Rufio Oluşturma zamanı: Mayıs 26, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 26, 2009 http://www.fanzinci.com/images/stories/upload2/batprologue.jpg http://www.fanzinci.com/images/stories/kapak/bl1.jpg Jeph Loeb ve Tim Sale; nam-ı diğer iki kişilik dev kadro. Loeb ve Sale bir gün Gotham Şehri’nin nasıl bir cadılar bayramına sahip olacağını hayal ettiler ve bu hayallerini de büyük bir proje olarak hayata geçirdiler. Bu iki üstadın 1996 ve 1997 yılları arasında yayımladığı, çizgi roman dünyası ve Batman evreninde çok özel bir yeri olan serisi Batman: The Long Halloween’den bahsediyorum. Bu iş, elbette ki bu iki kafadarın yaptığı ilk proje değil. Hele ki Batman namına. İkilinin Batman: Legends of the Dark Knight Halloween Special adlı üçlemesi, kendilerine ilham veren başka bir proje. Bir ekip düşünün ki, kendi yarattıkları projeden ilham alıyorlar. The Long Halloween’in başarısının ardından Batman: Dark Victory ve Catwoman: When in Rome adlı devam sayıları da gelmiş ve yine çizgi roman dünyasını sarsmışlardır. Ancak ülkemizde de yayınlanan dört sayılık bir mini seri var ki, bu ikilinin ne kadar yaratıcı ve yetenekli bir ekip olduğunu kanıtlar nitelikte: “Superman: Four Seasons”. Superman’in ortaya çıkış öyküsünü inanılmaz bir duygusallıkla anlatan bu dört sayı, bu uçan taytlı kahramanımıza bakış açımızı değiştirebilecek nitelikteydi. Öyle de oldu, Four Seasons dünya çapında takdire şayan bir başarı yakaladı. Peki, yayınlamaktan gurur duyduğumuz Cadılar Bayramı nedir? Öncelikle üzerinde yaşadığımız coğrafyaya çok yabancı olan bu geleneğin nereden geldiğini ve ne anlam içerdiğini biraz açmamız gerekiyor. Cadılar Bayramı’nın kökeni, Samhain olarak bilinen kadim Kelt Festivaline dayanıyor. Efsaneye göre Samhain, aslında bu festivalin oluşumunu sağlayan bir çeşit şeytan. Kelt’lere göre 31 Ekim gecesi, yılda bir defa ölüler alemi ile canlılar alemi arasındaki perde incelmektedir ve o gece de Samhain’in gecesidir. Samhain’in uyandırılması için 29-30 ve 31 Ekim gecelerinde üç adet kurban verilmesi gerekiyor. Böylelikle Samhain, yeryüzüne çıkıyor, buradaki ölüleri diriltiyor, hayaletleri ortaya çıkarıyor ve böylelikle de kıyamet kopuyor. Bu festivalin genel manası ise hemen her kültürde ritüellerine rastlayabileceğimiz “Yaz Bitimi”nden başka bir şey değil. Samhain, Kış’ın ilk günüdür ve pastoral bir yılın bitimi anlamına geliyor. Gecelerin günlerden uzun olduğu zamanın başlangıcında, son ekinler toplanır ve yeni yıl, karanlık kış yarısıyla başlar. Samhiunn, Hallowe’en olarak da adlandırılıyor; hatta Trinoux Samonia yani “Yaz Bitiminin Üç Gecesi” olarak da adlandırıldığı görülmüştür. Kadim zamanlarda, İrlanda’nın bütün ateşleri, Kral’ın Şamanı tarafından tek büyük ateş olarak Tlachtga Tepesi’nde yakılmış ve canlandırılmıştır. Her ailenin üyeleri, meşalelerini yakacak ve kendi kalp ateşlerini canlandırarak, büyük alevin yanmaya devam edebilmesi için bu ateşleri tekrar tepeye taşıyacaktır. Beş eyaletin meclisi Tara Tepe’sinde konuşlanmış ve İrlanda kralı da Samhain’in yerine geçmiştir. Bu topluluklar da yazın bitimini at yarışları, panayır, pazar, meclis ayinleri, politik tartışmalar ve matem ritüelleriyle kutlarlardı. Diğer festivallere nazaran Samhain, bir giriş kapısıydı. Bir mevsimden diğerine bir geçişti. Kelt mitolojisinde, her giriş kapısının kalbinde bir paradoks yatar. Eşik tam anlamıyla iki dünyanın arasındadır ancak bu, hem iki dünyaya ait hem de değildir. Aynı şekilde Samhain de hem Yaz ve Kış’a aittir hem de değildir. Cadılar bayramında kullanılan tüm ritüeller, esasen bu antik çağlarda yaşanıldığı yazılan efsanenin dönüştürülmüş halidir. Örneğin; maskeler. Cadılar