"

 

benim için bu dünya; aşk, para, iş, ölüm gayet "somut"tur.

bir başkasına göre daha farklı olabilir.

 

aslında gerçeklik, hissettiğin ile karşılaştığın "şey"in aynı düzlemde olmasıdır, kanımca.

 

bizim, tanrının kafasındaki birer düşünce olup olmayacağımızı, tanrıya sormamız lazım, ona bişe diyemicem :)

ama konu ile ilgili kısa bi hikayem var (yine bu forumda yazmıştım ama yeri geldi diye tekrarlıyorum)

 

hikaye:

eski zamanlarda bi adam aynen yukardaki gibi, biz yokuz, ben yokum, gerçek değilim diyormuş.

bu adamı ailesi bi alim kişiye götürmüş,

bakmış alim kişi, adam "yokluk" yaşıyor :)

sonra arkasından bir tane tokmak çıkarmış ve adamın kafasına okkalı yine vumuş ve hemen sormuş,

"bu gerçek mi?"

adamın kafası fena acımış ve adam demiş ki:

"ben de gerçeğim, bu tokmak da, siz de"

 

saygılar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

17.-16. yy'da yaşamış bir filozof ve piskopoz. ilgilendiği bölümler metafizik, din ve felsefedir.

 

çevremizde gördüğümüz herşeyin aslında somut olmadığını,

sadece soyut ve tanrı ile bizim kafamızdaki birer düşünce olduklarını,

biz onları duyularımızla somut olarak algıladığımız için somut olduğunu sandığımızı söyler.

 

örneğin; matrix adlı filmde insanların beyni bir bilgisayar programında yaşamaktadır ve bilgisayar programındaki objeler gerçek değildir fakat insanlar onları öyle algıladıkları için somut ve gerçek sanırlar.

 

ayrıyetten ekler berkeley; aslında biz de somut ve gerçek değilizdir ve tanrının kafasındaki birer ruhtan, düşünceden ibaretizdir. varolmuyoruz, tanrı sadece bizi düşünüyor ve biz tanrının kafasındaki düşünceleriz, illüzyonlarız.

 

 

evet gerçekten çok doğru bişey bence.. hep düşünmüşümdür ya ben birisinin rüyasından ibaretsem... ya bir kaç saniyelik bir rüyada yıllarımı geçiriyorsam diye.. bu düşünce her ne kadar beni korkutsada gerçek..:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

evet gerçekten çok doğru bişey bence.. hep düşünmüşümdür ya ben birisinin rüyasından ibaretsem... ya bir kaç saniyelik bir rüyada yıllarımı geçiriyorsam diye.. bu düşünce her ne kadar beni korkutsada gerçek..:)

 

sizi anlamakta zorluk çekiyorum. berkeley, maddenin varlığı reddeden, sadece ruhları ve idelerinin olduğu savunan bir düşünür.

eyvallah, ama insan rüyasında düşünüp de bunu özgür iradesi ile ortaya koyabilir mi?

şu gerçek dünyayı reddetmek, kendini reddetmektir. zaten kendini reddettiğin zaman da geriye bir "hiç" kalır.

ancak yine gariptir, ki bu "hiç"liğe yine, somut ve madde üzerindeki düşünce deneylerinden varıyorsunuz. bu durumda da ne kadar "hiç" olabilir ki?

:)

bu kadar somut ve gerçek bir yaşamdasınız ki, "hiç"liği dahi sorgulayacak "var"lık içindesiniz, zaten herşey bir rüya, yada başkasının rüyasında olsaydık, bu durumda zaten kendini gören ve hisseden "ben"liğimiz de olmayacaktı. o zaman da bunları da konuşamayacaktık.

 

saygılar...

--------------------

descarter ile berkeley'i nasıl buluşturdu arkadaşım şaşardım :)

descartes'ın o meşhur sözü, önce berkeley gibi her şeyi reddederek başlamıştır. çevresindeki maddeleri ve tanrının da varlığı reddeden descartes, önce kendini reddetmiş, ve bu savına karşılık varolduğu bilincini düşünsel deney olarak ıspatlama yoluna gitmiştir. ancak kendi varlığına ilişkin yeterli kanıtı "düşünüyorum öyleyse varım" sözü ile ortaya koymuştur.

ki berkeley'den tamamen farklı ve zıt bir görüştür. berkeley ise, eski yunan filozoflarının düşüncesini 17. yy. a uyarlamıştır. aslına bakılırsa, descarter gibi bir adam, kendinden önceki ve dolayısı ile berkeley'in fikirlerini zaten, felsefi düzlemde reddeder.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sizi anlamakta zorluk çekiyorum. berkeley, maddenin varlığı reddeden, sadece ruhları ve idelerinin olduğu savunan bir düşünür.

eyvallah, ama insan rüyasında düşünüp de bunu özgür iradesi ile ortaya koyabilir mi?

