nevermore Oluşturma zamanı: Ekim 17, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 17, 2009 http://img248.yukle.tc/images/1813ijq8.jpg Kripteks Nedir? Kripteks TAnımı, Kripteks Hakkında Kripteks Nedir? Kripteks ilk kez Dan Brown un DaVinci Şifresi adlı kitabında tanımlanmıştır, Kriptoloji ve Kodeks terimlerinin biraraya gelmesinden oluşmuş bir kelimedir.İngilizcesi ise cryptex dir.Romanda anlatıldığı üzere Kripteks değerli ve çok gizli mesajları saklamak üzere tasarlanmış güvenlikli bir kasa gibidir.Romana göre Kripteks DaVinci tarafından DaVinci nin gizli mesajlarını saklaması için tasarlanmıştır.Ama gerçekte böyle bir kasa nın olduğu hiç kanıtlanamamıştır. Kripteksin Tasarımı ve Çalışma Şekli: Likitlerin eski belgelere kesinlikle zarar verdikleri bilinmesine rağmen, onlar bütün bilgileri tamamen yok edecek etkiye sahip değildirler. Efsane şudur ki: Kripteks içerisinde sirke barındırır ve bu sirke bir camın içerisinde muhafaza edilmiştir, önemli bilgiler ve mesajlar ise bir papirus kağıdına yazılır bu kağıt sarılır ve kripteksin içerisine sirkeyle beraber koyulur eğer kriptekse yanlış şifre girilirse kripteksin sahip olduğu mekanizma camı kırar ve sirke papirus kağıdının üzerine yayılır,sonuçta sirke papirusa zarar verir ve üzerindeki yazılar yok olur. Peki günümüzde bir kripteks işe yarar mı? Aslında sirke papirusun üzerindeki yazılara zarar verse bile papirusu eritmesi çok ama çok zordur, bir anda eritmesini bırakın bir ay sirkenin içinde bile kalsa papirus erimez.Dolayısıyla siz yazıları kısmen silinse bile papirus sapasağlam ele geçirebilirsiniz.Ayrıca günümüzde modern okuma teknikleri ile (ultrasonic ve XRay tarama gibi) papirusun üzerindeki yazıları kripteksi açmadan bile okuyabilirsiniz. Başka bir yolda şudur ki; kripteksin derin dondurucuya yerleştirdiğinize sirke bi müddet sonra tamamen donacaktır,dolayısıyla siz kripteksi kırdığınızda sirke donmuş olacağından yazılara hiç bir zarar veremeyecektir. Romanla birlikte kripteksin tanınmasıyla insanlar "gerçek bir kripteks" dizayn etmeye çalıştılar,hatta bunu başaranlar bile oldu.Ama bu buluşu yapanlarda uygulanabilir olmadığı için kripteksin kendisini imha eden sirke camı kısmını iptal ettiler. Şu anda çok özel bir hediye olarak sevdiğiniz birilerine (ya da kendinize) kripteks hediye edebilirsiniz. Justin Nevins adlı bir vatandaş, dizaynını kimseyle paylaşmadığı bir kripteks üretmiş.Sadece içerisinde sirkeli kendisini imha etme düzeneği bulunmayan kripteks ler in dışı mermer seçilebiliyor, böylelikle neredeyse açılması normal yollarla imkansız bir hal alıyor. Sevdiğinize tamamen el yapımı ve size özel ağaçtan oyma yada mermer kripteks hediye edebiliyor, içerisine özel bir hediyeyi de koydurabiliyor ve şifre kombinasyonunu kendiniz belirleyebiliyorsunuz.Ayrıca Romandaki kripteks efsanesine uygun olarakta bu şifreyi bir bilmecenin içerisine saklayıp o bilmeceyi kripteksi hediye ettiğiniz insana verebiliyorsunuz.O şanslı (yada şanssız ) arkadaşda bilmeceyi çözüp kodu bulana kadar debeleniyor. Bu ilginç ama bir o kadarda eğlenceli ve tamamen size özel hediyenin fiyatı ise yaklaşık 600 dolardan başlıyor. Çeşitli Fotoğraflar:http://img248.yukle.tc/images/4826vinci_cryptex1.jpg http://img248.yukle.tc/images/4800vinci_cryptex2.jpg Alıntıdır.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
