nevermore Oluşturma zamanı: Ağustos 23, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 23, 2009 Prof.dr.Susan Blackmore Dünyada Yakın Ölüm Denemesi ( Near Death Exp.) en tanınmış isimlerinden birisi Prof.Dr S. BLACKMORE 'dur... Kendisi West England Universty parapsychologie Prof dür . ve Zen Budist dinindendir. Kendisi dünya çapında satış rekorları kırmış bir çok kitabın yazarıdır . Ölüm için yaşamak (dying to live , İn Search of the light ve son olarak The MemE Machine ) Yakın Ölüm Denemesi ( NDE ) ile ilgili yaptığıaraştırmalar bilimsel camiada çok ilgi görmüş ayrıcada halk tarafındanda alaka ile karşılanmıştır. Kendisi son derece şüpheci bir bilim insanıdır bir araştırma yaparken en küçük şüphesi kalmıyacak şeklide titiz davranmaktadır. Gerek Ölümden sonra Hayat ile ilgili çalışmasında gerekse yakın Ölüm denemesinde ki çalışmasında bu çok iyi görülmektedir. Prof. Balckmore araştırmalarını yaparken kendiside denemeyi kendi üzerinde yapan ender bilim adamlarından birisidir. Near Death Experience yakın ölüm denemesini kemdi üzerinde yapmış ve bunu bir tıbbi raporda anlatmıştır. Şimdi bu raporu beraberce inceleyelim Susan Blackmore'un Yakın Ölüm Denemesi Raporu : Oxford'daki ilk senesinde Susan Blackmore Ouija Tahtasındaki birkaç saatinden sonra bu denemeyi yaşamıştır. The Ouija Bord Ouija Board ( Quija Tahtası ) Üzerinde harfler ve numaralar bulunan tahta levha. Bir planchette ( ortası delik elips veya kalp şeklinde küçük tahta ) veya cam bardağının bağımsız hareketleriyle, üzerinde bulunan harf ve numaralardan gösterilenler bir araya getirilerek verilen mesajların okunmasını sağlar.Halk dilinde Cadı Tahtası Denemeyi hayatının biraz stresli bir devresi olan Oxford'a ilk alışmağa çalıştığı geceleri pek uykunun tutmadığı zamanlarına dek gelmiştir. Başından geçenleri şöyle anlatmaktadır. Bir tünelden aşağı doğru hızla kayıyordum bu tünal iki tarafı yüksek ağaçlarla çevrelenmiş bir yol gibiydi ilerde ufukta bir ışık vardı, ben sanki havada askıda gibi idim aşağıda kendi vücudumu görüyordum. Vücudumla benim havada askı duran şeklim arasında gri renkte bir kordon vardı. İlk evvela binadan dışarıya çıktım sonrada bir kuş misali İngilterenin üzerinde uçmağa başladım. Biraz sonra İngiltere geride kalmış ve ben Atlantiğin üzerinde New-York'a doğru süzülüyordu. New York'un çevresinde bir müddet dolaştıktan sonra Balckmore tekrar Oxforddaik odasına doğru gerisin geriye uçmağa bir müddet sonrada ufalarak osdasından içer ve eski bedeninin içine girdi. Bu arada Blackmore'un ifadesine göre dışarıda havada uçarken bedeni o kadar büyüyordu ki ilk evela dünyayı sonrada sanki bütün evreni kaplamış hissi uyanıyordu. Bu duyulan bilinci genelde he yakın ölüm denemesi geçiren şahısda görülmektedir. Aşağıda okuyacaklarınız Balckmore'un (TASTE) için verdiği raporun detaylı anlatılımıdır Report : : 8 Kasım 2004 Pazar : SEBEPLER Bir ouija tahtası deneme grubunun üyesi olarak uzun süren bir çalışmadan geri dönmüş ve çok yorgundum. Bizim gruptan üç kişi Kevin , Vixki ve Ben bulunduğumuz binanın üçüncükatına çıkıp orada biraz dinlenmek ve birer sigara içmek kararı aldık. Ve üçüncü katta çıkıp