Secret_Sun Oluşturma zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 1, 2009 Kedi ailesinin tarihine baktığımızda 20 milyon yıllık uzun bir ömürleri olduğunu görüyoruz. İlk kedilerin oligacene döneminde Afrika'da ortaya çıktığı sanılıyor. Keskin dişli kaplan (Hoplophoneus/nimravus) ve günümüzün modern kedisi (Felis Catus) olmak üzere iki tür... Evcil kedilerin nasıl ve ne zaman ortaya çıktığı tam olarak bilinmiyor ancak en eski kayıtlar, evcil kedilerin 5 bin yıldır var olduklarını ve Mısır'dan geldiğini gösteriyor. http://oasisvalleyranch.com/images/web-Hoplophoneus-2.jpg http://www.dkimages.com/discover/previews/835/972123.JPG http://digilander.libero.it/Roccogatto/Hoplophoneus.jpg http://www.rathascourage.com/images/Nimravus%20image.gif http://www.taiko.org.nz/Cat02.jpg İnsanoğlu, ilk olarak 20 bin yıl önce köpeği evcilleştirdi. Bundan ancak 15 bin yıl sonra vahşi kediyi evcilleştirebildi. Yani, 5 bin yıl önce Nil vadisinde tarım yaparak yaşayan insanlar, ürünlerini depoladıkları ambarları haşare ve fare basınca kedilerin fareleri yakaladığını fark ettiler. İşte, kedilerin mısırda kutsallaşmaya başlaması bu tarihlerde oldu. Ambarlar doldukça fare nüfusu da arttı. Bunun üzerine firavun devreye girdi ve kedileri korunması için üstün yaratıklar ilan etti. http://artfiles.art.com/images/-/Carrie-Hawks/Bast-Goddess-Egyptian-Cat-Poster-C12325052.jpeg Mısırlılar, Yunanlılar gibi doğa güçleriyle özdeşleşen tanrı ve tanrıçalar sisteminden geldiler. Tanrıları arkalarına alan kralların her zaman kral olmaktan öte bir ayrıcalıkları vardı. Bu üstünlükleri krallara, önce yarı-tanrı, daha sonra da tanrı kral -firavun- olma özelliğini de getirdi. Kedilerin firavunla ilgisi ise; kedilerin tarihe ve mitolojiye konu olmalarının tek nedeni fare ve haşare yakalamalarındaki hünerleri değil. Bütün kediler firavunun olduğu için kediyi incitmek ya da öldürmek çok büyük suç sayılırdı. Kedi öldürenlerse idam edilirdi. Ev yansa önce kedi kurtarılırdı; çünkü insanlar sadece insandı, ama kediler firavunlar gibi yarı-tanrıydılar. Kedi eceliyle öldüğünde öteki dünyada birlikte olabilmek için hemen mumyalanırdı. Öykülere, efsanelere konu olan kediler, Tanrılık katına çıkartıldı. Nil vadisinin insanları kediyi, neşe ve müziğin, güzel şarkıların, kıvrak dansların temsilcisi kedi kafalı tanrıça Bastet (Bast) ile özdeşleştirdiler. İnanışa göre, kedi miyavladıkça evin içi tanrıçanın insanlara hediyesi sayılan neşeyle dolarmış. Mısır mitolojisine göre Bastet, tanrılar tanrısı Ra'nın ve İsis'in kızıydı. Efsaneye göre, Bastet bir gün babası Ra'ya kızarak Mısır'ın güneyindeki Nubia çölünde inzivaya çekilmiş ve bir aslana dönüşmüş. Bir süre sonra Ra kızını affedip Mısır'a geri çağırmış. Bunun üzerine aslan görüntülü Bastet, Assuan yakınlarında Nil'in suyunda yıkanmış ve hemen orda bir kediye dönüşerek, üzerine bindiği kayıkla Bubastis'e gitmiş ve bu bölgede tanrısal yaşamına devam etmiş. Babasına kırgın olan Bastet, bu neşe dağıtan, uysal, sevimli yaratık kedinin simgelendiği güzel bir tanrıça oluvermiş. Bastet'in tanrısal özellikleri bununla bitmemiş. Başta cinsellik ve doğurganlık tanrıçasıyken, daha sonra ölüleri koruma, yağmur yağdırma, hastalara ve çocuklara şifa verme, müzik ve dans, ay, analık ve aşk tanrıçası haline de gelmiş. Mısırda kedinin tanrılaştırılmasının nedeni, fare yakalaması dışında, kedinin avlanma yeteneğine duyulan saygı, güzelliğine duyulan sevgi, ve gizemli kişiliğine duyulan korkuyla karışık hayranlıktı. Bir başka efsaneye göre, M.