Locked Oluşturma zamanı: Ağustos 13, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 13, 2009 Çin, Kore ve Japon mitolojileri bir bakıma birbirlerine benzerlerse de, birçok farklılıkları da vardır. Eski Çinliler yeryüzünün karısı olan gökyüzünün dünyayı yönettiğine inanıyorlardı. Yeryüzünün yanı sıra, gökyüzünden daha aşağıda yaşayan öbür tanrı ve tanrıçalar da Ay'ı, Güneş'i, Jüpiter gezegenini, bilimi, rüzgârı, ateşi, bulutları ve ırmakları yönetiyorlardı. Ayrıca önemli işler başaran kadın ve erkekler de canrılaşıyordu. Gerek Çinliler, gerek Koreliler atalarına taparlardı. Ölülerin yaşayanlara yardım edebileceklerine inanırlardı. Koreliler bundan başka doğaya da taparlardı. Krallığın kurucusu olan Güneş tanrısı Tangun'a dua ederlerdi. Japonlar da Güneş'in soyundan geldiklerine inanıyorlardı. Yaradılış efsanelerine göre, Dünya başlangıçta doğru düzgün biçimi olmayan bir kütleydi. Sonra, tanrı İzanagi ve tanrıça İzanami'ye sapı değerli taşlarla bezeli uzun bir mızrakla bu biçimsiz kütleyi karıştırma işi verildi. Onlar karıştırdıkça yoğunlaşan kütle bir ada biçimini alarak mızrağın ucundan düştü. İzanagi ile İzanami bu adanın üzerinde evlendiler ve pek çok çocukları oldu. İşte sekiz Japon adası, birçok tanrı, tanrıça ve bir de Güneş tanrıçası Amaterasu, İzanagi ve İzana-mi'nin çocuklarıdır. Efsaneye göre, Amatera-su'nun çocukları ve çocuklarının çocukları tanrı imparatorlar olduktan sonra, onların çocukları da insan imparatorlar dizisini oluşturdular 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2009 Japon Mitolojisi Herhalde yeryüzünde mitolojik olarak en çok kendisine ilah edinen bir ülke varsa oda japonyadır , Japonların yaşam alanlarının her bir koluna ve yaşamı kapsayan her bir alanına bir ilah mutlaka girmiştir Ve japonyada tamı tamına 8 milyon ilah olduğu söylenmektedir , bunlar genel bilinen İlahların dışında hiç aklınıza gelemeyecek alanlarda bile Japonların itibar ettikleri İlahları vardır . İlk yaratılıştan başlayan mitolojik öykülerin dilden dile aktarımı ve zamanla genişletilerek çok geniş bir zamana ve alana yayılması nedeniyle olsa gerek , 8 milyon ilahın olduğu bir ülkede her an bir ilahla bir arada yaşıyorsunuz demektir. Mesela hastalıklara göre Tanrıları vardır , buna göre çicek hastalığının tanrısı Hoso-no-Kamidir Veba ve salgın hastalıkların tanrısı Ekibiogamidir Sahillerin tanrısı Isora dır Kavşakların , anayolların , patikaların tanrısı Chimata -no-kami dir Ayrıca her bütün meslek gruplarının kendi branşları için bir Tanrısı bulunmaktadır ve bu Tanrıların kendilerine mesleklerinde yardım ettiklerine inanılır ve bu tanrıların güçlerinden kendileri için güç ve bilgelik başarı talep edilir. Benten edebiyat, müzik, zenginlik ve dişilik Tanrıçasıdır. Ebisu balıkçıların ve tüccarların koruyucusudur. Bunun gibi mesleklerin ayrıca dağların , nehirlerin , doğa daki her bir oluşumun ve yaşamın içinde her bir oluşumda bir Tanrı vardır japonlar için yaşam bunlarla şekillenir , niyetler ve inançlar , istekler ve arzular bu tanrılara iletilerek her zaman bir İlahi diyaloğun içerisinde yaşanılır. 