monkeybusiness Oluşturma zamanı: Mayıs 31, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 31, 2009 Türk araştırmacılar, Edison'un icat ettiği ampule alternatif nanoteknoloji ürünü ışık kaynağı üretti. Bu müthiş buluş Bilkentli araştırmacıların imzasını taşıyor. ”Ayarlanabilir beyaz ışık” teknolojisi ile Edison’ın icat ettiği Ampuller tarih olacak. Edison’ın keşfi olan ampuller ısıyı ışığa dönüştürüyordu. Türk imzası taşıyan buluş ise üretilen nanokristalli ledler ile elektrik enerjisini direkt ışığa çeviriyor. LED (Light Emitting Diode, Işık yayan Diyot) tabanlı ışık kaynaklarının ömrü 23 yıl sürecek. Türklerin müthiş buluşu otomobillerin aydınlatma sistemini de kökten değiştirecek. Üstelik bu yeni ışık kaynağı yüzde 90 oranında enerji tasarrufu sağlıyor. Yeni buluş, enerji tasarrufu ile küresel ısınma sorununa da çözüm yolunda katkı sağlayacak. Bu müthiş çalışma, dünyanın en prestijli dergileri arasında bulunan ''NANOTECHNOLOGY'' dergisinin 14 Şubat 2007 baskısında da kapak konusu oldu. Müthiş buluş, Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü ve Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Hilmi Volkan Demir ile öğrencileri Sedat Nizamoğlu, Tuncay Özel ve Emre Sarı'nın imzasını taşıyor. Demir, başkanlığını yaptığı araştırma grubunun, nanokristal kullanarak beyaz ışık üretimini dünyada ilk kez ayarlanabilir renk özellikleri ile başardıklarını kaydetti. LED'lerin günümüzde ampulsüz trafik ışıkları, kamera, mikroskop ışık kaynakları gibi kullanım alanları olduğunu ifade eden Demir, “LED'ler, evlerimizde kullandığımız ampuller ve florasan lambalarının yerine geçecek. Keşif, geleceğin iç mekan ve otomotiv aydınlatma fonksiyonlarını tamamen değiştirecek nitelikler taşıyor” dedi. BİR ÖMÜRDE 4 AMPUL Yeni teknoloji ürünü ışık kaynaklarının çok uzun yıllar dayanabildiğini ve elektrik enerjisini bire on oranında az kullandığını belirten Demir, ”Ampullerin dayanaksızlığını evimizde ne sıklıkta ampul değiştirdiğimizi düşünerek kolayca anlayabiliriz. Bir LED'i günde 12 saatten 23 yıl süreyle kullanabilmemiz mümkündür, bu da ortalama yaşamda sadece 4 defa ışık kaynağını yenilemek anlamına geliyor” dedi. LED'lerle tüm dünya elektrik harcamasının yüzde 50 miktarında azaltması öngörülüyor. Dünyada üretilen tüm elektriğin yüzde 20'si aydınlatmada kullanılıyor. Tüm bu nedenlerden dolayı nanokristal katkılı beyaz ışık kaynakları hem bilim dünyasında hem de endüstride büyük ilgi çekti. Bu müthiş buluşun tasarımı, modellemesi, fabrikasyonu, deneysel karakterizasyonu ve kuramsal analizi de dahil olmak üzere tüm basamaklarının Bilkent Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Şimdi geriye sadece üretmek kaldı. Kaynak: İnternet Haber inşallah yoktur sitede :S Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 ampul firmaları bu işe ne diyecek acaba.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GunduzGezen Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 oda varmış monkey yok yok şaka eyvallah paylaşım için.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Spr_Mnyk Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 23 yıl mı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mezzaluna Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 helal olsunnn Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 Üstelik bu yeni ışık kaynağı yüzde 90 oranında enerji tasarrufu sağlıyor. hep böyle söylüyorlar... kandırıyorlar bizi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Spr_Mnyk Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 Sen akıllı adamsın kanma böle şeylere:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