oradaki koltuklara uzanıp sigaralarımızı içmeğe başladık ilk zaman har şey gayet normaldi ancak bir müddet sonra bende tuhaf ve değişik bir şeyler olmağa başladı. O sırada çalan müzik sanki değişmiş ve yerine dahadeğişik bir sound'a sahip müzik çalıyordu. Aynı zamanda etrafımdaki eşyalarında yavaş yavaş renkleri dğişiyor gibi gelmeğe başladı bana . Gözlerimi kapadım. Koltuktan inip yere oturdum ve bacalarımı altıma alıp oturdum. Kafamda sanki tunnelerden geçiyormuşum gibi bana gelmeye başladı renkler gittikçe daha hakiki ye yaklaşmaya ve parlaklaşmaya başladı. Oda gittikçe daha gerçekçibir şekilde oluştu. Her eşya yerine aldı. Bütün bu değişklikler yarım saat kadar sürdü saat 12.oo den 12.30 arası. Ve ondan sonra değişim birden başladı. Kendimin ne kadar yüksekte olduğumu düşünüyordum. Aşağı doğru baktığımda ayaklarım çok çok aşağılarda gözükmekteydi. Bunu daha evvelde yaşamıştım ama bu kere çok daha hakikata yakın ve canlı idi. Bu arada benimle benim bedenim arasında beyaz bir duvar olduğunu hissediyordum. Uzun müddet gözlerim kapalı olarak aşağıya doğru baktım ve sonra birden gözlerimi açtım ve sahiden yukarıda havada asılı bir şekilde durduğumu ve çok aşağıdaki bedenime baktığımı realize ettim . Bu şaşırtıcı durum beni ne korkutmuş nede endişelendirmişti. Bu anı keyifle uzun uzun seyrettim. Etrafıma bakınca tavana iyice yakınbir durumda yüzükoyun havada uçuyor gibiydim. Gözlerim kapalıydı fakat açık veya kapalı olması bir şey değiştirmiyordu görüntü iki türkü de aynıydı. Tek fark açtığım zaman benliğim durumumdaki bu tuhaflığı görünce bua isyan ediyor ve tepki olarak kapatıyordum . Kapalı oldukları zaman da durum aynıydı o zamanlar benliğim itiraz etmiyor ve ve kapalı gözlerle öylece duruyordum. Birkaç kere durumumu odadaki diğer arkadaşlarıma izah etmeği düşündüm fakat onlar gayet rahat bir şekilde yerde yan yana pturmuş hararetle bir şeyler konuşuyorlardı. Onların konuşmalarını kesip kendimi duyurmağa çalıştım fakat onlar sanki benim farkında değilermiş gibi konuşmalarına devam ettiler. Bende daha fazla heyecanlanarak bu hislerle etrafımı gözden geçirmeğe devam ettim. Plduğum yerden odanın içini ve tavandan diğer odaları ve dışarısını ğörebiliyordum sanki arada bir mani yokmuş gibi . Ancak odad yerimde kalmağı tercih ettim Bu anda Vicki odadan kahve yapmak için dışarı çıktı ve Kevin bana neredesin ? diye seslendi. O anda aklıma tavanda asılı dururken ve bedenim aşağıda ki koltukta yatar vaziyeteyken buradan oradaki bedenime kontrol eidp cevap verebileceğim hiç aklıma gelmemişti. Ben ona nerede olduğumu izah ettim ve durmadan konuşmağa devam ettim üç saat boyunca. Kevin konuşmakta olduğum ve yalnız olmadığım bana daha çok güven veriyordu bu güven sayesinde tavandaki yerimi değiştirip oda içinde küçük bir gezinti yaptım. Bu arada bedenimin ne olduğunu ve ne yaptığını daçok merak ediyordum. İki yerde birden bulunduğum fikri benim için kabul edilebilecek bir durum değildi. Ben yine bedenim sanki o başkasının bedeniymiş gibi bir hisle bakıyordum. Konuşmağa başaldığımdan kısa bir zaman sonra gözüme kordon ilişti onun ucunun nereye gittiği takip edince bunun benim