schizophrana Oluşturma zamanı: Kasım 20, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 20, 2009 (düzenlendi) Sedona Yöntemi, özünü Lester Levenson adında bir işadamının keşfettiği bilinçaltı duygu yükümüzden özgürleşmeye yönelik bir yöntemdir. Lester’ın öğrencisi olan Hale Dwoskin, sonrasında yöntemi sistematik hale getirmiş ve Sedona Yöntemi adını vermiştir. Bu yöntem, mantıklı zihnimizin ötesindeki bilinçaltı duygu yükümüze odaklanır. Bizi esir eden “mantıksız” duygu yüklerimizden yani gerçek olmayan duygularımızdan adım adım özgürleşmemize ve hayata önyargısız bir halde bakmamıza olanak sağlar. Yöntem kendimize yönelttiğimiz bir dizi sorudan oluşmaktadır. Soruları kendimize yönelttikçe ve içimizden cevapları aldıkça duygu yüklerimizden de özgürleşiriz. Yöntemin can alıcı noktası da duyguların altında yatan bazı isteklerin -isteklerimizin-olduğuna dair çok eğlenceli bir keşiftir. İstekleri fark edip onlardan vazgeçtikçe, duygu yükümüzde bizden vazgeçer . Ve böylece rahatlarız, huzur dolarız, kendimizi uçuyormuş gibi hissederiz, keyifleniriz, hazla dolarız. Hayatın her alanına uygulanabilen yöntemin güçlü yanlarından biri de hislerimizde çabuk değişimlere yol açmasıdır. Haydi duygularımızı serbest bırakmaya hazır mısınız? Kendimizi özgür bırakmaya? Enerji Alanın, Hislerin ve Sedona Yöntemi Bir bebekken nefesimiz doğaldı. Filtrelerimiz yoktu. Enerji alanımız saftı. Korkularımız, endişelerimiz yoktu. Sorumluluklarımız yoktu. Her şey ışıl ışıldı. Sonra… Hayata duygusal tepkiler vermeye başladık. Olana karşı duygular yarattık. Amacımız kabul görmek, onaylanmak, kontrol etmek ya da güvende olmaktı. Duyguları bu isteklerimiz için var etmiştik. Duygular yaratarak bu isteklerimize ulaşacağımızı sandık. Duygusal tepkiler vermekle kalmayıp bunlara yapıştık. Duyguları enerji alanımıza mühürledik. Duygular, duygusal yük haline geldi böylece. Enerji alanımız, olana tepki olarak var ettiğimiz duygu yükleriyle sarmalandı, ışıltısını kaybetti. Daraldı. Korkular başladı. Oysa, duygular anlık yaşanmalıydı. Yaratılmalı ve sonrasında serbest bırakılmalıydı. Deneyimlenmeli ve özgürleşilmeliydi. Her deneyim sonrasında merkezimize geri dönmeliydik. Olmadı, yapmadık… Şimdi durup enerji alanımızda mühürlenmiş duygu yüklerine bakma zamanı. Şimdi merkezimizden bizi uzak tutan ağırlıkların farkına varma ve onları serbest bırakma zamanı. Kayıtsızlık, keder, korku, şehvet, kızgınlık, gurur… Geçmişe ait ne varsa hepsi serbest kalsın. Özgür olalım, merkezimize, ÖZÜMÜZE geri dönelim. Enerji alanımızın ışıltısı artsın ve genişlesin. Cesaret, kabul ve dinginlik bizden etrafa yayılsın… İşte sedona yöntemi bu dönüşümü gerçekleştirme aşamasına bize kolay ve bir o kadar da etkili bir yaklaşım sunar: Hisler ve altında yatan istekler. Yöntem BİZE EVRENİN BİR HEDİYESİ. Haydi bir soruyla başlayalım: Şu anda ne hissediyorsun? Bu hissi tümüyle kabul etmek için kendine izin verebilir miydin? Bu hissi serbest bırakabilir miyim? Ne zaman? Şimdilik yazıya son veriyorum. Haftaya yazının devamında soruların cevapları ile nereye