bayramında takılan maskeler, efsaneye göre aslında Samhain’in insanları fark edememesi için yani ondan sakınmak için takılmaktaydı; kapıya bırakılan şekerler Samhain’in karnını doyurmak için ve son olarak evlerinin önüne konulan balkabağından kafalar ise ona tapınanların evlerini göstermek için kullanılıyordu. Balkabakları, Samhain’in müritlerini tanıması ve onlara zarar vermemesi için bir işaretti. Bu yüzdendir ki muhafazakar Hıristiyanlar Cadılar Bayramı’nı tasvip etmezler ve yanlış bulurlar. Böylelikle geçmişi karanlık ve gizemli festivalin Gotham Şehri’yle muhteşem bir ahenk oluşturduğunu görebiliyoruz. Cadılar Bayramı, Gotham Şehri için seçilmiş ve seçilebilecek en uygun konsepttir diyebiliriz. Gotham Şehri’nin o kaos ve terörle yoğrulmuş gotik havası, Samhain’in dünyaya dönüşü içim muhteşem bir yer olabilir. Çizgi romanın konusuna bakacak olursak; ne Holiday Killer’ın kimliği, ne Joker’ın delilikleri ne de Catwoman’ın Batman’le arasında bitmeyen çekimi ve itimidir. Bütün hikaye, koskoca 13 sayılık bu öykü, esas olarak Harvey Dent’in, Gotham’ın idealist Bölge Savcısı’nın, Batman’in siper arkadaşının, nasıl olup da çift kişilikli, şizofreninin sınırlarında dolaşan Two-Face’e dönüştüğü üzerine kuruludur. Bu esas hikayeyi besleyen yegane şeylerden biri de Holiday Killer’dır. Ancak Tim Sale ve Jeph Loeb ikilisi, Holiday Killer’ın kimliğini çizgi romanda hiçbir zaman açıklamamışlardır. Bunu okuyucunun yorumuna bırakarak müthiş bir finalle olayları birbirine bağlayıp, çizgi roman dünyasının görüp görebileceği en sağlam serilerden birine imza atarak seriyi noktalamışlardır. Bazı fan sitelerinde geçen tartışmalarda, ortaya sunulan teori, Holiday Killer’ın Gilda olduğu yönündedir ancak bu hiçbir zaman ispatlanamamıştır. The Long Halloween, müthiş yetenek ve zeka Frank Miller’ın başyapıtı olan Batman: Year One (Batman: İlk Yıl)’ın direk bir sequel(devam)’idir. The Long Halloween’de anlatılan olaylar esasen Miller’ın öyküsünden altı ay sonra geçmektedir. Ancak bu iki öykü arasındaki altı aylık süreçle ilgili birçok hikaye yazılmıştır. Hatırlarsanız Year One’ın sonunda Jim Gordon, Batman’e “Kendine Joker diyen ve oraya buraya kart bırakan, şehrin ana su borusuna zehir karıştıracağını söyleyen biri var.” diyordu. The Long Halloween'in üçüncü sayısında gördüğümüz üzere, Batman ve Gordon’ın Arkham Asylum’da yaptıkları konuşmanın başlangıcında “Joker yine kaçtı” diyor. Yani Batman ile Joker’in ilk karşılaşmaları çoktan olmuş. Bu ilk karşılaşmalarını anlatan Batman: The Man Who Laughs da, bu iki büyük projenin arasında geçen zaman dilimindedir. Bunun dışında, yine kronolojik olarak incelersek, Batman and the Monster Man, Batman and the Mad Monk gibi öyküler de bu zaman diliminde geçmektedir. Archie Goodwin, ilk olarak Loeb ve Sale’e projeden bahsettiğinde, öykünün “kara film” tarzı olmasını istemişti. Loeb’in aklına gelen yegane şey, Baba (Godfather) serisi oldu. Baba üçlemesi, Gotham için yazılabilecek herhangi bir öykü için muhteşem referanslar içeriyordu çünkü Gotham Şehri’nde bir suç düzeni vardı. Falcone ile Maroni aileleri arasında süregelen çekişme, Gotham’ı bir satranç tahtasına çeviriyordu. Ancak Year One’da Batman’in ortaya çıkmasıyla bu iki ailenin de itibarı ve iş akışları sekteye uğramıştı. Loeb bu fikri benimsedi ve The Long Halloween’de genel anlamda iliklerinize kadar hissedebileceğiniz gerçekçi mafya şehri havasını yaratmasında Baba’dan olabildiğince referanslar aldı. Mesela öykü, Bruce Wayne’in “I believe in Gotham City (Gotham Şehri’ne inanıyorum)” sözüyle açılır. İlk Baba filminin açılış sekansında da aynı şekilde Vito Corleone’nin huzuruna gelen ve intikam