Jump to content

Yezd Kenti ve Zerdüştlük


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Image İran’ın incisi sayılan İsfahan kentini geride bırakıp doğuya doğru yol almaya başlıyoruz. Bir zaman sonra etrafta bitki adına tüm belirtiler yok oluyor ve keskin bir çöl coğrafyasının içine daldığımızı görüyorum. Karşımızdan gelen birkaç araç dışında hiçbir hayat belirtisine rastlamıyoruz. Bu durum dört-beş saat devam ediyor. Derken nihayet birkaç kilometre ötemizde bir yaşam belirtisine dair işaretler başgöstermeye başlıyor. İranlıların bir zamanlar “Çölün incisi” dedikleri Yezd kenti, son yıllarda UNESCO’nun “Dünyanın en eski 2. yerleşim yeri” saptamasıyla bir kez daha gündeme gelmişti. Ülkedeki farklı etnik gruplar arasında yaşam tarzları ve inançlarıyla öne çıkan Yezidiler ile onların inanç şekli olan Zerdüştlük inancına sahip insanların yaşadığı Yezd kenti, Doğu seferine çıkan insanların mutlaka mola verip gezdikten sonra yollarına devam ettikleri tarihi bir çöl kenti. Biz de bu geleneği bozmuyoruz ve aracımızı çevre yolundan çevirip kentin göbeğine sürüyoruz.

 

Marco Polo bile 13. yüzyılda 14 yıl süren büyülü Çin yolculuğuna çıktığında, Yezd’i ziyaretinin ardından bu tarihi kent için “eyaletin en asil ve güzel şehri” diye hatıratlarına not düşmüş. Her iki taraftan da sıcak çöllerle sarılmış olan bu tarihi kent, çölün sıcak ve kurak havasına ve yüzlerce yıl devam eden istilalara direnerek günümüze kadar gelmeyi başarmış.

KAYBOLMAK HİSSİNE KAPILIRSINIZ

 

Kente adımınızı attığınız anda çöl iklimiyle uyumlu, tek ya da iki katlı, kiremit rengi, özgün mimarili yapılarla karşılandık. Aracımızı hemen bir kenara park edip kendimizi kentin tarihi sokaklarına salıverdik. Toprak rengi yapılar, irili ufaklı kubbeler, eğri büğrü sokakların arasında kaybolma hissine kapılmak hiç de zor değil. Çoğu cul-de-sac (çıkmaz sokak) olan yollar daralıp genişleyerek bir süre sonra labirente dönüşüyor ve tekrar çıkış yolunu bulmak uzun zaman alıyor. Neyse ki Emir Çakmak Meydanı’nda bulunan Moğol Hanı Abu Said zamanında 1375’te yapılan Mescid Camisi’nin her iki yanında bulunan İran’ın en yüksek minareleri her kaybolduğumuzda bize yön gösteriyor ve sonunda tüm yollar bizi kent merkezine ulaştırıyor. Yemyeşil bir parkın içindeki bu tarihi yapının yüksek minarelerinden birinin yüksek bir bölümüne çıkıp kenti seyre dalıyoruz. Çölün ortasında etrafı surlarla çevrili ve çölle aynı renkte olan şehir, şiir kıvamında bir görüntüyü bizden esirgemiyor. Meydandaki yeşil alan, akşamüstleri Yezdlilerin üzerine serildikleri bir parka dönüşüyor.

 

ATEŞ 1100 YILDIR YANIYOR

 

Bir zamanlar Marko Polo’nun da gezip çok beğendiği, tarihi İpek Yolu ticareti döneminde önemli bir ticaret ve geçiş noktası olan kent Arap istilasından kaçan ve kendilerine korunaklı bir yer arayan Zerdüştlerin yüzyıllar önce gelip saklandıkları güvenli bir yer olmuş. Binlerce yıldır da İran’daki Zerdüşt topluluğuna ev sahipliği yapıyor. İran’da 20 bin, Hindistan’da 90 bin Zerdüşt’ün yaşadığı söyleniyor. Özellikle İran devriminden sonra bu bölgede yaşayan Zerdüştlere büyük baskıların yapıldığı anlatılıyor. Genç bir Zerdüşt’ün peşine takılıp onların en önemli tapınaklarına dağru dar sokaklarda yol alıyoruz. Ataşgah, Yezd içindeki önemli ve en eski Zerdüşt tapınaklarından birisi. 1100 yıldır yandığına inanılan ateşin ve tapınağın bakımı için bir Zerdüşt rahibi görevlendirilmiş. Nefesini kutsal ateşe vermemek için ağzını beyaz bir kumaşla örtmüş. Güler yüzle bizleri karşılıyor. Bu tarihi tapınağın duvarlarında Zerdüştlük öğretilerinden bölümler yazıyor. Bunlar içinde en dikkat çekici olanı ise “İyi düşün, iyi konuş, iyi yap” öğretisiydi.

