emir Oluşturma zamanı: Şubat 7, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 7, 2010 Bazı Batı ülkelerinde yapılan incelemelerde, UFO denen varlıkların sanıldığı gibi objeler olmayıp, hologramik ışınsal bir fenomen oldukları yolunda kesin tesbitler elde edilmiştir. İlk kez 1940'lı yıllarda degişik yörelerdeki insanların havada uçuşuyormuş gibi ne olduğu anlaşılamayan, ışıklı nesnelere benzer bazı görüntüler algılamaları üzerine, konuya ilgi duyan kişiler, bunların gerçekten ciddiye alınacak kadar enteresan özellikler taşıdıkları kanaatine varmişlar… Hatta, bunların daha gelişmiş dünya dışı medeniyetlerden gelen ve zekice kullanılan araçlar olması ihtimali üzerinde durulmuş... Ancak bu varlıkların ve hatta içinden çıktığı kabul edilen varlıkların görüldüğüyle ilgili haberler yaygınlaştıkça ve değişik veriler biraraya getirildiğinde, bunların gerçekte dünyamıza dışardan gelen uzay araçları falan olmadıkları açıkça ortaya çıkmıştır. Dünya dışı varlıklar olma ihtimalinin bulunmadığına işaret eden basit bazı kanıtlar şunlardır: Birincisi, bunlarla ilgili kimi çevrelerce rapor edilmiş veya halk arasında kalmış binlerce, hatta milyonlarca, belki de milyarlarca gözlem sözkonusudur. O kadar haddinden fazla gözlemlenmişlerdir ki, evrendeki başka bir gezegenden dünya üzerine gerçekten bu kadar sık sayıda ziyaret olması düşünülemez, mümkün değildir. İkincisi, kendilerini uzaylı olarak tanıtan bu varlıklar başka bir gezegenden gelen birinden beklenebilecek şekilde değillerdir, böyle bir özellikleri yoktur ve astrofizikçilerin bulgularına paralel özellikler taşımazlar. Birçoğu fiziksel olarak insana benzer şekilde görülüyor. Ancak, fiziksel varlıklar olmaları halinde, dünyanın atmosferini meydana getiren ve dünyadaki canlıların soluduğu havayla bir sorunları yok ve atmosferin kimyasal bileşimi onlar için bir engel teşkil etmiyor, ama bunun yanında, örneğin dünyadaki sayısız canlı türünden etkilenme veya mikroorganizmalarla enfekte olmak gibi bir endişeleri yok! Dahası, dünyanın yerçekimi ve kimyası onlar için sorun değil, güneşin elektromanyetik emisyonu umurlarında bile değil, hatta yüzlerinde insanlara benzer ifadeler taşıdıkları söyleniyor… Garip birşey de, hangi ülkede veya toplulukta kime görünüyorlarsa, onun dilini konuşuyorlar. Bütün bunlar gösteriyor ki bunların uzak bir yerden gelen fiziksel varlıklar olmaları sözkonusu değildir! Bir başka kanıt, yaptıkları işlerin ve davranış biçimlerinin uzaklardan gelip dünyayı ziyaret eden "yabancılara" ait olabilecek türden davranışlar olmamasıdır.. Örneğin, dünyadaki insanlar ile iletişim kurmak amacıyla doğrudan gelip ciddi, dürüst ve resmi bir temasa girmiyorlar. Beyaz Sarayın bahçesine inmektense, saçma sapan bir şekilde tarlasında dolaşan çiftçilere gözüküyorlar, parkta oynayan çocuklar veya araba kullanan sürücüler tarafından görülüyorlar. Uçuş sırasında pilotlar karşılarına aniden çıktıklarını söylüyor, onları takip etmeye başlıyorlar, endişelendiriyorlar, ancak saldırmıyorlar. Zaman zaman sadece kalabalıklar onları görsün diye gökte yüzlercesi bir anda cirit atarcasına dolaşmaya başlıyorlar, fakat hiç bir görüşme yoluna gitmiyorlar. Ve de eğer kimseyle görüşüyorlarsa, davranışlarının, söylediklerinin hiç bir mantıksal açıklaması yok. 50 yıldan uzun bir süreden beri bu saçma sapan davranış biçimleri böyle devam edegidiyor... Hepsinden daha enterasanı UFO denen varlıkların, zannedildigi gibi tanımlayamayan uçan "Obje" olmaları sözkonusu değildir, davranış biçimleri fiziksel nesneler