varmak istediğimiz ile ilgili bilgilere yer vereceğiz. Yapmanız gereken ilk önce bu sorulara cevap vermeniz. Bizler duygularımız değiliz. Düşüncelerimiz değiliz. Ve bizler her ne yapıyorsak yapalım mükemmeliz, değerliyiz, Bir’İZ. Kullanışlı Serbest Bırakma Serbest bırakma işlemine yaklaşmanın 3 yolu vardır ve bunların tümü de aynı sonuca götürür. istenmeyen her duyguyu anında bırakabilmenizi sağlayan doğal yetinizi özgür kılmak ve böylelikle bilinçaltınızda bastırılmış olan bazı enerjilerin dağılmasına izin vermek.Birinci yol, istenmeyen hissi bırakmayı seçmektir.İkinci yol,o hisse kabul verip,o duygunun olmasına izin vermektir.Üçüncü yol ise,duygunun özüne dalmaktır. Bunu,sizin basit bir alıştırmaya katılmanızı isteyerek açıklayayım.Elinize bir kalem ya da tükenmez,ya da hiç düşünmeden elinizden bırakmaya gönüllü olacağınız küçük bir nesne alın.Şimdi,onu önünüzde tutun ve gerçekten sıkı sıkı tutun.Bunu sizi sınırlayan hislerden biri olduğunu ve elinizinde cesaretinizi ya da bilincinizi temsil ettiğini varsayın.Nesneyi yeterince uzun tuttuğun zaman,rahatsız olmaya başlayacaksınız,ancak bu duygu size tanıdık gelecektir. Şimdi elinizi açın ve nesneyi avucunuzda çevirin.Onu tutanın siz olduğunu fark edin; o elinize yapışık değildir.Aynı şey,hisleriniz için de geçerlidir.Bu nesne elinize ne kadar yapışık değilse,hisleriniz de size o kadar yapışık değildir. Biz hislerimize tutunur ve onlara tutunduğumuzu da unuturuz. Giriş bölümünde de değindiğim gibi,bu bizim dilimize bile yerleşmiştir. Kızgın ya da üzgün hissettiğimizde genelde “ kızgın hissediyorum” ya da “Ben üzgün hissediyorum” demeyiz. “Ben kızgınım” ya da “ben üzgünüm” deriz. Hiç farketmeden,hissin kendisi olduğumuz’a ilişkin yanlış bir tanımlama yaparız.Çoğu kez de,hissin bize tutunduğuna inanırız.Bu gerçek değildir…kontrol eden her zaman bizizdir,sadece böyle olduğunu bilmeyiz. Şimdi, o nesneyi bırakın. Ne oldu? Nesneyi bıraktınız ve o yere düştü.Bunu yapmak zor muydu? Tabi ki hayır.İşte “bırakmak” derken bunu kastediyoruz. Bırakmayı Seçmek Rahatlayın ve içinize odaklanın.Gözleriniz açık ya da kapalı olabilir. 1.adım: Kendinizi daha iyi hissetmek istediğiniz bir konuya odaklanın ve sonra da,şu an ne hissediyorsanız onu hissetmek için kendinize izin verin.Bunun güçlü bir his olması gerekmiyor.Aslında,bu kitapla ilgili ne hissettiğinize ve ondan ne istediğinize de bakabilirsiniz. Gelen hissi sadece kabul edin ve olabildiğince o hissin olmasına izin verin. Bu yönerge basit gibi görünebilir,ancak verilmesi gerekiyor.Çoğumuz,şu anda nasıl hissettiğimizin farkında olmak yerine,geçmiş ya da gelecekte ilgili düşüncelerin,görüntülerin ve öykülerin içinde yaşarız. Nasıl hissettiğimizle( ve aslında işimizle ya da yaşantımızla) ilgili herhangi bir şey yapabileceğimiz tek zaman,ŞİMDİ’dir. Bir hissi bırakmadan önce,onun güçlenmesini beklemek zorunda değilsiniz.Gerçek şu ki kendinizi uyuşmuş,anlamsız,bağlantısı kesilmiş ya da boş hissediyorsanız,bunlar,daha çok farkında olduğunuz hislere göre daha kolay bırakabilecek hislerdir.Sadece,yapabileceğinizin en iyisini yapın.Bu işlemle ne kadar çok çalışırsanız,ne hissettiğinizi tanımlamak da size o kadar kolay gelmeye başlayacaktır. 