KATA Oluşturma zamanı: Şubat 6, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 6, 2007 Çağlar boyunca toplumlar intihara farklı tepkiler göstermişlerdir. Kimi toplumlarda desteklenen ve doğru bir davranış olarak kabul edilen intihar, diğer bazı toplumlarda ise olumsuz bir davranış olarak değerlendirilmiştir. Bu tür tepkilerin yönünü belirleyen en önemli faktörlerden biri de kuşkusuz toplumların düşünce biçimleri ve dolayısıyla düşünürleridir. Hata bazı düşünürlerin eserleri, o dönemdeki intihar olaylarından sorumlu tutulmuşlardır. Düşünürler daha çok insanın kendi yaşamına son verme hakkına sahip olup olmadıkları ve bu davranışın onurlu bir davranış olup olmadığı üzerinde durmuşlardır. Eski Yunanistan’daki ilk filozoflar intihara karşı çıkmışlardır. Pisagor ve takipçileri ruhun ölümsüzlüğüne inandıkları için intiharı yasaklarlar. Platon ve Aristo da intihara karşıdır. Fakat bazı durumlarda intiharı onaylarlar. Platon, yasalarında, en yakınını, en iyi dostunu yani kendini öldürenin şerefsizce gömülmesini ister. Eğer kişi bu işi kamu yargısıyla, kaderin başına getirdiği önlenmez, çekilmez bir dert, katlanılmaz bir utanç yüzünden yapmışsa anlayış gösterilmesi gerektiğini belirtir (Montaigne 1984). Aristo ise, savaşta onur için olan intiharları destekler. Oysa, aşk vb. gibi nedenlerden olan intiharlar cesur insanın yapacağı şeyler değildir (Choron 1972). Bu düşünürlere göre, bizim hayattan nefret edip, yüz çevirmemiz doğaya aykırıdır. İntihara karşı olan bir diğer düşünür de Epikür’dür. O da, öncekiler gibi, erdeme önem vermiş ve amacımızın bilgeliğe ulaşmak olduğunu savunmuştur. İnsan ihtiraslarını tatmin yoluyla mutluluğa ulaşamaz. Çünkü, hazzın tatminini doğal olarak bir sıkıntı ve isteksizlik takip edecektir. Bu, bizi, gerçek amacımız olan acıdan kaçmak hedefinden saptıracaktır (Fromm 1982). Hatta, ölümü aramaya kadar götürecektir. Eski Yunan’da intiharın kabul edilebilir bir eylem olduğuna doğru yapılan kararlı ilk değişim, Epikür’ün en büyük rakibi Kitionlu Zenon tarafından olmuştur. Zenon, kişinin intihar etme hakkına sahip olduğunu savunur. Kendisi de yaşlandığında intihar etmiştir. Stuacılara göre, akıllı adamın intiharı sorunu ahlâki bir doğru veya yanlış değildir. Fakat karşılaşılan bir durumda yaşamayı veya ölmeyi tercih kararıdır. Stuacılar intiharı savunmakla kalmamış, şu durumlarda yapılması gereken bir davranış olarak kabul etmişlerdir. (Gibbs 1968) 1) Bu hareket diğer kişiler veya vatana bir hizmet taşıdığı zaman, 2) Kişi yasa dışı bir işe zorlandığı zaman, 3) Kronik hastalıklarda; ölümün yaşama tercih edileceği durumlarda, Hegesias, işi daha ileri götürerek, bilgi olmayan kimselerin kendilerini öldürmeleri gerektiğini savunur. Ona göre mutluluk erdemdir. Günlük olayların nazzını arayan kimse bu mutluluğu hiçbir zaman elde edemez; o halde bilge olmayan kişi erdemsizdir, kendini öldürmelidir. Onun felsefesinin temelini ise, şu sözü çok iyi bir biçimde yansıtır: “Yaşamın yolunu olduğu gibi, ölmenin yolunu da kendimiz seçmeliyiz.” (Montaigne 1984). Seneka; “iyi insan yaşaması gerektiği kadar yaşar, yaşayabildiği kadar değil” demektedir (Choron 1972). İnsan kendi ölümüne istediği zaman karar verebilir. Yaşamı ile felsefesi birbiriyle çeliştiği için, Roma Kralı Neron tarafından damarını keserek intihar etme cezasına çarptırılmıştır. Eski Yunan’da son zamanlarda intiharın bu şekilde kabul edilebilir bir eylem olması, o devirde intiharların artmasına neden olan faktörlerden biri olabilir. Özellikle Yunan sitelerinin Roma’ya katılmasıyla bu oranlarda bir artış görülmüştür. Hristiyanlığın