gibi değildir. Dünya ile diğer yıldızlar arasında ışık yıllarıyla ölçülen mesafeleri hesaba katın! Üstelik, eğer teknolojik yeteneği bu kadar ilerlemiş bir medeniyetten geliyorlarsa ve ışık yıllarıyla ölçülen böylesine akıl almaz yıldızlar arası mesafeleri katedebilecek teknoloji gücüne sahiplerse, neden dünya yüzüne bilemediğimiz bir teknolojiyi veya "nesneyi" bu güne kadar bırakabilmiş değiller? Neden ilk görünmeye başladıkları 1940'lardan buyana dünyadaki bu kadar gelişmeye rağmen bu konuda herhangi bir sonuç ortaya çıkmış değil? Bunlarla karşılaşanlar sadece garip bir olayın kurbanı olmakla kalıyorlar ve kazançları sadece kafalarının karışık bir şekilde bırakılması oluyor... Fiziksel objeler olmadıklarına bir işaret te, izlenebildiklerinde, akıl almaz bir süratle ilerlerken öylesine ani 90 dercelik keskin dönüşler yaptıkları söyleniyor ki, fiziksel bir nesne böyle bir manevrayla kesinlikle paramparça olması gerekir. Dahası var: Büyüklükleri değişebiliyor, birden bire gözden kayboluyorlar, yok olup gidiyorlar, hiç yoktan ortaya çıkıyorlar veya renk deşiştiriyorlar ve hatta durmadan şekil değiştiriyorlar. Kısacası yaptıkları hareketler, fiziksel bir nesneden beklenen şeyler değil, daha çok ışınsal bir görünüm... Astrofizikçi Dr. Jacques Vallea, bir kitabında bunların gözlemlerinin "holografik projeksiyonları" anımsattığını bildiriyor. UFO gördüğünü söyleyen kimselerle yaptığı görüşmelerde, bunların fiziksel olmayan ve ışınsal hologramik özellikleri daha da dikkatini çekmiş. İfadesine göre, diğer yıldız sistemlerinden gelmekten çok, aslında uzaylı sandığımız yaratıklar bizim dünyamızla aynı ancak insanın bulunduğu fizik boyutun dışında "farklı bir boyutta yaşayan varlıklar." Ayrıca, bunlara rastladığını söyleyen kişilerin bu tecrübeleri çoğu kez rüya gibi hissetmeleri, hayal mi gerçek mi gördüklerinde tereddüt etmeleri onların ışınsal ve hologramik yapılı olduklarının bir başka kanıtıdır. Bu tesbitlerle beraber, onların bugüne dek mantıklı bir icraatının olmaması ve saçma türde davranışlarıyla bir sonuca gitmeden sürekli insanları aynı tür şeylerle oyalamaları üzerinde durulması gereken bir konudur. Örneğin, bugüne kadar uzaylı olduğunu bildiren böyle bir yaratıkla yapıldığı söylenen en uzun görüşme sırasında, herşey yabancı bir varlıkla temasa uygun şekilde sanılırken, geminin komutanı olduğunu iddia eden bu birey bir anda Nazi üniforması içerisinde görülmüştür. Yabancı bir medeniyetten olsa, böyle bir şeyin ne anlamı vardır? Hatta, bazıları komik anlamsız şarkılar söylerken ve görenlerin üzerine patates gibi garip nesneler fırlatırken görülmüşlerdir. Bu da bir uzay gemisinden beklenen birşey olmaktan çok uzaktır. Hatta kimisi bilinen birisinin tipine girebilmekte, o kişi olduğunu idddia edebilmekte veya bir kuş şeklinde veya garip dev bir böcek şeklinde görünmektedir... UFO gördügünü söyleyen insanlardan topladığı bilgilerle araştırmalar yapan Carl Jung, 1960 lı yıllarda, bunları önceleri uçan tabaklar olarak nitelendirmiş ve herhalde "bir tür modern mit" ile karşı karşıyayız demiştir Amerikan yerlilerinin efsanelerinde bahsedilen "hayaletlerle" aynı özellikleri taşımaktadırlar. Seltik efsanelerinde veya Norse tanrıları olarak anlatılan veya görünmez şeytanlar diye geçen hep aynı varlıklardır. Değişen tek şey, sadece göründükleri zamana ve kültüre uygun yeni bir şekle girmiş olmalarıdır. Bunlar çok eskilerden beri bizimle dünya üzerinde ancak "farklı bir boyutta" yaşayan ve Anadolunun kültürüne ve efsanelerine de girmiş