 

Yezd kenti ve burada yaşayan Zerdüştlerin hayat görüşleri ve özellikle ölülerine yaptıkları muamele tüm dünyanın ilgisini çekecek cinsten. İşte bu özelliklerini yakından görmek için kentin 15 kilometre dışında, yüksek bir tepede bulunan ve yerlilerin Sessizlik Kuleleri (Dakhma) dedikleri Zerdüşt mezarlarını görmek gerekiyor. Mezar dediysem de sizin aklınıza bildiğiniz toprak altındaki mezar gelmesin. Buradaki mezarlarda hiç ceset bulunmuyor. Şimdi siz doğal olarak “Ceset olmayan yerde mezar olur mu?” diye düşünebilrsiniz ama konu Zerdüştlük inancı ise sorunun cevabı evet oluyor. Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta’ya göre ölü bedenleri toprağa gömmek beslendiğimiz toprağı kirletmek anlamına geliyor, Hinduizm’deki gibi yakılması ise soluduğumuz havayı kirletiyor, suya zaten bırakılması söz konusu değil. Bu nedenlerle daha 30 yıl öncesine kadar Zerdüştler ölülerini yüksek bir tepeye çıkarıp silindir şeklinde ve üstü açık bir yapının içinde ortalığa bırakıyorlardı. Bir süre sonra kokuyu alan kartal, akbaba ve bilumum leş yiyen yırtıcı kuşlar gelip cesedi paramparça ederek mideye indiriyorlar ve böylece ölüler, toprağı, suyu ve havayı kirletmemiş oluyor. İran’da toplam 5 olan bu Sessizlik Kulelerinin ikisi Yezd’de, ikisi Kirman’da ve diğeri de İsfahan’da bulunuyor. Ancak İran devriminden sonra Zerdüştlerin binlerce yıllık bu geleneği yasaklar zincirine katılmış ve bu uygulamaya 1980’den sonra son verilmiş.

 

ZERDÜŞTLÜK ANADOLU’DA BAŞLAMIŞ

 

Yezd’in çevresindeki bir başka yüksek tepede bulunan ve “Çek Çek” denilen yer dünyadaki tüm Zerdüştlerin önemli bir hac mekânı. Zerdüştler, her yıl dünyanın dört bir yanından hac için Çek Çek’e geliyor. Köyün tepelerindeki binlerce yıllık kaya tapınağında sürekli yanan 3 ateş var. 15-19 Ağustos arasında dört gün dört gece süren ayin törenlerinde beyazlar içindeki Zerdüştler bu tapınakta şarkılar söyleyip, tütsüler yakıyor. (Bir anda aklıma bizim Akdeniz’in güzelim koyu Çıralı ve Olimpos’taki binlerce yıldır yanan taşları bu Zerdüştler görse acaba bizim orası da hac merkezi olur da biz de biraz nasiplenebilir miyiz diye düşünmeden edemiyorum!) Çok eski bir inanç olan Zerdüştlüğün M.Ö. 7 .yüzyılda ortaya çıktığı ve Anadolu’dan başlayıp, Doğu Çin kıyılarına kadar uzanan geniş bir coğrafyada etkili olduğu belirtiliyor. Ancak İslamiyet’in bu bölgelere yayılmasıyla önemini kaybetmeye başlmış. M.S. 8. yüzyıla kadar, tüm İran’ın Zerdüşt olduğu söyleniyor. En ünlü Pers kralı Darius’un bile Zerdüşt olduğu söylenir.

 

Ülkemizde Hindistanlıların ineğe taptıkları yönünde yanlış bir kanı olduğu gibi Zerdüştlerin de ateşe taptıkları hep söylenegelse de aslında durum pek öyle değil. Onlar ateşe tapmıyor; sadece sevgi, incelik ve sıcaklık sembolü olarak gördükleri ateşi kutsal kabul ediyorlar. Ateş, tanrının ışığı sayıldığından, kutsal mekânlarda daima yakılıyor ve her türlü dua ve tapınmalar ateşin önünde gerçekleştiriliyor. Bu ayinlerdeki en önemli öğreti doğruluk ve dürüstlük üzerine kurulmuş. Bu nedenle İran hapishanelerinde Zerdüştlere çok nadiren rastlandığı söyleniyor. Yine Zerdüştlük inancına göre en büyük ibadet, kuru bir çöl parçasını ekili bir toprak haline getirip, insanların yararlanmasına sunmak. Zerdüşt dininde maddi dünyanın Cennetten daha değerli olduğuna inanılıyor. Çünkü, kötülüğün gücüne karşı verilecek savaş ancak bu dünyada yapılabilir. Bu anlamda Zerdüştlük (mecusîlik) dünyevî bir din. Bu nedenle ateşi, toprağı ve suyu bir cesedin çürümesiyle kirletmek günah sayılıyor. Bunun için ölümden sonra cesedin, sessizlik kuleleri adı verilen yüksek dağlardaki özel kulelerde yırtıcı hayvanlara terk edilmesi gerekiyor.

 

Günümüzde Zerdüştlerin büyük bir kısmı Bombay’da yaşıyor ve onlara İran’dan gittikleri için “parsiler” deniyor. Parsiler, Müslümanların İran ‘ı fethetmelerinden sonra bu ülkeye göç etmiş. 19. yüzyılın ilk yarısında kendi aralarında çok iyi örgütlenerek ticaretle uğraşmışlar ve böylece ticaret ve imalatta önemli bir yer kazanmışlar. Hinduizmden farklı olarak kendi özel kastlarını da yaratmışlar ve Yezd’deki Zerdüştlerden farklı olarak çok seçkin bir ekonomik güce ulaşmışlar. Hatta Hindistan’ın en büyük şirketi olan TATA’nın sahiplerinin de İran kökenli Zerdüştler olduğu biliniyor. Günümüzün en ünlü Zerdüştleri arasında ise ünlü rock grubu Quenn’in solisti Freddy Mercury ve dünyaca ünlü orkestra şefi Zubin Mehta sayılıyor.

 

mitoloji.info/antik-sehirler/yezd-kenti-ve-zerdustluk.nedir

 

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Zerdust, yasami I.O. 628-551 tarihleri arasina yerlestirilen Iranli dusunur, eylem adami ve din kurucusudur. Yasami hakkinda ayrintili bilgimiz yoktur. Olumunun ardindan cok sayida "mitolojik anlatiya" paralel olarak, gercek yasam oykusunun "bir butun olarak anlasilamaz hale" geldigini soylemek mumkundur. Bununla birlikte "ozdeyisler" seklinde formule edilebilen metinler olarak GATHA'lar ve bunlarin din âlimlerince yorumlanmasi sonucunda, ana hatlariyla bir tablo cizmek mumkundur.