Ö. 525 yılında Pers kralı 2. Kambis, askerleriyle Mısır' ın kapılarına dayandığında Peluz' da bekleyen Mısır ordularının direnişiyle karşılaştı. Ancak kurnaz Pers kralı, Mısırlıların hassasiyetini göz önüne alarak çevrede ne kadar kedi varsa, askerlerine toplattırıp onları birer kalkan olarak kullanmış. Mısırlılar da tanrıça Bastet' in temsilcisi kedilere zarar gelmesin diye silahlarını bırakarak teslim olmuşlar. Kimi zaman tanrıça kimi zaman şeytan sayılan kediler zaman erkeğe oranla kadına daha yakın olmuştur. Kedi tanrıça Bastet, dişiliğin simgesiydi. Bir tarihçi, "kedi tanrıça, garip bakışı, çekik gözleri, kıvrak beli, soylu duruşu ve hayvani hayasızlığıyla, her mısırlı kadının aklını karıştıran ve benzemek istediği bir yaratıktı,"diye yazıyor. Bir başka tarihçi de, "kadınlar günümüzün vamp kadını gibi, kedinin yürüyüşüyle salınarak yürüyebilmek için çok uğraşırlardı" demektedir http://chiwowwow.com/WEBLOG/wp-content/uploads/2008/04/cat-mummy.jpgKediyi kutsallaştıran Mısırlılar, yaşamdan sonraki hayatta tekrar beraber olabilmek için kedileri de mumyalamışlar. Yapılan kazılarda birçok kedi mumyasına rastlandı. Ayrıca, kedilerin hayranlık uyandıracak güzellikte heykelleri bulundu. Bu heykellerin dışında Vatikan'ın eski Yunan ve Roma salonlarında bronz ve mermer, Napoli müzesinde mozaik kedi heykelleri sergilenmektedir. http://www.mlahanas.de/Greeks/Animals/dog01.jpg M.Ö 5.yy da ticaretin başlamasıyla kedi, dünya ile tanıştı. Deniz yoluyla Akdeniz üzerinden Avrupa‘ ya ve oradan kuzeye daha sonra Amerika‘ ya kara yoluyla İran ve Çin' e ulaştı. Böylece kedi türleri çoğaldı. http://static.flickr.com/46/175561695_02b8189b9a.jpg Bunlar kedilerin günlük hayatın vazgeçilmez birer parçaları oldukları altın günleriydi. Avrupa'da hiristiyanlık öncesinde kedi kafalı tanrıça Freya, için törenler düzenlenirdi. Freya' nın günü Friday Cuma, o dönemde kutsal gündü. Tek tanrılı bir din olan Hıristiyanlığın kabulüyle tanrıça Freya şeytan ilan edildi, kedi lanetlendi ve Freya'nın günü olan (Friday) Cuma günleri de 'Black Sabbath' oldu. Bu dönemde, özellikle hıristiyanlığın yayılmaya çalışıldığı ortaçağda, kediler, cadı ayinleri bahane edilerek öldürüldü, yakıldı, diri diri gömüldü. Bunun için uzak doğuda kedi türleri çoğaldı. Belki bunun yüzünden Avrupalılar, yüzyıllar süren kedi katliamlarından utanarak insan eliyle kedi üretmeye kalkıştılar. Ancak, başarısız oldular çünkü, genetik olarak bozuk türler elde ettiler. http://farm2.static.flickr.com/1061/989501634_67f10b9897.jpg Kediler putlaştırılma özelliklerini hiç kaybetmediler. Her bakımdan dünyanın en karanlık dönemi olan ortaçağda , her şeyi avucunun içinde oynatan kilise, gücüne güç katmak için çeşitli oyunlar oynuyordu. Bunlardan en bilineni cadıcılık oyunu. Toplum erkek egemenliğinde olduğu için bu oyunu en çok onlar sevdi. O günlerde yaşlanan erkekler 'bilge' olurken, kadınlar, çocuk doğuramayacakları ve odun taşıyamayacakları için işe yaramaz oluyorlardı. Erkeklere göre yapabilecekleri tek şey, gün boyu ateşin karşısında oturup kucaklarındaki kediyi sevmekti. Zamanla yaşlı ve (kozmetik ürünleri olmadığından) çirkinleşen kadınlar ve onların yalnızlıkları yüzünden yanlarından ayırmadıkları kedileri, cadı ilan edildiler. Kilise için cahil insanları tanrı adını kullanarak kandırmak çok kolaydı.