mistik Oluşturma zamanı: Şubat 13, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 13, 2007 Insan DNAsinda Dunyadisi Genler Ileri insan varliklarin uygarligi Galakside yayiliyor mu? John Stokes Insan Genom Projesinde calisan bir grup arastirmaci, cok sasirtici bilimsel bir kesif yaptiklarini belirtiyor: Insan DNA sindaki % 97 kodlanmamis dizilerin dunyadisi yasam formlarinin genetik kodlarindan daha azi olmadigina inaniyorlar. Kodlanmamis diziler kuflerden baliklara, insanlara dek Dunyadaki tum canli organizmalarda ortaktir. “Insan DNAsinda, toplam genomun daha buyuk bolumunu olustururlar” , diyor grup lideri Prof. Sam Chang. Orijinal olarak “cop/hurda DNA” olarak bilinen kodlanmamis diziler yillar once kesfedildi ve fonksiyonlari gizem olarak kaldi. Insan DNA sinin sasirtici cogunlugunun kokeni “Dunya – disi”dir. Gorunuse gore “dunya disi hurda/cop genler” yalnizca nesilden nesile aktarilan cok calisan aktif genler ile “gezintiden zevk aliyor” Diger bilim adamlarinin, bilgisayar programcilarinin, matematikcilerin ve diger bilgili alimlerin yardimi ile yaptigi kapsamli analizden sonra profesor Chang gorunur “hurda Insan DNA si”nin bir tur “dunya disi programci” tarafindan yaratilip yaratilmadigini merak etti. Profesor Chang, Insan DNA sindaki yabanci parcalarin “kendi damarlarina, atardamarlarina ve tum anti – kanser haplarimiza guclu sekilde direnc gosteren kendi bagisIklik sistemine sahip” oldugunu gozluyor. Cop/hurda DNA nin kaynaklarini ve anlamini anlamaya calisirken, Prof. Chang oncelikle “cop/hurda”nin tanimina gereksinimi oldugunu kavradi. Cop DNA gercekten hurda mi (faydasiz ve anlamsiz), yoksa hangi nedenle olursa olsun DNA nin kalani tarafindan sahip cikilmayan bazi bilgileri mi iceriyor? Bir keresinde bu sorudan bir tanidigina, Wall Street turev guvenlikleri uzmani genc bir teorik fizikci olan Dr. Lipshutz’a bahsetti. “Kolay” diye yanitladi Lipshutz. “Pazar verilerini analiz etmek icin kullandigim yazilim ile diziyi isletiriz ve dizilerin tamamen copluk mu oldugunu yoksa iclerinde mesaj olup olmadigini goruruz.” Matematik, fizik ve istatistikte guclu bir gecmise sahip olan bu yeni nesil analist Wall Street firmalarinda gittikce daha cok populer oluyor. Aksamlari ve hafta sonlari calisarak, Lipshutz kodlanmamis dizilerin hic de copluk olmadigini, bilgi tasidigini gostermeyi basardi. Tum dunyadaki genetikciler tarafindan gelistirilen binlerce veri dosyasina sahip Insan Genom Projesinin cok buyuk veritabanini birlestirerek, kodlanmamis dizilerin Kolmogorov entropisini hesapladi ve bunu duzenli, aktif genlerin entropisi ile karsilastirdi. Yarim yuzyil once unlu Rus matematikci tarafindan takdim edilen Kolmogorov entropisi, radyo lambalarindaki gurultu zaman siralamalarindan 19 ncu yuzyil Rus siirlerindeki harflerin dizilisine kadar bir cok cesitli dizilislerdeki gelisiguzellik seviyesini belirlemek icin basarili sekilde kullanildi. Genelde, teknik arastirmacilarin cesitli dizilisleri nicel olarak karsilastirmasini ve hangisinin digerinden daha fazla bilgi icerdigi sonucunu cikarmasini saglar. “Sasirtici sekilde, kodlanmis ve kodlanmamis DNA dizilerinin entropisi farkli degildi” diye devam ediyor Lipshutz. “Her ikisinde de gurultu/ses vardi, ancak hic de copluk degildi. Eger pazar verileri bu kadar duzenli olsaydi, coktan emekli olmustum”. Lipshutz ile bir yil isbirliginin ardindan, Chang cop/hurda DNA da gizli bilgi oldugu sonucuna vardi. Ancak, asla kullanilmamis olan bilginin ne anlama geldigi nasil anlasilabilirdi? Aktif diziler ile hucreleri gozlemeye ve bilgiyi kullanan hangi proteinlerin yapildigini gormeye calisirsiniz. Bu, uyuyan genlerde islemez. Bir hipotezi test etmek icin deneyler vardir: bu dusuncenin gucune guvenilmelidir. Harfler oldugu icin, bazi eski lisanlar, belki Sumer, Misir, Ibrani vs lisanlari test edilmelidir. Prof. Sam Chang bu alandaki uzmanlardan yardim istedi, ancak