brigit Oluşturma zamanı: Ekim 8, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 8, 2009 Yazan Julie Stewart Şamanizm üzerinde bu muhteşem yazıyı sitemizde sunmaktan mutluyuz. Burada anlatılan gerek ruh çokluğu, psişik merkezler, ölüm ötesi göçler, dört yön ve diğer pratik uygulamalar ve sitemizde anlatılan diğer sistem ve kültürlere ait gelensel bilgilerle paralellikler dikkate değerdir. ÖNSÖZ Bu yazı özellikle Moğolların açısından Sibirya Şaman dünyasının ana hatlarını kısaca tanıtmak amacındadır. Bazı dil farklara rağmen Sibirya'da Şamanizm'in bütün türlerinde ortak temalar ve imajlar bulunmaktadır. Şamanizm ile ilgili klasik etütler Buryat, Moğol ve Tungus gibi Altaik halklara özel ilgi gösterip "klasik" Şamanizm imajını yaratırlar. Bazılarınız Moğol Şamanizm konusunda açıklayacağım özelliklerin tüm ayrıntılarının bütün Moğol veya Sibirya toplulukları için geçerli olmayacağını bulabilir. Bu yer aldıkları geniş coğrafi bölge, farklı çevreler ve kabile tarihinin neden olduğu uygulama ve inanç farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Bazılarınız Amerikan yerlilerinin inançlarına ve yeryüzüyle yakın ilişkileri inançlarını ve davranışlarını nasıl şekillendirdiğine aşinadır. Bu aynı zamanda Moğol ve Sibirya halkları için de genelde geçerlidir. Toprak anası ve yukarıdaki Gök Babasını ululamaları, bütün hayvan ve doğa ruhlarına saygı göstermeleri onları doğa güçlerine saygı göstermelerini ve mümkün olduğunca zarar vermekten kaçınmalarını sağlıyor. Moğollar yaşamın amacının dünya ile dengeli, tegş yaşamak olduğuna inanıyorlar. İnsan dünya ortasında tek başına ve güçlü durmaktadır, yukarıda sonsuz Gök Babası vardır ve altta Toprak Anası destek veriyor ve besliyor. Düzgün ve itibarlı bir yaşam yaşamakla bir insan (hun) dünyasını dengede tutar ve kişisel gücünü azami (rüzgar tayı, hiimori) düzeye getirir. Sema ve Dünya, doğa ruhları ve atalar her ihtiyacı karşılar ve bütün insanları korur. Denge felaket ve ruhsal müdahalelerle bozulduğu zaman, Şamanlar dengeyi yeniden tesis etmekte önemli bir rol oynarlar. Moğol Kozmolojisi Moğolların evreni sadece üç boyutlu olarak değil, ama zaman açısından da bir daire olarak düşünülebilir. Her şeyin dairesel bir hareketi vardır, güneşin günden güne yörüngesi, yıldan yıla mevsimlerin dönüşü ve bütün canlıların ruhlarının dünyaya tekrar tekrar dönüşü bunu gösterir. Daireyle dört yönün eksenleri ve dünya merkezinden çıkıp ebedi semaların ötesinden üst dünyalara giden, Toprak Anaya inip alt dünyaya inen eksen kesişir. Bununla da örtüşen Şaman yolculuklarının görüş bakışından, Şamanın üst dünyaya çıkmak için dünya ağacına tırmanıp veya uçacağı, veya ruh nehrinden yüzüp kuzeydeki alt dünyalar girişine gireceği veya bir tünel bulup yerin altına ineceği yolculuğun evren görüntüsü vardır. Dört Yön (Durvun Zug) Dört yönün farkındalığı Moğul dünya görüşü için hayati önem taşır. Birkaç Moğol arkadaşım sürekli olarak dört yönün konumunun farkında olmadıklarında rahatsız hissettiklerini anlatmışlardı. Dört yönün adları "ön", "arka", "sol" ve "sağa" tekabül eder. Kadim zamanlarda Moğollar için "ön" konum doğuydu, ama bilinmeyen bir nedenle bu yön günümüzde halen olduğu gibi güneye dönüştü. Moğol dünya görüşü kuzeyden güneye bakar. Bundan dolayı güneye "ön" taraf denilir. Buna karşılık kuzeye Moğollar "arka" derler. Dünyanın (batı) sağ yönü özde eril ve ulvi gök ruhların mekanı olarak kabul edilir. Dünyanın (doğu) sol yönünün dişil ve gök ruhlarının hastalık ve uyumsuzluk getirdiğine inanılır. Ger ve Kutsal Daire Batılılar tarafından yurt olarak bilinen ger, Moğolların geleneksel yaşam mekanlarıdır. Yuvarlak bir örgü duvar üstüne monte edilmiş merkezi bir duman çıkış halkasından (tono) yayılan direklerden (uni) inşa edilmiştir ve Amerikan Güneybatısı yerlileri Navahoların hooghan'larına yakın bir benzerlik arz eder. Ayrıca, Tsantang ve Urianhai dahil birçok Siberia halkı tepee'lerde yaşar. Her durumda ger'in konumu ve sembolizmi bütün Moğol toplulukları için geçerli olmaktadır. Göçebe yaşantısı gereği seyahatlerine uymak üzere ger ve tepee'ler (yurt) kolay sökülüp takılmak için tasarlanmışlardı, ama yine de nerede kurulursa da ger'in görüntü ve anlamı değişmez. Ger sadece evrenin merkezi değil, ama aynı zamanda evrenin içinde bir küçük kopyası olarak bir mikrokozmostur. Hatta evrenin bir haritasıdır ve içindeki kubbe gök kubbesine tekabül etmektedir. Ger'in önü olmasından dolayı, giriş her zaman güneye bakar. Ateşin arkasında bulunan hoimar denilen kuzey tarafı ger'de en onurlu yerdir. Burada bir masa üstüne kutsal eşyalar, ongon ruh mekanları ve diğer dini imajlar konulur. Hoimar'ın yanındaki oturma yeri en onurlu yerdir ve yaşlılar, reisler, şamanlar ve diğer saygın kişilere ayrılır. Sağ batı tarafı eril taraftır ve erkeklerin oturduğu ve ok, tüfek, semer gibi eril eşyalarını sakladığı yerdir. Sol taraf kadınların oturduğu ve mutfak eşyaların, beşiklerin ve diğer dişil eşyaların saklandığı yerdir. Güney taraf en az onurlu yer olduğu için orada genelde sağında solunda gençler otururlar. Hareket "güneşe doğru" saat yönündedir. Bunun nedeni ise, güneşin yolu olarak görüldüğü gündüzleri ger'in tepesinde duman deliğinden gelen güneş ışınlarının bıraktığı yuvarlak izin takip ettiği yolu düşünürsek hemen anlarız. Ger içinde ne zaman hareket edilirse hep güneş yönünde dönmek gerekir. Aynı hareket ayrıca şamanik dans, ibadet ve ritüellerde'de gerekli görülür. Ger'in merkezi gal golomt, ger'in en kutsal yeri, ateş yeridir. O Gök Babanın kızı Golomto'nın mekanıdır ve ona karşı mutlak bir huşu ve saygı gösterilmelidir. Ger'in nasıl dünyanın merkeziyse, ateş yeri de ger'in temsil ettiği evrenin merkezidir. Gal golomt'tan yükselen duman sütunu şeklinde dikey eksen de Şamanların üst aleme çıktıkları Dünya Ağacını temsil eder ve tepedeki duman deliği de üst aleme açılan kapıyı temsil eder. Bazı Şaman ritüellerde, örneğin Buryatia'daki Şamanların inisiyasyonlarında gal golomt'ten duman deliğinden geçip ötesine giden bir ağaç monte edilir. Vecd halinde Şaman ağaca tırmandıkça üst aleme yolculuğunu anlatır. Ayrıca toroo ağacının bulunmadığı durumlarda bile, bir çok kez ruhu bir kuşa dönüşen Şaman yine de duman deliğinden çıktıktan sonra başka dünyalara seyahat eder Dolayısıyla, ger, Amerikan yerlilerinin dört yöne ve evrene göre konumlanmış kutsal dairenin bir fiziksel temsilcisi olan şifa çemberine bir paralel olarak görülebilir. Dairesel motif ve dört yöne düzenleme ayrıca kutsal aboo cairnleri etrafında yürüme ve dans etme veya Şamanı gökyüzüne kaldırmak için dansçıların spiral bir dans yaptıkları toroo ağacı etrafındaki yohor dansı gibi açık hava Şamanik seremonilerde de dikkate alınır. Güneş yönünde dairesel hareketler ayrıca dallaga kutsama seremonisinde ve bütün Şaman danslarında kullanılır. Üst ve Alt Alemler, ve Dünya Merkezi Bütün Sibirya boyunca ve birçok Amerikan yerli grubunda evrende üstü üste üç ayrı alem varolduğu konusunda yaygın bir inanç vardır. Bazı bakımlardan, üst ve alt alemlerin varoluşu görüşü pastadaki üst üste yığılmış dilimlerden ziyade paralel dünyaların iç içe varolduklarını ima etmektedir. Gökyüzünün sonsuz derinlikte olduğuna inanılırken, Şamanlar yine de semaların ötesine yol açan bir kapı olduğunu iddia ederler. Aynı şekilde, dünyanın derin ve katı olduğuna inanılırken, ruhların ve Şamanların alt dünyanın ötesine geçebilecekleri birçok geçit vardır. Diğer iki dünya konusunda diğer bir fikir de onlarında dünyamıza benzer yönü olması, onlarda da güneş, ay, orman ve beşeri sakinleri vardır. Üst ve alt alemlerin sakinleri bizim orta alemimizce görünmezdir ve oraya seyahat edenler de görünmezdir. Bu tür varlıkların gelişi ateşte bir çıtırdı, tilkilerin havlaması veya Şaman tarafından görülmesi ile belli