Guest 3ni6w4tic Oluşturma zamanı: Şubat 14, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 14, 2007 çeşitli konular hakkında kompozisyon yazalım,,her ne kadar okulu anımsatan bir konu olsada yazmayı özleyenler için iyi olur diye düşündüm ilk konu benden olsun; ''insanlık için barışın önemi'' Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 Konu güzelmiş ama sadece konu değil ilk kompozisyon da senden olsaydı iyi olurdu:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sensizim Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 selcuk erdemin ilk okul 3. sınıfta yazdığı komposizyon İlkokul 2. sinifta yazdigim bir kompozisyon Sinif ortasinda okudugum zaman,ögretmen ve arkadaslarim tarafindan pek tutulmamis bir kompozisyon… Yazim hatalari düzeltilmemis, parantez içindeki notlar simdiki ben tarafindan eklenmistir. KONU: Çevremizde neler görüyoruz? Ben çevremde çok sey görürüm. Yasasin çevremiz. Çevremiz olmasaydi hiçbirsey göremezdik bence. O zaman Ufuk’u da göremezdik. Ufuk benim en iyi arkadasim. Ufuk neler yazdi defterine bakiyorum. Ögretmenimiz hep arkadasinizin defterine bakmayin der, ama su anda bakmam lazim çünkü benim çevremde Ufugun defteri var. Ufuk benim arkadasimdir. Ufuk salak degildir. Çünkü arkadasimiza salak demek ayiptir. Ayip olmasa Ufuk’a salak diyebilirdik. Ama diyemedik. Bunun ayip oldugunu ögretmenimiz ögrettiydi. Ögretmenimiz bize hep ögretir. Ne güzel seyler ögretir. Böyle bir ögretmenimiz olmasaydi biz ne yapardik? Okula gelmezdik. Tabi o zaman hemen sevinmezdik hemen çok üzülürdük. (’çok’ sözcügü araya sonradan sikistirilmistir) Ögretmenimiz bize “arkadaslariniza salak demek ayiptır” demisti. Bende “o zaman aptal demek ayip degildir” dedim. Ögretmenimiz hepsi ayni dedi. Ben de “bu bilgi hayatta ne isimize yarayacak” diye sordum. Ögretmenimiz “Bu konu burada kapanmistir” dedi. Ama kapanmamisti tabi. Ufuk defterine sunlari yazmis: Ben çevremde neler görüyorum: Agaçlar, evler, yollar, insanlar, kadinlar, kuslar, taslar, topraklar, kediler, köpekler, böcekler, bulutlar, annem. Gerçekten de Ufugun annesi hep cevresinde dolasir. Sabah okula getirir, aksam eve götürür, derslerde de pencerenin önünde ziplayarak oglunu görmeye çalisir. Bence çok komik. Kafasi bir görünür, bir kaybolur. Yazin pencere açikken silgiyle kafasini vurmaya çalisiriz. Ama havada durmayip hemen düstügü için vurmak çok zordur. Yani bunlarin disinda Ufugun gördügü ilginç bir sey yok. Çevremiz çok sikici degil. Ben sanki görnüyorum agaçlari, evleri. Salak! Sana demedim, bu sayilmaz, agaçlara dedim Ben çevremde hep degisik seyler görürüm. Mesela geçen gün çevremde bir tane tavukadam gördüm. Tabi hemen arkadas olduk. Çok ilginçti. Ufuga anlattim ama Ufuk inanmadi çünkü o benim anlattiklarimi hiç inanmaz, bunu nereden biliyorum çünkü uzaylilara da inanmamisti. “Bir kere, dedi, tavuktan adam olsa o zaman horoz adam olurdu” çünkü tavuktan adam olmazmis horozdan olurmus. Ben de ona hayatinda kaç tane tavukadam gördügünü sordum. Hiç görmemis tabi, ne konusuyorsun o zaman? (Bu cümlenin sonundaki salak silinmis, ama iyice bastirilarak yazilmis olsa gerek ki izi kalmis) Tavukadam gerçekten var, iste söyle bir sey: !