nevermore Oluşturma zamanı: Eylül 11, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 11, 2009 Meryem'in tanrı ve yaratılmışların annesi olması sıfatı ile daha önceki dönemlerde Anatanrıça'ya atfedilen özellikler pek tabii ki birarada değerlendirilerek aralarındaki bağlantılara bakılabilir. Kanonik inciller'den yalnızca Luka incilinde Meryem'in Tanrı'nın annesi oldugundan söz edilir.Meryem hamileliği sırasında vaftizci Yahya'ya hamile olan Elizabeth'i ziyarete gider, Meryem'in selamı karşısında Elizabeth'in karnındaki bebek sıçrayınca Elizabeth Meryem'e seslenir: "Kadınlar arasında kutsanmış bulunuyorsun, rahminin ürünü de kutsanmıştır! Nasıl oldu da 'Rabbi'min annesi' yanıma geldi?" (Luka incili 1/42) Ancak diğer üç incil de gözönünde bulundurulduğunda,bu konuda görüş birliği yoktur ve daha sonra bu durum yoğun tartışmalara sebep olmuştur, buna geçmeden önce kanonik inciller hakkında kısa bir bilgi vermek doğru olur sanırım. Meryem'le ilgili bilgi oldukça kısıtlı ve genelde aralarda hem de adıyla değil zamirlerle bahsedilmiştir.Bu konuda asıl bilgiyi bize "apokrif" yani gizli inciller sağlamaktadır.Hristiyanlık dendiğinde zaten yazılan incillerden geleneğin kendisine kadar çoğu bilgi daha sonra toplanan konsiller, kilise babaları vs. aracılığıyla belirlenmiş ve yayılma alanlarındaki eski inançları yoketmek bir yana boyun eğerek kendini uyarlamayı seçmiştir. Bunların başlangıcı sayılan ve 321 yılında toplanan Ökümenik konsil, İznik'te biraraya gelerek teslis yani üçlemeyi resmi olarak kabul etti ve incil karmaşasına son vermek için bugün geçerli olan 4 ana incili seçerek diğerlerini yasak ve geçersiz saydı. Gene de bugün tamamen ortadan kaldırılamamış olan o incillerden çeşitli bilgiler edinmek mümkündür ki Meryem'in hayatı hakkında geniş bilgiyi de İsa'dan önceki dönemi anlattığı için "ön incil" adını alan "Küçük Yakup'un Ön İncili" denilen apokrif incil vermektedir. Dört incil'de toplam olarak beş farklı Meryem'den söz edilir, diğerlerinden farklı olan Yuhanna incil'indeyse çarmıha gerilme sırasında orada bulunan 3 Meryem vardır, biri İsa'nın annesi Meryem, diğeri kızkardeşi, Klopas'ın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem. "İsa'nın çarmıhının yanında ise annesi, teyzesi, Klopas'ın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem duruyordu. İsa, annesiyle sevdiği öğrencinin yakınında durdugunu görünce annesine, "Anne,işte oğlun!" dedi. Sonra öğrenciye, "İşte,annen!" dedi. O andan itibaren bu öğrenci İsa'nın annesini kendi evine aldı." (Yuhanna incili 19/25-27) Oldukça tartışmalı bu bölüm,daha sonra yazarı Yuhanna'nın burada bahsedilen "İsa'nın sevdiği öğrenci" olarak Meryem'i yanına aldıgı şeklinde kabul edilmiştir.Gene geleneğe göre,Yuhanna'nın Efes'e 67 yılında geldiği ve orada öldüğü kabul edilir,bu söylenceden Meryem'in de Efes'te bulundugu ve burada öldüğü sonucu çıkarılmıştır ancak Efes bağlantısı bundan daha derindir ve 431 yılında toplanan 3.Efes konsili bu konuda daha belirleyici durumdadır. (Bu konsil Yuhanna'nın Efes'e geliş tarihini 37-48 arasına koyar ki tarihsel açıdan ve diğer veriler ışıgında daha uygun bir tarihtir.) Kudüs'te yaşayıp öldükleri de söylenir ki mümkündür ve bu konuda söylenenler genelde tevatürden ve gelenekten ibarettir. Ancak Meryem'in kimliği ve sıfatıyla ilgili tartışma tekrar alevlenince, 431'de anlamlı bir şekilde Efes'te toplanan konsil, Meryem'i "Theotokos" yani "Tanrının annesi" olarak kutsadı. Aksini iddia eden Nestorius gibiler de sapkın ilan edildi . Açıkça görüldüğü gibi bu durum Efes'lilerin ve tüm küçük asya akdeniz havzasının 1500 yıldan fazla süre boyunca inandığı Anatanrıça'ya Hristiyan geleneğin verdiği bir ödün ve kabullenmeden başka bir şey değildi, Aziz Paul'un vaazları karşısında taşlanarak şehri terke zorlandığı Efes kenti gene inadından vazgeçmeyerek