göbeğimle yarde yatan bedenimin göbeği arasında bir bağ olduğunu gördüm. Bu kordonun rengi açık gri gümüşi bir renkteydi ve yavaş yavaş sallanıyordu. Birden bundan büyük bir keyif duydum ve eğlanmek için onu hareket ettirmeği denedim. Elimi kavramak için uzattım fakat elimde iki şey buldum , birincisi eğer bir el istiyorsam ona sahip olabilirdim hatta istiyorsam yüzlercesine bile ikincisi ise bir elim olmasına ihtiyacım yoktu zira sadece istemekle o kordonu hareket ettirebiliyordum. Bu hareketleri yaparken bir taraftan son derece süratli bir şekilde konuşuyor ve Kevine başımdan geçmekte olanları anlatıyordum. Bütün bu yaptıklarımın bilincinde idim. Daha dikkatli olarak aşağıdaki bedenime bakınca kordonun göbeğimden değil fakat boynumun üstünden vücuduma girdiğini gördüm zira kafam yerinde yoktu onun yerine bu kordon bedenime giriyordu. Bu görüntü karşısında bedenin normal bir bedenmiş gibi bakmayıp dikkatlice incelenmesi gereken bir şey olarak bu kere çok daha dikkatli olarak incelemeye başladım. Son derece kendimdeydi , şu anda sizinle konuştuğumdan daha benliğim ve dikkatim yerindebir şekilde inceliyordum. Bedenim kordonun yapısında ki maddedendi. Bu hareket edebilen beyaz ve süngerimsi peltemsi bir maddeydi anca kordondan daha kalın ve sağlamdı . Birdenhareket ettiğimi fark ettim bu hareket benim isteğimlemi yoksa kontrolüm haricinde miydi bir den kendimi odanın dışında ve bütün oxford kasabasına damların üstünden bakar vaziyette buldum. Birden kendime ben buradan Oxford un damlarını görmemem gerek bundabir terslik var diye düşündüğümü hatırlıyorum. Sonra başımı aşağı doğru iyince bu kere altımdaki evin damından içeri ve istersem odaların bile içrisini görebildiğimi anladım isteğimle her şey bir düşünmemle gerçekleşiyordu. Ama hakikaten içerisinimi görüyordum veya içersinin hayali mi gözlerimin önüne seriliyordu bun dahga ayırt edemiyordum. Ama biraz sonra bu tuhaf duruma daha fazla alışınca içimdeki korku ve çekince kayboldu bende bu durumda istifade ederek gezintiye çıkmağa karar verdim. Birden fark ettim ki çok süratli bir şekilde ilerliyordum , fakat bu ilerlemeyi hangi istikamete ve nereye doğru yaptığımın bilincinde değildim.Bu süratli yolculuğun kontrolü bende değildi, daha kendime gelmeğe ve kontrolü elime almamiçin ne yapmam gerktiğini düşünürken etrafıma bakınca kendimi Akdeniz etrafında bir bölgede buldum. Bunu nasıl anladığımı halen bilmiyorum fakat banaiçimde bir şey Akdeniz kenarında olduğumu söylüyordu. Altımda bir ada gördüm oraya gidip bir göz atıp nerede olduğumu anlamamım doğru olacağını düşündüm. Bu düşüncemin neticesinde bir den kendimi o adanın tam yanında buldum. Çok güzel bir müzik sesi gelmekteydi. Ama bana o müzik sesini duymak, bu şekilde havada uçmak ve istediğim her şeyin bir düşünmekle oluşması hiç de yadırganacakbir şeymiş gibi gelmez olmuştu. Asıl şaşılacak olan buna birden bu kadar alışmış olmamdı. Adaya yaklaştıkça gördüklerimde de değişiklikler olmaya başladı sanki müziğin her ritminin değişiminde adanında görüntüsü tempolu bir şekilde değişikliğe uğramaktaydı. Bu arada bu gördüklerimi ve başıma gelenleri öteki arkadaşlarıma anlatabilmekiçin