olur. Alt alem genelde dünyamıza benzerdir, ancak sakinlerinin insanlar gibi üç ruhu değil tek ruhu vardır. Bedende solunum ve sıcaklığa neden olan ami ruhu eksiktir, dolayısıyla alt dünya sakinleri soğukturlar ve karanlık renkte kanları vardır. Ayrıca, alt dünyaların bazı sakinleri reenkarnasyon bekleyen insanların güneş ruhlarıdır. Güneş ve ay bu alemde dünyamız kadar parlak değildir, ve her iki yarım küre görüntüdedir. Alt alemin aynı dünyamız gibi orman, dağ ve yerleşimleri vardır, hatta sakinlerinin Şamanları da vardır. Alt dünyanın hakimi Gök Babanın oğlu Erleg Handır. O ruhların durumları üzerinde, ne zaman ve ne nerede reenkarne olacakları üzerinde otoritesi vardır. Daha beden ölmeden erken alt dünyaya kayan ruhları geri getirmek için Şamanların ona başvurup talepte bulunmaları gerekir. Bu durumlar dışında orta dünyada yaşayan insanlar nadir olarak alt aleme girerler. Alt dünyaya birçok farklı yolla girip çıkılır. Yollardan biri alt aleme akan ve Mongoldai Nagts tarafından girişi korunan ve beden ölmeden ruhların alt aleme girmelerini önlenen Erk Nehridir. Yine de, bazen ruhlar oraya kayar ve ruhun olmayışından kaynaklanan hastalığın kalıcı hasar yapmadan oradan geri getirilmesi gerekir. Erk Nehrinde seyahat çok tehlikelidir ve şiddetli akıntıları vardır. Bir ruhu alt dünyadan geri getirmeye çalışırken ölen bir Şamanın fazla tehlikeli bir yolculuğa girdiği ve ruhu kaybolduğu söylenir. Bir Şamanın alt aleme yolculuk yaptığı sırada Mongoldai Nagts ve Erleg Han ile karşılaşıp yatıştırmak ve ruhun geri alınmasını arz edip onları bu yönde ikna etmek zorunda olabilir. Alt aleme ayrıca mağaralardan, girdaplardan, derelerden ve alt alem varlıkların dünyaya çıktıkları mevcut birçok tünelden girilebilir. Üst alem aynı alt alem gibi dünyaya büyük bir benzerlik arz etmektedir. Ancak üst alem, normal olarak insan ruhlarını barındırmaz, yine de Şamanlar tarafından ziyaret edilebilir. Dünyamızdan daha aydınlıktır, bazı efsanelere göre yedi güneşi vardır. Üst alemi anlatanlar, dünyaya benzediğini, ama doğası halen bozulmadığını söylerler. Sakinleri atalarının geleneksel tarzında yaşadıkları söylenmektedir. Üst alemin hakimi aynı Erleg Han gibi Gök Babanın oğlu olan Ulgen'dir. Bazen alemler arasındaki kapı aralandığında üst alemin aydınlığı açığa çıkar. Bu bulutların ötesinden gelen güneş ışınları şeklinde görülür ve bu durumda söylenen dualar özellikle güçlüdür. Üst aleme seyahat etmek uçuş gerektirir ve Şamanlar bu yolculuğu yapabilmek için sıkça kuş şekline dönüşmektedirler. Yolculuklarını gerçekleştirmek için bir geyik veya ata da binebilirler. Yol direk yukarıya doğru veya Güneye, dünya nehrinin kaynağına doğru olabilir. Şaman inisiyasyonları ile ilgili bazı anlatımlar, üst aleme seyahat etmek ve Şamanın dünyada aldığı inisiyasyondan önce ruhlar tarafından inisiye edilmesini içermektedir. Üst aleme seyahat etmenin diğer bir yolu, şaman ayinlerinde bir ağaç olarak temsil edilen Evren Ağacı toroo'ya tırmanmaktır. Şaman vecd halinde fiziksel ağacı tırmanır ve ruhu aynı anda semalara toroo ağacında yükselir. Diğer bir yol da Şamanların erk Dagur Moğul terimi soolong ile ifade edilen erk rüyaları yoluyladır. Standart Moğol dilinde solongo gökkuşağı demektir ve Şaman rüya yoluyla bilgi almak üzere uykusunda gökkuşağın üstünden üst aleme yolculuk yapabilir. Bu yazının başlarında ger'in dünya merkezini temsil ettiğini yazmıştık. Aslında, her bir kişi şuuru açısından dünyanın merkezinde durmaktadır. Şamanlar ayrıca çalışmalarını yaparken ritüelleri sırasında kendilerini dünyanın merkezinde konumlandırmaktadır. Dünyanın merkezi ile ilgili birçok farklı imajlar ilişkilendirilmektedir. Bunlar arasında en iyi bilinenlerden biri dünya ve üç alemi birbirine bağlayan eksenin buluşma noktası olan ger'de ateş yeridir. Diğer de, hem bir eksen, hem de bir iniş ve çıkış için bir sütun olan toroo ağacıdır. Sibirya ve Moğol gelenekleri bu ağacı dünyanın merkezine, ama ayrıca üst ve orta alemin birbirine dokunduğu güneye de atfetmektedir. Bazılarının "gündüz ve gecenin ayrımında" durduğu dediği dünya ağacıyla dünya nehri üst alemdeki kaynağından orta dünyaya girmektedir. Altayların geleneklerine göre, bu ağaca çıkıldığı zaman orman hayvanlarının efendisi Bayan Ami ile karşılanacaktır ve Şaman'ın üst aleme yolculuğunda yardımcı olmak üzere kazlar verecektir. Toroo ağacının tepesi gök kubbesini yerinde tutun gök çivisi kutup yıldızı altan hadaas'te göğe değmektedir. Dünya merkezinin diğer bir sembolü de dünya dağı Sumber dağının zirvesidir. Dünyanın merkezindeki zirve kuzey kutba yakındır ve kökleri alt dünyada bir kaplumbağa üzerindedir. Rüzgar Tayı ve Buyanhişig Şamanizm kişisel erk ve yaşama şans ve bereket getirmekle ilgilidir. Günlük yaşam bireyi başka insanlarla kesişen durumlarla yüzyüze getirmektedir, ama yaşamın ana sorunları kişisel evrenin içinde yatmaktadır. Evrenin bu kişisel açısından kişi evrenin tam ortasında Toprak Ana ile desteklenmiş ve Gök Babanın muazzam aydın maviliği tarafından sarılı durmaktadır. Kişinin kozmik ruhu (suns) parlak beyaz bir güneş gibi ışıldar ve beden ruhu (ami) bir kırmızı ışık noktası gibidir. Uzayın derinliğinde veya yeryüzünde kişi serbestçe seyahat edebilir. Çünkü kişinin kendi yolu vardır ve nihai olarak kendi hareketleri için sorumludur. Kişisel psişik güce hii (rüzgar) veya hiimori (rüzgar tayı) denilir. Bu güç göğüste mekan etmektedir ve kişinin onu nasıl biriktirdiğine göre büyüklüğü değişir. Çok güçlü rüzgar tayı insanın berrak ve analitik bir şekilde düşünmesini, aldanmadan dış görünüşlerin ötesine görmesini sağlar. Rüzgar tayı Şaman ve diğer güçlü insanların yapılmasını gerekeni kolay bir şekilde becermelerini sağlar. Kişisel gücün zararlı emeller için veya evrenin dengesini bozmak için kullanmak rüzgar tayını tükettir. Bundan dolayı gerçek anlamda kötü niyetli insanlar zaman içinde kendilerine karşı yıkıcı davranışlarda bulunurlar. Evrendeki dengeyi yinelemeye yönelik hareketler ve dini uygulamalarla rüzgar tayı artırabilir. Semaya, dünyaya veya ataların ruhuna içecek sunmak, dua etmek veya ululamak gibi günlük basit hareketler rüzgar tayını destekler. Ada çayı, kekik, ardıç ve diğer otlardan çıkan kutsal buhur Şamanist tapınma sırasında rüzgar tayını yükseltir. Eğer belirli bir amaç için yapılırsa veya geleneksel bayramlarda yapılırsa kurbanlar da rüzgar tayını yükseltmek için diğer bir yöntemdir. Semadan veya ruhlardan bir nimet olan buyanhishig, rüzgar tayına ilişkin bir kavramdır. Buyanhishig'i banka hesabına benzetebilen kişinin hareketlerine göre artan veya azalan bir varlık olarak görebiliriz. Büyük bir buyanhishig (kısaca buyan olarak da bilinen) birikimi kısmet, olumsuzluklardan korunmak ve mutlulukla sonuçlanır. İnsan ayrıca tabuları (yasakları) çiğneyerek, atalarının ruhlarına saygısızlık göstermek, amaçsız olarak hayvanları öldürerek doğa ruhlarını öfkelendirerek buyan kaybedebilir. Kişisel pislik de buyan'a zararlıdır. Misafirlere yiyecek ve içecek ikram etmek, ihtiyacı olanları doyurmak aynı rüzgar tayı gibi buyan'ı da artırır. Buyan aynı rüzgar tayı gibi düzgün ve basiretli bir yaşamla (yostoi), dini davranışlar ve kurbanla da artırılır. Gök Baba ve ruhlar ayrıca dallaga ritüeli ile çağrılabilir. Bu da buyan'ı yaşamımıza ve cemaatımıza getirir. Bu ellerle güneş yönünde yapılan dairesel bir hareketle birlikte zikredilen "hurai, hurai, hurai!" kelimelerle gerçekleşir. Rüzgar tayı ve buyan'ın bilincinde olmakla kişi yaşamını güç, korunma ve iyi şansa geçirebilir. Yaşama karşı tavır, kişinin bulunduğu hareketlerde farkındalık ve davranışlarının nasıl kaderini şekillendirdiği konusunda bilinç yaratır. İdeal insan yostoi (geleneklere uygun yaşam) yaşamayı öğrenir. Bu da saygılı yaşamak ve dünya dengesini bozan tabuları