Varlıksal Hedeflere Yönelmek

Hepimizin bildiği gibi Dünya Ana, Kibele, Büyük Okul, anlayamayacağımız kadar eski zamanlardan beri biz insanların tekamülüne büyük bir sabırla, büyük bir cefayla hizmet etmek üzere bir anlamda kendisini bu işe adamış bir varlıktır. Ancak bu varlığın da doğal olarak birtakım ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlarının yanı sıra dayanma kapasitesinin bir sınırı vardır.

Bizler ise insanlık olarak her nedense ihtiyaçlarımıza cevap veren her şeye, tekamülümüze yardımcı olan tüm unsurlara belki de elimizin altında, çok yakınımızda olduğu için kendi malımızmış gibi davranmakta onun da bazı ihtiyaçlarının olacağını göz ardı etmekte, her türlü konforumuza cevap veren unsurları çok kolay kanıksamaktayız.

İşte bu kanıksama zamanla bizi otomatik bir yaşamın içine çekmekte ve içinde bulunduğumuz uyku halinin artmasına, şuurlarımızın daha da daralmasına yol açmaktadır.

Oysa, bizler biliyoruz ki, dünyaya gelişimizin, diğer bir ifadeyle enkarne oluşumuzun varlıksal hedefleri var. Biz bu hedefe en genel adıyla tekamül etmek diyoruz. Ve bu hedeflere ulaşmak için de evrensel ilkeleri farkında olmayarak da olsa tanımaya, anlamaya ve uygulamaya çabalıyoruz. Ancak dünya insanlık tarihini incelediğimiz zaman şunu görüyoruz ki, insanlık hiçbir zaman istikrarlı bir gelişim göstermemektedir. Zaman zaman varlıksal hedeflerine yönelmekte, zaman zaman ise bu hedeflere tam zıt yönde hareket etmektedir. Bu durumu büyük evreler halinde gözlemek mümkündür.

Bizler de içinde bulunduğumuz şu dönemde ulus olarak neredeyse tam anlamıyla varlıksal hedeflerimize zıt yönde hareket etmekteydik. Sanki dünyada oluşumuzun temel nedenlerinden bir tanesi paraymış gibi hemen hemen hepimizin hayatı borsaya endeksli olarak devam etmekte, Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değerini neredeyse sokaktaki çocuk bile bilmekteydi. Ama çok kısa süre önce bir şey oldu. Ulusça ve hatta Dünyaca bir tokat yedik. O andan itibaren ne borsanın adı duyulur oldu, ne de dövizin kaç Türk Lirası olduğunu bilir olduk. O andan itibaren hepimiz neredeyse tek yumruk olmaya, tek yürek olmaya, tek ses olmaya başladık. Parasıyla, ünüyle, birtakım yetenekleriyle böbürlenen insanın acizliği çok büyük bir şokla yüzümüze vuruldu.

Ancak bizler bu tür olayların yüce planlar tarafından hazırlanmış büyük bir rahmet olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu rahmeti ne derecede değerlendireceğimiz ise yine büyük bir incelikle biz insanlara bırakılıyor. Şunu çok iyi anlamalıyız ki, bu tür olaylar aynı zamanda bizler için birer ikazdır. Doğru yolda olmadığımızın, her türlü olaylar karşısında vicdani hareket etmediğimizin işaretleridir.

Ulusça yaşadığımız böylesi bir şokun karşısında şimdi hepimizin durup düşünmesi gerekiyor. Başkalarının hareketleri hakkında değil de kendi düşünce ve davranışlarımız hakkında ciddi bir şekilde durup düşünmemiz gerekiyor. Çünki yaşadığımız her olayda, hele hele böylesi toplumsal olaylarda hepimizin kendisine çıkaracağı çok büyük dersler vardır.

Bu konuda Sadıklar Planı Tebliğleri’nde şöyle denilmiştir: “...Ve zaten tabiat hadiselerinde büyük imkana kavuşacak, ders alıp bir idrake ulaşacak onlanlar, bizzat o hadiseyi yaşayanlardan çok, onu müşahede edenlerdir. Çünki müşahede edenler, o hadiseyi yaşayanlardan, rikkat bakımından daha üstündür...”

Dünyaya enkarne olan her varlığın kendi iç varlığındaki bilgi hazinesi fevkalade yüksektir. Bu bilgiyi varlığımızın derinliklerinden bulup ortaya çıkarmak, davranışlarımıza yansıtmak için elimizden geleni ardımıza koymamak gerekmektedir. Gün, ne maddeye sarılma, ne dünyevi özelliklerimizle böbürlenme, ne de uykuya devam etme günüdür. Gün, varlıksal hedeflerimize dört elle sarılarak yaşadığımız haletlerin şuuruna varma günüdür. Kendimize ve insanlığa yapabileceğimiz en büyük yardım budur.

Duygu GÜNER (irad)

Temiz bir yazı ,uslusumuzdan ziyade tüm uluslara bilinçlendirme çalışmaların artması lazım hele ki şu zamanda yoksa şok etkileri gün geçtikçe daha sert ve kasvetli olacak ,

Teşekkürler,,

irad olarak öncelikli hedef en yakınımızdakiler siyahkarlar sonrası dalga dalga büyür ümidi içerisindeyiz .. teşekkürler..

arkadaşım çok istiyorum ama yazıyı uzun uzadıya okumak.. hafızayı siliyor gibi birşey :S

Bildiğiniz konular olduğuna eminim cloud , farklı bakış açısı ile belki küçük bir kaç nokta yakalayabilirsiniz.uzun ama yeterince kısa bir konu