mistik Oluşturma zamanı: Mart 3, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 3, 2007 Gestalt teorisi, bir eşya veya olayın anlamlandırılmasında, uyaran veya biçimlerin bütünsel algısını vurgulayan görüş olarak tanımlanabilir. Yüzyılın başlarında Almanya'da Wertheimer, Koffka ve Köhler tarafından geliştirilen bu teori, yüzyılın başında psikolojiye hakim olan 'psikofizik'e (algı, bellek ve benzeri psişik edimleri refleks, duyum ve imaj terimleriyle, yani basit biyolojik olgularla açıklayan yaklaşım) bir tepki olarak doğmuştur. Psikoloji tarihinde Önemli bir yeri olan geştalt teorisine göre, tüm zihinsel edimlerde anlam, durumun bütününün algısından çıkar, eğer parçalara ayırarak, öğelere bölüp sonra toplayarak yaklaşılırsa, anlam gözden kaçar. Bütün parçalarının toplamından fazladır. Bunun ilk örneklerinden biri XIX. yüzyıl sonunda Ehrenfels tarafından verilmiştir. Eğer bir melodiyi algılıyorsak ve tanıyorsak, bu, onu oluşturan notalardan her birini öğrenip bellekte tuttuğumuzdan değil, notalar arası harmoniyi, melodiyi veren yapıyı bellekte tuttuğumuzdandır. Partisyonu bir başka tonaliteye naklederek notaları değiştirebiliriz, ama melodi aynı kalır. Melodinin algısı, notalarının ardışık algısı değildir, notaların oluşturduğu orijinal bütünün algısıdır. Algılamak, bir biçimin, bir geştaltın tanınmasıdır. Bu yaklaşım, algı sorunlarının, örneğin illüzyonların açıklanmasında ('doğru biçim' ihtiyacı, bazı şekillere üçüncü boyut eklenmesine yol açmaktadır, vb.), doğal bir bütünlüğün söz konusu olduğu ve her bir fonksiyonun bitişik fonksiyonlarla birlikte ele alınması gereğinin duyulduğu alanlarda (nöroloji, bellek, zeka, vb.) önemli bir uygulama alanı bulmuştur. Gestalt teori, sosyal psikoloji alanında Kurt Lewin'in etkisiyle ve Asch, Şerif, vb. öncü sosyal psikologların çalışmalarıyla önemli bir yer kazanmıştır. Halen 'global algı - analitik algı' tartışmalarında güncelliğini korumaktadır. Bütün, onu oluşturan parçalardan farklıdır!Örneğin yandaki çizgilerin organizasyonuna baktığımızda, çizgilerin değişmediğini ancak farklı anlamlar ifade ettiklerini görüyoruz. (Birbirine bakan iki yüz ya da vazo) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
lycantrophe Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2008 gayet mantıklı bnce son örnekler birçok şeyi açıklamış zaten Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 6, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 6, 2010 Gestalt psikolojisi, 1900 ‘lü yılların sonlarında Wertheimer, Koffka ve Köhler tarafından geliştirilmiştir. Zihinsel olayları farklı bir biçimde algılayan bu psikoloji, strüktürcülerin ve davranışçıların atomcu görüşüne karşı bir tepki olarak doğmuştur. Bu psikolojide olay ve nesnelere anlam yüklemede bütünsel algı ilkesi öne çıkar. Eğer olaylar parçalara bölünüp anlamlandırılırsa gerçek anlama ulaşılamaz. Yaşantılar fiziksel, zihinsel, çevresel ve daha birçok etken sonucu oluşur. Ortaya çıkan bütünlükte, onu oluşturan unsurların toplamından daha çok şey bulunur. Bundan ötürü bütünü oluşturan unsurlar ayrı ayrı inceleme konusu yapılmamalıdır. Ehrenfels’e göre dinlediğimiz bir melodiyi oluşturan notalardan her birini öğrenip bellekte tutmamız değil, notalar arası harmoniyi, melodiyi veren yapıyı bilmemizdir. Gerek zihinsel bir olayı, gerek toplumsal bir olguyu parçalara ayırıp incelemek anlam, nitelik ve bütünlüğünü bozar. Ayrıca olay ve nesneler ortama bağlı olarak değer kazanır. Zaman içinde yan yana ve arka arakaya gelen olaylar da birbirini etkiler. Örneğin, yerin altından çıkan kuyu suyunun ısısı hep aynıdır; ama kışın daha sıcak, yazın daha soğuk hissedilir. Almanca kökenli bir kelime olan Gestalt; biçim, yerine oturtma, bütünleştirme, örüntü ve tamamlama anlamlarına gelir. Gestalt terapi yaklaşımı, Fritz Perls tarafından geliştirilmiştir. Terapinin dayandığı birçok ilkenin Gestalt psikolojisinden geldiği belirtilmektedir. Bireyin kendisiyle ilgili farkındalığı, Gestalt terapisinin temel kavramları arasında yer alır. Farkınddalık, bireyin toplumun belirlediği kalıbın dışına çıkmasını, yaşayışını bilinçli olarak yönlendirmesini ve isteklerini doğru olarak belirlemesini sağlar. Bireyin kendisi ile ilgili farkındalığı; duygularını, düşüncelerini, dışsal uyaranları, kaslarını, beden duruşunu, solunumunu ve bedenin