teletabikamil Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2009 yani sonuçta; ampülün daha fazla geliştirilmiş bir versiyonu bu... ampülü bulmakla ortalığı aydınlatan edison kişisi bugünkü teknolojiyle çalışmalarını yapabilseydi, bilkent üniversitesinin bulduğunu, belki de onun daha iyisini keşfedemeyeceğini nerden biliyorsunuz? iki buluş arasındaki fark neymiş? edison'un bulduğu aydınlatma cihazı ısıyı ışığa çevirirken; bilkentlilerin buluşu da, elektriği ışığa çeviriyormuş. e tamam da, zaten edison da ışığa çevirmek için elde ettiği ısıyı, yine elektrikten sağlıyordu... sonuç olarak her iki buluşun da kökeninde elektrik var. bu durumda bilkentliler adece edison'un buluşunu geliştirmişlerdir. yani olayı ''ampulu patlatan türk buluşu'' şeklinde, edison amcamızın karizmasını çizercesine haber eylemenin alemi yok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GunduzGezen Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 yav sen ne kadar güzel yorum yapıyorsun. demek sende aklının iplerini salanlardansın. yani kısıtlamaları olmayanlardan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
monkeybusiness Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 konuyu iyi bilenler ampülü aslında edisonun bulmadığını biliyo olmalılar... edisona hakaret olmasın ama çalıntı diyolar daha önce başka birisi bulmuş Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GunduzGezen Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 bende öyle birşeyler duymuştum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
teletabikamil Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 gene mi komplo teorisi..? edison, ampulu bulanı o anda öldürmüş ve buluşun üstüne yatmış olabilir mi? dıdıdıdııııııı!!! ampulu bulan bir sokak dilencisiydi de, edison ''bah olum sana gözüm gibi bakarım, gel şunun patentini benim adıma yapalım. zaten dilenci buldu desek kimse iplemez bu buluşu'' diye anlaşmaya mı varmıştır? voink voiiiiink!!! yoksaaaa... edison aslında bir hademe iken; ışıldak araştırma merkezinin formüllerini mi çaldı gizli kasayı açıp? ding doooonggg!!! nayır nolamaz!!! yoksa bu ampül projesini ilk çizittiren, tayyip erdoğan'ın dedesi miydi? yahu arkadaşlar inanmayın böyle komplo teorilerine... kafaları bulandırmayın. bu sefer de millet ''ulan edison değilse, kesin tayyip'in dedesi bulmuştu ampulu'' diye zanlara kapılacak. gerçekten bu millet bunu gerçek zannedebilecek kapasitede. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Spr_Mnyk Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 gerçekten bu millet bunu gerçek zannedebilecek kapasitede. Hiç olmazsa kapasitesi var ehehe Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
monkeybusiness Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 yok teletabikamilcim bu sefer aşırı b.kunu çıkartmanın zararını çekme history channel boş yere belgesel yapmaz dediğim konu hakkında... çok rahat olmamak lazım bazen... milletle kafayı bozma sen rahat ol Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
teletabikamil Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 (düzenlendi) yok teletabikamilcim bu sefer aşırı b.kunu çıkartmanın zararını çekme history channel boş yere belgesel yapmaz dediğim konu hakkında... çok rahat olmamak lazım bazen... milletle kafayı bozma sen rahat ol ben milletle kafayı bozmuyorum ki? millet kafayı bozmuş onu diyorum sayın maymun işadamı.... ************* Edited Haziran 1, 2009 schizophrana tarafından düzenlendi 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