batı dünyasında egemen olmasıyla beraber, kilise öğretileri felsefe alanında da etkin duruma gelmiş ve Rönesans dönemine kadar bu etkinliğini sürdürebilmiştir. Bu dönem filozoflarında, insan hayatının Tanrı’ya ait olduğu fikri egemen durumdaydı. Dinle felsefenin bu dönemde içiçe oluşu intihar olaylarının düşük bir oranda kalmasına neden olmuş; fakat tamamen engelleyememiştir. Rönesans ile birlikte kilise felsefesi etkinliğini yitirmiş ve intihar konusunda da daha tavizkâr bir tutum takınılmaya başlanmıştır. Montaigne, insanın kendi iradesiyle yaşamına son verebileceğini savunmuştur. “hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse, onu yitirmekten ne korkuyorsunuz. Daha yaşayıp da ne yapacaksınız” diyen Montaigne’e göre, ölümle bütün dertler bitecektir (Montaigne 1984). Bunun için ölümden korkmamalı ve dertlerden kurtulmanın bir yolu olarak da intiharı düşünmelidir. 18. yüzyıl felsefesinde ençok işlenen konulardan biri özgürlük olduğu için, bu dönemdeki filozofların hemen hepsi intihara da izin verir bir tavır takınmışlardır. Montesquieu intihara karşı uygulanan kanunları eleştirmiştir. Hume, intiharın bir suç olduğu fikrini çürütmeye çelışıyor. Ona göre intihar, ilahi yasaya karşı gelme değildir; çünkü bu yasa doğa yasasıyla birlikte işler ve insanın doğadaki yerini bulmasına yardımcı olur. Rousseau, başkasına zarar vermedikce intiharı destekler. Söylentilere göre, mutsuz bir yaşamı olan Rousseau da intihar etmiştir. Aynı dönemlerde yaşamış olan Diderot ise, doğal olmadığı ve kilisenin öğretilerine karşı geldiği için anti-sosyal bir davranış olarak görür ve karşı çıkar. 19. yüzyılda Kant, intihara karşı çıkmaktadır. Hume’un görüşünü eleştirir. Kant’a göre, doğal olarak insanın ilk amacı kendini korumaktır. Bunun için intihar bir kusurdur ve lanetlenmelidir. Schopenhauer, Kant’a göre daha çok taviz verir. Ona göre, kişi intihar etme hakkına sahiptir; ama bu, boş ve aptalca bir şeydir. İntihar, kişinin doğaya sorduğu bir sorudur: Ölümün ötesinde ne var? Kendilerini öldürenler sadece acı çeken bedenlerinin acısına son verebilirler; sonsuz sürekliliklerine engel olamazlar. “Bazıları çok erken, bazıları çok geç hayattan ayrılıyorlar, asıl iş tam zamanında ölmektir” (Arkun 1963) diyen Nietzsche, intihara karşı değildir. İntihar kişinin hakkı ve ona verilen bir armağandır. Üst-insanın yaratılması için felsefesini yönlendiren Nietzsche, bu üstün amaca katkıda bulunamayacak kişinin intihar etmesini ve bundan da mutluluk duymasını söyler. Hartmann ise, insanın sahip olduğu tek şeyin bu dünya olduğunu belirterek, en iyi olmamakla beraber elimizdeki bu dünyadan vazgeçmememiz gerektiğini savunur. Yaşamak, temelde arzu edilmeyen bir şeydir; hayal kırıklığı ile doludur. Fakat yine de, elimizdekinin en iyisi olan bu yaşamdan kaçmamalıdır. Camus, “acaba hayat yaşamaya değer mi, değmez mi?” sorusuna cevap vermeye çalışır (Hübscher 1980). Camus için bu soru felsefenin temel sorusudur; bundan başka da temel felsefe sorusu yoktur. Bu sorunun cevabını Camus şöyle verir: İnsan intihar edebilir, ancak bu dürüstlük olmaz. Ölüm insanı huzura kavuşturur, fakat insanın gerçek çabası dünya üzerinde mümkün olduğu kadar çok kalmaya, onu incelemeye çalışmak olmalıdır. Batıdaki bu çok farklı görüşlere karşılık, doğu dünyasında egemen olan mistik felsefenin görüşüne göre, intihar etmek kişinin istemine bağlıdır. Yani kişi, yaşam ile ölüm arasında karar verme hakkına sahiptir. Jainizm ve Budizme göre, yüreklerimizden yaşama isteklerini çıkarmalıyız. İnsan ancak yokolarak acıdan kurtulur ve mutlu olabilir. Hatta, Jainizmin