ihlal etmemek anlamına gelir. Doğa Dünyası Taiga ormanların sonsuz büyüklüğü, bozkırlar üzerinde mavi göğün muazzam derinliği, Baykal gölünün, Altay, Hangay ve Sayan dağlarının ihtişamı Sibirya ve Moğolistan'ın Altay halkları arasında huşu ve hayranlık yaratmıştır. Topraktan geçinmek ve beslenmek için doğaya muhtaç olmaları, her ne kadar hayatta kalmak üzere hayvanları öldürmeleri gerekse de bütün yaşayanlara karşı saygı beslemelerine sebep olmuştur. İsraf tabu, Gök Baba ve doğa ruhlara karşı hakaret sayılır. İnsanların doğa ile ilişkisi sömürme üzerine değil, karşılıklı dayanışma üzerine kurulu olarak görülür. Doğaya karşı bu huşu Sibirya kültürlerinin binlerce yıldır çevreye bozmadan yaşamasını sağlamıştır. Bu yaşam tarzı yaşamı dünya ile dengeli bir şekilde sürdürmek ve doğa ve insan toplumunda dengeyi korumak anlamına gelen tegş ideali ile iyi ifade edilmektedir. Aslında insan kültürü ve toplumu diğer yaşayan varlıklara kıyasla özgün veya farklı olarak görülmemektedir. İnsan toplumu en karmaşık şekliyle bile yine de doğal bir sürecin ifadesidir. Özellikle ebeveynlerin çocuklarına anlattıkları öyküler olmak üzere, Sibirya halklarının mitolojisi doğada olup bitenlerin neden öyle olduklarını (uliger) açıklar ve hayvanların, hatta ağaçların bile insanlara çok benzer bir şekilde düşündüğünü ve bazı durumlarda insan gibi görünebildiklerini anlatır. Orman, dağ, göl, nehir, taş ve ağaçların ruhları vardır ve insanoğluna yiyecek ve barınma gibi armağanlarından dolayı saygıya layıktır. Baba Gök, Toprak Ana, ve Semavi Objeler Şaman dininin esas varlıkları Gök Babası (Tenger Etseg) ve Toprak Anasıdır (Gazar Eej). Tarihte Moğolistan'ın birleştiricisi Cengiz Han, gücünü Tenger'den bir vekilliğe dayandırıyordu ve bütün fermanlarını "Sonsuz Mavi Sema dileğiyle" sözleriyle başlatırdı. Gök Babası zamansız ve sonsuz mavi gök olarak tapılırdı. Her ne kadar iki oğlu olduğu söylense de bir kişi olarak görülmezdi. Gök Babası ve Toprak Anasını tapmak Sibirya'da neredeyse evrenseldir ve Kuzey Amerika'da da bulunur. İklim direkt olarak Tenger'in tasarrufuna bağlı olarak görülür. Tenger dünyada dengenin yaratıcısı ve koruyucusudur ve iklimlerin doğal süreçleri, iklimlerin devinimleri onun tarafından sağlanır. Şimşek ve yıldırım Tenger'in hoşnutsuzluğunun göstergeleridir veya yüksek ruhsal güçlere sahip bir yeri belirlerler. Yıldırım çarpması hoşnutsuzluğu gösterirken, yıldırımın çarptığı yer etrafından onu tekrar Semaya göndermek üzere bir Şaman ritüeli ve yohor dansı yapılır. Yıldırım veya meteor tarafından çarpılan cisimlere ve kadim eşyalara Tengeriin Us (Semanın saçı) denilir. Onlar Semanın yoğunlaşmış erki olan bir ruh (utha) taşırlar. Yıldırım tarafından çarpılan cisimler (nerjer uthatai) ve meteor tarafından çarpılan cisimler (buumal uthatai) ruhlarıyla enerji şarj etmek üzere süt veya içkiye konulabilirler. Şamanlar utha ruhunun gücünü almak üzere bunu içerler. Diğer bir Tengeriin Us de yağmur yağdırma büyüsünde kullanılan bezoar taşıdır. Hiçbir Şaman ritüel Gök Baba, Toprak Ana ve atalara invokasyon yapmadan başlamaz. Tengerin varlığı, günlük faaliyetlerde evrenin dengesiyle kişisel yaşamın ilintili oluşu açışında hep anılır. Yeni bir şişe içki açıldığında, üsten bir kısım alınıp bir kaba konulur, sonra da dışarıya çıkarılarak Gök Baba, Toprak Ana ve atalara sunulur. Tsatsah olarak bilinen bu ritüel Moğolistan ve Sibirya dininde önemli bir yer işgal eder. Ev hanımları ayrıca aynı şekilde süt ve çay sunarlar, ger'in etrafında yürürler ve sıvıyı üç kez dört yöne serperler. Tenger'in kaderi tayin etmekteki rolü günlük konuşmalarda Tengeriin boshig (Semanın taktiri) gibi sözlerle sürekli anılır. Kadınların mutfak ve mutfak eşyalarını temiz tutmaları tembih edilir, çünkü onların kirlenmesine meydan vermek Gök Baba'ya hakaret addedilir. Bayramlarda ve dağ ruhlarına kurban verildiğinde Tenger'e adaklar verilir ve dua edilir. Ayrıca kişiye özel bir ritüel olarak acil durumlarda Tenger'e yapılan özel bir kurban vardır. Yağmur yapma ritüelleri direkt olarak Tenger'e hitap etmektedir ve Tenge'e ve dağ ruhlarına adanmış oboo tapınaklarda gerçekleşir. Herkesin Tenger'e yardım için başvurma hakkı vardır, ancak bir felaket veya güçlü bir ruhun müdahalesiyle denge bozulmuşsa, hastasının Tenger ile bağlantısını veya evrendeki dengeyi tekrar tesis etmek üzere Şaman ruhların gücünü kullanır. Bedende başın tepesi veya tacı olarak bildiğimiz bölgede Tenger'in küçük bir parçası mekan etmektedir. O dünyasının merkezinde duran birey ve üstündeki gökyüzü ile irtibat noktasıdır. Bu nokta kişinin ruhsal küresinin ortasında akan Tenger'den gelen enerjinin alındığı yerdir. Başın tacında olan bu Tenger parçasının gökyüzünde bir yıldız karşılığı vardır. Yıldız kişinin rüzgar tayı gücüne göre parlak veya sönük yanar. Ölümde yıldız söner. Toprak Anası (Gazar Eej) aynı Gök Babası gibi insan şeklinde imgelenmez, beslendiğimiz ve dayandığımız dünya olarak görülür. Ona ayrıca İtugen de denilir ve özellikle dişi Şamanlara verilen adlar bu kelimenin türevlerindendir (yadgan, utgan, udagan, vs.). Bu Şamanların Toprak Anasını anmak ve ululamakla ilgileri olduğunu ima eder. Kızı Umai, rahim tanrıçasıdır ve Dünya Ağacında yatan beden ruhlarının bakımcısıdır. Umai, ayrıca Tungus dilinde "toprak" anlamına gelen Tenger Niannian olarak da bilinir. Ağaçlar Toprak Ananın erkinin tezahüratıdır ve Toprak Anasına tapma erk ve güzelliğini uygun bir şekilde yansıtan ağaçlara karşı yapılabilir. Toprak Ana ve kızı Umai'a bereket için yakarılır. Toprak Ana ve Gök Babasının diğer bir kızı, ateşin ruhu Golomto çakmak ve demirden zuhur ettiği söylenir. Dünya merkezindeki duman deliğin altında duran, üzerine yukarıdan güneş ışığı düşen ve toprak, madden ve bitki ürünlerinden yaratılan ateş, sema ve dünyanın ilksel birliğini temsilen yanmaktadır. Ateşin ışığı Semanı ışığını ve sıcaklığı Toprağın barındırıcı özelliğini anımsatır. Aynı ağaçlar gibi, bütün insanlar aşağıdaki Toprak Anadan ve başın taç bölgesiyle Gök Babadan enerji çekerler. Güneş ve ay Tenger'in gözleridir; onlar ayrıca özleri karşılıklı olarak ateş ve su olan iki kız kardeş olarak görülmektedirler, Işıkları sonsuza dek dünyaya parlayan Tenger'in gücünü temsil eder. Güneş ve ayın devimleri, zaman ve hatta bürün doğal süreçlerin döngüsel oluşunu göstermektedir. Bundan dolayı, Sibirya Şamanizm açısından zaman önemsizdir. Zaman sonsuza dek dönüp dolaşır ve her noktası diğeriyle temas halindedir. Dolayısıyla, zaman ve mesafenin Şaman ritüellerinde anlamı yoktur ve bir Şaman hiç hareket etmeden herhangi bir zaman veya bölgeyle direkt irtibat kurabilir. Dünyanın merkezi herhangi bir yerde ve zamanda olabilir. Resim: Austen Osman Spare Gökyüzünden elde edilir buyanhishig miktarı ay devrelerine göre değiştiği görülüp en güçlü günleri ayın yeni veya dolu olduğu zamandır. Güneş devresi, solstis ve ekinokslar [en uzun gün, gece ve gündüz süresi eşit olup mevsimlerin değiştiği günler] bayram günlerini belirlemek üzere ay devresiyle koordine edilmektedir. Örneğin, yılı başlatan Beyaz Ay Bayramı kış solstisten [21 Aralık] sonraki ilk yeni ayda yılı başlatmaktadır ve Kızıl Yuvarlak Bayramı yaz solstise [21 Haziran] en yakın dolunay ayda tutulur. Ruhsal güçlere sahip birkaç gök cismi daha vardır. Bunlardan biri hem sabah, hem de akşam saatlerinde gözükebilen Venüs gezegeni Tsolman'dır. Sıkça gücünü çağırmak üzere Şaman davullarında resmedilmektedir. Tsolman, savaş okları diye tanımlanan kuyruklu yıldız ve meteorları gönderendir. Büyük Ayı takım yıldızı Doloon Obgon (Yedi Yaşlı Adam) olarak bilinir. Onların konumu gökyüzünü yerine tutan Kutup Yıldızının (Altan Hadaas) yerini gösterir. Gök kubbesinin Kutup Yıldızı etrafında döndüğü gözlenimi, aslında dört mevsimde Büyük Ayı takım