Jump to content

Seks ve Evrim


nevermore

Önerilen Mesajlar

Evrenin yasaları psikolojiden fiziğe -hatta metafiziğe dek-hiç değişmez; "Doğal'ı ne denli engellersen, ne denli bastırırsan, ne denli durdurur, ne ölçüde geciktirirsen, tepki o denli şiddetli ve yıkıcı olur". Yıkımı ise kaos izler... ardından sular durulur, yeni dengeler kurulur, sükûn ve huzur yeniden oluşur. Yani gerçek daima -geç de olsa- "tezahür eder".

Kendini Marduk/Yahweh/Zeus/Enlil gibi çeşitli maskelerle gösteren güç tarafından cinsellik engellenmiştir, oysa cinsellik sadece insanoğlunun temel tepkisi ve içgüdüsü değil; hayatın özü evrenin gizliden gizliye atan nabzı, yaşam adlı fenomenin en güçlü dokusudur. Bir enerjidir cinsellik... sadece bir haz değil. "Can'ın temel besinidir.

Cinselliğin salt bir dünyasal zevk değil, bir metafizik enerji olduğu inancı bir çok mistik tradsiyonda da görülür; öyle ki, insan ruhunun "iyi ölüm"ler sırasında cinsel arzuya benzer bir rahatlama/ gevşeme/ uyarılma içinde "göçtükleri" savunulur. Cinsellik sırasında öylesi bir metafizik güç serbest kalır ki, adept majisyenler (batı büyü ekollerinin üst düzey büyücüleri) bu enerji ile büyü yapabildiklerini savunurlar.

Yahudiliğin doğuşu sonrasında bu kavram bütünüyle unutuldu; kutsallık, "seksten uzaklık"la eş tutulmaya başlandı. Kutsal adam/kadın temizdi artık. Yani az-biraz "asek-süel"; en azından tek eşliydi. Giderek seksin mukaddesliğinin unutturulmasın!n ötesinde, seks tümden günah sayıldı. Cinsellik ancak din adamlarının kutsaması ile kurulan anlaşmalarla -evli-likle- ifade edilir oldu. Cinsel kısıtlamalar, ahlak adlı kavramın temeli şeklinde görülmeye başlandı. Sonra Hıristiyanlık doğdu, insanların daha bir temiz olması adına milyonlarca insan en sapıkça işkencelerle öldürüldü.

Artık sistem kurulmuş, insanlar evrimsellesmişti.

Oluşan sistem, cinsellik adlı bu enerjiyi hep karalamaya, durdurmaya, -yani yaşamı söndürmeye- uğraştı. İnsanın doğasına, doğa! yapısına uymayan bir dolu emir, buyruk ile yaşamı zorlaştırdı. Kesin ve katıydı buyrultuları. Ayıp/ edep/ namus gibi gerçekte hiç de doğal olmayan bazı kaskatı kurallar, sınırlamalar koydu. Artık her şey kesinliğe, kurallara ve kanunlara dayalıydı. (Yaşamda kesinliğin, katılığın ve mutlak sonuçların bulunmadığını, gerçeğin nasıl esnek bir kavram olduğunu anlamak için Samanyolu'na bir bakmak yeter. Belirgin sınırlardan uzak, hiç durmadan dönen ve değişen bir olgu... Planı, kesinliği olmayan ve "hep akan" bir spiral gelişim. Simetrisizdir doğa. Bu nedenle adaletsizmiş gibi görünür; oysa sadece sistemin adaletinden farklı bir yöntemi/ içeriği/gerçeği vardır. Bu nedenle iyiliğin asla kesin kuralı yoktur. İyilik, sadece o anda varılacak en doğru kararı bularak gerçekleştirilir. Bu kararı verebilecek düzeye gelmiş olmak ise gerçek bir evrimdir. Kutsal kitaplara sadık kalarak yaşadığı halde bir türlü bolluk ve mutluluğa kavuşamayan ve bu durumun nedenini bir dolu saçma teori geliştirerek bulmaya çabalayan milyonların çözememiş olduğu sırdır bu durum).

Aslında seksi kötülemek, bir anlamda gerçeğe ulaşımı engellemektir.' Bu metafizik doktrin bazı okült gruplarca şöyle açıklanmaktadır: Aşk ve seks ikizdirler... bir bütünün iki yansıdırlar. Sistem tarafından ayrı bırakılmışlardır; zıtlaştınlmışlardır. Oysa "ulu uyum" (eşdeyişle Gerçek) ancak "zıtlıkları orta noktada buluşturulmasıyla oluşturulabilir. Okültistler buna Great Work diyerek, böylesi bir uyumla -simyagerlerin rüyası olan işin başarılabileceğini- bakırın bile altına dönüştürülebileceğini savunurlar. İşte bu nedenle "Gerçek"i bulmanın ve mutluluğu elde etmenin yolu seksi, aşk ile uzlaştırma sürecinden geçer.

Seksin aşk ile uzlaşmış hali ise çok ender görülen bir durumdur ve asla aşık olup nikahlanma ve ilelebet mutlu yaşama modeli /arayışı değildir. Benzersizdir. Alışılmadıktır. Tek-tük ve ki-siye özel değildir, kişiye özel durumlarla başlaması zorunlu olsa da, ancak toplumun büyük kesiminde realize edilirse anlamlıdır. Bir evrim sonucu elde edilebilecek bir "toplumsal ermişiik"tir. Adı geçen düzeye ulaşabilmek için gerekli arayış ortamı ise ancak cinselliği serbest kılarak gerçekleşebilir. Dizginler çözülür, prangalar açılır, enerji serbest akmaya başlar... Yanılgılar olur, tökezlemeler görülür, darbeler alınır. Ama yol ancak bu yoldur.

Bilinmelidir ki evrim, sadece arayış ve deneyiş süreci ile gerçekleşir. Ma rduk/Zeus/Enl i l/Yahve in koyduğu kurallar, oluşturduğu düzenler, yaptığı yasalar ve yazdırdığı kitaplar ile durdurmaya uğraştığı budur; çünkü o eski bütünlüğe/gerçeğe varmanın tek yoludur değişim. Bu nedenle tanrıçanın temel doktrinidir. Oysa insanlar en çok değişimden korkarlar ve güvenlik adına en çok değişmezliğe sığınırlar. Sürekli yeni koşullara doğru ilerlemeyi ve eskiyi geride bırakmayı bir kayıp olarak görürler. Bu durum da O'nun aldatmalarından biridir ve en büyük silahı ise korkudur. Kayıp korkusu, acı korkusu, ezilme korkusu, ölüm korkusu... Korkuyu çok kolay yaratır; çünkü insan yarımdır, güçsüzdür, diğer yarısından -eşinden- ayrıdır. İnsanoğlu korkusunun üzerine giderek onu her yendiğinde bir kapı açılacak pozitif enerji çağlayarak dökülecektir.

Sır ve bilgi buradadır.

Elvin Azar süzer

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...