-öyle de oldu. Ortaçağda, kilise, çevresine bir sürü erkek kedi toplayan dişi kedinin 'şehvetli 'cinsel davranışları tanrıya uygun olmayan davranışlar olarak yorumlandı. Şeytana yakışır biçimde çiftleşen (?) kediler ve kedi besleyen kadınlar cezalandırılıp acımasızca yakıldılar. Kilise, insanları, kedilerin şeytan tarafından cadılara cin olarak verildiği ve büyü işlerinde yardım ettiğine inandırdı. Cadıların, kedileri kendi kanlarıyla emzirdiklerine inanılırdı ve kedili bir kadın yaklaştığında kadında üçüncü bir meme aranırdı. Çoğunlukla sıradan bir et beni kadınları cadı yapmaya yetiyordu. Ortaçağda birçok masum kadın ve kedi bu yüzden öldürüldü. Haçlı seferinden dönenler, yanlarında siyah fareleri de getirdiler. Cadı kıyımı sırasında kedi nüfusunun azalmasıyla farelerin hızlı üremesi engellenemedi. Kedilerin insan işkencesinden kurtulmaları yine farelerin sayesinde oldu. Hastalık bulaştıran, ambarlardaki yiyecekleri bitiren kara fareler, kedilerin tarafından yok edildi ve insanlar kedileri öldürmekten vazgeçtiler. Rönesans döneminde kediler toplumda yine saygın bir yere sahip oldular. Viktorya dönemi, kediyi sadece yararlı bir ev hayvanı olarak değil, güzellik sembolü olarak da yüceltti. Kilisenin etkili olamadığı bazı bölgelerde, yerlilerin yaşadığı yerler gibi, kediler, mistik özelliklerini hiç kaybetmediler. Kazalardan sonra da hayatta kalabilme yeteneği nedeniyle kedinin 9 canlı olduğuna inanılırdı. http://i215.photobucket.com/albums/cc108/kalzang-doudou/big_8377_ancient_cat_modern_cat.jpg Uzak Doğu 'da Kedi Uzakdoğulular da Mısırlılar gibi kediye tarih boyu çok önem verdiler. Japonya' da kediler kraliyete aitti. 14. yy da büyüyen ipek endüstrisi fareler tarafından tehdit edilince kedinin değeri arttı ve sayıları zaten az olan kediler hemen koruma altına alındı. Fareler ülkeyi istila edince kraliyet, kedileri serbest bırakmak zorunda kaldı. Japonlar, kedi öldüren katilin ailesinin 7 kuşak boyunca lanetlendiğine inanırlar. http://www.oldjapaninc.com/images/beckoning-cats/big-ceramic-cat-large.jpg Evcil kedilerin Çin'e M.Ö. 210 yıllarında geldiği ve kısa sürede yerleştiği tahmin ediliyor. Çinliler, kedilerin belli bir yaşa gelince başka bir canlıya dönüştüklerine inanırlar. Hintlilere göre ise, insan öldükten sonra dünyaya yeniden kedi olarak gelir. Eski adı siyam olan Tayland'da en çok kedi besleyenler rahipler oldu. Tayland (Siyam) kedilerinin başındaki ve kuyruğundaki renk değişimi kutsal sayılırdı (alıntı) 4 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
thalese Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 ortaçağdaki kedilere yazık olmuş gerçekten. kedilerin kendilerine has, bireysel, biraz bencil bir karakterleri olduğuna inanırım. şüphe yok ki çok temiz hayvanlardır, her yemekten sonra tırnaklarını temizlemeleri, yüzünü elleri ile silip yalanmalarını izlemekten çok keyif alırım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Spr_Mnyk Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2009 Ne sevimsiz şeyler (küçükleri) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Haziran 18, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 18, 2009 konu kediyse akan sular durur.hastasyım ya:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fotonkedi Yanıtlama zamanı: Haziran 19, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 19, 2009 karma vercem ama verdirmiyor site...güzel konu sağol;) 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
