Jump to content

The Limits of Control: Jarmusch Döndü


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Jim Jarmusch, auteur stilinin en istikrarlı örneği… 10 yılda bir muhteşem bir filmle ortaya çıkıyor ve döneminin sinema estetiğini belirliyor. Bu belirleyici film 80′lerde Stranger Than Paradise, 90′larda ise Dead Man’di. The Limits of Control, gelecek 10 yılı derinden etkileyecek.

J Hoberman (The Voice)

İlk filmlerindeki özensiz neonoir havasına geri dönmüş olsa da ekrandaki her karenin önemini ve gücünü bilen bir ustanın yeniden dirilişi…

Michael Koresky (İndiewire)

Jim Jarmusch’un yeni filmi The Limits of Control ABD’de sınırlı sayıda sinema salonunda gösterime girdi. Yazıya DVD kapağı gibi girmemizin nedeni, özellikle amerikalı eleştirmenlerin filmi ne kadar çok beğendiğini ve yere göğe sığdıramadığını anlatmak içindi. Film Türkiye’ye gelene ve biz izleyene kadar DVD kapağının üstü yukarıdaki tipte övgülerin yanısıra birçok yapraklı ödül logolarıyla da dolacak kuşkusuz.

Film Isaac DeBankole’nin oynadığı bir tetikçinin Avrupa’da kendisine hedefiyle ilgili ipucu verebilecek casuslarla görüşmeleriyle ve hedefe doğru ilerlemesiyle geçiyor. Tilda Swinton, John Hurt, Gael Garcia Bernal, Luis Tosar, Youki Kudoh, Hiam Abbas ve Bill Murray gibi usta oyuncuların 5-10 dakikalık olağanüstü performanslarıyla bir geçit törenini andıran filmin, karışık yapısına ve hikayesine rağmen bütünlüğünü kaybetmediğine filmi izleyen tüm eleştirmenler katılıyor.

http://www.bakiniz.com/wp-content/uploads/2009/05/gael-garcc2a1a-bernal.jpg

Özellikle DeBankole’nin performansının hipnotize edici ağırlık ve kusursuzlukta olduğunu belirten eleştirmenler “Filmi zaman zaman ağırlaşan temposu nedeniyle eleştirenler olacaktır. Ama Jarmusch’un farklı stilini bilenler için film, yönetmenin tüm filmlerini özetleyen özenli bir başyapıt” cümleleriyle filmi anlatıyorlar.

 

 

http://www.bakiniz.com/wp-content/uploads/2009/05/bill-murray.jpg

 

Filmle ilgili daha önce basına verilen iştah açıcı fotoğrafları aktararak, sizlere çok da ayrıntılı bilgi aktaramadığımız yazının sonuna doğru geliyoruz. Yapabileceğimiz tek şey beklemek. Hayatımızın önemli bir bölümünü Amerika’da gösterime giren Jarmusch filmlerinin aylarca Türkiye’ye gelmesini beklemekle geçirdiğimiz için sabırlı ama rahatsız Jarmusch karakterlerine döndüğümüzü eklemeden de geçmeyelim.

 

http://www.bakiniz.com/the_limits_of_control-2/

 

 

Afiş:

 

http://www.bakiniz.com/wp-content/uploads/2009/05/thelimitsofcontrol-kucuk.jpg

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Filmografisi:

 

Permanent Vacation 1980 (Senaryo Jim Jarmusch)

Stranger Than Paradise 1982 (Senaryo J.J.)

Stranger Than Paradise 1984 (Senaryo J.J.)

Coffee and Cigarettes I 1986 (Senaryo J.J.)

Down By Law 1986 (Senaryo J.J.)

Coffee and Cigarettes II 1989 (Senaryo J.J. )

Mystery Train 1989 (Senaryo J.J.)

Night on Earth 1991 (Senaryo J.J.)

Coffee and Cigarettes III

Dead Man 1995 (Senaryo J.J.)

Year of the Horse 1997

Ghost Dog: The Way of Samurai 1999 (Senaryo J.J.)

Ten Minutes Older: The Trumpet 2002 (Senaryo J.J.)

Coffee and Cigarettes 2003 (Senaryo J.J.)

Broken Flowers 2005 (Senaryo J.J.)

Öncelikle şuna değinmekte yarar görmekteyim ki Jarmusch sinemasının kilit kavramlar çevresinde şekillendiği görmekteyiz, bunlar: yabancılaşma, sistem (Amerika),gülünç anlamsızlıklar, ne yani bu der gibi saçma sapan insani diyaloglar, zamanın geçmesini bekleyen insanlar (bunun için televizyon izler, kahve içer, bos bos lakırdı ederler filmlerindeki karakterler), iletişimsizlik, boşluk, şehirleşme sözcükleri onun sinemasının mihenk taşlarıdır. Bunun yanında amiyane tavırla akla zarar diyalogları ve yukarıda saydığımız kavramları "Akşam eve nasıl ekmek alacağım?" diyen veya arabesk müzikle vücudunu jiletleyen insanların anlaması beklenmemelidir, çünkü onun sineması entellektuel bir potada eritilerek servis yapılır ki hazmı kolay değildir. Kavramlar çerçevesinde baktığımız zaman onun sinemasından tat alabilmek için perspektifin üst katlarına çıkmak gerekir ki; bizde bir atasözü vardır aç ayıyı Jarmusch bozar. Yeni dalga, minimalizm, auteur sinemanın etmenlerini onun sinemasında çok kolayca hissedebiliriz. Bağımsız sinema kelimesinin altında yatan kaplanın tüm dişleri onun sinemasının ölçütleridir (yani ölçütsüzdür). Ne ararsanız vardır veya o ne isterse o vardır. Kendisini özgün tutabilmek için gaipten kendine fildişi kuleler ısmarlar durmadan.Bağımsız olmanın iktisadi kavramıyla evlenmesiyle mevcutlaşabildiğini bilir ve bunun için de filmlerini ya düşük bütçeyle çeker ya da yabancı ortaklarla çeker. Kısacası onun için bir yönetmen filminin bir tek karesine bile yapımcı eli değdirmemelidir; bakire bir gelin gibi filmini görür;bu JARMUSCH’tur. Senaryo anlayışında , hazırlama tekniğinde ve diyaloglarda ise yine "made in Jarmusch" imzasıyla karşılaşırız ki bu artık bu adamın sinemayla ilgili özgün kültler yaratma sonucunu da beraberinde getirir.

 

tesekkür serenada:thumbsup:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...