tam tersi yeni yayılan dini eskinin geleneğini kabule zorladı, başarılı da oldu. İşte bu noktada ; Meryem artık neolitik çağdan bu yana süregelen Kubaba, Kibele yle başlayıp İştar, Hepat'la devam ederek Artemis'le doruk noktasına ulaşan inancın son halkası oldu. Hristiyanlık Roma yoluyla Avrupa'da yayılmaya başladığındaysa Meryem kiliseyle bütünleşti ki bu durum eski anaerkil tapım alanlarına bu sefer Meryem adına Kathedral ve kiliselerin yapılmasıyla sonuçlandı. Öyle ki süslemelerde eski sembolizme rastlamak olasıdır, daha önce sık sık sözü edildiği üzere azizler tapımı ve günleri de eski inançtan devşirmedir. Bazı yerlerde tanrıçanın yüzleri olarak çoktanrılı dönemden kalan isimler azize ve azizler olarak kabul edildi, aynı şekilde çok ilginç olarak "black virgins" - siyah bakireler olarak bilinen oldukça ilginç Meryem tapımı Fransa ve doğu Avrupa'da ortaya çıktı. (Ara parantez girmek gerekirse Meryem'e verilen sıfatlardan biri olan ve ibranicede genç kız anlamına gelen 'almah' sözcüğü her nasılsa yunancaya "bakire" diye çevrildi ve bu hata yüzyılların bakire meryem mitosuna yol açarak olayın bambaşka bir kimliğe bürünmesine yol açtı.) Gene Anadolu'ya , Efes'e dönersek 1967 gibi oldukça modern ve geç bir çağda Meryem Ana'nın evi Vatikan tarafından sembolik olarak Efes'te kabul edildi .(Papa VI. Paulus'un aynı tarihteki ziyaretini,1979'da Papa Johannes Paulus II izledi. Bölge zaten 1892'de İzmir başpiskoposluğu tarafından hac yeri olarak kabul edilmişti.) Bu bölgenin Catherine Emmerich adlı Alman bir kadının gördüğü vizyonla alakalı olarak bulunması ve kutsanması apayrı ve ilginç bir hikayedir, evin bulundugu vadi olan "Arvilia" ise Artemis 'in doğdugu yer kabul edilen "Bıldırcın ülkesi" Ortygia'da bulunur. Vadide tanrıça Artemis adına şenlikle yapılırdı ve pek çok adak eşyası vadinin aşağısında bulunmuştur. Pek çok yer Ortygia olarak adlandırılmış olsa da, bugün halen Meryem Ana evinin civarında olan antik Kenkreios -Şirince köyünde akan- suyunun varlığı pek çok uygun özellikle birlikte Artemis'in doğumuyla ilgili efsanenin verdiği ayrıntılara uymaktadır ve günümüzde de Meryem Ana adına kutsal kabul edilen bir sudur. Sembolik olarak da Anatanrıça ve Meryem arasındaki ilişkiye girilebilir ve konu genişletilebilir, gerçekten de pek çok ilginç noktası ve birbiriyle içiçe geçen bağlantıları mevcuttur. Jean Markale Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Gavriel Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 öncelikle güzel yazı olmakla birlikte bazı yanlış bilgiler var.daha doğrusu teolojik açıklaması verilmeyerek bir yanıltma söz konusu. ortodoks ve katolik inancına göre ''tanrı'nın annesi''denmesi onun meryemden ilahi bir güç aldığı anlamına gelmemektedir.Ve şu çök önemlidir mesihin insan doğası ile tanrı doğası ne birbirine karışır nede ayrılır dolayısıyla tanrının annesi direk tüm gücünü meryemdan almış gibi birşey söylenemez. Evet meryem Ana tanrıçanın son kalesidir bencede ve kadının kutsallığının en çarpıcı örneğidir. islamda hz.Fatma olarak şekil alıyor bu kutsallık İsa'nın çarmıhının yanında ise annesi, teyzesi, Klopas'ın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem duruyordu. İsa, annesiyle sevdiği öğrencinin yakınında durdugunu görünce annesine, "Anne,işte oğlun!" dedi. Sonra öğrenciye, "İşte,annen!" dedi. O andan itibaren bu öğrenci İsa'nın annesini kendi evine aldı." (Yuhanna incili 19/25-27) Oldukça tartışmalı bu bölüm,daha sonra yazarı Yuhanna'nın burada bahsedilen "İsa'nın sevdiği öğrenci" olarak Meryem'i yanına aldıgı şeklinde kabul edilmiştir. bu biraz mantıksız bence çok acık şekilde sevdiği öğrencisi yuhannadır ki mektuplarına bakarsak yuhannanın isa ile aynı dili kullandığı çok belli =) iznik konsülüne girmiyorum bile paylaşım için teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fotonkedi Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 