nevermore Oluşturma zamanı: Aralık 27, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 27, 2009 (düzenlendi) Kurduğumuz iletişimler sırasında birbirimize aktardığımız çok çeşitli enerji türleri vardır. Ve bunlar sadece elektrik ya da manyetik enerji türünden enerjiler değil aynı zamanda spiritüel, astral veya ruhsal olarak tanımlayabileceğimiz enerjilerdir. Bu enerjileri birbirinize aktarırken ortamın uygun olup olmadığını anlamak için öncelikle ilgi alanınızın genişliğini tespit etmeniz gerekir. İletişim kurabildiğiniz alanlarınız varsa bu, orada sevgi enerjisinin nakline uygun bir kanallaşmanın mevcut olduğunu gösterir. Çünkü iletişim kurulması demek, karşılıklı enerjilerin birbirlerine yakın seviyede olmaları demektir. Tam iletişim demek -örneğin telefonun, radyonun, televizyonun ve bilgisayarların birbirleriyle tam iletişimi demek- onların bütün frekanslarının, her şeylerinin birbirini tutması demektir. Yani tam bir frekans uyumu söz konusudur. İletişim kurabileceğiniz alanların olup olmadığını kontrol etmek için frekanslarınızın uyup uymayacağını anlamanızı gerektirecek birtakım ölçümler, araştırmalar yapmanız gerekir. Bilgi alanınızın genişliği meselesini ele almanız lazımdır. Toplum içerisinde yani çeşitli benliklerin bir arada bulunduğu bir yerde yaşarken, o benlerin kendi aralarında bir anlaşmaya varmalarını sağlamalıyız. O benlikler karşı karşıya gelebilmeli, birbirlerinin enerjilerini alıp vermeye hazır olmalıdırlar. Fakat burada örf ve adetler ya da diğer eğitim şekilleri devreye girmekte ve onlar sebebiyle oluşan birtakım kabuklar, önyargılar bu karşılaşmaları yani insanların birbirlerinin gözlerinin içerisine bakmalarını engellemektedir. Doğrudan doğruya birbirlerine bakamayan gözler ise birbirleriyle enerji alışverişinde bulunamazlar. Dolayısıyla bu enerjiler ister sevgi enerjisi, isterse başka türlü bir enerji olsun, birbirleriyle ilişki kuramazlar. Sevgi alışverişlerinde titreşimlerin uyum içerisinde olması gereklidir. Kişinin, kozmostan aldığı yüce enerjiyi sevgi enerjisini kendi varlığında değişik bir vibrasyona tabi tutarak onu diğer insanlara, diğer varlıklara göndermesi, onlarla bunu paylaşması o kadar kolay bir iş değildir. "Ben seni seviyorum" demekle sevgi enerjisi iletilmez. Hareketlerle de bu enerjinin iletilmesine yardım etmek lazımdır ama bu hareketlerin çok samimi olması gerekir. Yapmacık hareketler uyum sağlatmaz. Hareketlerin samimi olması demek, onların sevgi enerjisinin gücüne, kapasitesine uygun bir şekilde ortaya çıkmaları demektir. Bunun gerçekleşebilmesi için ise fedakârlık duygusunun çok yüksek bir seviyeye çıkması gerekir. Çünkü seven ve sevilen arasındaki fedakârlık duygusu en yüksek seviyesini bulmazsa, belli bir zaman sonra sevgi enerjisinin paylaşımında, aktarımında birtakım frekans düşüklükleri meydana gelir, seven ve sevilen arasında bir seviye farkı oluşur. Halbuki sürekli akış halinde olan sevgi enerjisini, dar şuur evrimi içerisinde dünyada ya da geniş şuur evrimi içerisinde ahirette doğrudan doğruya iletebilmemiz çok önemlidir. Samimiyet dediğimiz budur; doğrudan doğruya iletebilmek, araya hiçbir vasıta koymamak. Vasıtalar daima bir seviye meydana getirir, bir yükseklik-alçaklık, bir farklılaşma meydana getirir. Halbuki kendi varlığımız içerisinde bu seviyeyi bizim bizzat düzeltmemiz gerekir. Seviyesizlik varsa seviyeyi yükseltmek yani sevgide samimiyeti, yapıcılığı, fedakârlığı yaşamak gerekir. Bunları gerçekten realite ettikten sonra artık sevginin başka birisine aktarmamasına ve oradan da size sevgi enerjisinin gelmemesine imkân yoktur. Yani uygun ortamı yine varlıkların kendilerinin yaratması lazımdır. Fedakârlık, tolerans, özveri ve uyum gibi özellikler sevginin temelini teşkil ederler. Burada önemli bir noktanın daha üzerinde durmamız gerekmektedir ki, o da enerjilerin dozunun ayarlanması meselesidir. Bırakın sevgi enerjisini, bizler hiçbir tür enerjiyi dozunda kullanabilme yetkisine ve yeteneğine sahip değiliz. Dar şuurlu bir evrim süreci içerisinde bulunmamız bazı incelikleri gözetmemize ve bazı özellikleri kullanmamıza engel olmaktadır. Enerjiyi veriş dozunu ayarlamak için epey zorluklar