hic biri bir cozum bulamadi. Kulturel ipuclari, diger bilinen lisanlara referanslar yoktu, dilbilimciler icin cok yabanciydi. “Kendime sordum: baska kim gizli bir mesaji desifre edebilir?” diye devam ediyor Chang. “Suphesiz, bir kriptolog! Ilave olarak, Ulusal Guvenlik Ajansindaki arastirmacilar ile konusmaya basladim. Cagrima yanit vermeleri birkac ay surdu. En sonunda, genc bir adam sorularima yanit vermek icin tahsis edildi. Dinledi, sorularimi yazmami istedi, birkac ay sonra yanitladi, mesaji kibardi, ama “Cilgin fikirlerinle cehenneme git. Biz ciddi bir ajansiz, cok mesguluz.” Anlamina geliyordu. Bilgisayar guvenlik danismanlari ile gorusmeye basladim. Samimi sekilde ilgilendiler, bir kaci projem uzerinde calismaya bile basladi, ama bir ay sonra hevesleri kayboldu. En sonunda Prof. Chang eski Sovyet Ermeni cumhuriyetinde yetenekli bir kriptolog olan Dr. Adnan Mussaelian’a muracaat etti. Dr. Adnan ayda 15 $ aylik ile yasamaya calisiyordu. Bu arastirma onun icin bir sansti ve cok calismaya basladi. Adnan, Lipshutz’un daha onceki calismalarini onayladi. Entropi tonlarca bilgiyi gosteriyordu, cok guclu bir kriptografik sistem degildi, cetin bir problem olarak gorunmuyordu. Adnan farkli kriptoanalizler ve benzer standart kriptografik teknikler uygulamaya basladi. Projenin ikinci ayinda, tum kodlanmamis dizilerin genellikle tek bir kisa DNA dizisinden once geldigini fark etti. Genellikle cop/hurda DNA yi cok benzer bir dizi takip ediyordu. Biyologlarin alu (artithmetic logic unit – aritmetik mantik birimi) olarak bildigi bu parcalar tum insan genomunda idi. Kodlanmamis, hurda dizilerin kendileri olarak alu, tum genlerin en genel olanlarindan biridir. Kriptograf ve bilgisayar programcisi egitimi alan ve mikrobiyoloji bilgisine sahip olmayan Adnan genetik koda bir bilgisayar kodu olarak yaklasti. 0 ve 1 ikili kodlari yerine 0,1,2,3 (genetik kodun dort bazi) ile ugrasmak bir cesit dertti, ama tum yasami boyunca bilgisayar kodunu analiz ve desifre etmisti. Tanidik sularda idi. Eylemsizlige neden olan koddaki en genel sembolu uyuyan bir kod yigini takip ediyordu. Bu nedir? Sadece analoji ile oynayarak, Adnan programlardan birinin kaynak kodunu yakaladi ve bunu mesajlari desifre etmekte sIkca kullanilan bir arac olan sembollerin ve kisa dizilerin istatistiklerini hesaplayan programa girdi. En genel sembol ne idi? Suphesiz, “/” idi, yorum sembolu! Bir Paskal kodunu aldi ve o {ve} idi ! Suphesiz, C deki iki taksim isareti arasindaki kod asla uygulanamadi/ isletilemedi; o kod degildi, kodun yorumu idi! Analoji ile daha ileri oynamanin cezbediciligine direnemeyen Adnan bilgisayarda ve genetik koddaki yorumlarin istatiksel dagilimlarini karsilastirmaya basladi. Carpici bir fark olmaliydi. Bu, istatistiklerde gorunmeliydi. Bununla birlikte, istatiksel olarak, cop/hurda DNA aktif, kodlanmis dizilerden cok farkli degildi. Emin olmak icin, Adnan analiz ediciye bir program girdi: sasirtici sekilde, kodun ve yorumlarin istatistikleri hemen hemen ayni idi. Kaynak koda bakti ve bunun nedenini anladi: taksim isaretleri arasinda cok az yorum vardi, kodlarin yazari icradan (yurutmeden) en fazla C kodunu cikarmaya karar vermisti, programcilar arasinda genel bir uygulama. Dine egilimli olan Adnan ilahi el’i dusunuyordu – ama dizilerin icindeki spagetti kodu analiz ettikten sonra, kucuk kodu yazanin Tanri olmadigina ikna oldu. Insan genetik kodunun aktif, kucuk sifrelenmis bolumunu yazan cok iyi organize olmamisti, daha cok ozensiz/dikkatsiz bir programci idi. Sanki Mikrosoft’tan biri gibiydi, ama insan genetik kodunun yazildigi zamanlarda, Dunyada Mikrosoft yoktu. Dunyada mi? Sanki bir isIk yanmisti… Dunyadaki tum yasamin genetik kodu dunya disi bir programci tarafindan mi yazildi, sonra isletme/uygulama icin bir sekilde buraya mi birakildi? Bu fikir cilginca ve korkutucu idi ve Adnan gunlerce buna direndi. Sonra devam etmeye karar verdi. Eger kodlanmamis diziler yazar tarafindan iskartaya atilan veya terk edilen programin parcalari ise, onlarin calismasinin bir yolu vardir. Yapilmasi gereken tek sey yorum sembollerini cikarmak ve eger /*......