psiozzy Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Eline sağlık never ... Güzel bir hediye olabilir cidden ama sanki biraz pahalı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Çok pahalı yahu. Eyvallah güzel paylaşım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 ben paylaşmayı düşünüyordum bu konuyu , sirke haricinde daha etkili asitlerde koyulabilr mi ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Koyulabilir ama mekanizmaya zarar verecek kadar etkili maddeler pek iyi bir fikir değil sanırım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Xero Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 güzel paylaşım , eline sağlık .bende kitap ta gördükten sonra biraz bakmıştım bana akla yatkın bir çalışma tekniği var gibi gelmişti ama değilmiş sirkeyi dondurma fikri aklıma gelmemişti doğrusu Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2009 Kriptolojinin Geçmişi http://kriptoloji.net/wp-content/themes/lightness/timthumb.php?src=wp-content/uploads/spa.jpg&w=560&h=185&zc=1 İnsanoğlunun gizli haberleşmeye gereksindiği günden beri şifreleme teknikleri var. Binlerce yıllık gizli haberleşme tarihinde teknolojinin gelişimiyle şifreleme sistemleri ve cihazlar da değişti. Ancak bir ilke binlerce yıldır geçerliliğini koruyor: Kırılan bir şifre tarihin tozlu sayfalarında yerini alır ve onun yerine daha gelişmişi tasarlanır. Diğer bir deyişle, bir şifre kırılmadığı sürece varlığını korur. Kriptoloji bu ilkeyle gelişerek günümüze kadar geldi. İnsanoğlu Alberti diskini ya da Jefferson tekerleğini binlerce yıl daha önce icat edecek teknolojiye sahipti. Antik çağda şifre kırma teknikleri iki yüzyıl önceki kadar gelişmiş olsaydı, belki şimdi o dönem insanlarının Alberti diskini de Jefferson tekerleğini de kullandıklarından bahsediyor olacaktık. http://i27.tinypic.com/2nlfqlu.jpg Ispartalıların kullandığı kripto cihazı Bundan 4000 sene önce, Nil nehri kıyısında küçük bir şehir olan Menet Khufu’daki bir kâtip, efendisinin hayatını anlattığı hiyeroglifleri çizerken kriptoloji tarihini başlattığının farkında değildi. Kullandığı sistem modern dünyanın anladığı biçimde bir gizli yazı sistemi olmamasına karşın, metnin rastgele seçilmiş yerlerinde, daha önce hiç kullanılmamış bazı hiyeroglif semboller bulunuyordu. İlk 3000 yıllık süre zarfında kriptografi sürekli bir gelişim göstermedi. Dünyanın birçok bölgesinde diğer yerlerden bağımsız olarak gelişti ve medeniyetlerin yok olmasıyla birlikte elde edilen birikimler de kayboldu. Antikçağın en ileri medeniyeti olan Çin’de yazının tarihi çok eski olmasına karşın, ide-ografik yazı (sözleri veya düşünceleri sesleri gösteren harflerle değil çeşitli işaret veya simgelerle yazma sistemi) kullanımına bağlı olarak, bir yazının yazılmasının zaten o yazıyı neredeyse şifrelemekle eş zorluğu olması nedeniyle, kriptografide hemen hemen hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Askeri haberleşmede kriptografi kullanan ilk ulus Ispartalılardır. MÖ 5. yüzyılda geliştirdikleri bir cihazı tarihin ilkyerdeğiştirme sistemini uygulamak için kullanıyorlardı. Bu cihaz belli kalınlıkta bir tahta silindirden ve silindirin etrafına eğik biçimde sarılmış papirüs ya da ince, deri bir şeritten oluşuyordu. Gizli mesaj silindir boyunca silindire sarılı şerit üzerine yazılıyor, daha sonra şerit silindirden çözülüyordu. Birbirinden