Bu cercevede bilinen, Zerdust'un, "At Yetistiricisi" Spitama kabilesinin bir uyesi olarak hayatina basladigidir. Kabile icinde kendisine Zoatar gorevi verilmistir. "Ilahi soyleyicisi ya da kurban rahibi" anlamina gelmektedir bu. Cok kucuk yaslardan beri "hayvanlara" karsi sevgi bagi gelisen bir kisi olarak Zerdust'un "kanla kurban torenlerine" karsi gelistirdigi tepki kimi modern tarihciler tarafindan "dogal" olarak nitelenmektedir. Zerdust'un ilk tepkisi, icinde yetistigi toplumun, kendisi gibi "kurban edici rahip" sinifina sahip yerlesIk coban grubuna yonelikti. Bu tepkisinde Zerdust'un saldiriyi "Ahura Mazda" adina gerceklestirdigini soyledigi goruldu. Kuskusuz "geleneksel Ari dininin" koruyucusu olan bu sinifin tepkisi sert oldu ve Zerdust onlardan kacmak zorunda kaldi. Yine de boylesine erken tarihlerde bile Zerdust'un etrafi hatiri sayilir bir murit grubuyla cevri! lmisti. Zerdust bu donemde, dusmanlara ve kotuluge karsi "silah kullanma" yontemini benimsedigi goruldu. Kuskusuz ilk donem catismalardaki temel unsur "kurban" rituelleriydi ve buna karsi cikarak Zerdust, parolalari AESMA( ofke) olan erkek cemiyetlerini de karsisina almis oldu. Sigir kurban etmeye ve Haoma icmeyi surduren erkek cemiyetlerine duydugu ofke bircok ornekte kendisini gosterir:

"Bu pis ickiyi ne zaman carpacaksin?" (48;10) ...diye sorar. Zerdust, onlara cezanin gelmeyisi karsisinda acikca sabirsizdir. Zerdust'un zaman zaman kafasi karisIk ve tereddutlu oldugu gozukmektedir.

Zerdust dini, benzer bir yayginliga ulasmis cok sayida sistematik gibi, baslangicta ciddi mucadeleler vermek zorunda kalmistir. Ilkeleri toplum tarafindan hemen kabul gormemistir. Baslangicta, hayvan kurbani rituellerine karsi cikisla dikkat ceken bir reform hareketi olarak gozukse de, bu reddin, yerlesIk din sistematigini kokten elestiren bir "karsi koyus" potansiyeli icerdigi kolaylikla anlasilamamistir.

Zerdust kendisini Gathalar ismi verilen metinlerle anlatmistir. Bu metinler eski Hint-Avrupa kutsal siir gelenegi cercevesine yerlestirilen, arkaik dilli metinlerdir. Veda'larla buyuk benzerlik tasimasi nedeniyle yer yer, hatali olarak cok daha onceki zaman dilimlerine tarihlenebilmistir. Bununla birlikte, Zerdust'un metinlerde Tanri ile dogrudan gorusme seklinde bir tarz benimsedigi ve gelecek surecte keskinlesecek "sinifsal" catismalari teorik bir zemin olarak icsellestirdigi gorulur.

Ahura Mazda'ya bir Gatha'da soyle haykirir: " Niye gucsuz oldugumu biliyorum ey Bilge... Cunku kucuk bir surum ve az adamim var..."(Yasna 46,2)

Zerdust, GATHA'larda TAnri yi sorgular. Ondan kozmogoni sirlarini ister. Hem kendisinin hem dusmanlarinin gelecegini gostermesini ister ondan. Zerdust'un istekleri arasinda;

· gunesin ve yildizlarin yollarini kimin cizdigini

· asagidaki yeri ve bulutlu gokyuuzunu dusmeyecek bicimde kimin sabitledigini

· iyiye kavusan ruhunun nasil kaybolacagini

· kotulukten nasil kurtulunacagini, bilmek vardir.

Zerdust ayrica, kendisine gorunur isaretler verilmesini, bundan daha da ote, ozellikle Ahura Mazda ile birlesebilmeyi ve sozunun etkili olmasini talep eder. Zihni surekli iyinin alacagi odul ve kotulunun alacagi ceza ile mesguldur..

Peygamberlerin gec tarihli yasam oykulerinde gozuken mitolojik-efsanevi yonlerin Zerdust'e de yansidigini goruyoruz. Buna gore daha gec tarihli yasam oykulerinin Zerdust'un gokyuzundeki on varolusu uzerinde durdugunu saptamak mumkundur. O, tarihin ortasinda ve dunyanin merkezinde dogmaktadir.

"Gokyuzunde yaratilan bedenin ozu yagmurla yere dustu. Bu da bitkilerin boy atmasini sagladi. Peygamberin akrabalari arasinda yer alan iki inek, bu bitkilerden yedi: Oz onlarin sutune gecti ve bu sutu Zerdust'un annesi babasi icti. Ve onlar ilk kez birlestiler ve Kadin Zerdust'e hamile kaldi.." Bu yapinin daha sonra Hiristiyanligi etkilemis olmasi muhtemeldir.

Efsane devam eder. Buna gore, Zerdust dogmadan once, koye buyuk bir isilti gelir. Korkan koyluler yangin ciktigini dusunerek kacarlar. Ama donduklerinde nur icinde bir cocuk bulurlar. Ahriman ve Devler cocugu dogmadan once bosuna yok etmeye calisirlar. Cocuk dogduktan sonra kendisine saldiran devleri kutsal sozler soyleyerek kacirir.