ateşiyle yanıp tutuşan gözü yaşlı baba da “I believe in America (Amerika’ya güveniyorum)” der. Bu tip doğrudan alıntılar okuyucuya, Gotham’da var olan mafya hiyerarşisi hakkında ipuçları verir ve gayet sert bir öyküye kendilerini hazırlar. The Long Halloween sadece referans verilmeyen aynı zamanda referans alınan bir öykü olmuştur. Christopher Nolan, The Dark Knight’taki referanslarının neredeyse tamamını The Long Halloween’e borçludur ve film çekilirken, The Long Halloween, Nolan’ın kutsal kitabı görevini görür. The Dark Knight’ta Gordon, Batman ve Harvey Dent arasında geçen çatıdaki konuşma sahnesinin birebir aynısı The Long Halloween'in ilk sayısında mevcuttur. Hatta konuşmanın ortasında Batman’in bir anda sessizce ortadan kaybolup Dent’in “He is gone (Gitti)” demesi ve Gordon’ın cevap olarak “He does that (Bunu hep yapar)” demesi, The Dark Knight ve The Long Halloween’in ortak sahnelerinden sadece biridir. Bunun dışında The Long Halloween’in ana konsepti Harvey Dent-Two Face dönüşümüdür ve The Dark Knigt’ta da filmin ana metninin bu olduğunu görebiliyoruz. Nolan’ın Batman Begins’i Year One’dan ilham alarak ortaya çıkardığı düşünülürse, bir sequel için The Long Halloween’i seçmesi kadar normal bir şey olamaz. The Long Halloween, öykünün gidişatına dair referanslar da içermektedir aynı zamanda. Hikayenin başından sonuna kadar hemen her sayıda dualizme, paradoksa, dilemmaya, kısacası Two-Face’e yapılan göndermeler okuyucunun yüzüne bir tebessüm yerleştirecek kadar zekice yerlere yerleştirilmiştir. Velhasılkelam, The Long Halloween, içerdiği derin karakter analizleriyle, psikolojik karakter gelişimleri/çöküşleriyle, Gotham’ın gerçek gotik ve kaotik yapısını, şehrin çürümüşlüğünü gözler önüne sermesiyle ve en önemlisi de, iyiliğin ve adaletin yılmaz savunucusu, siyahlar içindeki tek beyaz olan Harvey Dent’in nasıl olup da siyahları bile gri yapabilecek kadar karardığını, çift kişiliğe bölündüğünü muhteşem bir karanlık film tadında anlatmasıyla, çizgi roman serisi içinde çok önemli bir yere sahiptir. Batman’i biraz daha yakından tanıyabilmek ve onun sınırlarını, çaresizliklerini, aşkını, kanunsuzluğa olan nefretini daha iyi anlayabilmek için The Long Halloween eşsiz bir başucu eseridir. Kaynak:fanzinci.com Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mysteriouslady Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2009 Sevgili Rufio, Öncelikle verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyorum..Sitenizi inceledim ve oldukça kaliteli bir kaynak teşkil ettiğine inanıyorum...Fakat benim de sizden ufak bir ricam olacak...Sitenizin tanıtımını daha önceki konularınızda çoğu kez dile getirmiştiniz...Sanırım bu hepimiz için yeterli olacaktır...Normal şartlar altında bir başka sitenin reklamının yapılmaması hususunda çok titiz davranmaktayız...Sizden ricam bundan sonraki yapacağınız tanıtımlarda,direkt sitenize yönlendirme şeklinde değilde,yukarıda düzenlediğim gibi içeriği daha geniş bir biçimde ve altına yine kaynak olarak sitenizin ismini ekleyerek yapmanız her iki taraf için daha uygun olacaktır diye düşünüyorum...Anlayışla karşılayacağınızı umuyorum...Teşekkürler... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rufio Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2009 Sayın moderatör, harika görünmüş bu şekilde, elinize sağlık. Evet yav haklısınız çok reklam kokuyor. Böyle yapayım bundan sonra ben de... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mysteriouslady Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2009 Anlayışınız için teşekkür eder,paylaşımlarınızın devamını bekleriz... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.