Hastahaneler

Hastalıkla falan alakası yok, benim bulunmaktan dolayı en çok sıkıldığım ve nefret ettiğim mekan hastahanelerdir. Bir kere kalabalık ve tanımadığın bir sürü hasta insan var orda. Hepsinin bir derdi var, sabırsızlar, beklemekten sinirliler. Paso oturuyorlar. Tanıdığı olan fısır fısır, olmayan robot gibi sürekli aynı noktaya bakıyor. Genellikle de sabahları.. Geç kalkmış uykusuz bir takım sinirli adamlar, yüzünü bile yıkamadan yamulmuş ilerleyen kişiler.. Herkes bir birinden rahatsız ve gergin gibi. Hiç sevmiyorum.

Personele ne demeli ? Mesela özel hastahanelerdeki... Elinde kulplu bardaklarla bir sürü üniformalı kadın ordan oraya ordan oraya.. Hayır, kahve iç de neden o kulplu bardak her yerde elinizde olmalı ? Kahvesiz adım atamıyormusunuz ? İçmiyorsun da allahsız... Elinde ordan orayasın. Takacam çelmeyi yapıştırcam yere o kadar kılım size. Zaten çoğunuz sahte sarışın ve kıvırcık. Özellikle böylelerini mi alıyorlar nedir ? Hepsi bir trip bir tavır.. Orda telefona, evraklara falan bakanlardan bahsediyorum. Kendilerini bir şey sanıyorlar.. Ters ters, yaşlı başlı insanlara davranmalar, biz olmasak buralar ölür hacı tutumları.. Tiksiniyorum. Bir şey soruyosun, o elinde telefon :

- Süleayman beaayğ, hastanız geldii.

Soru sormaya çalışan insan : Pardon, ben Ahmet beye bakmıştım.

- Bİ dağkka beyfendğıı

- FAzııııl, şşh seeeeğn.. Küpeli ve yakışıklı röntgenciiii. Huhu.

Soru sormaya çalışan insan : Bayan pardon benim işi...

- Ya beklermisiniz beyfendi bizim de işimiz var burda keyfimizden cart curt...

Suratta 10 ton iğrenç makyaj, mavi göz kalemi.. Sürekli gergin ve takmayan bir surat. Çok sinirlendim şuan saçlarım döküldü tepem açıldı. Belamısınız ya..

Bunlar kötüdür ama bunların Necla ablaları vardır. Dip boyası gelmiş sarı, jöleli saçları vardır. Abazan ergen gibi sürekli erkek muhabbeti yapar. Evlenmaak istiyoruuum, ayhh ne tatlı joooooooojuuuk. Arkalardan fingir fingir gülmeler.. Yaşlı insanlara asabilerdir. Yaşlı amcaların azına sç..lar. Öyle terbiyesizlerdir. Ama her şey onlardan sorulur. Dayaklık resmen.

Neyse, bir diğer husus da doktorlar. Mahkeme duvarı gibi suratları var. Hadi akşam yorulmuşsun, gerilmişsinde sabah noldu lan sana ! NOLDU ŞİMDİ SANA ? SELAM VERİYORUM BAKMIYOSUN, CEKETİMİ İLİKLİYORUM TAKMIYOSUN ! tuti i mucize guyem ne desem laf degil.. Tabi hepsi böyle değil.

Her neyse.. Sonuçta sevmiyorum. O kokuyu, insanları, personeli, doktorları. Hakikaten sağlık gibisi yok.

ben doktorları seviyorum

Doktorlar, hemşireler yollarıma güller dökerek karşılasa en yine de sevmiyorum hastaneleri. Burda daha çok ayaküstü tedavi amaçlı olan kısımlardan bahsetmişsin. Ancak asıl sorun şu yatılı hastaların olduğu bölümler. Birçok hastanın durumu ağır. Yanlarındaki refakatçiler yorgunluktan gebermişler, moral ve neşe her daim sıfırın altında. Zaten başka türlü nasıl olsunki, insanların her taraflarına birşeyler bağlı. Ben bakarken rahatsız oluyorum. Yoksa ben doktorları falan suçlamıyorum. Sürekli keyifsiz gergin bir ortamda yaşayan birinin başka nasıl olması beklenirki. Bir de tabi her türden insanla uğraşmak gerek. Biraz yüz verdimi insanın tepesine çıkıyorlar. Malum, insanlarımız herşeyin en iyisini bilir. Bu yüksek stresli ortamların insanı delirttiği bir gerçek. Tabi bir sürü doktor ve hemşire arkadaşlarım var diye onları savunur gibi oldum ya neyse . Tabi herşeye rağmen tam dayaklık olanları da var