Avesta'nin bolumlerinden birisinde dahi onun Mesihvari bir terimle yuceltilisine rastlariz:

" O dogdugunda ve buyurken su ve bitkiler cok sevindi. O dogdugunda ve buyurken su ve bitkiler de buyudu..."

Mircea Eliade'ye gore, Tanrisallastirma surecide kurtaricinin nitelikleri, Mazdeizmin iki ozgul motifi tarafindan surekli yinelenir. Dogaustu isIk ve demonlarla savas.

Zerdust icin, esrimenin onemi buyuktur. Avesta geleneginde bizzat kendisini, esrimeye verdigi anlasilmaktadir. Ahura Mazda'nin sozlerini bu haldeyken duymustur. Buna ek olarak ilahi-dini sarki uygulamasinin da onun icin, bu nitelikler cok buyuk deger tasidigi gozukmektedir. Bu son benzerlik, cogu bilgin tarafindan Zerdustlugun, Orta Asya Samanizmine benzetilmesine ve bu sekilde aciklanabilecegine inanilmasina neden olmustur. Ama sarkilardan yararlanan bir tapim sistemini, Samancil olarak nitelemek yeterli degildir Eliade ye gore....Ona gore, tamamen Samanist nitelikte bir erginlenme hakkindaki az sayidaki isarete, gec metinlerde rastlanir. Sonuc olarak soylenebilir ki, Zerdust'un Tanri ile iliskisi, samanci bir uslup sergilememektedir.

Zerdust'e yeni dinin vahyi, Ahura Mazda'dan gelir. Tanri'nin baslangic davranisi Iyi'nin secilmesidir. Zerdust, ilke olarak muritlerinden de ayni davranisi ister. Zerdust reformunun ozunde, TANRIYA oykunme vardir. Insan bu konuda uyarilsa da, Tanri'nin kolesi ya da hizmetkari olarak adlandirilamaz. Insan kesin bir ozgurluk icindedir.

Gatha'lardan cikan kozmogoniye gore, Iyi ve kutsal olan Tanri, dunyayi dusunce yoluyla yaratir. Tanri, baslangic ve sondur ve Ona kendisiyle benzer ozelliklere sahip varliklar eslik etmektedir. Bunlar:

#9679; Asa (ADALET)

#9679; VOHU-Manah (Iyi Dusunce)

#9679; Armaiti ( BAglilik)

#9679; Khsathra (krallik)

#9679; Haurvatat ve Ameretat (Butunluk ve olumsuzluk) -saglik

Bunlar kimi yorumcular tarafindan "Olumsuz Yardimseverler" olarak adlandirilmaktadir.

Ahura Mazda, kuskusuz bircok "Kendiligin" babasidir. Zerdust sistematigini dualist bir din olarak niteleyen yorumlara kaynak teskil eden, Ikiz ruhlarin da yaraticisidir bu haliyle... Iyiliksever Ruh Spenta Mainyu'nun ve Yikici Ruh Angra Mainyu'nun...

Ikili Tanrilar(iyi-kotu Tanrilar) sistematigi Zerdust'e ozgu degildir. Bunu Hint-Iran dinlerinden alan Zerdust, kozmogonisiyle bunlara farkli roller bicer. Yeni sistematikte iyicil ahuralar ve kotucul devalar kritik roller oynar. Iyi Ruh ile Kotu Ruh arasindaki savasta, iyi ruh, kazanmak yolunda once ruh âlemini, ardindan da maddi âlemi yaratmistir. Ama kotu ruh zamanla maddi âleme yayilmistir. Onun eziyetine ugrar. Iyinin her yaratisina kotunun yaratisi karsilik verir. Savas her alanda surmektedir ve bu haliyle dunyevi savasta yapilmasi gereken, Ahura Mazda'ya uygun yasamak ve Zerdust'e inanmaktir. Bu dunya gogu, kotunun iblislerinden koruyacak yer olmalidir. Insanlar hem ruhlu hem bedeni varliklardir. Her insan mutlaka bu savasa katilmak zorundadir. Bu dogrultuda insanin iyi davranmasi gerekliligi ciddi ahlak ilkeleri olusmasina neden olur... Adalet, iyilik yapmak, calismak, bedene iyi bakmak ger! ekmektedir. Dunya mutlu ve bereketli bir yer haline getirilmelidir. Insan bedenine bakmalidir, perhiz ve inziva yapilacak seyler degildir ona gore.

Burada ozellikle belirtilmesi gereken bir nokta vardir... Dualist dunya gorusleri cogunlukla bu sistematige baglansa da, Zerdustluk dualist degildir. Ahura Mazda'nin karsisinda bir karsi Tanri bulunmamaktadir. Ama, iyi ruh ile cogu zaman bir arada dusunuldugu icin bu tip bir yargi olusur. Ahura Mazda, iki "karsit alt gucu" yaratmis olsa da, ne tercihini iyilikten yana kullanan ruhun, ne de digerinin "karsiti" olarak degerlendirilemez. Tanri, bu haliyle kotulugun yaratilisindan da sorumlu tutulamaz. Iyilik ve kotuluk arasindaki ayrilik baslangicta olusmustur. Bu ayrilik, Ahura Mazda'nin baslattigi ve biri "adaleti" digeri "aldatmayi" secen Ikiz Ruhlarin tercihlerinin sonucudur. Geleneksel Iran dininin Tanrilari, bu yeni olusumdan paylarini duseni dogal olarak almislardir. Zerdust icin eski din kotu oldugundan, onlar aldatmayi secen kesime yerlestirilir, onlara kurban verilmemesi onerili! r.

