KATA Oluşturma zamanı: Şubat 25, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 25, 2007 KUBLA HAN(KUBİLAY HAN) kubla han, buyurdu yapila, gorkemli bir zevk kubbesi, xanadu’da, alph’in, o kutsal irmagin, ucsuz bucaksiz magralardan gecerek gun gormeyen bir denize aktigi yerde. iki kere bes millik verimli toprak duvarlar ve kubbeler sarildi; bahceler vardi, dereleri parlak, ciceklenmis bir cok gunluk agaci; guneslicayirlari kucaklayan, daglar kadar yasli ormanlar vardi, fakat o derin ve hulyali ucurum yesil dagdan sedir ormanina inen vahsi bir yer! her zaman kutsal ve buyulu. bir kadin hayaletin dolasip durdugu soluk ay isiginda sevgilisi seytani cagiran. ve bu ucurumdan, sonu gelmez bir kaynasmayla, sanki topragin hizli ve derin nefes alislariyla, bir an icinde guclu bir kaynak fiskirdi: onun hizli ve kesintili patlamalariyla devasa parcalar firladi, sicrayan dolu gibi, samanli tahil gibi harman dovenin altinda. ve bu dans eden kayalarin arasinda bir an icinde savruldu kutsal irmak. saskinca bes mil boyunca medreseler yaparak orman ve vadiden akıp gecti kutsal irmak, sonra ucsuz bucaksiz magralara ulasti ve bir gumburtuyle cansiz okyanusa karisti: kubla, bu gumburtunun ortasinda, duydu uzaktan atalarin seslerini savas kehaneti yapan! zevk kubbesinin golgesi dalgalarin ortasinda yuzuyordu; orada kaynak ve magralarin karismis nagmeleri duyuluyordu. buzdan magarali, gunesli bir zevk kubbesi, nadir gorulecek bir mucizeydi. santurlu bir genc kiz duslemistim bir zaman: habesli bir genc kiz, santurunu calan, soyleyerek abora daginin sarkisini. icimde yeniden canlandirabilsem onun muzigini ve sarkisini bana oyle derin bir haz verebilirdiki, o gur sesli ve uzun soluklu muzikle o kubbeyi havada kurabilirdim, o gunesli kubbeyi, o buz magralarini! duyanlarin hepsi onlari orada gormelidir, hepsi haykirmalidir, amann! dikkat! simsek cakan gozleri, ucusan saclari! onun cevresinde uc kere dolas ve gozlerini kapa kutsal bir korkuyla, cunku o cicek ozuyle beslenmis, ve cennet sutu icmistir... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tetterkous Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2007 guzel eline saglik Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2007 Eskil Denizci-2.bölüm- ne hoş ne de kırmızı,Tanrının başı gibi, Görkemli güneş yükseldi; Herkes peki deyince,öldürdüm kuşu sisi dumanı getiren. Hepsi hak verdi öldürülmesine sisle dumanı getiren kuşların. Tatlı yel esti,uçtu ak köpükler, başıboş izledi dümen suyumuz; herkesten önce dalan bizdik dingin sessiz denize. yelin hızı kesildi,yelkenler indi, hüzün doluydu ortalık; yalnız kırmak için konuştuk arada bir denizin sessizliğini! herşey sımsıcak bakırsı gökte, ögle güneşi kan rengi, tünemiş gemi direğinin tam üzerine, ancak ay kadar büyük. günler geçti birbiri ardından, ne bir soluk,ne kımıldama,öylece kaldık; bir resimdekı gemı gibi aylak, resimden bir denizin ortasında. su,su,her yanımız su, bütün güverteler kupkuru; su,su,her yanımız su bir damla bile yok içmeye... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kubilayhan Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2007 Selamlar, foruma yeni üye oldum. Çevirin çok başarılı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2007 BİRİSİNİN HAYATINI SAVUNMASI/ Samuel Taylor Coleridge -------------------------------------------------------------------------------- Ozan yalnız ama hayat dolu anında Büyütücü bir güç verir gözlerine: Veya daha çok özgürlüğe kavuşturur gözlerini Boyutun siyah şekilsiz rastlantılarından— Alev alan kömürün tatlı sesle konuşan kozalarına, Ya da borunun kesip düzeltilmiş gövdesinden kıvrılarak yukarı yükselen dumanı, Onun yetenekli görüş alanı Görebilir yüceliğin hayaletlerini. Çeviren: Vehbi Taşar ZAMAN, GERÇEK VE HAYALİ/ Samuel Taylor Coleridge -------------------------------------------------------------------------------- Bir