2.adım: Kendinize aşağıdaki sorulardan birini sorun: • Bu hissi bırakabilir miydim?? • Bu hissin burada olmasına izin verebilir miydim? • Bu hissi kabul edebilir miyim? Bu sorular size sadece bu eylemde bulunmak mümkün müdür diye soruyor. “evet” ya da “hayır”, her ikiside kabul edilir yanıtlardır. “Hayır” deseniz bile,çoğu kez bırakacaksınızdır.Seçtiğiniz soruyu,elinizden geldiğince,düşünmeden,tahmin yürütmeden ya da içinizde bu eylemin yararlarını ya da sonuçlarını tartışmaya kalkmadan yanıtlayın. Bu işlemde kullanılan tüm sorular özellikle basişt tutulmuştur.Sorular kendi içinde önemli değildir ama size bırakma deneyimini,tutunmayı bırakma deneyimini göstermek üzere tasarlanmışlardır.İlk soruyu nasıl yanıtladıysanız yanıtladınız,şimdi 3,adıma geçin 3.adım: Hangi soruyla başlamış olursanız olun,kendinize şu basit soruyu yöneltin: Bunu yapar mıydım? Başka bir deyişle: Bırakmaya gönüllü müyüm? Yineliyoruz,olabildiğince düşünmekten kaçının.Şunu da anımsayın,siz bu işlemi hep kendiniz için gerçekleştiriyorsunuz-kendi özgürlüğünüzü ve açıklığınızı kazanmak için.O hissin savunulması,haklı çıkartılması ya da doğrulanması önemli değildir. Eğer yanıtınız “Hayır” ise,ya da pek emin değilseniz,kendinize şunu sorun: Bu hisse sahip olmayı mı tercih ediyorum,yoksa özgür olmayı mı? yanıt hala “Hayır” olsa bile 4. adıma geçin. 4.adım: Kendinize şu basit soruyu sorun: Ne zaman? Bu,onu ŞİMDİ bırakıvermeniz için bir davettir. Kolaylıkla bırakabildiğinizi görebilirsiniz.Bırakmanın,istediğiniz an yapabileceğiniz bir seçim olduğunu anımsayın. 5.adım: O belli histen kendinizi özgür hissedene dek,önceki dört adımı gereksindiğiniz kadar yineleyin. İşlemin her adımında, biraz daha bıraktığınızı göreceksiniz.Başlarda,sonuçlar oldukça gizli olabilir. Ama devam ettiğiniz sürece,sonuçlar hızla daha fark edilir hale gelecektir. Belli bir konuyla ilgili hislerinizin katma katman olduğunu görebilirsiniz. Ancak bıraktığınız kadar, tümüyle gitmiş olacaktır. Bir Duyguyu Kabul Etmek Yukardaki serbest bırakma işleminin 2.adımında hislerinize odaklandığınızda,onları bıraktığınızı fark etmiş olabilirsiniz. Onlar yok oluverdiler. Duygularımızın bizden özgürce akmasına izin vermek yerine,direnmeye ve bastırmaya çok zaman harcarız. Oysa bir duygunun olmasına kabul ya da izin vermek,çoğu kez onu serbest bırakmak için gerekli olan tek şeydir. İçine dalmak Sizin kendi “içine dalarak bırakıverme” deneyiminiz,yukarda anlatılan işlemden çok daha farklı olabilir. Öncelikle,başka birşey yaparken hissin içine dalmanızı önermiyoruz.Bu kendinizle baş başa kalmak ve içinize odaklanmak için zaman ayırdığınızda çok daha iyi iş görür.