Zerdust'un kanli Kurban torenleri ve haoma icilen dini organizasyonlara yonelik tepkisinin ozunde, ortaya cikan asiriliklar bulundugu konusunda din tarihcileri neredeyse hemfikirdi. Ozellikle halkin yararina sigir kesiminin devam etmesi, "hayvanlara yonelik" kurban islemlerinin tamamen yasaklanmadigini ortaya koymaktadir.

Bir diger ortak gorus de Zerdust reformunun, geleneksel dinsel inanc ve dusunceyi onlara yeni degerler yukleyerek kabul ettigi yonundedir. Zerdust sistematigi, geleneksel Hint-Iran geleneginden onemli nitelikler devralmisti. Ornegin, insanlarin tercihlerine gore ote dunyada yargilanacagi fikri Hint-Iran din geleneginde bulunmaktadir zaten. Zerdust'un, yarginin onemini ozellikle vurgulayarak ozgun bir katki gerceklestirdigi de gorulur.

Zerdust'e gore iyi mutlaka kazanacaktir. Bundan kuskusu bulunmamaktadir. Ama "zaman" konusu belirsizdir. Kendisi umut etmektedir ki dunyanin donusumu yakin bir zamanda olsun... Dunyanin bu yeni donusumunun yakinda olacagini umar ve Hint Iran geleneginin aksine her yeni yilda yasanan yenilenmenin yerini "tek ve yegin" bir donusum anlayisini adapte eder. Bu yenilenmenin merkezine de Ahura Mazda'nin iradesini yerlestirir. Eskiden oldugu gibi kozmogonik bir rituelin yapilmasi degildir. Bu yenilenme her varligin yargilanmasini icermektedir. Zerdust, eski dinden kimi unsurlari alsa da, ozgun katkisiyla ortaya bambaska bir yapi koyar. Ornegin, geri dondurulemez bir ahiret inanciyla, yenilenen kozmik donguye iliskin arkaik ideolojiyi yikmaya calistigi dusunulur.

Karsimizda "vahiyci" bir sistem bulunmaktadir. Bu anlayisa aykiri olarak, karsimizda "tek Tanrili bir din bulunmamaktadir. Vahiy, iyilik ve kutsalligin bildiriminden olusur. Inanan, Ahura Mazda yi sectiginde, kotuye karsi iyiyi secmistir Dolayisiyla, her Mazdeist, Daevalarin yapisinda canlanan kotuluge karsi savasmalidir, onlara hosgoru gosteremez. Bu savas, tinselle maddi, dusunceyle ciliz dunya arasindaki zitlik olarak tanimlanabilir.

Felsefi bir dizge olarak Zerdustluk guclu bir yapi sergiler. En onemli Ari Tanrilar, yeni sistematikte "maiyet" statusune geriler. Bunlar "KENDILIK"lerdir ayni zamanda ve her biri kozmik bir unsuru yonetir. Soyut deger tasir. (Suyu, atesi, toragi havayi vb) Ahura Mazda, Zerdust'un maiyetini aciklayis sistemi ile birlikte, dunyaya mudahale eder. Bu Tanri'nin melekleri araciligiyla dunyaya mudahale etmesine benzetilebilir. Ayrica "Tanri'sina" bilge diye hitap eden Zerdust, ayni zamanda iyi dusunceyi yardimina cagirir. Bilgelik, ilimin, yararli bilginin degerini temsil eder.

Mazdeist bilgelik, erginleyici ve eskatalojik nitelikler tasir. Sahsi bir din olarak, Mazdeizmin batini bir boyut gelistirilmesine bu anlamda izin verilmektedir. Ama bu boyut, herkes icin erisilebilir degildir. Gizli ogretilere deginen Yasna'lar vardir. Kanli ve cilgin torenler yerine Zerdust, bu tip, eskatalojik ve esrikligi iceren ayin onerir. Kurban terimi, dusunce terimiyle yer degistirir... Tapim bu yonuyle ciddi bir tinsel donusum yasar. Boylelikle ritueli yoneten rahibe mertebe kazandirilmis olur. O "Maga" olur ve ic aydinlanmasi ve ilham dolmasini saglayan bir esrimenin oznesidir. Bu sure icerisinde, kurban rahibi, tinsel ozunu, bedensel dogasinda ayirmayi basarir, yani, iki ozun karismasindan onceki saflik ve masumiyete ulasir. Kuskusuz bu, ayni zamanda AHRIMAN'in saldirisindan onceki safliga ulasmak acisindan da onem tasimaktadir. Boylece rahip, dunyanin yeniden kurulmasina yardimci ol! ur. Maga haline, haoma, toren sirasinda icilen olumsuzluk ickisiyle ulasilir. Icilen icki, alevli, isiltili ve canlandiricidir. O Mithra'nin altindan da fiskirir. (Benzer bir durum, Brahmanlar'in yazarlarinda da vardi. Onlar da kurban torenleri sirasinda, dunyayi donemsel olarak onarmaktaydi.)

