Jump to content

İçimden Geldi Saçmaladım...


theangelofdeath

Önerilen Mesajlar

Saat 12:37 bundan öncede saat 9:42 de uyanmıştım yine ev ahalisinin dersler hakkındaki yükses sesli büyük harfli kalın puntolu kelimeleri yüzünden… uyanmak belkide günün en ağır eylemiydi benim için vücudum bir sumo güreşçisi kadar ağırlaşıp yapışırdı yatağın her ortopedik yayına ama beynim o 180 kiloluk vücudu kaldırmak için güzel kelimeler kullanmazdı hiçbir zaman kalksana ulan kalksana bütün gün yatıcan güzel rüyalar görmek istersem anlaşma yapıyordum beynimle erken kalkıcam diye söz verip geç kalkıyordum her seferinde kazık atıyordum…

 

güç bela uyanmıştım belkide kirlilik duygusu en çok güne yeni başlarken kendini hissettiriyor… it gibi kaşınıyordum, evin çok temiz olduğu söylenemez… it bağlasan durmaz resmen… ne kadar it ile başlayan sözcük hazinemiz varmış… eve swat baskın yapsa 1 dakka durmaz operasyon iptal olur stratejiler krokiler tekrar en baştan yapılırdı…

 

pencereden gaz bombası atmayı denemek delilik olur ki evde öyle bir tuvalet var ki kapısını iki cm aralamak bütün mahallenin rahatını saadetini bozuyordu. bizim tuvalet yüzünden kaç aile boşandı kaç aile mahkemelerde bilemiyoruz ama gerçekten gazın hası bizde… üst kattan helikopterle bir deneme yapsalar ev sahibi var ki kadın eski katillerden harbi türkiye sınırları içerisinde olmayan bir şehir efsanesine göre öldürmüş birini ama seriye bağlamış mı orasını maddi yetersizlikten dolayı araştıramadık çünkü ev sahibi ile kiracı arasındaki tek samimiyet kira günleri olur bizimde kira günlerimiz genelde hep gecikmeli olduğundan bi türlü kahve içmeye yüzümüz olmadı…

 

işin özü ev pis çok pis hatta iğrenç tu kaka sonuçta öğrenci evi öyle dizilerdeki gibi plazmalar yerde boydan boya halılar dolapta fıstık ezmeleri, nutellalar yok hatta dolap yok… mutfakta işe yarayan tek şey piknik tüpü ki onunda hayattında bi kere pikniğe gittiğini sanmıyorum, gerçi türkiye’de çok böyle isminin hakkını vermeyen cisimler, kişiler piknik tüpü diyorsun pikniğe gitmemiş ömrü billah gitse nereye geldim sıkıntıdan patlarım der burda sonra binbir uğraş anlat olayı top oynıcaz ip atlıcaz salıncak kurcaz mangal et eve gitcez yavrum tamam mı de ki patlamasın hayatında piknik görmemiş bir piknik tüpümüz vardı ve bu isim trajikomik bir hayat hikayesi gibiydi… aynı şey devlet adamı kelimesi içinde geçerli adamın devlete zırnık hayrı yok ama devlet adamı neyse derin konulara giriyoruz batmadan çıkalım…

 

evin pisliğinden bahsediyorduk nedense ne zaman çöp arabası geçse bizim kapıda durmaz transit geçerler burayı sonradan belediyenin çevre düzenlemeleri ve gereksiz yere ota boka çiçek dikme ve sökme departmanından aldığımız bilgiye göre belediyenin çöplüğü bizim evin bahçesiymiş... bu kadar pisliğin arasında mutlu olmayı başarabiliyorduk sonradan şunu anladım mutlu olmak için çevrenin bir öneminin olmadığını çevreyi güzelleştirenlerin insanların gülebilmesi olduğu kanısına vardım ( yazar burda cümleyi toparlayamayıp s.çmıştır)

 

sadece bu çevreyi ve mutluluğu bozan tek şey haşerelerdi…. Yaz sıcağında güvenerek açtığımız pencere bizi arkadan hançerler her zaman en büyük müttefiki edison ampül ile evin huzurunu bozacak gizli anlaşmalar yapardı… bu ikisi haşereler için bir nevi mıknatıs görevi görür… adam yerine koyduk evimize aldık her seferinde aynı senaryo… en sonunda edison ampülü enerji tasarruflusuyla değiştirdik yine bir faydası olmadı sorun pencerede bunu geçte olsa anlamıştık ama evimiz irili ufaklı 12 örümcek ve 4 karınca kolonisinin yanı sıra diğer uyruklardan 32 böcek türü ile bir kültürler mozaiğine ev sahipliği yapıyordu artık…

 

en sonunda banyo yapıp evden çıkmaya karar verdim ki karşımda en büyük düşmanlarımdan biri duruyordu elektrikli şofben… bu aletin mühendisinin insan olduğuna inanmak istemiyorum… kesinlikle bizi kobay olarak izleyen uzaylıların ürünü bu zamazingo sular biraz soğuk olsun ısıtmaz derecesini 1’e getirirsin ısıtmaz 2’ye getirirsin haşlar… bu evde temizlik sorunun baş aktörü bu alettir ve burada beni okuyan tüm galaksi insanına sesleniyorum tamam alet, icat yapmak insanın doğasında var ama bu nedir yahu allah aşkına bu hangi zihniyetin olgunlaşmamış meyvesidir ne lan bu nee.