yıldızının konumunu gösteren gamalı haç, has temdeg sembolünün yaratılışına yol açmıştır, İlginçtir ki, bu sembol sadece Sibirya'da değil, ama birkaç Kuzey Amerikalı kültürlerinde de bulunmaktadır, bu da çok kadim bir kökenin varolduğunu göstermektedir. Pleiades takım yıldızı diğer bir güçlü ruh grubu olarak ululanmaktadır, Bu takım yıldızında gök tanrıları toplanıp yeryüzüne bir kartal şeklinde ilk Şamanı göndermeye karar vermişlerdir. Beyaz Ay bayramında on dört insens/buhur çubuğu yakılır. Bunlardan yedisi Yedi Yaşlı Adama, diğer yedisi Pleiades içindir. Atalar Ataların ruhları, Gök Baba ve Toprak Ana ile birlikte bütün ritüellerde invoke edilmektedir. Sibirya ve Moğol Şaman geleneğine göre, ruh birkaç parçadan oluşmaktadır, genelde bunların sayısı her biri ölümden sonra ayrı kaderi olan üçtür. Bunlardan, suld veya unen fayenga olarak bilinen altı ruh sürekli olarak dünyada atasal bir ruh olarak kalır. Atasal ruhlar genelde birer koruyucu ve yardımcı olarak torun ve diğer akrabaları ile irtibatta kalırlar. Birkaç kuşak sonra bu ruhlar akrabalarının meskenlerinden uzaklaşabilir, ama çağrılığında yardıma hazır bulunurlar. O zamana dek onlar dualarda deedes mini olarak dualarada çağrılan atalar grubuna dahil olacaklardır. Atasal ruhlar akrabalarının mekanlarından ayrıldıktan sonra genelde taş, dere veya ağaç gibi doğal yerlere yerleşirler. Onlar, ritüeller sırasında Şamanlar tarafından yardımcı ruhlar olarak çağrılır ve bir ongon ruh evine yerleştirilebilir. Belirli ruhlar esas olarak ata, cet olmamalarına karşın atasal ruhlar olarak kabul edilen belirli ruhlar vardır. Moğollar Mavi Kurt ve Kızıl Geyik eski ataları olarak anımsarlar ve Buryat Moğolların Buh Baabai Noyon (Prens Baba Boğa) diye efsanevi bir ataları vardır. Ayı birçok Sibirya grubu tarafından bir ata olarak tanınır, hatta Moğolların ayı için kullandığı kelime aslında "baba" (baabgai) kelimesinin bir türevidir. Cengiz Han Moğolların koruyucu bir atasal ruhu olarak görülür ve hem devletin hamisi olarak tapılır, hem de evliliğin koruyucusu olarak görülür. Moğol mekanlarının kutsal köşeleri genelde Cengiz Han ve ölmüş akrabaların resimleri ve aile kullanımı için Şamanların yaratmış olduğu herhangi bir ongon içerebilir. Tenger, Çotgor ve diğer Doğa Ruhları Resim: Austen Osman Spare Gökte ve doğada çok sayıda farklı ruhlar vardır; bazıları çok güçlüdür ve Şamanlar tarafında idare edilemez, diğerlerinin kontrol edilmesi nispeten kolaydır. Dengeyi yeniden tesis etme dışında, hiç bir ruh rahatsız edilmemeli veya kontrol edilmemeli, hele sırf merak veya gereksiz yere hiç irtibat kurulmamalıdır. Ruhlar bedenli canlı varlılardan ne üstün ne de aşağıdır, sadece özde fark vardır, bu açıdan insan ve hayvanlara gösterilen aynı saygı onlara gösterilmelidir. Doğa ruhlarının en güçlüleri dört yönün her bir köşesinde yaşayan gök ruhları tenger'dir. Doğu ve batı tenger'ler siyah ve beyaz Şamanlarla ilişkilendirilmektedir. Batı tenger'lerinin insan, köpek ve yenilebilir bütün hayvanları yarattığı ve doğu tenger'lerinin kartal, yenilmesi yasak hayvanları ve hastalık ruhlarını yarattığı söylenir. Dünyanın istikrarlı olabilmesi açısından iyi ve kötü arasında dengeye ihtiyacı gerektiği için doğu tenger'ler hep kötü olarak düşünülmez. Doğu tenger'lerinin en önemlisi Ulgen'in kardeşi ve yeraltı alem ruhlarının efendisi Erleg Handır. Su ruhlarının efendisi Usan Han güney yönünden çağrılır (invoke edilir); ayrıca Tatay Tenger olarak bilinen Keiden kuzeyden çağrılır. O şiddetli fırtınalar, şimşek ve hortumların efendisidir. Tenger'ler çok güçlüdür ve kontrol edilemez, ama Şaman ritüelinde yardımcı olmak üzere çağrılabilirler. Gök ayrıca, o denli emsalsiz yaşam yaşamış ki tekrar alt dünyaya inmeye gereği olmayan insanların güneş ruhları olan endur ruhlarının mekanıdır. Onlar tenger'ler kadar güçlü değildir, ama bulutlarda yaşarlar ve yağmurun yağmasını sağlarlar. Dünya çok çeşitli ruhların mekanıdır, bunların arasında çotgor, ozoor, ongon, burhan ve gazriin ezen ruhları vardır. Birçok Sibiriya kabilesi arasında bu ruhlar toplu olarak ayyy olarak bilinirler. Aynı zamanda kut veya abaasi olarak bilinen çotgor ruhları fiziksel ve akıl hastalıklarına, kafa karışıklığına neden olurlar. Bazı çotgar'lar alt aleme yollarını bulamamış ölü insanların suns ruhlardır. Böyle durumlarda, Şamanın onları uygun mekanlarına göndermesi gerekir. Diğer sorun yaratan ruhlar hiç bir zaman fiziksel olarak yeryüzüne enkarne olmayıp doğada varolmaktalar. Bir Şaman tarafından kontrol altına alındıktan sonra yardımcı ruhlara dönüşebilirler. Ozoor, ongon ve burhan ruhları genelde insanlara karşı etkileri açısından nötr olmaktadırlar, ancak zaman zaman sorun yaratabilirler. Ozoor ve ongon ruhları birçok kez doğadan serbestçe gezen ataların sud ruhlardır. Bunlar Şamanların en önemli yardımcı ruhları arasındadır. Utha olarak bilinen özel bir ongon ruh türü Şaman silsilesini takip edip, Şaman için bir tür ek ruh ve rehber olmaktadır. Bir Şamanın bedeninde enkarne olmamakta, ama geçmişte birlikte olduğu bütün Şamanların kitlesel anılarını taşımaktadır. Bir utha ruhu Şaman atası olarak başlamış olabilir, ama soyun esas Şamanı ölünce gelecekte Şaman olacak kişiye bağlanır ve inisiyatik vizyonu verir. Burhan ruhları çok güçlüdür ve genelde Şaman tarafından idare edilemez, ama hastalığa neden olurlarsa hastayı yalnız bırakmaya ikna edilirler. Çok güçlü ruh yardımcıları olan Şamanlar bir burhan'ı belki kontrol edebilirler, bu durumlarda o terbiye edilip daha az güçlü bir ongon ruhuna dönüştürülür. Gazriin ezen yeryüzünde ve doğada dağ, göl, nehir, taş, ağaç, yerleşim alanları, binalar, hatta ülkeler gibi belirli yerlerin hakim ruhlarıdır. Bazen doğada onlara ait olan yerlerde mekan etmek isteyen atasal ruhlarla itilaf ve mücadeleye düşerler. Bazı cenaze adetleri, atasal ruhların doğada rahat etmeleri için ölmüş kişilerin suld ruhlarını ve gazriin ezen teskin etmeye yöneliktir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
brigit Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Hayvanlar, Totemler, Hayvan Rehberleri ve Av Orman ve sular dünyası insanın hayata kalması için gerekli vahşi hayvanların mekanıdır. Hayvanlara "ami ruhuna sahip olan" anlamına gelen amitan hayvanları denilir, çünkü insanlar gibi yaşayan bedenin solunum ve sıcaklığını veren bir ami ruhuna sahiptirler. Hayvanların ami ruhları genelde kendi türünden yavrulara yeniden enkarne olurlar. Dolayısıyla, geyikler geyik olarak, ayılar ayı olarak reenkarne olup tekrar doğarlar. Ruhlara sahip oldukları için hayvanların aynı insanlar gibi kişilikleri, dilleri ve hatta psişik yetenekleri olduğu kabul edilir. Bütün av hayvanların hakim ruhu Bayan Ahaa (zengin ağabey) olarak bilinir. Avcılar avda şanslarını artırmak için ondan dilekte bulunurlar. Vahşi doğanın en önemli hayvanları Sibirya kaplanlarıdır, kar leoparları ve ayıdır. Buryatlar kaplana Anda Bars (en iyi dost kaplan) derler ve iyi av için ona dua ederler. Sibirya genelinde ayı hayvanların hakimi olarak görülür ve bir ata olarak ululanır. Birçok Sibirya kabilesinde ayı öldürüldükten sonra onu onure eden özel törenleri vardır. Hayvanlar reenkarne eden ruhlara sahip oldukları için, ruhları gücenmesin diye öldürülürken uyulması gereken birçok kural vardır. Aksi halde, onlar öfkelenebilir ve kabile avlanma sahasına gelmeyebilirler veya diğer hayvan ruhlarına uzak durmalarını söyleyebilirler. Büyük bir hayvan öldürüldüğü zaman veya büyük balık yakalandığı zaman, avcı veya balıkçı hayvan ruhunu teskin etmek üzere yas tutup ağlayabilir. Avcılar ayrıca hayvan öldürdükleri zaman onlara özür dilerler, hayatta kalmak için ete ve deriye ihtiyaçları olduklarını anlatırlar. Evcil hayvanları da saygılı bir şekilde öldürülür. Kafa kesilmez, çünkü