çok güçlü bir hisle bağlantı kurduğunuzda da çok iyi iş görür. Şöyle bir şey deneyimleyebilirsiniz:Sizi alt üst eden bir haber alıyorsunuz.Güçlü bir korku ya da keder hissi duymaya başlıyorsunuz ve onu birkaç dakika içinde sakıverecek kadar zamanınız var.Oturuyorsunuz ,gözlerinizi kapatıyorsunuz ve olabildiğince o hissin içinde gevşiyorsunuz. Sonra kendinize şu sorularu soruyorsunuz: • Bu hissin özünde ne yatıyor? • Bu hissin özüne bilinçli olarak inmek için kendime izin verebilir miydim? • Bu hissin içine dalmak için kendime izin verebilir miydim? Bu sorularla çalışırken,zamanla,kendi sorularınızı üretmeniz olasıdır. Hissin merkezine daldığınızı imgeleyebileceğiniz gibi,özünde ne olduğunu sadece hissedebilirsiniz de. Bir kez, daha derinlere inmeye başladınız mı,türlü görüntüler ve duyumsamalar da deneyimleyebilirsiniz. Duygunun geçici olarak arttığını da fark edebilirsiniz. Kaynaklar: http://www.reikiyasam.com/genel/sedona-yontemi/sedona-yontemi-ile-serbest-birakma.html Sedona Yöntemi İle Serbest Bırakmanın Mucizesi Kitabı Nisan 12, 2013 nazirella tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fotonkedi Yanıtlama zamanı: Kasım 20, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 20, 2009 uygulamaya üşenmeyen , ilerlemek isteyen ruhlar için süper:thumbsup: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Aralık 6, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 6, 2009 Bu tekniğin temeli, Özbenlik olarak adlandırabileceğimiz "Gözlemcinin", duygulardan ayrışmasıdır. Yani Özne olan Gözlemci, Nesne olan Duygulardan ayrışmakta ve bu ayrışma sonucunda duygu otomatik olarak dönüşmektedir. Buna bir örnek vermek gerekirse, Gözlemci olan Şuurumuzu, elimiz olarak düşünelim ve duyguları da bir kalem gibi düşünelim. Elimize bu kalemi alıp sımsıkı tutmak, duygularımızla özdeşleşmenin sembolü olsun. Duygularımızla böyle bir özdeşleşme gerçekleştirdiğimiz anda, biz tamamen duygu haline geliriz ve bu durumdayken çözüm üretemeyiz ve kısır bir döngü içine gireriz. Oysa duygu ve özbenliğin ayrı olduğunu farkettiğimiz anda, örneğimizden misalle; elimiz açılır ve kalem yere düşer. Özdeşleşme kırılır. Bu bildiğiniz gibi meditasyon denilen çalışmanın yapmak istediği şeydir. Buna tasavvuf çalışmalarında da Murakabe ismini vermişlerdir. Sedona Method denilen bu çalışma, bu öğretilerin içeriklerini boşaltıp sadece tekniği geride bırakmıştır. Böylece olayı basitleştirip herkesin kullanabileceği bir şekle sokmuştur. 1- Rahatsız olduğunuz bir durumu hayal edin, bu duygunun ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Örnek olarak "kıskançlık" duygusunu ele alalım. Sevgilinize birisinin ilgi gösterdiğini hayal ettiğinizde kıskançlık duygusu ortaya çıkacaktır. Duygu ortaya çıktığında bunu vücudunuzun neresinde hissettiğinize dikkat edin. 2- Duyguya dikkat ettikten sonra kendinize arka arkaya şu soruları sorun ve bir kaç saniye bekleyip her sorduğunuz soruya "evet" yada "hayır" şeklinde cevap verin: a) Kıskançlık duygusunu gitmesi için bırakabilir miyim? b) Buna istekli miyim? c) Bu duyguyu "Ne Zaman" bırakabilirim? Bu sorulara "evet" yada "hayır" diye cevap vermeniz sonucu değiştirmeyecektir. Bunlar kişinin duyguyu farketmesini sağlamak için hazırlanmış tuzak sorulardır. Siz bu soruları sormaya başladığınızda ister istemez duygu ile gözlemci(yani siz) arasında