Logii Oluşturma zamanı: Kasım 1, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 1, 2009 http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0902/images/konu_buyuk_2.jpg Darwin’in esin kaynakları, armadillo fosilleri ve tembel hayvanlardı. http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0902/images/bg_feature_leadin_bot.gif Genç Charles Darwin’in 1831–1836 yılları arasında H.M.S. Beagle gemisinde yaptığı yolculuk, bilim tarihinin en iyi bilinen ve en çok efsaneleştirilmiş bölümlerinden biridir. Efsane, Beagle’da geminin doğabilimcisi olarak bulunan Darwin’in, Büyük Okyanus’un doğusundaki Galápagos takımadalarını ziyaret ettiği ve burada, dev kaplumbağalar ve ispinozları gözlemlediği şeklinde devam eder. İspinozlar, ki burada pek çok türü vardır, farklı beslenme tarzlarına uyum sağladıklarına işaret eden –ve birbirlerinden ayırt edilmelerini sağlayan– gagalara sahiptir. Kaplumbağalarınsa, adadan adaya farklı şekillere bürünen kabukları vardır. Galápagos’taki bu ipuçları, Darwin’in yeryüzündeki canlı çeşitliliğinin, türlerin sürekli yeni başkalaşımlar kaydederek geliştiği bir organik süreçle ortaya çıktığı –ki biz bugün bunu evrim olarak biliyoruz– ve buradaki söz konusu mekanizmanın da doğal seçilim olduğu sonucuna varmasına (anında? ya da uzun bir süre geçtikten sonra? efsanenin bu bölümü çok net değil) yardımcı olmuştur. Ve Türlerin Kökeni adlı bir kitap yazıp, bunun bu şekilde gerçekleştiği konusunda, Anglikan Kilisesi hariç, herkesi inandırmıştır. Buraya kadar anlatılanlar hem doğru hem eksik. Beagle yolculuğu ve bu yolculuğun getirdiği sonuçlara ilişkin öykünün bu kısa versiyonu, doğruluk payı içerse de, bazı şeyleri birbirine karıştırıyor, çarpıtıyor ve pek çok ayrıntıyı gözden kaçırıyor. Örneğin, adalardaki ispinozlar, –en azından başlangıçta– evrim konusuna taklitçi kuşların çeşitliliği kadar ışık tutmuyordu ve Darwin, İngiltere’deki bir kuş uzmanının yardımına başvurana dek ispinozlar arasındaki bağlantıyı anlamamıştı. Galápagos’ta verilen mola, büyük bölümü Güney Amerika kıyı şeridini haritalandırma amacını taşıyan bir seferin sonuna doğru gerçekleşen, kısa ve planda olmayan bir dönemdi. Darwin, Beagle’a, geminin resmi doğabilimcisi olarak katılmamıştı; o, gönülsüzce rahiplik kariyerine doğru ilerlemekte olan 22 yaşında bir Cambridge mezunuydu ve yolculuğa da, aristokrat kaptan Robert Fitzroy’a akşam yemeklerinde eşlik etmesi için davet edilmişti. Darwin doğabilimciliğe kendi kendine soyundu ve süreç içinde de kendisini o konumda görmeye başladı. Ancak kuramı yavaş yavaş, gizlilik içinde gelişti ve Türlerin Kökeni (tam başlığı: Doğal Seçilimle Türlerin Kökeni ya da Yaşam Mücadelesinde Başarılı Olan Türlerin Korunması) 1859’a dek ortaya çıkmadı. Pek çok Victoria dönemi din adamının yanı sıra çoğu bilim insanı da, onlarca yıl boyunca, evrim kanıtları ve savlarına direndi. Evrim gerçeği, Darwin’in yaşamı süresinde geniş bir kitle tarafından kabul görmüş olsa da –ana neden olarak doğal seçilimin görüldüğü– özel kuramı, genetik bilimiyle başarıyla birleştirildiği yaklaşık 1940 civarına dek zafer kazanamadı. Yazı: David Quammen Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.