çekiyoruz. Bu, gerçekten zor ve ayrıca da çok tecrübe ve maharet gerektiren bir konudur. Fakat aslında varlığımızın kendi dışındaki varlıklarla ve eşya ile olan uyumu bu dozu kendiliğinden ayarlar. Uyumlu bir bağlantı kurduğumuz zaman, enerji akışının debisinde, taşıdığı yükte kendiliğinden bir ayar meydana gelir. Karşı tarafla uyum sağladığınız için karşı tarafa zarar verebilecek, onun tekâmülünün seyrine veya seçme özgürlüğüne, varlıksal ilkelerle alâkalı her türlü bütünlüğüne zarar verebilecek, engel olabilecek hiçbir şey yapmazsınız çünkü uyum sağlamış durumdasınızdır. Ayrıca doz ayarlamasına ihtiyacınız yoktur. Uyum sağladığınız ölçüde ilettiğiniz sevgi enerjisinin de dozu yükselir. Daha çok sevmeye başladığınız zaman da yaptığınız fedakârlıklar, özveriler artık herhangi bir sınır taşıyamayacak şekilde kendiliklerinden artarlar. Artık "Acaba sevgimi belli etsem mi, etmesem mi, sevgimi belli edersem karşı taraftaki bunu istismar eder mi, sevgimi kötüye kullanır mı?" diye düşünmezsiniz. Çünkü uyum sağlamışsanız muhakkak birtakım kıstaslarınız olmuştur, birtakım araştırmalar yapmış, replikler almışsınızdır. Enerjiyi o tarafa yönelttiğiniz zaman, o enerji "cevap enerjisi" dediğimiz bir karşı enerjiyle size dönmüş ve sizin gereken ayarlamaları yapmanızı sağlamıştır. Karşımızdaki kişinin inançlarıyla, örf ve adetleriyle, annesiyle, babasıyla, kendisiyle, yetişmesiyle, terbiyesiyle, kafa yapısıyla hatta enkarnasyon ihtiyaçlarıyla alâkalı kabuklar ise gerçek sevgi akışında bir engel teşkil edemezler çünkü karşılıklı bir anlayış, bir uyum söz konusudur. O kabuklar uyum sağlayamamanın sonucunda meydana gelen dirençlerdir, zaten uyum sağlamak demek dirençlerin ortadan kalkması demektir. Eğer karşınızdaki insanın size karşı bazı dirençleri varsa, onun sevgisi biraz evvel açıklamaya çalıştığım şekilde, fedakârlık oranı olmayan bir sevgidir, fedakârlıkla beraber gitmeyen bir sevgidir ki bu, sevgi değildir. Bu sevgi sadece bazı dünyasal çıkarlarla alâkalı olan, kısa vadeli, basit, yüzeysel menfaatlerle alâkalı olan bir sempatize oluş durumudur. Ortam değiştiği zaman, sempati de hemen değişebilir. Bir anda tek bir kelimeyle yok olabilir. Ergün ARIKDAL Nisan 25, 2013 nazirella tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Suliet Yanıtlama zamanı: Mart 23, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 23, 2011 Güzel yazı bulmuşsun emeğine sağlık. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
newblood Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2011 baştan aşağı doğru,bildiğimiz ama kelimelere muhtaç olan doğrular bunlar..emeğine sağlık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2015 Bu yazıyı neden yeni görüyorum ki ben... Gayet iyiymiş. Teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
philly Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2017 Nereye yazacagimi bilemedigim icin buraya yazayim dedim. Herkese merhaba ozellikle auroraya Bugun yepyeni gozlugum kirilinca artik bu konuyu sormam gerektigini dusunuyorum. Arkadaslar mesela uzgun olayim, ya da biri beni kizdirmis olsun, ya da ani bir panik ve korku kaplasin icimi, bir seyim kiriliyor ya da kopuyor. Onceden oluyordu ama pek dikkat etmiyordum ama iki olay bayagi dikkatimi cekti. Ilk olay: Biri beni ziyadesiyle kirdi, oyle boyle degil, acip uzgundum. O halde tshirt ve saat koydugum bir cekmece vardi onu actim. Bandi plastik olan bir saatim vardi, onu gorunce bari takayim dedim, elimi dokunmam ile saatin plasik bandinin sol tarafi ortadan ikiye ayrildi. O zaman "biraz garip" diye dusunsemde herhalde eski diye cok uzerinde durmadim. Bugun de yine benzer bir sey oldu. Birinin bir yazisini okudum, ve ani bir panik havasi sardi beni. O arada sacimi bagliyordum elime bir sey geldi, toka taktim herhalde o diye dusundum. Kafamdaki seyi cekinde farkettim ki sapasaglam olan gozlugumun kulak arkasina gelen kisminin cervece ile birlesigi yerden kopmus. Ama ice gecmeli bir seydi ve o iceriden kirilmis ve nasil kirildi anlamadim. Hic cekmedim gozlugu hatta dokunmadim bile, niye oldu anlamadim. Basina benzer seyler gelen var mi? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.