kurucusu olan Mahavira, insanın aç kalarak kendini öldürmesini büyük bir erdem olarak nitelendirir. Konfüçyus ise intihara karşı çıkar. Ona göre, insanın amacı iyi ve uzun yaşamaktır. İnsan ölümden sonrasını merak etmemelidir. Çünkü, ölümden sonra hayat olduğu bilinirse, kimileri canlarına kıyarak oraya gitmeyi isteyebilirler (Hançerlioğlu 1976). Belirli bir tarihsel sırayla değindiğimiz bu düşünürlerin görüşleriyle, yaşadıkları dönemlerdeki intihar oranları arasında doğrudan bir ilişki göze çarpmaktadır. Konumuz açısından önemli olan nokta da budur. Fakat bu ilişkiye bakarak, intiharın sorumluluğunu sadece düşünürlere bağlamak da yanlış olur. Çünkü, genelde, toplumsal düşünce toplumu oluşturan öğelerden sadece bir tanesidir. Konuya felsefi açıdan baktığımızda sonuç olarak şunu söylemek mümkündür: İnsan yaşamak için doğar, yaşaması gereklidir; olumsuz toplumsal koşullar karşısında çaresiz kaldığını hissettiği anda kişinin, yaşamına son verme hakkı vardır. Çünkü insan yaşamı, insanın yaptığı eylemlerden oluşur. Şöyle veya böyle intihar da bir eylemdir ve kişi istediği takdirde bu eylemi gerçekleştirebilir. http://www.intihar.de/felsefi.htm Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2007 Teşekkürler katatonik paylaşım için.Tam benim okuyabileceğim bir başlıkmış. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Urumhamatahayil Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2007 intehar felsefe ile sosyoloji birbirnden ayıran bir vaka incelemsi olmuştur durkheim inteharlar kitabını yazxdıkatan sonra hem sosyolojinin babası sayılmış hemde felsefe psikoloji gibi bilimlerin felfesenin içinde yer alan konularken sosyolojinin poziif bir bilim sayılmasını sağlamıştır ve ona göre intehar sosyol bir vakadır psikolojik bir neden değilidr koca bir kitap bir kaç cümle ile anlatması tabiki mümkün değil ama özetlemeye calışırsam var olan inteharları araştıyor cinsiyet yaş yer gibi konulara göre ayırıyor ve karşılaştırmalar yapıyor ve sonuçlara varıyor genel anlamda vardığıs onuç toplumun kişileri sosyal normlarından dolayı toplum dışına iterek kişinin varoluş sebebini ortadan kaldırması ve kişiyi intehara süklemesi olarak belirliyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sensizim Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2007 ellerine sağlık katatonik ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
buskas Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2007 Her intihar'ın ardında dırdırcı bir bayan vardır hahahah Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hebefrenik Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2007 intihar = Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi. toplum, ruh ve felsefe... gayet iyi bir karışım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2007 intehar felsefe ile sosyoloji birbirnden ayıran bir vaka incelemsi olmuştur durkheim inteharlar kitabını yazxdıkatan sonra hem sosyolojinin babası sayılmış hemde felsefe psikoloji gibi bilimlerin felfesenin içinde yer alan konularken sosyolojinin poziif bir bilim sayılmasını sağlamıştır ve ona göre intehar sosyol bir vakadır psikolojik bir neden değilidr koca bir kitap bir kaç cümle ile anlatması tabiki mümkün değil ama özetlemeye calışırsam var olan inteharları araştıyor cinsiyet yaş yer gibi konulara göre ayırıyor ve karşılaştırmalar yapıyor ve sonuçlara varıyor genel anlamda vardığıs onuç toplumun kişileri sosyal normlarından dolayı toplum dışına iterek kişinin varoluş sebebini ortadan kaldırması ve kişiyi intehara süklemesi olarak belirliyor kendisini toplumun dışında bulmak her zaman toplumun belırleyecegı bır durum mudur? kişinin iradesi ve tercıhı bu yönde olamaz mı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2007 Katatoniğe katılıyorum.Kişiyi intihara sürükleyen tek etken toplum dışında bulunması mıdır.Ve bu toplum dışında kalma durumuna her daim toplum mu sebep olur? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