bir ayrışma meydana gelir ve duygu çözülmeye başlar. En son sorulan "Ne zaman?" sorusu da bunu ancak "Şimdi" yapabileceğinize işaret eder. Bu 3 soruyu belirlediğiniz bir duygu için arka arkaya 9tur tekrar edin ve sonra duyguyu tekrar kontrol edin. İlk baştaki yoğunluğa sahip olmadığını ve hatta tamamen kaybolduğunu görebilirsiniz. İyi uygulamalar… Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mart 27, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 27, 2013 Sorunlarımızın zihnimiz ve vücudumuzdaki temsilcileri olumsuz duygularımızdır. Sizde kendinizde olumsuz duygular hissediyorsanız ve bu duygular size destek değil köstek oluyorsa, bu duygulardan kurtulmak isteyip başaramıyorsanız, gelin birlikte SEDONA METODUNU uygulayalım ve duygularınızın nasıl değiştiğini, olumsuzdan olumluya doğru nasıl bir farklılık yaşadığınızı kendiniz görün , duyun ve hissedin. SEDONA METODU, zihin enerjinizin en düşük olduğu olumsuz duygudan başlayarak 9 grup duygu üzerinde çalışır. Üzüntü , öfke, kibir ve yalnızlık, yaşamdan kopuk olma gibi duygular yaşıyorsanız, kısa bir sürede bu duyguların yerini once nötr ve daha sonra olumlu duyguların aldığını duyumlarsınız. Hayatımızda var olan sorunlar bilinçli veya bilinçsiz düşüncelerimizin ürünüdür. Zihnimiz bir bilgisayar gibi çalışır ve çok fazla program yüklendiğinde bir kaos oluşur. Bilgisayarda bu kaosu yatıştırmak için kullanma kılavuzunu alır, sırayla yapılması gerekeni yaparız. Sorun yaratan programların fişini çekeriz. Zihnimizdeki kaos'u düzeltmek için ise doğuştan bir kullanma kılavuzumuz olmadığı için böyle bir imkanımız yoktur. Zihnimizden günde 50-60 bin adet düşünce geçer. Bu sayıdaki düşüncelerin kontrol edilememesi, zihinde gürültü ve kalabalık yaratır. Sedona Metodu bu düşüncelerin sebep olduğu olumsuz duyguları nasıl serbest bırakabileceğinizi gösterir. Zihni sessizleştirir. Ancak bu sessizleştirme metodun sadece yan etkisidir, çünkü bu teknik kabul edip serbest bırakma işlemi ile sorunu yaratan tarafımızın inatla ona sahip çıkmasının yanlış bir algılama sonucu gerçekleştiğini bize "şimdi’de" fark ettirir ve kısır döngüyü kırar. Sedona Metodu basit, kolay öğrenilen bir tekniktir ve kendi kendinize sorduğunuz sorular aracılığı ile o anda ne hissettiğinizi farketmenizi sağlayarak sizi olumsuz düşünce ve duyguları serbest bırakmanız için yönlendirir. Entellektüel değil deneysel bir metottur, denemeye değer. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinde, Sedona Metodu kullanılarak gruplar üzerinde yapılan çalışmalar son derece olumlu sonuçlar vermiş ve personel ile yapılan çalışmalar sonucunda , birçok firmada verimliliğin arttığı gözlenmiştir. SEDONA WORKSHOP İÇERİĞİ - Serbest Bırakma Tekniğinin uygulanması ve içsel kısıtlamalarımızın altında yatan motivasyon - Direnç ile başa çıkma - "Şimdi" de Var olma ve Olumsuz duyguyu şimdide Serbest Bırakma - Geçmişteki sorunlar ile ilgili var olan kalıp haline gelmiş ve kendini tekrarlayan duyguları "şimdide" çözüme kavuşturmak için değişik kabul etme ve serbest bırakma teknikleri