ayrılan harfler yeniden aynı kalınlıkta bir tahta silindire sarılmadıkça hiçbir anlam ifade etmiyordu. http://i28.tinypic.com/wcn4e8.jpg Askeri haberleşmelerde kriptografinin bir diğer önemli kullanımı Roma döneminde oldu. Büyük Roma İmparatoru Julius Caesar, komutanlarıyla kendi geliştirdiği bir yerine koyma sistemini kullanarak ha-berleşiyordu. Bu sistemde, alfabedeki her harf kendisinden sonra gelen üçüncü harfle (örneğin A, D ile D, G ile) değiştiriliyordu. En temel şifre kırma yöntemlerinden olan ve şifreli metindeki harflerin gözükme sayılarındaki sapmaya dayanan sıklık analiziyle, hiç açık metin olmadan ve hatta şifreleme algoritmasını dahi bilmeden Caesar şifresini kırmak mümkündür. Ancak o dönemde sıklık analizi bilinmiyordu ve Ceasar şifresi Roma ordusunun gereksinimlerini karşılıyordu. Avrupa’da ortaçağa kadar hiçbir gizli yazışma üzerinde kriptoanaliz yapılmadı. Bu nedenle birkaç istisna durum dışında kriptoanalizle ilgili ciddi bilimsel çalışma olmamış, ancak kriptografi hep var olmuştur. İlk ciddi kriptoanaliz çalışmaları Araplar tarafından yapıldı. Araplar kriptografi çalışmalarına edebiyatta ve matematikte çağın ilerisinde oldukları MS 600′lü yıllarda başladılar. Şifre anlamına gelen İngilizce “cipher” ve Fransızca “chiffre” sözcükleri bu dillere Arapçadan (cifr ya da cifir) geçmiştir. Arapların kriptografi konusunda yazdıkları ilk eser, Abdurrahman el-Halil İbn-i Ahmed tarafından MS 718 yılında kaleme alınan Kitab-ül Muamma adlı kitaptır. Bu kitapta Abdurrahman el-Halil, Bizans imparatoru tarafından gönderilen Yunanca bir şifreli mektubun çözümünü verir. Kriptolojinin Geçmişi: Bir Şifreleme Algoritması Kullanmadan Önce Son Kullanım Tarihine Bakın! Arapların kriptoloji bilimine en önemli katkısı ise Abdullah Kalkaşandî tarafından 1412′de tamamlanan Subhu’l Aşâ adlı 14 ciltlik ansiklopedinin kriptografiyle ilgili bölümleridir. Bu eserde kriptoanalis-tin ilgilendiği dili bilmek zorunda olduğundan söz edilir ve Arapça’da asla yan yana gelmeyen harflerin bir listesi verilir. Batı’da günümüze kadar kesintisiz olarak gelen politik kriptografi ortaçağda başladı. Feodal yönetimlerin hâkim olduğu bu dönemde kriptografinin kullanımı ilkel, seyrek ve düzensiz olmakla birlikte sürekli bir gelişim göstermiştir. Avrupa’da kriptog-rafinin ilk günlerinden beri her iki temel yöntem, yani hem kodlar (açık metni oluşturan kelimelerin anlamlı ya da anlamsız başka kelime ya da sayılarla yer değiştirmesi) hem de şifreler (açık metnin belli bir algoritmaya göre şekil değiştirmesi) kullanılmıştır. Şifre sistemlerini yaygın olarak önce Kilise kullandı. 1363 yılında Napoli Kardinali Pietro di Grazie’nin, Papalık ve diğer kardinallerle olan ya-zışmalarında sesli harfleri kodladığı bir şifre sistemi kullandığını biliyoruz. Batı dünyasında kriptografinin babası olarak anılan İtalyan Leon Battista Alberti’nin geliştirdiği, iç içe iki diskten oluşan şifreleme cihazında 24 hücre vardı ve cihaz tek alfabeli şifreleme sistemlerinden çok alfabeli şifreleme sistemlerine geçişin ilk örneğini teşkil ediyordu. Kriptoloji tarihi için kritik olan bu başarıdan sonra Alberti kodlamayı ve şifrelemeyi birleştirerek bir başka önemli başarıya daha imza attı: Şifreli kod. Alberti’nin disklerinde harflerle birlikte bulunan dört rakam kodla-ma amacıyla kullanılıyordu. Kriptoloji