bir taraftanda devamlı konuşuyordum. Adaya yaklaştıkça bir şey daha keşfetim ben isteğime göre manzaraları değiştirebiliyordum sanki bir rüyada idim ve her dediğim anında gerçekleşiyordu. Her şey benim istediğime göre değişmekteydi. Ada da öyle. Devamlı panaroması değişti en sonunda dümdüz bir hal aldı. Yavaş yavaş adaya inmeye başladım . bu ağaçlık bir bölgeydi. Ya inerken beni bedenime bağlayan göbek kordonumu ağaçlara çarpar koparrsamne olurdu ? Fakat biraz dikkat edince ağaçların arasındaki mesafeler gayet genişti. Korkacak bir şey yoktu. Fakat sonra gene içime korku girdi zira adada hakim olan ince fakat çok koyu bir karanlık vardı. Ancak istediğim an tekrar havalanıp buradan gidebileceğimi his edince içimdeki korku kayboldu. Bunu üzerine adayı gezmek için ağaçların arasına doğru yol aldım. İçimdeki bir hise göre adda 1000 ağaç var olduğu inancı idi. Bu his beni eğlendirdi. Bir taratan konuşmağa ve başımdan geçenleri arkadaşlarıma izah etmeğe devam ediyordum. İlk defa kendi kararımı kendim vererek bu adadan ayrılma kararı aldım ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Bir den tekrar etrafıma bakınca Avrupa üzerinde uçmaktaydım.yine nasıl olduğunu anlamadan gözümün önünebir tahmini Avrupa haritası getirip ve İtalya İsviçre sonrada Fransa yı gözümün önüne getirerek düşündüm. Bu yol üzerinde giderken aşağıda bir insan kalabalığınınçok sıkı bir şekilde çalıştıklarını görünce onlara çok üzüldüm ve ağzımdan onları çalışmaları gerekmediğini bilmiyorlar mı ? diye bir söz çıktı. Fakat ayn anda içimde bir ses bunun sadece bana oda yaşamam ve uçmam için olan özel bir durum olduğunu söyledi. Denizin üzerine doğru uçtum ve derhal yere inmek istedim. Gittikçe yer ve denize ve karaya doğru alçalmaya başladım. Fakat tekrar irademi kullanarak suyun üzerine inmeği istediğimi beli ettim. Biraz sonra yavaşça sularlın üzerinde dalgaların hareketiyle bir salıncakta gibi salanıyordum. Bu biraz da konforlu olamayan yolculuğumunnihayetinde bir sahile umlarınarasına çıktım. Sonrada etrafıma baktım . Birden içimi korku kapladı zira sahil ile içerisi arasaında yüksek kayalıklar vardı ve bunları aşıp nasıl iç tarafa geçeceğim korkusu sardı beni. Sonra birden korku yok oldu ve yine aynı şekilde düşünme yolunu denemeği karar verdim kayalıkların dibine gelip tepeye bakarak orada olmak istediğimi söledim daha sözüm bitmeden kayalıkların üstündeydim. Bir taraftan hiç durmadan Kevin ve Vicky başıma gelenleri anlatmağa devam ediyordum. Onlara bütün tafsilatıyla olanları bir bir anlatıyor dum. Artık bu şekilde hareket etmeğe alışmıştım. Beli bir yere gitmek için sadece o yeri düşünüyordum ve ayni anda orda oluyordum. önüme bir mania çıkarsa o zamanda şu kayalrı veya ne ise geçmek istiyorum diye düşününce anında oluyordu . Eğer gitmek istediğim uzak bir mesafe ise bu kademeli olarak sıçremelerla oluyordu. Giderken seyahat anındaki irtifa yüksekti ancak surati ben isteğime göre kontrol edebiliyordum. İçimde birden Oxford'a artık dönme zamanının geldiği düşüncesi geldi. İçimde birden bir korku belirmişti bu olanları yavaş yavaş idrak eder hale geliyordum ve içimi bir korku kaplıyordu