uygulaması. - Duygusal denklemlerin positif ve negative taraflarını dengeleme çalışmaları SEDONA SEANS İÇERİĞİ - Sorunun yarattığı duygunun tespiti - Duygu üzerinde Sedona Teknikleri ile çalışma - Çalışma sonrası duygunun yoğunluk tespiti - Olumsuz duyguyu çağrıştıran anıların hatırlanması - Değişiklik tespiti - Gerçek hayatta rahatsızlık veren olayların duyguyu tetikleyip tetiklemediğinin testi Sedona metodu ile ilgili SIK SORULAN SORULAR 1- Kimler Sedona Metodunu kullanmalı? -Büyümek ve gelişmek isteyen, olumsuz duygu yaşayıp bu duygudan kurtulmak isteyip kurtulamamış kişiler, iç kısıtlamalar yüzünden hedeflerine ulaşamayan insanlar. 2-Sedona Metodunu daha önce niye duymadım? -“Öğrenci öğrenmeye hazır olunca , Öğretmen ortaya çıkar” Belki de sizin zamanınız şimdi geldi. Bu metot Amerikada yaygın olan ancak şimdi adını daha çok duyurmaya başlamış bir yöntem. 3-Sedona Metodu ile ne kadar sürede sonuç alabilirim? -Bu metodu kullanmaya başladığınız günden itibaren sonuç almaya başlarsınız. Zaman geçtikçe sonuçlar daha da belirgin hale gelir. Bir noktada bu metot otomatik olarak devreye girer ve daha az gayret ile daha keskin sonuçlar almaya başlarsınız. 4-Sedona Metodunu kullanmaya başladıktan sonra nelerin olmasını beklemeliyim? -Kendinizi daha iyi hissetmeyi, daha iyi kararlar vermeye başlamayı ve hayatınızın kontrolünü elinize almayı bekleyebilirsiniz. Ayrıca ilişkilerinizi yönetmekte daha iyi olduğunuzu görürsünüz. 5- Sedona Metodunun terapi veya meditasyondan veya motivasyon çalışmalarından farkı nedir? Terapinin amacı istenmeyen duygu ve düşüncelerden arınmak olduğu halde, belli aralıklarla terapistinize gitmek zorunda kalırsınız ve ona bir bağımlılık geliştirirsiniz. Sedona metodu ile kimseye ihtiyacınız olmadan uygulama yapabilirsiniz. Meditasyon yaptığınızda gözleriniz kapalı uzun zaman belli bir noktaya gelmek için gayret sarf edersiniz. Sedona teknikleri ile gözünüz açıkken ve daha kısa bir zamanda istediğiniz noktaya ulaşabilirsiniz. Sizi rahatsız eden duygulara sebep olan olaylara karşı olumsuz reaksiyon vermemeniz, yöntemin en önemli testidir. 6- Motivasyon çalışmaları çok hoş değişimler yaratır. Ancak, bu değişim sürekli olur mu? Motivasyon çalışmasında da bir dış kaynağa bağımlı kalırsınız. Sedona metodunu öğrendikten sonra ise istediğiniz an veya tam da olumsuz duygu kapınızı çaldığında hemen öğrendiğiniz teknikleri kullanarak siz kendinizin terapisti olursunuz. Olumsuz duygularınızdan arınmak için yaptığınız çalışmalar sizi istediğiniz sonuca götürmediyse veya geçici olarak kendinizi iyi hissedip , sonra yine aynı olumsuz duygulara geri döndüyseniz, Sedona Metodu ile çalışmayı deneyin. SEDONA TEKNİĞİ Bu tekniğin temeli, Öz benlik olarak adlandırabileceğimiz "Gözlemcinin", duygulardan ayrışmasıdır. Yani özne olan Gözlemci, Nesne olan Duygulardan ayrışmakta ve bu ayrışma sonucunda duygu otomatik olarak dönüşmektedir. Buna bir örnek vermek gerekirse, Gözlemci olan Şuurumuzu, elimiz olarak düşünelim ve duyguları da bir kalem gibi düşünelim. Elimize bu kalemi alıp sımsıkı