dağ başının geniş düzlüğünde, (Bilmiyordum nerede, fakat büyülü bir yerdi) Onların kanat tüyleri devekuşuna-benzer, yelkenleri dışarı yayılmış, Koşar iki sevimli çocuk bitmez bir yarış, Biri kız ve biri erkek kardeş! Bu ötekinden çok üstün çıktı; Fakat kız hep koşar yüzü geri dönük, Ve bakar ve dinler ardındaki oğlanı: Çünkü, yazık! kördür o oğlan çocuk! İnişli yokuşlu ve düzgün, eşit adımla geçti, Ve bilmez o ilk mi gelecek yoksa en son. Çeviren: Vehbi Taşar bu daha ıyı bı cevırısı... KUBİLÂY HAN/ Samuel Taylor Coleridge -------------------------------------------------------------------------------- Kubilây Han Zanaduda Azametli bir zevk-kubbesinden hükmetti: Orada kutsal nehir Alf, insanların ölçemeyeceği kadar büyük ve derin Mağaralardan aşağıya güneşsiz bir denize aktı. Böyle surlar ve kulelerle etrafı kuşatılmış İki kere beş mil olan verimli topraklar vardı: Ve bahçeler vardı o yerde parlak kıvrılan dereciklerle dolu, Bir çok tütsü taşıyan ağacın çiçek açtığı; Ve burada ormanlar vardı tepeler kadar eski, Katlayan güneşli beneklerini yeşilin. Fakat Ah! yeşil tepeden aşağı bir sedir ağacı örtüsüne doğru yana eğilen O derin romantik yarık! Yabanî yer! Kutsal ve afsunludur Şeytan-sevgilisi için yas tutan bir kadının sık sık ziyaret ettiği Solmakta olan ayın altındaki tekin olmayan yer kadar! Ve bu uçurumdan, durmaksızın kaynaşan kargaşalıkla, Sanki bu yeryüzü derin ve kalın soluklarla nefes alıyormuş gibi, Muazzam bir fıskiye aniden zora geldi: Çabuk arasıra-duran patlamaları arasında bu fıskiyenin Kocaman kırılmış parçalar atladı yere çarpıp geri zıplayan dolu gibi, Ya da Harman döven âletin altında kepekli tahıl gibi: Ve bu dans eden kayalar arasında bir an önce ve devamlı Sıçradı aniden kutsal nehir. Beş mil dolambaçlı bir yoldan giderek şaşkın bir hareketle Orman ve vadi arasından aktı kutsal nehir, Ondan sonra erişti insanın ölçemediği derin mağaralara, Ve büyük bir gürültüyle cansız bir okyanusa battı: Ve bu büyük gürültü arasında Kubilây uzaktan işitti Atalardan kalan harp kehânet eden sesleri! Zevk kubbesinin gölgesi Dalgaların yarısına kadar yüzdü; Orada işitildi birbirine karışmış ölçüsü gelen sesin Fıskiyeden ve mağaralardan. Ender bulunan bir mucizenin oyunuydu o, Buzlu mağaralarla dolu güneşli bir zevk kubbesiydi o! Santur çalan asil bir genç kız Bir rüyâda görmüştüm bir kere: Habeşli bir genç kızdı bu Ve çaldı santurunu Abora dağının şarkısını söyleyerek. Tekrar canlandırabilirmiydim onu kendi içimde ben Onun şarkısını ve senfonisini, Bana o kadar derin bir haz verecekti ki O yükses sesle söylenen ve uzun müzik, O kubbeyi ben havada inşa ediverecektim, O güneşli kubbeyi! O buz mağaralarını! Ve onu bütün işitenler onları orada görmeliler, Ve hep birden bağırmalılar, Aman Dikkat Edin! Aman Dikkat Edin! Çakmak gibi yanıp sönen gözlerine o adamın, havada uçan saçlarına o adamın! Bir çember ör etrafında üç kere, Ve kapa gözlerini kutsal korku ile, Çünkü o adam Bal-Çiy’iyle beslendi, Ve sütünü içti Cennetin. Çeviren: Vehbi Taşar KUBLA KHAN By Samuel Taylor Coleridge arkadaslar bu adamın baaska sıırlerı varsa lutfen ekleyın...:(hastayım bu adama Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Aralık 15, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 15, 2007 İHTİYAR DENİZCİNİN EZGİSİ İhtiyar bir Denizci bu, Ve durdurur üçünden birini: Uzun kır sakalın ve parıldayan gözünle Beni durdurman niye şimdi? Güveyin kapıları ardına dek açık Ve ben en yakın akrabayım; Konuklar buluştu, Şölen kuruldu,- Düğüne kulak verebilirsin.- Ama o yine de düğün davetlisini tutar- Bir Gemi vardı, der- Hayır, eğer gülünecek bir öykün varsa, Denizci! benimle gel. Samuel Taylor Coleridge -------------------- :confused:yenıden basılsın su kıtabı ara ara bulama ne zamndır:( Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.