gırtlağı kesmek ami ruhu incittir. Toplu olarak zuld denilen baş, gırtlak, akciğer ve kalp bir hayvanın ami'sinin mekan ettiği yeridir ve tek paça olarak bedenden çıkarılmalıdır. Hayvan bir kurban için öldürüldüğü zaman deri ve zuld semaya doğru diklenmiş direklere asılır. Ayılar yenildikten sonra kurukafası ve bazen tüm iskeleti ormanda bir direk veya platforma konulur. Hayvan ruhlarına karşı bu saygı av konusunda bazı kuralları getirir. İlk başta ormana girerken saygılı davranmak gerekip gülmemeli, bağırmamalı ve koşmamalı. Onun yerine bir hayvan gibi sessiz ve dikkat çekmeyecek şekilde hareket etmek gerekir. Ormanda sopa atmak Bayan Ahaa ve orman ruhlarına hakarettir, dolayısıyla tabudur (nugeltei). Aynı şekilde su birikintilere idrak boşaltmak ve taş atmak da yasaktır. Hayvanlar yiyecek veya deri, kürk ihtiyacı dışında hiç bir zaman öldürülmemelidir ve bu gerekli olduğu zaman hızlı ve insancıl bir şekilde yapılmalıdır. Av cemaatta paylaşılmalı ve depolanmamalıdır, et örf ve adetlere (yostoi) uygun bir şeklide kesilmelidir. Bu basit kuralla uymak avın hayvanların dönmesini ve hayvan ruhlarıyla iyi bir ilişki temin eder. Nehir, göl, dere ve denizler, su hayvanlarının mekan ettiği yerlerdir ve aynı zamanda dünyalar arası yolculuk yapan ruhların geçişleridir. Martı ve altın gözlü ördek özel su kuşları olarak görülür. Birçok Sibirya halkı arasında yaygın olan bir efsaneye göre en eski çağlarda dünya suyla kaplıydı ve martı ve altın gözlü ördek deniz dibinden toprak getirip kara parçası oluşuncaya dek yığdılar. Dalgıç kuşu, dalma özelliğinden dolayı çok özel bir su kuşudur. Su ruhlarla doludur ve dalgıç kuşu bütün diğer kuşlardan çok sudaki ruhlarla iletişim kurabilme özelliğine sahiptir. Dalgıç kuşunun çığlığı Moğol ve Sibirya Şamanları tarafından sıkça şarkılarında taklit edilir. Balıklar arasında sudak balığı güçlü sayılmaktadır ve bu balığın imajları batıda Samyed'den doğu Sibirya'daki Tungus'a dek Şaman ritüellerinde kullanılmaktadır. Doğada gözüken hayvanlar, aslında bazen işlerini yapmak üzere ruhsal yolculukta hayvan şekline bürünmüş Şamanlardır. Onlar kuş, memeli hayvan, sürüngen ve hatta balıkların bile şekillerini alabilirler. Bazı hikayeler bir hayvanın bir avcı tarafından öldürüldüğünü ve hayvan aslında Şamanın ruhu olduğu için Şamanın aynı anda ritüel yaparken öldüğünü anlatır. Atasal ruhlar veya basit insanların ruhları da zaman zaman hayvan şekline girebilir. Dagur Moğollara göre ruh yolculuğu yapan Şamanlar için özellikle oklukirpi, yılan, tilki, çakal, örümcek ve sülün seçilir, bu hayvanların normal olarak yenilmezler. Belirli bazı hayvanlar kabile veya aşiretler özgün totem veya sembolik ata sayılırlar. Bunların arasında en ünlüleri Moğolların efsanevi ataları Mavi Kurt ve Kızıl Geyiktir. Buryatlar ayrıca ataları olarak boğayı tanırlar. Sibirya boyunca kartal da bir atasal totem olarak görülür ve Moğolistan'da kartal Şaman geleneğine bağlanmaktadır. Yakutlar arasında belirli aşiretler belirli bir memeli hayvan veya kuşu totem hayvanı olarak tanırlar. Hayvanın ismi tabudur ve günlük konuşmalarda farklı isimlerle söz edilir. Moğolca'da ayı için belirli bir kelime bulunmaması olası olarak bu sebeptendir, zira ayı neredeyse bütün Sibirya halkları tarafında bir ata olarak kabul edilir. Moğolistan'da "kurt" kelimesi de birçok topluluk arasında tabudur. Hayvan ruhları ayrıca Şamanlar için rehber ve öğretmendirler. Yakut geleneğine göre bir Şaman, Şaman ruhuyla irtibat kurduğu anda, o onu rehberi olacak güç hayvanıyla tanıştırır. Bu hayvana "hayvan eşi" veya "hayvan anası" denilir. Bundan böyle, Şaman sadece bu hayvandan ders alma ama aynı zamanda ruhsal yolculuk yaptığı zaman o hayvanın şeklini alır. Bir Şamanın gücü artıkça, o güç hayvanı koleksiyon ilaveler yapacaktır. Genelde Şamanın kıyafeti değişik hayvanların postları veya kürk parçaları içermektedir, bunlar da bağlı oldukları güç hayvanların ongon ruh evleridir. Kutsal Dağlar ve Ağaçlar Resim: Austen Osman Spare Dağlar, dereler, ormanlar ve bireysel taş ve ağaçların hepsi Toprak Ananın bir parçasıdır, ama aynı zamanda doağ ruhları gazriin ezen'in mekanlarıdır. Bazıları, ama hepsi değil bir zamanlar insan ruhlarıydı ve o denli eski atalardır ki torunları onları arık hatırlamamaktadır ve ruhları arasında artık bir bağ kalmamıştır. Yüz binlerce yıllık insan tarihinin geçmişine bakıldığında doğada bu ruhların sayısı ne denli fazla olduğunu hayal edebiliriz. Çok ihtişamlı bir dağ veya ağacın suld 'e sahip olduğu söylenir, bu da ölümden sonra doğada kalan ruh için kullanılan aynı terimdir. Farklı biçimde taş ve ağaçların güçlü bir ruhu barındırdığı inanılır ve onlara saygı gösterilir bazen tütün veya içki sunulur. Bu ruhlar doğanın her tarafında bulunduğu için gereksiz yere doğal yapıları yok etmek veya ağaçları kesmek, budamak veya hırpalamak son derece tabu sayılmaktadır. Öfkeli bir doğa ruhu çok güçlüdür ve Şaman onu kontrol veya teskin edinceye kadar kişi veya bir topluluğa karşı birçok sorunlara neden olabilir. Dağ ruhlarının son derece güçlü oldukları inanılır ve iyi av ve bol yenilir doğal sebze ve ot sağlamak üzere onlara dua edilir. Bu seremoniler genelde yerel kabile veya aşiretin yaşlıları tarafından genelde ekinoks ve solstislerde yapılır. Dağ ruhları ve diğer güçlü gazriin ezen özel tapınaklarda (oboo) tapılır. Oboo genelde yaklaşık olarak konik şeklinde 2-3 metre boyunda taş ve ağaç dallarının yığılmasından meydana getirilmiştir. Yolcular bir oboo'nun yanından geçerken etrafında üç kez yürümeleri ve üzerine bir taş koymaları öngörülmüştür. Bunu yaptığı zaman kişi sadece ondan asgari belenen ruha karşı saygı göstermiyor, ama sembolik olarak ruhun gücüne bir taş koyarak takviye etmekle aynı zamanda rüzgar tayı ve yolculuğu için iyi şans almaktadır. Oboo aynı zamanda yıl boyunca yakın aile veya aşiretlerin yerel ruhun ve ayrıca Gök Baba, Toprak Ana ve diğer Şamanist ruhların onuruna kutlama yaptığı birkaç törenin uygulandığı yerlerdir. Oboo'lar sadece dağları temsil etmiyor, ama aynı dağların Tenger'e daha yakın ve dolayısıyla ruhsal açıdan daha güçlü sayıldığı gibi, yukarı gösteren şekilleriyle sema ve dünya arasında yakın bir buluşma yerini temsil ediyorlar. Ruh Alemi Moğol Şamanların dünya görüşlerinde ruh alemi ruhların farklı bir özleri olması dışında fiziksel alemden fazla farklı görülmemektedir. Hatta, doğal ve ruhsal alemlerinin ayrımı biraz keyfi bir görüştür çünkü ruhlar her yerde her şeyin içindedir. Ruhların bedenli varlıklardan farlı özellikleri vardır, onlar istediklere yere çok hızlı bir şekilde uçabilirler ve çok uzak mesafede, geçmiş veya gelecekteki şeyleri görüp hissedebilirler. Batılıların telepati veya psişik yetenek dedikleri şey insanların içinde bulunan ruhların yeteneklerini kullanarak şeyleri sezmeden başka bir şey değildir. Güçlü rüzgar tayı olan insanlar özellikle psişik güçlere vardır, çünkü rüzgar tayı psişik enerjiyi yükseltir. Şamanlar düzenli olarak ritüelleri sırasında ruhların özelliklerini üzerine alırlar ve utha ve diğer yardımcılarının desteğiyle başak yerlere uçabilmekte veya uzakta veya ruh aleminde olan şeyleri algılayabilmektedirler. Kişide Birden fazla Ruh Olması Bütün insan ve hayvanlar birden fazla ruha sahiptir; bir fiziksel bedende mekan edebilmek için birkaç farklı ruhun bir arada bulunması gerekiyor. Bütün Sibirya ve Moğolistan boyunca insanın en az üç ruha sahip olması gerektiği inanılır. Samoyed gibi bazı topluluklar bu sayının daha fazla olduğunu, kadınlarda dört ve erkeklerde beş olduğu inanılır. Hayvanlar da her biri reinkarne eden iki ruha sahiptir: beden ruhu ami ve suns ruhu. Bundan dolayı av hayvanları bölgelerine tekrar tekrar dönen ruhlara sahiptir ve bundan dolayı gücendirilmemelidir. İnsanlar aşağıdaki üç ruha sahiptir (kolaylık açısından sadece Moğol terimleri veriyorum): Suld ruhu, ölümden sonra doğada kalır Ami ruhu, reenkarne eder Suns ruhu, reenkarne eder Üç ruh bedeni saran enerji alanında bulunur. Üç ruh arasında, yaşama en kritik olan suld ruhudur. Eğer bedenden ayrılırsa ölüm hemen hemen kaçınılmazdır. Diğer iki ruh herhangi bir zarara neden olmadan fiziksel bedenden geçici olarak ayrılabilir. Canlı bir varlık küresel bir enerji alanını işgal eder. Kürenin yedi çakraya tekabül eden yedi deliğin kesiştiği dikey bir ekseni vardır. Suld ruhu bu bölgede bulunan küçük bir tenger vasıtasıyla Gök Baba ile direkt bir irtibat bulunan başın tepesindeki taç bölgesinde bulunur. Diğer iki ruh beden eksenindeki deliklerden girip çıkar. Tam dengeli olabilmeleri için suns ve ami ruhları hep eksenin zıt taraflarında bulunmaları gerekir. Biri heyecanlandığı zaman ruhların yedi delikten dolaşımları hızlanır, bu da kalbin atışlarının hızlanmasına ve yükse enerji ve gerilim hissine neden olur. Ami veya suns ruhlarının dengesi ruhsal bir saldırı veya fiziksel travmayla bozulabilir. En ciddi durumlarda ami veya suns bedenden dışarıya atılabilir ve bu uzun süre devam ederse hastalığa veya zihinsel dağınıklığa sebep olabilir. Ruh kayıplığı veya dengesizliği durumunda düzeni tekrar tesis etmek üzere bir Şamanın yardımına gerek vardır. Ruhların gücü kişinin sahip olduğu hiimori (rüzgar tayı) miktarına orantılıdır. Farkındalık (setgel) göğüs bölgesinde odaklanmaktadır. Beyin her ne kadar bedensel işlevler için önemli görülürse de, bilincin nihai merkezi göğüstür. Suld üç beşeri ruh arasında en bireyselleşmiş olanıdır. Sadece bir kez bir fiziksel bedende mekan eder. Ölümden sonra bir süre bedenin etrafında bulunur ve bazı topluluklar bu ruhlar yardım ve korunma için yakın tutmak üzere kalabilecekleri ongon ruh evleri yaparlar. Yaklaşık olarak sekiz nesil sonra suld bir doğa ruhuna dönüşür. Suld hiç bir geçmiş yaşam deneyim taşımaz, dolayısıyla birisini diğer insanlardan ayırt eden özellikleri geliştirir. Karizma ve itibar güçlü bir suld ruhunun belirtilerdir, bundan dolayı suld, dağ ve ağaçların ihtişamını belirtmek için de kullanılır. Ami bedene dirilik veren ruhtur. O solunum, amisgal ile ilgilidir. Ölümden sonra, sema ve dünya arasında bir kuş şeklinde beklediği Dünya Ağacına döner. Ami ruhları akrabaları arasında tekrar doğma eğilimindedir. Ami, onları doğum anında bedenlere girmek üzere ruh atları, omisi murin üzerinde gönderen rahim tanrıçası Umai'nin koruması altındadır. Ami, bir hastalık anında geçici olarak bedenden çıkmış olsa da, ami ölümden önce sürekli olarak bedeni terk etmez. Suns ruhu, suld ruhu gibi kişiliğin gelişmesine katkıda bulunur, ama aynı zaman geçmiş yaşamların birikimini de taşır. Suns, enkarnasyonlar arasında alt alemin bir sakinidir, ama dost ve akrabaları bir hayalet şeklinde ziyaret edebilir. Alt alemin efendisi Erleg Han suns için sorumludur ve ne zaman ve nerede doğacağını tayin eder. Eğer bir ruh dünyada yaşamı boyunca içi fesat olup büyük kötülük yapmışsa, onu ruhların sonsuza dek yok edildiği (helak) alt alemin bir kısmı olan Ela Guren'e gönderebilir. Suns ayrıca bedeni terk edip alt aleme girebilir, bu durumda bir Şamanın ruhu geri getirmek için Erleg Han ile müzakereye girmesi gerektirebilir. İnsanları oluşturan ruhlar üçlemi üç aleminin özlerinin karışımı olarak görülebilir. Suld en çok bu dünya ile bağlantılıdır, çünkü başka bir yerde yaşamaz. Ami, Dünya Ağacında yaşar ve neredeyse bir üst alem varlığıdır. Suns'un alt aleme ait olduğu açık ve kesindir. Fiziksel bir varlık olabilmek için çok sayıda ruha sahip olma gereği, canlı fiziksel bir varlığın birden fazla aleme ait ruhlarının kesişmesini temsil ettiğini ima etmektedir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
brigit Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2009 Şamanın Yaşam Çemberi ve Su Devinimi Ami ruhu nefesle ilintiliyken, suns ruhu suya ilintilidir. Su yolları suns ruhların seyahat etmeleri için geçitlerdir. Bu özellikle güneyde Dünya Ağacından orta alemi giren ve sonrada kuzeyde alt aleme inen Dünya Nehri için geçerlidir. Tabii ki, bu inanç doğal gibi gelebilir, çünkü Kuzey Asya'nın bütün önemli nehirleri Kuzey Kutbu denizine sürekli su akıtmaktadır, aynı şekilde suns ruhları dünyaya tekrar tekrar dönerler. Çeşitli efsanelerden Sibirya boyunca yaygın olan bu süreci anlatan bir model gelişmiştir. Bu modele göre, ruhlar, Umai'nin ami ruhlar üzerinde durduğu Dünya Ağacı ile Dünya Nehrinin kaynağından dünyaya girerler. Doğum anında, reenkarne olan ruhlar nehirden aşağı iner ve bebeği girer. Ölüm anında, suns nehirden aşağı yüzerek ***ğKuzey Kutbu denizine alt alemin girişine iner, bu arada ami bir kuş şeklini alır ve Dünya Ağacına geri uçar. Bu dünyaya yineden dönebilmek için suns ya yeraltında Dünya Nehrin kaynağına seyahat eder veya Samanyolu'ndan geçerek üst ve orta alemlerin dokunduğu güneye seyahat eder. Bu yaşam devinimi, yerel halklarının kuşaktan kuşağa gözünden kaçması mümkün olmayan su devinimine karşı ilginç bir paralellik sunar. Su dünyaya yağmur şeklinde yağar ve derelerle topraktan akar (dereler alt dünaya giriş olduğu inanılır). Nihai olarak denize akar, burada buharlaşma ile su tekrar yağmur şeklinde düşeceği göğe çıkar. Aynı şekilde, beşeri ruhlar Dünya Nehrini takip ederek denize gelirler ve yeniden doğmak üzere tekrar kaynağa inerler. Ruh ve Toprak Karşılaştığı Zaman: Örf ve Adetler, Tabular ve Ongon'lar Daha önce belirttiğim gibi, ruhsal ve fiziksel dünyalar aslında ayrı değildir, çünkü birçok yerlerde birbirine kesişmekte ve dokunmaktadırlar. Ancak, özel dikkat gerektiren ve belirli davranışlarla yönetilen, ruh alemi ve dünyanın dramatik şekilde birbirine değdiği belirli olaylar vardır. Bunlar, bir Şaman, yeniden oğan veya ölen bir kişi gibi belirli bir insanda gömülü olabilir. Ruh ve toprağın dokunduğu fiziksel yerler arasında dağ, ağaç veya oboo veya bir ruh için özel tasarlanmış mekanlar, ongon gibi kutsal merkezler vardır. Ruhlar ile irtibat kurmak, irtibat kurlan ruhun türü ve karakterine göre olumlu veya olumsuz, ulvi veya süfli olabilir. Bu ayrıca kişinin ruhlarına tehlike arz edebilir, çünkü ruhları celbedip başka dünyalara takip etme eğilimi gösterebilirler. Bir Şamanla temas kurmak genelde emniyetlidir, çünkü ruhlarını faydalı amaçlar için kullanır, ama diğer yandan, ruh alemiyle irtibatı olan diğer kişilerle temas kurmak tehlikeli olabilir. Ruh musallatı, pozesyon veya obsesif etkiler hastalık veya delilik yaratabilir ve şifa için hemen müdahale gerektirir. Yeni doğan çocuklar ve annelerin doğumdan sonra bir süre tecrit edilmeleri öngörülür, bu sadece bebeğe yeni giren ruhları korumak için değil, ama aynı zamanda ruhların anneden girişleri onu biraz dünya dışı ve diğer insanlara karşı biraz tehlikeli kılmaktadır. Aynı şekilde, ruhların dünya çıkışında yakın olmalarından dolayı, ölen bir kişinin ev halkı ve cesediyle ilgilenen kişi geçici bir süre tabu sayılmaktadır. Ölen birinin adını anmak birkaç gün ve sonsuza dek arasındaki bir süre için tabu kalabilir. Ölen kimsenin adını söylemek onu alt dünyadan geri çağırabileceği veya gitmesi gereken yere gitmeyip kalmasına sebep olabileceği inanılır. Bu tehlikelidir, çünkü ölmüş insanlar sevdikleri insanların suns ruhlarını almaya çalışabilirler. Doğadan ruhsal yönünden güçlü olan yerlerde orada mekan eden ruhlara saygı gerekir. Ruhlara hakaret etmek failine veya topluluğuna karşı bir saldırıyla sonuçlanabilir. Diğer yandan, bu yerlerin ruhlarını onure etmek iyi şans ve refah getirir. Özel olarak hazırlanmış ruh mekanları, Ongon'lar, ruhlar ve fiziksel dünya arasında özel irtibat yerleridir. Bunlara saygı gösterildiği sürece faydalıdırlar. Ongon'lar Moğolistan ve Sibirya'daki en önemli Şaman