 

yapamadığım banyodan sonra evden çıktım bir elimde çöp diye tabir ettiğimiz yabancılık çekmediğim maddeler öteki elimde laptop yürüyorum hayatımın en uzun hayatımın en kısa yolunu koşuyordum çünkü sonunda noluyo lan yılmaz erdoğan çık git…

 

her neyse sokaktaki çocuklar benimle muhatap olmaya çalışıyor bu çocuklar ki altlarındaki üç tekerlekli bisikletleriyle motocrossculuk oynuyorlar çatıdan çatıya atlıyorlar annelerinin tek telkinleri ise sokağın dışına çıkmayın oluyor o derece manyak bi yer burası… içlerinden biri abi diyor bakıyorum gülüyor bi daha abi diyor bakıyorum gülüyor içimde bir coşku var ama dışıma yansıtamıyorum ne var lan abi abi diyorum içimdeki canavarın egosuyla… sonra öteki taraftan ellerinde tabancalarla bana ateş eden çocuklar beliriyor. Piiii piiiii piiiiiiiiiii diye ateş edildiğini ilk defa duydum lan biz çocukken dışın dışın derdik pıçıuuoowwwhhh diye garip sesler çıkaranlarımızda oldu ama onlar sonradan akıl ve zührevi hastalıklar hastanesine yatırıldı…

 

çocuklar baktım ateş etmeyi bırakmıcaklar tamam öldüm dedim vurdunuz beni gülümseyerek… yanındaki çocuk ötekine tamam öldü gidelim dedi; ama öteki hala ateş ediyor piii piiiiii diye düşünüyorum piiii ne lan diye yanına “ç” koy baya bi anlam ifade ediyor ama piiiii ne 3,14 bi de o var yok bi anlam yok bu pi’de diye düşünürken bu küçük hitler hala ateş ediyor öldüm diyorum yok devam öldüm ulan öldüm daha ne ateş ediyorsun diye bi bağırdım, anında 2 blok ötede 5. Caddede iki tane aynasız sirenleri açıp bizim sokağa doğru geldiler…

 

aşağı doğru kaçtılar abi çevre yolundan git yakalarsın dedim….sonra anlam veremediğim bir halde taksiye atlayıp polisleri takip etmesi halinde paranın iki katını teklif ettim ki üç sokak sonra aklım başıma geldi polislere yanlış bilgi veren bendim ve niye onları takip ediyordum bi arkadaşı çağırıcam bahanesiyle kurtuldum taksiden…hala elimde iki torba çöp ve bi laptop çantası ile ilerliyordum… çöp tenekesine yaklaştığımı evde kazandığım örümcek hislerim sayesinde biliyordum bu hissi bana şevket abi öğretmişti odamdaki ikinci koloninin başkanı çok iyi ağ atardı rahmetli…

 

çöp tenekesine geldiğimde küçük bir sürprizle karşılaştım dört tane köpek vardı ve hepside açtı… çöpü atmak değil yemek bile geldi aklıma ama yapamazdım insanlık tarihi bu kadar ilerlemese yapardım şerefsizim ama 21. Yüzyılın son çeyreğinde çöp yesem her akşam ana haber bültenlerine malzeme olurdum… o an köpek çetesinin başkanı olduğunu umduğum bir köpekle göz kontağı kurduk… köpeğin gözlerinden bundan önceki hayatında tibette bir monk olduğunu manastıra bi ekmek ve iki tekirdağ rakısı almak çıktığı yolda bir budistle kaşılaştığını ve tanıştığı bu budistle hindistanda tortumlular dayanışma ve kaynaşma derneği açtığını öğrendim sonra reenkarnasyonla köpek olmuştu… çöpü atmak için yeltendiğim anda bi araba geçti ve köpek sürüsü arabanın arkasından havlarken kendimi çöpleri yerken buldum ki allahtan insan ırkından bir varlığa rastlamadım…

 

yoruldum yazamıyorum vallaha billaha nefes nefese kalmışım ulan :D zaten okumazsınız bu kadar uzun yazıyı :rofl:

 

 

theangelofdeath tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...