Jump to content

Yorgun Saniye Göstergesine...


Rimmon

Önerilen Mesajlar

Kalem ve kağıt elimdeyken pili bitmiş bir tetris kadar işlevsizleşen bilgisayarım uzaktan kör gözlerle ilkelliğimi irdeliyor.Gece, karanlık soysuz bir işleyişle damarlarımda ilerlerken ilham perisiyle özdeşleşiyor biçemsizliği, ah onun o sınır konulmaz biçemsizliği... Bir de olmazsa olmaz mor tabii ki...Sokak karanlık, yalnızım, sokak boş, suskunum, sokak sessiz, ben tanrıyım...

 

Yıldızlar! Gökkubbenin sadakatten bihaber süsleri ve onların gecede bin göze düşen eski ışıkları hiç şüphesiz...Bir de tekmelenmiş sokak kedileri var beynimdeki yankısını bir türlü durduramadığım tekinsiz tıkırtılarda.

 

İrice bir ısırık alınmış ay, ben ilerde bir gün, diye başlayan mesnetsiz cümlelerin yabancı -fakat herkese ve herşeye aşina- bir dilden iltica etmiş öznesi.Vücudum hareketsiz, beni istediğim yerlere götürmeyen ayaklarımdan gün olup da özlemle bahsedeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi doğrusu, şimdi beni istemediğim yerlere sürükleyen arzularımı bile özlüyorum.

 

Gözbebeklerine yazıyorum bu defa "sen bu satırları okurken" diye başlayan mektubumu, bakışlarımla, bakışlarına kazıyorum.

 

Evet ben de öyle düşünmüştüm zaten, gözbebeklerine bile kazısam okumayacaksın, kirpiklerine assam kendimi, umursamayacaksın...

 

Evet sen hiç okumadım o mektupları ama ben her seferinde gittim biraz, senden uzağa, bizden uzağa, kendimden ve tekmelenmiş sokak kedilerinden uzağa.Şimdi kendini tanımaktan ve tanımlamaktan aciz olan sebepsiz bir ölümün kollarında kendimi unutup, uykusuzluklarımı dinlendiriyorum.

 

Susuşlarımı tasnifsiz ve teklifsiz bir yığın olarak dillendirip sessizliğimi daimi kılıyorum.Reddedişin bu yadsınmaz redifleri arasında devrik bir tanrı olarak her zamanki tek başınalığımın altını çizmek istercesine saplıyorum göğsüme bütün o çığlıklarımı.

 

Elektrik direkleri karanlığın saygınlığını hiçe sayarcasına gecenin çene kemiğini parçalayıp geçerek beynine -ya da beynime bilmiyorum, emin değilim- saplanan bir intiharın hali vakti yerinde kurşunları.

 

Bütün bu söylenceler, dikkatsizliği sanki ayrı bir bilinçmişçesine özgün ve özgür kılıp üzerimize odaklamaktan öte bir anlam ifade etmiyor.Ama ciğerlerim, dumanı tüten bir savaş meydanı 15'imden beri.

 

Aklımın bütün irinlerinin ifritlerle iniltili oluşu basit bir yanılsama sadece, metafiziğin ahlaksız dehlizlerinde kayboluyor aklım, aklım bir derin denizler söylencesi, canavarlarıyla -ki aniden beliregelmişlerdir oldum olası- ün salmış...

 

Ölü kitaplar var etrafımda, sahi hiç söylemedim sana, ölür okunan kitaplar.Bir de tanıdık bir ezgi kulaklarımda dolaşan, ege rüzgarının hüviyetsiz bıraktığı o yırtık yelkene dair.Herkes tanır onu, adını bilmeyen çocuklar bile içlerinde taşırlar geceye ve rüzgara maledilen yırtılışını.Peki ama kim yırtmıştır aslen onu?

 

Neyse...

 

Ürpertilerle huzursuz bir devinime tutsak edildiğini anlatmaya çalışan saniye göstergesinin yorgunluğunu anlatıyor bütün bu satırlar.Sakın anlam yüklemeye çalışmasın bundan sonra hiç kimse yazılanlara! Zamanın ilkel köleleri olduğumuz saatsizlik günlerine tek gidişlik bir bilet bu gökgürültüsü, yalnızca onu dinleyin şimdi! Yağmur yağacak birazdan belli ki, ama o zamana kadar dinlenmeli minik turuncu saniye göstergesi...

 

Tik-tak, tik-tak, tik-...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bana göre forumun en iyi yazarlarından biri olarak yine döktürmüşsün güzel ve içten cümleler.. tek kelimeyle mükemmel olmuş ;)

Reddedişin bu yadsınmaz redifleri arasında devrik bir tanrı olarak her zamanki tek başınalığımın altını çizmek istercesine saplıyorum göğsüme bütün o çığlıklarımı.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

 

Gözbebeklerine yazıyorum bu defa "sen bu satırları okurken" diye başlayan mektubumu, bakışlarımla, bakışlarına kazıyorum.

 

Evet ben de öyle düşünmüştüm zaten, gözbebeklerine bile kazısam okumayacaksın, kirpiklerine assam kendimi, umursamayacaksın...

 

Evet sen hiç okumadım o mektupları ama ben her seferinde gittim biraz, senden uzağa, bizden uzağa, kendimden ve tekmelenmiş sokak kedilerinden uzağa.Şimdi kendini tanımaktan ve tanımlamaktan aciz olan sebepsiz bir ölümün kollarında kendimi unutup, uykusuzluklarımı dinlendiriyorum.

 

şimdiye kadar okuduğum yazılarının hepsi çok güzeldi ama bunu okurken anladım ki bu daha farklı bir güzellikte bir yazı... :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben yine de teşekkür etmekten alamıycam kendimi :) Herkes beğenilmek ister ve bu insanı hoşnut eder ama benim bu "teşekkürler"deki temel sebebim bu değil,anlaşılmak işte benim en çok önemsediğim nokta bu. Eğer karman çorman bir duygu halindeyken çıkarımlar yapabilmek adına birşeyler yazıyorsam(ki genelde durum böyledir) ve sizler de bunları okuyup anlamlandırıyor ve kendinizden birşeyler bulabiliyorsanız bu gerçekten çok güzel birşey benim için. Ve bana bunu yaşattığınız için hepinize tekrar teşekkür ederim:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...