monkeybusiness Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 ne dediğini ne yaptığını bilmiyorsun sen... komplo teorilerinin ne kadar boş olduğundan bahsedip sonra gelip bana cinaslı ( onu bile yapamıyorsun ya ) konuşma... Süper laf salatası yaptığını söyleyebilirim... Herkesi kendin gibi paranoyak sanmasan belki senden bi o temizlemediğim şeyden olabilir... Yanlışını kabullenmek konusunda eksiksin... Ben o yazıyı yazdıktan sonra hiç araştırma yaptın mı ? YOK... Ne gerek var tabi... teletabi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Seviyeyi bozmadan tartışın lütfen. Farklı düşüncelerdeyseniz kimse sizi bunu belirtmekten alıkoyamaz ama saldırgan tutumlar içerisinde olanların Gnoxis'de hoş karşılanmadığını da bilmeniz gerekiyor. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
teletabikamil Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 ne dediğini ne yaptığını bilmiyorsun sen... komplo teorilerinin ne kadar boş olduğundan bahsedip sonra gelip bana cinaslı ( onu bile yapamıyorsun ya ) konuşma... Süper laf salatası yaptığını söyleyebilirim... Herkesi kendin gibi paranoyak sanmasan belki senden bi o temizlemediğim şeyden olabilir... Yanlışını kabullenmek konusunda eksiksin... Ben o yazıyı yazdıktan sonra hiç araştırma yaptın mı ? YOK... Ne gerek var tabi... teletabi tabi ki, sen o yazıyı yazdıktan sonra hiç araştırma yapmadım; gerek görmedim. çünkü o yazıyı sen yazmıştın, ne gerek var üzerinde fazla düşünmeye? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GunduzGezen Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 gene mi komplo teorisi..? edison, ampulu bulanı o anda öldürmüş ve buluşun üstüne yatmış olabilir mi? dıdıdıdııııııı!!! ampulu bulan bir sokak dilencisiydi de, edison ''bah olum sana gözüm gibi bakarım, gel şunun patentini benim adıma yapalım. zaten dilenci buldu desek kimse iplemez bu buluşu'' diye anlaşmaya mı varmıştır? voink voiiiiink!!! yoksaaaa... edison aslında bir hademe iken; ışıldak araştırma merkezinin formüllerini mi çaldı gizli kasayı açıp? ding doooonggg!!! nayır nolamaz!!! yoksa bu ampül projesini ilk çizittiren, tayyip erdoğan'ın dedesi miydi? yahu arkadaşlar inanmayın böyle komplo teorilerine... kafaları bulandırmayın. bu sefer de millet ''ulan edison değilse, kesin tayyip'in dedesi bulmuştu ampulu'' diye zanlara kapılacak. gerçekten bu millet bunu gerçek zannedebilecek kapasitede. bu komplo teorii konusunda çok yanlış düşünüyorsun kanımca. kaldı ki sende komplo teorisi yapıyorsun. yahu sen değilmiydin Türk bayrağıyla ilgili konuda döktüren. sen değilmiydin görünenin dışına çıkıp görülmeyeni gösteren. görülmyeni tahmin etmek komplo teorisidir ve hani komplo teorisi felan üretmeyin diyorsun ya dünyadaki tüm istihbahrat servisleri ya komplo kurar yada komplo teorisi üretir. yani yanlış birşey yok bu konuda. üretilmesi gerek ama sağduyulu birşekilde. öyle sallamasyon atmasyon olarak değil. kaldı ki bu ampulu bulan kişi gerçekten edison olmayabilir... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