Zerdustlugun, resmi din olarak deger kazanisi, reformun din adamlari sinifi tarafindan da kabul edilisiyle birlikte mumkun olmustur. Zerdust, alt siniflari dislayan dini donanima karsi cikarak, herkes icin gecerli, kapsayici bir yapi olusturur. Alt siniflara yonelis, zamanla, Din Adamlari'ni asagilayan ya da onlara gerektigi kadar saygi duymayan aristokrasinin karsisina, buyuk bir gucle cikmalarini saglar. Boylece cok gecmeden, Zerdust din adamlari sinifi ayni zamanda, felsefelerinden aldiklari gucle de, yonetime, maddi dunyanin yasalarina aday olmuslardir. Bu muneccimler sinifinin dini, halka mal ederek, dunyevi iktidar iddialarina guclu bir dayanak sunmasi acisindan buyuk deger tasimaktadir. Nitekim buradan hareketle Kambyses bir seferine cikmisken Gautama isminde bir muneccim tahta el koymustur. Soylulara ait sunaklari yiktirir. Uygulamalari itibariyle Zerdustluk, halka dayanmakta ve daha once goru! lmemis bir demokrasi uygulamaktadir. I. Darius ile birlikte yonetim yeniden aristokrasinin eline gecse de yeni hukumdarin da Ahura Mazda'ya tapinmayi ogutledigi, buna karsin Davealara ibadete izin verdigi gorulur. Kuskusuz bu tip "ozgun" girisimlerin kokeni Zerdust'e kadar takip edilebilir. Zerdust tarafindan yazilmis Avesta'larin bes kitabindan birisi olan "Videvdad" metinleri medeni yasayi do ortaya koyma iddiasini tasimaktadir. )

Resmi olarak kabul edildikten sonra, Iran Kralinin gorevi yeniden belirlenmistir: dunyanin korunmasi ve yenilenmesi. Onun sorumlulugu, hayatin bereketin ve iyiligin zafer kazanmasina katkida bulunmaktir. Ozellikle AHEMENILER'in Zerdustlugu uzun zaman bozulmadan kalmistir. Dara'nin oglu KSERKSES tum imparatorlukta daeva'lar a tapimi yasaklasa da gec tarihlerdeki yazitlardan anlasildigi kadariyla Ahura Mazda'nin yaninda Mithra ve Anahita tapimlarina da yer verilmistir. Bati'ya dogru yayilirken, Zerdustlugun cesitli dinlerle karsilastigi ve onlardan etkilendigi gorulmustur.

 

Yararlanilan Kaynaklar:

ALBAYRAK, Kadir. Bogomilizm ve Bosna Kilisesi. Emre Yay. 2005 Istanbul

ELIADE, M. Dinsel Inanclar ve Dusunceler Tarihi. Kabalci Yayinevi Nisan 2003, Ceviren Ali Berktay

GUCLU, Abdulbaki. YOLSAL, Husrev. UZUN, Erkan. UZUN Serkan. Felsefe Sozlugu, Bilim ve Sanat Yay. Ikici Bas. 2003 Ankara.

MESSADIE, Gerard. Seytanin Genel Tarihi, Kabalci Yayinevi, 1998 Istanbul. Ceviri IsIk Erguden

TOKATLI, Atilla. YALCIN, Mehmet Ali. Cagdas Kultur Ans. Cilt 5, 1979.

Buda benden olsun :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://www.astroset.com/bireysel_gelisim/ezoterizm/images/e183.jpg

 

“Bana kulak verenler, eşyanın ve karanlıkların sembolü olan Ahriman’a değil, ilk ateşe, Kelam’a, yani Ahura Mazda’ya gönül versinler ve onda yaşasınlar. Bana kulak vermeyenler zamanların sonunda pişman olacaklardır”

 

Bir İran Peygamberi olan Zerdüşt, dokunulmayan, işitilmeyen ve görünmeyen varlığa inancı öğreten bir dini liderdi. Bu varlık ise Ahura Mazda idi; dünyadaki bütün iyilikleri yaratan tek Us Tanrısı. Zerdüşt’ün öğretisine göre alem, iyilik ile kötülüğün mücadele edip durduğu bir sahneydi. Bir tarafta akıllı ruh olan adalet tanrısı Ahura Mazda ile ona yardım eden iyi fikir, doğru kanun, asil hükümet, mukaddes karakter, sıhhat ve ebediyet ve ona karşı Angra Mainyu, yani yalan şeytanı ile yardımcıları bulunmaktaydı. İnsan, bu iki ordunun ortasında duran bir varlıktı ve bu ordulardan birine katılmak zorunda idi. İnsanın sadece iyilik, temizlik ve aydınlık, yahut bir uzlaşma yolunu bulmasına imkan yoktu. İnsan bu iki taraftan birini tutmak zorundaydı ve vazife yalnız insana mahsus değildi. Hayvanlar da, rüzgarlar ve bitkiler de aynı şekilde hareket edeceklerdi.

 

Zerdüşt, bir insan iyilik yaptığında bunun sadece kendi hayat kitabında yazılmakla kalmayıp, dünyanın iyiliklerine de iyilik kattığına inanıyordu. Bunun için de insan sadece ödülünü görmek için iyilik yapmamalıydı; aynı zamanda dünyanın iyiliklerine iyilik katmak ve Ahura Mazda’ya, kötü ruh Angra Mainyu ile olan mücadelesinde yardımcı olmak için de iyilikte bulunmalıydı. Kötülük yapan, kötü Ruh ile birlikteydi. Fakat iyilik yapan, Ahura Mazda’nın safına katılıyordu. Ahura Mazda’nın tarafına katılmak için şu yollardan geçmek şarttı:

 

Düşünce, söz ve davranışta saflık

Temizlik

Merhamet

Hayvanlara şefkat

Yararlı iş görmek

İyi yetişmeleri için imkanı olmayanlara yardım etmek.

Her insan karar verip taraflardan birini tuttuğunda, her sözüyle ve hareketiyle bu mücadelenin kaderine bir etkide bulunmuş olur. Ahura Mazda’nın tarafını tutmuş olan bir insan bütün vaktini ve gücünü “aydınlık” mücadelesi yapmaya veriyordu ve onun en belli başlı vazifesi ister bir yaramaz ot olsun, ister bir canavar veya insan olsun, düşmana aman vermemek, düşmanı korumamak, ya da belki onu imha etmekti. Bu yüzden Ahura Mazda insanlardan ibadet beklemiyor, iş ve başarı bekliyordu. İnsanların en büyük ibadetleri bir çöl parçasını ekilir bir hale getirmek ya da bir uçurum üzerinde bir köprü kurmaktı.

