Jump to content

Kemal Tahir


hebefrenik

Önerilen Mesajlar

Babası Tahir Bey deniz yüzbaşısıydı ve sultan II. Abdülhamid’in yaverlerindendi. Ailenin en büyük erkek çocuğu olan Kemal Tahir, Cezayirli Hasan Paşa Rüşdiyesi'nden sonra girdiği Galatasaray Sultanisinin 10'uncu sınıfında annesinin vefatı üzerine eğitimini yarım bırakarak avukat katipliği, Zonguldak Kömür İşletmeleri’nde ambar memurluğu ve gazetecilik gibi işlerde çalışmaya başladı. İstanbul’da Vakit, Haber, Son Posta gazetelerinde düzeltmenlik, röportaj yazarlığı, çevirmenlik yaptı. Yedigün, Karikatür dergilerinde sayfa sekreteri oldu. Karagöz gazetesinde başyazarlık, Tan gazetesinde yazı işleri müdürlüğü yaptı.

 

1937'de Fatma İrfan Hanım ile evlendi.

 

1938 yılında Nazım Hikmet’le beraber Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde "Askeri İsyana Teşvik" suçlamasıyla yargılandı ve 15 yıl hapse mahkum oldu. Çankırı, Malatya, Çorum, Nevşehir ve Kırşehir cezaevlerinde yattı. 12 yıl sonra 1950’de genel afla özgürlüğüne kavuştu.

 

Cezaevi yaşamının ardından İstanbul'a döndü ve İzmir Ticaret gazetesinin İstanbul temsilciliği görevinde bulundu. İkinci eşi Semiha Sıdıka Hanım ile evlendi. Körduman, Bedri Eser, Samim Aşkın, f. m. ikinci, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı gibi takma isimlerle gazetelere tefrika aşk ve macera romanları, senaryolar yazdı, fransızca çeviriler yaptı. 6-7 Eylül Olaylarında tekrar gözaltına alındı. Harbiye Cezaevi’nde 6 ay yattı. çıktıktan sonra 14 ay kadar Aziz Nesin ile birlikte kurdukları Düşün Yayınları'nı yönetti.

 

Metin Erksan, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz ile senaryo çalışmaları yaptı.

 

1968'de SSCB'ye gitti.

 

1970'de akciğer ameliyatı geçiren Tahir, özellikle Marksist terminolojiyi yerlileştirerek, Anadolu’ya uygun bir ulusal sol düşünce oluşturmaya çalıştı. Kendi çevresinde fikirlerini savunan bir grup oluşturan Kemal Tahir, dönemin bir çok aydını tarafından da eleştirildi. bu yüzden de çevresine bu tazyiklerden sıkıldığını sık sık dile getirirdi. yoğun bir şekilde eleştirildiği bir tartışma esnasında geçirdiği kalp krizi nedeniyle 21 Nisan 1973'de öldü.

 

 

kemal tahir in kendi ağzından bir anısıdır;

"o yıllarda(1930 lar) Gülhane Parkında Alaya köskünde sık sık edebiyat aksamları düzenlenirdi. bunların birinde bende hazır bulundum. heyetin baskanı Peyami Safa, Nazım Hikmet i dinleyicilere ünlü türk sairi olarak tanıttı. Nazım şiirlerini okumaya basladı. şiirlerin arasında Güneşi İcenlerin Türküsü de vardı. biz de o zamanlar şiir yazıyor yada yazdıgımız sanıyorduk. Yahya Kemal in ve yabancılardan Baudelaire ve Verlaine etkisi altında idik. Nazım ın gümbür gümbür şiirini duyunca kan beynimize sıcardı. o kadar sersemlemiştik ki sokağa cıkınca aklımızda kalan mısraları birbirine ekleyerek şiiri restore etmeye calısırken az daha tramvayın altında kalacaktık..."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...