thalese Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 artık evde kedi beslememin zamanı geldi.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 açıklayıcı ve güzel bilgiler de var , teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
smother Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 benim arka bahçemde kediler doğal alanlarında yaşıyolar bir çok kez kuş avladıklarını falan gördüm http://i36.tinypic.com/34xqgx3.jpg şekil A'da görüldüğü gibi, bir zamanlar bloğumda boş bi arsa vardı, kediler girip çıkıyodu falan, birgün oraya apartman yapıldı oreda kaldılar şimdi heralde 15lik bir kedi sürüsü var arka bahçemde, bazen arka bahçeliler olarak biz belsiyoruz bazen onlar kuş avlıyo falan herneyse sözüm odurki, arka bahçemde kediler evrimleşiyoooooor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 nasıl yani bahçeden dışarı çıkma şansları yok mu ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
smother Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 nasıl yani bahçeden dışarı çıkma şansları yok mu ? apartmanlardan biri yıkılmadığı sürece yok :S zaten çıkmakta istemiyorlar, zira bi kere bi apartman yıkılmıştı yenisi yapılması için, bi kaç kere dış dünyaya açılma çabaları gösterdiler, ama sonra yuvalarına geri döndüler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 inanmak istemesemde çok yazık bence siz onlar için dışarı açılan bi yer bulun ve ya yapın , ya da onları dışarı çıkartın , kedileri doğaya bırakın ki kedi olsunlar , evrimleşiyorlar diyorsun , onların evrimleşmeleri hakkında bilgim yok fakat bahsettiğin evrimleşme beslemeden ya da benzer zorunlu sebeplerden dolayı olsa gerek , çok üzüldüm ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
smother Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 inanmak istemesemde çok yazık bence siz onlar için dışarı açılan bi yer bulun ve ya yapın , ya da onları dışarı çıkartın , kedileri doğaya bırakın ki kedi olsunlar , evrimleşiyorlar diyorsun , onların evrimleşmeleri hakkında bilgim yok fakat bahsettiğin evrimleşme beslemeden ya da benzer zorunlu sebeplerden dolayı olsa gerek , çok üzüldüm ... evrimleşiyorlar derken daha yabanileşiyolar falan anlamında dedim ama tabi olurda bu ortam bi kaç binyıl ayakta kalırsa elbette dış dünyadakilerden farklılaşırlar heralde dışarı çıkartmak aklımdan çok geçti çünkü bahçemi talan ettiler birçok defa ama dışarı çıkartsam uyum sağlayamazlar, her çöp bidonunda bi hiyerarşi var zaten dışardakilerden daha sağlıklılar, bol bol besliyoruz onları, gayet rahatlar yani Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 kedileri doğaya bırakın Bu doğa, üzerinden, vızır vızır arabaların geçtiği asfaltlar olsa gerek. Kediler orada kalsın hocam. Yaşama şansları daha fazla. Kediler , dünya dışı yaşamda da büyük öneme sahiptirler. Dünya dışı bir ırk, Lyran ırkıdır kendileri. Hatta dünya insanının yaratıcılarından oldukları söylenir. Çoğumuz biliyoruz , "gece kediye bulaşma , içinde cin var" vs. tarzı şeyler söylenir. Yeryüzündeki kediler ise, yukarıdan bir haberleşme aracı olarak kullanılır. Yani yerdeki verileri yukarıdaki gemilere iletir. Zaman zaman kedinin vücuduna girmekte olabilir ve bu , bu tarz efsanelere neden olmuştur. Umarım aradaki bağlantıyı kurmuşsunuzdur. http://www.siriusufo.org/tr/thumbnails/vesen86_jpg.jpg Sirius'un varlık tiplerinde yer alan bir çizim. Söylediklerim uçuk gelebilir ama bizim beynimizin