araçları arasıdadır ve hemen hemen bütün kabileler onları kullanır. Onlar çok farkı şekillerde bulunurlar; ahşaptan oyulmuş, deri üzerinde boyanmış, tahta bir çembere takılmış veya metalden yapılmış olabilirler. Ongon'ları yapmak için kullanılan malzeme ahşap, deri, keçe, taş, kağıt, kürk, tüy ve metal içerir. Bazı ongon'lar soyuttur ve taş bebeklere benzerler. Ongon normal insanlar tarafından imal edilse de, onu diriltmek içine bir ruh yerleştiren Şamana düşer. Çoğu ongon'lar atasal ruhlar veya hayvan ruhları tarafından işgal edilir, ama bazıları son derece güçlü doğa ruhları içermektedir. Diriltildikten sonra, ongon, ger'in kutsal bir yerine yerleştirilerek onure edilir ve içki, kan, süt veya yağ verilerek beslenir. Moğol evlerinde bulunan en önemli ongon'lar arasında Zol Zayaak ve Avgaldai vardır. Zol Zayaak ve Avgaldai, eril-dişil bir çift olarak resmedilir ve ev sakinlerinin ve evcil hayvanların koruyuculardır. Avgaldai ayı atanın bakır maskesidir ve zaman zaman üçlü yılda bir yapılan, bütün ruhları onure eden ve yeni Şamanları inisye eden ominan ritüelinde bir Şaman tarafından giyilir. Şamanların genelde ruh yardımcılarını barındıran çok sayıda ongon'ları vardır. Hatta, Şamanın kıyafeti utha ruhunun ongon'udur. Şifa ve ruhları geri getirme ritüelleri için özel ongon'lar yaratılabilir ve tedavi sürecini devam ettirmek ve ruhlarını korumak üzere hastanın yanında bırakılabilir. Ahşap veya ottan yapılı geçici ongon'lar bazen ritüellerde bir hastalık ruhunu tutmak için kullanılır. Sonrada bu ruh, ongon doğada dağıtıldığı zmana serbest bırakılır. Ongon'lar nesilden nesile elden ele geçer çünkü barındırdıkları ruh içinde yaşamaya devam eder, ama ihmal edilmesi husumetine neden olabilir. Şaman Moğolistan ve Sibirya ruhsal inançlarına Şamanizm denek biraz yanıltıcıdır, çünkü Şamanın kendisi ululanmamaktadır, sadece ruhlarla olan özel ilişkisinden dolayı saygı görmektedir. Bazı alimler, bu geleneksel dine Tengrizm diye adlandırmaya başlamıştır. Bu aslında daha uygundur, çünkü ibadet Tenger ve ruhlar etrafında odaklanmıştır. Ruhları onure eden günlük uygulamalarda bir Şamanın gerekmemektedir. Bir Şaman sadece bozulan dengeyi yineden tesis etmek ve hastalığa şifa getirmek için bir Şamanın güçlerine ihtiyaç duyulur ve çağrılır. Bazı kabilelerin birden fazla türde Şamanı vardır, bazı topluluklarda onlar güçlerine göre derecelendirilmekte, veya kullandıkları ruhlara ve yolculuk yaptıkları yerlere göre kara veya ak olarak da ayırt edilirler. Dagur gibi en güneyde bulunan Moğol topluluklarda Şamanlar, çıkrıkçı ve bazılarının da ruh yardımcıları olan diğer geleneksel tedavi yöntemleri kullanan Şamanımsı şifacılarla birlikte çalışırlar. Birçok topluluk, aynı zamanda ak, kara ve geleneksel şifacı rollerine üstlenebilen tek bir Şamana sahiptirler. Kolaylık açısında bu tür Şaman bu araştırmada konu edilmiştir. Bir Şaman Olma Şamanların diğer insanlardan farklı kılan tarafı, onları inisiye eden bir Şaman ruhuna sahip olmalarıdır. Bu ruh birçok adla bilinir, bunların arasında Buryat ve Dagur'lar arasında kullanılan utha ve onggor'dur. O ek bir ruh gibi davranır, erk kaynağıdır ve bazılarının sonradan yardımcı olabileceği Şamanın diğer ruhlarla irtibatlarını kontrol eder. Bir Şaman genç yaşta Şamansal bazı belirtiler sergileyebilir, ama esas olarak utha (kolaylık açısından Buryat terimi kullanıyorum) aniden ortaya çıkar ve zihinsel veya fiziksel hastalığa neden olur. Hastalık süresinde Şaman dayı utha'nın onu inisiye ettiği bir vizyon yaşar. Bu vizyondaki ortak unsurlar arasında üst aleme yolculuk, Şamansal göreve yeni ve güçlenmiş bir şekilde girmesini için bedenin parçalanması ve yineden bir araya getirilmesi yaygındır. Yeni Şaman hastalandığı zaman, onu muayene eden Şaman onun bir utha ruhu tarafından seçildiğini hemen anlar. Bu noktada, eğer bir Şaman olmayı kabul ederse tedavi olur, aksi halde genelde ölür. İyileştikten sonra gördüğü talim ve inisiyasyon, onun ruh aleminde gördüğü inisiyasyonunun sadece teyididir. Şamanın görevleri arasında şifa, kutsama, av büyüsü ve arada bir iklim büyüsüdür. Bunların arasında en önemlisi şifadır, çünkü ruhlar hastalığın nedenleridir. Ruhlar ayrıca korunma sağlamak ve şansı artırmak için çağrılabilir. Av büyüsü ritüelleri Şamanı, av sağlayacak hayvan ve doğa ruhlarıyla irtibat kurmasını sağlar. İklim büyüsü genelde yağmur yapma ve yıldırımları semaya geri göndermeyi içerir ve Tenger ile direkt irtibat gerektirir. Oboo merasimi ve ominan ritüeli gibi bazı ritüeller günlerce sürer ve tüm cemaatin menfaatine yöneliktir. Şaman'ın işi basit falcılıktan bir kaç gün süren şatafatlı ritüellere dek değişebilir. İşin zorluğuna göre, Şaman yardım için ruhları çağırabilir veya çok fazla güç gerekli olduğu zaman bedenine girmesini sağlar. Şamanlar genelde çalışmalarında şarkı söyler, davul vurur ve dans ederler. Şamanlar çalışmalarında değişik aletler kullanırlar. Kıyafet ve ongon'ları ruh yardımcılarının mekanlarıdır. Genelde 60 cm veya fazla genişlikte tek taraflı bir el davulu çoğu seremonilerin bir parçası olan şarkı ve danslara tempo vermek için kullanılır. Davuldan sonra, Şamanın en önemli aleti metalik yuvarlak bir ayna olan toli'dir. Şaman elde edebilirse kıyafetine birçok toli takar, ama göğsü üzerinde bir toli önemlidir. Toli zırh gibi davranıp ruh saldırılarını geri püskürtür, ruhları körleştirmek üzere ışık yansıtabilir. Ayrıca Şamanın gücünü artırmak üzere evrenden enerji de çeker. Çoğu Şamanın ayrıca ruh yolculuklarında bindiği atları temsil eden bir veya iki asa da taşır. Birçok kabilede görülen Şamanın diğer bir aleti de hastalardan ruhları kovmak için kullandığı bir tür yelpaze olan dalburr'dur. Şaman tarafından başka müzik aletleri de kullanılabilir, bunların arasında çene harpı (aman huur) en yaygın olanıdır. Bazı kabilelerde Şamanlar maske kullanırlar, ama en yaygın olanı ominan ritüelinde kullanılan ayı maskesidir. Davul, Halusinojenler, Vecit Yolları Şamanların çalışmalarında transa girdikleri bilinir, ama her ritüel bunu gerektirmiyor ve Şamanlar birçok şeyi normal bilinç halinde yapmaktadırlar. Değişik bir bilinç hali gerektiğinde, Şamanı vecit haline getirecek birçok teknik mevcuttur, bu hallerde Şaman bir ruhun özelliklerini üzerine alabilmekte, durugörü ve ruh yolculuğu yeteneklerini kullanabilmekte. Çoğu ritüel Şamanı vecit halle getirmek üzere birkaç tekniği bir arada kullanmaktadır. Ritüelin etkinliği için ortamı hayati önem taşır. Gece uygulanan Şaman yöntemleri daha trans haline girme açısından daha etkindir; hatta birçok ruh gündüz çağrılığında daha az etkilidir. Ritüele katılan insanlar Şamanın trans ahaline geçmesine yardım edebilirler, şarkılardaki söz ve sesleri tekrarlayabilirler, davul çalabilirler ve davulla birlikte bağırabilirler. Çember dansları enerji üretebilir ve Şamanı üst aleme kaldırabilirler. Şaman davulundaki vuruşlar transı teşvik etmek için en güçlü yöntemdir. Bilimsel araştırmalar aynı ritimlerin ardı ardına belirli frekanslarda sürekli tekrarlanması Şamanların trans hallerine benzeri hipnotik haller yaratabileceğini göstermiştir. Ancak, Şaman davul ritimlerinin metronom tipi sürekliliği yoktur, Şamanın o andaki ruh haline göre yavaşlar veya hızlanır, yükselir veya yumuşar. Moğol ve Sibirya davulları genelde çap olarak büyüktür ve Şamanın bedeni boyunca titreşebilecek derin çınlayan yankılanan bir sesi vardır ve davul genelde yüzde veya başın üstünde tutulur, böylece vuruşlar baş ve üst beden üzerinde güçlü bir rezonans kurar. Ritüel sırasında bazı maddeler alınabilir. Şamanlar sıkça Şaman ritüelleri arasında alkol kullanırlar ve ritüelde zaman zaman tütün içmek için duraklarlar. Ardıç dumanları hafif bir halüsinojendir ve yüze üflenip solunur. Ritüel sırasında ger'in havası ardıc dumanlarıyla