 

Zerdüşt’e göre devrim anlayışı, hayatın ve çiftçiyle çobanın yağmacı göçebeye karşı ölüm kalım mücadelesinin her anına kök salmıştır: “Buğday eken iyilik eker”. Tabiatı insanoğluna yararlı kılma mücadelesini engelleyen unsur kötülüktür.

 

İnsan nerede yaratılıştan sorumlu biri olarak hareket ediyorsa Zerdüşt orada her türlü yeni hayatın öncüsüdür. Eseri dört temel ana konuyu temel almıştır:

 

-Tektanrıcı ve büyüklük kaynağı yeni bir Tanrı görüşü;

 

-İnsanla onun insanlaşmasına karşı koyan her şey arasında bir savaş alanı olarak düşünülen yeni bir dünya görüşü;

 

-Tanrı’yla ilişkileri yeni bir anlayışla sürdürme tarzı; çünkü insanlar artık tanrılarla birtakım ayinler veya kurban kesmeler yoluyla ilişki kuramamakta, aksine insani hayatlarına ilahi bir boyut kazandırarak Tanrı’yı kendilerinde bulmaktadırlar.

 

-Tabiatla ilişkileri yeni bir anlayışla sürdürme tarzı. Bundan böyle her türlü hayata, yani hayvanların ve bitkilerin hayatlarına da saygı gösterilecektir. Zerdüşt’ün yeni Tanrı anlayışı sadece kozmik bir tanrıdan ahlakçı bir tanrıya geçiş değil, aynı zamanda her türlü insan biçimindeki Tanrı düşüncesini de reddediştir…

“Zerdüşt’e göre yalnız tek bir Tanrı vardır. Hiçbir kötülüğün kaynağı olmayan Ahura Mazda: O özgürlüğü yaratmıştır. İyilikle kötülük arasında bir seçim yapma özgürlüğünü. Her insan kendi seçimlerinden sorumludur.”

 

Zerdüşt öğretisinin kilit taşı işte budur. İnsan, Tanrı’nın sevgisini yitirmiş olan Ahriman’ın ardına takılarak kötülüğün ordusuna katılabilir veya iyiliğin ana kaynağı olan Spenta Mainyu’nun (Ormuzd) üstün gelmesi için “sabahtan tezi yok günün artıp büyümesine çalışanlardan” olabilir.

http://www.astroset.com/bireysel_gelisim/ezoterizm/images/e184.jpg

 

Ahriman

 

Zamanda ve mekanda ışığın ve karanlıkların iki ana kaynağı arasında bir savaş cereyan eder ama daha ötesinde özgürlük vardır: Bu özgürlük kötülüğün seçimini mümkün kılmıştır. İnsan her an kurtuluşunu sağlayabilir, yani kötülüğü seçmeden önce, ilk özgürlüğünü yeniden elde edebilir. Dolayısıyla başlangıçta günah değil, seçim vardır. Zerdüşt’e göre hayat bir savaştır. Birbirinden ayrılmaz bir şekilde hem içimizde nefsimize karşı, hem dışımızda karanlıkların taraftarlarına karşı verilen bir savaş. Zerdüşt’e göre insan sorumludur. Onun yüklendiği görev, çalışma ve mücadeleleriyle, tarihin olduğu kadar yaratılışını da devam ettirmektir. Zerdüşt’e göre dünya bir plana uymaktadır; bu tarihsel bir süreçtir; birbirine karşıt güçler arasında yaman bir savaşın geçtiği bir savaş alanıdır. Savaş sonunda bu dünyada ele geçecek olansa, işte bu mükemmel halin çok güç koşullar altında doğmasıdır.

 

Zerdüşt’e göre, doğanın tüm süresi üçer bin yıllık dört döneme ayrılmıştır:

 

I-Yalnız Ormuzd hüküm sürer; çünkü yaratma işine o tek başına başlamıştır:

 

“Başlangıçta her şeyin üstünde yükselmiş olan Ormuzd’du; en yüce bilgiyle, arılıkla (saflık) alemin nuru içindeydi. Bu nur tacı, Ormuzd’un oturduğu bu yer, ilk nur denilen yerdi. Ormuzd’un eseri olan bu en yüce bilime, bu arılığa Yasa denilir” (Zend Avesta, cilt III, s. 343)

 

II-Ormuzd ve Ahriman birbirine eşit bir başarıyla, biri aydınlıkta, diğeri karanlıkta hüküm sürerek, biri her şeyi için, diğeri kötü için oluşturmak suretiyle savaşır dururlar.

 

III-Ahriman muzaffer olur; aleme hükmeden o ve kendi elinden çıkmış olan varlıklardır.

IV-Ormuzd, ebedi olarak üstünlük kazanır. Ölüler günahlarından arınmış olarak yeniden dirilirler, kötü kaybolur; kötüyle birlikte cehennem de kaybolur. Ahriman da yalvararak, dua ederek, kurbanlar sunarak nurun kralına sadakat ve gayretle hizmet ederler.

 

Ateşin yalnız başına bir tapınma unsuru oluşuna tradisyonlarda sıkça rastlanır. Ateş 15-16 şekilde mevcuttu ve her halinde ona tapılırdı. Tüm eski geleneksel öğretilerde bilinen yaratılışın, tabiatın dört kuvveti denilen ve yaratıcı güçlerden biri olan ateş, kainatı meydana getiren en büyük güç ve enerjilerden olduğu için bunu bilen ve sezen eskiler ona saygı duymuşlar, onu ruh ve tanrı ile de özdeşleştirmişlerdir. Dolayısıyla ateşe tapanlar gerçekte onun simgelediği büyük güce tapmaktaydılar.