şirince nin kahinlerin toplanma yeri oluşu ,meryemin öldüğü yer olması,ufoların irtibat noktalarından gibi anlatımlar ın ortak noktası bir mistik gar diye tabir edebileceğim bölge olması... neden bilmiyorum ama oraya gitmem gerekiyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 kesinlikle gitmelisiniz . . . . yazida hic bir tutarsizlik gormedim sayin gavriel Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fotonkedi Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 sen gittin mi ?nasıl gittin? neler yaptın? ben meryemin evine gitmiştim ama şirincede bulunmam gerekiyormuş bu sefer. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 İsa çarmağa gerilmişmidir? İsa nın çarmağa gerilmeden havarileri tarafından kurtarılarak isaya benzer bir hırsız çarmağa gerilmiştir. İsa ile hırsızın bir birlerine olan benzerliği fiziki değil, türlü işkenceler ve kaldıkları kötü yaşam koşullarının insanların bir birinden ayırd edilebilmesi mümkün olmayan işkenceler sonrası çarmağa götürülen kişilerin konuşmaya yada kendilerini ifade edebilme imkanından yoksun olarak şuurunu kaybetmiş bir şekilde çarmağa gerilirler ayrıca o dönemde hahamların çoğunluğu bir sapıklık içerisinde ve rüşvet, pislik, hırsızlık hat safadadır. İsa oradan kurtularak bazı havarileri ile hint bölgelerinde yaşamını sürdürüp normal bir insan gibi vefat etmiştir. Bu şekilde değerlendirmemiz mümkün olabilirmi? Bu yönde bir değerlendirmemiz mümkün olabildiğinde baba, oğul temelli hristiyan dünyası için yoğun tartışmalar kaçınılmaz olacaktır. Hristiyan dinin kitabı olan incilin çarpıtılması ve incilin neredeyse birbirini benzemeyen 4 kitabını bugünkü değerlendirmelerimize ışık tutabilmesi adına kullanmamız ne derece sağlıklı olabilir? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Gavriel Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 öncelikle şirince çok güzeldir meryemana evindede bulunmuşluğum var:) tutarsızlık konusuna gelince saynı neveromore yatpığım açıklamaya bir daha bakmanızı öneriyorum. yazı çok önemli bir teolojik bilgiyi atlayarak yorumlama yapmış sorun odur. sayın xteksus iddalar iddalar vb. vb. doldurabiliriz burayı elbet şimdi bunu neden yazdığınızı anlamıyorum açıkçası .Ve neredeyse birbirine benzemez o 4 bölüm farklı yönlerden ele alır tabi görene! hristiyanlıkta pagan ögeleri bulabilirsiniz ama bu bazı geçrkeleri değiştirmez. incil güvenilir bir kaynaktır evet içinde bir takım hatalar var ancak incil çok büyük haliyle düzgündür sağlamdır. ayrıca din konusu hassas bir konudur burda tartışılması pek doğru değil diye düşünüyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fotonkedi Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 ya bak sayfayı açtım yukarıda reklamda da şirince de butik otel diyor...gel de gitme!ahaha!bakalım para durumunu ayarlayınca gideceğim hayırlısıyla... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Öncelikle ilgili yaklaşımınız için teşekkür ederim. Mutlak doğru yada mutlakiyet söz konusu değildir. Bizler genel geçer iddalar yerine bunların karşıt görüşlerinide yer verebilmeliyizki, araştırmalarımıza tarafsız bir tutum gösterebilelim. Bizler herhangi bir araştırmaya yönelik konuları ve olayları inanç merkezli din odaklı bir tartışma yerine tarihimizin belirli dönemlerine ait farklı görüş ve değerlendirmeleri göz önünde bulundurmamız gerektiğini dikkat çekmek istemiştim. Yukarıdaki görüş ve değerlendirmelerimizde aynı zamanda birer idda niteliğinde değilmidir? Az sonra aşağıda belirtmek istediğim bu çarpıcı haberi paylaşmak istedim. Sadece tarihi bir gözlem ve bu yöndeki izlenimlerimiz ile mevcut değerleri bugünkü koşullar ile dikkate almaya çalışmaktı harici bir iddam söz konusu değildir. Güney italyanın "corrie della sera" adlı en meşhur gazetesi aşagıdaki