konusunda çağının ilerisinde olan bir başka İtalyan ise Giovanni Battista Porta’ydı. Porta, ünlü kitabı De Furtivis Literarum Notis’i yazdığında henüz 28 yaşındaydı. Açık metinde geçen harflerin ikişer ikişer tek bir karakterin yerine geçtikleri, yani iki harfin tek bir karakteri temsil ettiği digraphic şifre sistemi Porta’nın buluşudur. Kriptografik sistemler tarihte ilk kez Porta tarafından, harflerin yerlerinin değiştirildiği yerdeğiştirme sistemi ve harflerin birbirinin yerini aldığı yerine koyma sistemi adlarıyla ve bugün de doğru kabul edilen bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. http://i25.tinypic.com/10ngfh3.jpg Vigenére Karesi 1523′te Fransa’da doğan Vigenere’in geliştirdiği ve standart alfabenin kullanıldığı şifreleme sistemi, bugün tüm dünyada Vigenere Karesi olarak bilinir. Sistemin gücü periyodik olmayan anahtar kullanılmasına (anahtar olarak bir kelimenin art arda tekrarının kullanılması yerine rastgele bir cümlenin kullanılması) ve bilinen kripto ihlallerine (bir kripto sisteminin kırılmasına yol açan kullanıcı hatası) meydan verilmemesine bağlıdır. Modern sistemlere örnek olduğu ve temel teşkil ettiği için sistemin nasıl çalıştığı aşağıda açıklanmaktadır. Açık metin, taarruzdokuzda Anahtar, KALEKALEKALEKA olsun. Vigenere Karesi’nde şifreleme için küçük harflerle yazılan satır açık metindir. En soldaki sütun-sa anahtara aittir. Kapatma işlemi için açık metnin ilk harfi ve ona karşılık gelen anahtar harfi karenin ilk satır ve ilk sütununda belirlenerek, bunların kesiştikleri noktadaki harf bulunur. Bu harf açık metnin ilk harfine karşılık gelen kapalı metnin ilk harfidir. Diğer kapalı harfler de aynı şekilde bulunur. Buna göre şifreli metin, DALVBUKHYKFDNA olacaktır. Vigenere’den sonra kriptoloji telgrafın icadına kadar büyük bir ilerleme kaydetmedi. Telgrafın bulunmasıyla, posta işletmelerinde gizli telgrafların görevlilerce açılıp okunması ya da telgraf tellerinin dinlenmesi ile şifreli diplomatik ve askeri haberleşmelerin kolay elde edilebilir olması, hem yeni şifreleme sistemlerinin geliştirilmesini hem de bu sistemlerin kriptoanaliziyle ilgili çalışmaların yoğun-laşmasını sağladı. Vigenere’in yöntemi ya da bu yöntemin değişik biçimlerde kullanımı telgrafın icadından sonra da bir süre devam etti. Ancak, Friedrich Kasis-ki adlı emekli bir Prusyalı piyade 1863′te bu yöntemi kıran bir test geliştirdi. Literatüre Kasiski testi olarak giren bu analiz yöntemi, şifreli metin içinde beklenenden çok daha sık tekrar eden hecelerin aralarındaki uzaklıklardan anahtarın periyodunu tahmin etmeye dayanıyordu. Kasiski testi özellikle askeri şifre kullanıcılarının paniğe kapılmasına ve yeni şifireleme sistemleri arayışına girmelerine neden oldu. Çözüm, Vigenere’in kırılmasından önce, 1797′de Thomas Jefferson tarafından icat edilen Jefferson cihazıyla geldi. Jefferson’ın cihazı her birinde alfabenin harflerinin yazılı olduğu 36 diskten oluşuyordu. http://i28.tinypic.com/2hz3dyg.jpg Jefferson cihazı Charles Wheatstone, 1854′te ilk kez gerçek anlamda digraphic, yani harflerin ikişer ikişer şifrelen-diği ve sonucun her iki harfe birden bağımlı olduğu bir sistemin haberini verdi. Sistem, Wheatstone tarafından icat edilmişti, ancak arkadaşı Baron Playfair’in adını taşıyordu. Bu sistemin üç önemli özelliği vardı. Öncelikle digraphic olduğu için harfler artık kimliklerini kaybetmiş ve tek tek tanınamaz hale gelmiştir. Bu nedenle normal tek alfabe-li istatistiksel analiz yöntemleri uygulanamamaktadır. İkinci olarak digraphic kodlama istatistik uygulanabilecek mesaj uzunluğunu yarıya indirmektedir. Üçüncü ve en önemli özellikse digraph’ların sayısının alfabedeki harf sayısına oranla çok büyük olmasıdır. Bu nedenle dile bağlı karakteristik özellikler çok daha büyük bir sahaya yayılmıştır ve tanınamaz hale gelmiştir. 