schizophrana Oluşturma zamanı: Mayıs 18, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 18, 2009 Dostluğumuzun öyle on beş, yirmi yıllık geçmişi olmamakla beraber, diyebilirim ki zaman zaman canciğerdik. Zaman zaman, çünkü belli olmazdı. Takışıverir, birbirimizi kıyasıya iğneler, günler, haftalar boyunca konuşmazdık. Yolumu değiştirdiğim, aynı işi onun yaptığı da olurdu. Böyle günlerden bir gün, Parmakkapı'da yüz yüze geliverdik. Bu o kadar ani oluvermişti ki ne benim ne de onun yolumuzu değiştirivermemize vakit kalmamıştı. Durduk. Çaresiz: -Merhaba, dedim. Gülümsedi: -Merhaba. -Nasılsınız? Bir kahkaha attı: -Teşekkür ederim efendim. Siz nasılsınız? Sonra koluma girdi: -B..k!Nasılsınızmış...Bu ne kibarlık ulan? * * * Bir gün meserret kahvesine öfke içinde geldi. Nasıl küfrediyordu sormayın. Adamın biri, bilmem ne dergisinde Sait'i metheden bir yazı döktürmüş. Ahmet Rasim'le mi, Ahmet Mithat Efendi'yle mi ne birisiyle mukayese ediyor, bir biçimine getirip benimle Samim'e de veriştiriyormuş. -Peki, dedim, niçin kızıyorsun? Seni methetmiş adam, fena mı? -Bırak be, dedi. Olmadığım gibi gösterilmek istemem. Beni methedecekler diye size vurmaya ne hakları var? * * * Sisli bir kış günü, Gülhane parkının ıssız yollarında bana anlattıklarını hatırlıyorum da... -İstanbul, İstanbul, İstanbul...Sanıyor musun ki yeknesaklıktan ben de bıkmadım? Ama ne yapayım? Anadolu ve Anadolu insanına dair çok az şey biliyorum. Bilmediğim şeye burnumu sokamam ki.. ORHAN KEMAL (Haziran 1954) Kaynak Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Mayıs 19, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 19, 2009 Çok güzel, teşekkürler paylaşım için. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.