(Burada tavuk adamin temsili bir resmi var) Tavukadamla geçen hafta, banka sinemasinda tanistik. (Hala var mi bilmiyorum, bizim çocuklugumuzda bankalar, sinemalarda çocuklar için çizgi filmler falan gösterirlerdi) Içerisi karanlik oldugu için diger çocuklar onu göremediler tabi (Yalan!) Tavukadam harika birinsan. Diger büyükler gibi insanin canini sikmiyor. Benim en iyi arkadasim. Ufuk için salak dedi. Ayip da olmamis oldu, çünkü o Ufugun arkadasi degil. Tavukadam çok güçlü, herkesi dövebilir. bu herkese, çevremde gördügüm herkes dahil, bilmem anlatabildim mi? Bana dedi ki, “Eger sana sinirlenen bir ögretmenin falan varsa, gelip onun kafasini kirayim, bacaklarini da koparmam elbette mümkün”dedi. Ben de ona “Tesekkür ederim, ama bana sinirlenen bir ögretmenim yok, ögretmenim beni çok sever bence, ben de onu severim.Onun bacaklarini ikiye ayirip kafasini gaganla ezmene hiç gerek yok!” Böylece is tatliya baglanmis oldu, ama tavukadam “sen gene de bir sey olursa haber ver, aninda gelirim.” dedi. Ben de haber verecegime söz verdim. Simdi bir sey olursa ve ben haber vermezsem tavukadama karsi çok ayip olur. Çevremizi tavukadamla birlikte gördüm. Ona Marstan gelen taslarimi gösterdim, o da bana çokoprens agaçlarini gösterdi. O kadar çok ki. Hepsinin ortasini açip çukulatasini yaliyorsunuz, bisküvisini hiç yemiyorsunuz. Ufuk bunlara da inanmiyor. Bana dedi ki “Sen simdi tavukadamin uçtugunu da iddia edersin” dedi. Ben de tabi hemen, tavuklar uçar mi be, biz burada güvercinadamdan bahsetmiyoruz herhalde dedim. Böyle bir laf ettgi için ona salak demedim çünkü o benim arkadasim Ufuk, o zaman niye getirmiyorsun okula, bizi de tanistir dedi. Yok ki gelsin dedi. Ama tavukadam hergün lunaparka gittigi için okula gelecek vakti yok. Ayrica kendisinden yok diye bahsedildigini duyarsa Ufuga çok sinirlenir. Bu ona inanmayan baskalari içinde geçerli olur. O zaman yumurtasini getir dedi. Sanki tavukadam bütün gün aptal aptal ortalikta dolasip yumurtluyor. Tavuklarla tavukadamlari birbirine karistirmamaliyiz. Cunku hangisini kesemeyiz. (Birbirine karistirirsak hangisini kesecegimizi bilemeyiz demek istiyor) Çevremizde neler gördük? Ufuk gibi biz de çevremizde kus gördük, ama biz gittik konustuk. Göç eden kuslar artik havalar isinmaya basladigi için geri dönüyorlar. Onlara keske dönmesaydiniz, çünkü havalar gene soguyacak dedim. Onlar da bana belki bu yil sogumaz bir umut dediler. Yaz bitmezse gerçekten çok iyi olur. Çünkü yaz bitince okullar açilir. Ama yaz tatilindeyken çevremde okulu görmüyorum. Tabi hemen okulumu özlüyorum. En çok da ögretmenimi özlüyorum. Yararlandigimiz kaynaklar: Çevremiz, büyüklerimiz, ögretmenimiz, tavukadam. (Son olarak bir ekleme yapmak istiyorum: Ufuk bir salaktir!!!) SELÇUK ERDEM Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 katkın için tesekkurler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sensizim Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 katkın için tesekkurler rica ederim cok komik dime sizlerdende bekleriz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Wahsi Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 bu selcuk erdem baya bi komik adammıs Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 Dünya bin kişilik köy olsaydı.... 584 asyalı,124 afrıkalı,95 avrupalı,84 latın amerikalı,55 eski sovyetler bırlıgı,52 kuzey amerikalı,6 avusturalyalı 330 cocuk ve sadece yarısı aşılı 10 ölüm var.. 2i cocuk...3aclıktan,1 kısı kanserden... 330 kısının temiz içme suyuna ıhtıyacı var... 670 kişinin yarısı okuma yazma bılıyor... 5 i asker 1 ı doktor 7 i ögretmen 3 ü mülteci ve hal böyle ıken silahlanmaya harcanan para egtım ve saglıga harcanan paranın yarısından fazla... kompozisyon yazan arkadaslar ıcın fıkır olur dıye Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest 3ni6w4tic Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2007 selçuk komik çocukmuş sağolun arkadaşlar ama konuya ilk kompozisyon yazmak yine bana düştü sanırım,, okul zamanında yazdığım bir kompozisyonumun konusuydu aslında "insanlık için barışın önemi",,aynen yazıyorum;; Muharebe-i Sulh_ İnsanlar yaşamlarının büyük bir bölümünü birbirleriyle sürekli paylaşım içinde geçirmektedirler.Uyum sağlandığı sürece toplum