grim Oluşturma zamanı: Kasım 25, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 25, 2009 öncelikle konunun buraya açılıp açılmaması durumunda bir tereddüt yaşadım ama uygun bir yer bulamadım.şahet yanlış bir yere açtıysam yetkililer lütfen düzeltip taşısınlar. konuya gelince bir sorunum var.1 haftadır zihnimi meşgul ediyor.sizler cevabını biliyorsanız lütfen bana yardım edin,akıl verin. bir insan neden sosyalleşir? tabiki daha iyi bir yaşam için çevreyi olumlu bir hale getirmek için.ama neden ? bazen şöyle düşünüyorum evet özgür tanrı bizi yarattı,bir beyin verdi ve bir sürü potansiyel.bunların senin bulman lazım.ama neden buluyoruz? bu siteye üye olduğumda bazı yeteneklerin olduğunu keşfettim.bazı insanlarda varlar ve aslında da hepimizde de önceden vardı yada bir çoğumuzda.. mesela ben hobi olarak uzak doğu sporları ile ilgilenmek,gitar çalmak yada ne biliyim dans kursuna gitmek istiyorum ve bir çoğunu yaptım.ama neden yapıyoruz? bir sebebi olmalı.sadece çok yönlü olmak,sosyalleşmek çabası olamaz.bunun içinde bir şeyler olmalı.bazen de kendimi ''özgür büyüyünce bir şeyleri daha iyi anlıcaksın'' gibi telkinlerde bulunuyorum.ama hala kararsızım.ne yapıyorum ben.. aikidoya gidicem,gitar dersi alıcam,break dansa gitmek istiyorum şunu yapmak bunu yapmak vs. bunları yapınca ne olucak?? evet gelişicem hayata başka bir pencereden bakıcam evet,daha iyi düşünebilicem,herşeyde fikir sahibi olucam ama sonuç?? lütfen yardımcı olum. şimdiden teşekkürler.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
emir869 Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2009 Güzel... Artık soruların var ama cevaplarını bulan varsa bana da söylesin. Yıllardır arkadaşlarla kaç gece tartışmışızdır bu soruları, ancak elimize geçen tek şey daha fazla soru oldu . Elbet de sorulara cevap olabilecek bir çok yorum bulunabiliyor ama bunun ötesine geçmiyor. Tek ümidimiz tanrının bizi muhatap alması ama o da olmuyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 Sosyalleşmek adına değil hoşuna gittiği ve eğlendiğin için yapıyorsun. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
thalese Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 işte insan! bizi oluşturan parçalarımızdan bilincimiz; görmek ister, tatmak ister, denemek ister, kendi sınırlarını bilmek ister, kendini görmek ister. ruhumuz buna aç! insan; bir küçük çiçeği arzuladığı gibi, koca bir bahçeyi de arzular. genellemeler çoğaltılabilir. hülasa, insan bu! 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
smother Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 1.Fizyolojik gereksinimler 2.Güvenlik gereksinimi 3.Ait olma gereksinimi 4.Sevgi, sevecenlik gereksinimi 5.Saygınlık gereksinimi 6.Kendini gerçekleştirme gereksinimi sosyalleşme 5. ve 6. maddelere giriyo....ha bana sorarsan sosyalleşmek gereksiz, yaşamak bile saçma ve aptalca.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
philadelphia_f Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 insanların kendilerini tanıma isteği defalarca hayatın anlamı üzerine sorgulayıcı davranması felsefeyi yaratan düşünceler birliğinin tümü sanırım. ben bu sorunun cevabı olamayacağı kanaatindeyim, olaya subjektif bir biçimde yaklaşmış ve soru sormuşsun. bence sosyalleşme kişisel bir doyum arayışı olarak insanlar üzerinde heyecan verici, uğraştırıcı, manaton yaşamdan kurtarıcı bir yol sürer. kimimizde bu; yeni ufuklara açılma cesareti kimimizede hayattan elimizi ayağımızı çekme fikrini sunar, her zaman mutlak bilgiye ulaşmayı ve bundan haz duymayı umuyoruz; bu bizim yaşayışımızın bir parçası. bunada sosyallik diyoruz. eğer sosyallik kendini yitirirse bizler kaybederiz. sonucu nedeni ne olursa olsun yaşamalıyız ki bir hiç olmayalım.. hem neden varolduğumuzu bilemeyeceğimiz gibi yaptıklarımızın neden bir sonuca bağlanmamasınıda kestiremememiz kadar doğal.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