şu gerçek dünyayı reddetmek, kendini reddetmektir. zaten kendini reddettiğin zaman da geriye bir "hiç" kalır.

ancak yine gariptir, ki bu "hiç"liğe yine, somut ve madde üzerindeki düşünce deneylerinden varıyorsunuz. bu durumda da ne kadar "hiç" olabilir ki?

:)

bu kadar somut ve gerçek bir yaşamdasınız ki, "hiç"liği dahi sorgulayacak "var"lık içindesiniz, zaten herşey bir rüya, yada başkasının rüyasında olsaydık, bu durumda zaten kendini gören ve hisseden "ben"liğimiz de olmayacaktı. o zaman da bunları da konuşamayacaktık.

 

saygılar...

 

ben tamamen biz hiç^iz demedim.. değiliz ama şunu asla reddetmem ki bir rüyadaysak bile orda da bir benliğimiz vardır... ki neden rüya olamasın ki nefes kadar ömrümüz var diyoruz ... ben burdaki benliğimizi inkar etmiyorum ama bizim burası dediğimiz yer gerçekten burası olmayabilir.. ben burda kendi düşücem üzerine konuşuyorum '-e bilmek.' kalıbıyla.. ama olmaması için de bir neden göremiyorum..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hinduizm dini çoğunun bildiği gibi çok tanrılı bir din değildir, tek tanrılı bir inanışdır... Tek ve mutlak varlığa "Brahman" derler yani varlığın asıl var oluş sebebi olan..... diğer tanrılar ve tanrıçalar brahman ın Esma ül Hüsna'larıdır....onun dışındaki maddi olarak bildiğimiz her şey onun bilinçsiz rüyalarıdır,i çünkü Aslında Varlığın sebebi olan Brahman bilinçsizdir.......

 

Avusturalya yerlileri olan Abojini lerin inançlarıda bu minvaldedir onlarda çok büyük bir "düş" ün parçası olduklarına inanırlar...

 

 

bir budist rahip olan Cuang Cou, rüyasında kendisini bir kelebek olarak görür. Uyandığındaysa şöyle düşünür: ‘Ben rüyasında kelebek olduğunu gören bir insan mıyım, yoksa rüyasında insan olduğunu gören bir kelebekmiyim....nesiniz siz...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir budist rahip olan Cuang Cou, rüyasında kendisini bir kelebek olarak görür. Uyandığındaysa şöyle düşünür: ‘Ben rüyasında kelebek olduğunu gören bir insan mıyım, yoksa rüyasında insan olduğunu gören bir kelebekmiyim....nesiniz siz...

 

bir budist rahibe bu soruyu yakıştıramadım :)

cevap a şıkkı: rüyasında kelebek olduğu gören bir insan.

 

şaka tabiki...

insanın geçmişi rüyadan farksızdır, ancak buna çok da takılıp kalmak ve tüm hayatı "rüya" gibi görmek bana kalırsa ahmak bir beyinin işidir.

geçmiş rüya ise, bu "an" gerçektir. ve bu "an"ın gerçekliğini ve önemini ve geri getirilemezliğini bilip öyle yaşamak, davranmak gerekir kanımca...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Evren en küçük yapı taşına baktığımızda TEK bir yapı...

Bizler varız... Mutlaka yaratıcının hayalleriydik... Bir proje gerçekleşmeden önce mutlaka bir etüt edilir, hayal edilir...

Mutlak Tekin Sıfatlarıyla varız ve diriyiz... Biz ise; yaşadığımız dünya olarak söylüyorum bunu, esma boyutundan bakarsak olaya Mutlak Tekin yeryüzünde, diğer boyutlarıda dahil en üstün yansımalarıyız...

 

Yalnız şunu belirtmek gerekirse bizler haddimizi bilmeliyiz... Kim bilir bizlerden üstün evrende nasıl yapılar mevcut... Bizler bize verilen özelliklerin dışına çıkamayız ki, bu durumda hiçiz!... Yaratıcının bir parçası olmamız bizi herşey önünde üstün kılmaz...Bizim üstünlüğümüz sadece dünya ile sınırlıdır... Kısacası bizde bir DERYA var idrak edebilirsek, yaşabilirsek ama bizim için çizilen sınırlar içinde sadece. Bunları neden söylüyorum:)

 

Bu arada arkadaşlar düşüncelerimi ifade ederken biraz zorlanıyorum:) Yanlış anlaşılmalara sebep olmak istemem... Doğru anlaşılmak dileğiyle...

 

saygılar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...