tutmak, duygularımızla özdeşleşmenin sembolü olsun. Duygularımızla böyle bir özdeşleşme gerçekleştirdiğimiz anda, biz tamamen duygu haline geliriz ve bu durumdayken çözüm üretemeyiz ve kısır bir döngü içine gireriz. Oysa duygu ve öz benliğin ayrı olduğunu farkettiğimiz anda, örneğimizden misalle; elimiz açılır ve kalem yere düşer. Özdeşleşme kırılır. Bu bildiğiniz gibi Meditasyon denilen çalışmanın yapmak istediği şeydir. Buna tasavvuf çalışmalarında da Murakabe ismini vermişlerdir. Sedona methodu denilen bu çalışma, bu öğretilerin içeriklerini boşaltıp sadece tekniği geride bırakmıştır. Böylece olayı basitleştirip herkesin kullanabileceği bir şekle sokmuştur. 1- Rahatsız olduğunuz bir durumu hayal edin, bu duygunun ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Örnek olarak kıskançlık" duygusunu ele alalım. Sevgilinize birisinin ilgi gösterdiğini hayal ettiğinizde kıskançlık duygusu ortaya çıkacaktır. Duygu ortaya çıktığında bunu vücudunuzun neresinde hissettiğinize dikkat edin. 2- Duyguya dikkat ettikten sonra kendinize arka arkaya şu soruları sorun ve bir kaç saniye bekleyip her sorduğunuz soruya "evet" yada "hayır" şeklinde cevap verin :a) Kıskançlık duygusunu gitmesi için bırakabilir miyim? b) Buna istekli miyim? c) Bu duyguyu "Ne Zaman" bırakabilirim? Bu sorulara "evet" yada "hayır" diye cevap vermeniz sonucu değiştirmeyecektir. Bunlar kişinin duyguyu farketmesini sağlamak için hazırlanmış tuzak sorulardır. Siz bu soruları sormaya başladığınızda ister istemez duygu ile gözlemci(yani siz) arasında bir ayrışma meydana gelir ve duygu çözülmeye başlar. En son sorulan "Ne zaman?" sorusu da bunu ancak "Şimdi" yapabileceğinize işaret eder. Bu 3 soruyu belirlediğiniz bir duygu için arka arkaya 9 tur tekrar edin ve sonra duyguyu tekrar kontrol edin. İlk baştaki yoğunluğa sahip olmadığını ve hatta tamamen kaybolduğunu görebilirsiniz.-Bülent Altınkaya- İnsanlar olumsuz ya da olumlu duygularını kabullenme, içinde yaşama ya da bırakma yoluyla özgürleşirler.Sedona tekniğinde amaç duygunun oluştuğu anda zihinde meydana gelen iç konuşma ve görselliğe izin vermeden bu duyguya farkındalık geliştirmek ve tarafsızca duyguyu direk olarak algılamak ve bırakmaktır. a) Bu duyguyu gitmesi ile bırakabilir miyim? b) Bu duyguya iyice tutunabilir miyim? c) Bu duyguyu burada hissetmeme izin verebilir miyim? Şeklindeki sorularla duyguya olan farkındalığı arttırmak ve duyguyu bırakmayı gerçekleştirmektir. Duygunun oluşumundan sonra bu duygunun temel isteklerden hangi gruba girdiğinin belirlenmesi ve bırakılması olaya ya da duyguya karşı farkındalığın şiddetini arttıracaktır. Temel istekler: 1. Kontrol etme- etmeme isteği 2. Onay alma /almama isteği 3. Güvence( hayatta kalma –kalmama isteği) Oluşan duygunun hangi istek kalıplarına uygun olduğunu bilerek soruyu sorulduğunda, oluşan duygunun farkında olarak bırakmak daha da basitleşecektir. ALINTIDIR bide görsel anlatım buldum .. http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=NfIi3C9u vCI Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.