ya da ülke her zaman kalkınabilir.Bunun devamlılığı için olumsuz düşünceler olmamalıdır.Muhakkak ki daimi düzen sağlanması,şu anki dünya standartlarında mümkün olmayacağı gibi,bilakis savaşlar ön safhada görülmektedir.Eğer "savaş" düşüncesi beyinlerden çıkmaz ise insanlık yavaş yavaş yok olacağa benziyor. Barışın sağlanmamasında ki en büyük etki hırstır.Yıkım gücü varlığını ispatlamaya çalışan ülkeler, bu mantıkla devam ettiği sürece "barış" sözcüğü lugattan düşebilir."Kavgasız bir topluluk" ideası ütopya sınıfında mevcut olmuştur. Her insan kendi sonunu kendi hazırlamaktadır.Bu etki kimi zaman bir aile,kimi zaman bir şehir,kimi zaman ise bir ülke kapsamında olabilir.Bakış açısı farklılığı aşırıya kaçtığında çelişki doğurur, ne var ki çelişkinin ön planda olması dejenere mevcudiyetini gösterir.Yani; görüşler bir olmazsa savaşlar eksik olmaz yahut düşünceye saygı olmadığında da sonuç aynıdır.Zira barış önemden ziyade ihtiyaçtır.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 Konu : İnsanlar için barışın önemi. YAŞAM SAVAŞA DÖNERSE İnsan sosyal bir varlıktır.Tarih boyunca tüm insanlar birlikte ve toplum halinde yaşamışlardır.Tarih öncesi devirlerin başında sadece tüketen insan, devir değiştikçe üretmeyi öğrenmiş ve sınırlı kaynakları en iyi şekilde kullanmanın yollarını aramıştır.Üreten insan paranın icadına kadar takas yoluyla ticaret yapmış,toplumsal sınıf farkları oluşmuştur.Zaman ilerledikçe çoğalan insanlar farklı kültür yapısı ve yaşam tarzlarıyla farklı toplumları oluşturmuş, birbiriyle rekabete girmiştir.Yeryüzünde ki sınırlı kaynakları paylaşamayan toplumlar kendi yaşamları için birbirleriyle savaşmaya başlamış, toprak kavgası etmiştir.Zaman değiştikçe toplumlar milletleri,milletler ülkeleri oluşturmuş; bu ülkeler zaman zaman birbirlerine savaş açmışlardır.Toplumlar büyüdükçe savaş nedenleri değişmiş,toprak kavgası din ve siyaset adına savaşlar yapılmış kıyımlar olmuştur.En başta hayatı kolaylaştırmak adına yapılan icatlar sonraları insan öldürme amaçlı geliştirilmiş ve kullanılmıştır. Savaşların nedeni insanlar geliştikçe farklılaşmış fakat sonuçları değişmemiştir.Savaşların sonucunda meydana gelen yıkım savaşın boyutuna göre değişirken; kimi zaman tek taraf kimi zaman her iki taraf birden zarar görmüştür.En küçüğünden en büyüğüne her türlü savaşı bencilce ve zalimce müdahale olarak adlandırdığım, lüzumsuz bir katliam olarak kabul edecek olursak; halen sürmekte olan savaşların sadece savaşanları değil dünyadaki tüm insanların huzur ve refahı açısından hepimizi etkilediği gözler önündedir.Oysa Atatürk’ün de dediği gibi ‘Yurt da sulh; cihan da sulh.’ cümlesi ne kadar da doğrudur.İnsanlar savaşmak yerine paylaşmayı ve elbirliği ile çalışmayı kabul edebilselerdi, insanlık tarihinde öfke ve bencilliğin hakim olduğu dönemler yaşanmaz , savaşlar olmazdı. İnsanlık açısından ele aldığım savaş kavramını bir de tek başına insan açısından ele aldığımda şöyle bir gerçekle de yüzleştim.Günümüz toplum hayatının insana sunduğu olanaklar ve günlük sosyal rekabetin doğurduğu sonuç olarak toplum içinde ki sınıf farkları bir takım sosyal çatışmalara neden olmaktadır ve insan sadece başkalarıyla değil kendisiyle de savaşmaktadır.Nitekim bu durum her yaşta insanın rastladığı ve hepimizin bildiği strese yol açmaktadır. Anlaşıldığı gibi, savaşın çeşitleri bulunmakta ancak her türlü savaş insan hayatını olumsuz etkilemekte dünyayı yaşanmaz hayatı dayanılmaz kılmaktadır.Ancak savaş kavramının insan doğasındaki yerini de kabul etmek gerekir.Bu nedenle hem kendimiz hem bütün insanlık için hepimiz asıl savaşı dünya barışını korumak adına vermeli, insan olarak doğamızda bulunan bu bencillik,hırs ve öfkemizin sebep olduğu