persephone Yanıtlama zamanı: Temmuz 3, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 3, 2007 Üstinden çok vakit geçmiş..ama eklemeden edemedim..şiir sevmeme rağmen intiharla bu kadar iyi oynayan bir kadın...S.Plath..şiirlerini sevdirdi bana.. işte yine yaptım.. her on yılda bir böyle bi tane beceririm ................ Tavsiye ederim okuyun..LADY LAZARUS... -------------------- EK:İntihar:Kan Dökücü Tanrı-A. Alvarez..bulursanız..merak ederseniz..Dante den Plath e Durkheim a...sosyolojik..psikolojik ve edebiyattaki yansımaları bulabilirsiniz..(tşrklr..sakinim ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest elacayib Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 İntihar oranı bir toplumdan diğerine değişir.Dünya Sağlık Örgütü'nün 1967 yılı istatistiklerine göre,Finlandiya,Macaristan ve Batı Almanya'da intihar oranının 100.000'de 30 kişi olmasına karşılık Filipinler'de bu oran 100.000'de 1'e düşmektedir.İnsanbilimciler,bazı ilkel toplumların intihar olgusunun varlığından bile haberdar olmadıklarını gözlemlemişlerdir. İntihar oranının bazı toplumlarda oldukça düşük olmasına karşılık,bu olgu bazı kültürlerde benimsemekle kalmamış,belirli koşullar ortaya çıktığında girişilmesi zorunlu bir davranış biçimi olarak kabul edilmiştir.İskandinavya'nın eski cenkci insanları ve antik Yunanlılar intihar etmeyi kutsal bir olay olarak karşılamışlardır. İntihar ,günümüzde bile bazı Güney Pasifik adaları'nda onurlu bir davranış olarak değerlendirilir. Çağdaş toplumlardan Japonya'da intihar olayı bazı özel koşullarda,örneğin bireyi ya da toplumu küçük düşürücü bir duruma tepki olarak oraya çıktığında,toplumun onayıyla karşılanır. Bu nedenle ikinci Dünya Savaşı'nın son günlerinde çok sayıda Japon köylüsü,yaklaşan düşman güçlerine tutsak olmamak için intihar etmişlerdi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boogee Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2007 İntihar konusu felsefe tarihi boyunca düşünürlerin ilgisini çekmiş, katı bir şekilde intihara karşı olan ve lanetlenmesini isteyen düşürlerin yanısıra, onu savunan ve olumlayan düşünürler de olmuştur. Platon, Aristotales,Epikür, Kant intihara karşıdır, buna karşılık Zenon, Stoacılar, Seneka, Monteigne, Hume intiharı savunur.Yaşamın değeri, kişinin kendi yaşamı hakkında söz sahibi olup olmadığı ve bu girişimin erdemli bir tutum olup olmadığı gibi konu başlıkları altında intiharı değerlendirmişlerdir. Bunlarla birlikte, intihar sorununu felsefenin merkezi bir konusu olarak ele alan düşünür varoluşçu Albert Camus olmuştur. Ona göre "tek felsefi sorun intihardır".Camus'nün sorunu, yaşamın yaşamaya değip değmediği sorunsalı üzerine kuruludur. Ancak Camus bir intihar savunusu yapmaz, bunu felsefi bir sorun olarak irdeler; onun görüşü, insanın kendini öldürmesi mümkün olmasına rağmen yaşamak durumunda oluşuyla ilintilidir. Sisypos Söylencesi adlı kitabında Camus, intihar ve saçma kavramları bağlamında yaşamı değerlendirir. Hayat aslında yaşamaya değmeyecek kadar saçmadır, ancak bununla birlikte yaşamak gerekir, der Camus. Mistisizm ve İntihar Hayat Tanrının bağışı olarak görülse de bir yük ve hatta boşuna bir çaba olarak da değerlendirilebilir.Hayatın amacı