*/ sembolleri arasindaki bolum anlamli bir rutin ise, o derlenebilir ve isletilebilir! Bu dusunce cizgisini izleyerek, Adnan sadece aktif genler gibi tam olarak ayni sembol frekans dagilimina sahip olan kodlanmamis dizileri secti. Gercek genlere en cok benzeyen 200 adet kodlanmamis dizi secti, bunlardan /*, //, ve benzerlerini cikardi ve birkac gunluk tereddutten sonra, Amerikali patronuna e – mail gonderdi ve bunlari E – coli veya benzeri bir ev sahibine koymanin ve calistirmanin bir yolunu bulmasini istedi. Chang iki hafta yanit vermedi. “Isten atildigimi dusundum” diye itiraf ediyor Dr. Mussaelian. “Onun her gecen gundeki sessizligi ile fikrimin ne kadar cilgin oldugunu daha cok kavradim. Chang sizofren oldugum sonucuna varmis ve kontrati bitirmis olmaliydi. Chang sonunda cevap verdi ve beni isten atmadi. Dunya disi teorime inanmadi, ama dizilerimi calistirmayi denemeyi kabul etti.” Biyologlar yillardir hurda dizileri aciklamaya calistilar, basaramadilar. Bazen bir sey meydana gelmiyordu; bazen tekrar hurda oluyordu. Bu sasirtici degildi. Cikarilmis bir bilgisayar kodunun rasgele secilmis bir bolumunu alin ve onu derlemeye calisin. Olasi olarak basarisiz olur. Ya da, garip sonuclar uretir. Kodu dikkatle analiz edin, yorumlardan tum fonksiyonu cekip cikarin, calismasini saglayabilirsiniz. Mussaelian’in sectigi 200 diziden 4 unun dikkatli istatistiksel analizi nedeniyle, calismaya basladi, kimyasal bir bilesenin minik miktarlarini uretti. “Chang’in yanitini endise ile bekliyordum” diyor Dr. Mussaelian. “Asagi yukari normal bir protein mi yoksa sira disi bir sey mi olacakti?” Yanit sok ediciydi: o, insanlarda ve hayvanlarda bircok kan kanseri tipi tarafindan uretildigi bilinen bir madde idi. Sasirtici sekilde, diger uc dizi de kanser ile iliskili kimyasallar uretti. Artik bu bir tesadufe benzemiyordu. Herhangi birisi varligini surdurebilir uyuyan bir geni uyandirdiginda, o kanser ile iliskili proteinler uretir. Arastirmacilar hurda DNA dan izole ettikleri dort gen icin Insan Genom Projesini arastirmaya basladi. En sonunda, dordunden ucu orada bulundu, aktif, hurda – olmayan genler olarak listelenmisti. Bu buyuk bir surpriz degildi: cunku kanser dokulari protein uretir, gende bir yerde bunu sifreleyen bir yer olmaliydi! Surpriz sonra geldi: Sorgulanan gende kodun aktif, hurda – olmayan bolumu ( arastirmacilar bunu hurda insan kan kanseri geni icin “jhlg1” olarak adlandirdi) alu dizisinden once gelmiyordu, ornegin /* sembolu kayipti. Ancak, "jhlg1" in sonundaki kapatma */ sembolu oradaydi. Bu, "jhlg1" in neden hurda DNA nin derinlerinde ifade edilmedigini, ama genomun normal, aktif bolumunde iyi calistigini acikladi. Insanlar icin temel genetik kodu yazan, /*... */’da kapsayarak buyuk kodun parcasini cikardi, ama acilis /* sembolunun bir kismini atladi. Onun derleyicisinin de copluk oldugu gorunuyordu: dunyadaki Mikrosofttan olan iyi bir derleyici bile, boyle bir programi derlemeyi reddederdi. Prof. Sam Chang ogrencileri ile birlikte cesitli kanserler ile iliskili genleri arastirmaya basladi ve hemen hemen tum orneklerde, o genleri alu dizisinin izledigini (ornegin yorum kapatma sembolu */ olarak protein), ancak asla yorum acilis /* geninden once gelmedigini kesfettiler! Bu, kanserler hucre yeniden uretimini ve buyumesini yonetirken, neden hucre hasarinda ve hucre olumlerinde hastaliklarin sonuclandigini aciklar. Buyuk koddan sadece az sayida parca ifade edildigi icin, asla tutarli buyumeye goturmezler. Kanser ile elde ettigimiz sey, insanlara yabanci olan birkac genin ifadesidir ve mantiksiz, garip ve gorunurde anlamsiz canli hucre yiginlarina neden olan bakteri parazitlerinin