tekrar bedenime nasıl girebilecektim. Neyse bakalım bunu görecektik az sonra Oxford'a dönmüş olacaktım ve Odamın içinde güvende olacaktım. Bedenimin gözleri açıldı ve Kevin merhaba dedi bende merhaba Demek hakikaten buradasın Evet hakikatken buradayımMerhaba Vicki ve tekrar allahaısmarladık Badenime bu kısa dönüş esnasında kendi gözlerimle gayet rahat görebildiğimi ve bu başımdan geçenlerin nasıl bir mana taşıdığı biraz zor anlaşılır olduğunu anladım. Bu deneme ile bedenimin içine tekrar girebildiğimi kanıtlayıp anladıktan sonra tekrar fakat bu sefer kendi isteğimle bedenimin dışına çıkıp öyle bir yere gitmek istiyorum ki oradan bedenimin ben içinde olmadığım zaman ne gibi şekillere girdiğini görmek istemekteyim. Bazı sebeplerden New York'u seçtim ve karar vermemle orada olmam aynı anda gerçekleşti. Artık bütün hareketlerim istemli veya istemsiz olsun daha rahat ve çabuk gerçekleşiyordu. New York güneşli bir havası vardı şehrin üzerinde ufak bir tur attıktan sonra 5 caddeye doğru yöneldim. Caddeyi görünce iyice aşağıya ceddenin seviyesine çok daha küçük bir şekilde alçaldım. Biran oradaki halka ve arabalara seyrettim fakat onları normalde olduğu kadar net göremiyordum birden içimi bir korku kapladı. İlk defa bu kadsar büyük bir korku boğazıma sarılıp beninefesiz bıraktı. Bir anda binaların üzerine göklerin boşluğuna yükseldim. Yüksek binalar arasında bir aşağı bir yukarı gezmeğe başladım. Bu şekilde hareketlerimi koordine etmeğe alıştırdım kendimi aşağı bakınca aşağıya yukarıda bir noktaya bakıca ise yukarı yükseliyordum . düz gitmek için de bir noktayı hedef alıp bakmak yetiyordu. New York' tan sonra nereye gideceğime karar veremedim onu düşünürken bir den hızla Güney Amerikaya doğru gittiğimi gördüm. Orada km lerce uzanan sahilde hız yaparak çocuklar gibi hoş vakit geçirdim. Sonra tekrar rotamı İngiltere Oxfordaki odama ve oradaki bedenime çevirip oraya doğru yollandım. "We are ignorant of the beyond because this ignorance is the condition of our own life. Just as ice cannot know fire except by melting and vanishing." - Jules Renard bizler bilinmeyenin karşısında cahilik hayatımızın ana şartıdır ; nasıl ki buz ateş hakkında hiçbir şey bilmediği gibi ve öğrendiği zaman eriyip yok olduğu gibi Jules Renard ( Fransız Filozof ) http://www.susanblackmore.co.uk/ http://www.issc-taste.org/index.shtml (raporun orjinali) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Benjamin Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2009 emegine saglık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
holymucus Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2009 ritchie blackmore ile bi akrabalığı varmı acaba :S Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2009 Emeğine sağlık never güzel paylaşım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
wolwerine Yanıtlama zamanı: Ağustos 24, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 24, 2009 teşekkür ederim never.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dissconnect Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2009 saol güzel paylaşım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.