olan, cin, peri gibi çeşitli şekillerde bahsedilen, içinde bulunduğumuz yaşam sistemini açıklayan kitabımız Kuran'da "cin" ismiyle bildirilen varlıklardır.Günümüzde "uzaylı" denen "cinlerin" varlığı çok eski veya çok yeni birşey değildir. Yüzyıllardan beri değişik tarzlarda, özellikle dinsel görüntülerle, dini inanış ve törenler kılıfı altında insanları meşgul etmeye devam etmektedirler. Bugün Çinden, Japonyaya, Afrika ülkelerine, Amerikan yerlilerine kadar hemen her kültürde değişik isimler altında bunlardan kaynaklanan törenler, festivaller, toplu veya bireysel seanslar devam etmektedir. Yüzyıllardır, yaptıkları iş hep aynıdır. 1972 yılında Türkiye'de yazılmış, uzaylılar konusunda tek kaynak kitap olan RUH-İNSAN-CİN isimli eserinde Araştırmacı-Yazar Ahmed Hulûsi, cinlerin, insanlarla aynı dünyayı paylaşan, ancak farklı bir boyutta yaşayan, "ışınsal yapılı", dini tabiriyle "dumansız ateş" yapılı varlıklar olduğunu açıklamıştır. Evet, farklı bir boyuta ve algılamaya sahip olduklarından, ayrıca, zaman ve mekan kavramları insanınkinden çok farklı olduğundan, onların mantığı ve zekası insan için faydasız saçmalıklardan fazla birşey ifade etmemektedir. Cinlerin tüm davranışları ve faaliyetleri hologram prensibine göre varolan ışınsal yapılı oluşlarıyla açıklanabilmektedir. Hali hazırda, cinler veya şimdiki tanımlarıyla uzaylı denen varlıklar, algıladığımız dünyada farklı bir boyutsal katmanın yaşayanlarıdır. Bunun için, insanların tam anlamıyla kavraması güçtür. Dini terminolojide de şeytanlık özelliğine sahip cinlerin farklı bir katmanda veya eski ifadesiyle "alemde" yaşadıkları vurgulanır. Çünkü evren, gerçekte sayısız katmanlardan meydana gelmiş quantum orjinli bir yapıdır ki, algılama araçlarımız dolayısıyla şu anda bizim içinde bulunduğumuz katman bunlardan sadece birisidir… İşte Şamanların veya Avrupalıların efsanelerinde dragon kafalı yüzen gemiler olarak görünen cinler, şimdiki komputer nesline de uzay gemileri olarak görünmekte veya kendilerini uzaylı olarak tanıtarak kendilerine aldanan insanlara kurtarıcı tanrılar olarak aldatıcı fikirler empoze etmekteler. Dini öğretilerde, cinlerin şeytanlık özelliklerinden dolayı saf insanları kolaylıkla kandırarak inançlarından saptırabilecekleri vurgulanmıştır. Gerçekten de dikkatle incelenirse görülecektir ki, uzaylı diye kendini tanıtan cinler, önce insanlara çok farklı bir maceraya girdikleri izlenimini vermekte, ancak ardından, evliya, aziz, ermiş, peygamber gibi suretlere girerek sürekli olarak kendilerine inanan insanların inançlarını yönlendirmeye çalışmakta ve onları uçuk, boş hayallerle oyalamaktadırlar... Orijinal dini öğretilerden uzak olmaları ve araştırmadan yoksun yaşamaları sebebiyle, binlerce saf insan, günümüzde bu cin kaynaklı bilgileri uzaylı ve ermişler ile maceraları zannederek, yaşamlarını boş hayallerle harcamaktadırlar… Aslında bunca yıldan beri uzaylılar var mı yok mu, diye araştıranların üzerinde durması gereken şey, onların var olup olmadıkları değil, kanaatimce, ne şekilde var oldukları, ne tür bir amaca hizmet ettikleri ve insanlar üzerinde ne tür tesir bıraktıkları olmalıdır. Hangi eğitim ve kültür düzeyinde olursanız olun, kendinizi ne tür şartlanmalarla bloke etmiş olursanız olun, kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek vardır ki, o da insanların büyük çoğunluğunun kabul ettiği ve değişik isimler ile andığı, insanın yanısıra dünyamızda mevcut olup, her an algılanamayan bir takım varlıklar mevcuttur. "Cin" kelimesini duyduğumuzda genelde