 

Ateş, Işık Tanrısı olan yüce varlığı simgeler. Her tapınakta bir ateş odası vardır ve bunun içinde sonsuz bir ateş yanar. Hiç kimse buna dokunamaz, hatta nefesiyle bile kirletemez.

İyilik Tanrısı Ahura Mazda’nın oğlu olarak kabul edilen Atar’ın (Ateş) kültü, bu duruma göre babasından eskiydi. Ateş tapınakları çok eski çağlardan beri mevcut olup tapınma töreni ateşin önünde yapılırdı. İnsanlara rahatlık, zeka ve erkeklik sağladığı gibi bütün yaratıkları da şeytandan korurdu. Zerdüşt’ün geleneksel dinden aldığı biricik ayin, ateşe saygı göstermek ayiniydi. Zerdüşt’e göre ateş, eski İranlılar tarafından yapıldığı gibi tapılmaya layık bir ilah değildi. Ahura Mazda’nın yalnızca sembolü olmaktan ibaretti.

 

Ahura Mazda ile ilgili yaratılış efsanelerini incelediğimizde ise şu bilgileri buluruz: Dünya Ormuzd’un vücudundan yaratılmıştı; gök onun başından, dünya ayaklarından, su gözyaşlarından, bitkiler saçlarından, öküz sağ elinden, ateş zekasından meydana geldiler. Hint Upanişadları’nda da rastlanan bu bilgi yani her şey O’dur bilgisi, sonradan semitik dinlere de geçerek Birlik veya Tevhid bilgisi haline gelmiştir. Bu bilgi, Varlığın Birliği ilkesinden bir yansıma olup bu ilkeye göre tüm varoluş Bir Olan’dan tezahür etmiştir ve her şey Bir’in tezahürüdür.

 

Dünyanın devam süresi olan oniki bin yıl, dört kısma ayrılırdı. İlkin Ormuzd, varlıkları düşündü ve Ahriman karanlıktan çıkar çıkmaz barış teklif etti, fakat o kabul etmeyince dokuz yıl süren ve ışığın zaferiyle sonuçlanan bir savaş oldu. Işığı zafere tılsımlı dua Ahura Verya ulaştırmıştı. İkinci bölümde varlıklar Tanrı ve Şeytan tarafından gerçekten yaratıldılar. Üçüncü bölümde insanlığın Zerdüşt’e kadar uğradığı felaketler yer alır. Dördüncü bölümde ise Ormuzd’un öncülüğünde İyiliğin zaferine ulaşılır.

 

Zerdüşt aynı zamanda bütün çağların en büyük şairlerinden biridir. Onun eseri olan Avesta ilahilerinin Gataları’ndaki sesine kulak verelim:

 

“Düşüncede, sözde ve eylemde birbirlerine taban tabana zıt iki ana eğilim vardır. Biri hayat verir. Öbürü ölüm getirir. Her iki eğilim her insanda her ulusta birbiriyle çarpışır. Çarpışma ilk insanla başladı, dünyanın sonu gelinceye kadar devam edecektir”.

“İnsanlık iyi kulak versin, iyi anlasınlar, çünkü her iki dünyadaki kaderleri aydınlıkla karanlık arasında yapacakları seçime bağlıdır. Gündüzle gece, hayatla ölüm… birini nasıl tanımalı, öbüründen nasıl kaçınmalı? Kimi cezalandıracaksın? Kime mutluk vereceksin? Tanrı’nın tercih ettiği kimse insanlar dünyasının iyi çiftçisidir”.

 

“Buna karşılık çift (koşum) öküzüne ve güneşe kötü gözle bakan kimsedir ki benim sözümü öldürür. Köyleri yakıp yıkan ve hak bilir kişiye sövüp sayan, kaba güç kullanarak hayatını yaşamak isteyen, nasıl olursa olsun para kazanmak için güçlü olmaya can atan. İşte bunlar dünyayı mahvedenlerdir… Onlar her iki dünyayı da yıkarlar… Onlar ruhlarını mahvederler ve dünyayı da mahvederler. Ama kötülükle ele geçirilen bir krallık mahvolur… Kim onların canları istediği gibi zulmetmelerine engel olacaktır? Körlerle sağırlar iktidarda birleştiler. Onlar iyi insanların dünyasını mahvedecekler”.

 

“Ben nereye gideyim? Nereye dua edeyim? Herkes beni terk ediyor. Zorba yöneticiler büyük bir kinle etrafımı sarmışlar bana zulmediyorlar. Senin gücünden başka hangi güçle ben senin sözünü yayıp adaletini muzaffer kılayım ey Ahura Mazda?”

 

“Ben senden dostun dosta verdiği gücü ve mutluluğu bekliyorum. O beklenen mutlu günleri yaşatacak olanlar ne vakit gelecekler ki?”

 

“İşte ellerimi sana uzatmış, hoşnut olacağın amelleri işleme hazzını bana lutfetmeni diliyorum. Ey Mazda! Aydınlığın tanrısı! Yeniden diriliş gününde o her şeyi yakıp kavuran ateşi, senin ateşini neşeyle karşılayacağız. Ey Mazda! Senin o hızlı ve güçlü ateşini, mutluk saçan, ama aynı zamanda cezalandıran ve yakan ateşini”.

 

“Dünyanın son dönüşüne kadar, yeniden dirilişine dek yanlışların hakimi insanları bir daha öldürmeyecek. Dünya sona erdiğinde doğrulara güç vereceksin sen. Ve ben senin ateşine bağış diye duamı sunacağım. Arzumun bütün gücüyle senin ışığına doğru yürüyorum. O’nu dinleyiniz”.

 

KAYNAK

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...