monkeybusiness Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 :) :) arkasında durulmayacak birşey söylemedim.... Buyur sana yazı... " İngiliz Davy 1802 yılında ilk ampulü yakmayı, ilk olarak ampulle aydınlanmayı başardığında değil Edison, babası bile henüz doğmamıştı. " Bu da tamamı... Defalarca izledim belgeselini de... Boş yere atıp tutacak olsaydım siyasetçi olurdum... Ampulü gerçekten Edison mu icat etti? İcatlar ve buluşlar hakkında kesin tarihler vermek insanları daima yanılgıya sürükler. Gün, ay ve yıl vererek şu tarihte telefon icat edildi, bu tarihte radyo bulundu demek insanlarda iki türlü yanlış bilgi oluşturur. Birincisi, insanlık tarihindeki hiçbir buluş günümüzde kullandığımız şekliyle icat edilmemiştir. Örneğin ilk telefonun günümüzdeki tuşlu, ahizeli, tekrar aramalı telefonla hiçbir benzerliği yoktur. Çocukların kibrit kutularının içine iplik bağlayarak yaptıkları oyuncak telefona daha çok benzer. İkincisi ise hiçbir buluşun, mucidinin beynine aniden bir ilham gelerek ortaya çıkmadığıdır. Bugün yaşantımızın bir parçası olan tüm buluşlar yıllar süren, onlarca araştırmacının üzerinde emek verdiği yoğun çalışmalar sonucu ortaya çıkmışlardır. Bir buluş için emek sarf edenlerin çoğu, buluşlarını laboratuar şartlarında geliştirip pratik uygulamaya sokmadığı için bilinmez ve tanınmaz. İsmi bilinenler, buluşlarını ticari hayata geçirebilenler ile erken davranıp patentini alarak resmi kayıtlarını yaptıranlardır. Hiram Maxim, Joseph Swan, Thomas Edison ve yirmi beşe yakın bilim insanının ortak özelliği, hepsinin elektrik ampulünü icat etmiş olmasıdır. Ansiklopediler ilk ampul Edison tarafından icat edilmiştir deseler de, İngiliz Davy 1802 yılında ilk ampulü yakmayı, ilk olarak ampulle aydınlanmayı başardığında değil Edison, babası bile henüz doğmamıştı. İngilizler hala ampulü Edison’un değil Joseph Swan’ın icat ettiğini kabul ederler. Ampulün içine karbon tel koymayı ilk Edison’un akıl ettiği iddiaları da yanlıştır. Karbon tel uygulaması bile Edison’dan tam 50 yıl öncedir. Edison’un ampulün mucidi olarak bilinmesinin nedeni ilk patenti onun almış olması da değildir. Edison’dan önce bu konuda alınmış sayısız patent vardır. Yalnız, diğerleriyle Edison arasında küçük bir fark vardı. Diğerleri ampulü laboratuar ortamında bulmuş, denemiş ve patentlerini almışlardı. Edison ise ampulü ta başından beri yerleşim merkezlerini aydınlatacak sistemin bir parçası olarak, kabloları, dağıtım sistemleri ve kontrol elemanlarıyla birlikte tasarlamıştı. Edison sadece bir araştırmacı olarak laboratuar sınırları içinde kalmamış, buluşunun günlük yaşama uygulanabilirliğini ve ticari getirisini de aynı anda düşünebilmişti. Aslında Edison ampulü yaratmayı kafasına koymadan çok önce meşhur olmuştu. Telefon ve telgrafın mucidi olarak kayda geçmese de bunların pratik kullanılabilirliği konusunda en önemli çalışmalar ona aittir. Sesin bir şekilde kaydedilmesi ise tamamen onun beyninden çıkmış bir buluştur. Tüm bu başarılı çalışmalar ve buluşlar nedeniyle toplum içinde özel bir yer almasından sonra Edison, 1878 yılında kafasını elektriği insanların yaşadıkları konutlara kadar getirebilmeye ve her bir evi ayrı ayrı aydınlatabilmeye taktı. Ampul yani elektrikle ışık elde etmek, onun elektrik üretme ve evlere taşıma projelerinin içinde sadece bir detaydır. Elektrikle aydınlanmanın yolu da Edison’dan çok önceleri biliniyordu. O zamana kadar uygulanan iki yol vardı. Birincisinde, iki karbon çubuk birbirine yaklaştırılıp elektrik verilince oluşan elektrik atlamasından köreltici bir ışık elde ediliyordu. İkinci Dünya Savaşı’nda düşman uçaklarını tespit etmek amacıyla, günümüzde ise diskolarda insanları etkilemek için gökyüzünü aydınlatmada kullanılan ışıldakların da çalışma prensipleri aynıdır. 