26 harf yerine 676 digraph vardır ve İngilizce’de en çok kullanılan harfler olan e ve t’nin kullanım oranları sırasıyla yüzde 12 ve 9 olmasına karşılık en çok kullanılan digraph’lar olan th ve he’nin kullanım oranları sırasıyla yüzde 3 ve 2,5′e düşmektedir. Bu özelliklerinden ötürü sistem, zamanında kırılamaz olarak nitelendirilmişti. Playfair’den sonra kriptoloji biliminde devrim yapmış ve kriptolojiyle matematiğin yakın ilgisini ortaya koymuş bir diğer sistemse Lester Hill’in geliştirdiği Hill sistemidir. Hill, bu sistemin ilkelerini The American Mathematical Monthly dergisinin 1929 Haziran-Temmuz sayısında yayımlanan “Cryptography in an Algebraic Alphabet” (Bir Cebirsel Alfabe ile Kriptografi) başlıklı makalesinde ortaya koydu. Hill sistemi, ABD ordusunda sadece üç harf gruplu radyo çağrı sinyallerinin şifrelen-mesi amacıyla kullanılmıştır. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi kriptolojinin matematikle olan yakın ilgisinin ortaya konması ve polygraphic (birden fazla sayıda açık metin karakterinin şifrelenirken birlikte işleme tabi tutulması) kriptografiyi ilk defa mümkün kılması açısından kriptoloji tarihinde ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Hill, sisteminde anahtar ve açık metin harflerinin sayısal değerlerinin olduğu eşitlikler kullandı. Bu sistemde şifreleme işlemi, denklemlerin çözümlerinin bulunmasından ibarettir. Denklem sayısı, polygraph’taki harf sayısına, yani şifrelenirken birlikte işlem gören harf sayısına eşittir. İngiliz alfabesinde 26 harf bulunduğundan ve şifrelerin de çözülebilmesi gerektiğinden Hill tüm işlemlerini MOD-26 üzerinden yaptı. Bu sistem, yalnızca 0′dan 25′e kadar olan sayıların kullanıldığı ve 26′dan büyük her sayıdan, sonuçta 26′dan küçük bir sayı kalana kadar 26′nın çıkartıldığı bir sayı sistemidir. Hill’in sistemi çok fazla kullanım alanı bulamamış olmasına karşın kriptoloji konusunda çalışanlar üzerinde büyük bir etki bırakır. Çalışmanın güzelliği matematikçileri konuya eğilmeye zorlar. Şifreleme sistemlerinin matematiksel bir biçimde formüle edilmesi, bu sistemlerin zayıflıklarını ve kriptologla-rın sistem tasarımındaki hatalarını ortaya koymaktadır. Daha da önemlisi, kriptoanalistler artık istatistiksel yöntemlerin dışında matematiksel yöntemler de kullanabileceklerini görmüşlerdir. Bugünkü kriptoloji matematiksel işlemler, ma-tematiksel yöntemler ve matematiksel düşünceyle doyuma ulaşmış bulunuyor. Kriptoloji, uygulamada artık matematiğin bir kolu haline geldi. Bu noktaya gelinmesinde Lester Hill’in katkısı yadsınamaz. I. Dünya Savaşı sırasında kriptografinin çok yoğun kullanımı ve savaşın haberleşme teknolojisinin ilerlemesine katkısı, savaş sonrasında kriptografi-nin gelişen teknolojiden daha fazla yararlanmasına neden oldu. Radyo icat edilmişti ve telsiz haberleşmelerini dinlemek artık çok daha kolaydı. Üstelik