nevermore Oluşturma zamanı: Ocak 28, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 28, 2010 (Yazar: Aycan Bolazar) Halk arasında “elektroşok tedavisi” olarak bilinen bu sağaltım üzerinde yıllardan beri tartışmalar sürmesine karşın, günümüzde öncelikle ağır depresyonlarda kısa sürede olumlu sonuçlar sağlayan, az yan etkili bir sağaltım olarak kabul edilmiştir. Ancak yapılış biçimi, geçici bellek zayıflığı yaratması, özel uygulama koşulları ve teknolojisi halk arasında, hatta hekimlerde EKT’ye karşı olumsuz tepkiyi ve duyarlılığı sürdürmüştür. Aslında, elektrik ve şok gibi iki ürkütücü sözcüğü içeren terimin kendisi (elektroşok) bu duyarlığı sürmesinde ana rolü oynamıştır. İnsanın beynine elektrik akımı verilerek kısa bir süre bilinç yitiminin ve kasılmaların olması kuşkusuz ürkütücüdür. Hastalar sağaltım sırasında ve sonrasında herhangi bir acı hissetmedikleri ve kısa sürede iyileşebildikleri halde, genellikle EKT sempati ile karşılanmamaktadır. Halk arasında, iyileşmez bir hastalığın son çaresi gibi yanlış bir izlenim de sık görülmektedir. Batı ülkelerinde, EKT’nin genel olarak anestezi altında uygulanışı olumsuz izlenimleri ve korkuları azaltmış olmakla birlikte EKT’nin tıbbi bir yöntem olarak kullanılmasına karşı olanlar tartışmalarını sürdürmektedirler. Kullanım alanları: 1)Özkıyım (intihar) riski yüksek olanlar 2)Antidepresan ilaçlara olumlu yanıt vermeyenler 3)Başka sağlık nedenlerinden dolayı ilaç kullanamayanlar 4)Nöroleptikler veya lityum ile yatışmayanlar 5)Aşırı psikomotor hızlanma, beslenmeme ve sıvı yitirimi nedeni ile bitkinlik durumuna doğru ilerleyen hastalar 6)İlaç sağaltımına yanıt vermeyen katatonik durumlar Etki Düzeneği: EKT’nin etki düzeneği bilinmemektedir. EKT uygulamasına bağlı korku, bunaltı, hipoksi, hiperkapni, kasılma ve başka periferik değişikliklerin EKT’nin etki mekanizmasında rolü yoktur. Psikodinamik açıdan hastanın suçluluk duygularına karşı bir ceza yöntemi olarak algılandığı ve bu nedenle etkili olduğu görüşü de mevcuttur. Akademik bir dil kullanacak olmamı hoşgörün; bu başlık altında meraklısına vermek istediğim birkaç cümlelik bilgi var: Araştırmalar EKT’nin diensefalik merkezlerden hipotalamus ve limbik bölgeye doğru monoaminerjik yolları aktive ettiği, reseptör duyarlılığını arttırdığı, noradrenalin dönüşümünü hızlandırdığı ve hipotalamik etkinliği kamçıladığı varsayımını desteklemektedir. EKT uygulanması ile kandaki kortizol ve prolaktin düzeyleri yükselir. Kimi araştırmacılara göre EKT biyolojik ritimleri düzeltmektedir, kimilerine göreyse sağ ve sol beyin yarıküreleri arasında bir senkronizasyon sağlamaktadır. Konunun uzmanı olmamakla beraber, bir tıp doktoru olarak, etki düzeneği bilinmeyen bu tedavi metodunun en kısa zamanda yerini çok daha çağdaş yöntemlere bırakmasını umuyor ve günün birinde bir psikiyatr olursam kendileri talep etmedikleri sürece hiçbir hastamı bu yöntemle tedavi etmeyi denemeyeceğimi taahhüt ediyorum. Tıbbiye son sınıfta Psikiyatri Kürsüsü’nde intern olduğum sırada şahit olduğum bir olay EKT hakkında son kararımı verdirmişti. “Şok Odası”na gitmek istemeyen bir kadın hasta tuvalet kabinlerinin üzerine tırmanıp saklanmış, yarım saat boyunca koğuşun her yerinde onu aramamıza yol açmıştı. Binbir türlü dil dökerek inmeye ikna ettiğimiz 50 yaşlarındaki bu kadın hasta aramızdan koşarak sıyrılmış ve en yakındaki hasta yatağının başucunda bulunan kuru pasta kutusundan eline geçeni ağzına tıkmıştı. EKT'nin sabah aç karnına yapılması gerektiğini biliyordu ve şöyle haykırdı: “Bakın! Yemek yedim! Bakın! Yemek yedim! Bugün şok yapamazsınız bana!” Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.