grim Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2009 hımm haklısınız. yani sonuçsuz kalan cevaplardan bir taneside bu herhalde.bununla yaşamayı öğrenmeliyim sanırım.neden burda olduğumuz hala yanıtsız bir soru niteliğinde.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2010 Sosyalleşmekmi! o neki o? "Hiçbir ölümlü Yüzümdeki perdeyi kaldiramadi" Bir Misir tanrisina ait olan bu söz O'nu ve KONUMUZU çok güzel tanimliyordu. Ne eksik ne fazla ... Iyi sayilabilecek bir sairdi. Içinde yasadigi toplumla paylastigi degerler yok denecek kadar azdi. Dis görünüsü iç dünyasindaki aykiriligi fark ettirmeyecek kadar dogaldi. Içten bir tepkisi vardi yasanan degerlere karsi. Ama o,bu aykiriligini anlamsiz ve tepkisel davranislarla göstermezdi. "Insan konusmayi ögrenince susuyor" derdi. Bu yüzden günlerce konusmayabilirdi. Ama konustugu zaman da karsisindaki insanin deger yargilarini alt-üst ederdi,hiç çekinmeden. Insanlarla hiçbir seyi paylasmamaya, onlardan hiçbir sey almamaya yeminliydi. Insanlarin onu sevmesi de nefret etmesi de birdi onun için. Paylasmak ona göre büyük bir zulümdü zaten. Insanlar kendilerine ait olmayan bir seyi sahipleniyor,sonra da güya insanlari sevdikleri için paylasiyorlardi. Halbuki paylastiklari sey hiç de onlarin degildi. O,bu iliskiyi eve giren bir hirsizin evi,ev sahibiyle paylasma lütfuna benzetiyordu. Bu aykiri düsüncelerinden dolayi yirmi yasinda terk ettigi ailesini hiç aramamisti on bes yildir. Annesine biraktigi not çok kisaydi: Asiyim, hepsi bu kadar. Evlenmeyi bir an bile aklindan geçirmemisti. Ona göre evlilik sahiplenme duygusunun bir insanla tatmin edilisiydi. O hiçbir seye sahip olmadigi gibi hiçbir seyin de onu sahiplenmesini istemiyordu. Peki,bunca yildir neyi ariyordu?Gerçegi,yalnizca gerçegi. Yillar önce okudugu bir kitapta su yaziliydi: "Gerçek aramakla bulunmaz ama her arayana verilir. Her seye ragmen onu ümitlendirmisti bu söz. Zaten hayatin çok sirrini anlamisti bu çileli yillar boyunca. Sevgi varolusun biricik sirriydi. O günde sonra bir baska bakiyordu hayata. O günün anisina su sözleri yazmisti Günlügüne: "Karanliklar senin göz kapaklarinin çektigi perdedir aydinligin üzerine. Aydinliksa gözbebeklerinin isiltisidir,perdelerden kolayca geçen." Atom sevgiyle duruyordu ona göre. Atoma nefreti sokup atom bombasi yapmamislar miydi zaten?Bu yüzden en nefret ettigi sey nefretti. Kendisini sevginin mayasindan yaratilmis hissediyordu. Yapragin yere düsmesi topraga olan sevgisindendi. Filizlerin boy vermesi göge olan özlemlerindendi. O küçük tohum,tabiatin gök ve yer denilen iki koluna sariliyordu böylece... Bir yandan köklerini topragin derinliklerine saliyor,bir yandan da göge yükseliyordu tohum. Ya yazmak...Yasmak da sevgiydi. Mürekkebin gerçege duydugu sevdaydi onu yazmaya iten sey. Kalem kutsaldi onun için. Bu yüzden hiç kimse bunalmis ruhunu kagida dökmek için kullanmamaliydi kalemini. Kalemi ilk kullanan da Tanri degil miydi? Tanri ilk asikti. Insanlari sevgisinden yaratmisti. Her seyi sevgi üzerine kurmustu ama hiç kimse anlamamisti O'nu. Bu yüzden "Aski anlasilmayan ilk asik Tanridir." derdi. Insanlar dogar dogmaz göbek baglarini kopardiklari gibi gerçekle olan baglarini da kopariyorlardi sanki. O, bu ümitsiz durumdan su sözlerle siyriliyordu: "Güzellerin güzel yüzünde güzelligi yaratan, elbette o güzellige asik olanlari da yaratir." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2010 Insan konusmayi ögrenince susuyor..belki de böyle. ruhun bir şekilde buluyor bence ait olduğu yeri. kimimize dağın tepesi huzur veriyor,kimimize müzik. hiçbiri tat vermeyince de kabuğumuza çekiliyoruz işte.sosyal ortamın ortaya çıkardığı şeyler belki de. yani insan tek başına kurs yapıp yazılamaz ya? sadece ruhunun istediği, olmak istediği yer orası. bence tabii.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2010 Ben sahip olmak istiyorum sorunda bu ya.. Özümde yada ruhumda bilmem gereken ne var bilmiyorum. Tek bildiğim yüreğim ağzımda olduğu, sürekli heyacanlı olmam tuhaf geliyor gerçekte şu anki halim bu. Sanki bir şeyleri bilmem anlamam gerekiyor yolunda en büyük işkenceleri yaşamak zorunda olsamda, daha sonraları bir kapının açılması gibi, bir rüyadan bir gerçeğe yada bir gerçeklikten bir rüyaya kendimi boşluğa, dingin bir zihne bırakmak zorunda hissediyorum. Sanırım bu da benim içten içe yaşadığım paranoyadır, belkide yaşamak için kendimi yaşama bağlayabilmemin bir nedenidir kim bilebilir.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2010 bu sorularının cevabını bulabilmek adına sosyalleşmen gerekiyor zaten grim, soruları yaratan sensin ama cevapları veren sadece sen olursan sağlamasını yapamaz ve doğru olup olmadığını algılayamassın 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Samurai Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2010 Sosyalleşme, hem kendin hem toplum için... Ah bir kurtulsa şu yanlızlığından dediğim ve emin olun çoğumuzdan daha sosyal olabilecek kapasitede olan, Dünyayı ardına takıp sürükleyebilecek insanlar tanıdım. Tek eksikleri Sosyal olmamaları, zevklerine hitap etmiyor sanırım şu sosyallik adına yapılanlar... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
persephone Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2010 bir insan neden sosyalleşir ? güzel soru ama ardından gelen yanıt eksik..kendimce tamamlayayım..insan bile isteye sosyalleşmez,en azından başlangıçta.çünkü sosyalizasyon dediğimiz süreç doğumla başlayan,edilgen gözlem ve taklitlerle devam eden bir süreçtir..çorba için kaşığı çocuğun eline tutuşturduğu an anne aslında bu sürecin çarkları için bir dişliyi daha yerine koymaktadır ve hatta çorbanın bardakta değil kasede olması gerektiğini gösterirken..yüzeyde sıradan günlük bir eylem gibi görünsede aslında anne çocuğun şekilsiz zihnini biçimlendirmeye başlamıştır.kaşık yerini ayıba,ayıp yerini günaha,eğlence yerini sorumluluğa bırakırken evde,okulda yolda sokakta milyonlarda darbe gelir o biçimsiz zihne ve zihin neyi nasıl yapacağından ötede neyi nasıl düşüneceğini de öğrenir.neyin nasıl olacağının klavuzu ise kişinin içinde doğdu toplumun norm ve değer yargılarıdır..bu sosyalizasyonun bir yönü..ama grim in dediği kısım sanırım diğer insanlarla ilişki kurma boyutu ya da zorunluluğu ile alakalı çünkü kelimeden yola çıkılsa bile fark edileceği gibi bu süreç robinson için anlamlı değildir..cuma adaya gelene dek tabi..kişisel beğenilerimize uygun olarak seçtiğimiz insanlar ve gruplar darbelerini indirmeye devam ederler..kız/erkek arkadaşın olmasını istiyorsan şöyle giyineceksin bunu dinleyeceksin..bu şekilde yaşayacaksın derken aslında neyi seçeceğimizi özde seçtiğimizi onaylayıp onaylamadığımızı tartmadan bize seçtiren bir süreçtir bu..bu açıdan sosyalizasyonu ben tek tip üretime programlanmış tornalar gibi değerlendiriyorum..ve yine bu bu açıdan sosyalizasyonun bağımsız zihinlerin var olma ihtimalini zora soktuğunu düşünüyorum..samurai ın söz ettiği sosyal olmaya dirençli kişilerde bu şekilde düşünüyorlardır kim bilir..annenizin göz yaşlarını görmemek için kimi zaman nelerden vaz geçtiğinizi şöyle bir düşünün..ya da arkadaşınızı kırmamak için bazı durumlarda ne sıkıntılara katlandığınızı..insan ilişkilerinin bağlayıcılığı bu olsa gerek. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.