I. Dünya Savaşı sırasında kriptoanaliz teknikleri de oldukça gelişmişti. Bu nedenle daha güçlü şifreleme sistemlerine gereksinim doğdu. Sonuçta dünyada en çok kullanılacak kriptografik yöntem ortaya çıkacaktı ve bu yöntemle çalışan cihazlar bir sonraki dünya savaşında gizli haberleşmeye yön verecekti: Rotorlu elektromekanik cihazlar… Anahtar Kavramlar Askeri haberleşmelerinde kriptografi kullanan ilk ulus Ispartalılardır. MÖ 5. yüzyılda kendi geliştirdikleri bir cihazı tarihin ilk yer değiştirme sistemini uygulamak için kullanıyorlardı.Şifre anlamına gelen İngilizce “cipher” ve Fransızca”chiffre” kelimeleri bu dillere Arapçadan (cifr ya da cifir) geçmiştir.Avrupa’da şifre sistemlerinin ilk yaygın kullanım yeri Rönesans’a muhalefet eden Kilise’ydi. Kaynaklar: Bone, J. V, A Brief History of Cryptology, 2005. Cipher A. D. ve Louis K., Cryptology: Machines, History, & Methods, Artech House Cryptology Series, 1989. Kahn, D., The Codebreakers: The Story of Secret Writing, Scribner, 1996. Menezes, A. J., Oorschot, P. C. ve Vanston, S. A., Handbook of Applied Cryptography, CRC, 1997. Hill, Lester S., “Cryptography in an Algebraic Alphabet,” The American Mathematical Monthly, Cilt 36, Sayı 6, (Haziran-Temmuz 1929). Bilim ve Teknik Temmuz 2009 sayısından alınmıştır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Eylül 17, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 17, 2010 Kriptolojinin temel olarak ayrıldığı iki dalı vardır: Kriptografi(Cryptography) ve Kripto analiz(Cryptanalysis). Kriptoloji basit anlamda şifreli belgeler, gizli yazılar bilimidir. İki ayrı ana dalı vardır: Kriptografi ve Kripto analiz. Kriptografi, metin şifrelemekte kullanılan tekniklerin tümünü inceleyen bilim dalıdır. Kripto analiz, ise şifrelenmiş bir metnin şifrelenmemiş düz metin haline getirebilmek için yapılabilecek her türlü saldırıları ve türlerini inceleyen bilim dalıdır. Kaba tabiriyle, kriptografi bilimi ile şifrelenen metinler, kripto analiz bilimi ile kırılmaya çalışılır. Kriptolojinin tarihçesine baktığımızda uzun yıllar geriye gitmemiz gerekmektedir. M.Ö. 1900’lü yıllarda firavunların mezarlarındaki yazıtlarda kullanılan semboller bilinen ilk kriptografik dönüşümlerdir. Daha çok sıkı askeri disiplinleri ve talimleriyle tanınan Kuzey Yunanistandaki tarihi bir şehir olan Sparta’ da M.Ö. 475 yılında bilinen ilk kriptografik iletişim aracı ‘skytale’ geliştirilmiştir. M.Ö. 60’lı yıllarda ise Julius Ceaser askeri anlamda şifreli metinleri kullanan ilk kişidir. Daha sonraki makalelerimizde daha detaylı olarak anlatacağımız Ceaser şifrelemesi o zamanlara dayanmaktadır. Bilinen en eski bilimsel kripto analiz eseri, ünlü Yunan bilim adamı alKalkashandi tarafından 1412 yazılmıştır. Ardından birinci dünya savaşı yıllarına kadar bu alanda pek bir gelişme kaydedilmemiştir. 1917’de Edward Hugh Hebern tarafından Rotor machine adı verilen bir şifreleme aracı geliştirilmiştir. 1971’de de IBM tarafından Lucifer adı verilen şifreleme şeması oluşturulmuştur. 