8 milyon tanrının olduğu bir yerde , sanırım tanrıdan kopuk yaşamak olanaksız gibi geliyor bana , düşünsenize arabanıza biniyorsunuz bir yol Tanrınız var , ayrıca bir koruyucu tanrınız var , tepenizde gökyüzü tanrınız var , sonra bulunduğunuz bölgenin koruyucusu olan bir tanrı var .......Aslında Varolan herşeyin bütünün bir parçası ve Mutlak Yüce Zekanın var ettiğibir alem olarak düşünürsek zaten hiç bir şekilde bu yüce oluştan bir an dahi ayrı ve uzak olmadığımız söylenebilir ve her daim Onda ve ondan olarak , Onun iletişimli olarak yaşamlarımızı idame ettirebildiğimizi söyleyebiliriz. Bütünsel bir oluşun içerisinde , İlahi olanı her daim , bir bütün ve birbirinin devamı olan parçaların devamlılığı olarak görmek daha yerinde olucaktır , Japon Mitolojisine göre Gök yani İnazagi ve Yeryüzü yani İzanami hem kardeş hem karı kocaydılar. Onların Kaostan sonra ayrıştıkları ve Gökyüzünden , Tanrısal mücevherlerle süslü bir mızrakla okyanusu karıştırarak İlk kara parçasını yarattıkları söylenir. Mutlak varlık , kendi Yüce bilinçlerini doğrumlamış ve bu yüce bilinçleri kendi Öz Varlığından gereken Güç ve bilgiyle donatarak , Onları karakterlerine göre belirli skala ve baremlerle nitelendirerek Tanrıları yaratmıştır. Tanrılar kendi uzmanlık alanlarına göre Kendilerini enerjisel alanlardan madde alanlarına taşımak istemişler ve bunun için kendilerine deneyimlerini yapacak bir labaratuvar planet oluşturmuşlardır , İnazagi ve İzanaminin Hikayesine geri dönersek , İlk kara parçasını yarattıktan sonra , Bütün japon adalarını ve diğer Tabiat tanrılarını doğururlar. Buradaki doğurma ifadesine geri dönersek , bu İlahi Planların yeryüzünde yapıtlamaya başladıkları ilk yaratımları anlamamız çok doğru olur. İnazagi ve İzanami İlk olarak Hiruko'yu doğururlar , Çocuk sakat olduğu için ondan iğrenir ve onu bir teknenin içine koyarak sulara terk ederler ve yeni çocuklar doğurmaya başlarlar. Japon mitolojisindeki bu anlatım aslında madde dünyasında ilk mikro biyoçipin DNA ların oluşumu anlatmaktadır , Yeryüzündeki biyolojik yaşam ilk olarak sulardan başladı , ilk evrim ve varlıklar sularda yaşam buldu. İnazagi ve İzanami Hirukodan sonra , Ateş tanrısı olan Kagutsuchiyi doğururlar Ve onun ardı sıra İnazaginin sol gözünden Güneş tanrıçası Amasterasu , sağ gözünde Ay tanrısı Tsukiyomi , Burnundanda Fırtına tanrısı Susanowa doğar . Amaterasu yani Güneş Tanrısının Japon mitolojisinde çok önemli bir yeri vardır çünki İzanagi , Amaterasuya Kamilerin oturduğu Takamagaharanın sorumluluğunu vermiştir. Güneş Tanrısı bütün mitlerde çok önemlidir. Yüce ve Üstün demek olan Kami , Tanrılara verilen ad'dır , tanrıların oturduğu yerin sorumluluğunu Üstlenmiştir Amaterasu......Denizler fırtına tanrısı olan Susanowanın yönetimi altına verilmiştir ama susanowa, amaterasunun sarayında taşkın hareketler yapınca cennetten kovulmuş ve oğlu Okuni_nushi bütün ülkenin Tanrısı olarak Amaterasunun torunu Ninigi ile Ülkeyi paylaşmıştırlar.. Wikipedia . -------------------- Çin Mitolojisi Çin Mitolojisi oldukca geniş bir yelpazeden oluşmuştur , mitler , tarihi gelişmeler, kültürel birikimler , halk tarafından belirtilen söylenceler harmanlanarak günümüz Çin mitolojisini oldukca renkli ve karışık bir şekilde veri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çin mitolojisinin varoluş miti o kadar