olarak görülen her gerekçe sonunda onu meşrulaştırma ve böylece hayatın yaşanmaya değer olduğunu ifade etmeye yönelik girişimlerdir.Hayat bir mecburiyet ve bu mecburiyetten alnının akıyla çıkma olarak konumlandırıldığında hayatın teleolojik sebeplere her ne olursa olsun başarıyla atlatmaya dönük argümanlarda bir arena olgusuna işaret edecektir.Hayat Tanrının bir oyunudur.Bu oyunu kabul eden herkes intiharı reddeder.Kabul edenler ise bunun aksi tek bir nedene dayanmazlar.Genelleme insanın en büyük hatası ve kendini savunmanın en büyük araçlarından biridir.Sorumluluk adına kendi tarafı için dünyayı veya çevrelerini ateşe boğanlar hakikate değil sadece inançlarına sığınırlar.Yarattıkları kendi kutsallık düzlemine..İntihar karşılıklı beslenen bu düzeni düzen olarak kabul etmeyenlerce tek özgürlük ve tek kurtuluş olarak kabul edildikçe gerçek anlamını bulacaktır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ensiferum13 Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2007 İntihar karşılıklı beslenen bu düzeni düzen olarak kabul etmeyenlerce tek özgürlük ve tek kurtuluş olarak kabul edildikçe gerçek anlamını bulacaktır. çoğu intiharın temelinde bu sebep yatıyor bence.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boogee Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2007 Hayat aslında yaşamaya değmeyecek kadar saçmadır sonuna kadar katıldıgım tek soz:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2007 Bu yazıyı görünce intihar konusunda bir iştah açılması yaşadım Teşekkürler .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CTUAB Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2007 çok güzel bir paylaşım olmuş tşk. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2007 :)camus a katılıyorum...neden yasıoruz...reflex olarak neden kendımı koruyoruz sıcaktan anı hareketlerden ...yasamak ıstemeyenlere bitir o zaman işini demek ıstiyorum ama bılıorum kı onlara desem de demesem de ertesı gun nefes alıcaklar...tabı hala nefes alıyor olusumuz demek kı hayat sacma degıl ıle ılıntılenmemelı...hayattan öte seyler baglıyor bızı kımı ıcın tanrı kımın ıcı sevdıklerı ...bunlara hayat denır dersek eger ,belkı nedenı budur..yanı ıntıhar etmemızı gecıktıren engelleyen seyler hayattır...öleyse hayat o zaman sacma degıl baskıdı, zorlamadır sacma ya da zorlama... hayatı anlamsız kılar burdan sacmalık anlamlı mı anlamsız mı a gecmıcem :Donla ılgılı orda burda cok yazdım:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
coldhellangel Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2007 güzel paylaşım tşk ler.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boogee Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2007 ban intihar olum korkusunun dısa vurumu gibi gelio sonucta intihar ediosun sonra pismanlık duyuyosun acaba etmesemiydim diosun amais isten gecmis oluyo bazen olmuyo kurtuluosun ama genelde gecio yada gecmio yada bende gecmedi..gerci neden yaptım onu bile tam bilmiorum offf kafam karıstı en iisi alkole ara vereyim ben:blink: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormal Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2007 Felsefeyle ilgilenirim ama intihar konusuna değindiklerini bilmiyordum. Teşekkürler paylaşımın için katatonik. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mara Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 benim çok ilgimi çeken bi konu olduğu için eklemeden edemiycem intiharda asla tek bir neden olmuyo iç ya da dış bizi etkileyen tüm olaylar birikiyor ve örneğin sevgilisinden ayrıldğı için,şu olduğu için,bu olduğu için intihar etti deniyor halbuki o bardağı taşıran son damladır,belki hayata tutunmamızı sağlayan tek şey avuçlarımız arasından kaçınca yeter artık noktasına geliyoruz,ayrıca genetik olduğu ailede intihar etmş biri varsa kişinin intihar etme riskinin daha fazla oldğu söyleniyor.intihar hayatı bitirme isteği olduğu gibi ayrıca bir yardım çağrısı da olabilir yada olan bitenlere yaşadıklarına,kayıtsız kalamayıp değiştirmek isteyen ama elinden hiç birşey gelmedeğini gören kişi birşeyleri değiştirmek için intihar eder,intiharla hem etrafındakileri hem kendini cezalandırdığını düşünür.yaşamanın da ölmenin de bizim elimizde olduğuna inanıyorum duygusal olarak bakarsak çevremizdekileri düşünmeden böyle bir şey yapmamız çok doğru olmayabilr ama bir insan her uyandığı güne lanet ediyor ve yaşam onun için artık bir işkence haline geldiyse,tutunacak onu hayata bağlayacak hiçbirşey kalmadıysa intihar gerçekten de tek çıkış yolu oluyor çünkü insan kendinde her zaman savaşcak gücü bulamayabilir.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 benim çok ilgimi çeken bi konu olduğu için eklemeden edemiycem intiharda asla tek bir neden olmuyo iç ya da dış bizi etkileyen tüm olaylar birikiyor ve örneğin sevgilisinden ayrıldğı için,şu olduğu için,bu olduğu için intihar etti deniyor halbuki o bardağı taşıran son damladır,belki hayata tutunmamızı sağlayan tek şey avuçlarımız arasından kaçınca yeter artık noktasına geliyoruz,ayrıca genetik olduğu ailede intihar etmş biri varsa kişinin intihar etme riskinin daha fazla oldğu söyleniyor.intihar hayatı bitirme isteği olduğu gibi ayrıca bir yardım çağrısı da olabilir yada olan bitenlere yaşadıklarına,kayıtsız kalamayıp değiştirmek isteyen ama elinden hiç birşey gelmedeğini gören kişi birşeyleri değiştirmek için intihar eder,intiharla hem etrafındakileri hem kendini cezalandırdığını düşünür.yaşamanın da ölmenin de bizim elimizde olduğuna inanıyorum duygusal olarak bakarsak çevremizdekileri düşünmeden böyle bir şey yapmamız çok doğru olmayabilr ama bir insan her uyandığı güne lanet ediyor ve yaşam onun için artık bir işkence haline geldiyse,tutunacak onu hayata bağlayacak hiçbirşey kalmadıysa intihar gerçekten de tek çıkış yolu oluyor çünkü insan kendinde her zaman savaşcak gücü bulamayabilir.. güzel yazmışsın katılıyorum. ayrıca değinmek istediğim bir diğer konu da intihara eğilim ve depresyonun genetik etkileri olduğu. bu piskologların da sıkça değindiği önemli bir konu. malesef kalıtımsal yatkınlık çok önemli bir faktör. ayrıca dediğin gibi yarım çağrısı da olabiliyor intihar bazen... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mara Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 bide intihar depresyondan kaynaklanan birşey her depresyon intihara götürmüyor ama her intiharda depresyon payı var Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Nedrim Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Bence intiharın tek bir felsefi nedeni vardır.O da bireyin dünyanın iğrençliğinin ayırdına vardıktan sonra böyle bir sisteme alet olmayı kendisine yediremeyecek kadar gururlu olmasıdır;) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 21, 2007 bir söz vardı ; yaşamak en etkili intihardır diye. katılmamak imkansız. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
elvan Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2008 bence insanlar yaşamak istedikleri her şeyi yaşadıklarına inandıktan sonra doyuma ulaştıktan sonra inatahar edebilirler.bunda yanlış bi nokta yoktur.sonuçta bi seçim meslesi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.