1975’te DES, 1976’da da Diffie and Hellman şifreleme teknikleri geliştirilmiştir. Burada ismi geçen şifreleme yöntemleri daha sonraki makalelerimizde çok daha detaylı olarak işlenecektir. Kriptografiyi temel olarak üç ayrı sınıfa ayırmak mümkün. Birincisi düz metni belirli şifreleme algoritmaları çerçevesinde geri dönüşümü olacak şekilde şifrelemektir. Harflerin yerlerinin değiştirilmesi ya da her harfin başka bir harfle değiştirilmesidir. Bir örnek ile açıklamak istersek, DOTNET kelimesini TTEDON ve ya EPUOFU şeklinde şifreleyebiliriz. İkinci yöntem olarak da, gönderen ve/veya alıcı tarafından bilinen anahtarlar kullanılarak metinleri şifreleyebiliriz. DES, IDEA vs.. Üçüncü yöntem olarak da metinleri bloklar halinde ve bir bütün olarak şifreleyebiliriz. Block Cipher ve Stream Cipher. Kripto analizinde kullanılacak stratejiler kullanılan şifreleme planına ve elimizdeki bilgilere göre değişmektedir. Aşağıdaki tabloda şifrelenmiş metin üzerine yapılabilecek saldırı çeşitleri listelenmiştir: Saldırı türü Kripto analiz için bilinenler Sadece Şifrelenmiş Metin Şifreleme algoritması Deşifre edilecek şifreli metin Şifrelenmemiş Metin Şifreleme algoritması Deşifre edilecek şifreli metin Bir ya da daha fazla şifrelenmemiş metin örneği çifti Belirli Şifrelenmemiş Metin Şifreleme algoritması Deşifre edilecek şifreli metin Şifreli metin ve bu metne karşılık gelen şifrelenmemiş metin örneği Belirli Şifrelenmiş Metin Şifreleme algoritması Deşifre edilecek şifreli metin Şifrelenmiş ve deşifre edilmiş anlamlı metin Belirli Metin Şifreleme algoritması Deşifre edilecek şifreli metin Şifrelenmiş ve deşifre edilmiş anlamlı metin Şifreli metin ve bu metne karşılık gelen şifrelenmemiş metin örneği Kriptolojiden bahesedip de İkinci Dünya Savaşının kaderini değiştiren Enigma’ dan bashetmemek olmazdı. Rotor Machine prensibine dayanan Enigma, Alman Arthur Scherbuis tarafından geliştirilmiş bir şifreleme aracıdır. Kauçuk, lastik gibi elektriği iletmeyen bir maddeden yapılan Rotor bir buz hokeyi diski boyutlarındadır. Bu disk veri girişi ve çıkışı için iki ayrı levhadan oluşmuştur. Hem veri girişi levhası hem de veri çıkışı levhasında diski çevreleyen eşit olarak bağlanmış 26 bağlantısı vardır. Veri girişi levhasındaki 26 bağlantı rotorun veri çıkışı levhasındaki 26 bağlantı noktasına rastgele bağlanmaktadır. Makinenin tüm gizemli kısmını da zaten rastgele oluşturulmuş bu bağlantılar sağlamaktadır. İkinci Dünya Savaşında İngilizler Almanların enigma ile şifrelenmiş belgelerini çözümleyemediler. Bir İngiliz baskıyla bir enigma aracının İngilizlerce bulununcaya kadar enigmanın sırrı çözülemedi. Enigma ile şifrelenmiş bilgileri kırmayı başaran İngilizler Almanların şüphelenmemesi için bir sonraki Alman saldırısına izin verdiler. Almanlar ne olduğunu dahi anlayamadan İngilizler savaşı lehlerine çevirmeyi başardılar. Bu da kriptolojinin ve şifreleme mekanizmalarının önemi üzerine sizlere bir fikir verebilir. Burada bahsedilmesi gereken önemli bir diğer terim de “Güvenli Sistemler” dir. İki çeşit güvenli sistem vardır: Koşulsuz Güvenli Sistemler(Unconditionally Secure Systems) Matematiksel olarak Güvenli Sistemler(Computationally Secure Systems) Eğer şifrelenmiş metin, boyutu ne olursa olsun, şifrelenmemiş metni oluşturmak için yeterli bilgiyi içermiyorsa bu tür sistemler Koşulsuz Güvenli Sistemler olarak adlandırılmaktadır. Şifrelenmiş metni kırmanın maliyeti şifrelenmemiş metnin değerinden fazlaysa ve/ve ya şifrelenmiş metni kırmak için gereken zaman bilginin geçerlilik süresinden fazlaysa da, bu tür sistemler Matematiksel olarak Güvenli Sistemler olarak adlandırılır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.