birçok kişi "hadi canım!", "olur mu öyle şey!" gibi sözlerle hemen inkar ediverirdi. Oysa, tesbitlerimiz gösterdi ki, kendilerini "uzaylılar" veya "uçan daireler" olarak tanıtan varlıklar aslında dünyanın birçok yerinde çok eskiden beri gözlenen "cinlerden" başkası değildir. Önce birkaç önemli noktayı vurgulamalıyız. Birincisi, kendilerini "uzaylılar" veya "UFOlar" diye tanıtan varlıklar gerçekte isimlendirildikleri gibi "fiziksel nesneler" değillerdir. Yani UFO (Unidentified Flying Objects) ismindeki gibi "Tanınmayan Uçan OBJELER" Amerikalı iki havacı subay N.Pachew ve T. Blann, sadece gerçeğin ortaya çıkması için yazdıklarını belirttikleri ve yakın zamanda yayınlanan eserlerinde, dünya dışı yaratıklar olarak görünen varlıkların, aslında, insanları aldatmakta olan ve inançlarını zayıflatmaya çalışan eskiden beri şeytan diye isimlendirilen varlıklar olduğunu belirtmektedirler. Gerçekten dini kaynaklarda da şeytanlık özelliğinin son derece zekice davranabilen cinlere ait olduğu ifade edilir. Kur'an'da "şeytan diye tanımlanan varlığın, cin olduğu açıkça belirtilmiştir." Uzaylılarla iletişimde olduğunu bildiren kişilerin yayınladıkları eserler tetkik edildiğinde görülmektedir ki, "cinler" yerleşik inançları zayıflatmak için kendilerini insanlığın yeni ve gerçek kurtarıcısı yerine koymaktadırlar. En büyük arzuları ise insanları hükümleri altına almaktır. İletişime geçmek için genellikle insanların dinsel eğilimlerine göre davranmakta ve inanç biçimlerini etkilemektedirler. gökteki, başka bir galaksideki bir tanrıdan mesaj getirdiklerini iddia etmekte, kendilerinin insanlığın kurtarıcısı olduklarını empoze ederek süper şeytanlık örnekleri vermektedirler. Açıkçası, İslam'ın bildirdiği "ALLAH" kavramından habersiz olan saf insanları göklerde oturan bir tanrı ile bağlantıda olduklarına ikna edip, insanları dini konularda bilgilendirme görevini üstlendiklerine inandırmaya çalışmaktadırlar. Görünen o ki, kurtuluşa ermek, yabancılarla kozmik organizasyona geçebilmek, uzaya açılmak gibi olmadık hayallerle insanları peşlerinden sürüklemekten başka hiç bir kabiliyetleri olmayan bu varlıklara, orijinal dini bilgilerden yoksun, araştırmadan yoksun birçok saf kimse herkesten farklı oldukları ve olağanüstü bir maceraya girdikleri edasıyla kolaylıkla kanmakta ve onlardan yardım bekleyerek yaşamlarını tüketmektedirler. Şeytanın, yani cinlerin yüzyıllardan beri yaptıkları yegane iş bundan ibarettir: Saf, bilgisiz, araştırmadan yoksun insanları, "ALLAH" ismiyle bildirilen varlığı anlamaktan uzak tutmak için egolarını okşayarak oyalamak ve hatta her birinin bir tanrı olduğu hayaliyle saf insanları kandırıp kendilerine bağlamak; böylece fizik bedenle sona erecek yaşamın ardından geçilecek ruh boyutu yaşamda onlara üstünlük elde edebilmek...İster "uzaylı" ister "UFO" veya başka birşey densin, "cinlerin" etkisinde kalmış beyinlerin, ortaya koyduğu davranışlarında en göze çarpan özellikleri şunlardır: 1. Mantıksal bütünlükten yoksun olmaları, ifadelerinin sürekli birbiriyle çelişmesi, 2. Büyüklük duygusunun aşırı gelişmiş olması, hatta bireyin kendini bir veli, peygamber, yahut bir tanrı kabul etmesi, 3. Kendini kontrol mekanizmasının çok zayıf olması, kolayca bağlanma ve tabi olma, 4. Sürekli tekrarların mevcut bulunması. Bir şeyin cin kaynaklı olup-olmadığını anlamanın ve cinlerden korunmanın en etkili duası Kuran'da verilen şu ayetlerdir… (Günde bunların 40 ile 100 kez zikredilmesi, tüm cin kaynaklı sorunlara karşı, beynin ürettiği dalgalarla kişinin