1870’lerde elektrik jeneratörleri aydınlatma sağlayacak ışık şiddetini verecek kadar gelişmemişlerdi. İki karbon çubukla elde edilen kuvvetli ışık ise sadece deniz fenerlerinde kullanılabiliyordu, bu köreltici ışığın evlerde kullanılması zaten mümkün değildi. O zamanlar elektrikle aydınlatmanın diğer yolu, çubukları akkor haline gelene kadar ısıtmaktı. Bu metot günlük hayatta biraz daha kullanılabilir gibiydi ama ısıtılan malzemenin bir süre sonra erime tehlikesi vardı. Bu konu üzerinde çalışan araştırmacılar uzun yıllar bu sorunu çözmeye uğraştılar. Karbon çubuk erimiyor ama yanabiliyor, platin çubuklar ise yanmıyor ama eriyebiliyorlardı. Ayrıca platin çubukların yeterli ışık verebilmeleri için çok miktarda elektrik akımı gerekiyordu. Araştırmacılar yıllar boyu karbonla, platinle, bu arada ampulün içindeki havayı boşaltmakla uğraştılar. Geliştirdikleri her buluş için bir patent aldılar ama buluşlarının pratik uygulamalarını göremeden ampul işinden emekli oldular. Toplum bu amansız mücadelenin sonucunu, mum ile gaz yağından kurtulmayı o kadar heyecanla bekliyordu ki ampullerin sürekli ışık verebilecekleri bir ortamın hayali içindeki gazeteler zaman zaman ümitsizliğe düşüyorlar ve bu şekilde aydınlanmanın bilimin çözemediği en büyük sır olduğunu ifade eden başlıklar atıyorlardı. Sonunda beyaz atlı prens ortaya çıktı. Çok iyi eğitim görmüş seçme asistanlarıyla Edison, havası boşaltılmış ve içinde platin bir tel olan ampulü yeniden tasarladı. Geçmişe göre buradaki en önemli fark, elektrik anahtarıydı. Platin tel üzerindeki ısı çok artınca anahtar devreye girerek elektriği kapatıyordu. Yani aslında Edison’un tek yaptığı ampule gelen elektriği, dolayısıyla ısıyı ayarlayacak bir anahtar ilavesiydi. 1878’de Edison aydınlatma olayını çözdüğünü, gazla aydınlanmanın artık tarihe karıştığını açıkladı. Bu açıklamayla birlikte piyasadaki gaz stoklarının fiyatları tepetaklak aşağı gitti. Yatırımcılar Edison’un şirketine yatırım yapmak için yarışa başladılar. Ancak bir ufak nokta kalmıştı: Ampuller, daha doğrusu elektrik anahtarları istenildiği gibi düzgün çalışmıyordu; ya erken devreye giriyorlar ve ortalık kararıyor ya da geç devreye giriyorlar ve platin tel eriyor, ortalık yine kararıyordu. Edison’un şirketine yatırım yapanlar yavaş yavaş telaşlanmaya başlıyordu. Edison, elektrik akımına direnci çok az olan, ışık yayabilmek için çok güçlü elektrik gerektirmeyen platin tel üzerinde bir süre daha ısrar etti. Ancak sonuçlar tatminkar değildi. Ampulde kullanılacak malzeme elektriğe çok daha dirençli olmalı, ampule gelecek 100 volt potansiyele dayanmalı, kızarmalı ve ışık vermeliydi. Platin telin çapını o günün imkanlarıyla olabildiğince azalttı, boyunu uzattı, bu arada ampulün içindeki havayı da mümkün olduğu kadar boşalttı. İşte bu noktada Edison ve araştırma ekibi aniden platinden vazgeçip karbona döndü. Karbonu ampulde daha önce de denemişlerdi. Rakipler de karbonu 30-35 yıldır deniyorlardı ama kimse henüz olumlu bir sonuç alamamıştı. Peki ne olmuştu da Edison aniden karbon kullanımını tercih etmişti? Güya bir gece Edison yanık ampullerden çıkan karbon taneciklerini elinde ovalarken onların yuvarlak tel haline geldiğini görmüş, bu karbon tozlarından bir tel yaparak kullanabileceğini düşünmüştü. İngilizler ise hala Edison’u o tarihe göre 15 yıldır karbon tel üzerinde çalışan Joseph Swan’ın bilgilerini çalmakla itham eder. Gerçek şu ki, birçok araştırmacı ideal ampulü yaratmak için çaba gösterdi. Edison uygulama ve ticari görüş bakımından onlardan neredeyse yarım asır ilerdeydi. O, sistemin geri kalan elemanlarını; yüksek voltaj üretecek dinamoları, ölçüm, kontrol ve emniyet ekipmanlarını, hatta cam ampulü üretebilecek özel makineleri bile aynı zamanda tasarlıyordu. Sonuçta ampulü keşfetmenin şerefi Edison’un üstünde kaldı. Bu nedenle 21 Ekim 1879 tarihi Amerikalılar tarafından dünyada yaşama tarzının değiştiği, yepyeni bir aydınlanma çağına geçildiği bir tarih olarak kabul edildi ve bir süre sonra bu tarih ‘Edison Günü’ olarak kutlanmaya başlandı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