savaşma ve mücadele arzumuzu olumlu yönde ve dengeli bir şekilde kullanıp kendimizi böyle tatmin etmeliyiz.Malumunuz her şeyin azı karar çoğu zarar.Başka bir deyişle bencilliği öfkeye,öfkeyi hırsa hırsı da azme bırakırsak savaş çok daha masumane bir kavram olur. Hepimize bu mücadelede başarı ve sabır diliyorum. Ben bu yazının sadece başlığını beğenmiş bulunmaktayım.Ama yazı yazıdır okuyan okur okumayanın canı sağ olsun takdir sizin.Ancak yorumlarınızdan önce sizin de yazdıklarınızı görmek isterim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hexagram Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 İyi fikir ama ben kompozisyon yazınca 4-5sayfadan aşşağı yazamam siz yazın biz okuyalım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 İyi fikir ama ben kompozisyon yazınca 4-5sayfadan aşşağı yazamam siz yazın biz okuyalım olsun sen yaz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sensizim Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 bak hepimiz yazdık sendende bekliyoruz hexagram.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidarta Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2007 uyanmak... ya da uyandırılmak... sessizliğin ortasında olduğunu düşünen her insanın günü gelip de çığlıklar atarak bu sessizliği kırdığı bir hayatın tam da eşiğinde ya da tam da içindeyiz.sorularımızın hepsinde bir öykü havası.çünkü sorularımızı oluşturan hayatın büyük bir eser olduğunun farkındayız...nedenlerimizi birleştirip ayağa kalkmaya çalışyoruz..sonra biri gelip elimizi tutuyor..şaşırıyoruz...noktalama işaretlerinde bulduğumuz özgürlüğü kelimelere taşıyamıyoruz belki de...belki de sorunumuz bu...ünlemlerimizi de kaybediyoruzz.yoruluyoruz...tekrardan oturuyoruz...sonra uzanan elleri itip ya kendimiz kalkmalı ya da sonsuza dek oturmalıyız diyoruz... ve sonraa.. unutuyoruz... ---moria--- Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2008 Barışın önemi demişken insanların ikiyüzlülüğünden bahsetmek istiyorum biraz. Irakta, Afganistanda, Afrikada, daha önceleri bosnada vahşetler yaşanırken ve hala yaşanıyorken ses çıkarmayan hatta buna çanak tutan ( amerika yandaşı olarak ) gürcistan kendi topraklarında yapılan rus saldırısı için hemen tepki verdi ve 1 milyon insan barış için yürüdü. Acaba sadece bizim ülkede insanlar ölünce mi vicdan harekete geçiyor? bizim insanlar insanda diğerleri renkleri, ırkları, dilleri veya inançları için hayvan yerine konulabilir mi? bu arada amerika ortadoğuya demokrasi getireceğine gitsin arabistana demokrasi götürsün !!! Son olarak ben kompozisyon yazamam, sadece insanların ikiyüzlülüğünden sıkıldım. Herkesi seviyoruz! herkes hayvanlar gibi sarılsın silaha! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xxxcaglaxxx Yanıtlama zamanı: Mart 11, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 11, 2009 Barış insanlık için her zaman önemlidir.Barışı sağlamayan,barışı önemsemeyen veya sevmeyen bir insan insan mıdır?Bence değil.Barışı sağlamak,önemsemek de insanlık görevimizdir.İnsanın sorumlulukları arasında yer alır.İnsanlar barış gibi önemli bir konuda dil,din,ülke vb. konularda hep ayrımcılık yapıyorlar.Aslında bir bakıma insanların böyle ayrımcılık yapmaları barışı önemsediklerini gösterir.Fakat önemseyebilir ama barışın ne anlamı kalıyor ki!Her türlü insan İNSAN dır.Bir insan bir insana barışçıl davranmıyorsa, çok kötü örnek oluyor demektir.Bu diğer insanlarıda etkiler.Özelliklede barışı göremeyen insanları...Ve en önemlisiyse yeni nesli!Barış yerine savaş yapmanın ne anlamı var ki!Barışı tatmamış insanların ne suçu varki!Barış dediğin ne ki diye düşünenler size soruyorum 'neden?'... GSl olmadı galpaa Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.