enteresan haberi yayınlamıştır: 13 temmuz 1879 günü, kudüste correy adlı yaşlı rahip öldü. O, hayatında veli(saint) olarak tanınıyordu. O ölünce arkasında bazı eşyalar bıraktı. Vali onun akrabalarını arayarak iki yüz bin frankı kendilerine teslim etti. Bu meblağ değişik ülkelere ait paralar şeklindeydi ve o rahibin uzun zamandan beri ikamet ettiği mağarada bulunmuştu. Akrabalarının eline paradan başka bazı evraklarda geçti. Onlar o evrakı okuyamadılar. İbranice bilen bazı bilginler o evrakı inceleme fırsatı buldu. İnceleyenler bu evrakın çok çok eski ibrani dilinde olduğunu hayretle müşade ettiler. Okunduğu zaman şu yazı bulundu: " Meryemoğlu yesu'nun hizmetçisi balıkçı petrus allahın adıyla ve O'nun rızasına göre insanlara hitap etmektedir." Daha sonra bu mektup şöyle sona ermektedir; "Ben balıkçı petrus, yesu'nun(isa) adıyla ve yaşamının doksanıncı yılında bu sevgi dolu kelimeleri, kendi efendim meryemoğlu yesu(isa) mesihin ölümünden üç fısıh bayram(yani üç sene) sonra, Yüce allahın, kutsal evine yakın Bolaire'nin evinde yazmaya karar verdim." Bu bilginlerin çıkardığı neticeye göre bu yazı petrus zamanından kalmaktadır. "London Bibel Society" bile aynı düşünceye sahiptir. Bibel society o evrakı iyice araştırdıktan sonra karşılığında dört yüz bin frank vererek evrakı sahiplerinden satın almak istemişlerdir. Yukarıdaki araştırmalar isanın çarmahta ölmüş olmasını imkansız kılmaktadır. Evrak meryemoğlu yesunun duası ile son bulmaktadır. Meryemoğlu isanın duası: "Ey benim rabbim! Ben kötü olduğunu düşündüğüm her hangi bir şeye üstün çıkma yeteneğine sahip değilim. Keza yapmak istediğim bir hayırıda elde etmiş değilim. Fakat diğer insanlar kendi mükafatlarını kendi ellerinde bulundururlar. Ben değil, benim büyüklüğüm benim işime yaramamaktadır. Hiç bir kimse benden daha kötü bir durumda değildir. Ey hepsinden daha üstün olan rabbim! Benim günahlarımı affeyle. Ya rabbi! Ben kendi düşmanlarım için suçlanma sebebi olmayayım ve sen onun olmasına izin verme. Beni dostlarımın gözünde küçük düşürme. Benim takvamda beni müsibetlere sokmasın. Böyle olmasın. Bu dünya benim en büyük mutluluk yerim yahut en büyük gayem olmasın. Bunun böyle olmasına izin verme. Bana merhamet etmeyen bir kişiyi bana musallat etme. Ey büyük merhamete sahip olan rabbim! Kendi merhametin için ancak böyle yap. Ey merhametine muhtaç olanların hepsine merhamet eden rabbim dualarımı kabul buyur! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 sen gittin mi ?nasıl gittin? neler yaptın? ben meryemin evine gitmiştim ama şirincede bulunmam gerekiyormuş bu sefer. Ben izmirde yaşıyorum sayın fotonkedi:) Kuşadasında yazları kaldığımız bir ev var yaklasık 15 km:) Cok sık gittiğim biryer,önceleri şarapları için gitmiştim ama keşfedilecek çok daha önemli şeyler var Ve tabi ani bir manevra ile doğacak olan din tatışmasınada noktayı koyduk Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Gavriel Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 çok canım din tartışmama zaten sitede söyledik geçtik tekrar söyelemem uzatmamam şirince iyidir yaşanacak yer Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Sizden şüphem yok zaten sayın gavriel Bu konuya yazan (şu ana kadar) kimseden yok.. Ama Uleynnn hristiyan düşmanı diye konuya atlayanlar çıkarsa diye simdiden tedbir alıyorum..Hiç istemediğim şey burada fikir çatışmasının boyutunu ayarlayamayacak biri ile tartışma ortamına girmek saygılar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2009 Bende okul gezisi düzenlendiği dönemde yaklaşık bir 15 sene önce meryemana diye yanılmıyorsam bir ev gibi bir yeri ziyaret etmiştik hatta mum filanda yakmıştık sanırım efes'ide ilk kez o zaman gezmiştim. Şirince neresi oluyor? meryem in eve benzer ziyaret ettiğimiz yerin adımı oluyor? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.