diğer bölümlerini kapsar. Sağlıklı insan; duygu, düşünce ve algılamalarının farkında olan ve sosyal baskılara rağmen kendini gerçekleştirmeyi başarabilen kimsedir. Sağlıklı insan farkındalığı sayesinde özgür olmayı başarır ve tercihlerini toplumsal beklentilere göre değil, bireysel gereksinimleri yönünde yapar. Terapi sürecinde, terapist danışana farkındalığını nasıl geliştirebileceğini ve bu farkındalığı bütün yaşamına nasıl yayabileceğini öğretir. Bu öğretim ilişkisinde terapist kendi farkındalığını kullanarak, danışanı bilinçlendirir. Terapist, danışanın geçmişte yaşadığı duygu ve düşüncelerle ilgilenmez, daha çok danışanın o an neler hissettiğiyle ilgilenir. Danışanın dikkatini duygu, düşünce ve davranışlarına yönlendirir ve aklında, hayalinde, yüreğinde ve bedeninde olup bitenleri ortaya çıkarmasını ister. Danışan geçmiş ile ilgili yaşantılar hatırladığını belirttiğinde, terapist geçmişteki yaşantının üzerinde bıraktığı izlerden çok, o anda nasıl bir duygu ve düşünceye sahip olduğunu anlatmasını ister. Örneğin, babasının kendisini dövdüğünü hatırlayabilir. Terapist, danışanın babasından dayak yediği zaman babasına karşı hissettiği duyguları anlatmasını istemez; terapist için önemli olan, danışanın dayak olayını hatırladığı zaman babasına karşı “o an” hissettiği duygulardır. Terapi sürecinde önemli bir konu ise, terapistin danışana sorumluluk sahibi olmayı öğretmesidir. Şiddeti arttırma tekniği de sık kullanılır. Terapist, danışanın o an içinde olduğu duygu ve düşüncelerinin şiddetini arttırmasını ve yoğun bir biçimde hissetmesini söyler. Şiddeti arttırılan duygu ve düşüncelerin beden üstündeki fiziksel yansımaları da önem kazanır. Bu nedenle danışanın dikkati bedenine yönlendirilir. İnsanlar yaşamın birçok yönünde ve alanında rol sahibidirler. Çoğu defa bu roller arasında bir uyum görülmez. Gestaltçı terapistlere göre bu uyumsuzluk kişinin kendi farkındalığını yeterince yakalayamamasından kaynaklanır. Çocukluktan itibaren birçok olumsuz durum bireyi etkilemektedir. Bireydeki mekanizmaların bu etkilerin doğurduğu acıdan kurtulmak ve bireyi bu etkilerin zararından koruyabilmek için kendini parçalara böldüğü söylenir. “Boş sandalye” tekniğiyle bu farkındalık kazandırılmaya çalışılır. Terapi odasına karşılıklı iki sandalye konulur; biri boş bırakılırken, diğerine danışan oturtulur. Danışandan yaşamındaki herhangi bir role girmesi istenir. Örneğin, koca rolüne girer ve karşısındaki sandalyede eşinin oturduğunu farz ederek eşine hitaben konuşur. Sonra diğer sandalyeye oturması istenir ve şöyle denilir: Sen kendini eşinmiş gibi düşün ve karşında duran kocana cevap ver. Bu sandalye değiştirmeler, danışanın ilişki içinde olduğu bireylerle arasındaki ilişki düzeyi terapist tarafından öğrenilinceye kadar devam eder. Gestalt terapisinde terapist ile danışan arasındaki ilişki öğretmen ile öğrencisi arasındaki ilişkiye benzer. Terapi süresince öğretim oldukça yoğundur. Bu öğretimin temelindeki amaç ise, bireye kendisi ve kendisi dışındakilerle ilişkilerinde farkındalığını arttırmasını sağlamaktır. Çetin Özbey, Genç Gelişim Dergisi, Nisan 2007 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Xero Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2010 "bütün , parçaların toplamından ibadet değildir !!!" matıklı, Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aksak lisan Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2010 bütün parçaların toplamından fazladır (on numara söz ) Sağlıklı insan farkındalığı sayesinde özgür olmayı başarır ve tercihlerini toplumsal beklentilere göre değil, bireysel gereksinimleri yönünde yapar. Farkınddalık, bireyin toplumun belirlediği kalıbın dışına çıkmasını, yaşayışını bilinçli olarak yönlendirmesini ve isteklerini doğru olarak belirlemesini sağlar. Bireyin kendisi ile ilgili farkındalığı; duygularını, düşüncelerini, dışsal uyaranları, kaslarını, beden duruşunu, solunumunu ve bedenin diğer bölümlerini kapsar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pedagog Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2011 manipüle edilmiş bir ekoldür. karakter gelişiminde kritik evreleri yaşayamayan insanların hayali, gerçekten uzak kendini tatmin etme endexli personal disorder yaşamalarını ''sözde haklı'' çıkaran ekoldür. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.