bazi genleri ile sembiyozdur (ortak yasamdir). Yiginlarin kendi damarlari, arterleri tum anti – kanser haplarina direnen kendi bagisIklik sistemi vardir. Profesor Chang “Bizim varsayimimiz su, daha yuksek dunyadisi bir yasam formu yeni yasam yaratmakla ve bu yasami cesitli gezegenlere ekmek ile mesgul” diyor. Dunya bu gezegenlerden sadece bir tanesi. Belki, programlamadan sonra, yaraticilarimiz bizim Petri kaplarinda bakteri yetistirdigimiz gibi bizi yetistiriyor/ buyutuyor. Onlarin gudulerini bilemeyiz – bu bilimsel bir deney mi, yoksa kolonilestirmek icin yeni gezegenler hazirlamanin bir yolu mu ya da evrende uzun sure devam eden yasami tohumlama isi/gorevi mi? Profesor Chang “Eger bunu insan terimleri ile dusunursek, gorunur “dunya disi programcilar” muhtemelen bir cok projeden olusan “tek bir buyuk kod” uzerinde calisiyorlardir ve projeler cesitli gezegenlerde cesitli yasam formlari uretmis olmali” diye belirtiyor. Onlar ayrica cesitli cozumler denemekteler. “Buyuk kodu” yazdilar, uyguladilar, bazi fonksiyonlarini begenmediler, bunlari degistirdiler veya yenilerini eklediler, tekrar uyguladilar, daha cok gelistirdiler, tekrar tekrar denediler.” Profesor Chang’in arastirma ekibi su sonucu cikariyor, “gorunur “dunyadisi programcilar” a “Dunya projesi”nde yogunlastiklari zaman, son teslim tarihini karsilamak icin, gelecek icin tum idealistik planlarini durdurmalari emredilmis olabilir. Cok muhtemel olarak, gorunur bir acele icinde “dunya disi programcilar” buyuk kodda azaltmalar yapmis ve Dunya icin niyet edilen temel programi teslim etmis olabilir.” Ancak, o zamanlar daha sonralari buyuk kodun hangi fonksiyonlarinin gerekli olabileceginden (belki) emin degillerdi, boylece hepsini orada biraktilar. Buyuk kodun tum hatlarini silerek temel programi temizlemek yerine, bunlari yorumlara donusturduler ve acele ile, orada burada yorumlarda birkac /* sembolunu unuttular; bu nedenle insanlara kanser olarak bildigimiz hucre kitlelerinin mantiksiz buyumesini sundular.” Problemin uc secenegi var. Ya tum /* sembollerini ve yorumlari silmek ve bu sekilde temel kodu temizlemek veya kayip */ ‘i eklemek ve temel kodu buyuk kod ile mantiksiz sekilde karistirmaktan kacinmak. Alternatif olarak, ucuncu secenekte, tum / sembollerini cikarmak ve temel kodu buyuk kod ile tam bir program olarak calistirmak. Maalesef bu seceneklerin hicbirini yapabilecek kapasitede degiliz. Eger canli bir insanin kromozomlarina genler sokabilseydik, yenilikci kesfimiz gelecekteki tum kanser vakalarini aninda tedavi etmek anlamina gelirdi, en azindan programci gorus acisindan. Teorik olarak, bunu laboratuarda yapabiliriz, ancak yasayan bir ozneye onarilmis DNA asilamak icin pratik araclara sahip degiliz. “Hurda DNA”nin gizemi ve kanserin cozulebilecegi goruluyor, ama hizli bir tedavi beklenmemeli. Simdi yapabilecegimiz en iyi sey kademeli olarak kusurlari giderilecek temel genetik koda sahip insanlarin yeni, kansersiz neslini beslemeye calismaktir. Bu uzun zaman alir. Bizim icin ve cocuklarimiz icin ufukta umut gorunmuyor. “Ancak, programcinin bakis acisindan, ayrica bunda pozitif bir sonuc vardir. DNA mizda gordugumuz sey iki versiyondan olusan bir programdir, buyuk kod ve temel kod.” Bay Chang sonra, “Ilk gercek su ki, komple ‘program’ kesin olarak Dunyada yazilmadi; bu simdi dogrulanmis bir gercektir. Ikinci gercek ise, genlerin kendileri tekamulu aciklamak icin yeterli degildir; ‘oyunda’ daha fazla bir seylerin olmasi gereklidir” diye onayliyor. Onun ne oldugunu veya nerede oldugunu bilmiyoruz. Ucunu gercek Marstan veya Mikrosofttan ister bir besteci, muhendis veya programci olsun yeni bir calismanin yaraticisi, calismasini gelistirme veya guncelleme secenegi olmadan birakmaz. Buradaki zeka, guncellemenin onceden icine konulmasidir – “hurda/cop DNA” temel kodumuzun gizli ve uyuyan guncellenmesinden baska bir sey degildir! Bir suredir bazi