Jump to content

Son 8...


Rimmon

Önerilen Mesajlar

Sanırım uzun bir ölüm oldu benimki, bilincimi kaybetmeden önce 8 saniye saydım. Ölürken acı o kadar soysuz bir hal alır ki, buna inanamazsınız.

 

Tamam dedim kendi kendime 2. saniyede, tamam buraya kadar –öleceğim aklımdan bile geçmemişti işin açığı o anda- bu acı beni delirtecek. Bilirsiniz eğer .50 kalibrelik bir kurşun vücudunuza girmişse, isabet ettiği yerdeki dokuların büyükçe bir bölümü ona eşlik etmek ister, o vücudunuzu terk ederken. Ben de bu hataya düştüm, kurşunun girdiği yerde ufak bir delik vardı, çıktığı yeri bu hale getirebildiğini kabullenemedim. Daha önce de vurulmuştum şüphesiz ama hayatımda ilk defa isabet aldığım anda yere yapıştım. O an evet yere çarptığım anda anladım, işte dedim, işte hayranı olduğun 50 kalibrelik bu, uzun zaman boyunca tetiğinin ardında durduğun silah şimdi sana ihanet etti ve eline geçirdiği ilk fırsatta seni namlunun ucuna aldı. Afili bir son sözüm olsun istemiştim hep ama yere çarptığım anda ağzımdan çıkan tek şey vay canına oldu.

 

Bu acı beni delirtecek, aklımı kaybedeceğim ve kalan günlerimi bir tımarhanede geçireceğim… Bana acıyı sevmem öğretilmişti, vurulduğunuzda, acıyı sevin çünkü o acı size hayatta olduğunuzu hatırlatır…. Derin bir nefes almaya çalıştım, ağzımdan kan sızıyordu sağ kolumu yarım metre kadar uzağımda, şaşkın şaşkın bana bakarken gördüğümü hatırlıyorum, güzel bir manzara değildi. Kalan zamanımdan 2 saniyeyi kolumla bakışarak geçirdim ve sonra gözlerimi kapadım.

 

Sadece laf olsun diye soruyorum siz hiç her şeyiyle kaybetmiş bir insan tanıdınız mı? Tamamen yalnız, tamamen terk edilmiş, ihanete uğramış ve yıllarını ruhunun karanlık odalarında dolaşarak geçirmiş? Son 4 saniyemde bana da bir zamanlar bu sorunun sorulmuş olduğunu hatırladım ve yıllar boyunca bu soruya verilmiş su götürmez bir "evet " cevabı olarak yaşadığımı o anda fark ettim 4. saniyenin sonlarındaydım. Yitip giden dostlar, terk edenler, ölenler, bütün o kaybedişlerim, vazgeçişlerim, elde edemeyişlerim, keyifsizliğim….

 

5. saniyenin başlamasıyla beraber şuurum dalgalanmaya başladı o safsataların hepsini unutun beyaz bir ışık filan yok, toprak kokusu, sadece bunu duyumsuyordum, sesler gitmişti, gözlerim zaten kapalıydı, yattığım yeri hissetmiyordum sadece benliğimi ele geçiren o kızıl acı vardı bir de toprak kokusu. Kan… Buna beni kimse inandıramazdı işte, yağmur sonrası gibi kokuyordu, bahar gibiydi, dedim ya yağmur sonrası gibi kokuyordu bu kokuyu çok severdim. Kendimden bahsederken ilk defa bu noktada –di’li geçmiş zaman kullandım 6. saniyenin sonlarındaydım, ölürken zaman fazlasıyla yavaşlıyor ve o kadar çok şey sığdırıyor ki insan o saniyelere bunu mutlaka tatmalısınız, ölmekte olduğunuzu fark ederseniz eğer, bunun keyfini çıkartmaya bakın derim…

 

Hatırladığım son şey 7.saniyede kendi kendime her şey yolunda dediğimdi, 8.saniye hiçbir şey olmadı, sadece saydım o saniyeyi

 

8

 

Ve bilincim kapandığı anda başladı asıl işkence, hayatımdan küçük anekdotlar, sanki tarihsel bir kişinin herkesçe bilinen sevimli hatıralarından derlenen bir belgesel gibiydi. Öyle bir şey ki bu, bütün güzelliklere orda veda ediyorsunuz binlerce yıl gibiydi…

 

Sevdiklerim, 3.sınıf bir cafede birkaç arkadaşla gülerek geçirdiğim bir akşam, ilk öpüşme, espresso’nun o hayranlık uyandıran aroması, sigara –ah evet işte kelimenin tam anlamıyla ölürcesine istedim o an- şehvet, tutku, bağlılık, aşk… Hayatımda hep insanlara dağıtıp karşılığını göremediğim onca şey…Onları suçlayamam, ben bir kaybedendim, diğerlerininse kazanılmış zaferleri vardı...

 

Gözyaşları süzülmüş olmalı o an artık benim olmayan gözlerden çünkü biryerlerde artık bana ait olmayan bir ben’in ağladığından emindim….

--------------------

8.........

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

harıka bır yazıydı...her zamankı gıbı

--------------------

it's probably me-sting

 

probably for you:D

 

 

 

 

 

If the night turned cold

And the stars looked down

And you hug yourself

On the cold cold ground

You wake the morning

In a stranger's coat

No-one would you see

You ask yourself, 'Who'd watch for me?'

My only friend, who could it be?

It's hard to say it

I hate to say it

But it's probably me

 

When your belly's empty

And the hunger's so real

And you're too proud to beg

And too dumb to steal

You search the city

For your only friend

No-one would you see

You ask yourself, 'Who could it be?'

A solitary voice to speak out and set me free

I hate to say it

I hate to say it

But it's probably me

 

You're not the easiest person I ever got to know

And it's hard for us both to let our feelings show

Some would say

I should let you go your way

You'll only make me cry

If there's one guy, just one guy

Who'd lay down his life for you and die

It's hard to say it

I hate to say it

But it's probably me

 

When the world's gone crazy, and it makes no sense

And there's only one voice that comes to your defence

And the jury's out

And your eyes search the room

And one friendly face is all you need to see

If there's one guy, just one guy

Who'd lay down his life for you and die

It's hard to say it

I hate to say it

But it's probably me

 

I hate to say it

I hate to say

But it's probably me

I hate to say it

I hate to say

But it's probably me

I hate to say it

I hate to say

But it's probably me

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...