çevresinde ışınsal bir korunma alanı oluşturur): "Rabbi enniy messeniyyeş şeytanu bi nusbin ve azab. Rabbi euzu bike min hemezatiş şeyatiyni ve euzu bike rabbi en yahdurun. Ve hıfzan min külli şeytanin marid. " (Sad:41, Muminun:100) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kracs Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2010 saol bunu daha önce de duymuştum . bi programda hocanın biri söylemişti . neden olmasın dedim. gerçekten o kadar hızlı giden bi araçta hiç bi canlı buna tahammül edemez. ışık hızıyla gideceksin sonra sapasağlam kalacaksın.. . Ama şu da mümkün Allah hiçbir durumdan etkilenmeyen bizim gibi bir canlı yaratabilir ve ben onların uzaktan yönetilen içinde canlı olmayan araçlar olarak düşünüyordum. Gerçi dün bi konu açtım sanki uzaylı vardı ufonun üstünde ne bilym işte benimde kafam karıştı.. paylaşım için tşkrler.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
emir Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2010 yanlış yere açtım sanırım, beğendiğin için çok teşekkür ederim bende sana.. tabii öyle olan varlıklar vardır;fakat bizim onlarla ilişkimiz olamaz.. bizim yaradılış amacımız başka olabilir.. üstelik şunu asla unutma ki bizler dünya teknolojisine aldanıyoruz.. oysa bu seviyede olan varlığın,neden mekanik bir teknolojiye ihtiyacı olsun???üstelik gelmiş olsaydı neden asırlardır İNSANLARI OYALASIN?? ÇOKTAN UZAYA ÇIKMIŞTIK.bunlara inanan inansın;ama unutmasın ki bu rüyayı tekrar yaşayamayacak...(şimdi biri çıkarda;sizlerin gelişmelerinizi bekliyorlar derse gülerim) çünkü kainatta sonsuz boyutlar vardır.. üstelik cennet denilen kavramda zamanın olmadığı bir düşünce boyutudur..bizim teknolojimiz hiçbişey değil bana göre...hatta bir RÜYA dan ibaret... birgün uyanacağız...birde cehennem kavramı vardır kardeşim;beyninin veri tabanını geliştiremeyen insanlar,dünya ile güneş birbirine yaklaştırıldığında onlarda bulunan negatif enerjiden dolayı güneşi atlatamıyacaklar..aslında dostum günah denilen şeyde bir negatif enerjidir..beyni geliştirememek,herşeyi bir bütün olarak algılayamamak.. unutma ki dostum, Allah uzayda değil,o tüm kainatın benliğidir!..senin içinde dir..tüm varlıkların içindedir..bunu bilirsen;hiçbir varlık seni yanıltamaz...(ahmet hulusi nin kitaplarını okumanı tavsiye ederim..) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kracs Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2010 hep söylerim gerçek insanoğlunun umurunda değil her ne hoşuna gidiyor ve ondan haz alıyorsa ona inanıyor. Doğrusu ben Allah a asi biriyim. Bunu da gizlemiyorum. Konumuzun dışına çıkmak istemem benim son sözüm şu : İstediğini yap, nasıl olsa karşılığını göreceksin. İstediğini sev nasıl olsa ondan ayrılacaksın. benden bu kadar .. . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
burrc Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2011 Ben başka bir islami forum da böyle bir soru sordum da forumu unuttum kaldı öyle.Cinlerin fiziksel bir araçla namı diğer UFO ile görünmelerini gerçekten anlamıyorum.Bu kadar kişinin tanıklık ettiği ki buna annem ablam babam ve karşı komşumuzda dahil kızları ile birlikte (farklı zaman ve yerlerde bu arada.) tanık olmuşlar.Vede böyle bir gösteriden sonra neden gitsinler vs vs.İnsanları inancından saptırmak olayı inandırıcı geliyor fakat Roswell olayı filan bu olayda ele geçirilen bir çok kanıtta aksini söylüyor.Tabi elimde bu kanıtlar yok fakat bu olay da devletlerin inkar etmediği bir gerçek.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.