kozmik isinlarin DNA yi modifiye etme gucune sahip oldugunu biliyoruz. Bunu aklimizda tutarak, makul bir cozum elde edilebilir. Dunyadisi programcilar, tum /*…*/ sembollerini uzaklastirmak, kendisini buyuk kod (Hurda DNA) ile kaynastirmak ve tum DNAmizi calistirmak icin temel koda talimat veren Evrende herhangibir yerden dogru enerjiyi kullanabilirler. Bu bizi ebediyen degistirir, bazilarimizi birkac ayda, bazilarimizi sonraki nesillerde. Degisim cok fazla fiziksel olmayabilir, (artik kanser, hastalik ve kisa omur olmaz), ancak bizi entelektuel olarak firlatir. Aniden, Neanderthaller ile Cromagnonlarin birlikte varolmasi ile karsilastirilan zamanda oluruz. Eski, yeni donguye dogum vererek yer degistirir. Butun program, Evrenin eskimez enerjisi ve bilgeligi ile baglantida olan oldukca ileri biyolojik bir bilgisayar icin zarif, cok akilli kendini – organize edici, oto- icraci, oto – gelistirici ve oto – duzeltici yazilimdir. Icimizdeki yazilim, ya kisa ve hastalikli bir omur veya uzun ve saglikli bir yasama sahip super – zeki super bir varligin potansiyelini tasiyor. Bu sasirtici sorulari tetikliyor – temel kodun indirgenmesi acele icindeki ozensiz/dikkatsiz programcilar tarafindan mi yapildi, yoksa buyuk kodun yetkisizligi, istendiginde “uzaktan kontrol” vasitasi ile iptal edilebilen kasitli bir eylem mi idi?” Profesor Chang Insanliktaki dunya disi kaynaklari kesfeden diger arastirmacilardan sadece bir tanesidir. Profesor Chang ve arastirma arkadaslari, Dunyada insan yasami yaratmak icin acele edilmesi ile olusan DNA daki gorunur “dunya disi programlama” eksIkliklerinin insanliga kanser olarak bildigimiz hucre kitlelerinin mantiga aykiri buyumesini sundugunu gosteriyor. “Er gec”, diyor Profesor Chang “Dunya uzerindeki her yasamin bu dunya disi kuzenlerinin genetik kodunu tasidigi ve tekamulun dusundugumuz sey olmadigi inanilmaz fikri ile ciddi bir sekilde ilgilenmek zorunda olacagiz.” Insan Genom Projesi Kesfinin sakli anlamlari “Insana – benzeyen Dunya disi varliklar” ile iliskili Bu bilimsel kesiflerin sakli anlamlari, “dunya – disindan” insan gorunuslu dunya disi varliklar ile temasi olan diger bilim adamlari ve gozlemcilerin iddialarini destekleyecektir. “Dunya – disindan” insana benzeyen dunya disi varliklarin insanin tekamulu icin genetik materyal sagladigi ve bu dunya disi varliklarin cogunun, kendi personelinin Dunyadaki insan ailelerde ‘yildiz tohumlari’ olarak enkarne olmasina izin verdikleri iddia edilmisti. Bu “yildiz tohumlari”, “yildiz cocuklari” veya “yildiz insanlari” Brad ve Francie Steiger tarafindan ‘ruhlari’ diger yildiz sistemlerinin dunyalarinda bicimsel olarak enkarne olan ve sonra Dunyaya yolculuk yapan ve insanligin spirituel tekamulsel gelisimini “itelemek/destekleme k” icin Dunyada enkarne olmaya karar veren bireyler olarak tanimlandi. Insanligin cogunlugu bu dunya disi varliklar grubunu, George Adamski, Orfeo Angelucci, George Van Tassell, Howard Menger, Paul Villa, Billy Meier ve Alex Collier gibi “dunya disi varliklar ile temas kuranlar” tarafindan tanimlandigi gibi ‘yardimsever’ olarak dusunuyor. Bu temascilar cogu zaman dunya disi irklarla temaslarina fotograf, film ve/veya taniklarla fiziksel kanitlar sunuyor. En kapsamli dokumante edilen ve arastirilan temasci, arastirmacilari icin cok fazla fiziksel kanitlar sunan Eduard ‘Billy' Meier’dir. ‘Kadim astronotlar’ ile ilgili tasvirler Gercegi soylemek gerekirse, ‘kadim astronot’ yazarlari uzak gecmiste zeki dunya disi varliklar irkinin Dunyayi ziyaret ettigine ve/veya kolonilestirdigine inaniyor, burada Homo sapienler olarak bildigimiz insan irkini yaratmak icin genetik muhendislik vasitasi ile ilkel hominid Homo erectusu gelistirdiler. Bu fikrin kaniti; (a) Ortodoks Darwinizm’in prensiplerine gore Homo sapienlerin bu kadar ani ortaya cikmasinin ihtimal disi olmasinda; ve (b) cennetlerden inen ve insani ‘kendi suretlerinde’ yaratan insana – benzer tanrilari tanimlayan kadim uygarliklarin mitlerinde, bulundu. Homo sapienlere, Homo erectusun dunyasal genlerinin ve “tanrilar irki”ndan dunya disi genlerin karisimindan olusan melez bir varlik olarak bakilir. Uzay yolculugu ve genetiklerin modern cagindan once, insanligin kaynagi icin bu teori hayal edilemezdi. Ve simdi 21 nci yuzyilda bile, buna bilim kurgu olarak bakan bir cok insan var. Ancak, insan tekamulunun Ortodoks teorisindeki problemlerin isiginda, (kendileri daha inanilir bir zaman cercevesinde baska bir gezegende tekamul etmis olan) zeki insana – benzer bir turun genetik mudahalesi fikri, gizemin potansiyel cozumu olarak ciddiye almayi gerektirir. Kadim astronot mudahalesinin en unlu savunuculari Isvicreli yazar Erich von Daniken ve Amerikali yazar Zecharia Sitchin’dir. Ozellikle, Sitchin durumu buyuk ayrintilar ile tartisti. “Exopolitik” gruplardan akademisyenlerin aciklamasi Dr. Micheal E. Salla, Evrende sosyal olarak sorumlu varliklar olarak insanligin yasam kalitesi ve “kuresel demokrasi”nin onaylanmasi icin Dunya disi varliklar uzerine ve onlarla acik ve bilgili diyalog isteyen Exopolitik hareketin kurucularindan biridir. Dr. Salla “Su anda Dunya ve insan nufusu ile karsilikli temasta oldugu bilinen [cesitli arastirma enstituleri ve ajanslar tarafindan] buyuk sayida dunya disi irklar var” diyor. Dr. Salla ayrica ‘Exopolitikler: Dunyadisi Mevcudiyetin Politik Mudahaleleri’ kitabinin yazaridir. Avustralya Ulusal Universitesinde ve Washington DC, Amerikan Universitesinde ful zamanli akademik gorevlerde/makamlar da bulundu. Avustralya Queensland Universitesinden Ph.D si vardir. Profesyonel akademik kariyeri sirasinda, ABD Baris Enstitusu ve Ford Vakfi tarafindan fon saglanan Dogu Timor catismasi icin bir seri vatandas diplomasisi girisimleri ile tanindi. Ayrica Exopolitikler Enstitusu’nun kurucusudur; ve ‘Exopolitics Dergisi’nin Bas editorudur ve ‘Dunya disi varliklar ve Dunya Barisi Konferansinin’ katilimcisidir. 1998 deki bir gorusmede, ABD ordusuna 22 yil hizmet etmis olan ve yere dusen dunya disi gemilerini ve dunya disi biyolojik varliklari ele gecirme operasyonlarina katilan emekli ABD ordusu cavusu Clifford Stone [cesitli enstituler ve ajanslar] tarafindan bilinen cesitli turde dunya disi irklar oldugunu ortay serdi. Dr. Salla “farkli dunya disi irklar uzerinde en zorlayici tanikliklar Sergeant Stone gibi insanlardan ve ayrica dunya disi varliklarla direkt fiziksel temasi olan ve onlarla iletisim kuranlardan geliyor” diyerek ayrintilara giriyor. Dr. Salla, Bascavus Bob Dean’in askeriyenin en kidemli alanlarinda yirmi yedi yillik seckin bir kariyere sahip oldugunu not ediyor; bilinen dunya disi varliklarindan bir grup icin “bize o kadar cok benziyorlar ki, ucakta veya restoranda yaniniza oturduklarinda asla farki anlayamazsiniz” diyor. AsIkar olarak “Dean ve digerlerinin tanimladigi sekilde insansi dunya disi irklar kolayca insan toplumuna entegre olabilir ve diger insanlardan ayirt edilemez.” diye ekliyor Dr. Salla. “Bir temasci” oldugunu iddia eden Alex Collier’e gore, cesitli turdek-i dunya disi irklar ‘insan deneyi’ icin genetik malzeme sagladilar. Alex Collier “Dunya insanlarinin dunya disi genetik manipulasyon urunu oldugunu ve bu dunya disi varliklar bir cok farkli irka - en az 22 farkli irktan olusan- ait hafiza bankasindan olusan buyuk bir gen havuzunun sahibidirler. Insan ETlerin dinsel ruhsallik vasitasi ile insanligin birligini gelistirme cabalari Alex Collier “Insan ETlerin kuresel insanligin hem kendisini hem de bir parcasi oldugu daha buyuk galaktik toplulugu tehlikeye atmadan sorumlu bir sekilde tekamul etmesini saglamaya cabaladigi” iddia ediyor. Exopolitik grup ve bagimsiz temascilar ayrica “Insan ETlerin insan bilincliligini yukseltmeyi ve dinlerin birligini tesvik etmeyi istediklerini” belirtiyorlar. ETler ile temas kurdugunu iddia eden