güçlü etki tesirlere sahiptirki bugün bile çin ve dünya üzerinde çok geniş bir etkileşim ve uygulama alanı oluşturmaktadır. Ying ve yang enerjisi , toprak ,ateş ,ağaç ,maden ve su dediğimiz beş element çinde feng shui adı altında çok geniş bir alan ve konu üzerinde uygulamalı olarak kullanılmaktadır. Ying ve yang enerjisi sembolde birbirleriyle iç içe geçmiş ve uyum içerisindedirler.Yin in sembolünde bir yang noktacığı , yang'da ise bir yin noktacığı barındırılmaktadır. Ying ve yang da denge devrededir , bu denge bozulduğunda yaratımın doğal dengesinde bir uyumsuzuk başgöstermekte ve bozunmalara neden olmaktadır. Yaratılış mitinde büyük bir ağırlığın verilmiş olduğu ying yang enerjisi , mitin ve yaratılışın öyküleştirilmiş anlatımıyla sunulmuştur. Buna göre başlangıçta sadece evren bir yumurta içerisindeymiş ve sonsuz ve sessiz hiçlik varmış , bu anlatım bizim varlık alemlerinin yaratılmadan önceki , Sonsuz ve sınırsız olan Yüce Zekanın kendini bilme eylemine geçmeden önceki oluşumunu çok güzel anlatıyor bence . Ve her yer karanlıklar içerisindeyken ilk olarak pengu oluştu , pengu 'nun mitolojik sözlükte anlamını aradığımızda , farklı bir açılım elde edemiyoruz ,çünki yaratılış mitinde anlatılan bilgiler var içinde , buradan ancak kendi edinmiş olduğumuz varoluş bilgilerine baktığımızda , pengunun Sonsuz ve Sınırsız olan Yüce Zekanın kendini hiçlikten , hepliğe , yokluktan varlığa akıttığını ve kendisini Varlıklaştırdığını söyleyebiliyoruz. Başlangıçta sadece Kelam vardı . Sonsuz Sınırsız Yüce Yokluğun , Sonsuz Sınırsız Varlığa dönüşmesinden sonra , Sonsuz Sınırsız varlık , Yokluğundan aldığı İlhamla Varlık alemlerini yaratmaya başladı , biz gene yaratılış mitolojisinden devam edelim. Ve böylece Pengunun yumurtanın kabuğunu kırmasıyla , dünyayı yaratması düzene sokması 18bin yılda gerçekleşmiş , yumurtanın üst kısmı yükselerek gökyüzünü yang'ı oluşturmuş , alt ksımı ise içeri çökerek yer yüzünü yingi oluşturmuş. Ying (negatif) ve yang(pozitif) , cevherin oluş sırasına göre , serlerin , porları , porların kuantları oluşturduğu atomik yapıların , atomun çekirdeğinde yer alan Proton (pozitif) ve nötronun(nötr) cevresinde dönen elektron(negatif) un , en basit ifade edlliş şeklidir. Bir çok atomun birleşiminden , atomik bütünleşik yapılardan , şu an üzerinde yaşadığımız dünya ve varlıklar husule getirilmiştir. Varoluş mitine geri dönersek şöyle demektedir , Yin dişi , yang erkekti ve ikisi birbirlerini tamamlayan bu iki güç dev bir eneryi ve yaratıcılık etkisi doğurmuş , dünyanın ve varlıkların temelini oluşturmuştur. Ve mitolojinin bir bölümünde Tanrıça Nü-kua nın çamurdan yeni bir insan türü yarttığı söyleniyor , bu hemen aklımıza Kur'anda sözü geçen ayetleri hatırlatıyor. Her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? ( Enbiya 30 O sizi çamurdan yarattı. ( Enam 2) Yeryüzündeki yaşamın sularda başladığını daha önceki yazımızda da belirtmiştik ve sonra deniz kıyılarında te hücreli mikro organizmalar üremeye başladı ve zamanla gelişerek çok daha karmaşık yapılı bileşikler oluşmaya başladı , insan varlığı milyarlarca senedir süren müthiş bir evrimleşmenin nihayi ürünüdür. Ejderler Çin mitolojisinin en bilindik kahramanlarıdır , Ejderha krallar olarak bilinirler , Çin mitolojisinde long ve wanglar olarak geçerler , long ejderlerin beş türü olduğu belirtilmektedir , doğa ejderler mesela denzilerin ve okyanusun derinlklerini temizler , Tanrıların evlerini koruyan kutsal ejderler , rüzgar ve yağmuru yöneten ejderler , beş peçeli İmparator ejderhalar ve defineleri koruyan ejderhalar vardır Çhi yani japonları yaşam enerijisi eskiden neyse günümüzdede aynı önemi taşıyan başlı başına bir konu oluşturacak niteliktedir ve bütün oluşuma can veren Özdür , herşey bu yaşam enerjisinin en sağlıklı ve doğal şeklide akabilmesi için yapılandırılmaya çalışılmaktadır . Ve çinlilerin şimdi bile yaşamlarına baktığımızda bu konuya ne kadar önem verdiklerini ve hayatlarını bu ying yan dengesi , beş element ve chiye uyumlamaya çalışarak yaşadıklarını görmekteyiz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SanSolaris Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2009 Saygı duymak lazım ama japonlar olayı abartmış 20 tane tanrı olsa ben yine unuturum adamlar 8 milyon tane tanrı yapıyo. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Xero Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2009 ölülerin yardımlarını alabilmek için mezarlarına para , yiyecek falan bırakıyorlar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
chess Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2011 japonyada o zamanda kişi başına kaç tane tanrı düşüyormuş acaba?.. :D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
komuro Yanıtlama zamanı: Eylül 30, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 30, 2015 Hedef kişi başı 1 tanrı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
reincarnated Yanıtlama zamanı: Eylül 30, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 30, 2015 Kami veya koruyucu ruh anlayışı eski Türklerde iye olarak vardır. Örnek olarak su iyesi, değirmen iyesi gibi vs... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
komuro Yanıtlama zamanı: Eylül 30, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 30, 2015 Kami veya koruyucu ruh anlayışı eski Türklerde iye olarak vardır. Örnek olarak su iyesi, değirmen iyesi gibi vs... 16 hava gök 17 yer su mu ne vardı 8 milyon tane değil Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
reincarnated Yanıtlama zamanı: Eylül 30, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 30, 2015 16 hava gök 17 yer su mu ne vardı 8 milyon tane değil Aslında nesnelere ithaf edildikleri için pekte şaşırmamak gerek. Bu durumda çay kaşığının bile kamisi var -_- Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
alisa perne Yanıtlama zamanı: Ekim 4, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 4, 2015 Aslında nesnelere ithaf edildikleri için pekte şaşırmamak gerek. Bu durumda çay kaşığının bile kamisi var -_- aynı durum yunan mitolojisinde de var her gölün, akarsuyun hatta çeşmenin tanrısı tanrıçası en olmadı perisi var bir savaş tanrısı var bir de onun yardımcıları dövüş, kavga tanrıları vs. düellona, disiplina gibileri çok ilgimi çekmişti.çok tanrılı dinler için normal yani. bu arada uzakdoğu mitolojisini çok severim iyki konu açılmış Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.