algısı ve hayalgücü bu kadar. Tek sorun aramızdan bazıları algılarını kendileri kapatıyorlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 tabi dışarıda ölüm tehlikelerinden korunma şansları daha düşük , fakat onun doğasıdır özgürlük , onu dışarı çıkardığın zaman emin olun ki geri dönmeyecektir , dönmesi psikolojik koşullanma olarak bir ve ya bir kaç kez evi ve ya alışkanlığı için geri döner , fakat böyle bir durumda olmamalılar , diyebilirsiniz bana o zaman neden sokak kedileri genellikle insanların pek uğrak olmadıkları çöplük-aralıklar ve bunun gibi yerlerde yaşıyorlar diye ve bilirsiniz ki güvenlik amaçlıdır bu , örnek olarak ben istanbulda (şu an ismini hatırlayamadığım) ünlü bir kilisenin önünden geçerken yüzlerce kedinin olduğunu gördüm gelen turistlerden hiç çekinmiyorlardı sanki yokmuş gibi bu da onlara gösterilen şefkatten dolayı ortama göre değişiyor , fakat ben smother in kediler için göstermiş olduğu özgürlüğünü umursamama davranışına taraftar olamam ! -------------------- afedersin secret , Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
smother Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 tabi dışarıda ölüm tehlikelerinden korunma şansları daha düşük , fakat onun doğasıdır özgürlük , onu dışarı çıkardığın zaman emin olun ki geri dönmeyecektir , dönmesi psikolojik koşullanma olarak bir ve ya bir kaç kez evi ve ya alışkanlığı için geri döner , fakat böyle bir durumda olmamalılar , diyebilirsiniz bana o zaman neden sokak kedileri genellikle insanların pek uğrak olmadıkları çöplük-aralıklar ve bunun gibi yerlerde yaşıyorlar diye ve bilirsiniz ki güvenlik amaçlıdır bu , örnek olarak ben istanbulda (şu an ismini hatırlayamadığım) ünlü bir kilisenin önünden geçerken yüzlerce kedinin olduğunu gördüm gelen turistlerden hiç çekinmiyorlardı sanki yokmuş gibi bu da onlara gösterilen şefkatten dolayı ortama göre değişiyor , fakat ben smother in kediler için göstermiş olduğu özgürlüğünü umursamama davranışına taraftar olamam ! birincisi, ben kedilere dokunmak şöyle dursun gözlerine bile bakamıyorum, ama bu kedilerden nefret ettiğim anlamına gelmiyo aksine en sevdiğim hayvandır. ikincisi, ashtar sheranında dediği gibi, özgürlükten kastınız ne? sokakta oynayan çocuklar tarafından taşlanmak, bozulmuş yiyecekler yemek, heran bi araba tarafından ezilmek mi? ben sürekli kapımın önüne su koyarım sokak hayvanları içsin diye. kedimde vardı önceden, dolayısıyla önyargılı yaklaşmayın. bu leyleği iki yıl önce yaralı olarak bulmuştuk, tedavi ettirdik şimdi bahçemizden çıkmıyo. http://i339.photobucket.com/albums/n470/xxx-35/SDC12116.jpg bu da bahçemdeki kuş yuvası. http://i339.photobucket.com/albums/n470/xxx-35/SDC12122.jpg bu da dedem tarafından bulunmuş yaralı bi kumruydu.veterinere götürdük iyileştirdik, şimdi evimizin bahçesinden ayrılmıyo. http://i339.photobucket.com/albums/n470/xxx-35/SDC12177.jpg ayrıca iki tane köpeğim 3 tanede tavus kuşum var, hpeside dünyanın en mutlu hayvanları bir kez daha konu dışına kaçtığım için özür dilerim. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 çok güzel ben olumsuz bi eleştiride bulunmadım , yalnış anladınız , Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 hayvanların yeri şehir olmamalı. her sene bir hayvan edinir ve hayvan kefesi dişlemeye başlayınca bin pişman olurum. yapabileceğmiz birşey olsa keşke:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 hayvanların yeri şehir olmamalı. hush un bu fikri bi nebze düşüncemi anlattı , smother Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Secret_Sun Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2009 hayvanların yeri şehir olmamalı. her sene bir hayvan edinir ve hayvan kefesi dişlemeye başlayınca bin pişman olurum. yapabileceğmiz birşey olsa keşke:) biz insanlar olarak hayvanlara yaşamaları için yer mi bıraktık.. biz çoğaldıkça onların yaşamını da zorlayıcı hale getirdik.... av alanları, üreme alanları.. elimizden geldiğince talan edip, yağmaladık.. bilmem nerede hayatta kalabilmek için köylere indiklerinde onları canavarlar gibi görüp avlamaya başladık.. (sanki doğal yaşam alanlarında yoketkeye çabaladığımız yetmezmiş gibi..) yok olma tehlikesi altında olan hayvanların bu duruma düşmesinde etkin rolü üstlenen kim?? ya da yok olan türlerin yok olmasındaki sebep?? yok etmekten başka birşey bilmeyen, aç gözlü ve boktan bir canlı olan insanoğlu tabiki.. ...... Türkiyede nesli tükenen memeliler arasında en ilginçleri Asya aslanı (Panthera leo persica), Asya fili (Elephas maximus), Kafkas öküzü (Bison bonasus caucasicus), Hazar kaplanı (Panthera tigris virgata), Anadolu parsı (Panthera pardus tulliana), ve çita Acinonyx jubatus raddei türleridir. Asya fili ve yaban öküzü, Anadolu'da, M.Ö 1. yüzyıl başlarına kadar yaşamışlardır. Türkiye'nin en son kaplanı 1970'de Hakkari Uludere'de, en son Anadolu parsı da yine 1970'li yıllarda vurulmuştur. Anadolu'nun batı, orta, güney ve güneydoğu bölgelerinde yaşamış olduğu bilinen aslan ise en son 19. yüzyılın ikinci yarısında görülmüştür. Güneydoğu Anadolu'da yaşayan çita da 19'ncu yüzyıldan sonra bir daha görülmemiştir. Türkiye'de 8 kuş türü son 50 yıl içinde ortadan kaybolmuştur. Bunlardan mezgeldek, yakalı toy ve yılanboyun kuşlarının soyunun tükendiği resmen açıklanmıştır. Bunların haricinde, yeterince araştırılmadığı için soyu tükenip tükenmediği kesin olarak bilinmeyen türler vardır; bunlar kunduz, sığın ve su samurudur. ...................... bakınız vurulmuş.. bulunmuş veya görülmüş de demiyor.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
thalese Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2009 benim kedi, inci (yada zarife) güzellik uykusundayken http://img246.imageshack.us/img246/6673/dsc00131pj.jpg 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Xero Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2009 evim oluca yapcağım ilk şeylerden biri bir kedi bakmak Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2009 thalese çok güzelmiş ,sağlıkla kalın Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2009 Hala sevmiyorum şu hayvanı. Güzel ama şımarık kızlar olur ya onlara benzetiyorum kedileri Birde sokakta hev hev diye tiz sesle havlayan ufak bir köpek var ki her sabah bayıltıp yurt dışına atma planları yapıyorum. Hayvanları çok severim fakat hayvan sevgisi de bir yere kadar canım İstanbul'un göbeğinde oturuyorum horoz ve ördek besleyenler var yahu. Sahipleride şehirde ördek besleyebilecek türde insanlar haliyle. Köy kokulu mega şehircik İstanbul. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
smother Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2009 oyyy yirim ben onu thalese Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
thalese Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2009 teşekkür ederim sağolun arkadaşlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.