Alex Collier Hristiyanlik, Judaizm, Islam ve diger lurumsallasmis dinler ve ayrica ‘kult’ gruplardan gelen koktendinci mesajlarin insanligi manipule ve kontrol etmek icin “dusman unsurlar” tarafindan ozel olarak yerlestirildigini ileri suruyor. Bir cok grubun “Insan ET” oldugunu iddia ettigi Isa, insanligin sosyal bilincliligini birlige dogru esinlemeye, uyandirmaya calisti, amaci “Hristiyan dinini” yaratmak degildi. Alex Collier ile temas kuran ETler ayrica Isa’nin gercekte yasadigini ve yasaminin kalanini Massada’da gecirdigini belirtiyorlar; ve Isa sadece dini doktrin tarafindan carmiha gerildi. Ornegin “kurtarici senaryosu” ile ilgili olarak, Alex Collier’e ETler tarafindan bunun “bizi gucsuzlestirmek” icin inanc sistemlerimize konuldugunu anlattilar. Kurumsallastirilmis dinlerin dogmasindaki kurtarici senaryolari, kendilerini “ahlakliligin yargilayicilari” olarak tayin eden elit- gudulu ezici guc yapisinin yaratilmasini yasallastirir. Bu dini elitler hukumetten is girisimlerine dek diger elitlerle acgozluluk – yonelimli kendini – buyutme ortak islerini tamamlayan kapsamli bir sosyal kontrol sistemi uygulamak icin kendi tayin ettikleri rolleri tarihsel olarak kullandilar. “Kapitalistlerin” cabalari, sosyal olarak ilerici Insansi ETlerin spirituel ve diger “temsilciler” vasitasi ile ‘Dunya Insanlarinin’ yasam kalitesinin kabulunu ilham etme cabalarina zarar verdi. Insansi ETler, “egitim ve bilincliligin yukselisi vasitasi ile insanligi baskici yapilardan ozgurlestirmeye yardim etmeye cabaliyor” Dunyada “Insansi ET” karsilasmalarinin iddialari Dr. Salla’nin Ekim 2006’da yayinlanan “Dunya Disi Varliklar Aramizda” makalesinde, “ Belli bir sayidaki bagimsiz kaynaklardan ’’insan gorunuslu’ dunya disi ziyaretcilerin bizimle butunlestiginin ve son zamanlara dek buyuk nufuslu merkezlerde yasadiklarinin ve bunun bazi enstituler tarafindan bilindiginin cok sasirtici kanitlari var. Bascavus Robert Dean gibi tanikliklarin yani sira, bir sayida ozel sahsiyet, gezegende buyuk sehirlerde siradan vatandaslar gibi yerlesen dunya disi varliklar ile karsilastiklarini iddia ediyor. Insan nufusu arasinda gizlice yasayan dunya disi varliklardan bahseden ilk kisi George Adamski idi. Dunya disi varliklar ile karsilasma deneyimlerini anlattigi ikinci kitabinda, “Ucan Dairelerin Icinde”, Adamski insana benzeyen dunya disi varliklarin insan nufusu icinde nasil yerlestiklerini anlatiyor. “Bize cok benziyorlar”, Dr. Salla not ediyor “ise girebiliyorlar, komsulari oluyor, araba kullaniyorlar ve insan nufusuna kolayca karisabiliyorlar.” Dr. Salla “Adamski dunya disi araclarla unlu ucusuna goturen toplantilari duzenlemek icin onunla nasil temas kurduklarinin yazdi” diyor. Dr. Salla acikliyor “Adamski’nin temas deneyimleri ve inanirligi uzerine tartismalar devam ederken, etkileyici sayida taniklar, fotograflar ve filmler ile desteklenen Adamski’nin UFO karsilasmalarinin aldatmaca olmadigi sonucuna varildi” Dr. Salla ilave olarak, “Adamski’nin tanikligi, dunya disi varliklarinin nasil kilik degistirerek insan nufusu arasinda yasayabileceginin onemli anlayislarini sunuyor” diyor. Adamski vakasini ve onu destekleyen en guclu kaniti tartistiktan sonra, Dr. Salla makalesinde, siradan vatandaslar gibi davranana dunya disi varliklar ile karsilastiklarini iddia eden diger temascilari tartisiyor. Son olarak, Dr. Salla siradan Dunyaya – bagli bireyler arasinda yasayan dunya disi varliklari ile ilgili resmi tanikliklari inceliyor. (Ceviri ; Saffet Guler) http://raysender. com/junk% 20DNA.html Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Paylaştığın için teşekkürler.. Dine egilimli olan Adnan ilahi el’i dusunuyordu – ama dizilerin icindeki spagetti kodu analiz ettikten sonra, kucuk kodu yazanin Tanri olmadigina ikna oldu. Insan genetik kodunun aktif, kucuk sifrelenmis bolumunu yazan cok iyi organize olmamisti, daha cok ozensiz/dikkatsiz