teletabikamil Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 bu komplo teorii konusunda çok yanlış düşünüyorsun kanımca. kaldı ki sende komplo teorisi yapıyorsun. yahu sen değilmiydin Türk bayrağıyla ilgili konuda döktüren. sen değilmiydin görünenin dışına çıkıp görülmeyeni gösteren. görülmyeni tahmin etmek komplo teorisidir ve hani komplo teorisi felan üretmeyin diyorsun ya dünyadaki tüm istihbahrat servisleri ya komplo kurar yada komplo teorisi üretir. yani yanlış birşey yok bu konuda. üretilmesi gerek ama sağduyulu birşekilde. öyle sallamasyon atmasyon olarak değil. kaldı ki bu ampulu bulan kişi gerçekten edison olmayabilir... ne kadar da abarttınız bu olayı. gerçekten takıntılı haller alıyorsunuz. ben size eleştiri olsun diye söylemedim ki bunları. amanın da ne çok ciddiye aldınız bu mevzuda ortaya koymuş olduğum komplo teorisini. çok da umurumdaydı sanki edison'dan telif hakkı alamayan ampul icatcısı... ne var yani ben de raskolnikov'un dergisinden telif hakkı alamadım yazılarıma karşılık. canı sağolsun derim kadim dostumun. zaten dergahta elektrikler kesik. elektrik faturası uçmuş, ödeyemedik.mum ışığında idare ediyoruz. yani şu durumda ampulu kimin icat ettiğinden çok, tedaş'a muhtaç kalmadan yeni bir aydınlatma aygıtı üretebilmenin peşindeyim... neyse ben sizi ışıldaklarınızla başbaşa bırakayım. konunun b.kunu çıkarmayayım. ayrıca sayın maymun işadamı; yazdığın son kanıtlayıcı belgeyi okumadım. gerek duymadım. altı üstü 100 wattlık bir ampulu takıntı edecek değilim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
monkeybusiness Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 :D teletabikamil bunu cevap olarak algılama hiçbirşey demiyorum sana Ekonomik durumu kurtarmak için düşüncelerin varsa ayrı bir konu açarsan en büyük destekçin olurum. Ekonometri okuyorum. Ben olsam şöyle yapardım dediğim o kadar çok konu var ki... Sen benim düşüncelerimi önemsemesen de ben senin düşüncelerini önemsiyorum... Başkalarınınkinden zerre kadar çok değil ama unutma... Sen okumasanda okuyan olur merak etme Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GunduzGezen Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 ne kadar da abarttınız bu olayı. gerçekten takıntılı haller alıyorsunuz. ben size eleştiri olsun diye söylemedim ki bunları. amanın da ne çok ciddiye aldınız bu mevzuda ortaya koymuş olduğum komplo teorisini. çok da umurumdaydı sanki edison'dan telif hakkı alamayan ampul icatcısı... ne var yani ben de raskolnikov'un dergisinden telif hakkı alamadım yazılarıma karşılık. canı sağolsun derim kadim dostumun. zaten dergahta elektrikler kesik. elektrik faturası uçmuş, ödeyemedik.mum ışığında idare ediyoruz. yani şu durumda ampulu kimin icat ettiğinden çok, tedaş'a muhtaç kalmadan yeni bir aydınlatma aygıtı üretebilmenin peşindeyim... neyse ben sizi ışıldaklarınızla başbaşa bırakayım. konunun b.kunu çıkarmayayım. ayrıca sayın maymun işadamı; yazdığın son kanıtlayıcı belgeyi okumadım. gerek duymadım. altı üstü 100 wattlık bir ampulu takıntı edecek değilim. yok takıntı yapmaktan değil. bilgi güçtür, bilgi farkındalıktır. farkında ol diye söylüyorum. tabii yanlışta düşünüyor olabilirim ama farkındalığının artması için söylüyorum. amacım kavga ortamı değil... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.