dolar. Kutsal dumanın rüzgar tayı yükselttiği inanılır ve ruhları memnun eder. Daha güçlü bir halüsinojen muscaria mantarı kadim çağlardan beri Sibirya ve Moğol Şamanizm ile birlikte anılmıştır. Mantarlar her zaman Şaman ritüellerinde kullanılmaz, ama Şamanlar ritüeller arasında vecit halline geçmek için kurutulmuş mantar yiyebilirler. Toroo ağacını tırmanmak diğer bir vecit yolludur. Moğolca'da dışarıya çıkma ve yukarıya çıkma aynı kelimedir (garah). Chabros, bu iki mana arasındaki bağlantının Şamanizm'de bulunduğunu önermiştir. Şaman sembolik olarak Dünya Ağacını tırmanmakla bu dünyanın dışına çıkıp ruhlar alemine girmektedir. Toroo ağacın dokuz basamağı vardır ve Şaman bir taban nota ve ıslık şeklinde üst nota içeren hoomei (gırtlak) şarkısı söyleyerek giderek daha yükseğe tırmandıkça. Üst notalar, (taban nota ile temsile edilen) fizik aleminde dururken ruh alemiyle irtibat kurmayı temsil eder. Kozmik Tayi Binmek Şaman transı ruh aleminde yolculuk içerdiği için, Şaman genelde bu yolculuğu ya bizzat uçarak ya da bir hayvan üzerinde üç alemde gitmesi gerektiği yere binerek gittiğini deneyimler. Bu ruhsal yolculukları Şamanı ya bu dünyada belirli yerlere götürür, ya da üst veya alt aleme gitmesini gerektirebilir. Alt alem yolculuklar genelde sadece ruhları getirme veya ölmüş bir insanın ruhunu Erleg Han'a götürme için gereklidir. Diğer ritüeller genelde Şamanın yeryüzünde yolculuk yapmasını veya üst aleme çıkmasını gerektirir. Alt alem yolculuklar en zor olanlardır ve sadece en güçlü Şamanlar oraya emniyetli bir şekilde girebilirler. Ruh yolculuklar yukarıya doğru hareketle başlar ve alt alem giden yolculuklarda bile uçuşla başlar, sıkça bu ger'in duman deliğinden dışarıya çıkarak gerçekleşir. Şaman bir kuş şekline girebilir veya doğa üstü bir hayvanı binebilir. Yolculuk süresince, ona kılavuzluk eden ve bedenine giren ruhlara göre, Şaman birkaç kez şekil değiştirebilir, bir süre kuş şeklini, bir süre insan şeklini, bir süre ayı şeklini alabilir. Şaman bu dönüşümlerden geçerken hayvan sesleri çıkarabilir. Şaman yolculuk sırasında, fiziksel olarak bilinçdışı gözükebilir veya bilinçli olup, transımsı bir halde olup hareket edebilir, dans edebilir, hatta dinleyicilere gördüklerini anlatabilir. Şaman, bu ruh haldeyken karakterine uymayan davranışlarda bulunabilir ve normalde yapamayacağı tehlikeli gösterilerde bulunabilir, örneğin kendini bıçaklamak veya ateş üzerinde yürümek gibi. Çoğu Altaik Şamanlar bir yolculukta dokuz geçitten (oloh'lar) geçtiklerini söz ederler ve bu yolculuk yaptıkları aleme göre değişmez. Şamanın bindiği hayvan genelde bir at veya geyiktir. Bunlar şamanın ritüel sırasında yanında taşıdığı bir iki asa veya davulu ile fiziksel olarak temsil edilir. Bir ritüel başlamadan önce davul ateşte ısıtılır, buna davulu canlandırmak, amiluulah denilir. Davul sadece sürekli ritmik vuruşlarıyla vizyonu yönlendirmiyor, amam aynı zamanda Şamanın yolculuğuna gitmek için bindiği hayvandır. Yolculuğundan dönen Şaman bedeni içinde onunla birlikte seyahat eden ruhları çıkarmak için öksürür veya geğirir. Sonra da ritüeli tamamlamadan önce ruh yardımcılarını öven bir şarkı söyler. Şifa ve Hastalıkların Nedeni Bütün hastalıkların kökeni ya yabancı ruhların müdahalesi, ya da ruhsal veya fiziksel travmanın neden olduğu kişinin barındırdığı ruhlar arasında dengesizliktir. Şamanlar hastalığın fiziksel semptomlarının da tedavi edilmeleri gerektiğinin farkında olup hastalara ruhsal şifanın yanında şifalı otlar içeren ilaçlar da vermektedirler. Ancak hastalığın ruhsal yönü önemlidir çünkü sorun sadece fiziksel semptomları içermemektedir. Ruhlar tarafından müdahale ve ruh kaybı bedenin kendini tedavi etme kapasitesini engeller, dolayısıyla ruhsal rahatsızlık tedavi edilmezse, fiziksel hastalık gerçek anlamda hiçbir zaman tedavi olmaz. Hastalığa sebep olan ruhlar husumetli atasal ruh, burhan veya düşman Şaman olabilir. Chotgor atasal ruhlar ve diğer az güçlü doğa ruhlardan kaynaklanan durumlarda, şarkı söyleyerek veya hastanın üzerinden dalbuur sallayarak tedavi edilebilir. Hastalık getiren ruh emmek veya bedenden çekme ve atma hareketleriyle çıkarılabilir. Daha güçlü ruhlar veya süfli Şamanlara karşı transa geçme gerekir. Burhan en güçlü ruhlardır ve gitmelerine ikna etmek üzere kurban gerekir. Şamanlar ruhu korkutmak için bıçak, kızgın demir veya yay ve ok kullanabilir veya aynasında yansıyan ışıkla körleştirebilir. Bir ruhu yakalamak veya çıkarıldıktan sonra bir başkasına sıçramasını önlemek üzere bir ongon veya toli kullanılabilir veya Şaman geçi bir süre için bedenine emebilir. Böyle durumlarda Şaman kısmen alt aleme yolculuk yapar ve ruhun alt dünyaya dönmesi ve hastayı rahat bırakmasını tembih eder. Eğer bir geçici ongon kullanılırsa, ruhun ona tekrar dönmesini önlemek üzere doğal bir yere atılır veya yok edilir. Bazı tedaviler ruhsal savaş içerir. Bir Şaman inatçı bir ruhla fiziksel olarak mücadele edebilir, hatta silah bile kullanabilir ve müdahaleci varlığı dizginlemek veya kovmak üzere ruhları da yanında savaşır. Şifayı gerçekleştirmek üzere özel bir doğa ruhu çağrılabilir ve hastayı koruyacak bir ongon içinde tutulabilir. Husumetli bir Şaman bir hastalığa neden olursa, yerel kabile Şamanı ve düşman kabile Şamanı arasında bir savaş çıkabilir. Bu ruhsal savaşlar uzun sürebilir ve daha zayıf Şamanın ölümü ile bitebilir. Düzenli olarak başkalarına saldıran Şamanlar şifa güçlerini kaybedebilirler ve bu tür Şamanlar hızlı bir şekilde toplum içinde statülerini yitirirler, hatta bazen öldürülürler. Ağır kronik hastalıklarda ruh kurtarma genelde gerekir. Ami veya suns ruhunun eksikliği bedenin normal işlemesini neredeyse imkansız kılmıştır. Ami ruhu bu dünyada kalır ve genelde bir Şaman tarafından kolayca bulunup tekrar bedene yerleştirilebilir. Suns bedene yakın dolanabilir, ama alt aleme inerse, Şaman onu geri getirebilmek için tehlikeli bir yolculuğa üstlenmek durumundadır. Kayıp bir ruh bulunduğu zaman geri dönüş için Şaman kulağına veya davuluna koyar sonrada da silkeleyip bedene geri koyar. Ruhsal bir varlık bir ruh çaldığı zaman Şaman ondan koparabilmek için savaşmak zorunda olabilir. Ruh kurtarma Şamanlar için en tehlikeli iştir, çünkü bedenlerinin dışında uzak mesafelerde yolculuk yapmak zorundalar ve kendileri ayrıca saldırıya ve ruh kaybına maruzdurlar. Moğol Şaman Modelinin Özeti Daha önceki bölümlerde, Moğol Şamanizmin temel ilkelerini ortaya koydum. Esas özellikleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Canlı varlıklar dünyada dengeyi destekleyerek ve Gök Baba, Toprak Ana ve ruhlara karşı saygı geleneklerini izlemekle mutlu ve üretken yaşarlar. Dünya güneye doğru yönü olan bir dairedir. Üste Baba Gök ve altta Toprak Ana vardır; sağ taraf eril ve sol taraf dişildir. Ateşin kutsallığı. Yostoi bir yaşamı sürmekle, ruhları ve tüm canlı varlıkları anmakla kişisel güç artırabilir. Ataların ruhlarının mevcudiyeti ve korunması. Sema, hayvan, ağaç, dağ ve diğer doğal nesnelerde insana benzer ruhlar (veya cinler) Güç ve totem hayvanları İnsanları fiziksel bedenin dışında 3 ruhun karışımından oluşmuştur. Dünya Nehri ve Dünya Ağacı tarafından bir araya getirilmiş üç alem vardır, alt, orta ve üste alemler. Şamanları inisiye eden, ve dünyada dengeyi tesis etmek üzere yardımcı olan özel bir yardımcı ruhları vardır Davul, ongon, Şaman asaları, dalbuur, kutsal duman, halüsinojenlerin kullanımı. Şamanların esas görevleri şifa, korunma sağlama, kutsama, kehanet ve fal, av büyüsü ve iklim büyüsüdür. Hastalılıklar, ya kişinin bedenine giren veya müdahale eden ve ruhlarını etkileyen ruhsal güçlerle, ya da ruhlarından birini çalmakla meydana gelir. Bu yabancı ruhun çıkarılması veya ruh kurtarma gerektirir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.