bir programci idi. Sanki Mikrosoft’tan biri gibiydi, ama insan genetik kodunun yazildigi zamanlarda, Dunyada Mikrosoft yoktu. Dikkatlice okuyunuz.... Profesor Chang “Bizim varsayimimiz su, daha yuksek dunyadisi bir yasam formu yeni yasam yaratmakla ve bu yasami cesitli gezegenlere ekmek ile mesgul” diyor. Dunya bu gezegenlerden sadece bir tanesi. Belki, programlamadan sonra, yaraticilarimiz bizim Petri kaplarinda bakteri yetistirdigimiz gibi bizi yetistiriyor/ buyutuyor. Onlarin gudulerini bilemeyiz – bu bilimsel bir deney mi, yoksa kolonilestirmek icin yeni gezegenler hazirlamanin bir yolu mu ya da evrende uzun sure devam eden yasami tohumlama isi/gorevi mi? Profesor Chang “Eger bunu insan terimleri ile dusunursek, gorunur “dunya disi programcilar” muhtemelen bir cok projeden olusan “tek bir buyuk kod” uzerinde calisiyorlardir ve projeler cesitli gezegenlerde cesitli yasam formlari uretmis olmali” diye belirtiyor. Onlar ayrica cesitli cozumler denemekteler. “Buyuk kodu” yazdilar, uyguladilar, bazi fonksiyonlarini begenmediler, bunlari degistirdiler veya yenilerini eklediler, tekrar uyguladilar, daha cok gelistirdiler, tekrar tekrar denediler.” Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mistik Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Evet büyük iddialar... mitololoji olarak kalmış kimi tarihsel durumların gerçekten yaşandığını ve mitolojide adı geçen tanrıların aslında uzaylılar-gezegenler olabileceğini destekliyor, tabi ki bu uzaylıların da bir yaratanı var ama insan üzerinde genetik oynamaların yapıldığı hatta homo-sapiens adı verilen günümüz insanının böyle ortaya çıkmış olabileceğini de düşündürtüyor... -------------------- bir şey daha var, geçen yıllarda ünlü bir kaç fizikçi, tüm eenin bir simülasyon olabileceğini belirttiler..buna ayrı bir başlık açıp düşüncelerinizi almak isterim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Yeniçağ inançlarını doğrulayan bir yazı sanki... Bir ana yaratıcı , herşeyin yaratıcısı Yüce Tanrı var ama bunun ötesinde belli -kısmi- yaratma güçleri olan varlıklar var.. Ve hatta insan bunlar tarafından tasarlandı.. Akaşa Yaınlarından çıkan "Yükseliş" serisinin bir bölümünde okumuştum bu tarz bi pasaj.. Elohimler... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mistik Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 evet, öncelikli olarak sümerler, sonra asurlular, babiller, mısır ve antik yunan üzerine yapılan yoğun çalışmalar ortaya bu tezleri çıkartıyor, tevratta da bir yerde tanrıoğullarının yerin kızları ile birleştikleri yazar, üstün bir ırkla çiftleşerek ortaya çıkmış insan soyuna bir gönderme bulunabilir bir çok kaynakta, bu çiftleşmeden kasıt şu anki bilimimizin ötesinde gerçekleştirilmiş bir genetik manipülasyon olabilir... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon-ex Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Mitokondri ve klorofil gibi hücrenin temel organellerinin hücreye dışardan dahil olarak hücreyle mutualist bir yaşam sürmeye başlayan canlılar oldukları yönünde bilimsel bir tez de vardı o geldi şimdi aklıma:DBelki mitokondrilerimiz marstaki gelişmiş bir uygarlığın fln. dünyamızı ziyareti sırasında dünyaya yanlışlıkla getirdiği varlıklar:Dkim bilir;) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mistik Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2007 yanlışlıkla olduğunu hiç sanmıyorum:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
x12tr Yanıtlama zamanı: Ocak 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 24, 2008 biyerde duymuştum insanda her canlıdan bir parça mevcuttur diye acebe diom hatta ne desem bilemiom. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest Metaruh Yanıtlama zamanı: Ocak 26, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 26, 2008 gercekten üzerinde durulması gereken casrpıcı bi konu Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.